15 Ekim 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

15 Ekim 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 İLKTEŞRİN 1935 SALİ ULUS Kamutay'da (Başı 1. ci sayıfada) D oscdvelinde değişiklik yapılma- sma ve kamutay 1935 yılı büdce- vinde münakale yapılmasına dair kanun projeleri okunarak kebul e- düldi. Münhal memuriyetlerde kul- lanalacak vekillere verilecek vekâ- het aylıklarının ne suretle ve han- i tarihten itibaren hesab edilece- tayini ve 3 subayla 38 nefe- ve vosilecek para mükâfatı hakkım- daki projeler de görüşüldükten sonra gündemin birinci görüşül- mesi yapılacak olan maddelerine geçildi. Zirai satış kooperatifleri ve bir- likleri kurulması hakkındaki ka- nunun komisyona giden 20 inci maddesi okunarak kabul edildi. Limanlar kanununun yedinci mad- desinin değiştirilmesi hakkındaki kanun projesi, dış bakanlığa tas- dik harçları hakkında 1318 sayılı ksanuna bağlı cedvele bir fıkra ek- lenmesine ve bu cedvelden iki fık- ra çıkarılmasına dair kanun proje- leri, İzmir rılıttım şirketinin imti- yazı ile tesisatının satın alınması- na dair olan 2309 sayılı kanuna ek kanun projesi ve kuvvetli tayın kanununun 3. üncü maddesinin değiştirilmesine dair kanun pro- jesi ile sü bakanlığına bağlı te- şekküllerde kullanılacak yabancı devlet tebaasından mütehassıs ve astalarla hükmü üç seneye kadar stilrecek mukaveleler akdine sü bakanına salâhiyet verilmesi hak- kındaki kanun projesi, tâbiiyet muamelelerinden almacak harç- lara dair kanuna müzeyyel 1942 sayılı kanunun ikinci maddesinde yazılı müddetin üç yıl daha uza- tılması hakkındaki kanun - proje- larak maddeler kabul edildi. Kamutay perşembe günü top- lanacaktır. İslami meskükât uzmanı Müzelerdeki islâmi meskükâu tasnif için Almanyadan getirilme- sine karar verildiğini yazmış ol- duüğümüz meskükât uzmanı pro- fesör Boş'un mukavelesi gönde- rilmiştir. Şehrimize 15 güne ka- dar geleceği umulmaktadır. Sanat okullarında kazananlar Sanat okullarına girecek olan talebelerin yapılmış olan müsaba- ka sınaçlarının neticeleri saptan- muş ve dün Kültür Bıhnlığıı;.-l onaylanmıştır. Kazananların a ları bu bir iki gün içinde bildiri- lecektir. * Anketimize gelen | Yurd postası cevablardar (Başı 1. ci sayıfada) Bizim kanaatimize göre bu kelime- lerin sonunda bir tek değil, iki eklenti vardır. Bunlardan birisi (le) ve (la); ikincisi (in . yin) ve (ın - yın) dır. Bu son eklentinin kelime sonları- na bir başka eklentiden sonra geldiği- ne bir takım misaller gösterebi'iriz: Almak * sız & in ve görmek |- siz * in, ansız * 1ın gibi. Yayla, kışla gibi kelimelerle (le) ve (la) eklentisi “mekân,, gösterir. Fakat arabçada olduğu gibi zaman ismi ve mekân ismi, çok defa, biribirinin aynı olduğu bizim dilimizde dc görülür. © halde “öğleyin., kelimesini parça- tıyalım: Öğtle-Hyin buradaki (1c) ek. lentisinin zaman gösterdiğini sanıyo - tüz. (İn) ise gekmeğin, görmeğin keli- melerinde olduğu gibi (an) ve zaman göstermektedir. Bu sanışı daha ileriye götürerek arabça “hin,, kelimesinin bu ”in,, kelimesinden alınmış — olduğunu iddia edeceğiz. Eklentiler hakkında bunu söyledik. ten sonra, esas kelimelere gelelim: “Sabah,. kelimesinin türkçe bir söz olduğuna şüphe etmiyoruz. Öğle — kanaatımızca, bir günün ilk kısmanı anlattığı için ön kökü ile le eklentisi birleşmiş ve günün ön kısmı anlamına önle, öğle kelimesi meydana gelmiştir. “Akşam,, kelimesinin "akış,, kökü ile ilgisi bulunduğu hatıra gelebilece. ği gibi bunun belki de “şaman,, kelime- si ile ilgili olan "şam,, ın başıma “ak,, kelimesinin gelmesiyle vücuda getiril- diği de düşünülebilir. Vakıa, karanlık bir zaman olan akşam vaktini göstere- cek bir kelimeye karanlığın tamtersi olan “ak,, kelimesi getirilmesi akla tu. haf gelirse de türkçede — kar getiren rüzgüra “karayel, denmesi, ve o mev- sime "karakış,, adı verilmesi gibi bu- nun örnekleri vardır. “İkindi., kelimesi, günün — öğleden sonra gelen kısmı, yani ikinci bölümü göre bunun “iki,, kökünden geldiği iddla olunabilir. Gündüzün “gün, kökünden türedi- ğini ve bunda iki kelimenin biribiri içine girmiş olduğunu sanıyoruz. M. N. ARTAM Tarım Bakanlığı pamuk tohumu alıyor Tarım bakanlığı geçen sene dağıtmış olduğu ıslah edilmiş pa- muk tohumlarını üretmiş olan çiftçilerden tohum satın almağa karar vermiştir. Bakanlık ilk par- ti olarak 32 bin liralık pamuk to- humu alacak ve bu tohumları to- ESKİŞEHIİR'DE EKİN DURUMU Son günlerde yağmış olamğyağtnur- lar köylüyü çok sevindirmiştir. Çiftçi- ler hemen toprağı sürüp — tohumlarını atmaya başlamışlardır. Yeniden biraz daha yağmur yağarsa gelen yıl ürünü- nün çok bereketli olacağı — şimdiden tahmin edilebilir. Köylünün elinde ye. ter derecede tohum — bulunmadığından, Tarım Bakanlığı, vakit geçmeden bun- lara tohumluk temini için gereken ted- birleri almıştır. BUĞDAY FİATLARI Buğday fiatları gittikçe yükselmek- tedir. Perşembe günü buğday en çok 7.25 ve en az 6,25 kuruştan satılmıştır. Afyon, Kütahya, Konya çevrelerinden de buğday getirilmesine rağmen, piyasa tatmin edilmiş olmaktan uzaktır. Unun guvalı birinci nevi 8,80, ikinci nevi 750 kuruştur. HAZIRLIKLAR Sayım ve cumuriyet bayramı hazır. lıkları önemle yürümektedir. Bu busuz- larda her gün toplantılar yapılmakta ve gereken tedbirler alımmaktadır. ADANA'DA YENİ BİR DİSPANSER: Kuruköprü'deki eski subaylar yur- du bir deri ve tenasül diepanseri haline konulmuştur. Bütün hazırlıkları bitmiş olan dispanserin açılış töreni cumuri- yet bayramı günü yapılacaktır. Bu dispanserin kuruluşu için büyük bir kazançtır. DOKUMA FABRİKASINDA HASTAHANE Dokuma fabrikasında — işçiler için yaptırılmış olan hastahanenin de açılış töreni cumuriyet bayramında yapılacak ve kurum butarihten sonra çalışmaya başlıyacaktır. İZMİR'DE ÜZÜM PİYASASI Üzüm piyasası çıkatçıların yeni al. dıklar ısiparişler üzerine — hararetlen- miş ve fiatlar gene caki durumuna yük- selmiştir. Çıkatçılar birliği asgari fiat teklifi usulünü kaldırarak borsa fiatla- rı üzerinden dışarıya teklifler yapmaya karar verdiğini bildirmiştir. Türkofis. bunu doğru bulursa üzüm satışını bu şekilde yapmıya karar verecektir. Çıkatçılar, borsada fiatları düşür- memeğe çalışacaklarını da vadetmekte- dirler. HAKEMLERİN SINAÇLARI İzmir futbolcularını sovyet takımı maçlarına hazırlamak üzere İzmire gel- miş olan B. Kemal Halim, aynı zaman. da bu bölgede bakemlik yapan sporcu gencleri de bir sınaçtan — geçirecek ve kazananlara diploma verecektir. Smaç Adana Yeni orta okul derslere başladı Bu yıl Ankarada orta okulla- rın birinci sınıflarına umud - edi- lenden çok talebe baş vurduğun- dan Kültür Bakanlığı eski kız li- sesi binasında bir karma orta okul açmağa karar vermişti. Okulu aç- mak için bütün hazırlıklar tamam- lanmıştır. Okulun direktörlüğüne değerli tarih öğretmenlerinden Bayan Nimet ve asdirektörlükle- rine türkçe öğretmeni B. Avni ve riyaziye öğretmeni Bayan Âbide atanmışlardır. Diğer öğretmen- ler de hep atandıklarından okul dündenberi derslere başlamıştır. Şimdiye kadar 500 talebe yazil- mıştır. Birkaç gün sonra bu sayı- nın sekiz yüze yaklaşacağı sanıl- maktadır. Talebe 16 şubeye ayrıl- mıştır. 8 şube öğleden evel, saat sekizden 12 ye kadar ve geri ka- lan sekiz şube de 12.20 den 16 ya kadar okutulmaktadır. Bu suret- le Ankarada açıkta talebe kalma- mış olmakta ve bakanlığın ka- rarı tamamile yerine gelmektedir. Emlak Bankasının borç verme nisbeti Haber aldığımıza göre yapı mevsiminde —ikraz — nisbetini yüzde elliye kadar çıkaran Em- lâk bankası kışın gelmesi ve inşa- at mevsiminin bitmesi dolayısiy- le bu nisbeti yüzde otuz beşe in- dirmiştir. Çankırıda bir uçağımız Çankırı, 14 (A.A.) — Bugün saat on bir buçukta bir uçağımız şehir üstünde uçarak beyanname atmıştır. Halk uçağımızm attığı bu beyannameleri kapışmış, uçu- gunu sevinçle ve heyecanla sey- retmiştir. Yeniden kurulacak beş il Yeniden beş il kurulmasına da- ir olan kanun projesi İç bakanlı- ğından başbakanlığa gönderilmiş- tir. Çabakçur, Genc ve Bingöl il- çelerile kurulan ile Bingöl adı ve- rilmektedir ve ilin merkezi Çevlik olacaktır. Sungur iine, eski Der- sim ili ilçelerinden başka, Erzin- canın Plumer ilçesi de bağlanmak- tadır. Hakâri, Artvin, Bitlis illeri, eski il sımırlarile kurulmaktadır. —a yapılmazdan önce, hakemlik diploması almak istiyenler, altı gün devam — ede- cek bir kursu takib edeceklerdir. Kurs 12 ilkteşrin günü başlamıştır. | SAYIFA 5 l HoKi ge. * ZI Genel nüfus sayımı î a î 20 İlkteşrin pazar Sayımın bittiği haber veri- linceye kadar evden çıkmak yasaktır. Çıkanlar için para ve hapis cezası vardır. BAŞVEKÂLET İstatistik Umum Müdürlüğü —— ——— —— Üç katil asıldı Aydın, 14 ÇALA.) — Aydın Kürtler köyünden Mehmedin ve Karısının paralarına göz dikerek bunları yorgan çarşafiyle boğan dinarlı Hüseyin oğlu Süleyman, Sökeli cambaz Süleyman ve tekeli köyünden Ali oğlu Hasan bugün Aydında asılmışlardır. İstanbul rasatanesi iki deprem kaydetti İstanbul, 14 (A.A.) — İstan- bul rasatanesi 13 birinciteşrin pazar günü biri saat 15.52.31 ve merkez üstü İstanbuldan 170 ki- lometre mesafede tahmin edilen hafif, diğeri saat 21.36.20 de ve merkez üstü İstanbuldan 410 kilos metre mesafede tahmin edilen şidı detlice iki deprem kaydetmiştir. RADYOLAR ANKARA 19.30 — Çocuk saati 19.40 — Musiki: Viotti — Konserto Keman; Necdet Remal Piyano: Ulvi Cemial 20. — Halkevi saati 20 20 — Musiki: Sphor — Adagio Ernst — Elegie Gransdos Espanyol dansı Keman: Necdet Remzi Piyano: Ulmi Cemal 20.45 — Haberler. İSTANBUL 15— Rus sporcularının — şehrimize gelmeleri münasebetiyle Taksim Stadında yapılacak futbol maçı- nn nakli. 18— Dans musikisi. 19.— Karmen operası, Üçüncü ve dördüncü pecde 19.30 Ege caz. 20— İstanhul konservatuvarı nefes. li sazlar profesörleri konseri. L. Thuille - Sextett 2030 Radyo orkestrası. Zl—— Radyo, caz ve tango orkestra- ları. 21.3$ Son haberler - borsalar. 21.50 Hafif musiki ve sigan havaları (plak.) UYLUS'un romunı: Tefrika Kırmızı Zanbak Yazan: Anatol FRANS Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Madam dö Lanua'nın hikâyeleri onu çol.(— tanberi sinirlendiriyordu. Dostunun Paris dışında Terez'in tanımadığı ve ııı_ıırlznne dokunduğu bir anası, kız kardeşleri, teyze- leri, kalabalık bir aylesi wvardı. Lö Menil on- - lardan hayranlıkla bahseder ve Terez onla- rın bahsini işittikçe kızardı. pııu.n aylesini sık sık ziyaretlerinden getirdiğini sı:ıdığı kapalı muhit havasından, dar düçlinuıleı» den, kendisini inciten hislerden irkilirdi. Lö Menil ise buna çocuklar gibi şaşar ve 1stı- rTab duyardı. Ş Ui’;lenil sesini çıkarmadı. Demir par- maklıklar ardında camlarmın pırıl pır_ıl 1 bir meyhane ona, sarhoş bilinen şair Şulet'i hatırlattı. Sırtında makfışlını ve ku- laklarında kırmızı buyun_ııkm ile ziyareti- ne gelen Şulet'i gene görüp görmediğini, biraz sert bir tavurla, Terez'den ıordu Onun da general Larivyer gibi konuştu- ğuna Terez'in canı sıkıldı. Sonhdıardın.hş ri Şulet'i görmemiş olduğunu ve onun kıbu sosyetesinden olmryan iş güç sahibi, keyfi- ne bağlı bir adam gi 1 n mal etmekte bulunduğunu itiraf etmedi. Z taübaliliği ile kendisini ih- —Zekâsı, fantezisi ve kendine göre ka- rakteri olan bir adamdır. Hoşlanırım, ceva- bını verdi. Ve Lö Menil onun tuhaf bir zevki oldu- gundan dolayı sızlanırken Terez hemen sö- zünü kesti: ” — Benim bir zevkim değil, zevklerim vardır. Umarım ki bunların hepsini kötü bulmıyorsunuz, Kötü bulmıyordu, yalnız saygıya lâyık bir evde yeri olmıyan elli yı bir ser- seriyi evine kabul etmekle kendine söz ge- tirebileceğinden çekiniyordu. 'Terez bağırdı: R — Saygıya lâyık bir evde Şulet'in mi ye- ri yoktur? Demek ki siz, onun, her yıl, Van- de de bir ay geçirmek üzere, Markiz dö Riyönün şatosuna gittiğini bilmiyorsunuz... Evet, Markiz dö Riyö'nün şatosuna, o Mar- kiz dö Riyö ki katoliktir, kıralcıdır. ve kendi dediği gibi, kırallıktan yana bir çete- cidir. Fakat mademki Şulet sizi bu kadar il- gilendiriyor, size son yaptığı işi, bana Pol Vans'ın anlattığı gibi anlatayım. Pencere- lerinde mintanlar ve çiçek saksıları olan bu sokakta bu serüveni daha iyi anlıyorum.. “Bu kış, yağmurlu bir akşam üstü Şulet, adını unuttuğum, fakat yoksuzluk bakımın- dan tıpkı buna benzemesi lâzım geldiğini sandığım bir sokakta, bir şerbetçi dükkânın- da, şerbetçinin oğullarının istemediği ve Şu- let'in de, tevazını dolayısivle sevdiği zava!- h bir kıza rastlıyor. Kızın adı Maria'dır. Fakat bu ad da kendinin değil, oturduğu pansiyondaki merdivenin çıktığı yeni nokta- da, bir kapıya iğnelenmiş bir kâğıt parçası üzerinde bulduğu bir addır. Bu eksiksiz yok- sulluk ve sefillik Şulet'in içine dokunmuş. Ona “kız kardeşim,, diyerek ellerini öpmüş ve o gün bu gündür, bir daha kendisinden ayrılmamış. Zengin üniversitelilerin dergi- leri okudukları Kartiye Laten kahvelerine onu, saçı başı dağınık bir halde götürüyor- muş. Ona en tatlı sözler söylüyormuş. Şulet ağlıyor, Maria ağlıyormuş. Sonra içiyorlar- mış ve içince de döğüşüyorlarmış. Şület kızı seviyor, onu pek namuslum, haçım, selametim diye çağırıyormuş. Kızın ayakları çıplakmış; Şulet ona, çorab örmesi için, bir yumek yünle tığlar almış. Kocaman Çl_vilerle onun eski ayakkablarını kendi ta- mir etmiş. Anlaşılması kolay şiirler öğret- miş. Onu tam bir sadelik ve hayran oluna- cak bir yoksullukla içinde yaşadığı ayıbtan çekip çıkarmakla maneviğ güzelliğini boza- cağından korkuyormuş, Lö Menil omuzlarını silkti: — Fakat bu Sulet çılgının biri imiş. San- ra Mösyö Pol Vans da size ne güzel şeyler anlatıyormuş! Ben taassub sahibi değilim ama bir takım ahlaksızlıllardan iğrenirim. Rastgele yürüyorlardı. Tesez düşlinceye daldı. — et ahle'” bit ”. vazife!.. fa- kat hangi vazife. İnanınız: çok zaman ol- muştur ki vazifeyi ben nerede aradımsa bu- lamamışımdır. O, bizim Juanvil'deki ingiliz Mis'in kirpisine benzer; onu kanapelerin al- tında arıyarak bütün geceyi geçirir ve sonra uyumağa giderdik. Lö Menil de Terez'in hu dediklerinde, hattâ onun sandığından çok hakikat bulundu ğunu söyliyor ve yalnız kaldığı zaman on- ları düşünüyordu. — © kadar ki, bazı vakitler, orduda kal- mamış olduğuma csef ediyorum. Ne diye- ceğinizi biliyorum. Bu meslekte insan cok yorulur. Şüphesiz öyle; ancak ne yapacağı. nı da iyice bilir. İşte bu, hayatta, az şey de- gildir. Amucam general dö La Briş'in, ta- mamiyle şerefli ve oldukça da zevkli olan hayatının güzel bir hayat olduğuna inanı- yorum. Fakat bütün memleketin orduya gir- miş olduğu şu zamanda ne subay, ne asker kaldı. Bu şimdi, pazar günleri, şaşırmış yol- cuları memurların vagonlara itebasa dol- durdukları bir demiryolu durağına benziyor. Amucam dö La Briş, livasının bütün subay- larını ve bütün askerlerini anırdı. Onların a:'i'lzn!ım yazılı olduğu büyük bir levha, bu« gün bile, onun yemek salonunda asılı dur- maktadır. Kendini avutmak için vakit vakit bu levhayı okur. Bu zamanda bir subayın askerlerini tanrması imkânı var mıdır? (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: