12 Nisan 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

12 Nisan 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYIFA: 65 12 NİSAN 1985 CUMA Ankarada hangi agaçlar Yetişebilir? ... Bir uzmanın verdiği öğüdler Bir arkadaşımız, Yüksek Ziraat Enstitüsü ağaççılık uz- manlarından biri ile görüşerek kendisine Ankara'da yetişe- Bilecek ağacların hangileri olduğu, bunlara nasıl bakılmak Berektiği hakkında birçok sorgular sormuşlur. Aldığı ce- babları aşağıya yazıyoruz. Ağac dikme samanı olan bahar- da, okurlarımızın bu yazıdan faydalanacaklarını ummak- tayız. a Ankara için hangi ağaçlar tavsi- | yazık ki, bugün mevcud ağaçların mik- BK? darı, iç pazarın bile ihtiyacına yetmi « B Meyva ağaçlart mevzuubahs olür. | yecek kadar azdır. Onun için ödevimi. fida Uygun neviler eskidenberi Anka- | zin en başında, nmı.ııumıun.ı'.,.. İyiği, tğtirilen ve tutulan nevilerdir. timizi en çok Ankara armudu üzerinde ir diye yabancı heviler yetiştiril - | teksif etmek ve böylelikle bahçeleri Çekinilmelidir. Yerli nevilerin doldurarak sönmeğe — yüz tutmuş olan * bu güzel meyvanın ihracatını kısa bir zamanda yeniden canlandırmak gel « mektedir. Fidanlığımıdza yetiştirilmiş olan Ankara armudu fidanlarının, pek büyük istek karşısında hiç bir tane kal- mamak üzere bepsinin dağıtılmış olma- sı, halkımızın da bu noktaya verdiği & hemmniyeti ıön:rnehedk. Ankarada armuddan sonra kaysı Ve- rimi —muntazam — ve güvenli elan bir meyvadır. Kuru topraklarda — da yetişebilir. Eğer kurutma ve saire gi- bi, mahsulünü kıymetlendirecek iyi ve temiz usuller yayılır ve bununla uğ: gılırsa, kayamın bu biçimde ihracı v- ğ' mümkün olabilir. Coviz, fazla su ve bakıtı«e muhtaç olmasına rağmen bilhassa Ankara için tavsiye edilebilecek bir ağaçtır. Mey - va ve gölgesinden başka odunu da kıye metlidir . Ankarada vişnenin de ehemmiyeti oldukça büyüktür. Alçak yerlerde çok iyi yetişen ve çok mahsul veren bu âa- Kaç, konserve fabrikalarını: rimleri güvenli olmadığından mühim değildirler . Yaprağını döken meyvasız ağaçlar. dan, bahçe, park ve ormanlar için: Akasya ve aşılârı (Pembe ve top akasya), Aylantuş. Glediçya, Omorfa, karaağaç, dut, İslendan ve Akdiken, Ankarada iyi yetişenlerdendir. Dişbudak, kavak, söğüd, çınar, mür- ver fazla su ve itinaya muhtaçtırlar, Süs ağaçlarından 1 Bilhassa çit için, Ligustrum, Kara. gama, erguvan, kızılcık, elverişlidir, Forzisia, Sproa, Ilgın, budler, kırmtt. zı diken, gül ve bilhaşsa İsparta gülü, ağaç hatmi, licivm, leylak, altın firenk Üzümü de iyi yetişirler. Sarmaşık nebatı olarakı Hanrmeli, sarmaşık gölü, klematis, ampelopsis, poligonum, yasemin, ve mor salkırm — dikilmelidir. Yaprağını dökmiyen ağaçlardanı Mazı ve topmazı, karsçam, Ladin (Picar pungenş P. ornorica), gökner, sarıçam, çimmdra çamı, dağ çamı, servi ve katran tavsiye edilir. — Ağaç yetiştirmeden önce nelere dikkat edilmelidir? — Dikilecek ağacın iyi yetiştiril » miş ve iyi bir neviden olması şarttır, Bunun için fidanın bir fidanlıktan te- darik edilmesi en güven verici yoldur. En elverişli dikme mevsimi Ankara için ilkbahardır. Bu böyle olmakla be- raber, çukurlar, 60 santim gerinliğin » “Tomates fideleri yapılarak iki teneke gu verilir, Fidan — gram arab sabunu; tütün tozu mikda. yanındaki hereğe bir gün vonra bağla- | rının daha artınılmaşı — nebatata zarar nır, vermez.) Kurak zamanlarda fidanları hafta. da biz sulamak, ilk ve sonbaharda dip- lerini çapalamak Izımdır. Yeşilliğini daima mubhafaza eden (çam, mazı gibi) ağaçların yazın günde birkaç defa yus kardan aşağı yağmur — biçiminde bit süzgeçle sulanması pek faydalıdır. — Ağaçlara zarar veren nedir, ve ağaçlar bunlardan nasıl korunmalıdır?. — Hava rutubetinin azlığı yüzün » den mantar hastalıkları Ankarada bü « yük ve zararlı bir rol Oynryamazlar, Buna kargt zarar yapan bir çok böcekı ler vardır. Pakat bunların zararları da büyük ve kapalı meyva bahçeleri mev- zuubahe olmadıkça küçük bir İtina ile hiçe indirilebilir. Böceklerin burada en tehlikelisi Biponemot tırtılıdır. Bu böceğe kargı, ağaçlar yapraklnmır yapzaklanmaz ve sonradan da ihtiyaç hasıl olursa Urarıya mahlülü püskürtülmelidir. Uranya mahlülü: Elma ve armud gibi yumuşak çe- kirdekli meyvalar içini 100 - kilogram Bu, 120 gram Uranya ve 500 gram kireç, A adai aeaart A | Hanrmt!leri Bir yaşında vişne aşısı Sübemmelleşmesi için yapılacak biri » ç İ9 bunlarım aranılan keyliyete gü » TBefe edilmesinden ibarettir. yüzünden yalnız İçparar için mevzuu « bahs olabilir. İyi bakılmca çok meyva veren elma ayva, erik bilhassa suya ihtiyacı farla meyvalar için de: 500 gram kireç. Kiraz ve erik gibi sert çekirdekli 100 kilogram su, 75 gram — Uzanya Bu söylenenlerden başka böcekler için en İiyi çare toplamaktır. Bir mütehassısın fikri almmadan sun! gübre kullanılmamalıdır. Formülünde bazırlanmalıdır. Çok defa zararlı görülen nebatat Bitleri (Püseron) tütün suyu püskür » tülmek suretiyle öldürülür. (Bir tene- ke suya bir kilogram tütün tozu ve 100 olan nevilerdir. Şeftali, badem, dut. kitaz, şâmn frs- Genel olarak denebilir ki, Ankaraya büyük ve yeşil bahçeler kazandırmak, iyi bakım, bol su, toprağı İşleme ve gübreleme ile kabil olabilir . Ankaranın en mühim meyvası eski- Senberi tanınmış olan armududur. Ne SAPKACI - MODES . Afife 'Telefon No.: 1550 Sayın Bayan, Mevsim İçin Avrupadan getirtli- im model şapkaları salonumda teşhire başladım. ı Teşrifinizi ııı!!ılırımlı dilerim. Dutlar de ve 60 santim enliğinde olmak üÜzere mümkün oldukça sonbaharda açılmalı- dır, Fidan satın alındıktan sonra bek- Tetilmeden dikilmelidir. Ağacı dikme « den önce çukura, fidanın dallandığı yere (taca) kadar ulaşacak bir herek konur ve fidan kök uclariyle uzun dal- Jart budandıkdan sonra dikilir. Çukura doldurulacak toprak taze gübre ile ka- Ti t ve bunun için komposto kullanılmalıdır. Fidan dikilirken etra- fma konulan toprak sıkıca Ççiğnenir ve çukurun yanlarında bir sulama çanağı Nafıa Bakanlığından: 14-4-1935 tarihinde münakasasının İcra edileceği ilan edilmiş olan Filyos - Ereğli hattr ikinci kısım — inşaatına eksiltme görülen lüzum üzerine ve aynı şartlarla 5-5-193 pazar günü saat on beşe tehir edilmiştir. Satılık fidanlar " yordu: “senin kara saçlarını nasıl öpmek is- | soğumuştu ama, henüz aklının başında ol! B a işim . Nasıl gda her gün, ' U evel görememişim . Nasıl o'up e V Ce D terdim., duğunu görüyordum. Fiğr yanım titriyı haftalarca önünden geçtiğim, idi? Bi ücü 5 ğ 3 daki manavım önünde durmamış ve O- Başıma gelen ne idi? Bir büyücü kadım | yüzüne baktım; gördüğüm dostum deği başındari aa e a gi sattığı geftalilerin. | beni afsunlamış mi İdi; YOKAA' Çüsel Ku © |Kkorkunç, iğrenç ölümün ta kandisi idli nun, Vö tcen, çok güzel kızı. Nannina ile | lardan biri şarabımın içine AA Konuşmak için, umudsuz bir gayretle yi yi draalim aef /a Merkato'daki çİ- #sevda suyundan,, birkaç damla mı dökmüş- B KeR a konqşt_nımıştmı. Pıy'nııı"nin Primavera'sı | tü? Dört bir yanımdaki bütün bu adamlara zü buruşıı"ı.î, bir kaç kere kolunu bana doğrij gekçi tıpkı .B?“'âî ,:, daha önce seze- | ne olmuştu? Taze şarabla mı sarhoş olmuş- | uzattı. Büzülen dudaklarından “Speçyo (6) gibi n tmsediğini, Allç iya meyhanesin- lardı, yoksa ölümün gözü önünde girdikleri | sözü çıktı. Kadınlardan biri gidip bir küçü memiştim. Neden eg;dyiğ'ım talde bir günahlar mı onları çıldınmışu:_ ayna getirdi. Onu doktorun yarı kapalt de bunca geçeler ;:îehçd:ğil Karmera'nın ı;d";"kf“ colera, eviva a gioia,, (5) gözlerinin önüne tuttum, Başını birkaç ki DA yALAN ..îymlcş,mhr olduğumı ağliya * | <ab in".;ıâı"ı::“ı:::ı:?ğ“ng;nîş:n"" şa- | salladı ve bu, onun &on hareketi oldu. Bi â%d;lgütx sokaklar kahkaha ve sev- ıim.şvş:kı't gecer;ırlımdın sonra ıdıg.câ:ıw: BK ERa ).’.ü".ği B KO ?ıd“' da türküleriyle çın çın öterken, her sokak | püyordum ki Sezare işini bitirince eve onun- - Gündüz'ülmüş olan iki "”h_fef'd'e z la birlikte dönmek daha doğrudur. Genc bir götürecek araba demir kapının önünde çocuk masama doğru koşa koşa gelip bir kâ- | Doktorun da onlarla beraber — götürülm veya ertesi güne kadar orada bırakılması! biliyordum ki, elimde idi. Henliz yaşadığı! kapısı önünde bir kız alçak sesle “Amoroz0,, ğti uzattı. söyleseydim bana inanırlardı. Hali, geldi & Tefrika: 45 — Michele'nin kitabı Yazanı Aksel MUNT B Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Ln..n:n' ikram edeceği başka bir şeyi bi - K *?,'âı zamanlar, kara saçlarındaki .kır- İgmx“_ı - çıkarıp, bir siren gülümseyişi ve ükl. bir istifhamla uzatıyordu: Kırmızı ı!u— &.y Tını da canım çekmiyor mu idi? Bütün =Utfakıa, kuvvetli ve ince sesi ile ba- Gtçdu: “Amore! Amorel!,, (1) — . aç :İEYİ onun, bö in ötesindeki yâ- Üyor (U sağdan sola, dönüp durduğunu iş- 'Ori B , p '*kgdum' Uyuyamadığını, — yalnızlıktan aa p Rünu söylüyordu. Ben yalız yatmale çekişenlerin iniltisini ve çanların çalışı- (2) sile fısıldaşırken benim yalnız can nt duymuş olmam nedendi? Yarı okunabilir harflerle ; “Geliniz!,, sö- zü yazılmıştı. ınîr,k'"“yc'r mu idim? Yatağından mı - aşOidu: “üyuyor müsunüz?» n <At uyumuyordum, uyanıktım, ben de "'!hığ:_ i Yalnız yatmaktan hiç hoşlarmı - Yireği kamı*ğimi böyle gürültü ile çarptıran Ve 1 damarlarımda bir sıtma hızile koş - iv; gi yeni, büyük korku idi? Santa İ ı*mdî della Karmine kilisesinin yan taraf- Olup ü Oturmuş, gözlerim yarı kapalı, nasıl 'a bu, mermerlere diz çökmüş olan ve Tülünk Yalvarışları arasında bana gizlice Seyen, siyah örtülü, güzel kızları daha *O Mari! O Maril guanto sonno ha perso per te! Fi 'ammi dormire Abbracciato un poco conte (3) B Diye bir genc, Maryuçyanın penceresi önün- de, şarkı çağırıyordu. H K r Bir başkası, meyhanenin önünde bağırı- du: g R a ymo Carm&! O Carm&! Vorrci bacelare tuoi dij neri (4). NP;W üzerine uzanmış, bölmenin öte- inde Maryuçya'nın nefes âlışlarını dinler - ;ın şarkınım nakaratı kulaklarımda Çıhlı - Beş dakika sonra Sepolte Vive manastı- rının demir parmaklıklı kapısı önünde idik. Elindeki çıngırağı çalan bir kadın önüme dü- şerek bahçeyi geçtik. Bomboş ve upuzun bir koridordan yürüdük. Bir başka kadın elin- deki feneri kaldırıp yüzüme baktıktan sonra Jyarı aydınlık bir odanın kapısını açtı. Dok- tor Villari, yere serilmiş bir döşekte yatı- yordu. İlk bakışta az kaldı onu tanıyamıyor- düm. Padre Anselmo, başucunda, ölü duası okuyordu, Can çekişiyordu. Bütün vücudu ğim zamankinin eşi idi. Bir şey demedimi (Sonu var) (1) Sevda! Sevdaf (2) Sevgili (3) Ah Marya! Marya!. Senin için ne kadar kusuz kaklım. Beni kollarının arasında biraz (4) Senin kara saçlarını nasrl öpmek isterdim, (5) Kahrolsun koleraf Yaşasın zevk ve safal (6) Ayna

Bu sayıdan diğer sayfalar: