29 Ocak 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3

29 Ocak 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 SONKANUN 1935 sALI —— Türkçe adlar Ulusların kökü, atası olan türk vu « aununun taşı Jğı ad'arın eskiden türkçe olmasından aç:k ne olabilir? Başkalarına yaşama ve yükselme yollarını gösteren, sağa sola taşan, bin bir güçlüğe göğüs geren bir ulus hiç yabancı adlar taşır mı? Hele acunun şurasında burasında bir çok yerlerde türkçe adlar bırakmış, bin bir yurdu çiğnemiş iken başkalarından ad alması, benli unutması doğru olür mıydı? Ne yazık ki bunlar olmuştur. Eski güclü Türklerin gitgide arıklaması, düş- günleşmesi; başlıca, yurtlarının bir bay- rak altında evrilip çevrilemiyecek gibi büyük olmasından.. sonra da sağda sol- da başa geçen hakanların ulusu biribi « Fiyle çarpıştırmasından.. acun gidişle « rine ayak uydurulamamaktan ileri gel « miştir, denebilir. Mançuriden Tuna suyunun öteleri - nedek uzanan bir yurtta bir tek uluş nasıl kurulabilirdi? Bir çok türk ülkesin deki hakanlar; içlerinden erki, gücü artık bir hakanın, bir ilhanın eli altında da sürekli çağlar içinde toplanamamış- dardır. Yıkımların, arıklamaların neden ötürü belirdiğini söyliyebilmek için e6- ki çağların eksik gidişlerini bir kez göz önüne getirmek istedim. İşte bunun içindir ki eski sıyasal var- hığı, (kültür) ü sarsılan türk; komşu Ylusların veya gittiği yerlerin türelerini, adlarını almağa başlamıştır. Hazar de - nizinin yukarısından gidenlerle İran 'yoluyla gelen türkler başka başka inan- İara girmişlerdir. Hele batı türkleri öyle olmuşlardı ki aradan bir kaç yüz yıl geçip te ölenleri- #in gömüldükleri yerlere dikilen taş - lardaki adları okunsa kendileri arab sa- Balırdı. Dilimize arabca, farsca dolmuğ- ku, Yıllar geçtikçe üstümüzdeki bu bas- kı artmıştı. Güzün, bir ara Kayseriye az günlü bir yolculuk yapmıştım. Eski yargıcı fHâkim) ların yazdıkları kütükler üstün- 'de bir inceleme yaptım. Ne denlü şaşıl- 'a yeridir ki bir çok Ermenilerin, Rum- İarın adları bile türkçedir, farsça da var gdır. Hele soy adlarında türkçe olanları daha artıktır, Kütükteki bu adların ya- 'nında “Namı zimmi, Namı zimmiye, Na- mı nasrani,, sözleri olmasa bunlar - türk 'sanılacak.. Eldekilerin hepsini yazmak uzun olacaktır, bunlardan birkaç örneği bura- da göstereyim: Kayserinin Tavlıson köyünden “Kir- kor veledi Çömlek” 1048 yılında Bağdat saavşına gitmek için Tağımcı yazılmış, köylü Ermenilerden (9100) akçe almış, üstüne aldığı yamuşu — gidip gösterir bir yazı getirememiş, olan “Kutluşah veledi Yahşı, Piri vele- di Yagond, Clasın veledi Çalapverdi, Dalkadır veledi Yosep, Ahibalı veledi Yosep, Malak veledi İsabalı, Şahmurat | veledi Arzuman, Cılasım veledi İsabalı, Binan veledi Yorgi, Bulduk veledi Hoca, ile başka arkadaşları akçelerini geri ilıyorlar, Yargıcıya alacakları kalmadı- Kını söylüyorlar, Yargıcı yanına giderek “Zimmiye Gülistan binti İncibey, isteğiyle "Zim- mi Kayabalı bin Balı,, ya va: 5 lüyor. Babası “İncibey,, istediğine var * Sın diyor. Kütüğe geçiriliyor. 