16 Ocak 1937 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

16 Ocak 1937 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sancakta BNŞ İNNEN çf Antakya Ve İskendertin Mümes- sillerinin Verdikleri Rapor.. neler çak İskenderun - Antakya ve havalisi Türk halk mümessil- lerinden, Milletler Cemiyeti namına Sancakta bulunan bitaraf görmenler heyetine verilen rapor suretini aşağı da aynen neşrediyoruz: Harp sonu, Fransız askeri işgali altına gıren ve fakat kabir bir Türk ekseriyetinin mevcudiyeti ile daha o za- mandan ırki ve coğrafi hu susiyeti tanıyarak hususi bir idare rejimine tâbi tutulan İskenderun - Antakya ve ha valisinden müteşekkil İsken derun Sancağında Türkçenin resmi dil kabul edilmiş ol- ması ve bilahare bu hakkı tevsik eden 1921 Türk - Fr- ansız Ankara itilâfnamesile buna mütemmim olarak Lo zan muahedesi burada otu ran ahaliye hususi bir bay- rak taşımak — salâhiyetinin tanınması bugün ileri sürül mekte olan iddialar hilâfına bu toprakların — Suriyeden tamamen ayrı bir varlık ol duğuna ahden de kâfi birer | delil teşkil eder. Bununla beraber, 1921 ta- Tihli Türk - Pransız itilâfna: Mesinin ekoncmiye dil ve kültüre ve bunların inkişafı: Ha müteallik olan aksamı :lllıhne kadar hemen hemen Mamen tatbık sahasında: vzak kalmış ve aynı ıııııılııı altında bulunmak dolayısiy le Sancak zahiri bir. takım imtiyazlara malik bir idari teşekkülmüş — gibi tabil. ve ahdi haklarından uzaklaştı rilip ekonomik — ruhundan mahrum ,bırakılmıştır. Sancak halkının kendi ke- ndini idare etmesi Ahdi ekonominin müstenit bulunduğu “Sancakfhalkının kendi kendilerini idare etm esi, hususu, bugüne kadar asla revaç bulmamış,Sancak kükümet daireleri, odacıları, mübaşirleri, posta müvezzi: lerine kadar Suriyeli, Lüb nanlı memurlarla doldurul Muş yüksek 'tahsil görmüş Mmünevver Türk halkı me Muriyetlerinden mahrum bı- rakılıp, her türlü temsil ha- klarından da uzak tutulmu Btur. Sancakta resmi dilin Türkçe”olması ve memurla rın Türklerden intihap edil- Mesiyşartlarının ekonomiye esas tutulmuş olmasına rağ men memuriyet imtıhanla rında Arapçanın mecburi | 1 kınması ve bugünkü kadro siyle de Türk memur ade dinin gözden geçirilmesi id- diamızı ispat eder. Tiılcı Yerine Arapça Memurlar, ahdlar hilâfı na olarak umumiyetle Süri- yeli Araplardan intıhap olu nması, resmi dil olan Türk. şçenin hükümet muamelâtın- dan — hazfedilmesini mucip olmuştar. Elyevm hükümet mükarreratının yüzde 95 şi yalnız Arapça ve Fransızca olarak ittihaz olunmaktadır Mahkemelerde Türkçe ifade ler Arapçaya terçüme edile- rek zabıllara geçirilmekte, bilumum muamelât Arapça kaydolunmaktadır. Her Tür lü defter Atapça tutularak makbuzlar Arapça imlâ edi lmekte, adliye celberil, tapu | senetleri nüfus — teskereleri | ekseriyet halkın anlamadığı | Arapça ve Fransızca dilleri'e matbu ve yazılı bulunmak- tadır. Sancak Türk mektepleri, Türk olmıyan ve Türklüğe husumetleri beynelmi'el mü seccel bulunan anasırın eli ndedir Sancak Türk mek | teplerinde Suriye Arap me- | ktepleri programı tatbik ed ilmekte olduğu Arapça; Fra- nsızca resmi ders program: larına dahil bulunduğu hal de, Arap mekteplerinde bir | bir tek Türkçe ders okutul mamaktadır. Ea ileri kültür müessesemiz Antakya lisesi dir. 1926 yılına kadar bir Türk lisesi olarak idame et- tirilen bu müessese o tarih ten itibaren ikiye ayrılmış ve bu mektebe münhasır tek bütçe de ikiye taksim edilmek suretiyle aynı bina - dahilinde birde Arsep kısmi kurulmuştur. Türk iisesinde Türk edebiyatı, Türk edebi yatı tarıhi ve felsele gibi kültür dersleri Türktüğe iha net ve ihanet etmiş, Türk milleti tarafından tard olu narak yüz ellilik bir listede beynelmilel tescile uğramış Alı İlmifani, Mesut Fani, Memd- uh Selim adlı kimseler tarafın- dan tedris edilmektedir. Bunlar- dan başka Türk mekteple- rinde hocalık edenlerin çoğu keza Türkiye kaçakları tür klüğe karşı husumetleri dai- ma teşvik olunagelen gayri Türk unsurlardandır. Bu mandeter ve yerli hükümetler tarafından bilhassa kültür müessesesin- de himaye ve hayata maz har oluşlarını ve bu tarzda vazifelerde istihdam — ediliş | deri nasıl bir *büsnü piyet, | ile telif ve lefıırelmck mü mkün olur. Kitaplarda yırtılan sayfalar Türk mekteplerinde kitap yoktur. Türkiyeden o da son iki yıl içinde yalnız alfabe ve kıraat kitapları getirilmiş fakat bu kitapların sayfaları arasında Türkiye — cumhur reisi ve bilâ istisma bütün Türk dünyasının göz bebeği Atatürkün, Türk büyükleri nin Türk bayrağının resim- leri — yırtılıp — atılmış — ve kitaplar ancak bu şekilde budama ameliyesine uğra tıldıktan sonra talebeye Ve- rilmiştir. Kendisine kültür takişafı vadolunan “bir kütlenin mekteplerinde oku- tulacak kitapların uğradığı bu muamelenin manası ne- dir? Sancak — Türklüğüne ve Türklerine ald her, resmi istatistik gibi, Sancak maa rif idaresinin istat'stikleri de kasdı mahsusla tahrif olun muğ. yerine göre küçültül müş. yeya mübalâğalandırı!. ' tkikat yapan müşehitlere verilen rapor, Hataylı Türklerin şimdiye kıdıı ni ve ne haksızlıklara uğradıklarını bütün açıklığile göstermektedir. mış rakamlarla bakikate ve vakaya uymayan kayıdlarla doludur. Maarıf idaresi — istatistik- lerinin 1936 1937 yılına ait cedveilerinde mevcat mek teplerin 65 olduğu görülür. Bunun -32 st Türk mektebi dir, haddızatinda hakıki mevcud rakam-bu değildir. Bu istatistikler her yıl Mıl letler Cemiyeti komisyonuna verilmek üze- mandater re suüreti mahsusada ve iti- na ilehazırlanan klişelerden başka bir şey değildir; 65 mektep adedini gözden ge çirirken bu yekündan şu suretle tenzilât yapmak icab eder:: İskenderun, Bilân ve Kı rkhanda üçü erkek olmak | üzere beşer sınıflı dört me ktep vardır. Bilün mektebi kız erkek mühtelittir. Fakat maarif istatistiği bu dört mektebi sekiz olarak göster” miştir. İskenderun kız. ve erkek mektepleri Türk Arab diye, Bilân ve Kırkhan me- ktepleri ise kız erkek diye ikişer kaydolunmuştur. Ha- kikatta bu mektepler tek kadroludur ve tek bina da hilinde bir tek müessesedir Bundan mada İsmi var cis- mi yok mektepler de mev cuddur. Meselâ maarif ista tistiğinde mevcut gösterilmiş olan İskenderunda Sakit kö- yü mektebil.; Kırkhanda Aktepe nahiye merkezi me- ktebi elyevm kapalı bulun- maktadir. («Bu rapor yazılırken, ha- ber ılıııdıııııı göre maarif idaresi Ahıpı köyüne bir mallim tayın edecek mekte- bi açık göstermek teşebbü süne girişmiştir.) Kapalı ol duğu halde mevcut gösteri len mekteplerin — yekünu 1935-1936 yılında daha zi yade idi ve o zamanki tet- kikatta. bunların sayısı yedi olarak tespit olunmuştu. Türk çocuğunun milli ve sosyal bilgilerini tezyit edici | hiç. bir ders mektep proğ- ramlarında yer bulmamışlır. Mekteplerimizde müstakillen bir Türk coğrafyası, Türk dersi yoktur. — Sosyal hayat Mandanın esas gayelerin den biri de, Osmanlı devle- tinden ayrılan topraklarda yaşıyan halkı kendi kendi lerini idare edebilecek me deni ve muasır bir Suriye- ye isal| etmek olduğu halde, memleket hâlâ tedvin edil- miş medeni kanundan mah- rumdur. Adli hayatta oldu ğu gibi sosyal hayaita da halk hâlâ Osmanlı idaresin” den arta kâlan köhne ka nunların ve Fransız yüce komiserlerinin zaman zaman neştedegeldi leri- bir takım ferdi Jarın - hükümlerin tâbi olmaktadır. Bu yüzden de buğgüne kadar Sancakta tam bir hak. ve adâlet mef- humu teessüs edememiş, İÇİtİ amai hayat düzelmemiştir. SONU .VAR — I'Orta Avrupada Bugün -kü Siyasi Vaziyet.. Le Mols mecmuasında Pi yer Dominık yazıyor: Almanya gözlerini bir neh- re çevirmiştir: Rene - İtalya gözlerini bir denize çevirmiş * tir: Akdenize ve İtalyanın diplomasi sahasına geniş öl | çüde yeniden dönüşü bun- dan böyle kendisi için ha- yati mahiyette olan bu me selenin tesiri altında olmuş tur. B. Mussolininin Milano nutku hiç bir müsbet teklif getirmiyor, ihti!âfları dostça | halletmeye, gerginliği izale | ye yarayacak olan hiç bir ı hal şekli tavsiye etmiyordu; Duçe her şeyden önce, pren sip o arak İtalyan milletinin serbestçe inkişaf etmesi ic- | ab ettiğini ortaya koyuyor, ve Avrupa için ancak silâh h sulhun mevzubahs olabi- leceğini ileri sürüyordu. Bu ııııllıuıı İtalyanın durumunda ve enternasyonal münasebet lerde hiçbir değişiklik yap madığı da - söylenebilir. Mussolini tarafından bir- kaç fikir daha hayal vasfı- va lâyık görüldü. Silâhsız- lanma kollektif emniyet bö lünmez sulb, Milletler Cemi yeti. Hem bu sonuncusu iç: ia öyle bir diriliş tasarladı ki daha ziyade bir cenaze merasimini ıııdııınılıııdıı, Milano nutkunun netice sinden bir parola çıkmakta dır: Silâbli suh — İtalyanın arasız olarak askeri faaliyet lerine devam edeceğini bil- dirmekle Duçe silâhsızlanma yarışının h z'anmasını değil | se bi'e ıı.ııhhuıuıı ; fade | etmiş oluyordu. , y - İtalyanın. Londra konfe- ransına dönmeye bazır ol- duğu söylenirken — Mussolini nutkunda Lokarno anlaşma sına hiç bir telmihde bulu amamışlır: Elle tutulur bir tek vakıa vardır: Berlin uz laşmaları fakat uzlaşmaların hükümleri malüm değildir. İtalyanın durumunu evel ce çizilmiş hatlar içinde tes bit eden bir nütuk bazı il tifatlı tefsirlere uygün ola rak havayı * tazelemek — ve Avrupayı gerginliğinden çı- karmak ku&nlinı mıllk ol lamazdi Modern Roma artık Ak deniz iradesine hütmet ed ilmesi ve emniyetinin mut lak olması lâzım - gelen bir iç deniz telâkki etmektedir. | Bundan dışarı çıkmayı da istemektedir. Dünya ölçü- sünde büyük bir devlet ol mak azmiüdedir. Akdenizin anahtarları İngil- terenin elindedir. Cibraltar ve Süveşş ve bahsolan Hin- distan yolu mevcudiyetini | borçlu öolduğu bir ticaret ol duğu için İngiltere dızgin'e ri gevşetmeye' aşla yanaş madı. Bir İngiliz deylet ad- amı daha geçenlerde Akde bizin “İmparatorluğun ciğe- ri, olduğunu batırlalmamış mıdır; bundan geçmesi boğulmıya ,rıza göstermesi demek olurdu. Bu İngi iz tezine lılyı da az çok kuvvetli. delillerle cevab vermektedir. İtalya için de bu deniz hayatın tâ kendisi demektir. Roma ke- ndisi için deniz ve hava fi Kİ B z n d b ea A e Sönörte ni & a ğlllllk a Halbuki | lolarını emniyetin bayati vasıtaları olarak telâkki et- mek mecburiyetindedir Bu kadar katiyetle tarif edilen argümanlar karşısın da İngilterenir reaksiyonu ne olacaktı. Habeşistan buh ranı esnasında tezahür — et- miş olan İogiliz İtalyan ihti lâfının şiddetle ve tehlikeli bir safhaya gireceği netice- sini - çıkarılmalıydı?” Donan ma tekrar yola çıkacakmıy dı? İngilterenin — reaksivonu tamamiyle başka oldu; Lo- dra, İngilterenin imparator Ipk münakaleleri Akdeniz den başka bir yol takip ed: ehileceği hakkındaki düşün- çeleri kabul etmiyordu; fa- kat -soğokkanlılığına: hâkim: di. Yarı resmi Doeyly Teleg- raph, Milano nutkunu soğuk düş diye tavsif ediyor, İtal ya ile devamlı müzakerele re girişilebileceğini hatıra getirmiyordu. Esasen Lodra açıkça anlatiyordu ki Akde. nizde bir uzlaşma yapılma- dün önce Lokarno paktının yenilenmesi lâzımdır. Yeni bir manzara: Londra Avru pa sulhunü her şeyden öne geçiriyordu. Ve bunda an Taşılmıyacak bir şey yoktur. Çünkü bir kere Almanya ile İngilttere arasında anlaş ma ıkdedıldl mi İtalya İn ılliereııln karşısında tek ba şina kalacaktır. Roma böy- le bir ihtimalden bahsedil- diğini bile işitmek İstemez. Onun içindir ki Duçe, ko: karano —anlaşmasını — yeni- | lacek olan müzakere lerle aynı zamanda İngiliz - İtalyan müzakerelerine bap- şlanmasını teklif etti. Hulâsa olarak, İngiltere Akdeniz probleminin bailini Cıbraltardan ve Süveyş ka- nalından geçiş serbestisi şe- klinde anlamakta; başkala- rının da kendisini bu serbe şilden mahrum - etmemeleri lüzumuna kani bulunmakta dır. İtalyada dalma bu ser- bestiden istifade etmek iste- mektedir. Ancak iki devlet biribirine zıt bir -politika ta- kip etmiş olsalardı, ihtilâf | çıkabilirdi. Halbuki İngiltere ile İtalya arasında bir anla şmaya varılması umum! ma- hiyeti halz olacak ve bütün kavga imkânlarını ortadan kaldıracaktır. Demek oluyor ki, bugün birkaç &y evvel olduğu gibi | bir İngiliz İtalyan ihtilâfın da, korkulacak bir taraf ka- lmamıştır. Evet, fakat birkaç aydanberi, Akdeniz mesele # genişlemiştir. İspanya dra- BO rlllllllllll Mübadil ve gayri mübadil bonoların Bilumum banka ve şirket hisse se- netleri yüzde 5 ve iki faizli hazine tahvilâtı alınır ve satılır. vi bu mılıyl î* IMİI Iıtııılwı İspanyanın eski dış hıh vi Augusto Barcia çok dik- kate değer bir. makalede “Akdeniz vaziyetini pek - iyi tasvir etmiştir. —< “Cibraltarsız Süveyşin ne kıymeti vardır?. ve yanında onu topa tutacak surette hâ: kim Sierra. ve karşısında Ceuta bulundukça Cibralta- Tin ne kıiymeti vardır? Ba. lear adalarının , tehlikeli bir miotaka haline geldiği gün Akdeniz yollarının serbesili- ği ne hale gelecektir? Ak- deniz meselesi umulmadık safhalara girmektedir; ve bü- yük devletler bu. meselede ihtılâf halınde kalmakta de- vam ettikçe müstakbel Ak- deniz. statüsünün tayininde Lspanya kati bir rol oyni: yabilir. Bugün İnıllıınFrı nsa ve İtalyanın davada tek buşlarına — bulunmadıklarını da kaydetmeliyiz. Başlanmış olan ihtilâfa Afrikadaki sö- mürgelerini tekrar ele geçir- mek - isliyen. .Almanyanın, sonra Rusya ile Türkiyenin de katıldık!larını görüyoruz. Böylece. Akdeniz. meşelesi tekrar milletlerarası politi- kasının kördüğümü - baline ıvlınlılı- çe Almanya ıh !ıılyımn Bu rgos hükümetini tanımak te- nımak bususunda , verdikleri karar Avnıpı vaziyelini an- cak vıhııılııunlııllıdı. Faşi- | zm ve mazizmin siyasi dok- trinlerinin Duçe ile Führeri Franko bükümetini, tanıma - ya sürükliyeceği malümdo; fakat neden Roma . ve Ber: | lin Madritin düşmesini bek- ' lemeden bu kararp> vermek- te açele ettiler? $ Yaea Roma ve Berlin: h““—. tlerinin -Gerteral Frankonun otoritesini kuvvetlendirmek we Katalonyaya karşı üstün- lüğünü temin etmek - istemiş olduklarına hükmedildi. Ha- kikaten istiklâlini istiyen bu memleket cumhbhuriyetçi mu- kavemetin yuvası olmuştur. Hakikatte,-G. Frankoa bu tanılmadan sonra; - Katalon- ya sahillerinin” “ablokasina tmkân hasıl * olatüğıni” tah- min ediliyordu. “Almanya ile İ!ılyıdı_lıp_ıny'ıdı ihti- lâlci temayüllü bir devletin tutunmasına müsaade etmi- ceklerini bildirmiş oldukla- rından İspanyanın nasıl Al_şlı milletlerarası ihtilâf — ocağı haline , geleceği kolaylıkla anlaşılabilir. — Alman ve l!ılyın d.lııı leri karışmazlık komitesin den ayrılmış olmalarına ra- ğgmen milliyetçi kruyazörler tarafından yabancı gemile. rin zabtı veya bir denize çarpışması vukuu halinde Akdenizde nç kadar — tehli ( Sonu d üncü sayfada ) ’lllllIllllllllilllllllllllllilllllllllllllll— NO Adres: İzmr irdeKemer Altında Hatı Hasan Otelinde SUNumarada Cavit: Telefon 3903 m

Bu sayıdan diğer sayfalar: