15 Aralık 1934 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

15 Aralık 1934 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

LT e DA A A y B K, Z SAYIFA & ULUS İzmir meyve ve sebze kooperatifi Türk Kooperatifçilik Cemiyetinin birkaç ülkücü üyesinin gayretiyle çıkarmakta olduğu “Karınca,, her sayısında köy- lü, toprak ve kooperatif işlerini ülkü edinmiş yeni ve değer- li çalışmalarla seçginleşmektedir. Karınca'nın 6 ıncı sayısı “korporasyon ve kooperatif,, başlıklı original görüşlerle do- lu, bilgi acanumuz için değerli bir soysal etüt vermişti. *“Karınca,, nın 7 inci sayısı da amaca erişmiş yazılarla doludur. “Karınca,, yt herkese tavsiye ederiz. Bay S. Aydoslu'nun “İzmir sebze ve meyve kooperatifi,, başlıklı yazısını alıyoruz: İzmir yakınlarında sebze ve meyva- Cılık, hele turfandacılık ehemmiyetli bir İştir. Çiftçinin sözde cakib satışları göze batar zarar - lar vermiştir. Hele hancıların -çiftçiye karşı takındığı tavur ve oynadığı rolün acılığı, teker teker her bir çiftçide bek- lediğimiz birleştirici şuurun doğması- na yardım etmiştir. Para ve mal muhte- kiri, burada hancı şeklinde şahıslanmış- tır. Bir ayağı köyde olan şehir hancısı, köylüye her yerde benzerlerini gördü- Eümür tarzda ödünç para verir, çapra- şık ve dolaşık hesaplarla bu borcu arab saçına çevirmesini bilir, Ödünç para mukavelesi, çiftçinin malını da hancı - nın keyfine bağlar. Hancı, köylü müş- terilerinden aldığı senetleri, Bankaya kırdırır; yani o, Banka parasına, ve fa- kat geniş bir kâr ve faiz dalaveresi ka- tıştırarak, vasctalık işi görür. Berbest mukavele esasiyle işliyen ser best bir rejimde, hancının yaptığını ih- tikâr diye tarif etmeye imkân yoktur. Madem ki her iki taraf - burada hancı ve köylü - hiç bir zor kullanmadan ve kendi rızalariyle bir ödünç para ve bir satış komisyonculuğu mukavelesi ile bu iki işi bir birine katıştırıp bağlanıyor: lar, artık buna mahkeme ve kanun ne desin? İcab ederse onlara düşen rol, mu kavelenin tamam olarak ifa ettirilmesin den ibaret kalır. İş bu esas ile yürüdük- çe ihtikârdafi" muhtekirden bahsetmek fuzuli olurdu. Ama, “normal -sermayenin yegâne kaynağı milli sây ve tasarrulftur!., diye bir hükümle iktısat yapış ve yaşayışını derlemek ve düzenlemek; bir - rejimin gaarı olüverirse iş değişir. İşte ancak böyle bir esas kabul edildikten sonra dır ki ihtikârı ve muhtekiri tanıyıb bu tabiliriz. Çünkü bu hükme göre germaye biriktirmek; önce çalışmak ve çalıştığı ölçüde kazanmak, sonra da kazandığın- dan artırmak yolu ile olursa ancak o za- man normal sayılır. Normal sözü; bir Örf ve âdet, bir ahlâk, hulfsa bir millt kültür ölçüsüdür. Manasını ,halkın mil- N vicdanımdan, milli kültüründen alır. Kendini beğenmek, yalnız kendine benzemek, her yapışının emrini yalnız millt kültür ve milli vicdandan almak sözlerile anlatılabilen inkılâbımızın özü; dağınık ve - biribiriyle iste bu mahiyet ve manayi tasımaktadır. İhtikâr; bir iş mukavelesi yapan iki taraltan birisinin sıkışrık vaziyetini öte- ki tarafın ölçüsüz ve merhametsizce im tismar etmesidir. Sıkışık tarafın hali, “denize düşünce yılana sarılah,, adamın halidir. Halk bunu böyle ve pek güzel tarif etmiştir. Buna karşı - alınabilecek tedbirler üç çeşittir: 1 — Denize düşmemek için bol bol korunma tedbirleri almak. 2 — Denize düşenin eline, yılan ye- rine güzel bir tahlisiye simidi uzatmak. 3 — Nihayet yılanları kovalayıb b tarenı ezmek. Bu sayıdan Sebze ve meyva yetiştiren İzmir çift- çiletinin kurduğu scbze ve meyva satış kooperatifi, güzel bir korunma tedbiri- dir. Kooperatifçileri yakından görmek için merkezinin bulunduğu hana gittik. Hanı seneliğini üçbin liradan kiralamış- lar. İleride böyle bir han satın almağı düşünüyorlar. Han avlusunda sebze ve eri, etrafında ambarlar, bir azıhane.. Kullanamadıkları kı- sırıları kiraya vermişler. Yazıhane; lışkan, uyanık, çevik ve imanlı insanlar- la doalu. Bunlarda kooperatif azasından. Dört bin lira sermaye ve Ziraat Ban- kasının on beş bin liralık kredisile işli- yor. Dokuz ay içinde yüz on sekiz hin Hiralık ciro! Sene sonuna kadar bu ciro miktarının 150 bin liraya çıkarılacağı umuluyor! Merkezin yedi - kişilik bir kadrosu var. Müdür 90 lira, muamele memuriyle hesab memuru 60 şar İira, ötekiler de 40 « 50 şer Jira aylık alıyor- lar. Bu satış kooperatifinin azası iki kredi kooperatifidir 1 — Balçuva köyü kredi kooperatifi, 84 azalı , 2 — Narlidere köyü kredi kooperati- fi. 172 azalı. Satış kooperatili — kendi azasının mahsulünden başka, Ödemiş bahceci- lerinin bazılarının mahsulünü de koopes ratif hesabına satıvermektedir. Hattâ, #ebze ve meyvadan başka mahsullere de satış vasıtalığı yapmaktadır. Fakat bu, daha ziyade sahire gibi mahsullerin ko- operatifin kendi azası ihtiyacı için satın alınmaşı şeklinde olmaktadır. Yani mey va ve sebze xatış koperarzili ayni za- manda ve fakat azasının ihtiyacı hudu- dunda bir alım kooperatifidir. Bazı satış koperatiflerinin düştüğü yanlışlık, bu satış kooperatifinde yok: Yani bunlar, * Alıcı müşterilerimizi ka- çırmamak için piyasada spekülasyon da yapalım.,, hırsına düşmemişlerdir. Bu dürüst hareketi İzmir meyva ve sebze satış kooperatifine en iyi kooperatif va- sıfları vermektedir. Kooperatifin — İzmirde, İstanbulda, Ankara'da ve İskenderiyede satış ajan- ları var. Kooperatii, kendine — getirilen mahsulü ©, 2 komisyonla satmakta ve bu suretle ecski muhtekir - toplayıcılara nisbetle hiç olmazsa ©7 50 daha az bir komisyon almaktadır. Bu fark, mü>tah- silin cebine gitmektedir. İzmir Valisi ile, İzmir Ziraat Banka- sı ve onun çalışkan müdürü, kooperati- fi öz evlât gibi korumaktadır. Koopera- tifin kendilerinden dileği, kredilerinin 20 - 25 bin liraya kadar çıkarılmasıdır. Kuruluşu ild senedn fazla bir. geç mişte olan bu kooperatifte de, bazı fit- ne unsurları bulunmamış değildir. Pa - kat feragat ve kahramanlıkla çalışan adsız, resmi srfatsız halk şefleri: iyiliğe ön ayak olmuşlar ve böylece gerçek, yanlışı yenmiştir. İzmir sebze ve meyve satış'Fooperatifi idare mecusr azaları ve memulıaı.. Ziraat Bankası Müdürü Bay Aşki Naili ile bir arada. Bizde âdet olmuş bir ham düşünce tekerlemesi vardır: “Halkımız birleşe- mez, birlikte başaramaz, ahlâk ve ter- biyesi buna elverişli değildir., Biz de bütün bu bühtanlara karşı bunun ter- sini müdafaa edeceğiz: Halkımız her şe- yi başarmak kabiliyetindedir. Bu kabi- liyet, bugün - doğru mu yanlış me? - büyük, en ileri gitmiş sayılan milletle rinkinden hiç te geri değildir. Meselâ: Almanya. Almanlar, cemiyetçi olarak ta nınmışlardır. Senelerle içinde yaşadığı mız, yakından tanımak fırsatını buldu- ğumuz almanlarn inatçdığı ve her me- seledeki - separatistliği - ayrı bir görüş müdafaa etmek huyu - ortadadır, ki onun uzaktan seyrine bile insanın sini- ri dayanamaz. Bundan başka, fitne un- #uru her memlekette ve her millette ve her derlenti (teşkilât) içinde bulunabi- lir. Fakat bunlar ne kadar cerbezeli ol- Salar gene zayıftirler. Halkın — vicdanı ergeç onları mahküm eder, ... Merkezi gördükten sonra Balçova ve Narlıdere köylerine gittik. Yeşil gö rünüşü gönül çeker bahçeler içinde biri 600, öteki 500 evli iki köy, Balçova kö- yünde 600 aile olduğu halde ancak R4 ü Narlirderede de — 500 aileden 172 si bu köylerin kredi kooperatifine ve dolayı- sile “İzmir sebze ve meyva satış., koo- peratifine girmiştir. Bunların dışmda kalan aileler, acaba neden dolayı koope- ratife girmemişlerdir? Bunun birçok ba kımlardna bir sürü cevabı olabilir. Bi - zim şöyle kısa bir #aman içindeki tah- kikatımız, şu neticeyi vermiştir: Narlıderede yuvarlak hesabla 500 ev, yani aile ve (1900) kâadar insan vardır. $u halde umum nüfus $00 aileden 172 si kooperatif azası- dır. Geri kalan 328 alleden 240 1 mülk- süzdür ve ortakçıdır. Yahut da başka- sınım işine çalışır. Kalan 88 aileden 50 si ya zengindir ve kendi sermayesi kâ- fidir. Veya bakkal, kasab gibi esnaf- tandır. En sona kalan 38 ev sahibi de bir gün kooperatile gireceklerdir. Balçova'da yalnız bu 38 ailenin ko- operatife girmesi mi, yoksa kooperatif dışındaki 328 ailenin tamamen girmesi mi beklenilmelidir? hangisi daha hayrı- hıdır? İşte bir mesele. İki çeşit başarma unsuru karşısındayız: 1 — &8 evlik zengin, sermayeli ve yahut esnaftan kimseler, 2 — 240 evlik mülksiz ve ırgatlıkla geçinen kimseler, Bunun dışında bir de şöyle ayırdet- me yapılabilir: 1 — Kooperatil halinde birlikte ba - şarma için uygun kimseler, 2 — Koperatif halinde birlikte ba - şarmadan uzak kalan ve ekseriya öteki ortaklar tarafından uzak — tutulan ge- çimsiz kimseler, İlk önce birinci ayırtlama ile başla- yalım: Köydeki bakkal, kasab, demirci, ter- zi, kunduracı, nafband, gibi sanayi ile meşgul olanların bir zirat istihsal birli. iinde doğrudan doğruya ve yalaşık alır yerleri yoktur. Onlar sanayi zümresi. dir. Zengince ve cebindeki kendi serma- yesiyle çalışan, bundan dolayı da ziraf kredi kooperatifinin vereceği krediye muhtaç — olmıyan — köylülere gelince, bunların çoğunun satış koperatifinde kendi köylüleriyle birleşecekleri şüphe. sizdir. Çünkü istihsal maddelerinde ve bunların piyasasında biribirinin aynı ol. ma vardır. Birleşmeyenler ise, böyle git tikçe kuvvetlenen bir derlenti yanında cılız kalacaklar ve bu hal de - kanuni bir zor şekli kabul edilmediği müddet- çe dahi - onları erğeç, satış kooperati - fine girmeye zorlıyacak. Fakat bunun için istihsal unsurlarıtın büyük bir kıs. mınım her tarafta birlik derlentileri içi- ne girmiş olmaları, piyasada tek tek in- san avlayan cski muhtekirlere artık yer kalmamış bulunması şarttır. Bu münasehetle bir mesele daha gö- rüşüldü: Acaba kredi kooperatifile, aynı koo. peratifin bağlandığı satış kooperatifi ay rı aytı derlentiler mi kalsın, yokta ikisi birleştirilerek “müstahsillerin koopera- tifi,, adı İle azasının hem kredi, hem alrm ve hem de satım işlerini gören bir tek kooperatif mi yapılsın? Kredi ve satış koperatiflerinin. ayrı ayrı olmaları halinde - azanın büyük bir 15 ILKKÂANUN 1934 CUMARTESİ Izmir sebza ve meyvo satış kooperatifi merkerzi iş başında kışını her ikisinde de aza bulunacakla- rından - hem Ziraat Bankasının ve ile- ride kurulacağını beklediğimiz Koope- ratif bankalarının — kredileri — dağılmış olur, hem de müstahsillere fazla bir yar dım da edilmiş olmaz. 'Tek çeşit “müstahsiller - kooperati - fi (1),, burada görüştüğüm — köylülerin dileğidir. Bu çeşit bir koperatif, köylü- U) “Müstahsiller kooperatifi,, yeri- ne “istihsal kooperatifi,, adını kullan. fmak yanlışıığa meydan verebilir: Çün- kü bahis mevzuu herkesin “kendi ka- biliyet ve çalışma derecesiyle mütena. siben,, başardığını kıymetlendirmekte- dir. İstihsal kooperatifi ise, birlikte is tihsal, yani komünistlik demektir . lerin çoğunu, hattâ zenginlerini de içi- ne almaya uygğundur. Bu takdirde, her köydeki kredi kooperatili birer “müs- tahsiller kooperatifi,, yahud “bitirenler kooperatifi,, şeklini alır ve bugün İzmir merkezinde bulunan satış kooperatili de onların birliği oluverir. Böyle tek çeşit alım yapan yerlerde tek çeşit bir kooperatifin bir laydası da şudür, ki köylü kredi, satış ve alım için başka başka yerlerde çeşitli formalite - lerle uğraşmaktan kuztulur. Bütün ba işlerini köyündeki “müstahsiller koope- ratifi,, merkezinde bitirir. Bu — suretle kıymetli emek ve zamanını daha ziyade istihsal İşine verebilir, ki bu, netice itk barile iyi bir iş bölümüdür. (Daha var) — - Para, saadetin anahtarıdır, Mesut olmak için zengin ol« mak şarttır.. Zengin olmak için de bir pi « yango bileti almak lâzımdır. BiRiİKTİREN RAHAT EDER ——

Bu sayıdan diğer sayfalar: