20 Haziran 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

20 Haziran 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Adres değiştir. mak (38) Mem, Dünyanın Siyasi Manzarası I — Amerika Bahriye Nazırı ile Kanada Başvekilinin Akdeniz mü- dafaası hakkındaki görüş ferkları Aşikârdir. Bu fark, birçok esaslı hususlarda ve gayede birleşen İn- - Amerikan o menfaatlerinin b baz noktaların bulun - Almanyanın Sovyetlere karşı tanrruz edeceği — şayislarım teyit edici mahiyette yeni haberler gel memiştir. O kadar garip baberler ktedir ki, meselenin hakiki ancak hâdiseler mey- dana çıkarabilecektir. Akdeniz Vaziyeti: 7 ireney bahriye nazırı Al bay Knox, gazetecilerin- İngilterenin, Almanyanın karşi- sında dayanıp dayanamıyacağı halekındaki suallerine karsı, bu- na kani olduğunu söyledikten sonra, şunları ilâve ötmiştir: “Amerikalılar Akdenizin İn- gilizler tarafından müdafaasının ehemmiyeti olduğunu tasdik et- mekle beraber, bunu hayati zaruret addetmemektedirler, gilizler, İngiliz adaları müda- faa etmelidirler. i günde, Kanada basveki- ti, kondisine fahri daktörluk pâ- yesi veren Princeton Üniversi- tesinde talebeye hitaben söyle- diği nutukta, bu mesele hak- kındaki noktai nazarını şu sü- retle ifade etmiştir: “Orta sark icin dövüşmekliği- miz ve burada dayanmamız lâ #ımdır. Aksi takdirde, Akdenizi düşmana teslim etmek, donan- mamızı oradan çekmek, İrak ve İranı terketmek. Hindistan yo- lunun kapısını açmak, Afrikayı istilâya maruz bırakmak, İspan- yanm mihvere Afrikanm sima- li garbisinde üsler vermesini ko- laylaştırmak icap edecektir, Bu f suretle Atlantiği ve İngiltere- nin cenubi Afrika imparatorlu- ğu ile Süveysin sarkında kalan imparatorluk parçaları ile olan münasebetlerini yeni ve öldürü- cü tehlikelere maruz bırakmış oluruz, Bu tehlikeler karşısında gayretlesimizin hududu olma- malıdır. Kanada başvekilinin, Akdeni- zin İngilizler tarafından kaybe- dilmesindeki büyük (tehlikeyi büyük hir vuzuh ve isabetle te- barüz ettiren nutku ile, Ameri- ka bahriye mazırmın, izin müdafaasının ehemmiyetini ka. bul etmekle beraber. hayati hir zaruret olmadığı, fakat İngiliz adalarının müdafaasının elzem olduğu hakkındaki beyanatı a- rasındaki görüş (arkı âşikârdır. Bu fark, bir çok esaslı nokta- larda ve gayede birleşen İngiliz ve Amerikan menfaatlerinin ay- rıldığı bâzı noktaların bulun- duğunu göstermektedir. Atlantik Vaziyeti: pimin Amerikanın her seyden fazla ehemmiyet verdiği şey, Atlantik ve Pasi- HEKİMİN TE Lİ TAây #0. fiğim serbestisidir. Amerika ti- careti bilhasas Avrupanın At lantik limanları vasıtasiyle ya- pılmaktadır. Kapalı hir deniz 0- lan Akdeniz, Amerikayı ikinel derecede alâkadar etmektedir. Atlantiğin -kısmi dahi olsa serbestisi İngiliz donanmasının hâkimiyeti i adalarının istilây, vemeti ile mümkündür . Hattâ, düşünülebilir ki, Ak- deniz İngiliz filosunun bu deni- xi terke mecbur kalması, bu do- nanmanın hir kısmının İngiliz Atlantik filosunu takviye etme- si, diğer kısmınm da, Pasifikte- ki Amerikan ve İngiliz deniz kuvvetlerini Japonyaya karsı takviye etmesi imkânlarını te min etmek dolayısiyle Amerika- yı memnun edehilecek mahiyet- te bir vaziyet ihdas edecektir. Amerika harhiye nazırı Mi- ter Stimson dün o mümessiller meclisi harbiye o encümeninde yaptığı beyanatta: Harbin dört sene sürebileceğini düşünerek, ona göre hazırlanmak icap etti- gini, ba müddet zarfında ikmal edilecek olan Saint - Laurent nehri tesisatının İngiltereye ya- pılacak olan mihimmat sevki- yatı bir kısmını himaye edeceğini ve buhran devresinin bu tesisattan istifade edilmesini mümkün kılsenk okadar uzun sürmesi çok muhtemel olduğu- nu söylemiştir. Her an bombardıman taarru- zu altında cehennem hayatı ya- şıyan ve iaşe tahdidatı sıkıntısı çeken İngiliz milletine böyle bir hayata dört sene daha ta- hammül edeceğini söylemek çok ei verici mahiyette değil- ir. Şimdiye kadar İngiltere kendi mevcudiyetini ve imparatorlu- ğunu korumak maksadiyle di- ğer milletleri mukavemete sev- ketmekte idi, Şimdi de Ameri- kanın -kendi emniyet ve menfa- atlerini korumak HMaksadiyle- İngiltereyi mukavemete sevket- tiği ve ona: “Dayan, başaraca- gız!” dediği hissedilmektedir. $. Rusya - Almanya: Imanyanın Sovyetlere kar .$ı pek yakında taarruz edeceği sayinların ıteyit edecek mahiyetle yeni haberler gelmiş- tir. Ajanslar, Finlândanın emni- yetini korumak maksadiyle fev- kalâde tedbirler aldığını ve pılacak büyük manevralara işti- rak etmek üzere ihtiyatları İâh altına çağırdığı; diğer ci- hetten, Sovyetlere Finlânda rasında Aland adalarına git yı pılan müzakerelerin inkitaa uğ- radığını bildirmektedir. Diğer bir şayiaya göre de Al- manya bu askeri tahşidatı ve tedbirleri, Sovyetleri yeni niza: m kabule mecbur etmek maksa- diyle almaktadır, bunu temin ettiği takdirde çok uzun bir harbi muvaffakıyetle idame et- miye muktedir olacaktır ve Sov- yetle rAlmanyanın bu teklifini kabul etmişlerdir. Sovyet - Alman münasebet- leri hakkında o kadar garip ve mantıkla telifi müskül haberler gelmektedir ki. meselenin ha- kiki mahiyetini ancak hadiseler meydana çıkarabilecektir. M. ANTEN AE 77 > Denize Girecekler ve Giremiyecekler... Deniz banyosundan en ziyade! istifade edecek olanlar, boyunla- rında bezler bulunan lemfatik ço. cuklar ve çarpık bacaklı rasitik çocuklardır. Oynak ( yerlerinde, kemiklerinde verem bulunan €0- tuklar da deniz banyosundan çok İstifade ederler. Sadece kanı a7, iştahsız, yolunda e büyüyemiyen cocuklara da deniz banyosu fay- dah olur... Kansiz, benizleri soluk, o gün- leri yolunda olmıyan kızlara da deniz banyosu iyi gelir.. Kulaklarında, göz kapakların- da il talıklarına tutulanlar deniz ban. yosuna giremezler, Yi hastalıklar müzmün olun tüklenirse 9 vakit deniz banyosu owlara da faydalı olur. Fakat ta- bit, mütehassıs hekimin mahsus müsaadesiyle.. Göğüslerinin iendeki bezlerin büyüdüğü röntgen muayenesiyle anlaşılmış olan çocuklar da, de- aizini sakin ve sıcak olduğu 2a- i p bulunanlar, cilt has.) Sİ manlarda deniz banyosuna konu. labi : Akciğerlerde verem ( hastalığı bulununca, ateş olmasa bile de- niz banyosu zararlı olur. Verem hastalığı ateşli olunca daha ziya- de... Bunun gibi, bronsitli hastalar, astma hastalığından yahut akei- erlerin sişmesinden nefes darlı- ğı çekenler, böbreklerinde yahut mesanelerinde iltihap bulunanlar, rümatisma (ağrılarından ıstırap çekenler, hastalığına tutul. muş olanlar da deniz banyosuna remezler. Sinirleri pek zayıf olanlar da deniz banyosundan sonra daha 3i- yade sinirli olurlar... Deniz banyosun pek keyifli bir eğlence olduğundan bir çok kim- seler hekimlerine danışmadan kendi kendilerine denize girer- ler. Deniz banyosu çoklarma iyi gelir fal bazılarına da pek do- kunur. İyisi, denize girmeden bir kere kendi hekimine danışmak- tır, ğriltere, Atlantik muharebe- sine öteden beri en büyük €hermiyeti vermiş ve Girit hezi- metinden sonra beyanatta bulu- nan Curchill de bu nokta üzerin- de bilhassa ısrar etmistir. Atlantik harbi nedir ve man başlamıştır? Almanlar 1940 senesi Temmuz ve Ağustosunda Britanya adala- rının istilâsı teşebbüsünden bir netice alamayınca, adanın ablo- kasını şiddetlendirmeye karar verdiler. İlk deniz harekâtı, si- mal denizinin nisbeten dar cep- hesi içinde cerevan etti. Fekat, Fransanın mağlübiyeti üzerine Fransanın Atlantik sahillerini ele geçiren Almanlar, ablokayı daha müessir olarak idame etmek im- kânmı kazandılar. Buradaki li- manlar İngiliz hava kuvvetleri- hin tasrruzlarına rağmen Alman korsan kruvazörleri ve bilhassa denizaltı gemileri için pek elve- rişli bulunuyordu. Bu harbe her türlü harp âleti ve onların yedek malzemesi ile fevkalâde hazırlıklı giren Alman İarın halen ayda 12 ile 20 arasın- da küçük denizaltı gemisi vapa- bildiği rivayet edilmektedir. Bu rakamlar, mübalâğalı olsa bile, Almanların zayfatı telâfi edecek kadar gemi inşa edebilmeleri mümkündür. Deniz inşaatında en zor sey denizaltı gemisi inşası dır. Buna rağmen Alman tekniği denizaltı gemisini her milletin kinden daha kullanışlı ve cihaz- larını hepsinden daha modern bir vaziyette yapabilmektedir. Almanlar, Fransanın garp İ- manlarından istifadeye başladık. #an sonra daha ziyade 750 tonluk veya daha büyük gemiler yapma. ları muhtemel olmakla beraber, insaatta sürat ve masrafta ikti! sadı düşünerek, uzun seferlere gayri müsait 250 tonlük botlar yaptıkları, fakat bu gemilerle bi. le 40 günü mütecaviz bir zaman denizde kalabildikleri öğrenilmiş. tir. Bu botlar, yalnız torpido si- lâhiyle mücehhez olup küçük ol- malarına rağmen Atlantiğe açılıp gemi kafilelerine hücum etmekte. dirler. 44 tlantik muharebesi adı ve- rilen muharebe, bu büyük denizin hangi kısmında cereyan ediyor? Şimdi bunu gözden geçi- relim: İngilizler daha kabinesinin son günlerinde, bir çok mühimmat ve harp levazımı imal edebilmek üzere, Kanadada ne za“ Destroyerlerin himayesinde seyir eden bir kafile yeni veni fabrikalar kurmaya bas lamıslardı. Kanadanın ayni ze manda büyük bir ziraat memle- keti olması, Birleşik o Amerika- dan yapılan yardımın artmıya başlaması ve cenubi Amerikadan gelen erzak gemilerinin şimali A- merika sahillerini takiben Kana- da kıyılarında toplanması, kafi lerin geçit yolunu; Kanada! Labrador sahillerinden Britanya adalarınm garp sahiline kadar u- zanan nisbeten dar ve kontrolü mümkün sahaya inhisar ettirmis- tir, Kanadadan kalkan bir kafile. İnailtereye vasıl olabilmek için, issal altındaki Pransadan ucacak Alman tayyarplerinin ucus saha- sından da oldukça uzak olacak, İskocya ile İrlandanın şimal kıs- muarasından Bristol kanalına gir. mekte ve geçtiği uzun muhare- be sahasından salimen gelebildiy- se yükünü İngilterenin garp İl- manlarına çıkarmaktadır. İngilizler, gemi kafilelerini hi. mayede daha ziyade Amerikadan aldrklari desroyerleri kullan- maktadır. Modern destroyerler i- se, dnha lüzumlu harekâta tahsis edilmiştir. Kafile ile seyreden ti- carct gemileri iki veya uç sıralık serit teşkil edecek surette birbi- rinin peşinde seyretmekte ve bun ları muhafaza eden destroyerler de bu sıraların dısında, ve mu- ven aralıklarla yer alarak ka- fileye refakat etmektedirler. Ka- filede bulunan herhangi bir ge- mi veya destroyer bir denizaltı priskopu gördüğü zaman, derhal © civardaki destroyerlere yerini bildirir. Onlar da denizaltı gemi- sinin üzerine doğru giderelr.. Bu esnada denizaltı gemisi kafiledeki gemilerden herhangi birisine tor- pido atmıya fırsat bulmuşsa at- mıştır. Bulamadıysa üzerine gö len destroyere yerini kaybettir. mek için süratle derine dalar, Fa- kat priskopu su üzerinde görüle- bilir bir mesafede iken görülen bir denizaltı gemisi için, bir kaç destroyerin birlikte hareket ede- rek sistematik bir surette bomba- ladıkları bu sahadan kurtulabil- mesi imkânı yok gibidir. * enizaltı gemilerinin kafile. lere böyle münferit olarak hücumu yeni bir sistem değildir. | di Atlantik muharebesinde Alman- lar, birinci safhada yani malzeme yüklü kafileler Amerika kıyıla-| rındân açılınca, korsan gemileriy- le denizaltıların işbirliği sayesin-. de daha müessir taarruzlarda bu- lunsbilmektedir. Korsan gemisi kafileye hücüm ederek refakat e den harp gemilerini üzerine çek- mekte ve bu suretle pusuda bek- liyen denizaltı gemilerine de mü- himmat vüklü gemilere rahatça hücum fırsatı vermektedir. Yo- lun Britanya adalarına daha ya- kın olan kısmında, Almanlar de- nizaltı gemilerinden çok. pike bombardıman tayyareleri kullan. maktadırlar. İngilizlerin mukabil olarak al- Atlantik Muharebesi Nasıl Cereyan Ediyor dıkları tedbirler, denizaltı gemi- lerinin pusu kurdukları yerleri uzak uçuşlu keşif tayyareleriyle tesbit etmek ve gördüklerini des- troyerlere rapor etmek.. Korsan gemilerini de büyük gemilerle ve- ya tayyare gemilerirmin torpido tavyareleriyle yakalayıp imha et. mektir, Buna rağmen, Scharnchorst ve Gnasisenau'ın denizde oldukları haftalarda batırılan gemilerin #- dedi, İngilizleri endiseye düşüre- cek kadar çok olmuştur. Almanlar Atlantik muharebesi ni bu kadar idame ettirebilmek için acaba yakalanmıyorlar mr? Batırıldığı söylenen gemilerin yarısı doğru olsa epeyce denizaltı gemisi yeniden inşa etmekte ol- dukları anlaşılır. Bu doğru değil se, İtalyanların denizaltılarını Ce. belitarıktan kaçırmış olduklarını yahut ta Fransız denizaltıların- dan bir kısmını da kullandıkla- rını düşünmek lâzım gelir, Maamafih, pike bombardıman tayyarelerinin de çok iş gördüğü. Bü ve şimdiye kadar denizaltı g6- milerinin batırdığı yekünun ya- rısına yakın gemiler batırabilmiş olduklarını unutmamalıdır. ** jrsilzler Alman ablokasına karşı mücadeleyi mütema- diyen şiddetlendirmektedirler. A- merikanın Atlantik denizinin bir kısmmı kontrola karar vermesi İngilizlerin kontrol sahasını da- yaltmıştır. Denizaltı avlama işini kolaylas- tırmak maksadile en son tip kesif tavyareleri yaptıkları gibi bun! rın 3500 millik bir mesafeye çabildiğini de ajanslardan öğre- niyoruz. Bu tayyarelerin keşif hizmetinden baska pike hücum- Jarda da kullanılmaları mümkün. ür. Atlantik muharebesi, ilk hafta. lardaki hızını kaybetmiş gibi gö- rünüyor. Bu belki de Alman su üstü ve denizaln gemilerinden bazılarının cephane ve yiyecek ve mahrukat ihtiyaclarmı ikmal için işgal altındaki Fransı imranla- rına gelmeleriyle kabili izahtır. İngiliz tavvarelerinin mütemadi. ven bu sahillerdeki hedeflere hü- cüm etmekte olmaları, bu noktai mazarı teyit eder gibi görünüyor. İngilizlerin hedefi, Alman ge: lerinin bu limanlardan istifadesi- ne mani olmak, gelenleri tekrar deniza açılamıyacak hale getir-| öl mektir. Bu da ablokanın tesirini azalt- mak için müessir bir çare adde- dilebilir. Piyanist Maria Sturaizi M: Sturatzi İtalyanm en tanınmiş (piyanistlerin. den biri idi. Bugün 55 yaşında olgun bir artist olan Maria da- ha 12 yaşında bir çocuk iken kendini bu sanata vermişti. Genç kızlık devrine girdiği zaman arkadaşları büyük hayal ler pesinde koşarken, Napolinin zevk ve heyecan ile Mozart'ın, Beethowen'in parçaları içinde mestolurdu. İlk büyük konserini 22 yaşın. da vermişti, O gün, hâlâ daha dün imiş gibi hayalinde canlı yaşıyordu. Sahneye çıkmadan evvelki o büyük heyecan ve te- reddüt dakikaları; birdenbire binbir ışık içindeki sahneye çi- kış, onun üzerinde toplanan bin lerce, on binlerce gözler; ve en nihayet piyanonun tuşları. On- dan sonra hepsi kolay gitmişti. Maria, çok iyi tanıdığı bu müzik ve notalar arasında kaybolmuş, binlerce, on binlerce insanın 0- nu dinlediğini unutmustu bile.. Ancak, müzik bitip de sustu- Eu zaman karşılaştığı büyük a Kış onu geriye sahnenin üzeri- ne getirmisli, Ve işte o esnada ilk defa sahneye en yakm Joca- da oturan bir gencin sivah, sim. siyah gözleriyle karşılaşmıstı, Belki bu derin bâkısları bütün diğer müşterininkiler gibi unu- tacaktı. Fakat konserden sonra verilen yemekte tesadüf onları yanyana düşürmüştü. Ve işte o göce Maria meşhur kemancı Prospero Verdini ile böyle ta- nismıştı. Maria Sturatzi ie Prospero Verdini arasında — başkalarının anlıvamadığı bir bağ belirmisti. Bu iki genç sade genelikten do- dan aşk ile değil, “fakat daha kuvvetli bir sey; sönmiyen bir musiki ve sanat aşkı ile de bağ- Tanmışlardı. Bir gece Venis'in mehtaplı sa. hillerinde ufak bir kilisede ses- sizce birleşen bu iki hayat İtal- yanlara senelerle &n sevdikleri müzik parçalarını dinletiler, Za manlar geçen İlk âşıklık devre- eri onların hayatında hiç bir değişiklik yapmadı. Bu iki vü- cut da bütün kuvvetleriyle sa- nata, dolayısiyle vekdiğerlerine âşıktılar. Bu, maddi insanlarm Mn üzerinde bir şey- li #* Napoli Düşman Bombaları Altında nihayet © korkunç gece e v geldi. Gayet karanlık bir gecede bu iki sanat âsığı, Napo- lideki yalılarında karsi karsıya oturmuşlar; harbin sanat âle- mine getirdiği fenalıklardan bah sediyorlardı. İtalyanm harp i- çinde olduğu bu son sene zar- fında kaç tane muslkişines de- ha doğrusu sanatkâr gencin Lib- ya çöllerinde, Arnavutluk dağ- laırnda öldüğü haberini almış- Tardı.. Karı koca böylece birbirlerine dert yanarken birdenbire alârm lar çaldı.Büvük bir gürültü kop. GÖZÜME İNİ Yazan: Sevim SERTEL tu. Kaçısan, bağıran, insan ses- leri duyuldu. Napoli sehri ani bir baskına uğramıştı, Marla i- 1e Prospöro da sığınaklarına doğ ru alışkın adımlarla gidiyorlar- Jardı. Fakat birdenbire başlarının üzerinde müthiş bir vızdtı du- yuldu, bunu dehşetli bir infilâk takip etti. İki sanatkârın evine bir isabeti vaki olmustu. Yarım #aat sonra gelen imdat ekipleri onları ehkazların arasından bav. ın bir halde ekardılar ve hâs- taneye götürdüler, Prosperoya fazla bir şey ol- mamaıştı, Biz iki gün İstirahatten sonra hastahaneden çıktı. Fa- kat Marianın kolu fena helde yaralanmış elinin sinirleri muh- telif yerlerinden kopmustu. İki sevdalının da yeisine hudut yok. tu. Zirâ Maria en kıymetli va, İtin kaybetmişti. Bundan son- Ta piyano calamıyacaktı. Halbuki bu onun için her sey demekti. Musikisiz bir havatın manası yoktu. Doktorlar bünu anlsmıyorlardı. Onlar maddi bi- rer ilim adamı sıfatiyle hayatı- nın kurtulduğunu ona müğdeli- yorlar ve bundan sonra elini katiyyen kullanılamıyacağını 8. hemmiyetsiz bir şeymiş gibi i- dâve ediyorlardı. Marianın — ıstırabını yalnız Prospero anlıyordu, Gün geçtik- çe sanatkâr kadının sehhati iyi- lesiyordu. Romadan getirtilen birbi. rine dikmişti, fakat o da artık hastanın elini oynatmasına İm- kân görmüyordu. Maria hastahanede geçirdiği son gecede yatağı basında otu- ran kocasına kat”! bir sesle: — Prospero, dedi, ben muhak kak piyano çalmalıyım! ro bir an için karısının mana dolu gözlerine derin derin baktı. Onların icinde okuduğu a. zim ve ıstırap onu çileden crkar- mıştı. Kararını oracıkta verdi. Evet Maria mutlaka piyano çal- malıydı. Kendinden &min ve kuvvetli bir sesle; — Evet, Maria, dedi, sen yi- ne piyano çalacaksın. Fennin imkânsız sandığını sen ve ben birlikte çalışarak mümkün kı- lacağız. Bu sanat aşkının, ruh kuvvetinin ilme, maddiyata ga- lebesi olacak. Buna inandığı andan itibaren Marjarın gözleri parlamıya bag. ir eş Üre iki sa- na için azaplı günler başla- dı. Prospero her gün ei eline masaj yetiyor, onu tekrar hayata getirmiye çalışıyordu. İlk zamanları bu, çok iskenceli bir şeydi. Kadıncağız canınm a- cısından avaz avaz o bağırıyor. fakat yine de bir gün piyano çalabilmek ümidiyle her şeye katlamıyordu. İki ay sonra ilk İyi neticeyi aldılar. Maria par- ayın hayet muvaffak olmuşlardı, Maria piyanoda geyet hafif parçalar çalabiliyordu. Zaman- la elin tamarriyle eski mehareti- ni Kösbedeceğine artık emindi. Ter. (ERİ 'din-| tsadi hâdiselerini toplar, 88 ve Sf Romanyada Siyasi Hava Bulutlanıyor Yazan: Sabiha SERTEL alkanlarda yeni nizamın ku ruluşu acktif sahaya gece ceği bir sırada, Romanyanın pa- raşütçü yetiştirmek için mektep- ler açması, miüinakale vasıtaları- nm kontrol altma girmesi, ks. rartma tecrübelerinin yapılması manidardır, Münieh mülâkatında Römanyanın haklarının tanına- cağı vaatlerini de bunlara ekler sek, Romanyanım siyasi havası. »ın bulutlanmakta olduğunu gü- rürüz. Romanya kime karsi tecavüsi, tedafüi tedbirler a! ? Balkan lar meselesi halledildikten sonra, Balkanlardan Romanyaya bir te caviiz varlt değildir. Romanyanm da haklarını ihkak için Balkan devletlerine silâhlı tecavüzü pek akla gelmez, O halde bu tecaviz ve tedafütin kime karşı olduğunu düşündüğümüz zaman akla, harp harici kalmış olan Sovyet Rusya gelehilir? Romanyanın Sovyetler hesabı. Da genişlemesi, mihver devletleri» nin siyasetinde bir (değişikliğe delâlet eder. Ort; henüz böyle bir emare olmamasına tağmen, bu hazırlıkların hedefini aradığı mız zaman zihinlerin bu noktada takılmamasına imkân kalmıyor. Romanya daha Besarabyayn sa» hip olduğu zamanlarda dahi, Sov. yet aleyhları siyaset takibinde Balkanların başında gelen devlet» lerden biriydi. Polonya ile yaptı- ğı askeri ittifak Sovyet Rus; müteveccih olduğu gibi, Romaı yanın demokrasi grupundan ayrılmasına, ki Balkan antantında dağıtıcı bir rol oynamasına sebep bu Sovyet aleyhtarlığı idi. Polonya Dantziz ve koridor macerasiyle harbe sü» rüklendikten ve haritadan silin- dikten sonra Romanya mihverin elinde bu gayeye elverişli bir va- sıta olarak kaldı. Sovyetlere ya- pılacak bir hücumda yalnız iktisadi menabii değil, sevkülceyş bakımından da Mihvere bir köprü rolü oynryacak vaziyettedir. Şimdi bu karartma tecrübelerinin, paraşütçü hazır. lıklarının hedefi Sovyet Rusya midir? Romanyanın müstakil Bir si- yaseti olmadığına göre bu hazır- lıkların Sovyetlere e müteveccih olduğu (ihtimalleri Okarssında Mihver siyasetinde de bir değişik. lik olması icap eder. Almanya İngilizlerle davasını halletmeden, Amerikanın harbe hazırlandığı bir devirde bu macerava girecek midir? Zayıf olmakla beraber bu ihtimalin tahakkuku, orta Avru payı yeniden bir hürp havası İ çine sokacaktır ki, bunun doğü- tları belki Alman si bile riyazi bir hesapla lerdir. Kimbilir, gün doğmadan meşi. mei şebden neler doğar, ——— — —— HALKEVLERİNDE: Sarıyer Halkevinden: Haziran 1041 cumartesi günü saat 15.de Evimiz sax lonunda profesör İsmsli Hakkı Bal- tacıoğlu tarafından (Karagötün kas rakter ve estetiği) mevmu Üzerine bir konferans verilecek ve Konferans tan sonra meşhur Karogözel Yor - gancı Mehmet tarafınılan ÇK dim) bir karagöz oyunu gösterile » cektir, Herkes gelebilir, TOPLANTILAR © Türk Diş Tabipleri Altı aylık kongremiz 24/6/9041 S günü 18.30 da Cemiyelimiz merkezi olan Cağaloğlu Etbba Odasında yâ» pılacaktır. Âzaların teşrifleri rica ©- tunur, YENİ NEŞRİYAT: GÖRÜŞLER — Adana Halkevi ay kk küllür mecmunsdır, 35 İnel sö yası çıkmıştır. * GÜN — Cumartesi günleri çıkar, siyasi ve edebi gazetedir, 4 üncü 3â- ymı neşredilmiştir. * KARADAĞ — Diyarbakır Halkevi aylık derstsidir. 39 ve 40 ıncı seyis ları çıkmıştır. TIP FAKÜLTESİ MECMUASI — İstanbul Üniversitesi tarafndan meğ redilir, meslek! mecmusdır, 4 üncü yıl, 16 inen sayısı çıkmıştır, AYIN TARİHİ — Başvektlet Met buat Umum Müdürlüğü | tersfndan her &y neşredilir, ayın siyasi ve ik- uncu sayıları çıkmıştır, * vÜceL — İstanbulun ayhk sana ve fikir mecmussıdır. 78 me söyis değerli yanlarla peşrilmiştir. * TÜRKİYE KIZILAY MECMUA: 8 — Ankarada iki ayda bir çıka 377 inci sayısı neşredilmiştir. Cemtyetindeni | meal e emeğim yağli lll” —— Mü ig e yi my ay Da a

Bu sayıdan diğer sayfalar: