4 Aralık 1934 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

4 Aralık 1934 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ #ünen daha doğrusu kendi- K irdi, Kız oliaden tuttuğu Ptar nn nn su aa aa KE KA KN UN Değişen Gönül - Fakat olga bana göre kendi | düşündüzüm doğrudur. Bel İ işin iç yüzü de böyledir. | Madamki bir münakaşa aç- İt alaya çevirmeyin. İşte | benim düşüncem: Her genç | kendine hâkimlir. Sevmek | #evmemak elindedir. — Belki bu sözün — bir recoye kadar doğru olü- bilir. Fakat önce de süy- iğim gibi muhakkak her- esin ateşli bir — çoğl var- | İşte o zaman o kim- $0 sevmek isteğini kuv- Vetle hisseder. Fakat bü de- Yiğim şey kimisiade erken ki- '...'5"40 geç hnş'nrvl(ııııııîn le | 186 süreklidir. Bu bence sa- Talmaz bir kanun — gibilir. | #te Tekin sen jise bunun ak- Sini ileri sürüyorsun. Hayır hayır!. Bu doğru değil. — Doğrudur dostum. do Brudur. Ben bugün on sekiz | Yaşındayım, aşk - vo ihtiras hedir bilmem. Hattâ evlenm- *Ğö bile, bu ne olacakmış” diyebilirim — Darılma nma, seninkisi do akıllıl.k değil — Kuzum asıl iradesine | hâkim olamıyasın biri dü Be- Dain. İşte sana en güz-l bir Örnek; Ben sevicek | Ve aşk denen saçma şeyle- Te kulak asmam. Bunlar bir Moziyetse, pek — müstesnü imselerde rast gelinir. Dos- fum gâttüğünüz fikir tamu- Mile çörüktür. Siz zaif dü- | ne de Be hâkim olmıyan kimacle- TPsihiz, Aralarında bu basit mü- n_"'ı“!“ gittikçe artıyor, git- | tikçe hararetleniyordu. Hele ekin her sözünü — okadar tiyetle söylüyordu ki 6' rleri ne dese fayda ver- Miyor, onların sözü kulağı- Ba bile — girmiyosdu 0. kendi fik Tince hiç bir kadına bakmı- Yacak, hiç bir kızla evlen Miyccek, sevmek ve - sevil- thek ihtiyaçlarını önründe Uymıyacaktı — Arkadaşları Büni bambaşka bir gözle ba. h’“"ürdı. Üzün boylüu gez- Mez, eğlencelerde tat bül- Müzdı. Aradan zaman geçti.. Ve Yöni senelerin hayatı ona ha canlı ve daha çekici Belmeğe başladı. Yavaş ya- Vüş değiştiğini — seziyordu. aharın yaklaştığını tabist | değişiklikten anlıyor; ni Dun gittikçe çözüldüğü- | kalbinde gıcıklayıcı bir | Taylorin kıpırdadığını hisse- d'yonlu_ .“â" Bezinti yori olan eKı- rüşa * da dalgın delgin yü- Yör, birşeyler düşünüyor- b:_" Önceleri burada yalnız ha dolaşmağa utanırken ::'d:u buna da al ştı. Ertesi ç ibi'!“y zorluyor, V8- :T""k dışarı sürüklüyo- Rüz, lB“ gezintilerin binnıl_.ı Üü bir. kıza tesadüf etti. & seler kendisinin bir misli değiştiğini sızdi Deriü anılmaz — bir sarsıntı çocukla koşuyor- Yazı Müsabakası 2 T“ANdananu aana aa e eRSA NU NKELAN UN AYA" | bir. morfinle ' eta onu pülıl-ıvı ayırt elmek | abla» diye çınladı. O esnada Sennu ? geldiler. Öcürü tabıl vaziy etini bozmadı bile. Tekinse vüc udünden cereyan gelmiş gibi ürperdi. Başını çevirip lek car baktı. Gözlerinden içi- ne torf edilmez bir akınlı | oldu. Bu kız her halde çok güzeldi. Tekrar tekrar baktı. Gözleri güneşe buk- mış gibi kamaş yor, — yüzü- nün inceliklerini seçemiyor. du. Çok ge çmeden - keskin uyuşturulmuş gibi. oldü. Ne yaptığının, nerede olduğunun f'rkınJı_ | değildi. Kendine geldiği vokit uzun bir gece geçir- miş ve süslü bir rüya gör- müş gibiydi. Az evel gördüklerini hııtırlulışııkı | ta güçlük çekiyor, yakınlırda kimsayi göremiyordu. iler gün aya: yerin ziyaretçisi olmuş, ona bir daha rastlıyamamıştı. Ar- tk kendini günden güne yeşilliği artan bahçenin gü zelliklerine vermişti. Bir gün resimli — bir. mec- muanın kabıni süsliyen ge nç bir. kiz rosmine bakmak - tan kendini — elamadı. Yüzü güller kadar pembe idi, Ad- güçtü. Birde gül gibi koka- cak mıdiye yüzüne yaklaştı- rdı. Beklediği tatlı koku ge. pzini uğuşlurur. gibi oldu Şimdi — hirs ve - heyeca- ndan duramiyordu. Bahşeye çıktı. Gezdi, dolaştı - Biraz ötelerde bir”çocuk sesi işi diliyordu. Kulak verdi. Aynı | sas aÂygün abla, — Aygün | gülleri meemua ıııoıim!ı-— "ki kız resmini, dönebildiği | hbütün güzel şeyleşi lekrgr hatırladı. Bu guulliller şim di Aygün isminin vlru!ııııa_ toplanmıştı. — Sesin geldiği tarafa doğru yürüdü. Bir tahta parçası dayıyarak bıh'- çenin yüksek duvarı üzoeri- Ane tırmandı. Arka taraftaki bahçede küçük bir - kız ço- * cuğu öleye beriye koşuyor. Aygün abla artık oynamıyo. rum, meydana çık! » diye | bağırıyordu. Tekia dikkatle, heyecanla iki lar:ffıı göz ge- zdiriyor bu ismin sahibini | bir türlü göremiyordu. Bir- | den sağ tarafta — bir pfrıllı farketti ve buşinı © cihete irdi. “r;gıfn kız kardeşinin ke- ndine doğru vıklxı,lıgır. anlayınca çevik bir ı'.qrny.q a hbaşka bir gül fidanının ark- asına saklanmıştı. Ocolar bugün halalar.ını görmeğe lar ve bahçede gezer. | | İ | | | f::ınc::unı dalmışlardı. l_x'üç; ük kız ablasını bir tnrl_u bulamıyor, Ay.îıı':ln ise se T lüyordu. 'a";:ki:i: ı,volno gönül b'_' dadığı kız bü idi .Kıybom i kıymetli birşeyini b_ulı'n. larin sevinç Ve heyo__ı anını geçirdi. Ne kudır_ gıgzılı!ı Saçları kumraâl, göılYırı pare lak ve peşeliydi. .““fllhıı mütemadiyen _gulüıııy:ın bir hali vardı Körpe vücu- gdü bir gül fidanı Iındu'r zarif öıfınüyor.lu ÖOna şimdiye kadar gözünden İlılu'ndıgı en dolğun notunu verdi. Pa. gü | gölmişti. Evet | Hem pek vakit geçirmemeli- | ydi. TURKDİLİ BAYFA 3 Rornanya Yaba ncılar ve Yeni Türkiye.. Dış batanı Sükreşe döndü. | . : A Türk devleti, kelimenin bötün manasile müttehit bir memlekettir. Çünkü, Türkiya- Bükreş, 2 (A.â.) — Ro men Diş bakanı M. Titülesko üç gün kalmak üzerer Pa- risten buraya gelmiştir. M Titulesko yeni Sovyet elçisi M. Östrovekinin — itimatna- mesini krala vermesinde ha zir. bülüunacaktır. Bükreşte bu hüdiseye büyük bir ehemmiyet ve | rilmektedir. Çünkü on altı sene süren bir. münosebet kesikliğinden — sonra M. Üstrovski Romanyaya gelen ilk Sovyet mümessilidir. «Şa kızda ne gibi bir gü- zellik var?» diye sorsa ©on- latamiyacak, muhakkak boca hyacaktı. Çünkü o güzel. liği daha ilk d-la inonarak gözleri önünde süzerek seyrediyordu. Yalnız - o; agüzel» voya açok güzele diye bir hüküm verebilirdi Fakat onun dünkü fikri ne idi. Arkalaşları — kendini | başka bir irsan diye ta- nıyorlardı. -Bn gibi duygü. Tarını hangi ce<aretle onla- ra söyliyebilirdi!. — O artık bütün sırrını saklı tutmağa mecburdu. FPakat düşündü, Bu da doğru bir fikir değildi. İasan kendi duyduğu güzel eyi şeyleri — arkadaşla rının, dostlarının da hisset. mesini anlamasını ister. Eğer halini anlatsa bu va- ziyeti bir alay mevzuu teşkil | edecek Tekin ne yaptığını ne ya- pacağını şaşırımıştı. - Düvar üzerinden mütemadiyen genç kızı seyrediyordu. Fakat on- un kendisini — görmediğine' bakmadığına kızdı. Ve bir zaman kendi kendine — ıslık çalmağa başladı. Aygün ha. filçe başını kaldır:p - baktıi. Tekinin pek gülünç bir hali vardır. Kendinden utanıp 18- hğı kesti, Sorra artık bura- dan gitmeği düşündü. Buna da gözleri ve kalbi razı ol- madı. Aklına bir kurnazlık çok doğru Etrafına bir göz gezdirdi. Yoldan tarafta — arkadaşları kendisini gözetliyorlardı. On- ları görmemezlikten — geldi. Duvar üzerinde biraz daha oyalandı. Sonra birden tehl- ikeye uğrıyon bir insan fe. ryadile öte taraftaki bahçe- ye yuvarlandı, Bir kaza oldu diye arka- daşları yanına koştular, Ay. gün onu düşlüğü yerden ka- kdırmağa uğrcaşıyordu. Ar- kadaşı — Yılmaz — becerikli bir. — insan tevrile — kol una yapıştı. Ve — yavaşça Aygüle; «Lütfen siz eri çekilin!. Arkadaşımız şıılırdııı pek bhoşlanmaz» dedi. Bu söz Tekini diriltti. Gözlerinde karı geceleri aydınlatan bir şimşek parl. aması husüle geldi. Yılmaz- n sözüne içerlediği belliydi. Birdenbire — herşeyi — hattâ yaptığı maskaralığı unutarak «Ne münasebet; hoşlanma- sam buraya düşmezdimvdedi. Muallim M. — — m biraz | Bir Fransız alimi Türkiye için diyor ki: di yaknız bir millat vardır. Ârtık na Slâvler, ne Rumlar, ne de Araplar - vardır, Fransız mebusan — meci üyesinden Gratien Eandace | Paristb çıkan - «La Depehe Göolenjalovde Türkiye hakkın da şu yazıyı yazmıştır: Az zaman önce — ziyaret ettiğim Türkiye, — şüphesiz | genç bir mamleket değildir; bilâkis tarihi avideleri gibi harebeleri do çok olan, top raklarında — biribiri ard ava gelmiş birçok medeniyetle- rin hatırasını saklıyan — ve dört bin senelik — bir tarih sahibi olup burunla olorak iftihar eden bir mem lekettir. Böyle bir tarih ile hakkını tanır ve tasdik öde vitm. Türkiyeaynı — zamanda, hoercümerçleri bol bir devir- de İnsanı cidden | hayretler içinde bırakan de gişiklikler görmüş olan bir memlekottir. Bu asrın baş lanğıcıtda Türkiye-yani 08. manlı Avrupalıların gözünde eski ananeler içinde uyuşm uş, sevincinde bile keder hi solunan gamlı bir diyar idi Osmanlı İmporotorluğu yorı dünyevi bir devlet idi ve bu şekli dört asırdanberi hiç bir değişiklik görmüş — değildi. itibarile şarklı bir imparato- rluk olan bu . devlet, - elinde kalmış bulunan bütün kuyy- etlerini garbin yeniliklerine karşı yaptığı hirçın mahafa- zakârlığa hasretmiş bulunu- yordu. Kucağında — birçok ulusları — yaşatan — Ozmanlı İmp ırotorluğu asri telakkiler gün Babıalinin Türk ulusu. nun gerçek - varlıklarına ve menfaatlerine ihanet ettiğini hissetmektedi:; halbuki - ha- riçte Osmanlı imparatorluğu- nun, hakkını diğer — ulusal unsurlar Türkün kârına ol- mok üzere istjemar ettiği iddia olunmakta idi, da Mustafa Kemalin kudretli elleri içinde doğan bugünkü Türkiye lâyık, müttehit çok müayyon ökonomik bir isti- kamet sahibi olan eski impa- ratorluğun hatırasına karşı hasım, cümhuriyetçi bir de- vlettir. Bu yeni devlet, mo- mleketta yeni ve tamamen totlar gütmeğe çok kati bir şokilde azmetmiş bulunmak. tadır. Bu zoktaları; Türkiyeds yaptığım son tetkikattan ve yeni Türkiyonin ulu şahsi- yetleri ile vaki olan konuş- malarımdan — hasıl kanaat ve hatıralar esası dairesinde kısaca izah edi yorum, Türk devleti, hilâfetin lâ- ğvi dolayısile — bütün dini — elamanlardan — temi- zlonmiş lâyiık bir devlet- tr. — Yeni Türkiyeyi idare eden kimseler Türk — mille- hi bulunan sultanlar devri Mmüslesna ima olan üç dört ası olmi haklı | ifjhar eden Türkiyenin bu | | Türkler dinle alâkası seler — tarafından sevk va idare — olunmuştu. Demek oluyor ki, Türkiye bu suretle ea gönç ananesine kavüş- müş oluyor, Demek olüyor ki İstanbul — saltanla rının jdaresi - altında geçen ve Türk milletinin hayatında nispet itibarile kısa bir dev- re teşkil edon bu dört asrı bir Tosıldan başka birşey addetmemeleri -kolayca an laşılır. bir şeydir. Türk devleti, kelimenin bü- tün munasile müttehit bir dovlettir. Müttehittir, çünkü Türkiyede yalnız bir - millet vurndir, Artık ne — Slavlar, ne | Rumlar ve ne de Araplar var imparatorluğu | de idarenia bir Dıştan görünüşü ve yaşayışı | mucibinca milli değil, kozmupo lit bit devlat idi. Türkler bu | 920 ile 923 yıllori arasın- | Avrapalı bir zihniyet ve me- | olmuyan kim- , Ahali mübadelesi neticesinde | Yunanistandan Türkiyeye üç büyük | yüz bin Türk gekli ve Tür- kiyeden —büyük — miktarda Rum Yunanistana gilti. Tür. kiyonin müttehit — olmasını icap ettiren amillerden biri noktada te morküz ettirilmiş bulunma sıdır. Türkiye fertlerin ta- | sarrof hakkını idame ettiren bir devlet — olması — iti- barile — Sövyetler — kadar | sosyalist — değildir. — Ma- mafih fertlerin teşebbüsler bakımından devletin dunun- da bulunmasını istemektedir. | Ulasun — menfaatlerine - ayar addettiği tarzda sonayide şu | veya bu şubenin yaradılma. bonin kaldırılması devlet ve- rir. Cümuriyet tabirine hu- susi bir mana vormiş olma- sına rağmen Türkiye devleti eümüriyetçi bir — devlettir. Türkiye bir hanedan salta- natı içinde yaşomakta deği ldir. Şofini değiştirebilir, ga- rp memleketlerinde olduğu gibi kanunları — parlâmento tanzim eder. Ancak bu par- lâmentoda, Mustofa Kemolin frkası olan cümuriyot halk Fırkasından başka bir fırka yoktur. Türkiye bolşevizme | ve krolliğı yakın bir faşizme çok — yakındır. Yeni devletin sınsf gayret ve meşguliye'i çok açıktır. Bu moşguliyet herşeyin üslündedir. Musta. fa Kemal duha başlangıçtan. beri Türkiyenin atide kendi ihtiyaçlarını temin edebilcc- ek bir hale gelmesini istem- iştir. Mustafa Kemal memle- kette birçok sınai mücsse- selor yapılmasını teşvik ot- miştir. Bugün Türkiye sar- fettiği şekeri kendi yapıyor ve ticaret gemilari satın al- iyor. 1920 sönesinde Türki- yede 130 fabrika varkon bu gönkü fabrikaların — sayısı iki bin beş yüsden ziyade- ettiğim | dir. Mamaafıh harici ticaret. te bir azalma görülmektedir. İtalyaya yapılan — ihracat | birkaç sene içinde 26 milyon Türk lirasından on milyona, Yunınistana yapılan ihracat on böş milyondan üç milyona ve Bulgoristana gönderilen mallar ise sekiz milyondan bir milyona düşmüştür. 17 olan Türkiyenin 1933 senes. indeki harici ticareti 170 d ğ milyon Türk İirasını geçme- sı, ticarette şu veya bu şu- | mektedir. Memlekoetin fen ba- kımında teçhizi fevkalâde jle- ridedir; 2500 — kilometrelik demiryolları 2300 kilometrel- ik de tolgraf hattı yapılmış bulunuyor. Model — fidanlıklar — tesis edilmiş olup köylüye para. sız tohumluk verilmektedir. Türkiyeden — bahsedilirken bu memleketin bütün nüfu- sucun yüzde yetmişi köylü olduğu ucutulmamalıdır. Yeni rojimin birinci İşini âdetlerin asrileştirilmesi teş- kil etmektedir. 1923 #sene- sinde tesssüs ettiği zaman gıııi rojim bu hususta hiç irşey bulmamıştır. Halkın yüzle sekseni okumak yaz. mak bilmiyordu ler hâlâ dint her şeyi yeniden yapmak icap ediyo- rdü ve her şey yapıldı. Bu sahadaki eserin bugün ana çizgileri itibarile tamamlan- miş olduğu söylenebilir, Or- dü Avrupı usül ve esasları- na tevfikan yeniden teçhiz ve organize edilmiştir. Kuv- vetli bir tayare teşkilâtı ya- pılmıştir. Mektepler çoğaltı- İmiş ve gençler için geee nerslerine devam mecburi kılınmış, erkeklerin fes ve kadınların da çarşaf giyme- leri yasak edilmiştir. Lâtin harfleri kabul edilerek teh- silin bu harflerle yapılması | mecburi kılınmıştır. -Bütün | mekteplerde Fransızca okuü- tulmaktadır. Eski müslüman kanunları yerine İsveçre mede- 91 kanunu, İtalyan ceza kanu- nunu ve Alman ticaret ka- nunu konuldu. — Kapitülâs |yonlar kaldırıldı. Türk dili temizlenerek — şark dilleri gözüyle bakılan — Arap ve Acem — dillerinden farklı olarak garplılaştırıldı. Bunlar hakkında burada daha ziyade izahat verme. mek kabil değildir. Vücude | getirilen eser çok büyüktür. Bu bir gazeteci — makalesi çerçivesi içinde hulâsa edi- lemez, Bana kalırsa bu aser 19 uncü asır. başlangıcında Japon — milletinin — vücude “getirdiği esere — oldukça benzemektedir. Bu — eserin kısmen suni ve lüzumundan ziyade sistamatik — olduğu muhakkaktır, Büyük bir mi- İleti Anadolu — gibi yoksul bir yayla üstünde kendi ke- ndine yaşatmak istemek şüp- hesiz zorluklar aramak de. mektir. 1920 senesindeki va- ziyeti bilenler bu eserin az. ametini daha — güzel takdir ederler, 1920 senesinde ma. tinin nefislerinde hilâfet da- | milyon nüfaslu bir memloket | ğlübiyet vatan topraklarının parçalanması — intizamsızlık ve ruhlarda bitginlikten ba. şka birşey yoktu. Bugün isa sulh azmi, ruht — ve yeni bir nizam içinde tekrar elde edilmiş olan enerji vardır. Türkiye — topraklarından ayrıldığım — dakikada hasıl ettiğim kanaat budur ve ke- ndi kendime: «Gazi yalnız Türk kadını. nn güzelliğini gizliyen peç- —— eyi yırtmakla kalmamış, Tü- rk milletinin düşünce ve ha- yatiyetini esir eden saki ve kuüvvetli carapacet da kırm- aü ddi e ll ?Şl

Bu sayıdan diğer sayfalar: