9 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

9 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İİ RI İNN Hoca Hasan Sag Olsun! F atih Sultan Mehmet devri hocaların saltanat kurmağa başladıkları zamandır. O vakte ge- linceye kadar da Osmanlı ülkesin- “8 Ün almış yerli ve yabancı hoca- lar görülmüştü. Fakat bunların - ir ikisi müstesna - devlet işlerin - de ve devlet uluları üzerinde nüfuz Yürüttükleri pek te görülmüş de - Bildi. Fatih, kurmuş olduğu İmpara - torluk için bir de hocalar cephe - Sİ yaratmayı muvafık gördü. Kıli- tâ yaptıramadığı işleri icabında ho- Salara yaptıracağını umuyordu. İşte bu düşünceden bir hocalar Sâltanatı peyda oldu, ve bu salta - Aatın acısını da öbür saltanatın do Burduğu musibet: gibi illet çekti Fatih siyasi ve askeri kuvvet lere karşı saray hesabına bir mü- Vazene tesis etmek İçin © hocalar #ümresini himaye ederken milli düşüncelerden tamamiyle uzaktı, Dili kuvvetli ve kendi şöhretli ol- mak şa her hocaya yer ve... Para veriyordu. İ Mtifat görmek ve para topla - mak hırsı ile dört yardan İstanbula gelen hocalar için çok tuhaf adamlar vardı. M Aldettin All adlı ve © bir hoca bu tuhaf misafir- i gelenlerindendi. (A- tabi) unvanın: bir türlü bırakamı- Vân bu hocanın belli başl: bir eseri Yoktur. Kendine ilminden, talâka- tinden, belâgatinden daha ziyade Mhret temin eden eser, yüz yap - taklı ve canlı bir koleksiyona ma- lik oluşu idi er Evet, onun tam yüz tane oğlu vardı. Bol kitap yazmadığından do- layı dostlarının sitemine, düşman- muna uğradıkça onla - Tı gösterirdi, Halepten gelip sene- de sekiz on çocuk yetiştirmekten başka bir iş görmeyen bu adam, Yine o büyük kudretinden * dolayı Şarçabuk şöhretlenmiş ve o zaman lar en büyük ilmi mesnet olan müf- liğe kadar yüksel: Fatih, hocalâr takımının bir ta- Xom hükümdarları peygamberlik İddia etmeğe bile teşvik ettikleri: Mİ bilirdi. Bu sebeple onların ahlâ- kına asla itimat etmezdi. Hattâ ah- zlıklarından bazan İstifade e da istihza vesilesi çt- darı Uzun Hasanın yanmda ve hiz Metinde bulunuyordu. Hattâ onun ından elçi olarak (o İstanbula lanmıştır. Fatih, bol para vaat e- k onun zihnini çeldi, kendine ğladı. Uzun Hasanla yapılan Ot- lükbeli muharebesinde Ali Kuşçu Fatihin yanında duruyordu ve ©s- ki efendisinin bozulmasına, peri - Şan olmasına dua ediyordu! İşte içleri böyle olan hocaların dışları bambaşka idi. Hemen hep- i çalımlı adamlardı, yüksekten tarlardı. Onların başlıca hünerleri kelime üzerinde'cambazlıktı. Bir gün Molla Zeyrek, Fatihin hü Tunda: “Ne Kumda, ne İranda, ne Turunda beni (zam edecek, sustu- Tacak ur” dedi. Hünkâr gülümsedi Bütün Rumu ve İran ile Tu- yanı - dedi - dolaşmağa hacet ne? Burnumuzun dibinde Bursa var. Orada Hocazade müderrislik edi - yor. Kendinize güveniyorsanız 0 - unla mübahaseye girişin? M olla Zeyrek: “Hocazade hasta anıp ta gelmemezlik etmezse azırım” dedi, ip Bursadaki hocayı getirt- anlı tarihinde eşi olmıyan bir meclis kurdu, Iki hocayı karşı karşıya oturttu. Molla Hüsrev, bu Münakaşa meydanında hakem 10- İ şünmüş. İ rağbet Fatih te emir | Yazan: M. Turhan TAN lü oynuyordu. Fatih te bizzat mü- nakaşayı kontrol ediyordu. Sadra- zam Karamanlı Mehmet paşa da hazırdı, ay duruyordu. Molla Hüsrev bir kelime üzerine açtığı bahis, tamam altı gün münakaşa mevzuu oldu. Saçlı sakallı iki büyük molla hergün sa- bahtan gün batıncaya kadar Fati- hin önünde o kelimenin lehinde, sleyhinde söz söylediler, altı gün kafa patlattılar, çene yordular. Her iki hoca fikirlerini İlkin ağızla söy lüyorlardı, sonra kaleme sarılıp o fikirleri kâğıda geçiriyorlardı. Altıncı günün akşamı hocala « rın kâğıtları sıralandı, tek bir ke- limenin i'rabdaki yerini, sarftaki mevkiini, 'nahivdeki (o kürsüsünü, kelümdaki rolünü, edebiyattaki a- lâkasını göstermek için - birbirine le zıt mülâhazalar ve mü, talealarla - yüzlerce sayfalık yazı vücuda getirildiği anlaşıldı, B ursadan geleh müderris Ho- cazâde, müthiş bir heyecan içindeydi: — Padişahım, dedi, müsaade © derseniz Molla Zeyreğin yazıları - nı istinsah edeyim, Bu suretle hâ- kemin tebliğ edeceği hükmü daha ŞU Tank —Oyuncaklar Bir İngiliz o yuncakçı firması zamanımızın ru huna göre, oyun cak yapmayı dü Yaptığ oyuncaklardan et bulan. tank oyuncakları olmuştur. en ziyade satılmışlardır. Bunlar | . Çok tütün içenler : Bir göre, çok istatistiğe Avrupada tütün içen ardır. Adam ba - sına senede Ho - “ landada 3 bucuk kilogram tötün sarfedilmektedir. Holandadan son - ra Belçika, Danimarka, Almanya ve İngiltere gelmektedir. millet Holandalı -| > İlkışmaş, bir frank, bir şilin ve eviniz- sâlim bir kanaatle telâkki edebili- rim. Fatih, bu ricayı kabul etti. Ay- ni zamanda bir lâtife yapmaktan da geri kalmad — İstinsah ediniz, dedi, fakat #cele etmeyiniz ki yanlış yazmış olmayasınız! Hocazade, bu lâtifeden sinir - lendi, şu cevabı verdi: Ne kadar yanlış isti sem sizin bana karşı çıkardığınız Şu adamın rındaki hataların sayısını bulamam Molla Hüsrev, Hocazadenin bah si kazandığına hükmetmişti. Öbü- rü bu hükmü kabul etmedi, kalk- tı, Bursaya gitti. Orada Molla Ha- san adl: zengin bir adam, kendisi- ni yanma aldı, çocuklarına o hoca yaptı Fatih, bir müddet sonra onun gönlünü almak istiyerek Bursaya adam yolladı, İstanbula dönmesini teklif etti, Kelime kavgasında mağ İüp ilân olunan molla Zeyrek bu daveti unf ile huşunet ile ret eyle- di, padişaha şu cevabı gönderdi: — Hoca Hasan sağ olsun. Be- nm padişahım, tâcdarım, rım artık ol kişidir!, GARİP DÜNYA Tarih Okumak İstemiyen Talebe Tanınmış İngi liz ruhiyatçıların dan bir o grup Glazgov şehrinde Aleksandr o Me singayer İsmind tarih okumak is temiyen ve tari- hin yüzüne bile bakmıyan ve dinle- miyen bir talebenin ahvali ruhiyesi- ni tetkik etmiştir. Bu çocuk, tarih okumak isteme- dikten başka, tarih derslerine bile girmiyor ve bunun sebebini de izah edemiyor. Mektep İdaresi, evvelâ bu talebe- yi mektepten çıkarmak istemişse de sonradan bunu gerip bir halet saya- rak, çocuğu ruhiyatçılara tetkik et tirmeyi kararlaştırmışlardır. ğini nazarı hünkâ - | Almanya ve İtalyada Garip Yasaklar Almanyada garip yasaklar vardır. Eski devirlerde yenilen yemekler» den bahsetmek, hattâ şimdi malze- mesi olmadığından dolayı yapılamı- yan yemeklere ait mutfak kitabı yaz- mak ta bugünkü rejim aleyhinde te- lâkki edilerek yapanlar sleyhinde takibat yapılmaktadır. Geçende bir kitapçı yapılması memnu olan birçok şeylerde halkın | yanılmaması için bir rehber neşret- | miştir. Alman Propaganda Nezareti reh- berde yasak edilen şeylerin fazlah- dikkate alarak küçük kitabı rejime karşı görmüş ve ki- tapçı aleyhinde takibat yaptırarak üç ay hapsine karar alınmıştır. Bu vakayı yazdığı İçinde bir gazete mahküm olmuştur. Bu vesile ile Almanya ve Ttalya- da cari garip yasaklardan bir kısmı- nı aşağıya kısaca alıyoruz: ALMANYADAKİ YASAKLAR - Yelek cebinizin bir köşesine sı- deki çekiecenizde unutulmuş, ya hut hatıra kabilinden saklanmış ec- nebi paraları mahkümiyeti mucip- tir. Güzel manzaralı bir yerde do- laşırken aslen Musevi olan meşhur bestekâr Offenbach'ın bir havasını ıslıkla dahi tekrarlamak meninudur. — Tezgâhlerda çalışirken sigara içmek kat'iyen yasaktır. “Bu yasağı mesai nazırı amele İstihsalâtında a- zami neticeyi almak üzere Son Za» manlarda koydurmuştur.” — İtalyadan maada, ecnebi mem- leketlerim fevkalâde mecburiyet ol- madan seyahat yapılamaz. — Olta ile balık avlamak alelâde insanlara yasaktır. ile. velev merak için olsun balık avlamak için milli nasyonal sosyalist partisinin ol. İta balıkçılığı şubesine âza olmak şarttır. Oraya da kanında Musevilik İ olanlar, eski siyasi partilere girmiş İ bulunanlar ve şüpheli katolikler a- İlanmaz. — Her hangi resmi bir memuru, bilhassa ,askerleri “Sabahlar hay- rolsun” yahut (Bonjur) gibi eskiden beri mütad olan sözlerle selâmla- mak yasaktır. Almanyada selâm sözü Hayl Hitler! dir. — Evdeki radyonuzda bazı ecnebi radyo postalarını, bilhassa Moskova ve Ştrazburg istasyonlarını dinle- mek yasaktır. — Gazetecilerin resmi merasime ünlformasız İştirakleri de memnu-| dur. İ — Dünyada mevcut siyasi parti- lerin herhangi birine, hattâ Mason localarına girilemez. — Bir piyes, bir kitap, herhangi bir makael yazmak, velhasıl neşri- yatın her türlüsünü (nasyonal #0sya- list partisinin neşriyat kısmına) 'da- hil olmadan yapmak yasaktır. Demokrat ve diğer bazı ecnebi memleketlerin gazetelerini okumak ta memnudur. — Yayık kreması yemek yasaktır. | “Çünkü yayık kreması yağı alınma- İmiş sütün kaymağile yapılır.” İTALYADAKI İMEMNUİYETLER — Her türlü ecnebi parasının en küçük miktarlarını dahi bulundur- mak yasaktır. — İtalyanların bir ecnebi gazete- si veya ajansı ile teşriki mesai etme- leri memnudur. - Almanyadan gayri memleketle- İre seyahat yasaktır. — Ecnebi kumaştan elbise giymek, Londra ve Paristen giyilecek şeyler ısmarlamak ve ecnebi emtiasının, herhangi çekilde olursa olsun kali- tesinden bahsetmek memnudur. — Faşist selâmından başka türlü İ selâmlaşmak, el sıkışmak yasaktır. — Üniformasız resmi merasime güzeteci sıfatile iştirak memnudur. — Ecnebi gazeteleri ve risaleleri okumak yasaktır. — Faşist partisinin neşriyat te- şekkülüne âza olmadan herhangi bir İneşriyat yapmak memnudur. Facia mahallinde tahlisiye vesaiti çalışıyor "Thetis,,ten Çıkarken Boğulan Tayfalar Niçin Tahlisiye Aleti Kullanamadılar ? hetis tahtelbahirini den çıkarmak ii nan mesai yine boşa ve ge minin hiç olmazsa bir hafta sonra yüzdürülebileceği anlaşılmıştır. Gemiyi kurtarmak için kullanılan çelik halatlardan bir kaçının kı- rılması üzerine bunları yeniden takmak lüzumu hasıl olmuş, bu da işleri bir kat daha geciktirmiştir. Havanın muhalefeti, şiddeti, sarfolunan gayretleri aka- mete uğratmaktadır. Bununla be- raber her fırsattan İstifade edil rek tahlisiye işine ehemmiyet ve- riliyor, muhripler, tahlisiye gemi- leri, tahtelbahirler harıl karı) çah- şıyor. Dün bu mesainin neticelen- mesi ve geminin yüzdürülmesi bek- leniyordu. Fakat bütün intizarlar boşa gitmiş bulunuyor. Thetis faciası hakkında Ingiliz gazeteleri her gün pek geniş tafsi- lât neşretmekte ve kaza kurbanla- rının sileleri hakkında malümat vermektedirler. deniz- n sarfolu- akıntıların hetisi inşa eden kumpanya şeflerinden Mister Jonso-, nun anlattığı vaka, bunların en ha- zinlerinden biridir: Vaka, Thetis'ten kaçmıya uğraş- tıkları ve Davis cihazından istifa- de etmek İstedikleri halde kaça - muıyan üç kişiye aittir. Bu üç kişi- nin ikisi sivil, biri de bahriyeli i- di ve üçü de kalb yüzünden ölmüş- lej Bunların kaçamamaları ve kaçmıya mahsus daireyi işgal et- meleri yüzünden daha başkalarının da kurtulmaları imkânları zayıfla» mıştır. Çünkü bunların cesetlerini içeri almak ve yolu açmak bir hay» li güçlükler arzetmiş ve bir çokla-* rinı korkutmuştur. Davis çihazını kullanarak kaç - mak istiyen bu üç adum, cihazları takarak kurtuluş dairesine girmiş- ler ve kendilerine de nasıl hare- ket edecekleri anlatılmış, faaliyete geçmeleri içini kati bir vakit tayin olunmuştu. Bu tertibat dairesinde faaliyete geçilmiş, tahlisiye dairesine kâfi derecede su alınmış, daha sonra ka- paklar açılmış ve bu üç kişinin de kurtulduğu sanılmıştı. Fakat tahlisiye dairesi tekrar a- Hüdise yerindeki son araştırmalar Kazaya uğrıyan denizaltının dibe saplanış vaziyeti çıldığı zaman üç kişinin hâlâ ora- da oldukları ve arkadaşlarına an- cak son bir selâm vererek gözleri- Bi yumdukları görüldü. Bu üç adam, kurtuluşun tam e- şiğine gelmişler, fakat bünyeleri ve tahammülleri buna İmkân verme miştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: