13 Ocak 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

13 Ocak 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

13 Sonkânun 940 TAN ASONE BEDELİ Türkiye, Ecnebi peer. e » mo » . —. M0 &., “o » 0 » 0 » 1 Sene 8 Ay SAY 1 Ay Milletlerarası porta tttihadına dahil timiyan o memleretler için abone li müddet surasiyle 30, 16, 9 48 liradır. Abone bedeli Desindir değiştirmek 20 kuruştur. | Sevap için mektuplara 10 kuruşluk eu üüvesi tzımdır. Ma Felâketimiz Karşısında Yabancı Memleketler O ğrendiğimize göre, Belçika A. na Kraliçesi, 30 kişilik bir İeyet teşkil eylemiş ve bu Beyete yetinen felâketzedelerine her tür- Yardım temin etmeğe çalışmak Yazifesini vermiştir. Rilhassa yabancı memleketler ta. İmdan, büyük ve milli felâketim X karşı alâka gösterilmesi, yaralı Yüreklerimizi, beseri bir tahassfisle tmaktadır. Belçika Ana Kralice. kin, bir kadın inceliği, bir ana sef- tiyle harekete gecmesi İse, yara. Bira, — duyduğumuz sonstz sızıyı kölifleten — çok müessir bir mer. m olmuştur: Bunun icindir ki, Ni İnsan kadına karsı duyduğumuz k samimi sükranı izhar etmeyi, sa. bir vazife, sade bir bore tanımı Yor. bir ihtiyac olarak, bülün varlı. da duyuyoruz. Yutmuyoruz ! Bahsini etmekten usandığımız Al. Man propagandası, maalesef, usul değiştirerek, plân değistirerek, sima, cenhe değistirerek, faaliyetini her biraz daha genişletmekten yo. İmuyor, Onların, meseli, Türk - Alman ret muahedesini tazelemek uğ. yda, hangi earelere baş vurduk. rini, ve hangi sekillerde propazan. Yaptiklarımı. bundan evvel de fe ir eHtirmiştik. Bu maksada ka. “mak icin uyderduklerı havadis. İri, çıkardıkları dedikoduları, Ste. Ye beriye gönderdikleri mektmnları, "Yânnameleri, bu sütunları takip et- Mis olanlar, kolavlıkla o hatırlıyabi. eklerdir. Hattâ, hirçok müessese. lere mliracaat ederekt “— Bize, Alman malr almıva Muhtaç bulunduğumuza, veya Al an mallarından çok memnun oldu. ynuza dair birer vesika yarım! de. klerini de unutmamıssınızdır. Şimdi ise, meselâ dün, “Cümheri. ita garetesinin birinci sayfasında, e “sözde havadis,, İntisar etti, Bu dayadis. memlekete. “Bayer, adım İçki milessesenin, Türkiye fan. Yetine nihayet vereceğini — bildiri- lu. Bu havadisin içinde de, “Ba. müessesesinin, methü senssı hapiıyor, serveti, büvük sermayesi, Yük itiharı, btvük kevmeti etra. İn malimat () veriliyordu. bu havadisi (7) görür görmez, hen işan olunuşundak! hikmeti der. dü kavramakta gürlük cekmemiş- Nitekim, bir baska İstanbul ga. gtesi, bu havadisi okuduktan sonra, gm hefisiyetine, safivetine Inan. Wak enfletine düşmüş, derhal, “Ba Yer. müessesesine bas vurarak, bu rinde izahat İstemisti, Zaten, bn atı bekliyen ve zaten, » havndisi, fırsatı kazanmak. harrrtamak mgeadiyle nesretmis olan “Bayer, maps, kendisinden sehep soran habire verdiği su cevaplarla, za. İrini ortaya koymus oluyordur — Biz, buradaki faaliyetimize nihayet Yap İstemezdik. Bu yüzden, birçok leş, « Mccarları da, büyük zarar görecek- Ya Memleketiniz iyi #âçtan mahrum ka- İyi haplar yutamıyacakanız. İyi İtenlar içemiyeceksiniz. Bu yüzden, bel- Memleketinizde, hastalıklar. o başlayın. kötek. Fakat me yapalım ki, Biz, böyle NE çene — italya. akimiye dar. Çünkü devletinir. devletimizle Bizi muahedesini imzalamadı. Halbuki, la, > Ücaret munhedesini imzalamış 0- Memleketlerde, müessesemiz, fsaliye- © devam edebilmektedir. İnşallah, si- de bu müahede İmza olunur da, biz m2, tarağımızı toplayıp gilmeğe Mecbur, mahküm kalmayızl, Bütün bunları okuyanlar, hakiki aksadı. kavramakta güclük cek. yorlar değil mi? Völıâ, bulunan İrobazanda nsulü, Alman pronmran. yapanın Göbels'in © ince vekâsına kaistak derecede şevtanldir. Fa. Mean rağmen, artık Türkiyenin 'erine fanliyet sahası olamıya- ina Sadiyetle İnanmalarımı iste. N iğimiz Alman propa. Ban; Sürancılarına bir defa daha tekrar . >. Bat, 'utmuyaruz.. Ve yutmıyaca. ey SN EY OE GE Bu yazı, notları, vesikaları toplamak ve tasnif etmek için takibi Tüzumlu. ' metodlara dair Sadrettin Antel'in hazırladığı makalelerin sonuncusudur: FİKRİ İSTİHSAL TEKNİĞİNİN ESASI NEDİR? YAZAN. Sadrettin Celâl Antel wvelki omakalelerimde im izahattan an- laşılmıştır Ii, rasyonel bir fik- ri mesai tekniği kullanmak su- retile, muhtaç olduğumuz bü- tün vesikaları toplamak ve mu- hafaza etmek; onları, istendi- ği zaman derhal bulabilecek bir tarzda tasnif etmek müm- kündür. Şüphesiz vesika toplamak bir gaye değil, bir'vasıtadır. Bununla beraber, ilmin bazı şubelerinde iş bölümü bunu jcap ettirmektedir. Meselâ tarihte, bir çok mütehas- sıslar bütün cehtlerini munhasıran vesika araştırmıya hösretmekte. dirler. Tarih ilminin bu şubesine Hew- ristigue ismi verilmektedir. Bu nevi işler için çok kabiliyetli olan bazı kimseler, tarihi terkipler yap» mak kabiliyetinde olan tarih âlim- lerinin vazifelerini U kolaylaştır. maktadırlar, Umumiyet itibarile iş bölümü bu kadar ileri gitmiş değildir. Her kültür sahibi adam, hayatımın bazı devirlerinde fikri istihsalâtta bu. lunmak, bir kitap veya makale yaz. mak, bir komunikasyon, bir tez ha. zırlamak mecburiyetinde «ala tar, Hiç şüphesiz, kitap ve makale yâzmak, umumiyetle bazı kimsele. re has bir kabiliyettir. Bazı insan- lar bu işi diğerlerinden daha kolay- lıkla ve daha muvaffakiyetle ya- parlar. Fakat maalesef bu insan. lar bu tabil kabiliyetlerini ekseri, ya fena kullanıyorlar. Orijinal, kıymetli fikirleri ol- madığı halde, âdeta bir nevi neşir iptilâs ile mütemadiyen yazıyor. lar. Kitapçılar, ve kütüphaneler, bu mahiyette binlerce manasız ve değersiz kitaplarla doludur. Jules Payot bu neviden insan- lardan bahsederken diyor ki: Bruntiğre gibi bazı mubharrirler için yazmak, ancak ölümün sus. turduğu marazi bir ihtiyaçtır. Fakat bir çok defalar, orijinal görüşleri ve fikirleri olan insanlar, fikri istihsal tekniğine vâkıf olma- dıklarından, yazı yazmiya cesaret edememektedirler; acemice yaza. rak gülünç olmaktan korkinakta- dırlar, mların fikri istihsal tekniği- ne vukufları, hayırlı bir ka. zanç olacaktır. Bu tekniğin esaslı noktalarını gösterelim; I, Vesika aramak: Bir fikir in. sanın zihnine kendiliğinden gelse dahi, bunu - evvelce başkalarının düşünmüş ve yazmış olması ihti. malini dalma gözönünde bulun- durarak . tahkik etmelidir. Aksi takdirde müntahil vaziyete düşmek tehlikesi vardır. Bizim şüp- hesiz, o mevzua ait toplanmış ve- sikalarımız, “ notlarımız olabilir. Bunlara, yeniden toplayacağımız vesikaları ve alacağımız notları da ilâve etmelidir. Bir kelime ile, mevzuun bir bib- Hyografyasını yaparak işe başla. malıdır, II. — Mevzuu tahdit etmek: Söy. lediğimiz şekilde mevzua hâkim ol- duktan sonra, onu tahdit etmek lâ. zımdır. Yazmak itiyadını henüz kazan. mamış olanlar, umumiyetle ansi. klopedik bir teravay yapmıya mü- temayildirler. Yani, bir fikri, bir mevzuu İlk tarihi menşeinden ala. rak bugüne gelinciye kadar geçir diği bütün İstihaleleri göstermek, bu mevzi üzerine İleri sürülen bü- tün fikirleri, bütün vesikaları zik- Tetmek isterler. O suretle ki, asil e- sas fikir, teferrüat arasında kay. bolur. Lâzım olan, esas sere hâkim olmasıdır. MI, Plân hazılamak: Yazı İş. lerine alışkın olanlar, kâğıt üzeri- ne plân çizmekten müstağni kala. bilirler. Yazmıya başladıkları za- man eserin plânı zihinlerinde ha- zırdır. Fakat müptediler için, kâğıt üze- rine plân çizmek zaruridir. Evvelâ bir plân taslağı çizmek, üzerinde düşünmek, onu düzelt. mek, değiştirmek vo ancak bu plâ. Bin her bakımdan bizi tatmin etti.. ğine kanaat getirdiğimiz zaman ya- #i işine başlamak lüzımdır. Yazılacak. eserde, bir çok müeL Wflerin işhat edilmesi, onların e- serlerinden bazı parçaların kayde- dilmesi, müracaat eserlerinin me- hazların, gösterilmesi icap edecek. tir. rin bütün e- Bütün bunlari bize, şüphesiz fişle “imiz temin edecektir. JAvak bunları eseri yazarken kolaylıkla ve zaman kaybet. meksizin bulmamız Jâzındır. Bi- nacnaleyh, âdeta otomatik bir su. rette elimizin altına gelebilsinler. Bunu, şu suretle temin edebili TİZ: Mevzuumuzu alikadar eden her neviden fişleri önümüze sıralarız. Bunlarin ber birine, birincisinden sonuncusuna kadar, birer numara koyarız. Sonra bunların her biri: ni birer birer alarak, plânın hangi kısmında kullanılabileceğini düşü. nürüz ve plânın bu kısmına, o kıs. ma ait olan bütün fişlerin numa. ralarını kaydederiz. Bütün fişleri bu suretle elden geçirerek üzerle. rindeki numaraları, plânda ait ol" dukları kısımlara yazarız. Dünyaen meşhur Fransx Edibi Piyer Laizin esa. larak yarattığı Afrodit romanı da ikisi ka- dar meşhurdur. Bizden başka bir çok medeni dille. re tercüme edilmişti. Sanat ve edebiyatımız bun- dan mahrum &kalamazdı. Memleketimize hir cok güzel eserler tercüme eden arkadaşımız Nasuhi Bay- dar Afroditi de temiz bir üslüp ve takdire lâyık e Bu kayıt muamelesi bittikten #onra görürüz ki, plân ssdece e saslı fikirlerin bir fihrist! değildir; ayni zamanda, bütün vesikalarımı- zn ve notlarımızın, fişlerimizin na- #1) kullanılacağını gösteren bir reh- berdir, VI. Yazma tekniği: o Rasyonel bir yazma tekniği ile çalışmıyanlar umumiyetle şu süretle hareket e. derler: Müsvedde defterine fikirler ak. Ja geldiği gibi kaydedilir. Sonra, bu suretle meydana gelen yazının bazi yerleri silinir, çizilir, sayfa. nın kenarına çıkmalar yapılır, baş- ka bir saylaya müracaatlar işaret edilir, En nihayet, bu yazıya » say- fa üzerinde yer kalmadığı için - ilâveler ve tashiller yapmak İim- kânı kalmadığı zaman, müsvedde temize çekilir. Bu karmakarışık o müsveddenin temize çekilmesi kolay bir iş de. Bildir. Yazımızın son şeklini oku. duğumuz zaman, onda bir çok Te. daksiyon hâtaları, eksikler, fikir- lerin diziliş sırasına alt tehirler görürüz. Bütün bu kusur” ları, okunmaz bir hale gelen müs. vedde üzerinde görmiye imkân yoktu. « Bu mahzurlardın kurtulmanın basit bir çaresi vardır! Yazılarımızı, humaralanmış kâ- ğitların bir taraflarına yazmalıyız. ve arka taraflarını boş ırakmalı- yız.. Yazımız bittikten sonra gö deh geçirdiğimiz zaman. bazı yer. lerine bazı ilâveler yapmak lüzu. mu hâsıl olduğu takdirde bu ilâ- veleri, sayfanın bir kenarına veya köşesine yazmamalıyız. Kâğıdı bir makasla, yeni yazının ilâve edile- ceği yerden kesmeliyiz. Sonra ya. zımızı yazdığımız kâğıt eninde başka bir beyaz kâğıt alıp onu kes- tiğimiz yere kola ile yapıştırmalı yız. Bunun üzerine İlâve etmek is. AFRODİT HAKKINDA RESİMLİ ANKET: 1 BANA GN 'bu kâğıdın fazla kâlan kısmını ma. kasla keserek evvelce kestiğimiz e. as kâğıdın alt kısmına yapıştır- malıyız. Eğer yazımızın bir kısmını tama. mile hazfetmek icap ediyorsa, bu kısmı kesip çıkarmak, üzerine ka. Jemle çizmekten daha iyidir. Çün- kü göz ve zihin fikirlerin teselsülü- nü, bunlar kâğıt üzerinde doğru. dan doğruya temas halinde olduk. ları ve aralarında » çizilmiş dahi olsa - başka bir yazı bulunmadığı zaman daha iyi takip eder. B" kesme ve yapıştırma siste- minin, bir yazının tertibi e. saslı bir surette değiştirilmek 1s- tendiği zaman da büyük faydası do- kunur, Bir yazının muhtelif kısım. larının yerlerinin değiştirildiği göstermek maksadile bir çok yer. lerine bir çok işaretler koymaktan, yahut evvelce başka bir sayfaya yazdığımız bir metni tekrar kopye etmektense, makas ve kola kullan. mak daha kolaydır. Bu suretle, bir kaç dakika içinde. bütün yazılar yerli yerine konur. Bu tertipten memnun olmazsak yazıyı eski ter- tibine derhal koymak ber zuman mümkündür. Bu şüphesiz yeni ve tatbiki güç bir sistem değildir. Bu, Lamen. nais'nin mesai metodu idi ve bu. gün bir çok gazeteciler bu metodu kullanmaktadırlar. Ancak şayanı teessüftür ki, bir çok fikir adam- ları, ise ve üniversite talebeleri bundan istifade etmemektedirler. Bu meseleye âit son ve faydalı bir tavsiye de şudur: Bu mevzua ait yazdığımız ese. rin mükemmel şeklini aldığını zan- hettiğimiz zaman, onu derhal neş- retmemeliyiz, bir kaç zaman birak. malıyız, hattâ onu hiç düşünme. meliyiz. Bir kaç hafta sonra bu eseri tek. Tar okuduğumuz zaman, kusurları- nı daha iyi görür ve onu daha ko- laylıkla düzeltiriz. Fikri mesainin rasyonel bir su. rette tanzimi tekniğine alt olan se- ri makalelerimiz burada sona eri- yor. Bu yanlarımızı takip edenler görmüşlerdir ki, kavranması ve tat. biki çok kolay olan bu tekniğe gö- re çalışıldığı takdirde. emekleri. mizi, zamanımızı hattâ paramızı çok tasarruflu bir sürette külla- narak azami verim almak müm- kündür. Bilhassa, anprik bir surette ça. Uışmıya alışan yaştı insanlar, böy- le basit ve verimli bir tekniği vak- tile kazanmadıklarından dolayı çok müteessif olacaklardır. Fakat on. İar, itiyatlarının ve göreneğin esa. reti altına girmiş oldukları için eski çalışma metodlarını bıraka: rak yeni tekniği almakta çok güç- lik çekeceklerdir. (Devamı 7 incide) teci Aka Gündü- zün görüşüne gö- re Afrodit nasıl midir değil midir? İşi gazeteci ark İbrahim Konyalı galiba ık ledi. İş büyüdü. Gazetemizin mizah kısmı muharriri meşhur Sirkenkübin Efendinin bile dikkatini çek- miş. Bunun üzerine kendi kendine bir resimli anket açmış. Bize getirdi, biz de kısa bir seri teşkil eden bu mizahi anketi teberrüken neşre basladık. Ankete gelen cevapların ikincisini yarınki nüshamızdı incaksınız. uziplik olsun diye körük- a bu- SAĞLIK ÖĞÜTLERİ Ayakları Üşüyen Kızlar Bunun sebebini ipekten çoranla. rın inceliğine atfederseniz pek doğ- ru olmaz. Zaten en yeni moda ipek çorapların altı hem lâcivert ahut vişne çürüğü renginde ve em de muhafaza ettikleri teni göstermiyecek kadar kalınca ol. dukları halde ayakların üşümesi. me karşı hiç faydaları yoktur. Kış modası olarak icat edilen ve ipek çorapların üzerine giyilen kı. sa konçlu kalınca beyaz çorapla. rın da —ince bilekli kibar ayak- arda pek şık görünmekle bera. ber— tüşliyen ayakları ısıttığı pek süphelidir. Üşüyen ayak şosonla. rın içinde bile üşür. Demek ki üşümenin O sebebi —tabii h in, hele bu sene pek insafsızca, soğuk olmasından ba: ka— vücudün içerisinden geli Bir kere hareketsirlikten, dah w, a7 hareketten. Çürkü vücudün tabii hararetinden en bü. yük kısmını hâsıl eden adalelerdir. Onun için hava soğudukça viicu, dün daha ziyade hareket etmesi faydalı olur; Soğukta adaleler da. ha ziyade hararet hâsıl ederler. Sonra karaciğer, ndalelerin çı. kardığı hararetin üçte ikisi kadar ret hasıl eder. Ondan dola- yı karaciğeri yorgun olanların da üsüdükleri çok işitilen bir alâmet. tir, Daha sonra tiroit guddesi üşü- mek işine de karışır. Bu gudde iyi İşlemeyince insan çok üşür. Genç kızlarda bu guddenin İşleri daha mühim olduğundan onların deli. kanlılardan daha çok üşümeleri —bem az hareketten— hem de ti, roit güddesinden ileri gelir. Genç kızların muayyen günleri düzelinciye kadar daha çok üşü. dükleri kadınlık hormonlarının da vücude hararet vermesinden olsa gerektir. Onun için ayakları üşü. yen kızların bir çoğu on sekiz ya. $ina gelip te kadınlık hormonları düzelince üşümekten kurtulurlar, Fakat vücudün ber tarafı daha oz üşüdüğü halde neden ayaklar daha fazla üşür? Bunun sebebi de pek basit: Hararet te elektrik gibi her cismin uçlarından çikar. İnsan vücudünün uçları da elleri ve a. yaklarıdır. Böyle çok üşümenin kökünden tedavisi, şüphesiz, daha iyi olur. Bir kere de karaciğeri musyene ettirmek, yorgun olup olmadığını anlamak İyi olur. Bir genç kızın karaciğeri neden yorulmuş olsun, demek doğru değildir. Yorgunluk irsi olabilir. Hele çok üşümekle beraber, genç kız kansız da olursa karaci. gerin yorgunluğu daha ziyade ha- ra gelir. Karaciğeri tetkik ede. cek hekim elbette akciğeri de mu. ayene edeceğinden çok üşümenin sebebi anlaşılır. Ayakların çok üşümesine karşı muvakkat bir çare sabahları 4 ile 6 derece arasında soğuk su İle a. yakları yıkamaktır. Bu iş ilk za- manlarda tabii pek acı gelir, fakat soğuk su vücudün içinde hararet hâsıl eden cihazı kamçılar, ayak. lar sınır, Akşamları ılık ceviz yaprağı sn. yuna ayakları batırmak ta iyidir. Bunlardan hiç birini yapamıyan. lar, hiç olmazsa, sabahları ayak- larını kolonya suyu ile ovalıyabi. lirler, Bir de balıkyağı içmek ayakla. rım çok üşlimesine karsı her vakit fayda vermistir. Genç kız biraz da semirmekten çekinmezse... İSYAN Siğsen mı akla işlediğin kanlı hafle? Bir anda geçti yerlere binlerce aile, Binlerce yurdılaşa, ezeli yurdu: Bir mezar, Tarih kadar derin medeniyyet: Haranazar., Yarab! Neml tasavvura sığın bu &xıbet Baş, gövde, kol, ayak ve bacık. Külçe külçe et. Yangınla kıp kızıl deredir, kar değil, akan, Enkaz içinde fışkırarak pıhtı pıhtı kan - Saçmaktadır bu levhaya dehşetle nakşımış Bedbaht oğulların çulu sarmış ta ma'gımi - Saç baş yolar felekzede, divana anneler. Bir yanda arta kalmış olan bir avuç berer. Onlar da çılgın, aç, ve sefil, titreşir durur, Saç baş, göğüs bağır açık, Avare, bişmur; Binlerce insan İşte bak, öksüz ve dul, yetim. İsyan içindeyim, yine hiç varmıyor dilim: Bak şurda bağrışır kuzular, annemiz, diye, Bak burada verdi can sayısız penbe nasiyeğ Onlar ki, soldular daha bir gonca dermes den Solsün çiçeklerin dilerim gonca vermeden, Artık fecirlerinde de güller açılmasın: KAfi bütün bu giz yaşı, şebnem sacılmasınl Her renkle ihlişamını göm, penbe, mor, sarı, Ofkunda açmasın şafakın ersves Artık bu levhi matemi kaldır ufuklara, Dön arşü ferşine, de ki ((Sun'um bu manzöra)l Yarab! Nesfbi buysa eğer hakkı hilketin; a pa Sy alm H. Nafiz OYTUN

Bu sayıdan diğer sayfalar: