16 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

16 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—Z 16.171.939 Ji? mm > er Tetfrika No. 1068 Bütün Antep Silâhlanmıştı Halk, Bir Mavzere 25 - 30 Altın Lira 5 Kuruş Vermek Fedakârlığını Seve Gizlice yapılan bir intihap- ta, merkez heyeti relsliğine Hoca- zade Ferit, szalıklarına da Kahra- man oğlu Hacı Mehmet, Hacı O- mer oğlu Mehmet Ali, Hacı Halit oğlu Sadık, Pazarbaşı oğlu Nuri, Arpacı oğlu Hurşit, Kepkep oğlu Mustafa, Mamat oğlu Ali, eski be- lediye reisi Mehmet Ali, komisyon- cu Hâmit Hüseyin, Körükçü oğlu Ahmet, tüccardan Halepli Mahmut Boderli, Malatyalı Hamdi, Kepkep oğlu Abdürrazak, yüzbaşı oğlu Ha- cı Ömer, Haci Fazlt oğlu Mehmet, Dayı Ahmet Ağa, Kanavatçı Mah- mut,. Kasabın oğlu Akkâş, Doktor Hâmit, yüzbaşı Mustafa, jandarma yüzbaşısı Esat Bey ve efendiler se- çilmiş ve bu zatların bir kısmı ic- ra ve diğer bir kısmı da İaşe he- yetlerine tayin edilmişti, Teşkilâta dahil olan fedakârlar, silâh ve cephanelerini kendileri te. darik ediyor, iktidarı olmıyanlara da, merkez heyeti tarafından yar- dım ediliyordu. Halk, bir r tüfeğine yirmi beş, otuz #ltın lira ve bir fişeğede beş kuruş vermek fedakârlığım seve seve yapıyordu. Bu suretle Maraş, Bireğik ve bil- hassa Halepten külliyetli miktarda silâh ve cephane getirildi. Antep yirmi yedi semte ayrıldı. Her sem- tede birrels tayin edildi Bu sıra. da, gönderilen heyetlerin himmet ve gayretleri, teşkilâtı köylere va- rıncaya kadar tevsi Gti, game Ave silâhlanmış, milli mü- cadeleye hazırlanmıştı. Hat tâ, fırsat buldukça işgaleileri müh- telif suretlerde taciz ve tazyik bile Gükğiyrüü, külamamnklat yakalan a, gizli hazırlıklar ve hele halkın günden'güne değişen wyergittikçe sertleşen muamele ve tavırları yerli ermenilerin dikkat gözlerin. den hiç te kaçmış değildi. Ador Leonyanlar, Somonlar, Artin Sü. renyanlar yine sinsi faaliyetlerine başlamışlardı. Bir taraftan işgalci. leri yine islâmlar aleyhine tshrik diğer taraftan da yapıldığından şüphelendikleri hazırlıkları tahkik ediyor, yeni bir fesat çıkatmıya çalışıyorlardı. Fakat, işgaleiler o sirada bu gibi tahriklere, teşvik. lere bakacak, kapılacak bir vaziyet te değillerdi. Maraş vE civarında devam eden muharebelerin ateşi i- çinde kıvranıyorlardı. Hattâ An. tepte bulunan kuvvetlerinden bir kısmını Maraşa göndermeye hazır. laniyorlardı. Bu sebeple, halkın ansızın galeyan ve İsyanından çok korkuyor, ermeniler tarafından ha- ber verilen gizli teşkilâta karşı fa- aliyete geçmekten çekiniyorlardı. Bununla beraber her hususta ihti- yatlı davranıyor, bilhassa, karar. gâh olarak kullandıkları (Kollej) binasını el altından tahxime çalişi- yorlardı. Bu arada ermeni mahal lesindeki evlere de müdafaa terti- batı almayı, aldırmayı unutmyor- lardı. Sözün kısası, iki taraf ta hummalı o bir tarzda çalışıyor, müstakbel bir harbe hazırlanı. yorlardı. misayı ışgat eden KUvvef, bir taraftan Kasaba - Ah- metli istikametinde ilerlerken, di- ğer traftan ikinci bir kol ile de Saruhanlı - Kayışlar istikametinde istilâ ve işgale devam ediyordu. Bilhassa, bu hat üzerinde hiç bir * kuvvetimiz olmadığı için serbestçe ilerlediler ve 1335 senesi Hazira- nının beşinci günü , Akhisarıda işgal ettiler. Bu sırada, Balikesir den hareket eden yüz seksen seki- zinci alayımızın Akhisar üzerine gelriekte olduğunu haber âlan İş- gal Ktası kumandanı, bu alayı mühim bir kuvvet sanmiş ve alel- acele Akhisarı terk ile Kayaklı. Kayışlar İstikametine çekilmek mecburiyetinde kalmıştı. Halbuki, Akhisarın işgali üzerine, Soma cep besinin kesbettiği ehemmiyeti na- zarı dikkate alan on dördüncü fır- kamızın, Soma üzerine ilerlemesi muhtemel olan kuvveti önlemek üzere yola çıkardığı bu elay mevcudu yüz yirmi neferls dört makineli tüfekten ibaretti, Isgal kuvvetini ürküten bu kavvetimiz, Akhisarm tahliyesi esnasında Kır- kağaç - Bakır - Harta üzerinden yürüyerek Süleymanlının şimalin- deki çamlık sırtlara henüz gelmiş bulunuyordu. Bu sebeple yabancı kuvvetle lemas imkânını bulama. muşta. U sırada memleketin en gü- ii yerlerinin birhiri ardı- na işgal edildiğini anliyan ve iş gal edilen yerlerde yapılan zulüm- leri, gaddarlıkları işiten Bergama halkı de büyük bir telâş içindeler. di. Çünkü, Menemenden hareket eden kuvvetli biz kolun Aliağa çıfi- liği - Reşadiye Btikametinden Ber- gamaya doğru ilerlediği haberini almışlardı. Derhal müdafaa ve mü- kavemet kararın: vermişler, kasa- bada bulunan silâh deposuna doğ- ru yürümüşlerdi. Depoda bulduk- ları işe yarayacak silâhlarla silâh- lanmışlar, mücadeleye atılmak ü- zere aralarında bir teşkilât vücude getirmeye başlamışlardı. Fakat.. Hürriyet ve itilğfın boz. guncuları da faaliyet sahasına #- talmışlardı. Bir taraftan, işgal ku- mandanma ( gönderilmek üzere düzme imzalarla ulelacele hazırla» dıkları bir davetnameyi ne olduk- ları belirsiz iki alçak soysuzun, Hamit çavuş ve Fransız Omer adı iki yatansızın eline vermişlerdi. Dİ. Zer taraftan da, bir kaç gün evvel, Dahi ne den. Her; kaymakamlığına telgrafla gönderi- İen bir emrin suretini . sokaklarda gezdirmeye, rast geldiklerini oku- yup zehirlemeğe girişmişlerdi. E. mir şuydu: Bergama kaymakamlığına, Istanbul 1 Haziran 1335 Hükümeti Osmaniye Yunanistan ie hali harpte olmadığı ve müla- reke ahkâmına göre düveli itilgfi. ye tarafından bütün teçhizat tahdit edildiği Gs vukua gelen tecay tablatile protesto etm bir çareye tevessül edilemez. Şayet Yunan kuvvayı işgeliyeşf tarafın. dan böyle bir taarruz vukua ye. lirse, tarafınızdan hükümet nan, na şiddetle protesto edilsin. Fil. len mukavemet, sulh konferan. sında serdeyliyeceğimiz efkâr ve müddelyatı hukukiyeyi sektedar etmek demektir. İşte bu talimata göre hareket ©- diniz. Dahiliye nazırı Ali Kemal ye nazırinın bu emri ve zorbacıların menfi pro- Pagandaları halktan, ileri atılmak İstiyenlerden bazılarının cesaret- lerini kırıyor, milli kuvvetlerin ço. âalmasına, teşkilâtı esaslanması- NA gerçi biraz mâni oluyor ise de tamamile müsbet bir netice ve- remiyordu. Halkın ekseriyeti, I2- mirde ve diğer işgal edilen şehir- lerde yapılan protestoların hiç bir netice vermediğini, mamleketi isti. iâva devam eden işgalcr'ere; Istan- bul hükümetinin bu suretle tam bir serbesti temin etmek istediğini biliyor ve. artık böyle protesto, solh konferansı gibi saçma teklif ve bahanelere pek kolay kulak ver- miyorlardı. Teşkilâta devam edi- yorlardı. Fakat, ne de olsa ittifak- sizlik, tereddüt milli kuvvetlerin teşkilini geciktirmişti.. Haziranın vr biri olmuş, işgâleiter de Reşadi- yeye gelmişti. Vaziyetteki vahamet! hisseden debboy memuru o mülâzimievvel Nuri bey eldeki milis kuvvetlerile, kasabanın müdafaasi ve mevcut si 1âh ve mühimmatın nakli mkân- sızlığını anlamış, depoyu ansizın ateşliyerek silâh ve cephaneyi yak- ve Bir Fişeğe de Seve Yapıyordu puştı, Bu sırada yani Haziranın 11 12 nci gecesi, teşkilât yapmak ve kasabanın müdafaası esbabinı ha. | zrlamak üzere, erkânharp yüzba- sın Kemal bey de Balızesirden Borgamaya gelmişti. O gece tesir. Mi nutuklar ile halkı memleket mi dnfaasına teşvik ve celbetmişti, A- Jelacele teşkiline muvattek olduğu ewlli müfreze ile düşmanı ön'emek üzere ertesi sabah Bergama - Re- şadiye İstikametinde ilerlemişii. Kemal bey, elindeki kuvvet! icap eden yerlere dağıtıyor ve yaklaş »wk üzere bulunan kuvvete karşı müdafaa tertibatı aldırmak üzere müfrezeler arasında çırpınıp koşu- yordu. Tam bu sırada, bozguncu- ların kendisini tutmak ve bu suret- le milli müfrezeyi bozguna uğrat. mak maksadile teşkil ettikleri çe- tenin pususuna uğramıştı. Hamit Çavuş ve Bektaş adındaki vatan- sizlar tarafından idare edilen çete efradı, ansızın Kemal beyin üze- rine atılmışlardı. Bu gayretli vatan evlâdını bastırıp yakalamışlar, e- lini kolunu bağlamışlardı. Bu ara. da müfrezeyede saldırmışlardı. Müfreze, bu alçaklarla boğuşma- ya vakit ve İmkân bulamamıştı, Çünkü, tam o esnada işgal Mvvet- lerinin kol başısı da görünmüş, a- teşe başlamıştı. Önden salgıncıla- rın, geriden de bozguncuların ta- arruzu O srasındn başsız kalan müfreze de dağılıvermişti. Biraz sonra, serbestçe ilerliyen ve bu sırtları İşgal eden kuvvetler, kargı- larında kendilerini salkaşlıyda hür- Tiyet ve itilâf fırkasına mensup bir alçak sürüsürile, eli kolu bağlı bir kumandan bulmuşlar. (Devamı var) tr . . LE Burada gözönüne getirdiğim ço- cuklar sadece miniminiler değil. dir. Olgun yaşa gelinceye kadar gençlerin de hepsi — zaten mek. tepli ve sportu gençler de birbir. lerinden bahsederken “Çocuklar,, derler — bu bakımdan çocuklur gibidir. Kemikler iyice serileşinci. ye kadar, İlkin, minimini, iki ile dörtyaş arasında çocuklarda — görülen bir dirsek ağrısı vardır. Çocuk kolu. mu, elini aşağıya doğru koluyea tutar, fakat kolunu kaldırmak is teyince, doğru çevirince, dirseğinde acı duyar, ağlanıya başlar, Bu acı kolun dirsekle bilek arasındaki kısmın içerisinde bulunan iki kemikten bir tanesinin, birax da- ha kalımcasının, dirsek mafsalında yerinden hafifçe çıkmasından ileri gelir. Sehebi de çocuğa bakanla. nn çocuğu bileklerinden tutup. gekmeleridir. Çocuğun annesi de- miyorum, çünkü hakikatli anne. şairin: Meyvasın çekmeğe dal incinir mi? Sözünü işitmiş olmasa bile, onu kendi tabiatinden, * ezeldem bilir ve çocuğunu bileklerinden tutup kaldırmaz. Bunu yapabilecek an- cak çocuğa iyi bakmasını bilmi- yen yabancılardır, Onlara, çocu- ğu giydirirken, kaldırırken hiç bir vakit bileklerinden, çekmemeyi, çocuğu daima koltuklatının altın. dan tutmayı tenbih etmeli ve son. Ta da çocuğun kolunu ksldirirken, acıdan ağlayıp, ağlamadığına dik. kat etmeli, Çocuk kolunu serbest çe kaldıramayınca, Onu hemen mütehassıs operatöre göstermeli. Bu söylediğim, dirsek çıkığının hafif derecesidir. Çocuk bilekle- rinden fazlaca zorlanarak. çekilir. se, bazılarında da ellerinin üzeri. ne düştükleri vakit, dirsekteki ke- miklerden biri yahut ikisi birden yerlerinden çıkabilir. O zaman te. davisi. tabii, biraz daha güç olur. yahut avucunu dışarıya, İ Mehmet Uslu, Çivril Kerahalli Asım oğlu Bilmecemizde Kazananlar 1 Temmuz $39 tarihli Çocuk Bayfamız- daki “Bilmece — Bulmaca, Yı doğru hal- ledenlerden hediye kazananların İlstesi: Dolma kufşun kalemi kazananlar; İstanbul birinci ilk mektep Şekip Kadıköy Cevizlik Erin Efendi çü da Fünun, Beşiktaş kız orta mektebi YİL Makbule, Albüm kazananlar: İ Eğridir Zafer mektebi 93 Atıf Or, Elârığ Aksaray çaddesi numara evde Cebrsil kazı Belkis Yü ristan sokak 13 esim medeli kazananlı cuma ilk mektep talebesinden 150 Avni Zeren, İpsgla merkez ilk mektebin- de 28 Gönül Sayın, İstanbul Erkek İlscs 480 İlkan. Suluboya kazananlar: Bosöyük Kâzım Batun kın Sühendan İstanbul Kartal — Maltepe P. T. T. mer- inde Lütfi, İstanbul Haydarpaşa lisesi M.İ, Dilmaç Kalem boyası kazananlar: Çaycuma Uku terzihanesinde çırak Ahmet Mercan, Kilis varidat memur mu- avininin oğlu Halil Akın. Kart kazananları İzmir Pazar yeri Alaybey 93 numaralı evde Beria Saracoğlu, Üsküdar birinci or- ta mektep İSİ Seim “Kuttaş, İstanbul 14 üncü ilkmektep Ayten Aykut, Gazi Antep Doğruluk Yazlevi 40 numarıdu Nazif Ye- şilowa, Bir Kadın, Bir Erkeği Öldürdü Ceyhan — Şevkiye köyünde, bir kadın, genç bir erkeği öldürmüştür. Tafsilât şudur: ' Mustafa oğlu Müslim, nişanlandı. ğı için, tanıdıklarını şerbet içmeğe bizzat davete çıkmış, Topal Süley-| manın evi önünden geçerken, Süley- | mapin karışı Fatma tarafından çağ- rılmıştır. Müslim, bu davete ısrar üzerine icabet etmiş, kapıda durur durmaz da Fatma tabancayla üç el ateş et- miştir. Müslim, üç kurşunun da 'sa- betiyle hemen ölmüştür. Fatma yakalanmıştır. Müslimle a- ralarında gizli bir münasebet oldu- ğu, bu sebeple kadının onu öldürdü. LOKMA Nü işim ÇOCUKLARIN DİRSEKLERİ ğü tahmin edilmektedir. a "Anadolu,, 29 Yaşında İzmirde çıkan (Anadolu) gazetesi 29 yaşına girmiştir. Tebrik ederiz. dağ İN Çocukların ve gençlerin dirsek. lerinde, daha ehemmiyetli bir art. za, kolun yukarı kısmındaki uzun ...0000000090005000000000099909009000: ş z in 04000044 Yazan : F abrikanın kâtibi; — Sizi bir ziysretçi gör mek istiyor, dedi. Kendisine “bürokrat, damgası vurulmasından korkan fabrikanın direktörü Petr İvanov — Gelsin bakalım bu ziyaretçi, dedi, Kapıdan içer, kırk beş yaşların- da dolgun vücutlu bir zat girdi. Müsaade almıya lüzum görmelsi, zin bir koltuğa gömüldü ve bir gara tellendirdi. Ziysretçinin bu teklifsizliğinden birüz canı sıkıları Petr İvanoviç: — Bir emfİniz mi var? diye sor aretçi, babacan bir tavırla» band şöye l Petr İvanoviç, ziyaretçiye dik- katle baktıktan sonra: — Bilemedim, efendim, dedi. dırarak: — Peiya, yahü, beni tanıyama. dın mi7 dedi. A? buyurunuz, fakat bütün dikkalime rağmen sizi bir türlü tanıyamadım. — Ben Ivanov Genadi'yim. — Ancak şimdi taayabildi'n. lisede beraber okumuştur. Galiba da ayni sırada oturuyorduk. Ne ka- dar da şişmanlamışsın yahul,. Se * ninle görüşmiyeli ne kadar oldu? kemiğin dirsek hizasında kırılma. sıdır. Genelerin dirsekleri dalma zora gelmeğe maruzdur ve düşme. nin yahut çarpmanın şekline gö. re, dirsekteki kemiklerden biri kı fakat rılı dirsek — kırıkların — e göre — yüzde sek. sen sekisi büyük kol kemiğinin dir. sek tarafındaki ucunun kırılma. sıdır. Çocuk “üç, dört yasına gelinrive kadar bu kemiğin dirsek tarafın. daki haşı büsbütün kıkırdak kıya. munda olduğundan çocuğun kolu, zora gelince, kol ke min orta kısını ile baş tarafı birbirlerinden ayrılıverirler, Onun için dört ya, şına kadar çocuklarda dirsek ke. miğinin kırılması pek basit olur. Dört yaşından sonra, kemiğin başı yavaş yavaş sertleşmeğe baş. lar ve her tarafı büsbütün serile. şinciye kadar yıllar sürer, Bundan dolayı dört yaşından sonra çocu - gun yahut gencin kolu zora geli «e, kemiğin © yaştaki haline göre ucunun şurası yahut burası aym, lir ve kırık biraz karısıkça olur, Dirsek kırıklarının da can <ak tarafı büyük sinirlerden biri. nin kırık kemik arasına girmesi. di İa hulunan üç tane büyük irden biri — kemikte kırılan parçanın yerine göre — zedelenir, kırığın arasına girer, yahut geri» lir. Bunun neticesi olarık kolda daha aşağı kısma felç gelir, Bazı- larında fele kırıktan bir çok gün sonrâ meydana çıkar. Kimisinde de, çocuklukta dirsek kırılır, düzeltilir, kolun hareketi az çok yerine gelir. Kırık unuta. Tur. On, on beş, yirmi, kırk yil Yirmi mi? Yirmi beş mi? j eski arkadaş kucaklaşıp üştüler. Bu yârenlik ia. sıllarından sonra da karşılıkh otu- rarak hemen hemen ajni zaman- da sordular; — E, ne var, na yok bakalım? Petr Ivanoviç: — Iyilik, dedi, Görüyorsun işte, direkförlük yapıp duruyoruz. Ivanov Genadi: — Nihayet ben de gelebildim, dedi. — Benim, burada bulunduğumu nereden öğrendin? — Gazetelerden, Artıx sen ba. yağı mühim şahsiyetlerden biri oi- dun! — Peki sen nereden böyle? — Ben Uzak Şarkten geliyorum. Petr Ivanoviç eski arkadaşları hatır'ıyarak sordu: — Kuzum şu bizim Plotnikov nerede? Onun hakkında hiçbir şey- ler işitmedin mi? Ya Zimin, Vino. kurav ne âlemdeler? Görüyorsun ya, hiç birini unutmamışım.. Ivanof Genadi: — Hepsile irtibatı kaybettim. Hepsi şuraya, buraya dağılmışlar, Petr İvanoviç: — Ben de öyle, dedi, ben de kep sile irtibatı kaybetlim. Hayat bu... Fakat biliyor musun. insan he de olsa yine biribirini buluyor. Ufak bir fasıladan sonra Petr I- vanoviç sordu: — Ya Lüsya Potrovnay! hatır. lıyor musun? dedi. Moskovay? sonra, kırılan taraftaki kolda bir felç başlar. Bu da gene kırılan ko- miğin parçaları arasında bir sini. rin cıkmasından ileri gelmiş de. mektir, — Lüsya, Lüsya! Nasıl hatırla. mam canım?? Galiba da sen ona kur yapıyordun! Ya muallimleri- mizi hatırlıyor musun? ESKİ AHBAP 40000004000000000000090400000000 09060009 000000000000400000000000000000000000 Kren .0..0000. — Hetırlamaz olur muyum? Hiç birini unutmadan... Eski ahbaplar bir kadar her şeyden bahsettiler. Konuşula. cak bir şey kalmayınca ortalığa bir sessizlik çöktü, Ikisi de gülüm siyerek uzun uzun biribirlerine baktılar. Sessizliği bozan yine Petr Ivanoviç oldu: — Demek böyle ha, dedi: Ha. yat ne tuhaf! Kaç sene sonra yine görüşmemiz mukaddermiş... sant zunca bir sessizlik daha ol- du. Bu defa söze başlıyan Ivanov Genadi oldu; — Biliyor müsun, dedi, Petr 1. vanoviç, ben senden bir şey rica et- miye geldim. ıkla ktör, büyük bir canl — Emret kardeşim, dedi. — Moskovada kalmak istiyorum. Bana burada bir iş bulmama yâr. dım eder misin? Artık taşrslarda dolaşmaktan bıktım. Burası mer * kez, kültür yatağı... — Ktediğin yardım seve seve yaparım. Niçin yapmuyayım? Bu kadar senelik arkadaşlığımız. var, Senin ihtisasın ne? — Ben senelerdenberi muhase. be işlerile uğraşıyorum. Bu işlerde adamakıllı piştim Ufak bir tereddüt anından $on- ra Petr İvanoviç; Dur öyle ise, dedi. Ve Mos - Markizet tröstünün ts- İefonunu açti; — Stepa, kardeşim sen misin? Merhaba öyle ise Stepa. Ben di rektör Petr Ivanoviç. Bir tarihte namuslu bir muhasebeci arıyordun, Böyle bir adama hi mi? Şu dakikada elimin altnda namuslu bir muhasebeci var. Çok iyi bir adam. Tanıyor muyum? Na sil tanımam canım? Otuz senelik arkadaşım.. Neye heyret- ediyor. sun? Evet, tam otuz senelik. Ta- bii canım... Boyumca kefilim. Bir Saat Sonra sana gönderirim . —— u hfidiseden bir kaç zaman sonra Mos - Markizet trös- tünün telefonu, direktör Petr Iva- noviçi aradı. Telefonda tröstün mi dürü Stepa vardı. Karşısmdakinin direktör Petr Ivanoviç olduğunu görünce, sadece; — Teşekkür ede: Demekle iktifa etti. Petr Ivanoviç hayretini gizli medi: — Bu teşekkür neden icap etti? diye sordu. — Sen bana bir muhasip gön. dermemiş mi idin? — Evet, — İşte bunun için teşekkür e- diyorum. Iyi adammış doğrusu. — Öyle çıkacağını esisen ben önceden tahmin etmiş Boru mu bu: Otuz senelik arkadaşım. — Ne İyi arkadaşım varmış”! Tröstün otuz bin rublesini deve Yaptı ve ortadan kayboldu. Vay gidi otuz senelik arkadaş vay?! ye-

Bu sayıdan diğer sayfalar: