Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
E O Y ı — n A ULUS ST ŞT K T SAYIFA & “ 24 EYLÜL 1935 SALI Mem!ekej Postası Bayındırlık Bakanmın Kelkit hölgesih - deki etüdleri nasıl geçti? Bayındırlık Bakanının doğu gezi. sinde ehemmiyetli bir konu olarak in - gelenmiş olan eşimal hattış Anadolu - mun çok verimli ve ekonomik gelişime elverişli bir köşesi olan Reşadiye — B. Çetinkaya Niksar — Suşehri'ni çelik ağlarla öre. cektir. B. Ali Çetikayanın bu bölgede hattın yapılması lüzumuna kanaat ge - tirten etüdleri hakkında özel aytarımız şu haberleri vermektedir: Reşadiye'de: Reşadiyedeyiz. Suşehri — Koyli. hisar yolu ile doğu gezisinden dönen Bayındırlık Bakanı B. Ali Çetinkaya yı buradan karşılıyoruz. 72 evlik kü - çük ve fakat cana yakın bir ilçe olan Reşadiyede dakikalar bir saat gibi u - zayor. B. Çetinkayayı Tokat sınırların- da karşılamak için Koylihisara giden Tokat ilbayı, şarbayı ve Parti başkanı. nm yanlarına sokulamadığıma yanıyo- rum. Güneş Reşadiye üzerinde fersiz fersiz ışıldarken, karşı tepedeki göz « cünün filaması hareketlendi. Bakan ge- liyor, dediler ve hemence sıra sıra oto mobiller peydalandı. B. Çetinkaya, her zamanki güleryü- zü ile göründü. İlbay B. Recai Gürelli kendisini karşılamaya gelen Reşadiye ve Niksarlıları birer birer tanıştırdı. B. Çetinkaya, Reşadiyede bir (yorgun- hık kahvesi) içtiler. Bu yıl kuraklık sıkıntısı çeken halkla yakından ilgilen di. Niksar'da: Tokat, kork vekili tümgi ral İlyas Aydemir, B. Ali Çetinkayay Niksar — Reşadiye arasında karşıla - dı. Burada 50 kişilik ayrı bir Niksar ku. Kelkit çayı iki dar kaya arasında akarken rulu da vardı. Akşam güneşi Kelkit üzerinde damla damla erirken, kadın, erkek binlerce halk, cumuriyet bakanı. nı selamlıyarak uzun uzun alkışladılar. Akşam urayda Bakan şerefine bit - Niksar'da, yük bir şölen veriliyordu. Şölende ge- neral İlyas Aydemir, Siirt saylavı Şev ki, Takat ilbay, şarbay, ve Parti baş 4 kanı ile seçili Niksar halkı vardı Nik. sarlr Mehmed emmi, B. Çetinkayaya dilinin döndüğü kadar bir (hoşgeldin) söyledi. Niksarlıların duyduğu sevgi ve saygının' büyüklüğüne işaret etti. Çün- kü Niksar saltanattan ne bir bakan ve ne de bir saylav yüzü görmüştü. Bu - nun içindir ki halk engin bir sevinç içindeydi. Taşova bölgesinin yükseliş ve onur lanışında yeni bir devrin — başladığını gösteren doğu dönüşünü — Bayındırlık Bakanı şöyle izah etti: « — Aranızda cumuriyetin bir Ba - kanı olarak bulunuyorum. Cumuriye - tin bir Bakanı olarak bulunmamdır ki, kendimi halkın haricinde değil onun içinde görüyorum. Kelkit istikametinde etüd yaptık. Burada bir hat yapmamız mutasavverdir. Kurtarılmış olan bu va- tani yükseltmek içi> hepimizin müşte- rek vazifeleri olduğunu hatırlatmak is- tedim.» B. Çetinkayanın — diyevi bir gönül sevgisiyle alkışlanıyordu. Tokat ilbay ve şarbayı Tokattan gel "N'!“ysl lgrafi Bak kuyor. Tokata şeref vermelerini ricaladıktan sonra demir ağların Tokada da ulaş - masını dileyen halka tercüman oluyor- lardı. Erbaada, Kelkit vadisinde ince - lemeler yaparak A Mecidözü, Çorum, Yozgat, Yerköyden Ankaraya gidecek olan — B. Ali Çetinkaya gezi prog; Bgiş iyetin - de kalıyor, fakat hat için tokatlıların dileklerini yerine — getiremiyeceğini, bunun fen işi olduğunu, bununla be - raber Tokat — Turhal arasında deko- vil kurül çalışacağını adıyordu. Niksar — Erbaa ovalarının sulama işiyle de ilgilenen B. Çetinkaya, Re. şadiye — Niksar arasındaki Kelkit ü- zerine kurulacak Fadlı köprüsünün ya- pılması için para ayrıldığını, Niksar — Erbaa, Erbaa — Ladik arasındaki şo- se yol da onarılı dikkati çektiler. Sabahleyin B. Çetinkaya Erbaa C. H. Partisi başkanı B. Şevki İmam oğ. hmu ve Şarbay B. Ziya Kikini kabul etmişti. Erbaalrlar, Bakanı, sıcak ve e. konomik leketlerini görmeden gi. dişlerine çok üzülüyorlardı. Ve belli ki gezi programının değişmesini tütün cennetinin talisizliğine veriyorlardı. B. Ali Çetinkaya erbaalıların bu, ilgi- sinden çok memmundu. Şakayla. — “Fakat, diyordu, günah benim de- ğil, ilbayınızın..., Niksarlılar Bayındırlık bakanını sı. nırlarına kadar geçirerek uğurladılar, erbaalılar da bu uğurlamaya katıldı. Tokat'da: B. Ali Çetinkaya Tokat yolunda ha. fif, arızasız bir kaza geçirdiler. Bakanın otomobilinin tekerleği Dönekse yoku. şunda fırladı. Ohtapta B, Ali Çetinka- yayı Tokat halkı üyeleri karşıladı. Öğ- le yemeği halkevinde yenildi. Ölü To. kat saylavı Mustafanın çocukları baka. nı yemeğe çağırdılar. Evlerinde çay i. çildi. Tokat halkı B. Ali Çetinkayaya bir uğurlama yaptı. Turhald trenle Ankaraya yollanan B. Ali Çetin- haykıran — coşkun C. Baykal — Atatürke selâm, İzmir şarbayı Yunanistandan döndü Atatürkün _doğduğu ev müze olacak - Se- Tânik panayırı - Türk - yunan dostluğu İzmir, (Özel aytarımızdan): Atinaya ve Selanik panayırına gi- den şarbayımız B. Behçet Uz bu gün İzmir'e döndü. Dost memle - ketin başşehrini ve panayırını ge zen şarbayımız gezisi hakkında “ ULUS” a şunları söyledi: İzmir şarbayı B. Behçet Üz .. A b l Selânik panay inin davetini; A k'ün Selanil göze çarpan bir güzelliği var, Selânik panayırı; bu şehri bir çok kazançlara mazhar etmiş ve etmektedir. Bunu tak- dir eden yunan hükümeti panayırın bu günkü yerini dar bularak dokuz milyon drahmi vermek suretiyle geniş bir pa - nayır yerinin istimlâkine karar vermiş- tir. Arsrulusal Selânik panayırımın en ba- riz ciheti yunan ulusal endüstri pavyo - nudur, Yalnız bu pavyonda Yumnanista- nın her yerinden panayıra iştirak etmiş olan sayısı dört bin beş Yunan endüstrisini ve mahsulâtını herkesin gözünde canlandıran bu pav- yon hakkındaki mesaiyi ve nasıl hazır- d * D I bir araya nasıl toplandıklarını ve pana- yıra iştirak ettirdiklerini büyük bir ilgi ile sorduğum zaman her yerde ilbay ve mutasarrıflıkların başkanlıklarında te- şekkül eden özel komisyonların en kü- çük sanat erbabından başlıyarak sanayi, ziraat ve ticaret erbabını özel bir alâka ve teşvikle sevk ve iştirak ettirmekte olduklarını ve bunu da ulusal bir ödev telakki ettiklerini öğerndim. Panayıra iştirak eden bilhassa bu ulusal firmalar ştan ziyade teşhire kıymet ve önem doğduğu evi ziyaret etmek ve görebil - mek saadetini de bana vereceği için ay- rıca bir kıymet, sevinç ve heyecan için- de kabul etmitim. Çoktanberi görebil - meği arzu ettiğim bu tarihsel evi ziya - retim sırasında yanımda bazı zevat ta bulunuyordu. Şimdi evde oturmakta olan ve dili - mizle gayet iyi konuşan aile halkı bizi büyük bir nezaketle kabul ederek evi gezdirdi. Atatürk'ün doğduğu odada tatlı ve heyecanlı duygular içinde bir saat kadar kaldık. Evi ziyaretimizi ha - ber almış olan yüzlerce halk o sırada evin etrafına dolmuş bulunuyordu. Halk ktedirler. Bunl. da her yıl eyi mal teşhir edenlere nakdi mükâ- fat, madalya ve takdirnameler verildiği için panayıra olan ilgi yıllar geçtikçe daha çok artmaktadır. Bu nakdi mükâ- fatlarda hükümet ve ziraat bankasının da yardımları görülüyor. Arsrulusal Se- lânik panayırına bir çok ecnebi firmalar ve hükümetler de iştirak etmişlerdir. Bunların çokluğu nazarı dikkati celbe - decek derecededir. Türk - yunan dosduğı Şunu da söyleyeyim ki gerek Atina ve gerek Selânikte türk - yunan dostlu- ğunun halk arasına tamamen yayılmış ver samimi dostluk tezahürlerinde bulund bundan da ayrıca mütehassis olduk. Selânik urayının evi istimlâk ederek müze halinde muhafaza edeceğini Selâ- nik şarbayı bana söyledi. Dost Yunan hükümetinin ulusal duygularımıza kar- şı gösterdiği bu hassasiyetin bizi çok sevindirdiğini şarbaya söyledim. Selânik panayırında Selânik panayırını görmek benim için gçok faydalı oldu. Diyebilirim ki Selâni- ğin bugünkü takdire değer bayındırlı - ğında panayır işi başlı başına bir âmil olmuştur. Salâhiyet sahibi idare adam- ları da bunu böyle söylemektedirler. Selâniğin yapılan plânının tatbik şekil- lerinin bugünkü şehircilik bakımından lduğr ve türkleri çok sevdiklerini yakinen şahidi oldum. Atina ve Selâni- ğin, şehircilik itibariyle bizi ilgilendiren işlerini yakımdan tetkik etmek fırsatını hazırlayan ve türk . yunan dostluğuna özel bir kıymet ve önem veren meslek- daşlarım Atina ve Selânik şarbaylarına bilhassa müteşekkirim. Atina gazeteleri- nin de arsrulusal beşinci İzmir panayırı ve türk yunan dostluğu hakkındaki ya- zıları münasebetiyle orada kendilerine teşekkür ettim.,, —— —. BU GECE NÖBETCİ ECZA EVİ Hamamönünde " HALK Ecza evidir —<- —< oAO ——— DIAcDcDc?><z—zc2<— Tefrika: 34 ELUS'uıı romanı ; Levis ve İren AYım : Pol MORAN Türkçeye çeviren: Nasahi BAYDAR X Levis'in çiçekçisinden yasemin almağa gittiği öğle sanunda tesadüf, bizim bu en kötü düşmanımız, madam Manyak'ı da ora- ya sevketti. Elzi! birdenbire onun için bütün zevklerinin elçisi, eskiden neyse gene o, ya- ni Levis, İrenin nasıl olmasını istiyor idiyse ve İren nasıl olamıyor idiyse, işte öyle bir kadın oluverdi. Levis, nikâhlı bir kadının ko- casına bütün metreslerini esefle andırmıyaca- ğına inanmaktan vaz geçti. Elzi'nin kendisi için lüzumlu olduğunu hissetmeğe başladı. Aralarında, anlaşmazlık, ayrılık, haysiyet meseleleri yoktu. Madam Manyak, bir gün önce yarıda kalmış bir konuşmaya, on altın- c1 uray dayresi zihniyeti ile devam ediyor- du: — Eğer rahatsız oluyorsanız aperetif sa- atında gelmeyiniz. Ancak gelirseniz S€v- niriz... Haber mi istiyorsunuz? Marbo, ka- çalarında kurşunlarla yatakta.. o kurşunları oralara Solony'da, on beş gün önce yerleş- tiren Harbecan'dır. Eğer ermeniler gene a- dam öldürmeğe başlıyacak olurlarsa... Çiçekçi kadın sözlerini kesti. Hiç bir ta- rafta yasemin bulamamıştı. Levis, canı sıkrlarak, — Ne yapalım, dedi: neniz varsa onu veriniz. mesela yeşil salata.. Levis, bir saat kadar oluyor ki Madam Manyak'm evine gelmiş, bir sedire uzanmış, madamı dinliyordu: v — Herkes, çok şirin bir karım old?g.ml_u söyliyor, Levis, Raven mozaikleri gibi bir şeymiş... demek ki onu, en sonra benim ta- nımamı istiyorsun? Onu çok seveceğime kanığım. — Bu kadarı bile çok. H, — Yapma Levis... zaten o tam bir iş a- damı imiş de, Ne olur bana tanıt. Gülerek Levis'in kul-3ma bir şeyler söyledi: _ — Bu belki işlerimizi de düzeltmeğe ya- rar, XI Levis, Madam Manyak'tan ayrıldıktan sonra, etine sinmiş olan bazı kokuların uça- bilmesi için, evine yaya döndü ve yemeğe oldukça geç kaldı. İren, başını ellerinin ara- sına almış, ateşin karşısına uzanmıştı. Le- vis onun ağladığını sanarak ellerini elleri- ne aldı. Hayır, İren ağlamıyor, fakat acısı- Na sed çekmeğe uğraşıyordu. Levis bir çocuk kabalılığı ile: — Eve geldiğim zaman sizin neşeli ol- mManızı isterim, dedi. Siz karşılıksız'bir çe- ke benziyorsunuz. Neden kederlisiniz? — Bu akşam uzun zaman yalnız kaldım ve anladım ki yeniden işe atılmakla büyük bir yanlışlık etmişim. Fakat artık işten vaz bırakılabilen bir oyun değil. Tembellik bir zevk sanatidir ki insanımm mizacına hafiflik ve- rir. Çalışmak ise ağır şartları ve ciddiğ so- nucları olan bir kanundur. Ben bu ciddiğ -sonucları ancak şimdi sezebiliyorum... Levis, bu biçim konuşmanın önüne geç- mek için bir harekette bulundu: Fakat İren aldırış etmiyerek devam etti" — Bütün olup bitenler benim yüzüm- den, seninle evlenmiş olmak da gene benim yanlışlığım. Sonra da benim iradesi kuvvet- li bir kadın olduğumu söylerler! Buna ben de inantvorum... Senin cesaret edip -söyli- yemediğini ben sana izah edeyim: bahtiyar — olmak, rahat etmek için evlendin ; evinin bir banka - ne diyordum? - iki banka haline — gelmesi için değil... ben bugün senin için bir önürdeşim, ya yarın? Belki de sen be- nimle evlenirken intikam almış olmak ve — sonra da rahat yaşamak istiyordun: İşin — doğrusu, Levis, benimle sandığından cok — daha az ilgili olduğundur. Yazık, seven şim- — di ben im... (Bu sırada sözünü kestiremiye- — rek devam etti.) Fakat bu benim bildiğim — şeydir Çalışmaktan vaz geçmek? Gördün, bunu denedim, fakat elimi kolumu bağlayıp ; oturamıyorum. Ben yunanlıyım; benim için ; h_er hulya, her d“şünce şekilleşmek gerek- | tir, cedlerîm._türlii yağmalar veya yasaklar — arasında, senin yaşıyamadığın adada, yaşa- * mışlardır. Ben de bir çeşid adayım, başkala- —| rından ayrı, sade bir şeyim; sen orada ya- — şıyamazsın. l:’ıe_n. eğlenceli ve çocukça şey- lerden tiksinirim, ahlak eksiklikleri parlak — veya rahat ettirici olsalar da beni kendileri- — ne ç;ekemezler. Benim ardımsıra alış veriş, — hürriyet ve göçmenlik asırları vardır... beni de bırak gideyim... N Levis, İren'in manyeto tellerine benzi- yen saçlarını avuçladı: - ç g — Demek ki böyle habersizce gidecek- sin ha? İren biz iki dostuz. ; (Sonu var)