998 de.. “ Kayseride Rum keşişlerinden Simon veledi Karasu veledi Uğurlu; Keşiş Hı- 'dır veledi Gülbaba” ya olan borcunu bir Ay sonra vereceğini kütüğe yazdırıyor. Başka yapraklarda görülen adlar tunlardır: “Gülağa, Kaya veledi Andir- Yas, Şamhatun, Gülana, Cafar - veledi Boran, Nikoli bin Kaya Keşiş, Hıdır bin Tanrıvermiş, Kerman veledi Sefer, Kut- l binti Hıdır, Erdekli bin Tatar, Çakır veledi Boran, Uğurlu veledi Sefer, Ba- bek veledi Karabacak”, Şu da yazmağa değer nesnedir: “Ha- tun binti Murat,, inanımdan dönüyor. #dını yargıcı (Fatma) di; *Avanos bin Dönmez., de dönüyar, adi (Ali) oluyor. Rum ve Ermenilerin (nüfus) külü- Künden Kayseri'de çıkardığım adları ile Soy adlarını da sonra yazmak Türkçe adlar; — eskiden türk - ol - dukları düşünülebilen — Rum, Ermeni: lerce bile kullanılmış, - saklanılmıştır. Sonra yavaş yavaş çocuklarına böyle ad- lar koymamağa başlamışlardır. ğ Büyük Önderimiz Atatürkün keskin, çok yerinde görüşüyle soy adlarımızı alıyor, bu gerekli yönden de öz benliği- Mmize kavuşuyoruz. Ulusumuzun say adı almakta gösterdiği eveti, uyanıklık ta Dek kıvanca değer bir iştir. İZZET ULVİ AYKURT giştiriyor. | - D U RU Kh e A, R | İ ç Kültür Bakanı döndü Kültür Bakanı Bay Abidin Öz- men yanlarında Orta Tedrisat Ge- nel Müdürü Bay Hasan Âli Yücel olduğu halde dün şehrimize dön- müştür. İngiltere ile müzakere İngiltere ile hükümetimiz ara- sında tediye muvazenesi esasına | müstenid ticaret uzlaşması müza- | keresine burada başlanmıştır | — Devlet Şürasının bir kararı Vilayetlerin maliye tahsildarla- rı ve varidat memurları hakkında vilayetler inzibat komisyonlarınca verilen kararların itirazı halinde İçeriişler Bakanlığı inzibat komis- yonu ve Devlet Şürasınca tetkike tâbi tutularak Maliye Bakanlığı inzibat komisyonunca nakzı kara- rı verilemiyeceğine Devlet Şürası karar vermiştir, Trakya valilerinin görüşmeleri Edirne, 28 (A.A.) — Trakya Genel Müfettişi Dr. Tali Ongoren- in başkanlığı altında — toplanan Trakya valilerinin konuşmaları sona ermiştir. Genel Müfettiş ve | Trakya valileri bu toplantılarında | Sskân işlerini görüşmüşler, şimdi- | ye kadar gelenlerin yerleştirilme- | leri hususunu, idari ve öteki bir- | çok işleri konuşmuşlar ve mühim kararlar vermişlerdir. , Samsun Halkevınde bir toplantı Samsun, 28 (A.A.) — Halkevi dil ve edebiyat kolunun bu akşam- ki genel toplantısında dil devrimi üzerinde bilgili konuşmalar yapıl- dı. Bu münasebetle evin müzik kolu ulusal parçalar çaldı. Gümrük muhafaza memurları- nın iş saati haricinde ıörecekle: ri işlerden dolayı çalışma ücreti alamıyacaklarını Gümrük ve Inbi- sarlar Bakanlığı bir genel lîuyumk ile alâkadarlara bildirmiştir, | | | | 1 Gümrük muhafaza memurları | | Tayinler Açık bulunan jandarma muha- sebe müdürlüğüne hava ve deniz muhasebe müdürü Ricai, hava ve deniz muhasebe müdürlüğüne Su Bakanlığı muhasebesi mümeyyiz- lerinden Müeyyed, askeri fabrika- lar muhasebe müdürlüğüne An- I kara levazım âmirliği muhasebe- | levazım amir- iliği başkâtibliğine muhasebecilik — kâtiblerin- umumi muhase- | ütçe müdürlüğü ikinci mümey- i :ıeı::uiıçn: aynı müdürlük tetkik me- | aynı D den Burhanettin, murlarından Mustafa tayin — edil- ULUS Arda taştı. Edir ne su altında (Başı ! inci sayıfada, bil ve otobüsler işleyememektedir. Edir- ne ve Alpullu şosasından başka bütün yollar su altındadır. Şehir hattıda bir buçuk kilometrelik demiryolu bozul - muştur. Sular çekilir çekilmez tamirine başlanacaktır. Posta kolileri Alpullu - Edirne yolu ile taşınmaktadır, Şehir hattı kapandığı için İstanbul treni Karanğaç- tan hareket etmiştir, Trenler yolda kaldı İstanbul, 28 (Telefon) — Arda neh- ri taşğını demiryolunu kapladığı için bu sabah gelmesi beklenen Avrupa eki- presi Diçea'da kalmıştır. Dün akşam sa- at 9,25 de Sirkeciden kalkan ekspres de yollar su altında kaldığı için Titiyön' dan ileri geçememiş konvansiyonel Edir mede kalmıştır. Bu iki katar yarın İstan- bula dönecektir. Yalnız Avrupadan ge - len konvansiyonel nehrin taşmasından önce geçtiği için bu sabah saat 10,22 de Sirkeciye gelmiştir. Arda'nın taşması yü zünden tron hattının bazı kısımlarının da bozulduğu ve tamire ihtiyaç göste- vecek bir hale geldiği haber verilmek - tedir, Yunan arazisinde tahribatın daha fazla olduğu söyleniyor. Edirne ile İs - tanbul arasında işliyen muhtelif katarlar Karaağaca kadar gidebiliyorlar. Dün ge ce sabaha karşı trenle şerk demiryolları kumpanyası müdürü ile heyeti fenniye- sinden bir grup hadise yerine gitmişler- dir. İstanbulda tırtına ve yağmur Istanbul, 28 (Telefon) — Bugün öğ- leden sonra İstanbul'da fırtına ile karı - şık yağmur yağmış ve Büyükdere önün- de dört tonluk odun yüklü bir yelkshli firtmadân batmıştır. Yelkenlinin tayfa- larından biri boğulmuştur, İzmirde fırtına İzmir, 28 (ALA.) — Geçen ge- ce saat üç buçukta esmiye başlı- yan şiddetli bir fırtına beş saat devam etmiş ve hayli zarar ver- miştir. Fırtınadan bazı evlerin ki- remitleri uçmuş, açık bırakılan pencere ve pancur kepenklerin- den birçoğu kopmuştur. Eşrefpa- şa'da bir ev yıkılmış ise de insan- ca hiç bir zayiat olmamıştır. İz- mir'de yakın kazalarda ve Mani- sa'da fırtına aynı şiddetle esmiş- tir. Bazı kazalarla İzmir arasında telefon telleri ve bir kısım direk- lerin kırılmasile bir aralık muha- berat durmuşsa da tekrar acele tamir edilmiştir. Fırtına saat do- kuza doğru sükünet bulmaya baş. lamış ve sonra bunu yağmur takib etmiştir. Çanakkale'de fırtına var Çanakkale, 28 (A.A.) — Çanakkalea de iki gündenberi şiddetli lados fırtına. sı devam etmektedir. Şiddetli yağmur, biraz da dolu yağmıştır. Bir kaza ve za- dilmemi ştir. Hava durumu Ziraat Bakanlığı Meteoroloji ensti - tüsünden alınan malümata göre, son 24 sant içinde tazyik düşüklüğü batı ve lo- dos rüzgârlarından ötürü ve Karadeniz kıyılarında hava bir gün önceye naza » ran 9 derece etrafında olmak üzere yük- selmiş ve gün yurdda tamamiyle yağış - hı göçmiştir. En çok yağış gören yerler Trakya, Ege ve orta Anadolunun - batı kısmıdır. Buralarda yağış 9 ilâ 37 m'li- metre arasındadır. En çak yağış 44 mi- lümetre olarak Aydın'da ölçülmüştür, Bu gece en düşük suhur .tler sıfırın altında Kars'ta 22, Erzurum'da 13, Kastamonuda5, Sivas ve Malatyada 4, Çorumda bir derecedir. Orta Anadolu - nun Sivas, Kastamonu ve Çorum çevre- lerinden maada yerlerinde gece suhu - netleri hep sıfırın üstündedir. En yük - sek suhuünetler sıfırın üstünde Manisa- da 19, Bursada 18, Çanakkale ve İzmir: de 17 derecedir. Dünkü yağışlardan Meric ve Tunca mehirleri taşmıştır. Alaçatı ve Manisada kuvvetli fırtına olmuş, fazla zarar yapmamıştır. Muğla- da fazla yağışlardan bir kısim — tarlalar su altında kalmıştır. Dün Ankarada öğleden sonra — saat 14 de suhunet sıfırın üstünde 5 derece idi. İzmirin onarılması işi İzmir, 28 (A.A.) — Şehrin iy- marı ve diğer mühim ihtiyaçları için belediyece beş yıllık bir pro- gram hazırlanmaktadır. Bu pro- gramda yukarı mahallelerin iy- marı, kanalizasyon ve sair işleri, yangın yerlerinde açılacak yeni caddeler ve “kültür parkı,, adı ve- rilecek olan şehir koruluğu, yeni yapılacak parklar, şehrin ağaçlan- dırılması, yangın yerlerinde spor sahaları, müzeler vücuda getiril. mesi gibi mühim işler vardır. Yüksek tahsil okurları için Istanbul, 28 (Telefon) — Kadırga- daki Talebe Cemiyeti Maarif yurduna yîilııl tahsil okurlarının alınması için bir anlaşma yapmıştır. Yurda, yardıma muhtaç okurlar az ücretle alınacaktır. Fazla ihtiyaç içinde bulunan okurların yurd ücretlerini de üniversite verecek - tir, Ankara Radyosu Bu akşamın radyo programı şudur: Çocuk saati Musiki: Boclman suite, İmpromptu, Valse, Romance, Edib Sezen: Viyolensel Ulvi Cemal; Piyano Maliye Bakanlığı saati Dans musikisi Musiki: Musigue de Chambre (Oda musikisi) Le elair — Sonate No, 8 Ulvi Cemal: Piyano Necdet Remzi: Keman Edib Sezen: Viyolonsel Cevad Memduh: Viyola Hüberter, | — OBu resimlerimiz K | pm gösteriyor. ; kadar alâka göstermişlerdir, Atafyo'da ikinci seçmen seçiminde bayanlarımızın ne büyük - hir istek ve sevincle seçime katıştıkla Devrim hareketlerinde dafma ön safta yer almış olan Kütahyalılar bu ulusal ödevlerine de gereklendiği SAYIFA 3 Düşünüşler Ancak değerli bir tiyatro yaşayabilir lkin Üyatroda iyi esezleri yeslere rağbet etme- defalar ileri sürülmüştür, Ge gen iki yıl içinde yaptığım tiyatro pole- miklerinde, kaç kereler bu manasız iddi- alara cevab vermek meecburiyetinde kıl. mıştım. Bana örnekler gösteriyorlardı: *falan piyes temsil edildi, sahnede üç gün tutunamadı, falan komedi boş sa » lon önünde oynandı., Fakat bu eserlerin nasıl oynunmış ve niçin tutmamış oldu- ğunu araştırmıyorlardı. Evet, hiç şüp « hesiz, sahnelerimizde, çok değerli piyos- lerin ha'k tarafından tam bir alâkasızlık. l karşılandığıma ve alkışlanmadığına ben de şahid olmuşumdur. Fakat bu eser ler, değerli oldukları için değil, kötü oynandıkları, sahnede - öldürüldükleri için — beğenilmemişlerdi. Beğenmiyen yalnız halk değildi, temaşa sanatından biraz anlıyanlar da aynı düşüncedeydi - ler. Salonların hıncahınç bir - kalabalıkla dolması, son kapanan perdenin dakika - larca süren alkışlar uyandırması için bü yük değerli bir eser seçmek elbette ki kâfi değildir. Her şeyden önce bu eseri oynamak lâzımdır. Doktor Knok piyesi Darülbedayide ancak üç gün oynanabildi. Salon boştu ve het perdeyi, örneği görülmemiş — bir süküt takibediyordu. Değerli olduğun - da kimsenin şüphesi olmıyan bu - eseri halkın küçüksemesi kolaylıkla anlaşıla- bilirdi: esasen halkımızın seviyesi için biraz ağırca ve tomayülleri it'bariyle lü oynuyan aktör, rolünü temsil etmek şöyle dursun anlıyacak kabiliyette bile değildi. Derme çatma vodvillerde tak - lidler ve tuluat tekerlemeleriyle herkesi katıltan bir aktörden bu eserde de mu - vaffakiyeti ummak kadar hata olamazdı. Doktor Knok sahneye konulurken idam hükmünü giymişti, kurtarılması — için halktan yardım beklemek artık neye yar rardı? Rolleri onları anlıyabilecek kabiliyet te aktörlere verilmiş ve özenle hazırlan- gibi, tiyatroda da avant » garde'cileği doğru bulmadığımı kaç kereler söyle- dim, gene de tekrarlıyorum. Sahnemizde tutmamış olan avant - garde'cı piyesler halkın iyi eserlerden anlamadığını ilerk sürmek için bir delil teşkil edemez. Böy- le piyesler Avrupa'da bile dar bir ente- lektüel zümvesine hitab eder, bizda he- nüz bu neviden bir sahne edebiyatının sayircileri değil, aktörleri bile yetişme - miştir, Hem değerleri üzerinde edebiyat tarihinin henüz hükümlerini vermemiş ol duğu eserleri memlekete sokmakta ace- le etmeye de bir lüzum yoktur. Garb sahne edebiyatlarının repertu- varları bize halkımızın kültür ve zevk seviyesini yükseltecek, aynı zamanda onun tarafından yadırganmıyacak sayısız eserler verebilir. Bütün iş bunları, aktör lerin, halkın ve rejisörün seviyesine ve sahnemizin teknik imkânlarına göre seç. mek vi szerçok bir. hazırlık devre « sinden sonra temsil etmektir. Darülbe- dayiin dışında kalmış olan bütüm trup « larda şahid olduğumuz muvaffakiyetsiz- likler bu eser ve çalışma noksanımım birer tabil neticesi sayılmalıdır. Istanbul şehir tiyatrosu, bu yıl, türk sanatının yüzünü güldürecek bir çalış- ma yolu tuttu. Sahneye koyduğu gerçek- ten değerli eserlerin haftalarca afış tutnu sı, bir kere daha gösterdi ki, halkın yük- sek sanattan anlamadığı iddiası sadece bir iftiradır. Tutulan bu yol artık bıra « kılmamalı ve memleketin başka sahne teşekküllerine de ciddi çalışmaya teşvik için bir örnek olmalıdır. , Bu mevsim gerçek sanat yolundaki çalışmalariyle tiyatro davamızın doğru- luğunu isbat etmiş olan İstanbul şehir tivatrosuna teşekkür etmeliyiz. Yaşar Nabi NAYIR ..- Bir iyilik seven yurddaş Muğla, 28 (ALA.) — Muğlanın de'« nizovası yurddaşlarından Bay Emin Ay« dın 41 fakir çocuğu tepeden tırnağa kas dar giydirerek zengin yurddaşlara örnek olmuştu. Bu hareket vilâyet makamın « ca da takdire lâyik görülerek kendisinc teştlikür edilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: