14 Şubat 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

14 Şubat 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M.2.901 Marea ESİRİ inyanın Yasi anzarası İŞ Yazin E 'Nazırinin Bertine Ktiriliyor, Bu haberden A Ps Balkanlarda yeni b *ruza girişmekie oldukları mâ- çıkarılabilir. — Franco'nun İtalya seyahati İngütereye hazırla İnlarda © GERME alkan memleketleri hak- kında gelen haberler, va- Hin tnalüm olan istikamette if ettiğini göstermektedir: sivi kıyafetteki Al- Kular çoğalmaktadır.Tuna bo- seyyar köprüler, kurul- hazır vaziyette bekliyor. diğer cihetten, Bulgar gaze- ti Churchill'in nutkuna kar- izkâr hir lisan kullanmak- (Zorn gazetesi, Churchilbin, hatalarını tamir edecek İlarda bulunacağı yerde, Mitler savurduğunu ve onun atlerini dinleyerek Alman- karşı caphe almanın Bul- intihara sürükliyece- yazıyor, metin © gazetesi | olan de: “Bulgaristan harici kası, mazide kendisine kar İbüyük bir haksızlık bu haksızlığın tamir edilme- daima ısrar eden, adaletin gelmesini isteyen ve ha- menfaatlerini daima müda- Kya hazır olan bir memleketin udır.,, diyor. zamanda Alman gazele- de, Bulgaristanm revizyo- iddialarından bahsederek, tar milletinin, adalet üzeri rulmuş yeni nizamı tesis ze geçmiyeceğini söylemek İbiğer cihetten Romanyada Bükreş, (Köstence, şehirlerinden sivil hak ması düşünülmekte. : bilerin kontrolü şid- omiştir. Her türlü ihtimal- karşı iktisadi ve siyasi ted- alınmaktadır, n matbuatı, İngiltere ile arasındaki siyasi mü erin kesilmesinden, yeni nizamın ku- ia €ngel olarak tasavvur kleri İngilterenin Balkanlar- kovulması manasını çıka memnun görünüyorlar. İlalkanlara ait olarak, İngiliz lı RİDER Ya Za KATIN kaynaklarından verilen şu ba- ber, bilhassa çok mühim ve şa- yani dikkattir: Berlinin daveti üzerine, Yu- goslavya Başvekili ile hariciye »azın, Berline gitmişlerdir. Bütün bu haberlerden su ma- na çıkarılabilir. Almanya, In- giltereye karşı Şarki Akdenizde varmak istediği darbenin ilk merhalesi olarak (Balkanlarda yapacağı taarruz hareketi için, siyasi ve askeri o hazırlıklarını tamamlamakta; o Bulgaristanın ve Yuzoslavyanın, vaad ve teh- dit yolu ile bu harekete karşı cephe almamalarını temine ça- lışmaktadır. Gayet âşikârdır ki bu hareketin hedefi, Yunanista- nı müzakere veya barp yolu ile sulha mecbur ederek bu memle. ketin Akdeniz limanlarını ve üslerini eline geçi ve bu suretle şarki o Akdenizde İngi- Dizleri tazyika başlamaktır, İspanya Vziyeti Gi haberlere göre, Ge- neral Franco, Mussolini ile sabahtan akşama kadar gö- rüşmüştür. Neşredilen resmi tebliğde, bütün Avrupa mese leleri hakkında iki devlet adamı arasında tam bir fikir birliği ol- duğu bildirilmişti Memleketine dönmek için Fransodan geçen Franco, Mare- şal Petain ile de görüşmüştür. Amerikan kaynakları, türlü tefsirlere yol açan bu seyahati, Al vi inni” yürük “Harz İspanyanm hattı hareketini ta- yin ile alâkadar görmektedir. Bugünkü madrid gazeteleri şu mexlde yazılar yazmışlardır: “Yakında pek büyük hadiseler cereyan edecektir. İspanya, üs- lini tesbit gayesile yapılmıştır.,, Almanyanın bütün cepheler. de ve sahalarda İngiltereye kar- şı darbeler indirmeye hazırlan- dığı bir zamanda, bu mi'âka-' tın, umumi veya münferit bir sulh teşebbüsünden ziyade, böy le bir gayeyi istihdaf etmesi da- ha muhtemel görülüyor. İngiltereye karşı Garbi Ak- denizde taarruz etmek için ha- zırlanan Almanya ve İtalya “bu bakımdan çok müsait bir eoğ- rafi vaziyette bulunan- İspan- yayı kazanmaya ve kullanmaya mecburdur. İngiliz kaynaklarından alınan en son haberlere göre, Alman- lar üç günden beri, uzun men- zili toplarla İngiliz sahillerini fasılasız dövmektedirler ve bu bombardıman hâlâ devam et- mektedir, Bu haber, Almanların, İngil- tereye karşı, bütün eephelerde ve ayni zamanda taarruza geçe» ceğini güstermesi itibarile şaya- nı.dikkattir. M. ANTEN EKER NE İŞİMİZE YARAR? | ği gıdaların terkibin- Wİbümin vücudümüzün şek- ve onu muhafaza yağ vücudün tabii hara- muhafaza etmiye, şeker Yatımızı işletmiye yarar. lerin ayrı ayrı vazifele- lardır. Fakat yediğimiz ye- İsrde bunlardan biri yetişe- tarda bulunmayınca, vü üz bulduğu © başkası ta çevirir, işini devam et- şeker yağ olur, yağ İlmin şeker olur, Yalaz ve şekerden, insanın sek- Yanıyacak albümin hasıl o- İteği bilinmez, Albümün faz- , o da yağ veya şeker dn lerimizin ve beynimizin işlediğini herkes bilir. dolayı şekere “hayatın hi,, derler. Yüreğimizin t bile, vücudümüzde şe - ima bağlıdır. $ tekerin vücudümüzdeki . böyle, hareket hasıl ibaret değildir. Bütün İçİn hayatı" sekere bağlı hu- gibi, vücudü teskil e - içlerin ve hücrelerin ayrı Yatı da gene ona bağlıdır. ip teker olmazsa hücreler edemezle, n vücudümüzde gördü- önemli bir iş te, kanımız. Yücudün bütün sulu mad- a kini delerinde devamı lâzım gelen ek- silik ve alkalenlik muvazenesi- ni temin etmektir, Yağ ve albüminin vücudümü- zün içinde geçirdikleri kimya mü m tamam olması için, yanı başlarında şeker bu - lunması mutlaka lâzımdır. Şe - ker bulunmazsa onların geçir - dikleri kimya muamelesi yarı yolda kalır ve kalan maddeler vücudü zehirliyecek olan asctan basıl ederler. Bu madde kanın siddetle ekşi olduğunu gösterir ve hayatın devam edemiyeceği- ne alâmettir. Bu hale gelmiş bir adamın kanına üzüm şekezi şı - rınga edilince, yağdan ve albü » minden kalmış zehirli maddele - rin kimya muameleleri tamam olur, hayattan çıkılacak kapının eşiğinde bulunan adam geri ge- ie, Bundan dolayıdır ki, “vücu - dün yağı ancak şeker ateşinin üzerinde eriyebilir,. derler ve 0- nun içindir ki, yediğimiz yemek- lerde sibüminle yağ ve şeker a- rasında daima bir mavazene bu. İummak lâzımdır. Yemeklerde seker, yahut şeker olabilecek maddeler bulunmayınca, öteki - Ter insana zehir olurlar. Zaten, her gün yediğimiz ye- meklerin, vasati olarak, yüzde yetmiş, yetmiş beşi üzüm şekeri haline gelebilecek türlü türlü sekerlerdir: En başta ekmek... | i girdikten ve Fransa yıkıldıktan sonra İn- Çünkü Fransiz harp mütareke hükümleri mucibince silâhtan tecrit edilmesi Akdeniz tere, Akdeniz meye muvaffak olduğu gibi İtal- İyan #osuna da muhtelif vesile - İlerle ağır darbeler indirdi. Akde- nizdeki münakale yolları emni - İyet altına alındı. İngiliz mali Afrikada kara yapmakta olduğu İmüessir surette müzaheret etti. Ve bütün bu işlerde hiçbir müş- külâta uğramadı. Burada hatıra gelen sual, İtal yan donanmasmın ne vaziyette olduğudur, Biz bu yazımızda İtal ın deniz kuvvetlerinin harpten 'i meveuduna kısaca bir göz atmakla iktifa edeceğiz. Ak Tayyare gemileri His İtalyan donanmasın- da 95244 mecmü tonajda 4 hattı harp gemisi mevcuttur. Bunlardan Andoria Dorla ve Calo Duelio 24000 tonluktur. 27 mil süratleri vardır. 1913 te inşa e dilmiş ve sonra tâdil edilmiş ge- milerdir. Giulio Cesare ve Cont di Ca- vour 23622 tonluk, 27 mil sür'at- tedir. 1911 de inşa edilmiş ve tâ- dil görmüş 2 harp gemisinin Bu dört hattı ağır bataryası 10 adet 2 santimet relik ve vasat bataryası 12 adet 12 santimetrelik top . Hava hedeflerine karşı 8 adet 10 santi. - ME e İtalyan Donanması i Denizcilik Ba Yazan: H. KORUR giltere Akdeniz donanmasını sü- metrelik topla 20 makineli tüfeği ratle takviyeye lüzum gördü.) vardır ve 4 tayyare taşırlar. Zırh kuşuk kalınlığı vasatta 28 santi- metre ve boyları 186 metredir. lik, 12 adet 15.2 lik, 12 adet 9 santimetrelik topu ve 4 tayyaresi Vardır. Sür'atleri 30 mil, zırh ku- ması, Adriyatiğe girdiği gibi şi-| şak kalmlığı 25 santimetre, ve ordusunun boyları 230 metredir. harekâta da) Tayyare gemileri: İtalya de- nanmasınm elinde 4880 ton luk bir adet tayyare gemisi var- dir. # adet 10.2 santimetrelik top- la 20 tayyare taşır ve 21,5 mil sür'atindedir. Halyanın Akdeniz. deki merkezi vaziyeti dolayısile fazla tayyare gemisi inşasına lü- zum görülmemiştir. Ak Kruvazörler H âlen İtalya deniz kuvvet- lerinin içinde 70000 mec- mu tonajlık Tüadet kruvazörü vardır: Pola, Gorizia, Femine Za- m. Bu kruvazörler 930 senesinde inşa edilmiş ve 932 de tâdile uğ- camış en modern 10 biner tonluk 35 ml süratte gemilerdir. 8 a- det 20,3 santimetrelik, 12 adet 10 santimetrelik. toplarla hava hedeflerine karşı 8 adet 3.7 san- timetrelik topla 8 makineli tüfe- vardır. 2 tayyare taşırlar. a 932de inşa edilmiş 33 de moderenize edilmiş 39 mil sür'atinde 10,000 tonluk bir ge- midir diğerlerinin ayni silâh taşır, fazla olarak 8 torpitosu vardır, Trieste, Trento: 926 ve 927 senelerinde inşa edilmiş, 930 da tâdil edilmiş, 38 mil süratte ge- milerdir. Bizano gibi ayni silâh kuvvetine maliktir. Bu kruvazör- lerin zirh kuşak kalınlıkları 7.6 med ve boyları 190 metre- B ugünkü İtalya donanması: nın 55820 mecmu tonajlik 15 adet hafif kruvazör mevcüt- tur, Bu gemilerin bir kısmı 914 te bir kismı 930, bir kısmı 934 ve bir kısmı 936 ile 937 senelerinde inşa edilmiş sür'atli ve modern silâhlarla teçhiz edilmiş gemiler- dir. Tonajları 3000 ile 7000 ara- #ındadır, Sür'atleri 27 ile 40 mil arasındadır. Silâh kuvvetleri ol- dukça fazladır 8 adet 15 santi- metrelik ve 6 adet 10 santimetre- lik toplarla hava hedeflerine karşı 8 adet 3.7 lik ve 8 adet ma- kineli tüfekleri vardır. Bu gemi. ler ayrıca torpito ve tayyare ve mayn taşırlar. Sür'atlerinin faz- lalığı silâh kuvvetlerinin çoklu- ğu bu gemilere bir Tüçhaniyst vermiştir. Bunlardan fazla Erit- ra isminde 2172 tonluk Colonial bir kruvazörü daha mevcuttur. ** Lider destroyer Bg: gemilerden İtalya donanmasında 61588 mec- mu tonajlık 4 adet 39 mil sür'at- te gemi mevcuttur. Bu gemiler 930 dan sonra inşa edilmiş zama- hisleri hiz ve takviye edilmişlerdir. Bu gemiler 1600 ilâ 1700 tonluktur. 4 adet 12 santimetre 50 çap t- lünde toplarla 4 adet 3.7 lik ve 6 adet makineli tüfek taşır'ar. Destroyer: Hâlen İtalyan do- nanmasının 34 adet deströyeri mevcuttur. Bu gemiler 1000 ilâ 15U0 tonluk ve 35 mil sür'atin- dedirler. 8 adet 12 santimetrelik topları ile 2 adet 4 santimetre. lik top ve 4 der makineli tüfeği vardır. Bunlardan mâda torpito ve mayn taşırlar. Torpidobot: İtalyan donanma- sında nâlen 38185 mecmu tonaj- ık 50 adet torpitobot mevcuttur. Bu gemilerin bir kısmı 915 le 422 arasında bir kısmı da 930 dan sonra inşa edilmiş 600 er tonluk 30 mil süratinde gemilerdir. Bu gemiler, 6 adet 10,2 santimetre. lik ve 2 adet 7.6 santimelrs'ik topla 4 torpido taşırlar. > Denizaltı gemileri İ talya devleti denizaltı e#flâ- hma diğer devletlerden da- ha çok bir ehemmiyet vermiş ve bu silâhın inşasına fazla bir tah- sisat ayırarak yekünü çoğaltmış tır. Resmi rakamlara göre, İtalya bahriyesinin elinde harbe girdiği zaman 72321 mecmu tonajlık 96 adet denizaltı gemisi mevcut ol- mak lâzımgelirdi. Bu gemilerin ekserisi son senelerde inşa edil- mişenson sistem gemilerdir. 10.2 santimetrelik toplarla ma- kineli tüfek ve torpito taşırlar bunların arasında mayn taşıyan denizaltı gemileri mevcuttur Mayn gemileri: İtalyan donan- masında 5637 mecmu tonluk 13 adet mayn gemisi vardır. Bu ge- miler 10.2 santimetrelik toplarla 7.6 santimetrelik hava batarya- Dın harp ihtiyaçlarına göre teç-|81 ve 200 adet mayın taşırlar. Fransadan Kaçanlar len Fransaya yardı- ma gelenler arasında ka- dın hastabakıcılar “İlk Almanların eline düştü- #ümüz zaman bize iyi muamele ettiler. o Fransiz hast rinde çalışmak üzere istediğimiz. müsaadeyi verdiler. Böylece işe , başladık. Fakat vesaitsizlik bir İscla seklinde idi. Kaçan ordu suyu kesmişti. Üç yaralıyı bir banyoda v'kavacak kadar az su bulabiliyorduk, “Hastahaneye bitişik bir de klinik vardı. Burada muhacir- lere bakılıyordu. Aralartnda ha- mile kadınlar olduğu halde kli- nikte hiç bir ameliyat vasıtası, hattâ bu İşten anlıyan ir doktor dahi yoktu. Muhacirler arasın- dan çıkan bir ebe bu işi üzerine aldı. “Derken bir gün biz üç İngi- liz kadınını tevkif ettiler, Pari- .se götürüldük , ve orada siyasi. . kadın mahkümlara mahsus bir hapishaneye (o konduk. Öteki mahpuslarla konuşmamızı me- nettiler, Sonradan hastahanede- ki doktorlardan birinin bizi ca- sus diye ihbar ettiğini öğrendik. “Tam bir ay bu vaziyette kal- dık. Bir gün sivil bir Gestapo ajanı geldi ve bizi istintaka baş. ladı. Arkadaşımı, tam üç buçuk, beni de bir saat İsticvap ettiler. “Buradan diğer bir hapisha- neye nakledildik. Artik öteki mahpuslardan tecrit edilmiş değildik. Burada, Pariste Po- lonyalları evinde gizlediği için 20 sene hapse mahküm edilmiş Polonyalı bir kadına rast gel dik. Diğer biri bir Alman aske- rinin bir Fransız yavrusunu bes lediğini gösteren bir duvar ilâ- mnı yırtığı için altı ay hapse mahküm edilmişti. GÖZÜME - ANYA Yazan: Sevim SERTEL pe yi 3/ “Burada da 4B saat kaldıktan belâ İngiltereye dönmeye mu- vaftı v * * Yarasa imiş ! Gr Ivis, İngilterenin ufak kasabalarından bi- rinde hava bhü- cumları esnasında yardım yapan & kiplerden birine mensuptur. — İste tecrübe lerin den ve halka nasihatlerinden bazıla- rını kendi ağzından dinleyiniz: “Bir gece oldukça büyük bir hücum olmuştu, Enkaz arasın- dan yaralılar çıkarıyorduk. İse te bu esnada yine başımızın ü- zerinde bir gölge belirdi ve bir uğultu oldu... Bu sesi iyi tanr- yorduk... Kumandanımız bağır — Başmızı eğin, felâket ku- $u yine geliyor! “Bu emiri» beraber hepimiz. baslarımızı eğdik ve yere yat. tık. Fakat hiç bir şey olmadı Bir de dikkatle baktık ki, üzeri- mizde dolasan bir tavyare değil büyük bir yarasa kuşuydu. İn- san karanlıkta bazan böyle ha“ talara da düşüyor. "Sonra, arkadaşlar sizden ri- camız şudur. Geceleri sığınakla- ra giderken üst katlardaki ka- rartma perdelerini çıkarınız. Zira bunlar evin üst katına bir ei el düştüğü takdirde içeride çıkan yangını görmemi- »8 mani oluyor. “Yapacağınız diğer bir şey de evlerinizi bize teslim edip kend' niz sığınaklara giderken sokak kapısının önüne bir kova kum bırakmaktır, Bu kovalar etfai- ye yetişinşeye kadar yangınm artmamasında çok müessir ol- maktadır. Zira onlar sayesinde biz, yangınla mücadele edebili- yoruz. 2 TAKVİMDEN İSİFIRYAPRAK Telif, Tercüme. Nakil H“ akşam bize bir müsaha be dolusu sunan aziz dos tum Vâ - Nü dünkü yazısınd. Ercüment Ekrem'in başma geler tatsız hadiseden bahsediyor. Ber Nü yu bu kabi ki raz taraftar gib gördüm. Muhterem ari m kendisinin de böyle adapte edil İmiş âsârı bulunduğunu saklamı yor. O halde kabahat eseri tah il etmeden antolojiye sokan za ta yükleniyor. Bu tahlilde bir çok şöhret da lavereleri çaktık. Meselâ, naklir kimden yapıldığı söylenmiyor muş. Bunun da sebebi: Diğer bi. garete derhal eseri tercüme ede rek tefrikaya başlıyormuş! Roma ni alvermek hir suç olmayormu da bunu tefrika etmek teessüf edilecek bir kusur teşkil ediyor mus. O halde bunun önüne geç mek icin yegâne care de müellifi ni söylememekmiş... Evvel yok idi işbu rivayet yen çikti. Bir eser tercüme edilmeyip sa dece adapte edildiği halde müel lif için hiç bir itiraz hakkı kal mamıstır. Çünkü eser benimsen miştir, “Müntabil,, artık onda bi nız yeşil kadım carsafa sok- maz, İstediği boyaya boyar. Meselâ. kafa patlatarak gece gündüz çalışarak bir eser telif e- diyorsunuz ve bu eser rağbet bu- luyor. Sonra bir gün mesainizin semeresini bir başka lisanla ve başka isimlerle nesredilmiş görü- yorsunuz. Sizin günlerce uğraşa- rak, düşünerek işlediğiniz kitabı bir diğeri karşısına almış, tercü- me zahmetine bile katlanmaksı. zın çala kalem istediği gibi yaz- mis, telif hakkını da, tabı hakkını da kendine mal edivermistir. Bu öyle acı bir yağmağerliktir ki, bunda hos görülecek, müda- fan edilecek ufak bir mazeret nok tası bile yoktur. Acaba, başkalarına böyle dü- şünmeden çuvaldızı saplavanlar, kendilerine bir ufak iğne batırıl- sa süküt ederler mi? Ben şahsım itibarile edebiyatta adaptasyon namı verilen bu kabil intihalle- rin külliyen aleyhindeyim. Piyeslerde bir derceye kada? mazuruz. Sahnelerimiz her za“ man Manakyan kumpanyası gis bi “Simon ve Mari,, yahut “Fan- fan ve Klodine,, oynryamazlar. Örf ve âdetlerimize uymak şarti- le ve müellifin ismini zikrederek piyesleri nakledebiliriz. Fakat, koskoca bir romanı me'haz gös“ lıdır? Bu acaip adaptasyonlarda ettik ki, sene evvel Istanbulda göçen bir vakada elektrikli tramvaylar- dan, asfalt kaldırımlardan hah- sediliyordu. Dekobra'nın İngilirceden nak- lettiği bir romanı, Vâ - Nü'nun Türkçeye -hayır Türkiyeye- nak Jeylemesi davanın şeklini değiş- tirecek bir âmil değildir. Çünkü kohra böyle bir sey yaptı biz de mi yapalım? Sonra tercümeden ne kötülük gördük? iptidai hocası olan büyük Ahmet Mithat, bu milleti okumaya tercümelerle alıştırdı Telif olarak Hasan Mellâh, Hü seyin Fellâh, gibi meraklı roman lar yazan o velâd dimağ, istesey di neler adapte etmezdi. Bunr tenezrül etmedi. Lü'lü asfar ye Tunda yazılmış bir çok popüle: eşleri elin doğruya tercü- me etti, O zamanki nesil bu eset- leri seve seve okudu, Ahmet İhsan, Jules Verne'ir bir çok eserlerini tercüme etti Henimiz merakla, lezzetle oku duk. Bu ndamlar da nakil kabili. “|yeti her halde vardı. Fakat yap- madılar, hattâ belki de yapmal hatırlarına bile gelmedi. Baska sının mülkiyet hakkında hürmet ettiler, Tekrar ediyorum. Bu isin hos görülecek, müdafaa edilecek iler tutar veri yoktur. Adaptasyon deyin, nakil deyin, biz bu hare keti adli adile anarız. Takvimei İnkılâp Türkiyesinde Küğıtçılık Muüharrir arkadaşımız Sabih Ala. çamın bu İsimli 409 saylalık bire seri neştolunmuştur. Kitapta Tür. kiyenin O endüste'leştirilmesi (tarihi kâğıt ve sellüler sanayiinin meme ketimizde geçirdiği istihele ve tekâ müller teşsih olunmuş, bilbasa Weşmemize aleyhtar (o olanlara lir, Akirleri de vardır, Eser, 60 tablo ie süslüdür, inmdik Düm, sini. Ünel eilknkkne ün

Bu sayıdan diğer sayfalar: