3 Aralık 1934 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 8

3 Aralık 1934 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

$İYIN SW Dostça bir di şman ık Avubturya başbakanı ile muavini arasındaki gerginliğin sebebi nedir? Avustürya'nın yeni korporatif hükü- metinde iktidar mevkiini ele geçirmek için Başbakan M. Şuşnig ve onun ida- resi altındaki katolik hücum kıtaları Roma'ya gidişimde resmi bir mahiyet vardır.. e Başbakan Muavini ve idaresindeki Haymver kıtaları arasındaki mücade- le, Başbakanın kazanması ile neticelen- miştir. Birinci teşrinin 31 inci —günü neticelenen intihapta Şuşnig — devlet meclisinde yirmi Üyelik kazanmıştır. Başbakan ile muavini 25 temmuzda Dolfus'un öldürülüp yeni — kabinenin kurulmasındanberi biribirlerine dostca düşman,, bulunmaktadırlar, Bu ikisinin karakterleriride göze çar- po> bir *ezat vardır ki bu, erk . ark kon- Barışcı olanlar, bu müna- sebetleri sağlamlaştırmak gerektir... dini göstermektedir. Bunların bir tek müşterek tarafları vardır ki o da ikisi- nin de kırallık taraftarı olmalarıdır. Otuz yedi yaşında olan M. Şuşnig, bugünkü Avusturya'nın kuvvetli irade- li, kararları kati ve etrafına başkaları ni topliyabilen bir şahsiyet olmak üze- re tasvir olunmaktadır. Hem bir bu- kukcu, hem de harba iştirak etmiş bir adam olan bu zat, ölen Dolfus'un en Mücaristan nakkındakı go- Tüşümüz — İtalya'nın gö- rüşünün eşidir. idi. için yakın dostu ve çalışma arkadaşı Her ne kadar hâlefi kadar ülke de tanınmış bulunmiyorsa da kısa bir zamanda eyi bir devlet adamı, eyi bir hatib olduğunu ispat etmiş bulunmak- tadır. Aynı zamanda Marksist sosyalist lerden başka hemen herkese — kendini gevdirmiştir. Marksistler ise dünyada herkesten fazla ondan nefret ötmekte dirler Ateşle oynamaktan hoşlanan prens Ş*arenherg ise mecliste aver caketi ve ) AU * Biz, sesilmek değil, anla- milmve işivoruz, İtalya'ya ve başbakanına teşekkür etmek isterim... Biz, genel menfaatlere, her biçimde hizmete hazırır... Avüsturya — Ttalya luğu memleketimizin istik- rarzına yardım etmektedi Bizim dileğimiz modern devirlerin modern adam - Tarı olmaktır. aveter ile bulunur. Şimdi otuz beş ya- şındadır. Çocuk simalıdır. Bazı — ingi- Biz muhabirleri kendisine “Orta Avru- pa'nın prens Şari, i adını vermişlerdir. İtalya - Avusturya müna- sebetleri — sağlamdır. Yukarı Avustunya'da bir çeyrek mil- yon dönüm kadar arazisi vardır. Bun- * ların içinde çoğu harab olmağa yüz tut- muş on Üç şato vardır. Bazı gazetecilere göre prens, bütün gelirini 700 kişiden mürekkeb olan or- dusuna sarfedecekti. Rehine — koymuş- tu. Bereket versin, bunun önüne geçil- miştir. Yeni Avusturya devlet — meclisinde bütün üyelikler, intihabdan ziyade, hü- kümet tarafından tayin olunmuşlardır. radığı büyük zararı ha- tırda tutarak... Bunlardan yirmi üyelik Şuşnig taraf- tarlarının eline geçmiş, Başbakan mu- avini taraftarları ise ancak on dört U. yelik ele geçirebilmişlerdir. Bundan başka yeni kanun mucibin- ce Avusturya'nın parlamentosu yerine geçecek olan meclisin geriye kalan on beş üyeliği de Faterland cebhesi par- tisinin eline geçmiştir. Bunlar, daha ri- yade Şuşnig'e malildirler. dast- Avusturya nılmasını İstiyoruz.. Şuşnig'in bu hâkimliği karşısında Haymver relsleri vaziye- lu müşkül olduğunu prens ve sa tin kontre söyle- meğe Haymwver'lere — daha hâkim bir vaziyet verilmesini istemekte imişler, Diğet taraftan on dört mil mesafede bulunan bir yer. de birçok silah ve cebhane buldukları bildiriliyor. Bu keşiften çıkarılan ne- Hükümete — muhalif olan küvvetler silahlanmaktadırlar. — Poli: memurları 125 tüfek, bir makineli tü- polisin — Viyana'ya tice şudur Ve yurdumuzun — yarınına iyi gözle bakıyorur. Memleketimin bu yıl uğ- devletine ina- | ULUS Alman tehlikesi? Gülyelimc Feroro'nun - 28 ikinci teşrin tarihli La Dopeş gazetesinde çı- kan aşağıdaki yazısını alıyoruz: Yeniden her tarafta alman tehlikesin- den korkuluyor. Almanya'nın askert kud- retini ezmek için bütün acun birleşti. Milyonlarca adam öldü. Rus imparator- luğu mahvoldu ve İtalya harabeye dön- dü. PFransa da, İngiltere de bir çok zâ- rarlar gördüler ve Amerika Avrupaya kadar gelerek savaşa girdi. Savaşın bit- mesinden on altı yıl sonra acun, 1914 deki faclanın korkuyor. yeniden Bu, anlaşılmaz bir iştir. A bir dev olduğunda herkes müttefiktir. Pakat devleri de yaralamak - kabildir Almanya ise, kanının yarısını kaybet- miş, yaralı bir devdir. 10914 de alman ordusu acunun en birinci ve tarihin en büyük ve güclü ordusu İdi. Pakat o or- düyü kurmak için, meşru, saygr gören, kuvvetli bir hükümetin kırk yıl çalışma- " gi nişti. Bu hükümetin çok bü - yük ve korkunc eseri olan ordu 1919 da tamamen yıkıldı. Bir kaç yıldanberi, Versay andlaşmasındaki — yasaklıklara tağmen Almanya ordusunu yeniden kur- mağa başladı: Bu münakasa götürmez bir iştir. Fakat savaştan evelki zengin ve güclü Almanyaya elli yıllık çalışmaya mal olan orduyu, ihtilal içinde, yarı if- İas etmiş bir halde olan $ yanın bir kaç yılda kurabilmesi mümkün müldür? Savaşmak için bir ordu gerektir; fa- kat yalnız ordu yetişmez. 1866 ve 1870 savaşlarını kazanan yalnır Moltke de - Ki aynı zamanda Binmark ve Prusya kırallığıydı. Buna göre, Hitler, Bis- mark'ın yerini tatabilir mi? Şimdiki Al. manya, tedhiş ve heyecan rejimi içinde tmiş bir ihtilaldir: Dışardan r sademe bu tebellürü kırarsa ne olacak? Her gün bir mucize bek yerek yaşayan, ve bu mucizeye olan inant korumak için adam öldürmekten çekinmiyen bir hükümet, içinde kendi- sine düşman olanların da bulunduğu bü tün bir ulusu, yani milyonlarca adamı savaşa çağırabilir mi? Bu, tarihte aşi —— —— —— —— —— —. fek, on sandık cabhane musadere etmiş- lerdir. Bunların hükümetle mücadele etmek için müşterek cebhe kurmuş olan sosyalistlerle komünletler tarafından saklandığı zannedilmektedir. Avusturya'nın cümhuriyet günü o- lan 12 ikinci teşrinde « bugün, son za- manlarda bir emirle kaldırılmadan ön- €e - Avusturya sosyalistleri Şuşnig ka- binesi aleyhinde bir nümayiş yapmağa karar vermişlerdi. O gün sosyalistlere hiç bir nakl! va- srtasını işletmemeleri, Üç saat müddet- Te aşıkları yaktırmamaları ve hüküme- tin İnhisarı altında bulunan tütün satır şınr baltalamak için tütün içmemeleri hususunda talimat almışlardır. Bundan başka bütün gerçek sosya- Nstlere şimdi bir sanatoryomda — bulu- nan Viyana'nın eski sosyalist şehremi- ni Karl Sayr'a — telgraf ve mektublar gönderilmesi bildirilmişti Bir ingiliz gazetesinin muhabirin- den aldığı bir habere — göre bügünkü Şuşnig kabinesinin en gerekli vazifesi bugün kırgin bir halde bulunan sanayi işellerini tatmin etmektir. Her ne ka- dar umumi bir greve imkün bırakılma- mış ve Dolfus'un öldürüldüğü günden- beri sosyalistler birçok tenkidler altın- da bulundurulmuş ise de işçi sınrfımim bugünkü rejime karşı büyük bir hmç- Tarı olduğu muhakkaktır. Başbakanla muavini arasındaki ih- tilaflardan birisi de Avusturya ile Na- ziler arasında, bir hükümet mümessili ile dört nazi avukatından mürekkeb bir komisyon tarafından idare edilmek- te olan müzakerelerden çıkmaktadır. Bu müzakerelerde hükümetin kabu- le yanaşmadığı bir teklif, — nazilerin Faterland cebhesi partisine “alman mil- N cebhesi,, ismi ile hep birden girmesi teklifleridir. Haber verildiğine göre bu müzake- reler, Çekoslavakya'yı — kuşkulandır- maktadır. Yarı resmi Pragor Pressc ga- zetesi, bu yolda Nazilerin Avusturya ile anşlus işini mezcetmeğe kadar İle- ri gittiklerini yazmaktadır. Prens Fon Ştarenberg, Haymver'le- re hitaben söylediği bir nutukta nazl- lerle müzakereye - giriştiği için hükü- meti suçlu göstermiştir. (Litereti Daycest-Ameriks) görülmemiş büyük bir İş olur. Savaşları kararlaştıran —altın değil, lir. Fakat savaşlar paraya, hem çok paraya mal olur. Almanyanın bore- larını İnkâr ettikten sonra, yaşamak ve çalışmak için dışardan satın aldığı ibtk dal maddelerin parasını ödemek için ne gibi çarelere baş vurduğunu herkes bi- lir, Alman ökonomisi bir sıra iflaslardan başka bir şey değildir. Bu gibi güçlük- ler içinde bocalayan bir hükümetin, yıl- larca sürerek bir savaşa atılmasını her- kes tabil görüyor. Böyle bir şeyi düşünebilmek, dün siyle kabildir. Alman- yıllar, savaş yapıp ye- tmeyi değil, her sa- ğini bulmayı düşüne *0 yana ken- disini kapdırırsa bu Almanya için çabuk bir intihar olur, meğer ki - düşmanları korkarak savasa başlamadan silahlarını biraksınlı Bununla beraebr acun korkuyor. Ak manya yarr yarıya silahsızdır; iflas et miş vaziyettedir; kendini ancak yalan dolanla ve tedhiş usulleriyle idare edebi- liyor. Fakat 2000 nazinin Kolonya'da veya Mayans'da şarkr söyliyerek geçid resmi yapmaları yer yüzünde herkesi titretmeğe yetiyor. Bu hale ne mana vermeli? Bence bu, hasta bir devrin “fikri sabit,, Idir. Hepb miz, bizi hakikatin dışımda yaşatan u- mumf bir deliliğe tutulmuşuz, orta ku- runlarda — bazı nesillerin kıyametten korkmaları gibi, biz de mevhum şeyler. den korkuyoruz. Pakat'şimdi bizi kor- kutan ne şeytan, ne cehennem, ne tan- rınıa gazabi ve ne de kızgin peygam - berlerin karanlık âyetleridir; bizi, ken- di yıkıcı kuvvetimiz korkudan — çılgına döndürüyor. Öyle yıkıcı âletler yarat - tık ki nihayet kendi kendimizden kork- nağa başladık. Acun mevhum tehlike. ler karşısında çılgına dönerken, mevcud olan çok ciddi mahiyetdeki asıl tehlike- leri #Ermüyor. Almanya'nın 1914 deki gibi bir savaşa yeniden başlayabilmesi « ne kadar çok zaman — geçecek. Fakat Almanyanın, dünyayı bütün bütün yık - mak için 1914 sergüzeştine yeniden a - tılması gerek değildir; İtalya'nın da yapdığı gibi çocuklardan ihtiyarlara ka. dar bütün ulusu askerleştirmeğe devam etmesi yeter. İtalya'da ve Almanya'da yalnız askerlik hirzmeti yok, fakat asker- likden önce ve sonra da askerlik yap- mak gerekliği var. Buna göre herkes, hayatının bütün faal zamanında, gayrı mesüul bir hükümetin emri altındaki a8- kerden başka bir şey değildir. İasana ekmeğini kazandıran sivil çalışma, gö - tünmeyen, gayrı mesul ve çok kuvvetli erkânı harbiyelerin şartlarını diledikleri gibi tesbit ettikleri ikinci derecede bir Çalrşmadır. Bu, askeri bakımdan olduğu kadar #ivil bakımdan da manasız ve barbarca bir şeydir. Azkeri bakımdan, barış za- manında memleketi iflas etdiren ve sa- vaş zamanında rus ihtilaline benzer ih- tilaller hazırlamaktan başka bir şeye ya- ramıyan kocaman ordular kurmağa ya- rar. Sivil bakımdan da yaşamayı bü- tün smıflar için dayanılmaz bir hale so- kar, çalışmayı ve sınıfları bozar, ulusları leri yapar ve her tarafta ihti- lalci bir vaziyet doğurur. Şimdilik hakikt alman tehlikesi bu canavarca asker! hezeyandır. Bu heze - yan İtalya'ya münhasır kaldıkca bunu kolayca tahdid etmek kabildi. Almanya da buna kapılınca, nazism'in iş başına Beçmesiyle, herkesi almanlara uymağa mecbur eden geniş ve dayanılmaz bir kuvvet alıyor. İşin asıl fenası, bu heze- yanın durdurulmazsa gittikce büyüye- ceğidir: Nihayet iş, kadınları da aske - re almağa kadar dayanacak. nın tersine dö: ya daha bir çok ni topraklar elde bah, & cektir inde © Eğer, bir delilik netiycesi nu savaş olan sıvasal bir Cenevre'de üç senedenberi çok ince ve karışık İşleri boşuboşuna konuşan silahsızlanma konferansı olduğunu, bu- nun konuşmalarından, fen adamlarından başka kimsenin bir şey anlamadığını biliyorur. Bu könferans biraz da xx- kerlik yaşını tesbit le uğraşamar mı? Eğer konferans medeni acun na- mma bütlün uluslara ferdlerin askerlik müddetini aynı had dairesinde ve ma- kul, insant? bir şekilde kabul ettirebilir - *e vazilesini çok parlak yapmış, batı a- cununu, şimdiye kadar marüz kalmadı- ğr çok büyük bir tehlikeden kurtarmış olur. Çünkü, önüne geçilmezse bu evren- sel âskerleşme hezeyanı, içinde yaşadı. ımız soysal kurumu başdan aşağı yıka- taktır. 3 İLKKÂNUN 1934 PAZARTESİ Hariciye Bakanı- sözleri ve gazeteleri Türkiye Dış Bkamı Bay Tevfik Rüştü Aras Cenevre'ye ulaslar kuru- muna giderken yolda, Sofya'dan geçer ken, bulgar gazetecilerinin — sorguları- na karşılık vermişti. Dış Bakanımızın söylediği sözler, dış ellerde çıkan ga. zetelerde uzun yazılar yazılmasını de gurmuş ve hele dost ellerde çok beğe- nilip alkışlanmıştır. Elen gazeteleri Bay Tevfik Rüştü Arasın bu sözleri için düşünüşlerini şü yazılarla anlatmaktadırlar, Yunanistan'da bugünkü tan “Proja,, gazetesi şöyle diyor: “Balkan antlaşması konseyinin An- kara toplantısı dolayısiyle Sofya'da birçok özü olmıyan sözler dönmeğe baş lamıştır. Bu arada Türk — Elen yakın anlaşması azaldı, Türkiye Balkanlarda M. Tirülesko'. Bulgaris- mızın yunan töreyi tü- yeni gidişler tuttu ve mun ortaya attığı - söylenen tana Dedeağac'tan Ege denizine kadar bir açık yol verilmesi düşüncesine dem tek oluyor dendi, Bu sözler, bir iki değişiklikle b eller gazetelerinde de yer buldu. Atl- na'da başta diş bakanı M. Maksimos o- larak, bunların yanlış ve yalan olduğu söylendi ise de birkaç Venizelist gaze- te, bu işin olaganlığını yazmakta ayak dirediler Bulgar gazetecileri, sorgularile, Bay Tevfik Rüştü Aras'ın bu işler için açık karşılık vermesine sebeb oldular. Türkiye Dış Bknı, Türkiye ile Yu- nanistan arasında yalnız İdare bi mından sınırlar bulunup — bunların 4 bir gün kalkacağını söyledikten se Bulgaristan'a Ege denizine bir yeri verilmesi için Yur lerde bulunduğu olarak demiştir ki: "— Böyle bir iş konuşulmamıştır. Ve Ankara'da komuşulamaz. Türkiye, Bulgarların dostluğunu candan — ister, fakat böyle bir dostluk, Yunanistan'a karşı yaşıyamaz.., Bu sözler, Türk — Elen dostluğu- nun sareılabilir bir durumda olduğunu yaymak istiyenlere gereken bir derm tir. Bu iki ülke arasındaki dostluk ve çalışma birliği yakın doğudaki myasa- larının temeli olduğu gibi Balkan an- laşmasının da en acar desteğidir. Ara- larındaki münasebetler her gün daha sıkı olacaktır. Bugün bile uluslararası sıyasasında ve birlikte ökonomik işler yapmak yolunda bu kadar sıkılık gö- rülmemiştir. Bulgar gazeteleri daha gö zü açık olsalardı, Bay Tevfik Rüş- tü Aras'a böyle sorgular sorup tok kar şılıklar alacaklarına, Özü iki ülke sı rlarının korunması olan Türk — len anlaşmasına yeniden dı, bu iki Ülkenin bitiş mıyacağımı anlarlardı. Yunanistan, Bulgaristan'ın dostlu- Runu çok candan önce olduğu gibi şimdi de, Bulgaris- tan'ın Ege denizine çıkması için her kolaylığı göstermeğe hazırdır bu İş için bir koridor hiç de gerek deş ğildir. İkide birde bulgarların bu kori- olmuyor sorgüsuna çök bir baksalar- doğrudan doğruya ğini kesecek bir koridor olas ister. Yunanistan, dor işini ortaya atmaları eyi ve tam bir Bulgar — Blen nn anlaşması- yapılmasına başka varımı engellik olmuyor. Türkiye Dış Bakanının sözlerinin böyle bir işi mekta ayak diriyenleri uslandırdığıdır. Türkiye Dış Bakanı, bu bakımdan da Bölkan barışına büyük yardım etmişe tir. etmekten Umudumuz, Sofya'daki bu münal a et Venizelist “Elttggen Vima,, gazete &i de şöyle diyor; Türkiye Dış Bakanının Sa Balkan anlaşması sıyasası — ve Elen münascbetleri için söyledi kadar açık ve toktur ki bunları kendi yazılatımızla a mamız fazla gelir, Türkiye Dış Bakanı bu sözlerile her şeyi muş ve Türk — Elen dostluğunun ge- ayrıcı i yerine kay- nişliğini bütün acuna bildirmiştir. Öy- leki iki ulus arasını açabilir miyiz diye nü anlıyarak, Bay uğraşanlar, durumun ör bu çalışmalarını durdursunlar. 'Tevlik Rüştü Aras'ın bütün sözleri ve hele Türk — Elen dostluğunun - sağ- lamlığı yolundaki sözleri, burada pek çok eyi karşılanımıştır. Çünkü, iki arasındaki bağlar Üzerinde elenlerin

Bu sayıdan diğer sayfalar: