24 Nisan 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3

24 Nisan 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 NİSAN 1935 ÇARŞAMBA Yoskova mektubları: Sovyet sinemasının en büyük dostu Uzun zaman sinemayı alaya al- dım, Sinema bana dar kafalı, ten- bel ruhlu insanların bayağı ve Ucuz bir eğlencesi gibi geliyordu. Sinema salonlarını dolduran ka - labalığa içimden acırdım. Kendi- lerinin de sık sık budalaca bul - dukları filimleri seyre koşmaları tuhafıma giderdi. Hele toy genç - le_rle kuş beyinli kızların Bebe Da- niels'den, Billie Dove'dan, Greta Garbo'dan, Willy Friyesh'den, Güstav Frölich'den, A. Menju'dan daha adlarını bilmediğim bir sürü yıldızın hususi yaşayışlarından, hangi rolde muvaffak oldukların - dan ve kimi bırakıp kiminle seviş- moeğe başladıklarından söz açma - ları, bazılarını taklide kalkma- , ları beni sinemaya karşı büsbütün soğutmuştu. Ancak Moskova'da Rsu filmi ile karşılaştıktan sonra- dır ki sinemayı anlıyabildim ve sinemanın estetik bir heyecan ver- "'ek için dikkat ve emek istiyen e- rijinal bir sanat değerile inkılâp- Çı ülkelerde yığınların terbiyesin- de en köklü rolü oynayacak bir silâh olabileceğine inandım. Şimdiye kadar görmüş oldu - ğum filimlerin başlıcaları eski sa- hat eserlerinin sahneye konmasın- dan ibaretti. Mevzuları da edebi mevzuların kopyesinden, adaptas- yonundan başka bir şey değildi. Bunlara bir parça musiki ve biraz dekor katıyorlar ve şantajcı bir Büzetenin yazı başlıklarından bir ad bulup takıyorlar ve filim mey- dana geliyordu. Kopye ise asıldan aşağı olacağı için film de tabil o- larak fakir bir taslak oluyordu. Böyle a!: ca fakirliği örtmek için tek bir yol kalıyordu. Bakışları bi- le bir şehvet olan güzel yıldızları öne sürmek ve mevzuun düşünce yoksulluğunu güzel — yıldızlarla örtmek.... Bu vaziyette sinema ne bir sa- nattır, ne de bir terbiye yoludur. Sadece para kazandırmağa yarı - yan ülküsünü kaybetmiş, neye ya- radığı belirsiz bir iştir. Avrupa ve Amerika sinemaları işte bu dert- e cılızdır. Avrupa ve Amerika sinemala- rının bu genel kangrenini daha iyi ortaya çıkarmak için batı sine- Masının nasıl alışveriş — şartları içinde yaşadığına bir göz atmak gerektir. Sözü fransız münekkit - lerinden L. Pierre Çuint'e bırakı- Yorum: “ Bütün dünya filimlerinin yüzde seksenini Amerikalılar ya - Piyor, yalnız bu hesap birçok şey- leri aydınlatabilir Amerikan sine- Masmı ellerinde tutanların - bir kaçı müstesna - aptallıkları beyin- lere durgunluk verir. Sinema işin- de yalnız bir smıf hâkimdir. Ara C_lıır. fabrikalardan filimler alıp sinema salonlarına satanlar. Sanat anlayışından payalmamış bu adam- lar “biz hizmet ettiğimiz halktan daha budala değiliz.,, diyorlar. Ve İ sanatta kanunu onlar yapıyor - lar, piyasayı istedikleri gibi kul - anıyorlar. Bir filmin muvaffak sayılabilmesi için dokuz milyon insan tarafından beğenilmesi ge- rek olduğunu söylüyorlar. _Aklürleıde de aynı düşünüş âkimdir. Genç kahraman () tığ gibi atlet Douglas “üç milyon lolara mal olacak bir filmi çevi - Teceğim günü bekliyorum.,, diye ykırıyor. İşte sinema böyle bir Şevre içinde olgunlaşmağa çaba - Or. Buna bir de bu çevrede ilâ n pek seyrek birşey olduğunu ve edecek olursak sinemanım :G_knrhınç bir bataklıkta çırpın - '1ğı kendiliğinden belli olur. Si - hemayı yalnız fırıldaklar, söyle - Mesi oldukça güç menfaatlar ve yvyet f ilmi ile Avrupa ve Amerika filimleri Bütün güzel sanıılar içinde Rusya için en mühim olanı sinemadır. LENİN Stalin'dir. AYZENŞTAYN türlü türlü politikalar idare &- mektedir. Bugün Fransa'da sade- ce kapıcı kızı romanlarını çevir - mekle geçinen bir sosyete ü öteki firmaları yutmak, hepsini e- linin altına almak üzeredir. Fran- sa'da doğru yolu arayan hür dört beş sahneye koyucu vardı. Bunla- rın üç tanesi İş bulmak için bu tröstün emri altına girmeğe mec - bur oldular; dördüncüsü de bu - günlerde konturatosunu imza ede- cek. Onlardan yalnız Seribe'in yahut Saddou'nun komedilerini çevirmcleıini istiyorlar.,, Garp sineması hakkında iyi dü- şünür, serbest fikirli münekkidin sözüne hiç bir şey ekliyecek deği- lim. Zaten bu uzun ön sözü de Sovyet sinemasının — şuurunu ve metodunu daha iyi anlatmak için yaptım. Sovyet sinemasına gelince on- da Avrupa ve Amerika sinemala - rındaki şaşırtıcı sakatlıkların hiç biri yoktur. Çünkü batı sinemala - rını sersemleten rekabeti kökün- den söküp atmakla en büyük iler - lerme adımını — atmıştır. Bununla beraber hemen şunu da söyliye lim ki Sovyet sineması da bugün mükemmel olmaktan çok uazktır. Daha onun Avrupa ve Amerika - dan öğreneceği pek çok şeyler var dır. Nitekim bütün sahneye koyu- cuları yabancıların tekniğinden, operatörlerinin muvaffakiyetli e - serlerinden, şeritlerinin yüksek kalitesinden, sesli sinemayı teat - ral durumlardan kurtarmaların - dan, muhavereleri çok tabilleştir- melerinden imrenerek bahsetmek- tedirler. Sovyetlerin — kuvvetli tarafı, açık, sınırı belli düşüncelerle bes- lenmiş olmalarındadır. Bu bakım- dan rus filmi Avrupa ve Amerika filimleri karşısında tam olarak benliğini ortaya koymuştur. Sov yet filimleriyle batı filimlerinin dokumasının — biribirinden pek farklı olduğunu anlamak için bir tek sovyet fi seyretmek ye - ter. Zira hepsinde hemen hemen aynı hava, aynı iklim, aynı atılış göze çarpar. Bütün filimlerinde ruhuna kadar marksizmin ateşli sinmemiş hiç bir parçası yoktur. Sinemalarını tayin eden şey yal - nız ihtilâlin prensibidir. Ekran - larında bildiğimiz göreneğin “kah: yaman — Yıldız,, tipi yoktur. Asıl kahraman yığınıdır. Sanatkârla rı ancak bu parola ile coşturan ih- tilâl mevzularına yakınlaşabili yorlar. Ve gene böylelikle on beş yıllık tarihi olan Sovyet sineması yabancıların tesirinden kurtulu_ | sinemanın iç estetiği- yor, ve asıl ne varıyor. Bundan başka önceki yazıla - rımda söylediğim gibi sovyetlerin köklü ülkülerinden biri de rea- lisme'dir. Filim biteviye muayyen bir bolşevik ve mauyyen bir çevre- de bolşevik işini yaparken göste- riyor, ve daima hayatın nikbin, bir görünüşünü yaratmağa uğra - şıyor. Eğer Sovyet filminde göze çarpan kahraman varsa * tabil yıl- dız anlamında değil - o kahraman daima sevinç ve hayatla taşkın - dır. Bazan pek vakur ağırdır. Lâ- kin sıraşında gülmesini de bilir. Her zaman realisttir. Eğer bazan romantik davranırsa güzel yarına güvendiği için böyledir. Tam ma - nasiyle geleceğin adamıdır. Bağlı olduğu fabrikanın, içinde yaşadı- ğı yakanın ve bütün _ıneınlekotin bütün luk ortaktır. ULUS İstanbul, 23 (A.A.) — Arsıulusal ka- dınlar kongresi, bugün öğleden önce ve sonra, Bayan Korbet Aşbi'nin başkanlı. Kt altında yaptığı iki toplantıda, kadın. ların türlü hükümet sistemlerindeki ye- ti sorumiyle uğraşmıştır. Lady Astor verdiği söylevde, ingiliz kadırımın yetini anlattıktan sonra bil- hasas şunları söylemiştir: “— Dünyanın en akıllı insanları, "'da- ima birlikte muhakeme edelim, birlikte düşünelim,, demişlerdir. Kadının oy hak- kı olmryan yerde, hakikiğ demokrasi o- lamaz. Bir defa, büyük bir devlet ada- Bu, kabil mtolarda, Tabil ki hayır. msil edil bir hükümet vardır. memleket- kadınların da lerde, daha ma' Kadınlığının geleceği hakkındaki gö- rüşünden dolayı Atatürke karşı minnet- ler duyuyorum. Kendisinden sonra ize- rini devam ettirebilmeleri amaciyle, teş- kilatlarını muhafaza ve takviye etmeleri için türk kadınlarına müsaade etmesini bütün kalbimle dilerim. Bu izer durma- malıdır ve Türkiyenin iyiliği için büyük şefden sonra dahi yaşamalıdır. Türk ka- Arnları, bütün erkleriyle bu yeri yaşat. maya çalışabilirler.« Lady Astor'dan sonra söz alan, Ba yan Hridnova, Çekoslovak kadınlarının yerini anlatmış ve hakikiğ demokrasi- nin kadına, şahsi gelişme imkânını ve kendi kendine serbestçe tasarruf edebil- mesi hakkını vermesinin liürümlu oldu - gunu söylemiştir. Bayan Voska da, kadınların sosyal kayıtsızlıkların mevzuu bahsetmiş — ve ve sonuclarını teşrih bu gidişin sebeb ettikten sonra, Lehistan kadınının yeri hakkında genel biz icmel yapmıştır. Bundan sonra kürsüye De Pickon-Turberville, ingil ni teşrih ve İngilterc nın yi sitayişle mokrat hükümet sisteminden bahse! M yan Necile Tevfik, Türk kadınının bu- Picton'dan sonra söz alan Ba - günkü yerini anlattıktan sonra, kadı « nın tamamiyle erkek başatlığı altında bulunduğu daha dünkü günlerle, cu « muriyet ve Atatürk sayesinde, önünde bütün kapıların açılmış bulunduğunu gördüğü bugünler arasında bir muka - yese yapmıştır. Celse cenasında, kongre tarafından, — ——— —— ler. Kendini sevdirir, ve taklit et- mek istediğini uyandırır. Bunun içindir ki Sovyet filim- leri festivalde çok beğenildi. Av- rupa ve Amerika filimleri ise so- göründüler. Va Sovyet sanat- kârları batı filimlerini manasız, bayağı bulduklarını ve bu köhne şeyler için harcanan istidatlara ve emeklere acıdıklarmı açıkça söy - lemekten çekinmediler. Rus mü- nekkitlerinin hükümlerinde - taş - kınlık ettiklerini söylemekle bera- ber Avrupa ve Amerika sinemala - rının da büyük bir buhran içinde olduklarını tasdik etmemek doğ - ru olmaz. Yıllardanberi gördüğü- müz şeyler ya Afrika çöllerinin vahşi hayvanları, ya geçmişin va- kalarına ait senaryolar yahut mü- zik hol işi açık saçık şehvi filim - lerdir. Bunlar olmadığı zaman - larda aldatan karı, aldanan koca ile bitmez tükenmez yılan hikâye- si kabilinden aşk ve ihanet masal- larıdır. Bunu zaten avrupalı ve amerikalı sinemacılar da açıkça söylemekte ve bu buhrana çare a- ramaktadırlar. Daha şimdiden bir çok uluslar sinemayı başı boş bir halde bırakmamağı ve devletin ği düşünüyorlar. İltal- yanlar tıpkı söovyetlerde olduğu gibi sinemayı devletin inhisarı al- tına almağa hazırlanıyorlar. An - laşrlıyor inkılâp ülkelerinde si- nemanın imin silâhı olması için mutlaka bir bağ ile bağlanması ve daima devletin kontrolu altında eline verme ea ge dida doludur. | bulunması gerektir. Bunun için era ihti - lecek ’.,nndı sovyet sinema teç Lâkin at her zaman .'lltnıdll bahsetmek istiyorum. lâlin prensiplerine uygundur. Ba- sittir; basitliği ile seyirciyi büyü - Burhan Ümit TOPRAK Türk Kadınlar Birliği Başkam Cumuür Reisliğine gekilen aşağıdaki tel- yazısı okunmuş ve çok alkışlanmıştır: ANKARA'DA CUMUR REİSİ ATATÜRK'E Arsrulusal on ikinci kadınlar kongre- si, ulusal bayram münasebetiyle, size ve türk ulusuna bütün tobriklerini ve en iyi dileklerini bildirir.,, Bu toplantıda, memleketlerindeki kadınların durumlarını anlatmak için daha bir takım Üyeler söz söylemişler - dir, SXYIFME ea ramm e eaaaa Arsıulusal Kadınlık kongresinin dünkü toplanısı Bayan Latife Bekir I;ı'ınMı. Tatanbul, 23 (Telefon) — Arsrulusal kadınlık kongresinin yarınki toplantısın. da türk delegeleri içinde Yeşilay kuru: mu üyelerinden olanları bir örne ile iç kiye karşı olan savaşta arsrulusal kadın- lar birliğinin yardımını istiyecektir. Ye- şilay'ın yaptığı araştırmalara göre yur- dumuzda içki içenlerin ve hele ak;amcı: ların sayısı Avrupaya göre azdır. Yeşil- ay bunlar hakkında Ankara'da toplana, cak altıncı ulusal tıb kurultayı ile Lan- dra'da toplanacak arsrulusal sinir hasta- lıkları kurultayına bir rapor hazırlamck- tadır. Türk Kuşu uçucu üyelerinin toplantısı Türk Kuşu uçuca üyeleri dün sant onyedide bir toplantı yapmışlar ve Ru> yadan getirtilen uzmanlarla tanışmışlaylır. Başkan Çoruk Saylavı Bay Puad Bulca; üyelere iyi başarımlar dilemiştir. Üyeler bu akşam tekrar toplanmak — hengi aatlerde çalışacaklarını ve çalıy ma programlarını tesbit edeceklerdir. Stresa konferansından iki Başbakanı Makdonald, İtalya Saşbakanı Laval bir ara, İkinci te Stresa köonforantın topla resim: Sağdan Fransa Başbakanı Flanden, İngiltere Musolini ve Fransa Dış İşleri Bakanı Çi sarayda alinıniş olan enstantane Ox Srermaamrma ı 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: