6 Temmuz 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

6 Temmuz 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BURSA YOLUNDA: mralı Mahpusları o Vapurumuzun Etrafını çevirirken Bu Gelenler Kim? - Medeniyet ve Hürriyet Hasreti Çekenler - Bir Demet Karanfil 25 Kurusa - Parasını Alamıyan Mahpus Hayrette i Yazan: SEVİM SERTEL enizyolları idaresinin Mara- kaz vapuruyla Köprüden iareket edeli üç saat kadar olu- yor, Marmaranın berrak mavi su- Jarı üzerinde oldukça süratle iler Jiyoruz. Bursa otellerinde yer bul manın güç olacağım söyliyenlere ancak vapurdaki kalabalığı gör- dükten sonra inanbiliyorum. Eline ufak bir çanta alan, bir iki arkadaşını kandıran hafta ta- #lini geçirmek için Bursanın yo İunu tutmuş! Lüks mevkideki Kmavi koltuklara kurulup gazete karşılıklı tavla oyn - kinci mevki güvertede ere yatıp yan gelenler, aşağı yu” koşuşan çocuklar; hep bu Isa yolcularına dahil. Ben vapurun orta selonunda b arkadaşımla konuşuyorum. e ortalıkta bir telâş olu- - Herkes ayağa kalkıyor, yer - boşalıyor. Arkadaşıma: | — Galiba geldik, diyorum. | © Bursa ile İstanbul arasında sık sk gidip gelen arkadaşım! © — Imkânı yök, diyor. Mudan- “yaya bir saatten evvel varama - yiz. © Bu esnada güverteden soluk sof ığa ini ir çocuk bağırarak ya-| la iyor: kara göründü gel! © Arkadaşım birdenbire bir şey tsrlıyanlara has atılgan bir ta vırla: © — Geçen günkü gazetelerde va purların bundan sonra Imralıya 'uğrıyacağına dair bir ilân gör - “müştüm, diyor. Belki de adanın açıklarındayız. Şimdiye kadar sessiz geçen se- hatin temposuna uymuş olan halk birdenbire canlanmıştır. Se-| bini bilmiyenler, bilenleri tâ - ze ediyor; ve halk güvertelere| — koşuyor. Biz de onlara karışıyo- "Arkadaşım tahmininde yanıl - “mamış.. Önümüzdeki kara par- çasının burnunu dönünce kendi-| mizi oldukça geniş bir koyda bu-! Yuyoruz. Vapur yavaş yavaş kı Taya doğru ilerliyor. Sahil boyu- a amuden inen yegâne sokak ü- yerinde beyaz renkte, bir örnekte bir düzine kadar büyük binalar ünüyor, Yanı başımızda, biraz evvel bu olu çok iyi bildiğini söyliyen bir bayla ecnebi bir seyyah arasında ınsızca şöyle bir muhavere ge- çiyor; 1 — Neo geldik mi? © — Galiba,, Galiba Mudanyada- b Ben henüz şehre benzer bir şeyler görmüyorum. Şu beyaz bi- nalar nedir? ? Çok bildiğini iddia eden va - iş bir saniye yutkunuyor son > « Orası mı, diyor, orası şehrin lektrik santrahdır. Yutkunmak sırası ecnebiye gel mişti | — Elektrik santralı mı? Doğru su ben çok yer dolaştım amma bu İ kadar muazzam elektrik santra- ancak birkaç çok büyük ş6- de rastgeldim. Hayret! * * İs zi ui aralık etrafında Imralı İs- minin fısıldandıdığını duy muş olacak ki, bizim vatandaş birdenbire hatasını anlıyor ve ö - zür diliyen bir sesle; — Affedersiniz, diyor. Bir par» yanılmışım!,. Burası son sis - tem nümüne hapishanelerinden iridir, Hata etmek insan harcı... Am- a bilemeyince atmıya ne lüzum “var, bilmem ki... © Artık sahil iyiden iyiye gözü - “ küyor. Adanın şark taraf: baş - n aşağıya ekilmiş... Rıhtam bo - yu vapuru seyre çıkmış mahpus- la dolu. Kendimi âdeta geride am ufak bir Anadolu kasaba- nın iskelesinde sanıyorum. Na- ki, buşka diyarlardan haber- * Jer getiren posta günü haftanın en heyecanlı beklenen günüdür. Şimdi sahilden vapura doğru gelen sandallar görüyoruz. Her kafadan bir ses çıkıyor:. — <— Kim bu gelenler? » — Mahpuslar mu geliyor... Ey- wahlar olsun! © — Yok canım hiç onları bura - Tara bırakırlar mı? © — Ya bize bir şey yaparlar - . — Saçmalama Allahaşkına, bun |o çıkık elmacık kemiklerinin a - Sandaldakiler Istanbuldan ge- len halkı görmek, senelerce has- retini çektikleri Medeniyetin ko- kusunu olsun almak için var kuv- vetleriyle küreklere asılıyorlar. Vapurdakiler de merak dolu gözlerle yaklaşan kayıklara ba - kıyor, bu mahpus denilen nesne- nin ne biçim şey olduğunu gör - mek için sabırsızlanıyorlar. Ni - hayet geminin dibine vardılar. Hepsinin başı sıfır numara bir us turayla kesilmiş.. e Gördüğümüz tarlalarda nasıl çalıştıklarının hi- Kâyesi güneş yanığı tunç Tengi yüzlerinde okumuyor. Uzerlerin - de gayet açık gümüşü renkte bi- Ter üniforma var, Onlar, bize ve biz, onlara'ba- kıyoruz. Biz onlara acıyan, kor-| kan, seven ve anlıyan, nefret e den gözlerle bakıyoruz. Onlar hürriyetimizin kıymetini kavrı » yamıyanlarımıza acıyarak; onlar -| dan nefret edenlere, bizim yeri « mizde olsaydınız belki sizin de ba şınızu ayni şeyler gelirdi, ken » dinizden o kadar emin olmayınız diyen bir tavır ve bakışla; bakı-| yorlar, Bakışıyoruz. Hepsinin elinde demet demet karanfiller var, Kendi alın terle - riyle yetiştirdikleri bu çiçekleri 25 er kuruşa satıyorlar. Halk bu beklemedikleri satıcıların hatı ralarından alabilmek için birbi- rini itiyor, güvertenin kenarına geçmiye uğraşıyor. Evvelâ onlar demeti yukarıya atıyorlar, sonra| ,, müşteri parayı sandala atıyor. Böylelikle bir hayli çiçek sattılar, Yanıbaşımızda duran yağız de- likanlı bağırıyor: — Arkadaş, bana da bir töne at kemikleri çıkık, yuvarlak mikail bir sdam kafasını bize doğru kal- dırıyor ve sonra var kuvvetiyle elindeki demeti yukarıya fırlatı- yor. Çiçekler genç adamın elleri» nin içine düşüyor. * B" aralık vapur barekete baş lıyor, Mahıküm son bir ü - mitle yukanya bakıyor ve: — Âman bayım, çabuk atımz! Diyor. Fakat yanımızdaki genç bu son fırsattan istifade ediyor, E - linde tuttuğu 25 liği cebine atı yor ve sonra ne yapayım der gi- bi omuzlarını silkiyor. Sandal - dakinin ayı tutmak için ha - vaya kalkan elleri boşta kalıyor; Tasındaki iki siyah göz bize ba - kıyor; ne bakış yarabbim... "Evvelâ doğru dünyadan gelen bir adamın bunu yapacağına ina- namıyarak hayretle dolan sonra ancak çocuklarda rastlanan bir mâsumiyetle bulanan gözler... Hiç bir şey söylemiyor» Fakat ah o gözler... Sanki: Zeytinyağı Fiyatları Ucuzluyor Kuru Fasulyacılar Heyeti Dün Ankaradan Döndü Son: günlerde ( zeytinyağı fiyatlarında ucuzluk “baş göster miştir, Evvelce 95 kurusa kadar satılan en iyi kalitedeki o zev- dayi ir 85 - 00 kurusa kadar düşmüstür. Diğer taraftan su- sam yağları da ucuzlamaktadır. Bir hafta evvel 40 kurüşa satı- Jan susam yağı “bugünlerde 35 kurus olmustur. Kuru fasulya fiyatları Bir kaç gün evvel siden kuru fasulye sehrimize dönmüslerdir. veciler evvelce calı fasulyesi icin tesbit edilen 17 kurusa itiraz etmişlerdi, Vekâlet bu itirazla- rım tetkik edileceğini vadetmis tir. Diğer taraftan fiyatları mü- rakabe bürosu da fasulye mese- lesi hakkında tetkikler vapmak tadır, Bir iddiaya göre, bazı ku- Tu fasulye tacirleri ihracat ümi- divle fazlâ miktarda stok yap - mişlar, bebiyet e vermislerdir. Fasulve *acirleri bu iddiaları da cerhet - mektedirler. Bir fasulye taci- rinin verdiği hesaba göre fa- sulye fiyatları istihsal mıntaka arında artmıştır. Ayn! zamanda çuval fiyatlarının da artışı fasul- ye pahalılığına sebebiyet ver- miştir. Yarin toplanacak olan fiyatla- rı mürakabe komisyonu bu me- sele hakkında tetkikler yapacak- tır. BELEDİYEDE : Mülkiyet Hakkına Riayet Edilecek Son günlerde bazı duvarların LU inhidam,. olduğu bahane- siyle belediye tarafından yıktı- rıllığı, bunun da imâr projele- rini tatbik etmek için yapıldığı Dahiliye Vekâletine | sikâyet e dülmistir. - Dahiliye Vekâleti bu sübi-.sikâyetlere « meyday- veril memesi için alâkadarlara -bir ta- mis - göndermistir, Bu tamim- de, cadde tevsii, meydan acılma- sı gibi imâr ve şehrin güzelleş- tirilmesine matuf hususatta lü- zumsuz yöre bina ve duvarla- rın maili İbhidam - olduğu baha- nesiyle oyıktırılmaması bildiril- mekte ve mülkiyet hakkının kud siyetini esas kanunu ile kabul eden, Cümhuriyet hükümetinin bu sarsılmaz prensibine karşi aykırı harekete hic bir veçhe mü saade edilemiyeceği tasrih olun- maktadır. İlk Okulların Tamiri — Be- lediye tamire muhtaç ilk okul- larda yapılacak tamir ve inşaatı tatil devresinde ikmale karar vermiştir. Bu ay içinde 35 inci, 52 inci, 62 inci, 68 inci ve l3i cü ilk okullardaki tamir isleri ik- mal edilecektir. İngilizce Öğretmenleri İçin Kurs Açılacak Ankara, 5 (TAN) — Hâlen şehrimizde bulunmakta olan İn- — Hürriyeti, izzetinesi, bü - (Arkası 4 üncü sayfada) giliz pedagoji profesörü Hamlev ile diğer bazı İngiliz dil müte- hassısları Ankara ve' İstanbulda fiyatların artmasına se-| B birliği, şehrimizde bu- lunmakta olan Münakalât Ve- kili Cevdet Kerim İncedayı ş8- refine Beyoğlunda, birlik bina sında dün akşam bir çay Ziysfe ti vermiştir, Ziyafette vali ve belediye re- isi doktor Lütfi Kırdarla bü- Toplantı, Vekille gazeteciler a- nda çok samimi hasbihaller vesile teşkil etmiş a gazetecilerin bazı dilekleri yıya bildirilmişti Yukarıdaki rest lât Vekiliyle val tün gazeteciler bulunmuslardır. İlerle bir arada gi Piyasaya Dün Bin Sandık çay Verildi Basrada Birikmiş Mallarımızın Süratle Getirilmesi İçin Tedbirler Alınıyor Bundan bir hafta evvel Mer- sine gelen 1000 sandık cay, dün- den itibaren piyasaya tevzi edil- miştir. Bu suretle piyasadaki cay darliğınn Oönüne | geçilmiştir. Çay ve kahve birliği tarafından satın alınan İl bin şandık çay Bağdatta beklemektedir. tiyle İrakta cereyan eden âs- keri harekât ösnasında, Basra yolundaki bazı köprüler harap| olmuştur, Bu könrülerin sürat le tamirine başlanmıştır. Basra volu Fakliyata müsait bir hale geldikten sonra yalnız Baüdât- taki çavlar'değil, orada birikmiş bir çok" mallar da Tramvay Bandajları Yine Getirilemedi Tramvay idaresinin Romanya- va sipariş ettiği bandajlar son günlerde şehrimize sevkedilmek üzere Köstencede bulunuyordu. Fakat Sovyet Rusya - Almanya harbi baslayınca handajların de- niz yoliyle getirilmesi imkânı kalmamıstır. Tramvay idaresi Köstencedeki bandajların “kara Volivle nakli i cin bugünlerde teşebbüslerde bu Tunacaktır. Bandırma - Erdek Yolu Erdek, (TAN) — Bandırma - Erdek çösesinin İnşaatı bitmiş- tir. Yolun küsat merasimi bu- günlerde yapıalcaktır. Büyükdere Meyva Fidanlığı Büyükdere meyve islah istas- yonunun genişletilmesine karar Bu fidanlıktan 5283 fiden tevzi edilmişti. Wak -) mize gelecektir. Mal getirmek için yeni bir nizamname Ticaret Vekâleti mal ithali i- çin yeni bir nizamname yapmış alâkadr müesseselere göndermis tir. Bu mizamnameye göre mal getirmek için, yalnız akreditif aç mak kâfi değildir. Mala karşı mal getirmek lâzımdır. Tel ve çivi ihtikâri Yarn toplanacak olan #iyatları rakabe komisyonu, tel ve çi vi ihtikâri ile alâkadar bir şe- memleketi- ! beke hakkında karar verecektir. Samsunda Yeni Hasad Başladı Samsun, (TAN) — Her taraf- İa hasat başlamıştır. Mevsimin cok kurak gitmesine rağmen mehsul ümidin fevkinde bir üstünlük göstermektedir. Hasa da hararetle devam olunmakta, mahsul ambar edilmektedir. Maarif Vekâleti de İzmir Fuarına İştirak Edecek Bu sene açılacak İzmir Fuarı- Maarif Vekâleti de bir pavyon telebe resim ve yazı sergisi a- cilacaktır. Maarif pavyonunda Gazi Terbiye enstitüsünün resim iş şubesi iştirakiyle orta o- kullarının resim ve yazı dersleri! faaliyetlerine ait talebe resimle- ri le el yazıları teşhir edilecek. tir. Resimler ve yazıla yaslara ve smıflara göre tasnif olunacaktır, Türk Musiki Üstatları İçin İhtifal Hamami İsmail Dedenin Eserleri de Tesbit Ediliyor Klâsik Türk musikisini kıymetli şahsiyetlerin mak ve onlara olan sev; tırmak düşüncesiyle beledive mü him bir karar vermistir. Bu ke rTara göre, klâsik 'Türk musiki- sinin oüstatları icin birer “gün. tesbit ve konserler tertip edile- cektir. İlk olarak Hamami İsmai Dede için bir “gün, ayrılmak- İtadir. San'atkârın Hamparsor nolasına alınmış 500 bestesi kon- servatuvar tarafından tasnif €- dilecek, plâklara alinacak ve memleketimizin tanınmış sa natkârları tarafından o çalınacak ve söylenecektir. Hamami İsmail Dede günü ve gecesi için belediye ve konser- vatuvar idaresi bugünl alarm çizecek T kisinin bü kudretli üstadmın ru hunu şadetmek ve es nitmak için yapılacak bit edecekt ADLİYEDE : Bir Muhtekir Mahküm Oldu Taksimde Cümhuriyet cadde- sinde, 1 numaralı dükkânda 0 tomobil ve elektrik o malzemesi satan Mihran Keşişyan; takim en çok 200 kuruşa satılması İ- cabeden bobin pilasinini 500 kuruşa satarak ihtikâr yapmis- tr. Adliyeye verilen Mihran Ke- sişyanın muhakemesine dün #€- kizinci ceza mahkemesinde ba- kılmıştır. Keşişyan; Milli Korunma ka- nunu ahkâmma nazaran 25 lira ağır para cezası ödemeğe, 7 gün dükkânmm kapatılmasına ve bobin plâtinlerinin müsade- resine mahküm edilmiştir. Kumaş Çalmış — Yün İpek mağazasından iki top tafta çalan ve Kadıköy iskelesinde yakala- narak adliyeye verilen N&ime ve Mehilikanın muhakemesine mev kufen devam edilmiştir. Ücüncü Sulh Ceza Mahkemesi suçunu sabit görmediği icin Na İmenin beraetine, ve Meliha- nın 3 ay hapse mahküm edilme- $ine karar vermiştir. Makine Hırsızı — Bursalı Zeh ra isminde bir kadın Mahmut- paşada oturan Nezahatin gizlice evine girmiş ve dikiş makinesini calmıştır. Zehra makineyi satmak için gittiği Kapalı çarşıda polis ta- rafından yakalanmış ve adliyeye verilmiştir. İkinci cezada yapılan muha - kemesi neticesinde Zehra 6 av hapse mahküm edilmiştir. ——— İstanbul Fabrikatörleri Ve İzmir Fuarı İzmir fuarı komitesi mmftaka iktisat müdürlüğüne yazdığı bir mektupta, ber sene olduğu gibi bu sene de İstanbul fabrikatör-| lerinin fuara iştirak etmesini İ- leri sürmüştür, Mıntaka iktisst müdürlüğü bu mesele hakkında fabrikatörlere bir temim gön -| dermistir. Asir bilir ki, insan bütün bir ömrü bir anda yeniden yaşar. Bu, yalnız ölenlerin, daha doğrusu öldürülenlerin “değil, bazan yaşıyan - ların da başından geçer. İnsanın, bü- tün bir aşk macerasınm hatıratı, eldivenini çıkarıncıya kadar geçen bir lâhzalık ana sıkıştırabildiği za» mahlar hiç de eksik değildir, Teyrdale, salonda ayaktaydı, Bir adım ölesindek! masada etli, yemyeşil yapraklariyle nenip bir nebat 'göze darpıyordu. Kırmızı, toprak “bir sak- sıya olurtulmuştu. Nebstn, en hafif bir rüzgâr üflemesinde bile, durma- dan sallanan uzun yapraklarında, in- sanı kollarıma çağıriyormuş gibi, a- caip bir davet edası vardı, Tryadale'in arkadaşı, yalnız içmiye Bırakıldığmdan şikâyetçi bir somurte kanlıkla büfenin yanmda duruyordu. Her ikisi de resmi kıyafetteydiler... Trysdale elbiselerinin düğmelerini çözdüğü sırada, gözlerinin önünde iki saatlik;bir sün parçasmın, bütün olup bitenleri geldi, geçti: Burun de- Wiklerinde h&lA, kilisenin önündeki ci-) çek yığmılarmın kokum serlıyordu. Kulaklarında o karmakarışık sesler vardı Gan sesleri. Elbiselerin “hışır- tıs, Koro..“Ve nihayet. Papasn "O, nu, bir daha geri dönmiyecek şekil- de, bir başkasma kör bir düğümle bağlıyan marıltıları.. Hatıraler., Hatalar, Daha eski, 0, güzel günlerin hatıraları. lar memurlar olsa gereki eaasaeses 0. Henry'den Hikâyeler : « 2... GEL, o kör gururu, .© kör olanı »za- metl yok mu? Bilin çektikleri hep, hap bu yüzdendi. Kendisini, ba- şiir kumlara sokan gülünç bir deve kuşuna benzetiyordü; me yapsi, De etse “O, nun kendisini Dırakamiya - cağınt sayımıştı. Fakı Ona açıldığı geceyi Bir ara “0, — İspanyolcayı, bir İspanyol kadar iyi bildiğinizi, kaptan Carruthers'der şitim, dedi Bu meziyetinizi niçin benden sakladmız? Doğrusa şu Carruthers, çekilmez bir budalaydı!. O günü iyice batırlı- yardu: Klüpteydiler.. Söz dönmüş, İspanyolcaya dökülmüştü. bilgiçlik satmak için, her ptığı gibi, bilmem hangi 10- Hatten aşırma, İspmyolea bir atalar sözünü, yarılıp, sarp ağzından kacı- rwerince, . kendisinin mu katılmamış hayranlarmdan Carruther$ aptalı da, bu övünmeye sadece inanmakla kal- sa,neyse, yememiş, İçmemiş dev a7- rasmda büyütüp dikten sonra dört bir bucağa ulaştırmıştı! "O, nun da kulağına heri bu söz çalınmış olası AL.. Çeviren: Ha - Ça sesansanaa' “O, nun kentisine Karşı beslediği badet derecesindeki büyük Başran - Mağa öyle düşükündü hakikati » Temiye bir türlü dili varmadı. Böy kle eşsizliğini, her zamanki gibi, “O, Run ayakları dibine seriver vinrsis, masıl titremlş, nasıl abil yavru kuşlar gibi... Gözleri gözlerindeyd!. O gözlerde Trysdale'in “evlenme,, teklifine karşı şüphe gölürmez bir “evet. yanıyordu, Trysâale bundan emindi, hem de çok emindi; bunun böyle ol- duğuna her zaman, hattâ şu dakika- da bile yemin edebilirdi, “O, başmı önüne eğmi Size cevabımi yarın veririm, kızardı, iÇ ei günü, odasında, “O, nur göndereceği cevabı bekliyor - du. Sabırsızlık içindeydi. Öğleye doğ- tu, işte, şu kırmızı toprak saksrla durmadan kollarmı açıp kapayan a- caip frenle inelrini getirdiler, o gön- dermişti... Boşka ne bir söz, ne bir haber,. Yalnız saksıya küçük bir de etiket Miştirilmişti, Üzerinde çiçeğin yabaner adr yazılıydı! O gün, aksnm- lara kadar bekledi, fakat hiçbir haber alamadı., “O, nunla konu: lan gururu, yina 6 kör olasi azameti, bir türlü onun yakasını bırakmamış” İki akşam sonraydı, bir ziyefette göz göze geldiler, Soğuk, resmi bir selâm, Fakat gözlerinde saruşturucu bir merak ifadesi okunuyordu. Trya- dale gayet narik ve sabırir davrandı ilk sözü ondan bekliyordu. “O,, ken- dlsine karşı soğuk davranıldığını. ka» dmveri bir el çabukfuğiyle derhal anları; ve bir anda ddela buz ke- silivermişti * Je son karşılaşmaları da böyle başladı, böyle bi Kim ka» bahatliydi? “O, mu, yel kendis! mi? Bilmek istiyordu? Gururu, ha- bersiz bir tokat gibi yüzüne çalım - muştı! Eğer kendisi kabaha! , ka- bahati neydi? Bu suslin cevabını uçsuz bucaksız özametinin, duman: tüten harabelerinde arıyordu! Eğer, idığı bu derin uykudan bü- arkadaşmın 1:1 sesi uyandırdı — Bana hek Trvslale, e oluvor İtar bile. Vay, Bizim bu eski öjine- kuzum, men var #enii?. Görevler sanki senin evlendiğini sanırlar. Bas na bak da ibret al, Tzysdale, sar'nı- sak kokulu bir yük vapurunda tâ Cenuhl Amerikadan geldim: yalnız. yalnız bu İş için, Üstelik, biricik ka kardeşi de elden kaçırmak cuba Haydi gel, bir kadehçik çek, açılır sın... — Teşekkür ederim, canım İstemi- yor. — Heklısm Teysdale, hani, senin bu konyak da “çekilmez, doğrusu Sen, hele bir gün, Punta Redsondur- ya, bana gel, ihtiyar Garia'nm ka- çak konyağından bir yudumcuk çek de, bak bir daha ayrılabilir misin? Düşünme, düşünme, bu bir yudum tün o uzun yolculuğa yeter de ar- #a nereden çıkı? Bu frenk inciri 3 ve Tryadale? — Hediye. Bir arkadaştan. bu cinsi tanıyor musun? — Nam tanmam? Punta civarın- ia aramadığn kadar bulursun, İşte bak, etikette adı da yazılı. İspanyol. sa anlar mısın Trysdale? Trysdale sarardı, dudaklarımda 26 hir tebesstim belirmişti. — Hayır, İspanyolca mı bu? Sen İ derslerinde söylenilmesini belki Buhranı Var ! Yazan: Naci Sadullah u satırları, ciddi olmak id” diasını güden İstanbul ga” Ss 3 zetelerinden birisinden iktibas © diyorum; “— Plâflarda ciplak avakla emlak avaklarımıza! sim; ve bilha ayağın söze mümkün mertebe bakımlı) icabeden bir devredir hic bir kusurünu in“ se inek oranlarla örtmüvor. k ayakkabılar kin görünmesin. manki temizlikleri dir. Tırnaklarına da syrica malı, onları haftada bir cilâlam ldir. . ayakları sıcaktan mü- delikli ayakkab! giymelidirler. Bunlar, ayağın bol bol havalanması temin eder ler. Sıcak havalarda, larına talk pudrası lidir! parmak gra” serpiştirme- şu sırasında kar: | dının, ciddi 6) meslekdaşları * miz farafından nasıl alenen, res* men ayağa düşürüldüğünü gö- Bundan | hâlâ) lütfen bir de, dlasını güden ga" zetelerimizden birisinden iktihas şu satırlara göz gezdi: raklarını bir bardak iyi sirkede 24 saat birakınız. Sonra nasır” nızı yıkayınz. Sirkeden çıkara” cağınız yaprakları yaş yaş nası“ rın üstüne koyunuz. Bir bağla bağlayıp sabaha kadar orada mu- or ki, ietimal ıstırap” lara makes olması lâzım gelen i gazetelerimiz, lâf ğa düşürmekte, halka nasır ilet reçetesi yazacak derecede terak ki etmislerdir. Bundan hâlâ şüpheniz varsa lâtfen. ciddi olmak iddinsımi çi den İstanbul gazetelerinden di öer hirisinden iktibas ettiğim &# satırlara da bakın: mak kesmek devin geç“ meyiniz. Bu da vukuf, ve dikkat istiyen ince bir san'attir: Ayak tırnaklarınızı, düz. ve oldukça kısa kesiniz. Eğter cilâ sürülecek- se, eilâyı sürmeden önce -yana doğru genişleyip ete batmamasi icin, tırnaklarınızı alttan törpü leyiniz. Bu ameliyevi yapmadan - bir gece evvel, (tipkı el tırnakların” da olduğu gibi, tırmak kenarların daki derileri itiniz. Yatarkeri, bu derinin üstüne krem sürmek mühasiptir. Kremi sakın gündüz sürmeyiniz Zarif ve ipekli çoras bınız lekelenir.., Bir ikmektehin hıfzessihha mazur görebileceğimiz bu ctimle- lerin, bugünün dünyasında, bu” günün gazetelerinde, dünyanın seyrini değistirecek kadar mu- azzam hâdiselerle yanyana geti- rilmesi ile fağfur kâseye bula" sik suyu doldurulması arasında, tezat keskinliği bakımmdan ne fark var? Bu kılığa sokulan gazeteler in sanda, harikulâde ciddi ve ha“ yati davaların müzakere olun” duğu bir meeliste kürsüye çi kan ve monoloğ söylemiye ha: van çatlak zihnivetli bir hati” bin tesirini bırakmıyor mu ? Artık süpheniz kalmamıstır sa” | nırım: Ortalıkta, ikide birde söy“ | lenildiği gibi kâğıt buhranı yok, fakat ondan daha feci... kalem buhranı var!... Bir Adam Asılırken Şarkı Söyledi Samsun (TAN) — 8 - 9 sene © Çarşambanm 'Terme kaza” sında bir cinayet işlenmiş, 3 bohcaci kadını parçalayan Da vut ve kasap Ali hakkındaki #* dam hükmü o katiyet kesbet - miştir. Hüküm infaz edilmiştir. Bunlardan biri Seathane mey” danında, diğeri de Buğday pa" zarında asılmıslardır. Maslum - tardan kasap Ali sehpaya cikar” ken (çare bulan olmadı bu ve” reye) sarkısmı söylemekte İdi Diğer maslup Davut ise her in | — Evet, İspanyolcadır. Punta yer- Vileri, onun uzun yapraklarını, İnsanı kucağına çağıran açılmış kollara ben- #irler, Adı da Ventömarme'dir. Mâ-| demekte, l narı, “esl, beni #l. san gibi yıkanıp gömülmesini va” | sivet etmis ve şahadet getire“ | rek bitkin bir halde tandarmanı9 | vardımiyle isle, çıkarıl mist.

Bu sayıdan diğer sayfalar: