23 Mart 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

23 Mart 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| 23.3.940 23 MART 940 - TAN ABONE BEDELİ Yürkiya Ecnebi —— 0 Kr, “g » —. 80 200 Kr. 109 * .. s0 * 1 Bene say 3 Ay 1Ay Milletleraranı posta ittbadına dahil olmiyan memleketler için aboce Badeti müddet srasiyle 30, 16, 8 35 liradir. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk Dul ilivesi tizımdır. ———— LTE Kadınlarımız Niçin Çok Çocuk Doğurmuyorlar ? azeteler hâlâ, çok çocuklu ana. lara verilecek omükâfattan bahsetmektedirler. Devletin üzerinde £ hassasiyetle darduğu mühim ve müzmin dertle Jönizden biri de nüfus siyasetidir. Biz, Avrupanın, Ruşyadan sonra, en Mzük araziye sahip olan milletiyiz. Nüfusumuz ise, on sekiz milyona he. Müz yaklaşıyor. Bunun içindir ki, bu İisustu harenmacak her gayreti ne İdiz huzlandırsak yeridir. Ru mevzna temas eden hir doktor Okuyucumuz, şu şeyanı dikkat satır- lr yazmaktadır: “— Bugün, şehirde doğum az, köy. de ise, ölüm fazladır. Şehirde, zengin kadim, bir baş derdi saydığı, kendisi. Mİ, sisünden, zevkinden alıkoyma. dan, üstelik de endamını bozma. Mindan çekindiği içindir ki, çocuk doğurmamayı tereih eder. Orta-halli Midir. Fakir kadın, çocuğuna baka uyacağını, akutamıyacağını düşün. ğü için, ana olmaktan kaçınır. Bunların haricinde, evli olmıyan Kadınlar da, muhtelif endişelerle ço. a Yapmaktan korkarlar. aziyet böyleyken, bir para Miükâfatı, yol NO muafiyet, a madalya gibi teşvikkâr yardım. , bizi, istediğimiz kadar mesut ne. Selene kavuşturamut sanırız. Ancak letin, bilhassa fakir kadınlarımı- “ » daha geniş bir vardım vasderme. ayesindedir ki, biz, nülusumuzun İğimiz süratle çoğaldığını gör. pek zevkini tadabiliriz. Kasabaları. bile çocuk bakım evleri, de. we evleri ve yatılı, ilk, orta okul. ör, »cabildiğimiz gün, bu memleke- » €n hayati ve en büyük dâvaların. birisini başarmış olacağız. öye gelince, orada kadın, bir ır. hu Sihİ evlenir. Onun için çocuk bu. büy bir hazinedir. Doğurmıyan Değ, köylü için makbul değildir. an çocuklar erkek oldukça evin artar. Doğan yavrular, evvelâ Meziyetle sapsağlam, sıhhatli, gür- dür. Fakat, ya tarlada, ya har. da olan kadın, çocuğunu ekseri- Yanında taşır. Taşımasa bile, ço. e Eerok bakım, gerek gıda cihe. den ihmale uğrar. Köyün sıhhi hn uymuıyan muhitinde yaşamı. meb Yan yavru, zamanla, büyü. ğine küçülü; ta lbuki, köylü, çok muazzam küL map değil, mahdut bir ihtimama bi, | 3Stır. İlkmektep, temizlik, ucuz bi, kantin, müşfik bir sıhhi kontrol, day ©, hastasını kapı kapı dolaşma. bu” Uzun müddet beklemeden ka. teyyettirebileceği bir kasaba hasta. ağ, bütün köylerimizi bu say. kal, 5 nimetlere kavuşturmak, çok Ça bir is değildir. Fakat bu sayede ağı, ecağımız neticenin ve kazana. Bağ canlı servetin büyüklüğü May ine getirilirse, bunları basar. kâyıp Mübtne bulunduğu her feda- ik, bize basit, küçük görünür!” kuyucumuz, bu satırlarile orta. Pakarli bir dâva koymuş olmuyor. diğ Sk çocuklu analara madalya bi, alması vesilesile, cok mühim di yi, Dileket dâvasının ana hatları. ug; defa daha çizmiş oluyör. Biz, haç Ava üzerinde, - hu dâvayı kaza. Miz güne kadar - her vesiley- tariz. wrarla durulması lüzumuna ln yi; Çok çocuk yetiştirecek ana. tay, ve? madalya ile mükâfatlandı. Yasta Şüphesiz. bu da - kürük mik- a olsa . faydasını görebilece. İz bir ge vik hareketidir. Fakat, takardaki tedbirleri mümkün mer, baş, iratle almanın çarelerine de ki, Ç Madığımız müddetçe, korkarız Yür, >adalyalara liyakat kazanacak Pecek analarının sayısı, bizi sevindi- lap Gerecede © yükselemiyecektir. riya, icindir ki, bir defa daha tek. İakat p O madalyaları dağıtalım, bir taraftan da, Türk anaları, © madalyaları kazanmak imkân. Bazırlayalımı, © ekseriyetle, zenginin mukal- | sama TAN Muharrir, Bu Yazısında Medeniyetin Derin ve Şümullü Bir Buhran Geçirmekte Olduğunu İzah Ederek Bunun İktisadi ve İçtimai Sebeplerini Etrafiyle Anlatıyor: Kurta o o Frısı ilirma Mücrim ilirma vvelki iki makalenin birin. cisinde, beşeriyetin tekâ. mülünde tekniğin insanı tabiatın esaretinden kurtaran ve ona nâmü, tenahi istihsal imkânları temin e. den müterakki rolünü tebarüz et. tirmiş, ikincisinde ise, teknik sa. yesinde tablatın esaretinden kur. tulan insanın bizzat yarattığı tek. nik esareti altıria girdiğini ve me. deniyetin, tarihte misli görülme. miş derin ve şumullü bir buhran geçirmekte olduğunu, bütün me. deniyetin göçmek tehlikesine md. ruz bulunduğunu göstermeğe ça. lişmaştım. Bugün de, dünyanm tanınmış mütefekkirlerinin, bu buhranın mahiyeti ve bundan kurtuluş çare. leri hakkındaki noktai nazarlarını bildireceğim: Fransanın büyük fizik âlimlerin. den profesör P, Langevin 1933 se. mesinde intişar eden bir yazısında, bu buhranın mesuliyetini tekniğe ve ilme yükletmek doğru olmadı. ğını, bilâkis ilim ve teknik saye. sinde Beşeriyeti sulha ve refaha kavuşturmak mümkün olacağını id dia etmektedir. Bunun için, İlim adamlarının da lâboratuarlarından çıkarak, içti, mai hayattan mütecerrit vasıfları. na nihayet vererek, hakiki ilim me. todlarını “cemiyet Oo meselelerinin tetkik ve halline tatbik otmok si. retile, inilletlerin içinde ve millet. lerin arasında içtimai adaletin te. sisine çalışmaları lâzımdır. S'mdi. bizzat profesör Lange- vin'i dinleyelim: Bugün ilfhin ve tefb'kahınm çok süratli inkişafı neticesinde insan. zarı nayut şuruarınna Das olan derin değişiklik “birçok “mitttefek. kirleri endişeye sevketmektedir. Onlar, bu vâkra karsısında nasıl bir vaziyet almak lâzım geldiğ'ni ve bunun, hakiki medeniyete fay. dalı mı, yoksa zararlı mı olduğunu araştırmaktadırlar, Asırlardanberi derin bir ine, Yak, İnsanı, kendini ihata eden & İemi anlamağa, zihnin mütezayit kuvvetlerini . şeniyetin © insicamlı bir zihni tasvirini yapmak için kullanmağa; gittikçe daha çok ve daha İyi tanınmıs olan vâkiaları bir tasnifin muntazam kadroları İçine sokmağa ve bunları kanun. larla birbirlerine bağlamağa sev. ketmektedir. Bu faaliyet esnasında, mahdut bir sahada muvaffak olan idrak şe. killerini yeni sahalara teşmü et. meğe, meçhulü malüm ile'izah e. derek malümdan meçhule doğru gitmeğe çalışılmıştır. Bu ceht, bilhassa Röneesnelen beri, tabiatı gittikçe daha sıkı sor. guya çeken tecrübenin kontrolu altında devam etmektedir. u cehtin saikleri nelerdir ve bunun insanlara ne gibi faydaları ve hizmetleri dokunabi. lir? Bu cehtin insanlera temin ede. ceği fayda, onların maddi ve ma. nevi kurtuluşlarını hazırlamaktır. Burada maddi kurtuluş, asıl haki. ki gaye ve hedef olan mşnevi kur. tuluşun vasıtasıdır. İlmin gayesi, insanların zahmet ve ıstırapların; azaltmaktır. İlim bu neticeyi, insanları tabiatın sır. larma nüfuz ettirerek tabiat kuv. vetlerini sevk ve idare edecek bir vaziyete getirmek, tahminler ya. pabilmek için anlamak, ve hare. ket etmek için tahminler yapmak kudretini onlara kazandırmak Su. retile temin etmektedir. Hayatın idamesi için lâzım olan insan sâymi budutsuz bir surette azaltan makinelerin, ıstıraba, has. taliğa ve ölüme karşı mücadele e. den kuvvetli vasıtaların keşti ile, zamana ve mekâna hâkim olan mu. habere ve nakil vasıtalarının hari, kulâde inkişafı ile, bir kelime ile, hayatı zenginleştiren ve güzelleş. firen bütün vasıtalarla, bu cihetten elde edilen neticelerin ehemmiye. ti inkâr edilemez. Sadrettin Celâl Anfel Burada tebarüz ettirilecek mü. him bir nokta vardır: Bu tatbika, tan bilhassa elektrik, kimya ve bi. oloji sahalarında en mühim ve en tahmin edilmeyen neticeleri, ara. nıldığı İçin bulunmamıştır; belki sırf ilmin ortaya koyduğu mesele. lerin hallinden sonra âdeta kendi. liğinden ortaya çikmişlardır. İd. dia edilebilir ki, en yüksek ve en hasbi araştırmalar, ilmin tetbika, tının en velüd kaynaklarıdır. İnsanların bu açılan yolda, biL hassa son otuz kırk seneden beri, baş döndürücü bir süratle ilerle, meleri muvafık mıdır? Bu yol ha. kikaten en doğru yol mudur? Git, tikço daha ciddileşen güçlükler, iktisadi buhran ve ilmi harp teh. didi, birçok kimselerde şüpheler uyandırmıştır. Muhakkak ki evvelâ, sâym mü. tezayit bir surette mihanlkileğ. mesi ve rasyonalizasyonu, sâyın mahiyetini ve şartlarını derin bir surette değiştirmiştir; sâyı zevk ve teşebbüsten mahrum bir vazife haline koymuştur ve insanı maki. henin hâkimiyeti altına sokmuş- tur, Diğer cihetten, makinenin temin ettiği kazanç hırsı, bu hareketi ya. vatan insanları ve milletleri'arka. sından sürüklemekte ve mütema. diyen yeni mahreçler arama, sevkörmertedir: Müstemleke siya” ” seli ile/ geri kalmış kavmlerö; al. ! kol ve fotoğraf gibi, hiçbir ihti. yaç duymadıkları şeyleri satmak için harlel mahreçler tesisi; yahut memleket içinde, tatmini her biri. mizden fazla bir mihaniki sây isti. yen ve o nisbette bizim hakiki kur- lar yaratmak suretile dahili mah- reçler temini, A" hırs ve sarhoşluk, fazla istihsale, mamul eşyanın ve mahsullerin kütle hslinde ah. makça tahrip ve ifnasına ve me. $ai saatleri - makinenin mümkün kılmasına rağmen . azaltılmadığı için, işsizlik buhranlarına götür. mektedir. Bu suretle ilim, eski e. sareti kaldırmak isterken, iki yeni esatet şekli meydana çıkarmış o. luyor: Ameleyi, ayni yeknasak ha. reketleri bütün hayatı müddetin. ce yapmağa; gitlikçe genişleyen bir issizler kütlesi tüfeyli ve se fil bir hayata mahküm etmek. En nihayet, ilmin harbin hizme. tine koyduğu faaliyet vas:taları dolayısile bir harp, hiç şüphesiz bütün medeniyetin sonu olacak. tır. Bu neticeler karşısında bazı kim seler, bu büyük tehlikenin önüne geçmek için, fonalığın asil kayna. ğını ve hakiki sebebini aramek ve yalnız teknik ifratını değil, belki bizzat ilmi, cedani endişelerin mah sulü ve insanların bugünkü buh. rank faaliyetlerinin anası olan il mi mahküm etmek lâzım geldiğini söylüyorlar. Nasıl ki bir Allah, Kafkas dağları üzerinde, göğün,a. teşini insanlara vermek için çalan İnsanı cezalandırmissa, birim de İade demeli Hamam dimi Için, yeni: Prometeyi, - #lml zincir. lememiz icap etmez mi? Diğerlerine göre fenalk te ilim. dedir. nede bize.temin ettiği küv. vetli faaliyet vasıtalarındadır. Bel. ki bi onları kullanış tarzım:z. dadır. Yapılan bütün tehribatı (a. mir etmek ve daha büyük tehlike. tuluşumuzu gerileten yeni ihtiyaç. lerin önüne geçmek için, bilâkis, OKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLER İnsan midesinde kanser olduğu- nu kendi kendine de teşhis edebi. lir. Fakat bunu yapabilmek için, meşhur Trusso kadar büyük ve tecrübeli hekim olmalıdır. Çünkü midesindeki kanseri teşhis edebil. miş kimse, tarihte yalnız odur. ri hekim olmiyanların yapabileceği şey de kırk, elli yaşı- geld kleri vakit bazı alâmetlere göre, o hastalığı hatırlıyarak, vak. tinde hekime muayeneye gidip yi. ne vaktinde çaresine baş vurmak. tır. Maalesef, bu hastalığın ilk nlâ- metleri pek te emniyetli (yani teş. his için emniyetli) şeyler değildir. Mide çpeyce büyük bir uzuv oldu. ğundan, kanserin bulunduğu yere göre, alâmetleri de az, çok değişir. En ziyade bulunduğu yer mide ile barsakların arasındaki kapıdır. Orada çıktığı vakitte de, başlan. gıcında pek sins'dir. İlkin iştiha- sızlık görülür. Bu da pek çok kim. selerde bulunur ve mutlaka kanse. re delâlet etmez. Fakat devam e. derse; bunu hatıra getirmelidir. Yemekten sonra midede ağırlık, geğirme, sulu kay, bunlarla birlik- te derin yorgunluk, çabuk zayıf. lamak, arada sırada ağrılar. Vâkıâ bunların da hepsi olagan şeylerdir. Fakat kırk, ell! yaşına kadar mide. sinden şikâyeti olmıyan birinde, bem de birdenbire meydana çıkın. €>, me olur, ne olmaz, diye o bat- talık hatıra gelmelidir. Midenin başka taraflarında çık. tığı vak't, alimetlerini saymak faydasız olur. Çünkü hepsinde & sas kırk; elli yaş meselesidir. Da. önce geldiği varsa da, onlar pek müstesna. O yaşa gelmiş bir adam, kadın olsun, erkek olsun — mide- sinde herne türlü rahatsızlıkla KANSER çokça zayıflamıya başlarsa, zihne şüphe gelir. Bu şüpheyi halletmek için ça- re, mideyi Röntgen ışıklarile mua- yene ettirmek, baktırmak, aşağı. dan kan çıkıp çıkmadığını gene kimya tahlili ile anlamak, Bu mu. ayeneler epeyce vak't alır. Mide- de kunser, başlangıcında çabuk teşhis edilemeyince, üzülmemeli. dir. Hekimin lüzum göstereceği türlü türlü muayeneleri kahul et. mek lâzımdır. Hattâ bütün muayenelere rağ. men, hekimin zihninde şiiphe ka- hır da, işi yerinden anlamak üzere, ameliyatla mideyi açıp, bakmıya lüzum görürse, fikrimce, buna da razı olmalıdır. Bu zamanda karın üzerinde operatörler'n yaptıkları ameliyatların o kadar hayırlı neti, celerine göre kati teşhis için ame, liyatlan da çekinmeğe yer yoktur. Mide kanserine karşı ameliyatın faydası, amel'yattan sonra pek ça. buk belli olur. Mide bozukluğu ge- çer, iştah yerine gelir, insan kilo alır. Bu iyilik hiç olmazsa, ik' sene sürer. Halbuki hastalığın basında yapılan ameliyattan sonra yıllarca daha yasıyanlar çoktur. Elli yaşın. da ameliyat yapıldıktan sonra yet. miş beş yaşına kadar yaşıyanlar da görülmüştür, Onun için m'de kanserinden sip. helenmek, hastalık teshis edilirse, diye; kederlenmek mânasına gel- mez. Başta, ameliyatın faydalı ol. duğu zamanda teşhis edilirse mem. Bun olmalılır. Ameliyattan sonra İki sene ra. hat yaşayınca, hastalığın tekrar gelmesi ihtimali pek azalır. İki se- nelik rahat ümidi de bir ameliya- tn elbette döğer. Hele altı yıl geç. tkten sonra, tekrar gelmek ihti. mali artık hiç kalmaz, daha iyi anlaşılan ve hakiki! gaye. sine irca edilen ilme müracaat et. mek mecburiyetindeyiz (Yalmz ilimdir ki, herkesin iyiliği ve re. fahı için bizi, getirdiği yani bayat şartlarına ve tesisini mümkün &ıl. diği yeni muhite intibak ettirebi. hir, İlmi ve tekniği zineirlemeğe lü. zum yoktur. Uzun zamanlar ve halk kütleleri için, umumi refahı istemek bir hamakat olduğu ve herkesin ihtiyaçlarını tatmine ki. fayet eden mahsuller elde edilemi. yeceği fikri telkin edilmişti. Mal. tus iddia ediyordu ki dünyayı bir kanun idare ediyor: nüfus hendesi nisbette çoğaldığı halde mahsull, ardi o nisbette © çoğalmaktadır. Fakat bugün görüyoruz ki, tekn ğin nâmütenshi inkişafı sayesinde, bütün insanlarm ihtiyaçlarını tat. min etmek imkânı hasıl olmuştur. İle sene ki, Nim, her şeyden evvel bir metotdur; fikrin vâkıalara tâbilyetidir. Zih- nin şeniyete İntıbakıdır. | İlmin insani meselelere, insanlar ve mil Jetler arasındaki münasebetlere hâkim olmanı isti imiz adaletin tesisine tatbiki henüz yeni başla. miştar. Zamanımızın hayati meselesi, hakikatte, bir teknik meselesi de. Bil, bir adalet meselesidir. Bu me. sele, faaliyet vasıtalarının, kendi. lerine kabule İyi hazırlanmamış olan bir muhit içinde çok çabuk inkişaf etmelerinden, ve bu vas. taların bütün insanlara faydalı o. lacağı yerde, ferdi veya hodbinlikler tarafından gelmektedir. Her zaman olduğu gibi İlim, daletten ileri . gitmiştir. Halbuki ilim, hem metodu ile, hem de ne. ticelerile adaleti tesis etmek için bize yardım etmelidir. Tonal diye tavzif edilen adaletin geriliği son zamanlarda çok teba. rüz etmiştir. Çünkü, bi maddi âlem hakkındaki bilgilerimizin sür atle çoğalması, tekniği de hariku. lâde bir süratle inkişaf ettirmiştir. İşte, bugünkü buhranın iktisadi ve enternasyonal plândaki vaha. meti bundan ileri gelmektetlir. Bana göre, bizim kurtuluşumuz, adaletin çetin yolu üzerinde, iL min kendine uzattığı kardeş ele dayanarâk yürümesi ile temin edi. lecektir, Yabancı Bir Dil Bilen Memurların İmtihanları İçin Yeni Bir Tebliğ Ankara, 22 (A.A.) — Devlet me- murları ile bankalar ve devlet mües. seseleri memurlarının yabancı dil im- tihanlarına dair Maarif Vekiliğinden alıp 20 mart tarihile dördüncü bülte. nimizde neşrettiğimz *ebliğin bir fık- rası eksik çıktığından mezkür tebliği aşağıda aslına uygun olarak tekrar neşrediyoruz: Maarif Vekilliğinden: Devlet memurlarile bankalar, devlet müesseseleri memurlarının 356 ve 3659 numaralı kanunlar dairesinde yapılacak yabancı dil imtihan'arı hakkındaki talimatnameye göre, ber sene mayis ve ikinciteşrin aylarında açılması lâzım gelen imtihandan İl kinin, 939 ikinciteşrin devresins mah suben mart 940 ayı içinde yapılması İcra Vekilleri heyetinin 9 mart 940 İtarih ve 2/13007 kararı icabıdır. Bu imtihanın gün ve saatleri, tali. matnamenin birinci maddesinin (b) fıkrasına uyularak aşağıda Hân olu- nur: Ankara Dil, Tarih . Coğrafya Fs. kültesinde: 26 Mart 940 sah, saat 9 da yazılı. 29 Mart 940 cuma, saat 8 da sözlü. İstanbul Üniversitesinde: 25 mart 940 pazartesi, saat 14 te yazılı (Konferans salanunda) 29 mart 940 cuma, sant 14 te sözlü. elo İNİZ Hukukçular 25 5 45 Buna Ne Der? e Yazan: Sabiha Zekeriya Sertd js bir kızdan mektup aldim. Kendi ismini ve adresini ver. dikten sonra, çalıştığı müessesenin isim ve adresini de vererek, içtimai bir meseleden bahsediyor, benden yardim istiyor. Bu genç kızın ştığı müessesede ahlâkı, iğrenç b'r şekilde zayıf bir patron vardır. Genç kızların saffe. tinden, zaruret'nden, görgüsüzlüğün. den ve irade zanfından istifade ede- rek, bunları kendi iğrenç hevesleri. ne vasıta yapmaktadır. Bana mtktu. bu yazan genç kız, buna tahammül edemediği için çekildiğini, fakat bu. gün işsizliğe ve açlığa mahküm oldu- İunu, ötekilerin bir parça ekmek ba. tırı için katlandıklarını yazıyor. Doğrudan doğruya içtimai ahlâka dayanan bu meselede, umumi mah. yette fikir söylemek veya-yazı yaz. makla davanın halledilemiyeceğini bildiğim iç'n, benim ne gibi bir yar. dım yapabileceğimi düşündüm. Bana bildirilen müessesenin ve patronun ism'ni teşhir edemem. Bu işin yezâ. ne suçlusu patron olduğu halde, © cezadan vareste kalır da, benim hiç. bir suçum olmadığı halde, onu teşhir için, derhal suçlu mevkiine düşer, ceza kanununun bilmem ka. çıncı maddes'ne göre mahküm da o- lurum... Her halde bu genç kız, bene den bunu istemiyecektir. O halde isim ve mevki söyleme. den, vâkıâ üzerinde fikir yürütmek. le, bu genç kızlara akıl öğretmekle, netice üzerine tesir yapmak mümkün değidir. Bu şahsi bir dava olduğu için, üçüncü bir şahsın müdahalesi de kabil değildir. Amma, bu ayni za- manda bir hukuku umumiye davası değil midir? Ben hukukçu değilim. Kanun mad. delerini bilmem. Fakat içtimai hak. lar bakımından, hukukun felsefesi n sosyal hâdiseleri müta. im zaman, bu gibi davaları şahsi huğutların dışında görüyorum. Bir müessesede çalışan beş, on kız vardır, hayatın omuzlarına yüklediği bir mecburiyetle, ihtiyaçla, bir parça ekmek hatırı için her türlü kahıra tahammül ederek, çalışıyor- aldığı om knhir kw. istediği zaman, bu kızları şarı “edebilen bir patronun, ini satın almak için verdiği para ile şerefini, namusunu, hays'yetini de beraber satın almıya kalkıştığı za. man, her hangi bir kanun karşısında müttehem © olduğuna şüphe yok. Bilhassa ahlâk kanunları, sosyal ka. nunlar karşısında... Fakat cı 0 kadar mutlak bir aeiz içindedir ki, kapı dışarı ed'lmek tehlikesi, açlık, işsizlik tehlikesi, avukat ve mahkeme masrafını ödeyememek endişesi, ses çıkaramamak kudretsizliği, bütün bu acizler ve zaaflar onu, ya boyun eğ- meğe, veya açlığı göze alarak, mek. tubun sahibi gibi çekilmeğe mecbur eder, Şerefini, açlığa tercih eden kıza yaldızlı bir ahlâk madalyası taksak bile, bu, davayı halletmez. Mütte. hem ve suçlu yerli yerinde, kurban. ları da mutlak bir aciz içinde xTlete boyun eğmektedirler. Benim bu kız- ları kurtarmada ne rolüm vardır? Fakat isim ve adresile gelen bu mek. tubu, müddeiumumiliğe göndersem, acaba bu bir hukuku umumiye dava. sına mevzu olabilir mi? Müddelumu. mi her hangi bir yerde genç kızların fuhşa sevkedildiğini haber aldığı za- man, dava açmıyor mu? Bunun öte. kisinden ne farkı var? Ben içtimai haklar bakımından, müddeiumuminin bu mesele ile alâ. kadar olması İcap ettiğine kaniim. Hukukçular buna ne der? Şavşat Müdürüne İşten EL. Çektirildi Artvin (TAN) — Şavşat (Merya) nahiyesi müdürü Müfit Günere vilâ. yetçe işten el çektirilmiştir. Posta ve Telgrafta Bir Nakil Ankara, 22 (TAN) — Posta, Tek graf ve Telefon levazım müdü; kir Gökdoğan Seyhan posta ür lüğüne, Seyhan müdürü Kenan Po. lak levazım müdürlüğüne nakil ve tayin edildiler. Kırşehir Belediye Reisliği Ankara, 22 (TAN) — Kırşehir Be lediye reisliğine intihap edilen Şevki Süngünün reisliği tasvip olunmuş. tur. Bir Kadın, Eltisini Öldürdü Ayancık (TAN) — Cuma nahiye sine bağlı Yemişem köyünde, Saki, rin karısı Emine, kayın biraderi Ta- hirin karısı Fatmayı bıcakla kalbin. den vurarak öldürmüştür. Cinayete bir tencere yoğurt

Bu sayıdan diğer sayfalar: