16 Nisan 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S NİSAN 1938 SALI ULUS mktııît'_şrin inkılâbı rus musikisinde m'tixuyuk değişiklikler vücude getir .- ü 4 Fn fazla göze çarpan musiki yieât:lı_l"l“]*’-rînin (yani musiki dinle - Tinin) değişmesidir. Eski Rusya - Seniş halk kütleleri bütün kültür iy:ândan mahrum olduğu gibi musi - Sültüründen de uzaktı. İnkrlâbın ilk tİfesi, işte bu uzakta kalan halk küt- o'"" de dinleyiciler arasına çekmek -“H'_'!'"f- (x) Musiki işlerinin teşkilât 1 de değişmiştir. İnkılâptan eve!ki Şehrimize gelen Sovyet artistleri ku- Tümunun başkamı B. Arkanof Üevlet bir iki opera tiyatrosu idare et - Mokten başka birşey yapmamıştı. Kon- Servatuvarlar bile hükümet tarafından değil, hususi cemiyetlerle rus musiki Semiyetinin emek ve parası ile vücüude Setirilmiş ve idare dilmişti. İnkılâbin daha ilk senelerinde işin bu kadar ge - n_iş bir alanı kaplaması, hemen devle - tin bu işi üzerine almasını ve plânlı bir Sürette çalışmasını istilzam etmiştir. Konser ve Opera işleri: Birçok konser birlikleri teşekkül €tti. Çarlık zamanında hiç musiki din- İem"m-ş olan yerlerde konserler verme- 8e başladı. Hattâ fabrikaları, kulüple- Ti ve taşranın ücra ve küçük kasaba ve köylerini bile dolaştı. Bu konserlerde, her şeyden evel tenvir gayesi güdüldü- Bünden, programlar muayyen bir musi- ki, edebiyat veya tarih mevzuu etralın- da toplanırdı. Konserlerden evel küçük konferanslar verilir, programın özü an- latılırdı. Bu suretle sahne ile dinleyi - tiler arasındaki bağ daha sıkı ve daha faydalı bir şekil alırdı. Diğer taraftan dinleyicilerde musikiye karşı derin bir —N —— - (x) Ve bu yeni dinleyiciler büyük bir alâka ile konserlere hücum etmeğe ba—îlâmıştır. ewe SOvyetiğr bitlıgınde musiki hayatı alâka ve saygı görülüyordu. İşte yeni dinleyicilerin bu alâka ve isteklerin - den doğan bir mecburiyetle konser programlarında eskisine nazaran büyük değişiklikler vücude getirilmiştir. E - velce az bir zümreye hitab eden salon musikisi yerine, inkılâb, heyecanlı ve kahramanca bir musiki koymuştur, Rus klasik musikisinin, yani Glinka, Boro- din, Musorski, Rimski - Korsakov ve Çaykovski'lerin eserleri, ancak inkılâb- tan sonradır ki tamamiyle halkm malı olabilmiştir. Birçok unutulmuş veya az tanınmış klasik eserler de yeniden landırılmıştır. Bundan dolayı artist- lerin yalnız sayısı değil aynı zamanda kuvvetleri de artmıştır. Sık sık sahne « ye çıkmak zarureti onlardaki sanat ka- biliyetini artırdığı gibi sahnede kendi kuvvetlerinden daha iyi istifade etmek imkânını da vermiştir. İşte Sovyet ar- tistlerinin temsil kabiliyetlerinin art » aası bundan ileri gelmektedir. Cipera: Rusya musiki hayatında opera da » ima hâkim bir vaziyette bulunduğu gi- bi musikinin halk arasında yayılması - na da başlrca sebeb olmuştur. Şimdi ar- tık musiki kültürüne epey alıştırılmış olan halk için de opera sanatı fevkalâ - de cazibdir... Bu da, göze hitab eden " tiyatro ile duyguya hitab eden musiki- nin operada birleşmesinden ileri gel - mektedir. İşte bu birleşmedir ki musi- kiye az âşina olan dinleyicilerin musiki dilini Aanlayışlarını kolaylaştırmıştır. Sovyet opera hayatı çok dolğun ve fa- aldir. Bu da dört opera tiyatrosu olan Moskova ile Leningrad'a aid değildir, belki bütün Sovyet Birliği içindir de denilebilir.... Tiyatrolar hem çoğalmış hem de kıymet itibariyle kazanmıştır. Gerek sahne ve musiki hayatının yeni gerekse bilhassa daimi Kiyef, Perim, şekiller kazanması, klasik tepertuarının genişlemesi, opera tiyatroları şimdi Odesa, Harkof, Tiflis, Sverdlovski, Sarafov, Rostof, Dnepropetrovsk, Ba - kü, Minsk Novorossiyski ve Sori'de mevcudtur. Bazı diğer şehirlerde de bilhassa opera binaları yapılmaktadır. Bütün birlik ülekelerini — dolaşan era kumpanyaları da zikre de- Ş e a bir ğer faydalı kurallardır. Bunlar di çok halk kütlesine operayı tanıtmakta - dır. Meselâ Don kömür havzasında da- başka üç tame de boy- imı operalardan i F dır ki le seyyar optera kumpanyası Var bunlar da devlet müesseselerindendir. Kütle musiki işleri ve amatörlük: amatörlük işteriyle teşki- Kütle musiki ai işleri profesyonel devlet musiki lâtı işlerile sıkı surette bağlıdır. .Her yerde devlet musiki teşkilâtı, fabrika- Jarda, mekteblerde, kulüplerde ve or - İki gündenberi şehrimizde bulunmak ta olan ve dün akşam Sovyet Büyük festival veren Sovyet artistleri dudaki amatör musiki teşkilâtiyle sıkı temastadır. Opera tiyatroları, konser- vatuvarlar, musiki muallim mektebleri, birliklerinde eski k aa Elçiliğinde çok beğenilen bir müzik başka Sverdlovsk, Saratof, Kiyef, Har- ikof, Odesa, Tiflis, Minsk'de de yeni filarmonik orkestralar, radyı dyoları kütle işini konserler, konferanslar, konsültasyonlar şeklinde yapmaktadır - lar. Amatör musiki derneklerine de yardım etmektedirler. Bu işin büyük - lüğünü göstermek için şu rakamları söylemek kâfidir: Rusya Cümhuriyeti içinde 52 bin, Ukrayna'da ise 29 bin müsiki amatör derneği vardır. Bu der- neklerin birçoğu kendi üyelerine mu - siki öğretmektedir. Korolar, halk mu- siki âletlerinden mürekkeb orkestra - lara maliktirler. Bazılarında ise sen - fonik, filârmonik orkestralar bile var- dır. Bu amatörlük teşkilâtı başlıca meslek birlikleri tarafından idare edil- mektedir. Bu meslek birlikleri olempi- yad ve diğer musiki müsabakalarını ve halk “müzik üniversitelerini,, organize etmektedir. İşte bu “müzik üniversitelerinde,, verilen dersler içinen büyük musiki üstadlarından istifade edilmektedir. İhtısas için musiki tahsili: Musikinin halk arasında yayılması profesyonel müzik tahsili alarmda bir takım değişikliğlere sebebiyet vermiş- tir. İnkılbtan evelki musiki mektebleri yeni musiki ihtiyaçlarını tatmin ede - mezdi, Çar Rusyasında bir iki konser - vatuvar ile “Rus musiki cemiyefinin,, şubeleri yanmda açılan yirmi tane mu- siki mektebi vardı. Şimdiki durum yal- nız dar ihtısas çerçevesi içinde yetişen musikicileri değil, belki yüksek kültür- lü, geniş malümatlı artistleri yetiştir - mek mecburiyetindedir tâ ki bunlar da- ha talebkâr olan ve kültürleri yükse - len halkı tatmin edebilsinler... Sovyet lar açılmıştır. İlk ve orta musiki mektebleri teşkilâtı 87 musiki teknikumu jile 179 ilk musiki mektebhle- rini ihtiva etmektedir. Yâlnız Rusya Cümhuriyeti içinde konservatuvarlar- da 2500, teknikumlarda 13000 ve mek - teblerde 30000 talebe vardır. Program- ların seviyesi daha yükselmiştir. Mu - siki tarihi muallimlerini musiki naza - riyecilerini, musiki terbiye mütehassıs- larını, Koro mütehassıslarını ve kütle musiki işçilerini hazırlıyan yeni fakül- teler ve şubeler açılmıştır. Konservatü«- varların yanında yüksek musiki mek- teblerinin — profesörlerini hazırlryan *Aspiront,, enstitüleri, ilmt tetebbü kabineleri ve Jaboratuvarları çalışmak- tadır. Son senelerde musiki tahsilinin art- tığı, köylerde de görülmüş ve kope - ratif köylerde (kolhozlarda) birçok musiki mektebleri açılmıştır. Çocukların musiki terbiyesi: İşte buna çok ehemmiyet verilmek- tedir. İlk ve orta mekteblerde bütün on sene devam eden tahsil müddtince musiki dersi her sınıfta mecburidir. Bundan başka mekteblerden evelki mü- esseselerde de musiki terbiyesi mecbu- ridir. Konservatuvarlar çocuk musiki terbiyesi üzerinde çalışmaktadırlar. Ör- nek musiki programları tesbit edilmiş ve kompozitörler birliğinin çocuk şube- si çocuklar için yazılmış eserlerden ye- ni repertuvarlar yaratmıştır. Konser - vatuvarların yanında, musiki istidadı olanlar için ayrıca şubeler açılmıştır. Bu şubelerde, istidadı fazla görülen ço- cuklar devlet tarafından tahsil etti - rilmekte ve tam kültürlü bir musikişi- nas olgunluğuna varıncıya kadar ko - runmaktadırlar, Musiki yaratma işleri: İnkılâbtan evel rus musikisi Batı Avrupa musiki yollarından ayrı ve özel yolları aramakta ve bulmakta idi. İnkı- lâb savaşı musiki yaratıcılığından anit- sal ve emosyonel yapıları taleb etmek- * te idi, Halbuki Avrupada fazla moder- nizm, fazla inceleşme ve fazla şekle tap ma devam etmekte idi. Onun ig]'n Sov - yet idaresi kendi yaratıcı kuvvetlerinin eski gayesini, dekadanlığ: mistisi ya karşı savaş açarak sağlam, apaydın bir sanatı Batı Avrupadan ayrı ve Özel yollarda aramaktadır. Sovyet Kompozitörleri; Sovyet musiki yaratıcılığının baria bir mümessili olan Dmitri Şostakoviç inkılâbın yetiştirdiği sanatkârlardan biridir. Şostakoviç'in kendisine göre bir stili, teknik üslübu, beliğ bir musiki di- li vardır. Onun bu ifadesi “Grotesk,, nevilerde keskin bir hususiyeti haiz ol- duğu gibi lirik şeylerde derin heyecan- ları yaşatmaktadır. “Mitsensk kazası - nın Ledi Makbeti,, operası böyle bir ol- gunluğun ve üstadlığın eseridir ve Sov- yet opera sanatının inkişafında da bir müvaffakiyettir. Şostokoviç'in piyano konseri birinci senfonisi, “Somun,, ve "Altın devir,, adındaki iki balet musiki- si yeni enstromental stilin nişaneleri- dir. Şostokoviç işte böyle yaratıcılık derin ve gerçek bir heyecan dolu bir coşkunlukla kompozitörlüğe doğru git- mektedir. ; SAA Üküne Ş Z S S'an romanı San Michele'nin kitabı Yazan: Aksel MUNT Türkçeye çeviren: Nasuhi BA YDAR Stokholm'daki yeğenine, gelip amu - , yurdunda ölmesi için, alıp g80- İak esini yazdım. Yaşlı adamı da zorlukla dırdım. Benden bir türlü ayrılmak istemi- Yordu. Ona göre halinden anlayan tek he- d"n bendim, İki ay sonra, baronun yeğenin- €n aldığım mektubta, amucasının bana, ; '“.iisi için yapmış olduğum eyili_klere"kîr- ae hatıra olarak, vasiyetname ile, büyük h.lgçr_lı_, altın bir çalar kronometre bıraktığı ildiriliyordu. Bir hekimin ününün neden dret olduğunu hatırlamak istedikçe onun düğmesine dokunarak çaldırırım. dü Bi'k_aç vakittenberi Norstrom'la aramız izeımlşti. Onun hastalarınca sık sık hattâ Taz çokça muayeneye çağrılıyordum. o ll bunlardan birinin, beklenmiyecek jm' ette, ölüverdiğini görmüştüm. Bu ölüm h Orstrom için hakikt bir bahtsızlıktı; çünkü Nastaı koloninin en gözdelerinden biri idi. d:'i'st_l'om, bundan dolayı pek şaşkın bir hal- alı di. Maneviyatını yükseltmek üzere onu P Rejans kahvesine götürdüm. Tefrika: 49 — Önümüzdeki Sen Jülyen şişesinin tepe- sinden yüzüme hüzünlü hür:ünlü ba_karax “benim muvaffakiyetsizliğimin ve şemn mu- vaffakiyetinin sırrını bana anlatabilmeni ne kadar isterdim,, dedi. SAa — “Bu, her şeyden önce bir tali ış_ıdır., dedim. “Bir de mizaç meselesi vardır ki bu bana, Baht tanrısını saçlarm.dan yakalama- ga ve sana da, ellerin ceblenn_de, rz.ıhat ra - hat oturürken, onun UÇUP gitmesine gı;ı(zi yummağa imkân vermektedir. Eminim £ sen, insan vücudunun sx.hhat_ ve hastalığı hakkında benden çok bilgilisin. Buna karşı, sen benden bir misli yaşlı olduğun halde, insanların zihniyetini, her neden_se, ben da- ha iyi biliyorum. Sana gönderdiğim rus pro- fesöre, göğüs hünnakı olduğunu nedeıî söy- ledin? Bu şeametli hastalığın bütün alâmet- lerini neden öğrettin? — “ Doğruyu öğrenmekt söylemek zorunda kaldım, mi dinlemezdi.,, D>a — “ Ben ona böyle şeyler söylemec_iıgnn inliyordu. Her şeyi bilmek & ısrar ediyordu; yoksa dedikleri- halde sözümü d y istediğini ve ölümden korkusu olmadığını derken yalan söylüyordu. Ne kadar hasta ol- duğunu kimse bilmek istemez, herkes ölüm- den korkar ve korkmakta da haklıdır. Bu isinden daha hastadır, kor - adam şimdi eskis | kudan hayatı zehirlenmiştir ve bütün bun - . lar senin yanlışın yüzünden olmuştur..,, — “ Sen, sanki vücudumuzda başka hiç bir şey yokmuş gibi hep maneviyattan ve sinirden bahsedersin. Göğüs hünnakının se- bebi göğüs damarlarının katılaşmasıdır.,, — “ Geçen hafta, kliniğinde bize bir vak- ayı anlatırken, olanı profesör Hüşar'a sor, Hasta kadın, birden bire, öyle bir buhrana tutuldu ki profesör bile bunun ölümle neti- celeneceğini sandı. Bu buhranın önüne, di- maği tedavi yoluyla geçmeğe çalışmamı pro- fesöre teklif ettim; O, bunun faydasız oldu- ğunu söylemekle beraber razı oldu. Elimi hastanın alnına koyarak buhranın biraz son- ra geçeceğini temin ettim; bir dakika sonra gözlerindeki korku kaybolmuştu; derin de- rin soluyarak kendini daha iyi bulmakta ol- duğunu söyledi. Elbet sen bunun bir yalan- cı hünnak olduğunu söylersin. Ben de bu - nun tersini sana isbat ederim. Netekim has- ta kadın, dört gün sonra, tıpkı ötekinin eşi bir buhrana tutularak beş dakikadan az bir zamanda öldü. Sen, kendi kendine anlata - madıklarını hastalarına anlatmağa kalkışıp duruyorsun. Unutuyorsun ki bu Fen mesele- si, değil bir İnan meselesidir, Tanrı'ya inan- mak gibi... Katolik kilisesi hiç bir şeyi izah etmediği halde dünyanın en büyük kuvvet - lerinden biri olarak durmaktadır; protestan kilisesi ise her şeyi izah etmek istemekte ve yavaş yavaş parçalanıp dökülmektedir. Has taların doğruyu ne kadar az bilirlerse o ka- dar iyi olur. Vücudumuzdaki uzuvların çak lışışının beynimizin murakabesi altında bu, lunacağı hiç bir vakit düşünülmemiştir, Hastalarına hastalıklarını düşündürmek ta« biat kanunlarına karşı gelmektir. Onlara şu veya bunu yapmalarını, iyileşmeleri için şu veya bu ilâcı almalarını ve dediklerine baş eğmiyecek olurlarsa başkalarına gitmekt& serbest olduklarını söyle. Sana mutlaka muhtaç oldukları zaman « lar müstesna, onları görmeğe gitme, onlare la çok konuşma, yoksa senin hakiki değerini ve bilgimizin azlığını keşfediverirler. He; kimler de, başları taçlılar gibi, kabil olduğu kadar kenarda durmalıdırlar; böyle yap mazlarsa prestijleri zarar görür. Bizlerin d onlar gibi fazla parlak olmıyan ışıklar al da, daha müsaid bir görünüşümüz vardır. Bak, bir hekim ailesi bile, her vakit #ilenin başkanı olan hekimden başkı başvurur, Bu sırada ben, Paris'in en ünlü kimlerinden birinin karısma, gizlice bakı yorum. Daha bugün, kadmcağız, bana k sının yazdığı bir reçeteyi göstererek, veri len ilâcın kendisine bir iyiliği dokunup d kunmıyacağını sordu.,, (Sonü var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: