17 Temmuz 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

17 Temmuz 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ az 17-1.Y30 17 TEMMUZ 1940 ABONE Bebe ! Türkiye Ecnebi dele az Ne İsene 2800 Ke. Ye 1500 » Ni 3 Ay wo » Mi tAy sw » arar bosta ittihadına olmiyan memleketler nk nleketler için e ei müddet sırasiyle de e b diradir. Abone be- Mi Adres değiştirmek ruştur. Cevap için p . dara 3 ar, CöraB için mektup, Hava Kurumuna Yardım Etmeli B Aivekâlet, pek haklı olarak bir ta. Maia Meşretmiş, ve Türk Hava a ana &za Yazılmamış hiç bir va, aş kalamasını istemiştir, Türk Hava Kurutna yardım etmek, n , ea bü. Z bilhassa tayyareler sür. s m aylar zarfında şahidi ni olduğumuz. mücadelelerin teri. TAN || beleri 2 bol peşi» bakikati idrak etmemize bol İcin, her fedakârlığa kat. epimize bu vazifemizi ha, yvekilet tamimi, bütün mil. ek havacılığın “ kolaylagı, Gl Bim Yaratbikiese, enmiyetle bakabilece; ildir. Bir kay, za bir fedakâriık semalarımıza daha Gimiz günler uzak Ka anlaşılmıştır ki, Türk top aş yanların selâmeti, sema, e Şerlayacak Selik kartallarm ka. sie trna sığınmamıza bağlıdır: O ; hepimizin altlarına sığmabile,. e uzaklaşmanın eşsiz ili ei hemen her tarafı denizle tili bir behirdir. Fakat buna çok X* bilhassa pahalı işe İştir. lilarıng, SattAda bir iki gün Mlorya bulda yaşı, İP Ykanabilmiye, İstan Barudan; ay tandanlardan dörtte üç Acaba, bi misalt değildir, taran helegi, Ye Yazında ” : Kayra Bösteremez a yim isabetli İstanbuy, Eeleniytir ez Barİp bir. şehir hatine Ür halde, pi, e Ködesinden au fışkırdı. tu rdak su bir ği ln asra Öğrenenler; YE Sitmiygiy,, Yözmiye deği, yiği, Darıca, : Bahaettin, A hükmetmek Vaha “İYeti bir defa da Du. . bildirmeniz. mauvafız N A AZ Sunsar'az * meselnde şeklen hak. ( BALKAN MEKTUBU m e su ru). Rİ Bugünkü Bulgar Siyaseti Ne Zaman Tadil Edilebilir? ofya, (Sureti mahsusada Balkanlara (gönderdiği. “miz muharririmiz Sevim Sertel yazıyor:) — Komşumuz Bulga- ristanın merkezi küçük, temiz ve şirin Sofyaya geleli bir hafta oluyor. Geldiğim gündenberi dik kat nazarımı çeken bir şey var. Buradaki fazla sükünet, Herkes işinde, gücünde, (eğlencesinde, Sanki dünyada olanlarla hiç bir alâkaları yok.... Fakat budiyarın sakinlerile yapılacak birkaç muhavere, bu vakur sükünetin altında canlı bir uyanıklık sezdiriyor. Ne İstedik. lerini ve niçin istediklerini bili. yorlar. Mâazinin haksızlıklarına karşı gösterdikleri sabrın mükâ- fatlandırılacağı ve bunun pek yâ. kında olacağı kanaati hepsinde çok kuvvetli. Yanımdaki Bulgar meslekdaş, bana Bulgaristanın © siyasetini şöyle anlatıyor: — Biz, diyor; sulh taraftarı. yız. Her şeyin sulh ile ve her i- ki tarafın isteğile hallolunması- Br İsteriz. Dobruca bizim hakkı. mızdır ve bizim bu talebimiz, Rumenlerce de malümdur, Fakat bizim siyasetimiz, diğer devlet- lerin zayıf dakikalarından istifa. de edip, onları yandan vurmak değildir. Öyle olsaydı, Dobruca- Yı çoktan almıştık. ulgar dostumun bu sözle. rinde samimi olduğuna €- minim, zira ayni iddiayı burada yaşıyan diğer bitaraf ecnebi dev. etlerin o diplomatlarından da muhtelif vesilelerle işitiyorum. Fakat daima hakkı istemekte muhtelif yollar vardır. Haklı ol. duğuna emin olan ve kuvvetine güvenerek, kismen heyecanlarile hareket eden iptidai bir insan hemen bazuya güvenir ve hakkı- nı ister. YAZAN—— Sevim Sertel Okumuş ve zeki bir insan ise, bugün diplomasinin kuvvetli bir rol oynadığını bilir; ve adımını atmazdan evvel etrafını kollar ve hakkını gayet kurnaz bir şe. kilde ve zamanında ister. Bunu böyle kabul edersek, ne. den Rusların Besarabyaya giri- şinden sonra, buradaki halkın da coştuğunu, Dobrucayı almak icin nümayişler yaptığını anlıyabili. riz. Fakat etrafı kollamak mec. buriyetinde olan hükümet, bu. nun zamanı olmadığı kanaatine varmış ve böyle bir harekete geçmemiştir. Bu hareket makul olmakla beraber bir an için halk arasinda hoşnutsuzluk uyandır. masini tabii kabul etmek lâzım. dır. Fakat Bulgarların umumiyetle vaziyeti çabuk kavrıyan, kivrak bir zekâları ve kendilerini vazi- yete uyduruverişleri var. Şimdi vaziyeti o kavradılar, sakinane bekliyorlar. Buradaki hissiyat ta pek bir. birine uymuyor. Hükümetin ba. şında sessizliği ve âkiline Karar. larile halkın sempatisini kazan. miş bir Kral var. Macarların Berlin& kadar gidip, eli boş dön. düğünü gören Bulgarlar, şöyle diyorlardı: — Aferin, bizimki ise, hiç ok mazsa İren parasını kazandı. Kendi hissiyatı itibarlle İngi. dizlere sempatisi olduğu söyle. nen Kralın karısı, İtalya Kral Emanuel'in kizıdır ve tabiidir ki, kendisi 0 tarafa meyleder. Bu manevi rabita bertaraf, Alman- lar ve Ruslar, bu şirin Balkan payitahtında birbirlerile yarışa girmiş gibi görünüyor. B ulgarları omazilerine çok bağlı buluyorum. Bugüne kadar konuştuğum her Bulgar bana, Rusların onlara istik'âlle. rini kazandırdığını bir defa daha hatırlatıyor. Bir tanesi hükümet binasmın önündeki meydana di. kilmiş olan Çar İkinci Aleksan- dr'ın heykeline işaretle: — Onun yerine Rus askerinin heykelini dikseymişiz, daha isa. betli olurmuş, dedi. Halkın Ruslara karşı olan mey Yi, yüzde doksan dokuz muhak- kak. Fakat beri tarafta, Alman- ların pratik sahnede olan yayıl. maları burada da hissediliyor. Almanca, bulgarcadan sonra kıymeti olan yegâne lisandır. Gazeteler yalnız bulgarca ve sl Mmanca çıkiyor. Elinize verilen listede bulgarcanın karşısında al- manca tercümesini bulüyorsu. nuz. Köşe başları, Almanyadan gönderilmiş propaganda resimle. rile dolu. Almanca kitap satan kütüphaneler sayısız. Bütün komşularile iyi geçin- mek niyetinde olan hükümet, Almanyaya karşı gayet kibar bir siyaset kullanıyor, Halk arasın. da bunu hükümetin Almanya taraftarı olduğu şeklinde tefsir edenler de var. Zannedersem, hakikati en sa. mimi olarak şu Bulgar diploma- tı İfade ediyor: 5 — 'Bizim, diyor; başlıca der. dimiz; bütün (komşularımızla sulh içinde kalmaktır. Fakât öy- le bir devirde yaşıyoruz ki, ba- zan küçük devletler kendi iste. diklerini tatbik ve tahakkuk et. tirmeğe muvaffak olamiyorlar. Bu vaziyet karşısında hepimiz tetikteyiz ve eğer bir gün Bulga- ristan bugünkü siyasetini terke mecbur olursa bu, kendi isteğile olmıyacaktır. L ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA OLGUN YEMİŞ, HAM YEMİŞ “A h dendim! Düşünün de yulkunun! oDoyulur mu, suyu ağız köşelerinden şakir, şa- kır çenemize, oradan da çıplak göğüs tahtanıza dökülen olgun bir şeftalinin yemesine! Doyulur mu, ısırırken dişleri- nizin Eyüp kaymağına gi gibi sessiz, sadasız kestiği tatlı Akça armudunun yemesine? Doyulur mu efendim! Dilber dudağı gibi kıpkırmızı, kütür kü tür, tat ve sulu dürani kirazı. nın yemesine? Doyulur mu iki gözüm; üç metreden kendini haber veren mis kokulu Havayi adalarındaki güzellerin yanakları renginde şe. kerli, lifsiz, nefis Malatya kay sısının yemesine? Doyulur mu cancağızım, çu- kuruna parmak - batırınca İkiye ayrılan, koyu eflâtün renkli, üze. ri buğulu, içi sulu, yarı tatlı, ya- rı buruk bardak eriğinin yemesi, ne? Doyulur mu, hulâsa ağacında olmuş, vaktinde kopmuş, kendi kendine kemale ermiş bir yemi, şin yenmesine? Gerçek güzel şeydir. Dâkin gel gelelim ki; O rnanev esnafı daha doğrusu kabztmal es- mafı bizi bu nimetten hanidir mahrum odeli. Onlar için olgun şeftali, olmuş armut, kemale ermiş kayısı mak bul değil, muzırdır, Yazan: B. FELEK ki gün dükkânda durmu yan, müşteriye naz etme. ğe takati olmıyan yemişleri müa- nav dükkünlarına almazlar. A- hırsa 20 kuruşa aldığı kayısıyı 50 kuruşa nasıl satar? Bekliyecek. Ya sıkışık bir alıcı, ya şık bir â şik rastlıyacak ta ona çakacak. Bunun için de zaman lâzım. Olgun yemiş te beklemez, çürür. Onun için artık manav dükkân- larmda olgun yemiş bulmak mu- hal oldu. Şeftaliler, kayısılar, ar. mutlar, erikler ekşi, katı ve ku- Tudur. Yemek için sağlam diş, bol tahammül ve çok çabuk ko. lay benizlik lâzım. Bahçesinde yemiş olmıyanlar için bir gün gelecek ki; olgun şeftalinin, olgun kayisinm, olgun armudun tadı, mevcudu kalma. muş antika eserler gibi birer ha- tıradan İbaret kalacak. Manava sorarsanız: »— Dükkânda olur, diye tesel. li bulur. Dükkânda olan yemişin tadı, ağaçta olmuşa benzer mi? Olgun yemişin güneşten ve a- Zaçtan aldığı tadı, dükkânın göl geli ufunetlerinde bulabilir mi? Ne mümkün?” İnsanlar da böyledir »fendim | Olmadan koparmıya gelmez. — Adam! Olduğu yerde hem çalışır; hem yetişir! derler. Böy. le yetişen adamlar vaktinden ev. vel ham koparılıp manav dükkâ- nında olan yemişlere benzer, Tat $ız, susuz ve özsüz olurlar. Mak. bul değildir. Domatesin Nazı lan, ben senin küfe küfe, araba araba, sokak sokak gezip te kırk paraya müşteri bu. lamadığın ve nihayet çürüyüp denize döküldüğün zamanları da bilirim. Nedir sendeki bu naz? Bir gün 25, ertesi gün 50, da- ha sonra 20, daha sonra 35 ku. tuş. Ne olursan ol, nihayet kema. lin domatestir. Ne müzsün? Ne ahu dudu! Komposton olmaz, re- çelin olmâz, şurubun olmaz. Büyük hüsnüniyetle dolman ve salatan olur. Yakışır mı sana bu kadar işvi Neymiş? Vapur, tren, hulâsa mal gelirse on beşe, hattâ ona kadar İniyormuş. Gelmeyinse, o. tuza çıkıyormuş. Desene keramet sende değil, postalarda... Kabarma öyle ise, iki gözüm. Yarın bin kafes domates gelince, görürüm fiyakami Evinin Üstüne Düşmüş He bu kadar bol ve mü, him olduğu (bugünlerde gaze, tecilerim faaliyeti son derece ârtmm. tıt. Bütün gün havadis peşinde konan ecnebi gazetelerin muhabirleri gece geç vakit telefonlara ve telgraflara saril. makta bir günlük mesailerini anlatmak. tadırlar, Yalnız ecnebi muhabirler sında müthiş bir rekabet vardır. hepi ayni şehirdeki diğer muhabiri atlatıp ©en mü havadisi ilk olarak vermek için çi : İşte bu arada Romanyada bir Ame. rikan gazetesi muhabirinin başından şöyle bir vaka geçmiştir. Bir çok tani, dıkları, bildikleri olan bu muhabir Ro, manyada kabine değişeceğini herkesten evvel öğrenmiş ve derhal soluğu tee, londa almıştır. Doğrudan doğruya Nev. yorkla temasa zeçmek güç olduğundan kendisi daima İngilteredeki şubelerine telefon etmekte, onlar da oradan Nev. yorka havadis vermektedirler, Şimdi bu muhabir, santraldan hemen Londrayı ister, Vereceği havadis ken, disini o kadar heyecanlandırmıştır ki sabırsızlıkla muhaverenin o başlamaytn! beklemektedir. Aradan bir saat Zecer ve nihayet telefon çalar. Telefoncu kız — Ale., Londrayı veriyorum, kosu. sunuz, der. Heyecanlı muhabir Bemen ekizeyi kavradığı gibi içini boşaltmıya başlar? — Alo,. Ben John. Yarım saate kadar Tataresko kahinesi istifa edecektir Ye, ni kabineyi falanca vekil kuracaktır, Bu vasiyet Romanyada Almanyaya doğru atılan bir adım olarak kabul olunmak. tadır, Büşvekil Tataresko şu dakikada Kralla konuşmaktadır. Fakat bu esmada muhabir karşısında, ki sesin yabancı olduğunu farkeder ve #orar: — Yahu siz kimsiniz? Benim her zâ, mân koruştuğum sese benzemiyor. Aldığı cevap şudar: — Burası Alman D.N B. Ajansı Pakat siz bütin havadisi bize veriniz, biz baradan sizin kurnpanyanıza telefon eriz. Alman Ajansının bu teklifi gayet na, #ikse de Amerikalı kendi işini kendi Görmeyi tercih ederek hemen telelonu kapatır. Fazla telâş yüzünden en mü. de kendi karısıdır. İsuLmacal Meselenin ask şudur: O &ün birlikte izinli olan iki kardeş irene berâber binmişler ve daha wcür olması için birlikte bir kompartiman al, mışlar; gece beraber ayni komparti, manda yatmışlardır. Bunu gören inzi, bat Ceyms'i tevkif etmiştir. Ordunun nizamı nizamdır. Teğmenin kardeşi ol. ması ve bütçelerinin bir olması Çeyms'i ceza vermekten kurtaramamıştır, ö iğ Evinin Üstüne Düşmüş âr yerde olduğu gibi Bulgaristan. daki pilotlar da tayyareci mek. teb tirdikten sonra bir çok tecrübe uçuşları yaparlar. Muşinkof ta çocukluğundanberi tay. yarelere kendini kaptırmış bir gençtir. Evvelâ mukavva tayyarelerle oynamış, sonra tayyareci mektebine yazılmış, bu. rada yetiştikten sonra da orduya ir. miştir. Geçen gün ordu tayyareşinde ilk tecrübe uçuşunu yapacak olan Mu- şinkol o gün yemeğini büyük bir se. vinçle yemiş, karısını ve bir yaşmdaki çocuğunu çıkarken öpmüş ve büyük bir iftiharla onlara: — Bugün saat üçte bizim evin üze. rinden geçeceğim, ve wize tayyarenin kuyruğunu bükerek selâm vereceğim beni seyrediniz, demiştir, Hakikaten saat üçte evin bahçesinde bekliyen karısı tayyarenin geldiğini kuyruğu ile onlara selâm verdiğini gör smüştür. Fakat tam bu sirada tayyareye bir şey olmuştur ve tepesi taklak jmüs, yanarak yere düşmüştür. Düştüğü yer evin önündeki meydandır ve onur parça parça olmuş vücudünü ilk gören Bugünkü Bulmacamız NE MES EŞ 5 him havadisi yanlış yere vermiştir, Ka, zara hatlar karışmış ve ona kendi şu. besi yerine Alman Ajansını vermi Ah o yalnız akıl edip te — Alo, arası neresi, Simdi muhabir ne kadar mühim hava. disi oluraa olsun bu suali muhakkak sormıya karar vermiştir. . Ordu Nizamı »mes ve Williams İngilterede u. J fak bir kasabada oturan orta balli bir aileye metsup iki kardeştirler. Geçenlerde orduya alınan bu gençler. den birine teğmen birine de çavuş rüt, besi verilmiştir. Malâm ya İngiliz ordusunun en mü, him kaidelerinden biri de inzibattır. Gayet tabit ki rütbesi alçak olan asker Yüksek olana hürmet edecektir. James te ağabeyisine itaatinde kusar etmemiz. tir. Fakat, bir gin izinli olan Ceymis trende giderken bir teğmene lüzumu veçhile muamele etmediğinden doleyi tevkif edilmiy ve o cezalandırılmıştır. orsaydı ya: SOLDAN SAĞA: 1 — Kuşun eğ Bane - Neşeli - Kemik değil, 3 — İğrenmek. 4 — Göz yaşı « Pek iyi. 5 Eekek - Avrupada bir nehir, 6 — Fa la - Yemek. 7 - Maksat, 8 — Sİ izli şey - Çok değil 9 — Bir - Bir mevsim, YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Gündüz değil - Namuslu 2 — Avlanır « Fe: - 1,3416. 3 — Buyur etmek, 4 — Sevda - Musikide sükül, 5 — Erkek - Başa sarılır. 6 — Buta değil - Hal yapan. 7 — m 2'ddı, 8 — Bir notk - Hayvan ölüsü. 9 — Köpek - Zaman - Çok değil, DÜNKÜ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ 1 — Lokanta. 2 — Aş - İxant.3 — Teke - Sim. 4 — Arafut, $ < Şerait, 8 -- La - Artar, 7 — Akıl » Ala, 8 — Safa, 9 — Al » Alık. LOKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ | MÜZMİN RÜMATİZMA Kursatizma hastalığının hâd şekli, 0. Ba tutulan hasta İçin, müzmin şekline nisbetle şüphesiz daha çok ıstırap ve. tir. Pâkat Rümatizmalı hastayı tedavi edecek hekim için.onun müzmin sekli daha istiraplıdır. Çünkü, rümatizmanın hâd şekli belli başlı bir hastalıktır, Onun da asıl se, bebi olan mikrop heniz ayırt edileme. wiş olmakla beraber, hiç olmazsa mik. roplu bir hastalık olduğu, nasıl yürü. yeceği, ne gibi ihtilâtlar yapabileceği, hem de en tesirli ilâcı bilinir. Halbuki müzmin “ Rümatizma deni, len rahatsizlik belli başlı bir hastalık değildir. Pek çok türlü sebeplerden ileri gelebileceğinden onu tedavi ede, cek hellim, hastasını ağrılardan kur. tarmak için ilkin, rahatsızlığın sebe, bini aramıya mecburdur. Bu da, heki- me gerçekten ıstırap verecek kadar Güç bir iştir. Müzmin rümatizmım, bir kere mik. toplardan gelir, Hangi mikroptan gel, diğini anlamak bazan kolay olur: we, seli rümatizmanm hid şeklinden ka, lan, tenasll uruvlarımda mikropla bir hastalıktan sonra meydana çıkan, rü, matizmalar. Fakat başka mikroplardan &elmiş olunca asıl sebebi bulmak haz, lice güçleşir, İnsan bir yere düşer, hiç bir tara, fında kırık veya çıkık olmadan kalkar; ii İşine gücüne devam eder, fakat hir milddet sonra rümatizma başlar. A. yakta çokça durur, rümatizma ağrılar» meydana çıkar, Çok oturtur, gene öy. Hormonların — bozukluğundan ileri gelmiş müzmin rümatizma da pek çok görülür, Bilhasam tirgit guddesiniz bozukluk olunca. Bayanlardaki mür. biln rümatizma da bir çok defa kadın yumurtalığında bir hastalıktan çıkar, Sinirler cümlesinde uzvi hastalık, lardan bazıları çümatizma ağrılarını sebep olur. Bilhassa murdar ilikteki hastalıklar, Felee tutulduktan sonra İyi olmuş olanların da rümatizma ağrı, ları meşhurdur. İnsana bir yemek dokunur, midesini. den ve barsaklarından hastalanır. On, dan kurtulduğunu zannederken rüma, tizma ağları meydana çıkar... Damar hantalıklarında da rümatisma ağrıları, rın çıktığı olur... Bir de cit üzerinde sedef hastalığından ileri gelen rüma. tizma en Müzmin o rümatizmanm sebepleri çok vimasmdan dolayı, müzmin rüma, tizma ağrılarını cekenler de cok el unakla beraber, bu hastalık herkese gelmez. İnsanm vücudünde, ağrıların çıkmasına müsaade edecek bir istidat Hizımdır. Bu İstidada eskidenberi ar, tritizma derler, “1 az yandal şap çi ağ ola inde öleli le

Bu sayıdan diğer sayfalar: