7 Ağustos 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

7 Ağustos 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

s SERBEST SÜTUN Köy Mektebi ve 7-8-939 ç “1 Ağustos 1909 ©; TAN | ASONE BEDELİ | & e rürkiya eni Köy Muallimi mila 2000 Kr. ; Kğ mağ ği Meselesi “*w ” 3 Ay p, “e * 1Ay sw ” Yazan: Öğr. H. Sezai Milletlerarası posta itühadina dahil Paracıkoğlu olmıyan o memleketler için bedeli müddet sirasiyla 30, 16, 2, 88 llradır. Abone bedeli peşindir. Adres, değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi Yzirdır. Lİ İNİN M it Şürası söylenen nde sözleri, atı. lan ileri adımları gönül hoşluğu ile dinledik. Bugüne kadar vazifemizi köylünün kısır toprağından sökebil. diği, gözyaşlarıyle yıkayarak elimi - re pek az gelen parayla yaptık. Bi- Böyle Sergiye — Ne Lüzum Var? Jotanbalda her sene açılan Yer. li Mallar Sergisi niçin ihdas edilmişti? Bu sergiyi kurmaktan maksat ne idi? Bugün sergi bu mak- sadı temine hizmet ediyor mu? Galatasaraydaki Yerli Mallar Ser» gisini gezerken, her sene kendi ken- dime sorduğum bu suale bu defa da hir cevap aradım ve maalesef, her sene olduğu gibi, bu sene de hayal sukutfüna uğradım. Mallar Sergisinin hedefi şu olmak lâzımdır: Türkiye sanayileş- meğe başlamıştır. Evvelce hariçten getirdiği malların çoğunu dahilde yapmaktadır. Yerli sanayi günden güne inkişaf etmekte ve Avrupa ma- lına olan ihtiyacımız azalmaktadır. Sergi, bizim bu sahadaki terakkimizi güstermeğe, halka yerli malları ta. nıtmağa, ve Avrupa malına gösteri- len rağbeti azaltmağa hizmet edecek- tir. Halbuki Yerli Mallar Sergisi bu- günkü hali ile bu maksadı temin et.| mekten çok uzaktır. Bir defa birçok yerli sanayii sergiye iştirak elme- mektedir. Sergide teşbir edilen mal. larımız, dahilde yapılan eşyanın on- da biri bile değildir. Yerli Mallar Sergisini dolaşarak (dahili sanaylin | inkişafı ve yerli mamülât hakkında bir fikir edinmek mümkün değildir. evi... sevkesizliği- mizin bir meşkeri telâkki edilebilir; Ne pavyonlar pavyondur, ne eşya selim bir zevkle tasnif ve tanzim e- dilmiştir, ne mallar cazip ve estetik bir tarzda teşhir edilmiştir, ne de bina bu işe müsaittir. Burası ha. carethanelerin satış yaptıkları ipti- dai bir panayır manzarası arzetinek- tedir. Fazla olarak sergi, Beyoğlunun tâ göbeğinde ve yabancıların kolaylık. la uğrayıp seyredebilecekleri bir yerde olduğu için aleyhimize bir pro- pagandaya da vesile olmaktadır. Ge çen gün sergiyi gezerken orada düğüm ecnebilerin intibalarını dü. şündüm ve üzüldüm. Bu panayırı gezen bir ecnebinin Türkiye hakkın- bir not vermesine İmkân yok- Basri, a Onun için sergi binası yapılma. dıkça hu sergiden vazgeçelim. Bina yapıldıktan sonra da, bu sergiyi, maksadına hizmet edecek surette tanzim için lâzım gelen ber türlü tedbirlere başvuralım. Devlet sana. yil de dahil olduğu halde bütün yer- i almasını te- . Teşhir tarzına İtina ede. eşberi, ziyaret edenler intiba bırakacak bir ha- Piyasamızda Alman Propagandası Birkaç gündür İstanbul piyasasım. da Alman propagandası faaliyet ha. | lindedir, 15 uğustostan itibaren Al manyaya mal sevkedilmiyeceği işaa edilmekte ve bu suretle Almanyaya satılmakiş olan eşyanın fiatları üze- rinde tesir yapmağa çalışılmaktadır. Hakikatte ne Almanya piyasamızdan mal almaktan vazgeçmiştir, ne de 15 ağustestan sonra mal almuktan im- tina edecektir, maksat sadece borsa. da panik tevlit ederek fiatları kır mak, ve sonra ucuza mal almaktır. Tüccarımızın bu kabil propagan- dalara kapılmamalarını ve ellerinde. ki mal yok fiata sutmağa çalış- mamalarını tavsiye ederiz. Sinir harbinde bulunduğumuzu u- nutmıyalım, ve sinirlerimizi yor- mak için yapılacak teşebbüslere kurban olmıvalım, İ M ütevazı bütçeli, eksikle- ri bol bir memleketin mebusu müntehipleri yanın - da bahtiyar bir insan sayıl - mez. Çünkü her meseleyi büler #addesinden gecirmek, bir teklif yapabilmek için iş- leri,“ ehemmiyetlerine göre, tasnife sokmak mecburiye - tindedir. Halbuki bütce im - kânları bol olan memleket - lerde vaziyet yalnız aklıseli - min,siyasi idrakin hudutları i- çinde mütalea edilir, İntihap daireme böyle bir ü- zöntü ile gittim. Onların inlepleri. ni karşılayamamak' korkusu, beni epey rahatsız etti. Fakst bunu a. çıkça itiraf edeyim ki; bu korkü - yu biraz da ben kendim icat,et - mişim, bu, halkı tanımamış olma. mun bir vehminden başka bir şey değilmiş! Geniş halk tabakası ile temas, onlarla siyasi hakları etra. fında konuşma benim görüş hata. larımı tashih ettiği gibi | sösyal problemlerimizin nasıl sağlam bir temele dayandığını gösteren kes - kin, kudretli misaller de teşkil et. mektedir, Ev site bakayası kasabalar, yeni endüstri © hamlesiyie doğmakta olan şehirler, pazar - yerleri olan nahiyeler, ziraat fab. rikaları olan köyler karşımda kâh kaybolan bir pitoresk hüznü ile yandı. Kâh yeni bir hayatın ufkuna a- dım atan yeni bir ©nerji menba 8ibi kendini hissettirdi. o Kâh bir Pazarın iş istikbaline mağrur mağ- rur bakışını seyrettim, kâh ziraat fabrikası olan tarlada şürle zah - metin İzdivacını, h realist bir görüşün hayatı sımsıkı kavrayışı. BI seyrettim, temine bağlamış kendilerini hön duvarları, nalbant ve arpacı dük- kânları, araba tamirbaneleri ve küçük kervansarayların müşterile - Ti ile beslemeğe çalışan kasabalar biten hayatlarına mukabil yeni yağlayın bir dünyayı aramaktadır. r. Bunların yüzlerinde biten, ni | bayet bulanın hüznü hissolunmu - Yor değil Fakat doğan yeni haya. tın, elektrik, buhar ve raydan ge. len kudreti, neşesi, ümidi, gençli. Zi, bizim eski kasabalara elektrik Hayatını heybe ve kağnı ale. | ila “AVRUPA'DA SÜKÜNET VAR,, İngiltere hükümeti, Meclisin yaz tatili yapmasını teklif ederken Avrupada nisbeten sükünetin hüküm sürdüğünü ileri sürmüş, buna mukabil muhalif partiler beynelmilel Bir Intihap Dairesinden Alınan Intıbalar Yazan: SADRİ ışıkları altında bir taze kudret bah. şediyor. öylü vergisinin memnun. Hayattan memnunluğu anla. tan dikkate lâyık bazı o hâdiseler insanın gözünden kaçmıyor: 1 — Köylünün istibsal kabili - yeti artmıştır. Bir çok köylülerle azlığından manı. vaziyetini son derece tehlikeli olduğunu söyliyerek tatilin çok kısa ol- masını istemişlerdir. Karikstür, hükümetin gisbi süküneti nasıl anla dığını ve Avrupa kazanının patlamak üzere olduğunu göstermektedir. ERTEM konuştum, harpten evvelki zama. na nazaran İki üç misli fazla top. rak ekmektedir. TI — İstihlâk kudreti artmış tır. Eski devirlere nazaran yâşayı, şartları daha düzgündür. Elbiseleri temizdir. Yamalar azdır. Fabrika mamulâtı istihlik etmektedir. Ayağındaki çorap, sir. zim için ikinci basamakta kalan bu menfaate ağlamak aklımıza bile gel. memişti, manevi acılarımıza esaslı ci konmasını istiyorduk. Öğretmen meselesi : ze verdiği, ona göre pek çok, bize gü. | İ mezun olduk. En modern tedris u sullerini benimseyerek öğrendik, tat. bikatlarını yaptık. Mesleğin ilk eşiği. ne mlikemmel, dolgun tarih, edebi « riyaziye hilgileriyle yüklü ve weiçle bastık, fakat O gözlerimizi iyle oğuşturan perde « inkisarına uğr: dık. Öğrendiğimiz modern pedagoji ve edükasiyonu, tedris usulünü tat. t aradık, o bulamadık. Mektep yeni yapılmıştı, noksanları pek çoktu, tek bir ders vasıtası bula» mıyorduk. Bizzat hazırlayalım de » dik, hilgimiz kâfi gelmedi. O zaman ekzotik | yetiştiğimizi, pratik olamıyacağımızı anladık. Öğretmen okullarının — vaziyeti bugün de değişmiş (değildir, çıkan tındaki elbise, bacağındaki potur kendi mütevazı tezgâhında yapıl. mamıştır. Hepsi makine işldir. Şu halde köylü fabrikaya müş. teri olmaktadır. Uşak kasabasın « arkadaşlar da bizim gibi çıkıyor. Mektep ve çocuk meselesi » * Yurt kalkınması o emellerimizin başında köylerimizi mektep binala riyle süslemek vardır. Bu gayenin tahakkuku için aralarında birer saat bulunan köylerimize mektep istemek da harpten önce köylüye manifa - tura satan mağaza mıkları bir dü. zineyi bulamazken bugün bunun sayısı üç düzineyi geçmiştir. Bu basit bir misaldir. II — Köylünün hayat zevki artmıştır, Elbisesint itina ettiği gibi, ka. dınlar kumaşların desenleri ve renkleri üzerinde ısrarla durmak. tadır. Kumaşlar arasında tuvalet farklarından h lan neticeler hakkında dükkâncılar çok dikkete lâyık malümat vermektedirler, Bi, zim milli fabrikalar kırmızı mavi renklere biraz daha itina et. seler satışlarını daha çok arttıra bileceklerdir. K ödinların iş kıyafetleri ya - malı olmaktan uzaktır. Erkek çocukların eskiden ba; - ve larında babalarından kalma kenar | ları yağlı birer fes görünürdü. Yağ. Wi fesin murdarlığpa benzer bir başka serpuşa bu çocukların bâ » şında tesadüf olunmamaktadır. Eskiden köy çocuklarının baş « larını anaları makaslarla merdi - ven merdiven kırkarlardı. Bütün seyahat müddetimce böyle bir man. zaraya rasigelmedim, buna mu. kabil çocukların başları berber dükkünlaynda muntazam surette traş edilmişti. Bu saydığım misaller gayet bi. sit şeylerdir. Fakat bir hayatın se. viyesi hakkınd fikir vermeğe de müsait işaret noktalarıdır. Bu şartları daha iyi anlatabil mek için size “Karahallı” denilen bir nahiyede halkın iki yüz bin Ki. ra sarfederek mödern su vüçude getirdiklerini kâfi gelir sanıyorum. B u ekonomik çerçeve içinde geçen hayatın politika şu- uru çok kuvvetlidir. Köylerde tesisatı söylemem | muhtar intihabı gerçekten bir si - yasi mücadele mevzuu olmuştur. Bir köyde muhtar intihabı yüzün. den karısı ayrı, kocası başka taraf. lara rey verenler mevcuttur. Köylerden kuvvet alan bu de. mokrasi havası nahiyeleri ve ka - zaları sarmaktadır. Bünyesi esasen demokratik o. Jan Türk milleti bütün bu feyizle. ri cümhuriyetin eseri olarak ta nımakta ve onu vakarla, olgun İleklerden fazla ihtisas işi olarak ka. İbul ettiği bir devirdeyiz. Başka dev. hakkı verildi. Öyle mıntakalar vı ki, üç sınıllı bir köy mektebine beş veya allı köy birden çocuk gönderi. yor. Bu mekteplerin bir çoğu'da tek müallimlidir, üç smıf için kendisine âzami altmış talebe kaydetmek sas lâhiyeti verilmiştir, fakat bu köy © lerde okuma çağında en az iki yüz. çocuk vardır. Öğretmen vledanen © diliyor, fedakârlık yapıyor, âzami İseksen talebe kaydediyor ve mekte. bin adı dolaşan bir muhitte yüzlerce yavrunun cahil kalmasına göz yu » muyor. Maarif Şürasının son toplantısın. da verilen karara göre köy mektep. lerinin beş sınıfa çıkarılması, mek tep kapısı önünda ağlaşan yavrula - rın çoğalmasına sebep olacaktır. Eğitmen : Gözümüzün önünde açılan geniş boşluğu kapatmak gayesiyle son yıl. larda ele alman eğitmen yetiştirme işl bize ümit vermişti Eğitmenleri yetiştirdik fakat on- ları yurdun feyizli topraklarına bi - rer cılız tohum gibi saçtık Cihanm, terbiye işini, bütün mes. letlerin mürebbilerini nasıl emek, ihtimam, ve ehemmiyetle yetiştirdi. Kimi okuyor, işitiyor ve görüyoruz. Her şey imkân ve muhit İster diyen. ler olacak, fakat, imkünr da mantık ki vurmaktan âciz değiliz. Bu. gün memleketimizde en iyi eğitmen altı ay meslek stajından sonra köye gönderilmiş bir ilkmektep mezunu dur, bir çoğu ise hiç tahsil ve terhi. ye görme ir köy çocuğudur. o. kumayı askerde — bellemiştir, kurs gitmiş, altı ay sonra eğitmen olmuş tur. Görğüsü hemen hiç © yoktur kursta kendisine gösterilen terbiya (Devamı 10 uncuda) ——————— milletler gibi kullanmaktadır. Olgun, siyasi terbiye almış mil, İetlere has bir geniş görüşü İle öy. le bir konuşuşu, öyle derdini an « latışı var ki, her cümlesinde aklı - selimin, realite içinde yoğurul - müş olmanın İzleri fışkırmaktadır. Bu reel hissinin çok canlı oluşu - dur ki halk için, demiryolu, ma - kine, mektep ve bunlarm © şamil mânası olan İnönü sistemi bir sevi halini almıştır. 3

Bu sayıdan diğer sayfalar: