13 Kasım 1934 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 6

13 Kasım 1934 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T'ÜRK DİEİ » nıı?h âyesi Kadın Kurbanı! Fakir,bir ailenin çocuğa | olan Tuğrul musikiye olan fitri istidadı sayesinde yük- | solmiş, meşhur bir bes- tekâr olmuştu. Herkes ta rafından takdir ediliyor, 8- viliyor. Şöhreti gittikço bü yüyordu. Evleneli — seneler mişti. İki yavrusu ve karı- risile yuvasıada mesut ve müreffeh yaşıyordu. Bir gün verdiği muvaffakı yetli bir konserden sonra ödasına çekilip — istirahat ediyordu. Kapı vuruldu. İçe- riye giren garson kendisini bir hanımın görmek istedi ğini ve salonda beklediğini | söyledi. Düşündü. Yukarıda horgünkü prostişkârlarından biri olabilirdi.Yerinden kalktı yürüdü. — Salona — gelince mevzun endamlı şık — güzel bir kadınla karşılaştı . Der- hal Tuğrula doğru elini u- zattı.. Samimi bir iltifatla elini sıktı ve kendini tak- dim etti.. Birer koltuğa otu. rdular.. Kadın sanatkâra karşı duyduğu takdir - his- lerinden bahsederek — şey. | tani bir tobessümle — gülü- | yor.. Ve kıvrak hareketle. rile erkekliği teshir etme- ge çalışıyordu.. Saatlerce konuştular,.. Genç kadın sa- nki Tuğrülüu — gihirlemişti.. Erkek onu uysal bir. çocuk gibi dinliyor kalbine sıcak, yakıcı — birşeyin — aktığını hisseediyordu.. Vakit epice Ertesi gün reayrıldılar.. Tuğrulun zihnini mahiyotini tahlil edemediği bir düşünce kaplamıştı.. Bu kadın — ona fevkalüde olarak görünmüs,. Tuğrulun kalbini ti.. O kadına temayül — bir yuyordu. Eve gelince de bu düşüncesi sönmemişti. Hayalinde hep genç ka- dınla meşgül — olüuyor. - 0- nun yosunlu gözleri sü- tün gibi vücudü — nazar- Torından silinmiyordu. Ne mükemmel ne — oazip — bir | kadındı Tuğrul — acaba bu kadına âşık mı olmuş. tu?.. Bunu düşünmek bi le onu utandırmıştı. Yabancı — bir tehlikeli cazibesine mak cidden yüz kızarta cak bir — vaziyetti. Fakat bir türlü onu düşünmek- ten — kendini — menedemi yordu., Gecevi uykusuz geçirdi, Hep, hep o kadını düşündü. — Ara sıra yatağında doğruluyor, masum herşöyden bihaber karısını seyrediyordu. Sa ah erkenden evden çık. t Bir birahapeye daldı. İçti.. Belki bu suretle benliğini kemiren düşünceyi, müphem hasedi — verl.ğından silkip atabilirdi. Gitmek istemiyor. du.. Senelerdenberi ailesine | karşı gösterdiği morbutiyeti | kirletmek istemiyordu. Fakat ı bu kudroti kendi benliğinde | görmüyor. — İçinde kuvvetli bir his dajma onu sürükle- tiyordu.. Gidecekti. 1 ve yola koyuldu.. ilerlemişti.. buluşmak üze- | çelmiş- karşı — bir yakınlık du- kadının kapıl- adın Tuğrulu görünce şuh | va çapkın bir tavirla karşı- | ladı. Çok eski iıır—dn*gı gibi | kueıklaqnıır '* Nihalin nazarları Tuğrulun kalbini kızgın bir lâv gibi M yakıyordu. Şimdi evde kal- binde aşkının kökleştiğini | | bissediyordu. — Bu hislerin gunlunılıı kımıldanışı artık onu korkutuyordu Nazarla- rından herşöy — silinmişti Benliğine, varlığına, herşe - yine yalnız o kadın hâkimdi.. O gece evine kitmedi. Geceyi — Nihalin kolları arasında geçirdi. Ertesi gün eve döndüğü vakit merak | adon karısına vapuru kaçır- dığını ve bir arkadaşında yattığını söyledi. İlk defa vaki olan bu hule saf kadın bir mana veremedi ve ehem- miyetsiz bir sebebe atfetti Tuğrul hayatında ilk defa yalanı ogda söyledi. Artık Tuğrulun eve ve — konsere gitmesi — sıklaşmışltı. — Bir haber almak için evine gelenler sıra ile geri dönü- yorlardı.. Tuğrul artık ken- disi sefahate — terketmeğe foci bir sukuta doğru gidi- yordu.. İşte yaşanılacak ha- yat bu diyordu.. Herşeyi unutmuüş ve — torketmişti.. Artık evine de hiç gitmez olmuştu.. Onun bu sukutü- nu öğrenen ailesi kendi ha- line terketmişler.. Ve ona karşı kapısını kapa mışlardı. Meşhur ve şeref sa- hibi bir sanatkârın sefaha te dalmasını kimse doğ- ru bülmüyor. ve — her kes Jlânetle — yadediyordu.. Ünun vaziyeti günün en büyük ve en tatlı dedi- kodusunu - teşkil ediyordu. Zaman sefahat ve — eğ- lence ile geçti. — Sanat- kâr koendisini, şerefini, var- hğım — unuttu, Küçüldü, gürürünü ele alınmıyacak | müstekreh bir — paçavraya çevirdi. Artık memlekette yeri mevkii — kalmamış- ti Artık buradan — ayrılma- lıydi. Belki yüzünün — karasını | bu suretle temizleye, bilirdi. Buradan uzaklaştılar. Ye e Seneler — geçmişti. Tuğ- rulun beli bükülmüş saçları ağarmış, serveti do orjmişti | Arlık sefahatten sonra sefa- let baş göstermişti. — Çalış. mak kazanmak içinde vü- cudunde kan kalmamıştı.. Eyi gün dostu olan — ka- din takından da - torkedil- mişti. Artık ailesine dönmek istiyor. Fakat — bu cesareli kondi sinde göremiyordu. Ailesine, çocuklarına hangi haklua ken- disini affettirebilirdi. Onların saadetlerini çalmış hayatla rına elim bir darbe indirmiş- ti. Fakat onların — seneler sonra — tahayvül edon vaziyetlerini görmek — için yanıyor ve zamanlarını orada geçirmek istiyordu.. Bu arzu ile tekrer oraya döndü.. Birkaç defa evinin civarına gelmiş fakat tanınmak korkusu onu ora- dan uzaklaştırmıştı. Bir gün oğlunu konser verdiği tiyatro | nun önünden geçerken na- zarlarına çarpan — bir yazı son kseldi. onun benliğini saratı. Demek | oğlu kendi gibi meşhur bir musikişinas olmustu. Buradı bu akşam sanatkâr Nejat bev tarafındandan fevkalâda | i “Amerika Fırkaları bir arayamı gelecek? Vaşington, 10 (ALA. ) — Ruzveltin, — seçimlerde pek parlak bir ekseriyet elde etmiş olan yeni te- rekkici fırkanın önderi ay andan M. Lafolet ile gö rüşmesi büyük bir alâka ile karşılanmamıştır. Şimdi M. Ruzvelt, M. Lafolet ila bir birlik mi yapacak, yoksa soysal ve ökonomik sahala- rda tam ve kökten ıslahat istiyen M. Lafolet, demokrat fırkanın ve hattâ cümuriye- etçilerin sol cenahını kendi- sine doğru mu çekecok sor- ğgusu sorulmaktadır. M. Lafolet, — gszetecilere ökonomik buhranın zaruri olarak Tfirkaların bir araya | gelmesini intaç — edeceğini söylemiştir. Lafolet ilerde takip edeceği haroket tar- zının — Reisjicümurinkine ba- gl olacağını — bildirmiştir. Daha şimdiden bazı libe- ral demokratlar, M. Ruzvelt terakki — sıyasasından vaz- geçtiği takdirde kendisinden ayrılacaklarını - söylemişler dir. diye yazılıydı. Dü- ; şündü.. Oda — muhakkak oğlunun konserida bulunmalıydı.. Tıyatroya gir- di. Kişeye doğru ilerledi. Ce. bindeki son parayıda bilete verdi. Ve tanınmamak için oradan derhal uzaklaştı.. Akşam olmuş ortalık eyid. en eyiye kararmıştı. Karnı acıktı, fakat bir lokma ekmek almak için beş parası bile yoktu. Kalbinin heyecanı on- ua herşeyini unutturmuştu. Erkence tiyatroya koşmuştu.. Herkesten evel yerine otur- du beklemiy» başladı. Vakit konser | ilerlerledikçe tyatro doluyo- rdu. Betbaht babanın heye- canı gittikçe artıyordu.. Zilin gürültüsü bütün sesleri kesti.. Perde ağır ağır açıldı Nejat kemanı elinde halkı se lâmladı.. Ihtiyar baba akan yaşlar sakalına doğru yuva- rlanmağa başlamıştı. Bağır- mak haykırmak “Nejat işte ben senin günahkâr baban. n demek istiyor.. Fakat bu sesler içinde — boğuluyordu.. Konser başlamıştı. Çocuk muhtetif parçalar - çaldı.. En sonunda: Hanımlar, beyler dedi size babamın en çok sevdiği bir parçayı çalaca- ğim dedi.. Bütün başlar do- ğruldu. Herkes hareketsiz kaldı.. Salonda kemanın sesi yü Bütün buşlar eğilmiş gözler nemli herkes hüzün içinde musikinin ruhu sicak | bir sam yelj gibi yaralıyan coşğun nağmolerini dinliyor- du. Geride ihtiyarın ara sıra hıçkırıkları düyülüyordu. Ar- tık zavallı babanın taham mülü son noktasına gelmiş- ti. Bulunduğu yerden kalktı. Oğluna son bir nezarla veda etti. Çıktı. Kulaklarında ha lâ o ses nazarlarda o hayal . Karanlıkta — meçhul bir istikamete doğru ilerledi. Git ikçe silinen bir gölge gibi gecenin zülmeti seesizliği içintde kayboldu Hatunoğlu Hakkı Süha, Taşkın bir alkış tu | | fanı yükaeldi . | titremeye gözlerinden | tecektir. Gönül YD MA h!uIEHI%!"%!mLIMh SN dtf llli sülİÜaA. a0AE N UÜB ei Iİt aNDN İ a. cadillinı. GÜD . — atülliin. aililim” Jıuj.ııı Gerıik | Kafa İnkılâp; Bir milletin yur- | du üzerinde en yüksek bir yaşamağa ulaşmak kıvancına ermek için içinden yükselen bir kahramanın korduğu dü- zenlerdir. Bu düzenler, asukutu kanu- nu» gibi tabii düsturlarsa da kendi milletinin gerilğini ve muasır medeniyetin yüksok- liğini büyük bir zihin ge- nişliğile muhakeme ederek cihana örnek olacak bir hıy- | la yurt ve milletine ün ver mesi, aynı sırada yürüyen arkadaşların-yürüşlerine ba- karak uymaları lâzımeden iken - dimag kubbelerinin birden alıp ve düşünüp ka. bul edememeleri kendilerini şaşırtarak daraya çıkartır. Bir kısmı da: işe yaramı. yacaklarını gönül terazileri ile kendileri de anladıkları halde kötü bir zihniyet ne- ticesi —almış oldukları iş sanki vücüatlerile dönüyor- müş gibi sandalyalarından ayrılmak — istemezler. İşte | inkılâba yaramıyan iki kol! İnsanlık tarihi « dün ku- mandan, bugün bir asker ar- kadaşınız olarak çalışacağım» demekle vatan ve vatandaş- larına büyük hizmetler eden kahramanların adlarını çok önde yazdığı gibi işinden ay rılan kardeşlerimizde adeta kötülük istercesine değil bel. ki bilgisi içinde sözlerile, işlerile çalışa çalışa haklılı- klarını halka bildirerek daha büyük bir gşerefle yeniden iş başına geçmelidirler. Zira kurumuna başladığımız inkı- Jâp binamız behemehal bi- ister ki bu- nun yapımında hepimizin de bir taşımız bulunsun. Yarın herkes balkon ve trasasına çıkarak kıvanırken aşağıdan başını tutarak bakmak geri kafalılığın — utangaç cezası olmasın. Sandıkçıoğlu M. Edip selillin. MİL Filimi gösterilecekti zarif ve neşeli, kumiği İLÂV Ve FOKS JÜ R Milyorn Büy 4 > z '4 V M Dod y Lostıracılar Sahı Yıldızlar Revüsü Matineye saat 2. 30 da başlanacaktır: Pek yakında ÜkLEK D RE TTT M ÜT ı Alman ÖÜkonomik vaziyeti tetkik enstitüsü reisi olan profesör Vageman — son günlerde bir konferans ver- miştir. Bu konferansın Köl nişe Çaytungta çıkan ve krizin tekâmülü hakkın. da — haylinikbin görüşlere varan bir hulâsasını aşağıya naklediyoruz 1928 do nikbinliğe hakkı olarak — muhalif bulunan profosör Vageman bugünkü yaziyette betbinliğe karşi deliller göstermektedir. Bunu yaparken bilhassa nakjt paranının bollağuna dayanamaktadır, Fakat kısa vade ile ödünç verilen para uzun vade ile verilmeğe başlandığı an- | da işlerin yeniden çoğalması yolunda kati bir. hamle yapılmış olacaktır. —Ancak bugünkü vaziyet böyle de. gildir. Birinci sınıf obligasyonla- rın randımanı bugün de he | men hemen 1929 daki kadar yüksektir. Bu da, bugünkü veziyetlere göre işlerin düze. lmesine manidir. Sanayiin, ise pek azdır. Betbinlerco ve işlere para bağlamak imkânlarının bitti- | Kini iddia edenlere karşı, düşkünlük devrelorinin daimi ve bütün memleketlerde, fon- ni terakkiyatın sonu geldliği- ni haber voren bir takım pe- ygamberler moydana çıkar- dığını tecrübe göstermiştir. Sanki insanlık daima yeni ve büyük işler karşısında bulun- müyormuş gibi geçmiş zam- anlarda da, ancak — ökonomi dışında kalan âmillerin, bilh- hassa hükümetin yardimile bastırılan büyük krizler görül müştür. Ökonomik «oloma- tismp ancvaok ehemmiyetsiz olan düşkünlüklerden çıka- | bilmek imkânını verebilmiş- | ve bugün birçok mem- mıııgmnmmııg tir lll sadllllüna, .sattllltr. aatlllk Şehir Sinemasında Bu akşam TON, r. Ba dünyanın ıışhur Hi mutleka görünüz. ETEN NAL St "lı" n Avcıları | KM Lt L AAA âıuiılî“l'kvu'—l fevkalüde | | nce, ticaretin ve ziraatin kârları | 'I—Vl"l"'lu Krizin İlerleyısı. ) Profesörün nikbin görüş 'î leketlerde, düşkünlü kmak için güçlü kan bir ökonomik ö lâzım — olduğu başlanmıştır. İngiliz hukünm“' v lü çalışmasına ve Hit manyasının krize kar$i öj tığı savaşa muvazi Mösyö Puzveltin programı da (ıtbık ktedir. Profesör bu programına ökond! |kumdan bilhassa | kredi sıyasalarile krif P sraflarına ve ekim servislerine ehemmi, mektedir. Ekim — #Y ürünlerin mühim ©0b | azaltılması neticesiti * etmiş ve havaların 7 gitmesi de yardım etliğ' çiftçiler için fiatları$ eyileştirmeğe muv: muştur. Fakat — Amerika | için Banayi sıyasaslı | olmazsa ıioğı'uı'lıllfı kapılan yardım - küü hemmiyetlidir. Kriz — masraflarına bunları bir en? göstermek — )' Bu masraflara lâzilü an paranın en çok İğ ödünç — yolile, —© İ umümi - borçların artif” sile temin edilmiştir. V la beraber umumi borç##” 5, peten azdır. Bu borçlar | 30 haziran 1935 te 32 doları bulması muhtei Fakat bu paranın fııı gelirin — yüzde fazla — değildir. Profesör - Vageman İl açılmasına başlıca mi arak uzün — vade ile papa — faizinin pahal! görmektedir. En emin l için uzün — vadejle v&? paralara yüzde 5 — faif | tenmektedir, — Halbuki ofesör -Vagemanın fil faiz ençok yüzde 4Ü çmemelidir. Bu — itim&t” Ik da e:fiâayon korkut | dan ileri yelmektedir Amerikonın yaptığı İ | totkik edilirse bu mef” etin kendi — sınırları — İf ürününü gayret sarleta yüzde 20 ve fazla surfederek de yüzde 30 / petinden fuzla yükseltemi” ceği görülür. Amerikâ ” | acatının bu — tahlilinin dül | alış — verişinin lınnvoıinl j ağı olarak göılerıldlg' binaenaleyh ökonomik " liyetin yüzde 30 dan düşmesi imkânsız kobul edilebilir. Bu g? doğru ise bütün met ketlerin dış — alış veri nin büyük bir faaliyet & stermesine çok — muhtef” nazırile bakılabilir. gibi oldUR Balıkesir Tiraat müdürlüğünd Mülga Kepsüt ziraat meri tebinin — sebze — bahçesil” senelik jearl verilen bedel haddi ll* görülmediğinden 10-11-87 tarihinden itibiren — ihali bir bafta müddetle tem'” edildiği ilân olunur. ğ (526)

Bu sayıdan diğer sayfalar: