17 Ocak 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

17 Ocak 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ir TAN ASONE BEDELİ Türkiye Ecnebi —— — , 00 Kr. 1 Sene 2 Kr. 9 * sAy ww * w . sAy w * 8 * Ay .— Milletlerarası posta litihadına dahil olmıyan o memleketler İçin sbone bedeli müddet surasiyle 80, 16, 8. 45 trsdır. Abone bedeli mesindir Adres değiştirmek 28 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pal iiveni tizımdır. Verilmelidir Pire sonra bayram geli İ ie a bayramda, rozet ta- İkarak iane toplamak İmtiyazının İhangi bayır teşekkülüne verileceğini henüz bilmiyoruz. Fakat bize kalır. i bilhassa zelzele faciası gibi bir felâketin ferdasında gelen bu acıklı bayramda, bu hakkı, tamamen Kızı laya terketmek, hiç tereddütsüz ve- rilmesi lâzım gelen bir karardır. Te- menni ederiz ki, böyle dört beş sa- tırla hatırlatmak bile, bu samimi, ve çok yerinde temennimizin tahakkuk ettirilmesine kâfi gelsin. * Felâketzedelere Yapılan Tevziat Çok Bozuktur. daki satırları dünkü “TAN,, sütunlarında okuduk: «... Matbaamıza, Erzincan zelzele- #inde felâkete uğramış, dört evlâdı nı, kaynanasını ve bir baldızı ile 20 bin liralık emlâkini kaybetmiş Er. zincan posta ve telgraf memuru Ri za Can isminde bir felâketzede geldi. Arkasında bir asker kaputu vardı. Babası binbaşı mütekaidi Hüseyin Hüsnü Canın da, Sirkecideki misa- firhanede bulunduğunu söyliyen bu zat, taşıdığı kaput ve çizmelerin kendisine Erzincanda (o verildiğini, çizmelerin 15 lira kıvmetinde oldu unu söyledi ve büradaki alâkadarla- ra mürcaat ederek, bunların geri alınmasını, kendi işine yarıyacak bir palto ve ayakkabı verilmesini istedi- ğini ilâve etti ve dedi ki: “«.. Vermiyor değiller, veriyor- lar, Hem de bol, ve çok veriyorlar. Fakat tevziat okadar sistemsiz ki, ki- mine bohça dolusu eşya veriliyor, ki. mi bir fanilâ bile almıyor. Meselâ; babama bir fanilâ bile vermediler. O, hâlâ titriyor, Filvaki, şu sırtım. daki kaput beni ısıtmıyor değil, fa- kat, görüyorsunuz ki, bu yepyeni bir kaputtur. Bunu sırtımdan alıp, Er © zincana inde etseler de, bana da bu. rada giyebileceğim bir palto verse- ler daha iyi olmaz mı? Bu takdirde, hem ordunun yepye- Bi bir paltosunu iade etmiş, bem de üstümde asker paltosu, başımda kü- Yâh, ayağımda ütülü sivil pantalon, ve sırtımda caket olarak, garibüşşe- kil bir vaziyette dolaşmaktan kur- talmuş olurum!,, Maalesef, ayni noktaya dokunan lk ve son vatandaş, Bay Riza Can değildir. Hattâ bilâkis, ayni dertten, “ duğumüt anketin sonun. <usunu yüshakarzda bula- eaksınıZz. - Ex. Bakkalbaşı'nın gazetemiz için yazdığı bu makalenin bir ehemmiyeti vardır. Zelzele âfetine uğrıyan iki mem- leket arasındaki kalbi rabıtayı takviye eden bu yazı ayni zamanda komşu memleketin uzun tecrübelerini göster- mek itibarile de ehemmiyetini arttırmaktadır. Bay Bakkalbaşı aslen Geliboluludur. Bizim Hukuk Fakültemizden mezundur. Yunanistanda birçok defa Ziraat, İktisat Nazırlıklarında bulunmuş ve büyük hizmetler etmiştir. z Bu- gün Elen — Türk Sosyetesinin reisidir. Türk — Yunan dostluğu yolunda çok büyük hizmetleri geçmiştir. Zelzeleye Karşı Mukavim İnşaat İçin Yunanistanda Takip Edilen Usul TE ök Milletinin uğradığı zel isle ve feyezan âfe*leri Yu- nan Mİletini alâkasız bırakmadı. Eı gibi vu alâka yalnız hissiyat sa. hasında kalmakla da iktifa etme. miştir. Jususi bazı işlerimiz için Türkiyele bulunuyor, Türk Mil. letinin titün efradımın bu felüke- tin kurbanlarına karşı duyduğu tesanüt İslerini büyük bir takdir ile görüyruz. Bu tesanüt Yeni Türkiyey yaratmış olan yaptı de ha sahibiin bu Millette bıraktığı birlik hisnin ne kadar derin ve - oldğunu bize göstermek. ir, Bu azinâfeti müteakıp hükâü. met, Millen bütün kuvvetlerini bir “Muslüne seferberlik.. haline sokmuş, vbu davet, bilâistisna bütün mill tarafından canla, yü. rekle karşınmıştır. Bu parlak te. sanüt gerelhhükümeti idare eden erkânı, gek m'letin efradım haklı bir ilhara sevkettiği gihi Türkiye ilertibat, ve samimi bir slüka halin; bulunanların da pek derin takdini davet etmistir. Bu “Musiane seferberlik,, da- veti Türkiy: hudutlarını tecavüz etmis, ve, bük bir sevinçle kay- dedebildiğim üzere, Yunan mil. eti de bu fianm tebvinine var. mak için kelisini aynile “sulh. perver bir ser kardes, telâkki etmiştir. Büjssin osevkiledir ki bahsimize meu olan meselenin halline medalabilecek bazı ele. manları tası bu'sâtırları yaz- makla mübahiş Y unanistanta zelzele âfetin- den sık 5 müteessir bir toprak olduğu Mümdur. Eski, bir çok zelzeleler biarazinin müte. addit bölgelerinitarap etmistir; Yunanistan son Aanlarda dahi bu âfetten masun.lmamıştır. On senedenberi hemde mütevali surette sarsıntıla olduğu (gibi 1928 de Korent. B ta Halkidik yarımadası, 1938 de Oronos Da. tik'te zelzeleler olntur, 1920 fe. İketini müteakıp 'Fhal Korent bölgesinin yeniden asına başla. nilmıştir; müteakıbefalkidik ve Oropos Datik'te de xata girişil- mis, ve bu inşaata 4 de devam edilegelmiştir. İnşaat için Yunanlığa tatbik edilen sistemler şunla.; 1) Korent inşaatı “kent mü- essesesi,, adı ile teskil miş bir heyete havale edilmişt 7) Halkidik İnşmatımökümet tarafından alâkadarlâlyapılan mali ve teknik müzahetir saye. sinde başlanmıştır. 3) Oropos Datik'te bu usulü cemeden mürekkep bir iramla hareket edilmiştir. Zelzeleye karşı uzum, bu zavallı Ajitten “alımacsdbir. K ne alıp veremiyoriz — Farkında değilim. — Okuyorum, ne olmuş, — Mahkemelere düştüley Afrodit meselesi, — Kocasından mı böşanıy — Kim? — Afrodit. — Hangi Afroditi — Canım, bilmez gibi söyle Şu bizim üst sokaktaki terzi | pinanın kızı. — Ayol mesele o değil. Rom roman. — Zaten söylüyorlardı ya! kızın başından geçenler romanö : — Dinliyorum. — Bir Fransız muharrir, bir tap yazmış. Adı Afroğit! lerin gayet etraflı ve muğlâk bir mesele doğurduğunu söylemek bi. le zaittir. Âfetzedelere edilecek ilk âni ve süratli yardım mesele. nin birinci safhası olduğu gibi, muvakkat meskenler ihdası ikinci, kati meskenler tesisi de son safha- yı teşkil eder. Muvakkat meskenler Mt mesken meselesi ga- yet basit bir iş gibi görü. mürse de muvaffakıyetle halli bü. yük bir tecrübeye ve tam bir teş. kilâta lüzum gösterir. Bu mesken. lerin “zelzeleye karsı,, yapılmıs ol- maları şarttır; cünkü henüz âfet- ten kurtulmus olan insanların ma. meviyatı ancak bu suretle tatmin edilmis olabilir. Bu mesai ile mü. vazl olarak ahalinin salim bir mın. takaya nakli —ki bu cihet Türki. yede artık temin edilmiş bulunu- yor, İcap eder. Fakat bu nakli, haddi zatında bir hal sureti olma- yıp sadece müskülü tehir ve tâlik. ten İbaretlir. Bu gibi ahvalde ale- Jekser, muvakkat meskeni sonra. dan kati mesken heline sokmak hatıra gelir, ve buha tosebbüs edi- Yrse de bunda muvaffakiyet mev» kiin şartlarına bağlı olduğundari ekseriya semeresiz kalır. İste bun. dan dolayı muvakkat mesken me. selesi de büyük bir ehemmiyeti haizdir. Kati meskenler Kati meskenler âfetin derecesi. ne ve hasarzede mıntakanın coğ- rafi vüsat ve ehemmivetine göre gayet muğlâk ve müskülâtı bir mesele arzeder. Pek mütenevvi O- Jan bu müşkülât: Baslangıçta mali bir sima göste. rir. Çünkü gayet kısa hir müddet zarfında cesim mali vasıtaların te. dariki icap eder; sonra da İçtimai ve siyasi müşkülller çıkar; çünkü İnşaatın emrettiği masrafları bir tercih sırasına göre tevzi etmek, ve bu mali yükü devlet ve efrat ara- sında paylaştırmak lâzim gelir. Ekseriya aşağıdaki müşküllerle de karşı karsıya kalınır: İnşaat malzemesinin nakli ve cem'i, bu insaat işlerinde ehil kol- ların tedariki, bu muazzam işi ba. şarabilecek teknisyenleri bulmak; toprağın jeolojik ve teknik şartla. rından doğan: kasaba ve köylerin nakli, yeni seyrüsefer vasıtaları. nin ihdası, ve bu yeni hayat saha. YAZAN: A. G. Bakkalbaşı (Yunanistanm Eski Nazırlarından) larına su celbi ve ilâh. gibi Bu arada içtimai ve teknik mu. hitte, aşılması bazı kere imkânsız müşküller de variz'ir. İnşaatın teknik meselesi Zenne karşı inşaat: Mesele- nin, mekanisyenlerin halli. ne memur oldukları meselelerin en nazik ve en müskülü olduğunu söylemekle yeni bir sey öğretmiş olmuyoruz. — Halihazırda mevcut teknik ve fenni usuller gayrikâfi. dir. Bu âfete uğramış olan bütün hükümetler mevcut eski malümat. tan ve fennin getirdiği yeni bilgi. lerden istifade etmişlerdir. En fen. ni ve en teknik usuller vaktile İ. talyada, ve ahiren büyük zelzele felâketlerini müteakıp Japonyada takip edilmiş olanlardır Bu husus- ta elde edilmiş bulunan terakkile- re rağmen nazari eli sahalar. da pek büyük ü edildiği gibi, bu müskülât bugün dahi henüz tamamiyle zail olmuş değildir. Son senelerde geçirdiği ağır im. tihan üzerine Yunanistanın ittihaz ettiği yeni ve müaddel usüllerin Kâyot .müfit ve tesirlı oldukları bütün milletlerce tasdik edilmiş. tir, Ve, Yunanistan bugün bu sa. hada spesiyalize olmus bazı profe. sör ve teknisyenlere maliktir. Bu mesele üzerinde kıymetli tetkiklerde bulunmus olan zat A- tina Politeknikomu Profesörlerin. den Rusopulos'tur. Bu zat “Korent müçssesesinin., teknik müdürlüğü. nü üzerine almış, ve asistanlarile bu müessesenin idari ve teknik teskilâtınr yapmıştır. Rusopulosun fenni ve statik usulleri “zelzeleye karşı insaat, meselesinin helline yeni bir cereyan vermiş, ve müsa. rünileyhin eserleri beynelmilel mat buat tarafindan neşredilmiş oldu. Ru gibi Almanyada kâin İena'daki “Zelzeleye karşı tetkikat müesse- $esi,, Rusopulosun usullerine “Yu. nan usulü, yahut Rusopulos usu- lü,, ismini vermiştir. Bu müesse. senin bugün bu sahada yapmakta olduğu tetk'kat Rusopulosun usul lerini takiben yapılmaktadır. Bu usul sayesinde Yunanistanda yapılan işlerin mükemmelliğinden masada inşaat masrafları üzerinde yüzde 40 nisbetinde bir tasarruf elde edilmektedir. Ahiren “Sıhhiye o Vekilliğinin,, teknik servisleri müdürlüğüne ta. yin edilmiş olan Profesör Rusopü- los, bu servisin teşkilâtmı yapmış ve kendi gayreti ve arkadaşlarının himmetiyle bütün Yunanistanda bir milyar beş yüz milyon drahmi kıymetinde hastahane ve sıhhi bi. alar inşa ettirmiştir. İki aydan. beri Atina Politeknikomunda zel. zele bakkında vermekte olduğu dersler de büyük bir alâka ile ta. kip olunmaktadır. u sözlerimizle Yunanistanda takip edilmiş olan usuller, ve bu usullerin tatbikinde muvaf. fakıyetle çalışmış olan zevat hak- kında kâfi derecede malümat ver. miş olduğumuzu zannediyoruz. Bu âlim ve teknisyen muhitinin Tür. kiye hükümetinin bir daveti vâkı olduğu takdirde kıymetli tecrübe ve bilgilerinden kardeş Türk mil. letini münhasıran ilim ve komşu. luk namına, ve her türlü mukabe- le ve tâvizattan muarra olarak, müstefit ettirmeğe koşacağından, ve bu davete kendi vatanının hiz. metine koşan askerler gibi büyük bir hahişle cevap vereceklerinden tamamile eminiz. Bu tarzda bir çalışma ortaklığı iki millet arasında. hüküm süren tesmnüdün vüsatini ve derinliğini gösterecek, ve dünyanın bugün girdiği nazik vaziyet içerisinde bu tesanüt hissi, ve bu alâka ortaklı. ğı hir kat daha kıvmet karanacak. tir. böyle bir hareket, fikrımizce, resmi hiç bir mahiyeti olmayip fertten ferde yeni bir Türk — Yu. nan İlmi İttihadını temsil cdecek- tir, İlim ve fennin vatanı olmadığı hakikatinin unutulduğu bir devir. de, büsbütün şahsi bir ilhamın mahsulü olan bu teklifin lâyık ol. duğu hararetli kabulü bulacağını ümit ederiz. SAĞLIK öğü B2 Vitamini rında B 2 vitamini bulunmasınız ehemmiyetini tabi takdir. ' nizdir. Bu vitamin yediğimiz yağ, larla şekerlerin — bazı hekimle. rin fikrine göre, albüminli mi delerin de — vücuda ara ğundan, onun çocuk o; da ehemmiyeti vardır, a fark bir miktar meselesidir; cuklara daha fazla lüzumlu olma» a Bu vitaminin bir iyiliği, Dn ir > n rımızda vitamininden daha ziyade nur, Ondan dolayı çocuk, , min İshale tutulursa, kabahat cak hilgisizliktedir. <İ BZ vitamininin nerede bulunabi. leceğini öğrenmek üzere, etlerden başlıyalım: Sığır elinin Töp taraflarında yüzde 150 ölçü bulunur. Sığır nin suyuna karışacağından, dan çıkarılan et suyu, iri faydalı olur. Dana etinde daha # dır. Koyun etinde BJ ni — faydasız bir kibarlik © lur... Sığırla, dananın karac ç rinde bu vitaminden yüzde 1004 ölçüye kadar bulunduğu halde, yun, kuzu ciğerlerinde gene tur, Böbreklerde de öyle; Yı sığırla dananın böbreklerinde de 1000 ölçüye kadar. hiç bulunmaz... Yumurtanın sında yazın yüzde 300, fakat k hiç.. İnek sütünde yüzde 70, tânde 33 ölçü, fakat koyun; sütün de hiç. Tereyağda dü yoktur. Peynirlerde ve yoğurtta chemmi yelli nisbette bulunur. , Buğdayın tanelerinde (o epeye varsa da, hemen hepsi (o kepekii kaldığından, ekmekte ve beyaz un, larda pek az. Zaten müzmin isha) çocuklara en ziyade has beyaz un. lu bulamaçlardan gelir. Pirincir B 2 vitaminleri de kabı kaldığından, pirinç ununda biz şey bulunmaz. Pilâvda da öyle, Kuru sebzelerden | fasulyenip yaşında tazesinden daha çok, mep cimekle kuru bözelyede de iyi miktarla. Soya fasulyesinin kurg, sunda pek çok: 700 ölçü, 1 Bu mevsimin taze sebzelerinden lahna 300 ölçüye kadar, şalgam tam 300, bunlardan hepsi sığır & suyuna karıştırarak çorba mak lezzetli, hem de faydalı gudş olur, Çorbaya pırasa (40) soğan o be ef katılırsa, daha ve daha faydalı olur. Havuçta ölçü, Ispanakta iyi 100. Yeşil a latada 30, patateste 40... Pancaj turşusunda 250 : Yaz sebzelerinden en iyisi patli. can 300, enginarda 60, taze fasuk yede 27, taze bezelyede 100; 4 Mevsim yemişlerinden elmada ve armutta 30, 75, portakalda 25. 50. Kuru yemi çok: 270, veciz mir) birimi 120. B 2? vitaminin uklara günde 600 ölçü lâzımdır. : ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA AFRODİT © Düşer efendim. Ne zarari var? — Nasıl ne zararı var? — Evet! : Mahkemeye düşer. Mahküm olursa tanesini beş kâ- İda, beraet ederse, iki buçuk kâ- ğıda satmıya başlarlar, bundan âlâ reklâm mı olur azizim. Keşke sen de mahkemeye düşsen de., ki — Aman ağzından yel alsın! — Hal demek bizim Afrodit desra teltikleri.. BİL ayri alak A İm da türkçeye tercüme etmişler, — Olur a! nsanlarm (küsürlara karşı bir zaafı vardır. Meselâ bir iin size; — Otuz yaşındayım! derse, mazsınız, Fakat: Yazan: B. FELEK Bugün istatistiklerdeki küsura- tın vazifesi, okuyanları inandır. maktır. Bu mülâhaza ile olmalı ki, şehir nakliye vasrtalarındaki bilet ücretleri hep kesirlidir. Üç on para, beş buçuk, yedi bu- çuk, yüz on para, falan gibi. Öğreniyoruz ki, tramvay idare. si, halkımıza bir hoş sürpriz ok sun, diye bu kesirleri kaldıracak- mış. Böyle tramvaylarda biletçi- yüzde altı yedi bir kâr etmiş ©- lacaktır. Yalmz, hatırımdadır ki; bu a- meliye, bir defa daha yapılmış, sonradan şu ve bu sebeplerle yine on para, yirmi para, kırk para, gi- bi zamlarla biletler eski haline gelmişti. Şimdi korktuğum şudur: Biletlerde küsurları kaldırmek u- sulünü kabul ettikten bir müddet sonra, ya belediye varidatını art. tırmak, yahut meseleâ; Saraybur- nundan Defterdar burnuna bir köprü yapmak için, biletlere zam yapılmıya kalkılırsa, kesirli ol maşm, diye on para yerine, en az bir kürüş zammedilmek mecburi- yeti doğar ki; hani pek te tatlı bir ihtimal değildir. Demek İsterim ki; bu kesirleri kaldırmak, ağaç gibi, ücretlerin daha fazla dal budak salmasına olmasın! G azetelere göre, Cenup Ame rikasında, hele Brezily öyle sıcaklar olmuş ki; bu yüzder yirmi kişi ölmüş, bilmem ne ka darı da bayılmış. # Hâlbuki Şimal Amı olduğu kadar, Avrupada da s5 Buktan donan donana!.. Hoca merhum ne zaman baya dan şikâyet etse; karısı; — Yahu! Bfebdi! Sende hiç bir şeyi beğenmezsin! yet edersin! dermiş. Bir dinlemiş iki dinlemiş, nihayet sabr tüke nen hoca: ç — Canım, bahar havasına bii ed diyen var mı? cevabını ver mi Tabiat bir şımarık çocuk gibi şurada sıfırdan aşağı 40, ötede sı fırdan yukarı 40 derece arasndi dünyayı kavurup duruyor. Bunt el ani var. Buz dola; Bi dondurma, — elektrik EM sebeç

Bu sayıdan diğer sayfalar: