15 Mayıs 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

15 Mayıs 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—<—— 15.5.9400 15 MAYİS 940 TAN ABONE. BEDELİ Türkiye Eonebi M0 Kr 1 Sene 2000 Kr. no » 8 Ay 180 ” Say sw » * 1 Ay 300 * iletleraran posta ittihadına dahi) olmıyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 3.5 liradır. Abene bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 16 kuruşluk Pul iâvesi lâzımdır. “ Türk Musikisini » Diriltmek Lâzım nde, Türk musikisi mese. İmüştü. Zaten ayni mese. le geçen hafla içinde Parti Grupun- dn da mevzuubabs olmuştu. Bugün, . radyonun derme çatma aturka neşriyatile . ara Siri metli sanatkârlar tarafınd. onserler müstesna, Türk mu ir meyhane musikisi derekesine in. dirilmiştir. Vâkdü, gazinolarda din- İediğimiz kimseler arasında kıymetli #anatkârlar yok değil, Fakat bunlar- dan çoğu, senelerdenberi duyduğumuz sanatkârlardıt. Ve bun. lar arasına yeni kıymetler katılma. Yışından da bellidir ki, alaturka mu. siki bize parlak bir istikbal vandede- memektedir. Hattâ bilâkis gö- Tülüyor ki, milli musikimiz, bugün, birkaç sanatkârın tessidüfen parla. Mış şahsiyetleri ve inkişaf etmiş kıy. metli istidatları sayesinde ayakta du. Tabilmektedir. . Zem aman gazetelerde müna. kaşalar olur: “— Milli musikimizi ıslah için ne. ler yapalım?” “— Alaturka musikiyi garp tekni. ğile armonize edelim mi?” kabilin. den sualler sorulur, Ve anlayan da söyl nlamayan da. Fakat maale. 8ef, bütün bu münakaşalardan, hiçbir müsbet netice hasıl olmaz, Ve ala. turka musiki, bugün içine girmiş bu. İunduğu çıkmaz içinde sendelemiye devam eder, zadyoda, hemen bütün milletin mu. halefetine rağmen - bozuk bir alaf: Tangaya lüzumsuz yere yer verilişin. den, konservatuarlardan çıkan tale. belerin birer Bethovenoman yetiş. mesinden ve mektepli talebele. Te verilen musiki ter anlaşılmaktadır ki, bugün, milli mu- sikimiz, - istenilerek veya istenilmi. Yerek - kelimenin tam mmânasile ih- mal olunmakta, G ayri kabili mi kikatler şunlardır: 1 — Musiki zevki, ithalât maiaı değildir. Nitekim Türk musikisinin üğratıldığı ihmal, alafranga musiki. Ye karşı sempati değil, bilâkis, gittik. $e derinleşen bir antipati yaratmak- tadır, 2 — Mili musikimizi wlah etme. mizin yolu, onu bugünkü gibi öksüz bırakmak değildir. Türk milleti, ken- di konservatuarlarında, kendi radyo. #unda, kendi musikisine bir üvey ev- ât mevkii veremez. Türk muesikisinin ıslahı musikisinin birer hayranı terek diplomalarını alan konserva» tüar mezunlarından beklemek abes. tir: Çünkü onlar, aldıkları yabancı Musiki kültürünün menfi tesirile, milli musikiyi tedirler. Şu halde, sayın mebusumuz Osman Şevki Uludağın deştiği milli Yaranın tedavi çarelerini umdır? La rif Vekilimiz, eski Türk mu- sikisinin kıymetini müdrik bulunduğumuzu söyledi. Fakat, ala- turka musiki ile yakın alükasmı iyi © bildiğimiz Maarif Vekilimiz de itiraf © buyururlar ki, sade kıymet bilmek. “nu diriltmeye kâfi değildir. Milli © Musiki, bugün, Türk hudutları için. de, reddedilmiş bir evlât ıstırabı çe. kerek barınmıya ve yaşamıya çabala. > maktadır. Halbuki, milli musiki, — Milletlerin ruhiyatı üzerindeki mü- © *sir kudretini müdrik bulunan ya. Dancılar, bizim ihmal ettiğim'z mus. kiyi, bize karşı siyasi bir silâh gibi Kullanmıya çabalamaktadırlar: Nite- İm, bazı yabancı radyoların alatur- © ka musikiye verdikleri mevkii gün > Beçtikçe genişletişleri bunun en bâ- "İz delilidir. Halbtki b'z temenni €- #erdik ki, Türk milletini coşturan, Ağlatan, giildüren Türk musikisi, 18. Yik bulunduğu ihtimama ve alâkaya » kavuşabilmek için, ne bir mebasun, De de herhangi bir gazetenin şefan. Une ihtiyaç duyacak kadar öksüz kal. Masin? Eve gün, Büyük Millet Mec. | ALMANLAR ESİR ET AY TI ba TİE TN Aİ TAN Garp medeniyetini ezmiye uğraşan ölüm makinesi (Ecnebi karikatürü) Opera artistleri yetiştirilmesinden, | Hayırdır İnşallah! R üyaya inanır mısınız? Hele siz bunun cevabmı ve. redurun da btn size bir rüya an. latayım: Dür gece üzerine sarımsaklı yoğurt dökülmüş tatar böreği, ar. kosırdan da gözleme yemiştim. Bizaz ağırlık verdi. Milli yemek. lerimizden olduğa için ou ağırlığa tahemmül etmeyi hamiyet icabı te. Jirki edip sineye çektim. Yatarken de gazetelerm harp havrdislerini, şitazi adetleri artan harp tebliğlerini orudum. Öylete uyumuşum. — Gece şu rüyayı yör- dum: Bir büyük spor salonu. İçerisi manser. Her miietten adamlar var, Gauba yabancı bır memlekette, O aksam boks dünya şampiyonluğu müsabakası imiş.Yer yerinden oy. nuyor. Salon duman içinde göz gö- zil görmüyor. Patırdı, kıyamet; Be. nim bir şeyden haberim yok. Ya. nımdakine soruyorum: — Nedir bu kalabalık yahu? — Bilmiyor musun ayol? Dün- ya şampiyonluğu.Ağır siklet böks cihan pehlivanlığı. — Yaaa. Farkında değilim. — Buraya nasıl geldin? — Davetiye göndermişler. Kim. ler dövüşecek? — Bir Avusturyal: ile bir İskoç. alı, — İyi boksörler mi? — Avusturyalı genç. Dehşetli biri, — İskoçyalı? — O da eski kurt. — Hangisi kazanacak acaba? — On beş devrenin sonunda hangisi ayakta kalırsa. — Hangisi ayakta kalır? — Orasinı şimdi görürüz. Önceden ufak tefek bir takım müsabakalar oldu. Bir Rus, bir Fi, ni güçlükle dövdü. Bir Alman bir Norveçe nizamsız darbeler vurdu. Falan filân. Nihayet büyük maç başladı. Avusturyalı dev gibi bir adam Eskiden nakkaş imiş. İskoçyalı'ise bıraz pinti görünüyordu. Doğrusu pek gözüm tutmadı. Yaşlı ve yor. hali vardı. Almanın bakıcısı geveze bir İtalyan. İskoçyalınınkı cüce bir Fransız. URLA LD MÜSABAKA BAŞLIYOR M üsabaka başladı. Yedi sekiz ravund İki ta raf biribirine bir şey yapamadı. Daha ilk hamlede Avusturyalının rakibini yere sereceğini iddia eden. ler, onu teşci edenler yok değildi. Lâkin bilhassa ringin civarına top. lanmış Amerikalı bahriyeliler hep İskoçyalıyı tutuyorlardı. Anlıyan- lar Avusturyalınm nefes taham. mülü çok olmadığından işi on, on iki devrede bitirmek mecburiyetin. de olduğunu söylüyorlardı ama, Yazan: B. FELEK onda ciddi bir hareket görünmü. yor, hattâ biraz da çekingen dövü. şüyordu. Derken efendim dokuzuncu ra. vund başlar başlamaz Avusturyalı bir atıldı, İskoçyalırm üstüne bir kroşe, bir mide, bir direk, öyle vuruyordu ki; seyircilerin “Çur. çur!” diye ad taktıkları İskoçyalı. nin handiyse yere serileceği muz hakkaktı. Gerçi o da mukabele et. miyor değildi ama, Avusturyalı beş vurursa o iki tane ile mukaba. le ediyor ve en ziyade gayreti mi. desi ile çenesini korumağa serle- diyordu. zuneu, onuncu, on birinci râvundlar o Avusturyalının bariz hâkimiyeti altında geçti. O kadar ki; artık O İskoçyalının bak'cısı Fransız ile ringin etrafındaki bir iki Amerikalıdan başka herkes A. vusturyalırın. kazanacağına iman- miş bulunuyordu. Hattâ bire karşı beşle bahse tutuşanlar - bile oldu. Ben, yanımdakine sordum: — İskoçyalı dayağı yedi, derek ki şimdi Avustüryelı cihan pehli. vam oluyor, — Dur hele aeeie etme! Ben de dokuzuncu ravundia Avusturyalı. mın o yumruklarını gördüğüm 2a- men senin gibi. düşündüm. Ama “ört ravunddur, muttasıl yunruk yediği halde bir kere bile yere düş- myuşine bakılırsa herif dayarıklı. Dikket edersen Avustufyalı da 0. lumağa başladı Eğer bu'işna kavutla bitmezse sayı hesabile A. vustu, yalı kazan'v. Fakat dur.he. le... ia - Tam bu sırada sümsük sürasük dayak yiyen İskoçyalı yıldırım gi- bi süratle Avusturyalının midesi. ne bir direk indirmesile Avustur- yalının yere sefilmesi bir oldu. Salonda bir vaveylâdır koptu. Lâ. kin herif sağlammış, hemen kalk. tı ve tekrar İskoçyaliya saldırdı. Bir iki daha çaktı ve on ikinci devre bitti. VAZİYET DEĞİŞİYOR O n üçüncü devrede İskoçyalı- nın İsaliyeti biraz daha art. miya başladı. Avusturyalı mutta, sıl midesini korur görünüyordu. Nasıl olduğunu pek seçemedim. İs. koçyalı galiba yukardan göste de Avusturyalmın biraz açılması. na sebep oldu ve o sıra mideye bir sağ doha indirdi. Avusturyalı sen- deledi, fakat düşmedi. Halk, vazi- yetteki vuzuhun - İskoçyalı lehine bozulmakta olduğunu: farkeder gi. bi olmuştu. On üçüncü devre biraz durgun geçti. On dördüncü devrede Avus. turyak kaydettiği sayı avantajını kaybetmemiye ve İskoçyalının teh. likeli olan sağini yememiye $ay- ret etti ve buna da muvaffak ol. du. Eğer on beşinci devreyi dö böyie geçirirse sayı hesabile galip geleceği artık muhakkaktı On beşinci devre başlar başla. maz, Avusturyalı bütün kuvvetile İskoçyalının üstüne atıldı. Sağ, sol, direk, kroşe, mide, çene ne gelirse indirmiye başladı. Sersem?emiş gö- rünen İskoçyalı Avusturyalıdan KA yediği müthiş bir yumruk tesitile vngin iplerine kadar geriledikten sonra iplerin yaylanmasile artan bir hızla ve beklenmedik bir sürat ve kuvvetle Avusturya mide. sine öyle hir: yumruk vurdu ki; herifin: — Hink! deyişini hep işittik. Avusturyalı bu yumruğu yer ye- (Devamı 7 incide) BİR AMERİKALI GÖZİLE d Balkanlarda 10 Tehlike Var! K, LAmerikalı siyasi muharrir Dorothy Thompson'un yaz- dığı bu yazı, Balkanların vaziyetini, Balkanların tehlike zamanında karşılaşacağı bütün buhran âmillerini apaçık anlatıyor. Bilhassa bu sırada bütün Balkanlıların gözünü açmıya yardım edecek bir kıymette olduğu için bu yazıyı naklediyoruz. Muharririn bu yazıyı, Balkanlarda yaptığı bir tetkik seyahatinden sonra yazdığını söylemek yazının kıymetini ayrıca tebarüz ettirir. | 4 Her memleket bir avdır Ne en çok tekemmül ettirdikleri silâh, istilâ ve tecavüz silâhıdır ve bu silâhı kul lanmanin usulüdür. Başkaları as. keri ve siyasi hedefler peşinde ko. şayor, bu hedefleri hükümetleri- nin harp yolile tahakkuk ettirme. sini bekliyor, bu hedefleri tahak- kuk ettirmek için ticari münase. betleri takviyeden istifade e& diyor ve istihbarat servisle. rinin elde ettiği malüma. ta dayanarak işlerini yürütmeğe bakıyorlar, Fakat nezistler bu â- milleri kullandıktan başka haik küt leleri üzerinde müessir olacak âmil leri bulmakta tereddüt etmiyorlar. Balkanlarda yaptığın seyahat esnasında nazistlerin bu yolda kul. landıkları âmillerin on tapesini keşfettim. ve bu âmilleri tetkik e- derek nazizmin her memleketi tu. zağa düşürülecek bir av saydığını anladım. 1 - Alman ekalliyetleri Imanların istifade ettikleri birinci âmil Alman ekalli- yetleridir. Cenubu Şarki Avrupa. nm her memleketinde uzun 24- mandanberi bu havalide yerleşen büyük Alman kütleleri vardır ve bunlar kendilerini anavatanın t sirinden ayıramamışlardır. Na ler, yıllardanberi bu kütleleri iş. lemekted V bunların kendilerine göre nazist teşkilâtı, kendilerine göre Gestapoları bu- Tinmakte ve bu teşkilât ile mahal. li Gestapolar, büyük karargâhtan talimat almaktadır. | YAY İİ di Lİ MET ARAN 1 Şİ KALABALIKTAN KORKANLAR Eski zaman filozofları insanı Medeni hayvan diye tarif etmiş- lerdi. Bu tarifteki medeniyet, bi. ribirine yaklaşarak toplu hale gel. mek, kalabalık teşkil etmek ve köyler, kasabalar, şehirler kurmak demektir... İnsanı bu türlü tarif etmenin hâlâ doğru olduğu şüphe. sizdir. İnsanların en çoğu biribi- rine yaklaşmayı, kalabalığı gir. meyi severler. En iyi del bir yerden toplu bir halde insanlar geçtiği vakit çocukların kalabalı. ğa karışmaları. En tabii insan da, şüphesiz, çocuktur. Bununla beraber, bazıları kala. balığı girmeyi hiç istemezler. di hallerinde kaldıkça kalaba lıktan mümkün olduğu kadar uzak kalır. Kalabalığın arasına karışmı. ya mecbur olunca başları döner, aralarında bayılanlar bile vardır. Kalabalıktan korkan kimse için kalabalık sadece sokal geçen kalabalık değildir. Onlar, içerisin- de çokça misafir bulunan salonla. ra bile girmekten çekinirler, gir- miye mecbur oldukları vakit kim. seye görünmeden içeriye süzülüp kenarda bir iskemleye ilişirler. Öylelerinin hatip, konferansçı 0 lamıyacakla; kolayca tahmin e. debilirsiniz. Fakat kendileri iste- meden biraz kalabalık olan bir yerde söz söylemiye mecbur olun. ca, bu hal onlar için büyük bir fe. lâket gibi olur: Dili tutulur, ne söylüyeceğini “şaşırır, eğer * söyle. miye mecbur olduğu şeyi bir kâğı- da yazmadan gelmisse —zaten kendi tübiriyle— zavallı rezil olur. Onların halini bilmiyenler, ken. dilerini ya beceriksiz, pısırık ya. hut —acırlarsa— mahcup derler. Kalabalıktan korkan ayni zaman- da olabilir. Ancak mah. cupluk şart olmadığı gibi, kalaba- Tıktan korkmak maheupluğun ne. ticesi değildir. Kalabalıktan kor- kan, kalabalık olmıyan yerde hiç te mahcup değildir. O zaman sö; Tiyeceğini önceden hazırlamış ol. masa bile, güzel ve muntazam söy. ler... Bazıları üniversite profesörü bile olurlar. Orada kendilerinin kulabalık, ku dinlemiye ha. zırlanmış dikkatli bir kütle oldu. undan e vakit kalabalıktan kor. kan güzel güzel söyler. Kalabalıktan korkmanın bir de büsbütün aksine bir korku vardır. Bu da tenhalıktan, genişlikten korkmaktır. Halk arasında bunla rın nisbeti ötekilerden, kalabalık. tan korkanlardan, dai kat kalabalıktan kor! rini gizli tuttuklarından herkes ten- halıktan korkanları daha ziyade ta. nır: Evlerinde yalnız kalamıyanla. rı, sokağa çıktıkları vakit yanla. rında hiç olmazsa bir çocuğu bir- likte götürenleri herkes bilir. Fakat tenhalıktan korkanların bir türlüsünü herkes bilmez, çün. kü onlar da dertlerini saklarlar. Bu da meydanlarda: dan geçememel korkan biraz büyücek meydanda kendini kaybolmuş gibi görür. başı döner, düşüp bayılacakmıs gibi o. lar, Onun için bir meydandan ger miye mecbur olunea meydanın ya. hut geniş sokağın tâ kenarın. dan, duvarlara sürünerek geçmeyi tercih eder. Bu haller pek şiddetli olunca 2. ğrr bir sinir hastalığının alâmeti olurlar. Fakat hafif şekilleri de pek çoktur: Hepimizin tanıdığımız, ah- baplarımız arasında... Bunlarda. kine de sinir hali der gecerir... Vâ. kıâ sinir hali ama bu hale sebep 0- lan bir şey bulunmak gerektir. Ondan kurtulmak ilsevince vücu. dü bir iyice ve tekmil muayene et- tirmek fena olmaz. Korkuya sebep olacak urvi bir rahatsızlık bulu. nabilir. Cok defa karaciğer tara. fında, böbrekler tarafında, Bazılarında da sadece burun ta. rafında çarpıklık yahut içerdeki ee kırmızı derinin sismesi... Bun- r düzelinre de korku kendi ken. dine kaybolur. ? - Mili ekalliyeller N azistlerin istifade ettikleri ikinci âmil, gayri memnun milli ekalliyetlerdir. Bugün Ro. manyaya bağlı olan Transilvan.. yada Macar ve Alman ckalliyetle. | ri vardır. Ve bunlara Romanyanm boyunduruğundan kurtuluş ânın. du Macaristana ilhak edilecekle vaadolunuyor. ; Yugoslavyanın şimali garmi vi. âyeti olan Hırvatistanda, nazist. | ler, Hırvatları tam ist cazan. mak için tahrik ediyorlar, ğ 3, 4 - Ticaret faaliyetinin fertler ve matbual üzerinde tesiri Ticaret ajanları ve ticaret o. fisleri hem fertler, hem. matbuat üzerinde müessir olüyo Cenubu: Şarki Avrupada en mü. him. satıcı ve en mühim alıcı AL manyadır. Almanyanın Avustur.' ya, Çekoslovakya ve Polonyayı di bütün sanayilerile ilhak etmesi zerine onun bu vaziyeti büsbütü kuvvetlenmiştir. Bu yüzden P Belgrad, Zagrep ve Bükreş mağa, zaları, çeşit çeşit Alman mallarile doludur. Elektrik cihazları, makineler,” biçaklar, tuvalet eşyası, kimyevi mamülât, ev eşyası, fotograf ma, kineleri vesair eşya, gazetelere fazla ilân temin eden maddelerdir. Bu ilânların iradı, gazeteler üze. rinde müessir oluyor ve bun ilk sayfalarını Alman havadisine, Alman tebliğlerine tahsis ediyor. lar. Almanların her ticaret Ofisi b propaganda dairesidir. Meselâ repteki Alman ticaret bürosu Po. lonya harieiyesinde bulunduğu id din olunan vesikaların asıllarını teş hir ediyordu. Norveç bitaraflığının. Almanya tarafından değil, mütt: fikler tarafından ihlâl olunduğuna dair yapılan Alman neştiyatı herkesin gözüne ve kafasına kulacak şekilde teşhir edildi. . 5 - Nazistlerin mahalli iş adamlarile teması M ahalli iş adamlarile temas ©. den nazistlerin hedefi, AL manya İle münasebet tesis etme. nin, yahut münasebetleri kuvvet. lendirmenin ne kadar kârlı, ve ne kadar hayırlı olacağını anlatmı tir. Bunların bir hedefi de, bütün Tuna havzası Almanya tarafından organize edildiğ! takdirde bu hav. za ile alâkadar olanların refah için. de yüzeceklerini telkin etmek ve böylece bütün Tuna havzasının. Alman İdaresine geçmesini temin etmektir. 6 - Kapitalizm aleyhtarlığı N azistler, halk kütleleri aj sında kapitalizm aleyhi propaganda yapmakta ve İngi ile Fransanın nazizm ih! boğmaktan başka bir maksat ta etmediklerini anlatmaktadır zl 7 - Alman satveti N azistlerin faaliyetlerinden bi ride Alman askeri satvetini tebarüz ettirerek gözleri yıldır. mâk ve mukavemetin mânasiz ol. duğunu göstermektir. Bunun İcin Polonyanın, Norveçin ökibeti, ve Danimarkanın huzur ve bahtiyar. lık içinde geçen hayatı tebarüz et. tiriliyor. Bu propagandayı yapmak ik beyannameler ve resimler neşro. Yunuyor. " 8 . Komünizm düşmanlığı N anizstler işçilere karşı komü.. eği nizm dilile konuştu m 8ibi muhafazakâr çiftçilere ki da komünizmin düşmanı olarak #87 söylüyorlar. Ve bu suretle her sı, ii (Devamı 7 incide)

Bu sayıdan diğer sayfalar: