2 Ocak 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

2 Ocak 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M SAYIFA 4 Balkan postası Türk - Yunan vost'uğu Atina'da çıkan Hestia gazetesi, Tür kiye Dışarı İşler Bakanı B. Tevfik Rüştü Aras'ın Yunanistan'dan geçer - ken Atina'da verdiği beyanat üzerine türk — elen dostluğu hakkında bir ma- kale yazarak Türkiye ile Yunanistan arasında her noktadan mühim farklar olduğunu Yunanistan'ın bütün diğer dostluklarını Türkiye lehine feda cd>- miyeceğini söylemiş ve B. Aras'ın türk Ter lüzumu takdirinde Yunanistan için kanlarını dökecektir. sözüne mukabe- Ye ederek eğer B. Aras yunanlıların 'Türkiye için kan dökeceklerini sanı - yorsa hata ediyor demişti. Yunan matbuatından yükselen bu tek iddiaya karşı bütün öteki gazeteler muhalif bir cephe almakta ve türk — elen dostluğunun kuvvetini ve yüksek- liğini tebarüz ettiren makalelerle Hes- #a'ya cevab vermektedirler. Vradini diyor ki: * Hestia bu beyanatını kimin namı- ma yapıyor Bu gazete, küçük veya bü- yük hangi fırkayı temsil ediyor? Bi « zim bildiğimize göre bu gazete doğma- * ile ölmesi bir olmuş olan Faşist fır- kasını bile temsil etmez. Yaşayan biç bir fırkayı temsil etmemekte olan bu gazete, acaba ölmüş her hangi bir ulu - #âal kumandanı mı, ulusal bir şefi mi, yurd için yapmış olduğu çerefli his « metlere dayanarak düşünce ileri sür - mek hakkına malik bulunan her hangi bir yunan Garibaldisini, bir yunan Smo- lenski'sini mi temsil ediyor? Bunların biç biri değil. Biz, Hestia gazetesi tıNlcrlnh Ba « vaş sırasındaki çalışma tarzları hakkın - Yabancı postası Bir tilki ve kirpi Berlin'den 27 ilkkâtun tarihli Tay- mis gazetesine bilditiliyor: Bay Hitler'in saylavı olan Bay Hes, İsa'nın doğduğu gün Almanya'nın Münih radyosunda bir söylev söylemiş, bunda bütün almanlara ve bilhassa al - man Rayhı dışında kalan topraklarda yaşıyan almanlara hitab etmiştir. Sözen, bu sözlerinde demiştir. ki: *“Bütün acun bilir ki ve acunun bütün #ryasal adamları anlamışlardır ki geçen yıl içerisinde Avrupa'da hetgün bir . uçuruma yuvarlanmak tehlikesiyle kar- gı karşıya kalmış olan barış Fürer'in gayretiyle kurtulmuştur. Onun bu yolda aldığı tedbirler ve bü mevzu Üzerinde söylediği sözler, büyük bir sıyasa adamı olduğunu gös. termiştir. Sınırlarımızın dışında yaşıyan al « manlar, artık anayurdlarını düşünerek mahcub olmasınlar. Onlar artık Alman- ya ile öğünebilirler. ——— ——— meşe göre verilen adlardır. Bizde bu ba. kıma değer verecek olursak güney, gü. zey veya kuzey sözlerini şimal ve cenub karşılığı olarak almamız doğru olacak « tır, Tüney, tün ortası ve gün ortası söz. lori de uygun gibi görünüyorsa da bun- ların dilimizde kullanılacağı döha baş. ka yorl>r vardır. Baş yönleri veya börün leri: dağu, batı, kuzey, güney diye ala. cak olur>ak, aradaki karteleri de kuzey h_-ı batısı, güney doğusu... diye söyleyebi . Hriz. Böylece sağ, sol, alt, üst g'bi baş. ka azlamlara kaçan sözleri de kullan « mamış oluruz. Güzey yerine kuzeyi al. manın bir eyiliği, yalnız ilk harfler kul- Hdığııımııııııqlehn—ııı Yıı-yu-ıd.nıu adlarını - taşıyan birçok ülkeler vardır. Asya, Avustur - ya, Estonya, Anadolu ve Horasan'ın do. Bu eli, Avrupa'nın da batı eli demek ol duğu anlaşılıyor. Şam, Norvoç şimal eli, İ Avusturalya, Yemen ve Dekan ise c mub eli demektir. Aransa belki öz türk. “cede de birçok örnekler bulabiliriz. Cihetlere rerklerin adını vermek türklerde eski bir yöndemdir. Kara (şi- mal), ak, kızıl (cenub) ve kökce sözle. cıiyıbdıhıılh—- da söyledikleri gözlere de inanmak iste- miyoruz. Fakat her halde geazetelerini dost Türkiye aleyhine seferber etmiş olan bu baylar birer ulusal kahraman değildirler ve böyle bir unvan taşımak hakkını istemeğe cesaret edebilecekle- riSi tasavvur etmiyoruz, Fakat bu tak- dirde de bu baylar neyi temsil ediyor- lar? Ve kimin namına ulusun iradesi ve ulusu temsil edenler aleyhine kal - kıyorlar? Ulusun iradesini ve ulusu temsil edenlerin düşüncesi şudur: İcab ettiği takdirde, türklerin yanı başında, müşterek menfaatleri müdafaa yolun- da kanımızı dökeceğiz. Katimerini de diyor ki: Yunanistan, Türkiye ve öteki bal - kan devletleri ile tam bir ittifak me- ahedesi imzalamış bulunmaktadır. Evel ki gün burada bulunan Türkiye Dışa rı İşler Bakanı, Türkiye'nin iç işlerin- den ve ruhanilerin elbisesi meselesin- den haric olarak türkler, bu muahede- nin tatbiki yolunda, Yunanistan için haheşle kanlarını dökeceklerdir demiş- tir. Hestia gazetesi, B. Tevfik Rüştü Aras eğer elen ulusunun - türk ulusu için kanını dökeceğini zannediyorsa heta eder diye cevab veriyor. Hestia, kendi müdürlerinin ne Tür- kiye için, ne de Yunanistan için kanla- rını dökmiyeceklerinden B. Aras'ı ha- berdar etmekte mazurdur. Çünkü on - lar, yurd severliğin ticaretini yaparlar. Fakat şimdiye kadar bir defa bile silah altına gelmemişlerdir. Bütün ulus na - mana söz söylemeğe İse hiç hakları yoktur. . — hikâyesi Hiç şüphe yoktur ki bir takım baş- ka uluslar eski Almanya'yı, kendileri - nin bütün buyruklarına baş eğen, fırka kavgası içinde bulunan, kendi kendini yıkan, işsiz, bölşevikleşmiş Almanya - yı bugünkü Almanya'ya tercih ederler. di. Onlar, Rayhsver'in son makineli tüfeğini de teslim etmesini arzu eder « Terdi. Bu böyledir; dolaşan tilkiler, biça. ve fareleri dikenli kirpilere tercih eder- Tet Bay Hes, bundan sonra kitabı hemen her almanın evinde bulunan alman mi - zaher filozofu ve muharriri Vilhelm Buş'un bir hikâyesini anlatmıştır. Hi- kâye şudur: *Tilkinin biri, günün birinde bir kir piye rast gelmiş ve demiş ki: — Barış olduğunu bilmiyor musun? Artık böyle silâhli gezmek Kıralın emirlerine karşı gelmektir. Artık bu dikenli derini çıkarıp at! Kirpi'nin verdiği cevab şudur: — Sen de önce dişlerini sök de öy - le kanuşalım! Kirpi, bunu söyledikten sonra da, top olmuş ve bütün dikenlerini dikmiş- tir. Bu suretle o, bütüa acuna karşı koy muş, fakat dalma barışı İatemişti.,, Ray Hes, bu hikâyeden sonra sözü - ne devam ederek demiştir ki: * Zamane tilkileri bir kıralım emri- ne değil, fakat Cenevre Haşmetlisinin, uluslar kurumunun emrine boyun eğdi. fer. Bunlar, kendilerine bir zaman gü - venmiş olan kirpiye kargı kendi - dişle- Tini çıkartmayı hiç de istemiyorlar. Şimdi aklı başına gelmiş olan kirpi- yi dikenlerini dikib kendini koruması- na da bırakmak miyetinde değildirler ki bunlar, tilki ile kirpi arasınaki barışı kor “mak için iyi tedbirlerdir. Bay Hitler, Fransa'ya karşı olan du rumunda ve alman . fransır münasc'>t lerini sağlamlaştırmakta büyük bir is1- bet göstermiş, diplonatlığını isbat et- miştir. Bu sıyasanın isabetli oltuğu fransız cephesinde bulunmuş olan es- ki askerlerin Berlin'i ziyaret etme'leri we Fürer tarafından kabul edilme'eri ile sabit olmuştur. Bu konuşma faydasız olmamıştır. T kânunun 13 ünde Almaaya- ya ek ve bu Avrupa barışının sağ. Tamlaştırılması için atılmış pek büyük hir adım olacaktır.,, lıy Hes, bundan sonra , Avusturya ıeıı!ıuılıheuu halledilmiş ulmadığı | Türk'- Soövyet dostluk tezahürü Jurnal dö Mosku yaz tarihli sayıs ÖRÜKE' dörleyda «i tında şunlar; yazıyor: 15 ilkkânun günü, Sovyetler birl ginin Ankara elçisi L, Karahan, Türki- ye ulusal ökonomi bakanı B. Bayar, Sovyetler birliki Türkiye ticaret mü: messili A. Vorobief ve Sumer Bank Müdürü, dokuma fabrikası inşa çalışma- ları üzerinde tetkikat yapmak üxzere Kayseri'ye geldiler. Bu çalışmalar süratle ilerlemiştir. Projesi Sovyet mühendisleri tarafın dan yaprlmış ve sovyetler birliğinde ya pılan makinelerle techiz edilmiş olan fabrika, yalnız Türxiye'de değil Bal - kanlarda bu neviden en büyük teşebbüs olacak ve Kayseri'yi bir dokuma merke- zi haline koyacaktır. Baş mühendisin ve Sumer Bank mü dürünün fikrlerine göre Sovyet ekip - mant yüksek vasıflariyle temayüz et - mektedir. Sovyet montör ve mühendis- lTeri namuslu, iş ehli ve disiplinli ol - makla şöhret almışlardır. 'Türkiye Ökonomi Bakanı B. Bayar, Sov yetler birliğinden dönmüş olan türk usta başılariyle stajiyerlerini gözden geçirdikten sonra kazanmış oldukları teknik olzunluktan dolayı L. Karahan'a teşekkür etmiştir. Kayseri valisi L. Karahan şerefine bir ziyafet vermiş, mahalli erkân ve fen mubitlerinin mümessilleri bu ziyafete iştirak etmişlerdir. 16 ilkkânunda, teşebbüsün türk ve sövyet işçileri tarafından L. Karahan ve ulusal ökonomi bakanı şerefine bir ziyafet tertip edildi. Büyük bir canlı . lıkla geçen suvare programında Soövyet ve türk halk çarkılarr ve danslar vardı. Bu suvare Sovyet — türk dostluğunun geniş bir tezahürü oldu. Mımntaka ku - mandanı ve Halk Fırkası vilayet idare heyeti reisi, B. Bayar'ın L. Karahan'ın nutuklariyle biten bu dyıfenı hazır bulunuyorlardı. B. Bayar sövyetler birliği tarafımdan inşa edilmiş olan fabrikanın türk öka- nomisi için ehemmiyetini kaydetti ve aynı zamanda başarılan işin yüksek va- sıflarına işaret etti, Daima mücerred hadiselerle kuvvetlendirdiği için sağ - lam kalacak olan Sövyet - Türk dostlu. ğunun menşeleri üzerinde durdu. Ba - kan, Türkiye'nin, kurtuluş savaşı dev- rinde sovyetler birliğinden görmüş ol- duğu yardımı unutmayacağını ve şim- dide sanayfinin kuruluşu için elde etti. ği yardıma yüktek değer verdiğini söy- ledi. Netice olarak, Bakan, Sovyetler birliğine türk stajiyerleri göndermek tecrübesinin muvaffakiyetle neticelen- miş olduğuna bilhassa işaret etti. L, Karahan cevaben 'Türkiye ve Sov yetler Birliği dostluğunun bu iki ülke- nin istiklâllerini kazanmak için yapmış oldukları güç savaş xamanında sağlam- Taşmış olduğunu, bu savaşın şimdi de ökonomi cephesinde devam ettiğini söy ledi. L. Karahan, Stalin'in “geç kalan « lar yenilirler,, diye sözünü sikrederek bu kelimelerin manasının Türkiye'de gok iyi anlaşılmış olduğunu, Türkiye, nin ulusal sanayilâi yaratmak için mu- azzam gayretler sarfettiğini anlatırış we demiştir ki “Bu yeni cephede, Türki ye ve Sovyetler Birliği yeniden beraber yürüyorlar. Kayseri dokuma fabrikası Türkiye'nin ökonomik ni sağ - Tamlaştırmak için iki ülkenin işbirliği yapmasıdır.,, son iki ay içinde nı, orada tehlikeler bulunduğunu da ve İza'nın doğduğu bugünde alman gönül lerinin daha fazla Avusturyalılarla bir lik olduğunu da söylemiş ve daha son- ra Almanya dışındaki almanlara - ki bunda ihtilâflı mıntakada, ceki müstem- lekelerde ve yabancı memleketlerde bu. Tunanlar dahildir - hitab ederek demiş- tir ki: “— Biz anayurdda sizin anayurd için me kadar ıstıtab çektiğinizi pek #lâ biliyoruz. Gene biliyoruz ki bütün bunlara sa dece alman olduğunuz için katlandınız, Almanya'nın umudu günün H:indq kendisi uğrunda kaybettiklerinizi ılıı geriye verecektir.,, 2 İKİNCİKÂNUN 1935 ÇARŞAMBA | Amerika'da Ulusal ka'kınma idaresi susal kalkınma idaresi in idare unsurudur. “New Deal, Ruxzvelt, hükümet işlerine elini atıp ulusal kalkınmanın İlk eki olmak üzere iki senelik bükmü olan “ulusal sanayi kalkımma kanunu,, nu imzaladıktan son ra 16 haziran 1933 de aşağıdaki düşün. cesini resmen ilân etti: Yeni iş bulmak ve dolayısiyle mah- sul ve şanayi istihsal maddelerini tın alma kabiliyetini yükseltmek, işle- makul bir temel üzerinde kur . mak için ulusal kalkınma kanununu im zaladım, Bu İş iki basamağa ayrılmaktadır: 1. Birçok yüzbinlerce işsiz İş bula- taktır. 2. Bu plân atiye ve bilhassa uzak ati- ye elverişli mahiyette mücesir olacaktır. Bu kanımun — sön ermiş — olduğu ya bizzat reisicümhur ve yahud da müt tefikan olmak şartiyle kongre tarafın - dan ilân edilebilir. İşbu kanun yardımcı olarak aşağı . daki icraata geçmektedir. * İşsizliğin genişlemesi sanayi ku- rumunun bozuk oluşu gerek iç gerekse dış ticaretimizde ağır bir yük olmakta ve amerikalıların yaşayış standardını çöktürmektedir.,, “ İş ve dış ticaretle genel yaşayışa zarar veren engelleri yolun üzerinden temizlemek maksadiyle iş verenle iş ya pan arasındaki birlikte çalışma, hükü . metin bakımı altında tanzim edilecek- tir. Satın alma kabiliyetini ve iş sevi . yesini yükseltmek ve tabit kaynaklar - dan daha çok faydalanmak için, temiz bir gaye taşımıyan rekabet transaksi- yonları kaldırılacak, sanayiin istihsal kabiliyeti daha ziyade verimlileştirile- cek ve yanlış tahdid tedbirleri düzelti. lecektir.,, Kongre, sanayi kalkınma kanununa, vazifelerini Jâzım olduğu biçimde ya - pabilmesi imkânları verebilmek maksa- diyle tröst aleyhindeki kanunu iki sene müddetle meriyetten kaldırdı. Ulusal kalkınma idaresi 15. ilkteşrin. 1934 ta - rihine kadar General Hugh 8. Jonson tarafından idare edildi. Jonson yalnız Ruzvelt'in emri altında idi. Kendisine başka hiç kimse karışamıyaordu. Jonson, işin başlangremda sanayi ve işçilere yardımcr idareciler tayin et. ti; sanayi - İş - ile istihlâk için mesul encümenler seçti. Bütün ulusal kalkınma işlerinden mesul, Jonson idi. Ancak, en çok meş - gul olduğu alan sanayiin kalkınması idi. Bu zatın, hiç kimseye danışmadan 50.000 kişiden az olan sanayi kollarına nizam vermek veya mevcud nizamları değiştirmek hakkı vardı. 50000 kişiden fazla olan sanayi kollarına da nizam korken reisicümhura danışılırdı. İşin resmi tarafr böyle olmakla be . raber hakikatte, reisi cümhur uzun za - mıundanberi, ulusal kalkınma İdaresi - nin bugünkü önderi olan Donald R. Riçberg ile danışarak işleri çevirmekte idi; Jonson ise, işleri tatbik eden bir müdür vaziyetinde bulunuyordu. 15 ilkteşrinde, Jonson işinden istifa etti. Daha önceleri zaten sistemin yeni- den kurumlanması işine girişilmişti. Bir idareci yerine altı idareci - seçildi. Bunlardan birisi, ulusal meselelerde Ruz. veltin fevkalade müşaviri olan Riçberg de ulusal fevkalâde işler müdürü oldu. Bu altı idarecinin herbirine iki yar dımcı idareci, üç mesul encümen ve ara larında sanayiin ana alanlarını paylaş- tıkları yedi tane de şube verildi. Bu şu belerin ayrıca ieraata gecen tâli şubele. ri vardır. Ulusal kalkınma idaresinin 490 kodı wardır, Bunların adı Codes of fair com- petition (dürüst rekabet nizamı yahud kanunu) dir. Böyle bir kod aşağıdaki bi- gönde iyzah edilebilii 1 — Muayyen bir. sanayi şubesine mensub mümessillerden terekküb eden bir encümen, ileri sürülmüş olan bir kod'u terkib etmek için ilk teşebbüse geçmektedir. 2 — İleri sürülen tedbirlerin ulusal kalkınma sryasasına uygun olub olma- dığı araştırılmak için bu kod ulusal kalkrnma idaresi tarafından tetkik edi- lir, 3 — Yalnır resmi müşavere encü- menlerinin üyeleri ve sanayi — şubeleri mümessillerinin — iştirak ettikleri bir konfcrana çağırılır . 4 — Herkesin iştirak ve düşüncesini söyliyebileceği genel bir toplantı yapı- lir. Bu toplantıda üç encümenin de üye- Jeri hazır bulunurlar. 5 — Ulusal kalkınma idaresinin yük sek bir memuru taralından idare edi . Jen son bir konferans yapılır. Bu kön- feransa encümen üyeleri ve sanayi mü « messilleri de iştirak ederler. 6 — Kod'larım ileri sürdükleri ted. bizler, ulusal kalkınına idaresi tarafın- dan tevbit edilir., 7 — Kod imza edilmek üzere veisi- cümhura yahud da idareciye verilir, Kod karşılığının en doğru çevirme. si nizamnamedir. Her sanayiin ayrı ayrı kod'ları hazır lJanmazdan önce reisicümhur, iş veren - leri, iş saatlerinin azamisi ile maaş ve gündeliklerin asgarisini tesbit eden bir anlaşınayı — imzalamağa — çağırıyordu. Blavket Cod adı verilen bu kod, - ferdi kod müddeti bitinciye kadar meriyette kalıyordu. Ferdi Kod rcisi cümhur tarafından tasdik edildikten sonra, kod talimatla- Tı muayyen ticaret ve sanayi kollarının bütün üyeleri için dürüst rekabet stan- dardı sayılıyordu. Bu nizamlara karşı her bangi uygunsuz bir hareket, ulu - sal kalkımma kanununca ticaret ve sana yide yolsuz rekabet diye telâkki edil « mektedir. #kih Bugün ulusal kalkınmanın resmi bir raporuna göz gezdirildiği zaman şunlar okunmaktadır : Bir yıl içinde 3,000,000 işsize iş bu. lunmuştur. Bu işler devamlı işlerdir Fabrikalar yüzde 37 nisbetinde daha fazla işçi yerleştirmekte ve 72 nisbetin de de fazla gündelik ve manş Ödemek - tedirler. Mağazalar satışlarını yüzde 46 çoğaltınışlardır. Perakende — ticaretin vasati satışı yüzde 66 daha çoktur. Oto mobil istihsali yüzde 1848, demir ve çe- lik ticareti sarfiyatını yüzde 200 yük- Beltmiştir; kömür ticaretinde yüzde 170,9 idhalâtta 59,6 yükseklik vardır. Bü tün bu sayılır 1933 yılına göre karşılaş tırılmıştır. 28 ilkkânun Bcobahter'den. 1934 tarihli Fölkişer Kadir gecesi ve bayram Diyanet İşleri Reisliğinden: 1935 senesi ikincikânun ikinci çarşamba çünü ramazanım yirmi altıst olmakla ak$amı (Perşembe gecesi) Leyle'i Kadir ve 6 İkinci kânun 1935 pazar günü de Bay- ram olduğu ilan olunur. ÇOCUK ESİRGEME KURU- MUNDA PARASIZ MUAYENELER Çocuk Esirgeme Kurumu sağlık ve soysal yardım müdürkiğüne tayin edil- miş olun çocuk hastalık'arı mütehasısı Bayan Dr. Fahriya her gün saat 12 ye kadar hasta çoc k'arı; Bayan Dr. Fitnat pazartesi, perşem- be günleri sant 14 den sanra iç hasla. hkli anneleri; Salı günleri saat 14 den sonra da haridi hasta'ıklı anneları; Doğum ve kıdım hkastakıkları müte - hbassısı Bay Dr, İsmail Hikmet çarşam- ba günleri saat 14 den sonra gebe ka. dınlar ve kadın hastalıldarı muayznele- vini Çocuk sarayında yapmak'adırlar. Gebe kadınlardan muntazasnan mu- ayencye gelenlere doğumunda kurum c- beleri vasıtasile her türlü yardan yap-- maktadır. v , Diş muayne evinde sabahtan ak-aa kadar paüıı'- ve acaclerim l( ü muayene ve tedavi edlir

Bu sayıdan diğer sayfalar: