19 Ocak 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

19 Ocak 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYIFA 4 ve karik Hiada ve Odisenin kaynakları Dünya #debiyetimda — pek büyük bir yeri olan İkeda ve Odise destan- ları yakın zaman dar eski yü- manın yarattığı orijinal bir eser ola- yak tanılır; İçindeki tarih ve coğraf- ya bilgileri de bu bakımdan — tetkik edilirdi. Son zamanlarda Anadolu: nun eski tarihi — üzerindeki araştır. malar eski yünan kültürüne ven bu çok değerli eserlerin bir ik- aska bi akarmaktadır. Bu yolda ki buluşlar >rasında / Rerlin üniver itesi Dr 'orrer'in geçen vene Brüksel'de lanan dinler tarihi kongresinde ver diği bir könlerans bizleri/ yakından alâkadar edecek mahiyetirdir. Forschung und Fortechritte der gisinin 31 numaralr ve 1-12- 1935 tarihli nüshasında — çıkan bir hula- saya göre bu konferansın esas nok. taları şunlardır: (*) Anadolu yaylalarında yaşamış olan Etilerin kültür tarihi tetkik edildiği zaman bilhassa Hurrilerin fikir ha- yatı bakımından diğer Eti ulusların. dan yüksek — olduğu. Eti — ilâhlar dünyasını bunların / zeneinleştirdiği görülür. Lehçeleri türk diline en va- kın bulunan Hurriler miladdan ön- ce 2000-3000 yıllarında şimali me- zopotamyada yaşayorlar, zaman za- profesorlerinden mil man, Sümer ve- Babil ülkeleriyle Anadolu Eti devleti uzasında bir köprü veya bir. divar vazifesini görüyorlardı Bunların fikir - hayatındaki asıl kuvvet daha ziyade - ilâh — masal larında toplanıyordu. —Bu masallar bakımından Proto Etileri. hat- Luvvi'lerin kısa, basit ve vüzuh- masallarından çok - yüksektir. müvazi giderdi. Uluslar harbr ilâh- harbının bir kopyest idi. İlahla- rın önünde kırallar ve kahramnlar “ #atranç oyunlarmdaki taşlardan baş- ka bir sey değildi. Bu sebeble ilâhlar — dünyasmın tacihi anyı zamanda mil- yi zaman halka bu altın inin neden vihayet - bulduğu zah edilirdi. —D Bu köcfehantın aalı: V Enstitüt de Plülolojie Çemberteyn'in mahmuzlarından bahsettiği 'or İkinci Vithetm Emil Forrerin izahına göre, Hur- rilerin ilâhlar babası Kumarbi (2388 Bo neşredilmemiş) destanı Hurri ha- kimiyetinin ilk devirlerini anlatmak tadır Bu münasebetle geçmiş ilâhlar kı- yallarının tarihine dair de bir mukad. dime yapılmıştır. Buna göre: önce- leri ilâh Alau sekiz yıl ilâhlar kıralı oldu. Onu Sakisi Anu yendi ve mevkünden düşerek aşağı dünya- bunun üzerine sekiz ilâh- lar yılı Anu hükümran oldu. Doku: zuncu yılda bunu da Sakisikumarbi | vendi. Anu kuş olarak | mak istiyorsa da Kun larından yakalayarak asağıya çeki yor Savaş esnasında Anu Kumar$i- bin vücuduna bütün erliği ile çarp- » anda kendi erkekliği de elden Bunun Kumarbi. çok sevindi, Anu ona : “Benim vü- cudumun haline seviniyorsun. fakat kendi vücudunun haline de hiç se- çünkü ben seni gebe bırak. üm, senin v korkünc Çi yazık ki Kumarbi masalının bundan sonraki parcaları pek bozuk bir şe kilde huhunmustur. Bu üç ilâhlar kr- rah (Ahku, Anu, Kumarbi) Etilerin devlet muahedeleinde de sahid ola- anu ayak- rak vazılır. Babillilerde — tarihi sıra bozulduğu halde Ftilerde sra muha- faza edilmekte ve böylece — res dünva tarihi mahiyetini alryordu. Fski yunanlarda ilâhlar kıralı U- ranus, Kronus, Zens'in tarihi sıra ile zikri tabil bir şey gibi görülemez. Yunan masallarma Kumarbi masalile © kadar uyuyor ki ilâhların bicimin- de bile aynı motifler tekrar ediliyor. Yunanlıların - gök ilâhı “Uranus,. Sümerlerin ve Etilerin gök ilâhı (A- nu) ile tevafuk eder. Gök ilâhı A- 'nu'nun yerine Kumarbi geçtiği gibi yunanlılarda da - Uranus'un yerine Kronus geçer. Bövle / Hurri masak Jarının esii dünya tasvirleri - Ho mer, Hesiod destanlarında da ufak- tefek değişiklerle modernize olmuş bir şekilde tekrarlanır. Aynı zaman- da Hurri / masallarındaki / iki kor- kunç ilih —de denize düşen kan damlarında vücud — bulmuş olarak gösterilir. Emil Forrer, “bu mutabakat hiç bir zaman tesadüfi - olamaz. Bu bir iktbastan başka — bir şey değildir... diyor ve iktibasın — hangi vasıta ve şekillerle yapıldığı hakkında bir ta- kım fikirler ileri sürüyor ki bunu da gelecek yazımızda göstereceğiz. H. S. SELEN Yakzlznan kaçakçı.lar 3.109 kilo gümrük kaçağı, 127 kilo inhisar kaçağı, 3 tüfek, 2 tabanca, 48 termi, 384 defter sizara küğıdı, GAT çakmak ile 87 kaçakçı hayvanı ele ULUS POR V— Bugünkü maçla Ankara Gücü Çankaya ile kupa maçı yapıyor - Ga- latasaray ve Fenerbahçe gelmedi Hemen bir haftadır bütün Ankara spor muhitinde Galat takımı- 'nın Ankara gücü ve Çankaya takım- darı le iki maç yapmak üzere Anka- çelecekleri havadisi yayılmıştı. Biz de yaptığımız tahkikatta bu ha- vadisin — doğruluğunu mızdan okuyucularımıza bildirmiştik. Evelki günkü nüshamızda yaylılar ile anlaşmazlıklar bunların ç vek Fenerbahçe takımının geleceğini yazmıştık.. Son dakikalarda aldığımız haber- de maalesef iki takımın da gelemiyece- #ini ve bu münasebetle geri bırakılan lik maçları yerine Ankara gücü - Çan- kaya birinci ve genç - takımları ara- sında genel merkez başkanı Aziz ve ikinci başkanı Halidin koydukları ku- pa maçlarının yapılacağını duyduk. Galatasaray niçin gelmedi? Yaptı- iz araştırmada geçen yıl İstanbu. anladığı Galatasa- ilmesinden vaz geçil dun en küvvetli takımlarından olan Fenerbahçe, Güneş ve takımlarının Ankaraya İstanbulspor. çağırıldığını miş ve ikinci mevki yataklı tren pa- rası ile Ankarapalasta yemek ve yat- mağı temin etmişlerdir. Galatasaray- hlar evvelâ bu şekli kabul / ettikleri halde sonra dan akşam ekspresile ge- lebileceklerini iyet karşısındı 'yer bulamayan idareciler Galatasara- yı getirmekten vaz geçerek Fenerbah- « takımına müracaat etmişlerdir. Fa Kat vaktin darhği dalavisiyle avuncu: Tarmnı toplamağa vakit bulamayan An- karanın özlediği sarı lâcivertlerin de gelmelerine imkân kalmamıştır. ANKARA GÜCÜ — ÇANKAYA Bu süretle boş kalan pazar gününü apor severlere doldurmak için Anka- ra gücü - Çankaya kulüpleri yukarda haber verdiğimiz Aziz ve Halid ku- palarını birinci ve genç takımlar ara: sında oynayacaklardır. Bu ehemiyet- li maçta her iki takıma da muvaffa- kiyet dileriz. Kış olimpiyadları bugün başlıyor Münih, 18 (A.A.) — 1936 kış o- limpiyadı oyunları, 19 sonkânunda büyük merasimle açılacak ve o gün saat dokuz buçukta Münih - Garmiş Partenkirhen yolunda yüşü yapılacaktır. EDEBİYAT ÂLEMİ Kipling Londra, 18 (A.A.) — Rudyard Kipling, dün gece Middleseks has- tahanelerinin birinde.70 - yasında olduğu halde ölmüştür. Ölümüne sebeb olan buhran pazartesi gecesi vaki olmuş ve e tesi sabah, hastanın midesinden ameliyat yapmak lâzım gelmiştir. Mide ülserinden muztarib bu lunan Kipling, 45 saattenberidir hemen tamamile bitkin bir halde idi ve arada sırada, kısa bir müd det icin, kendine gelebiliyordu. Taliin bazen hakikaten garib cilveleri vardır. Fransanın yaşa yan en büyük muharriri sayılan Paul Bourjet'nın ölümünden he nüz daha bir ay geçmeden İngilte- rede, hayatraki ediblerinin mün> kaşa götürmez bir surette en yük- seği olan Rudyard Kipling'i kan veta — İngiliz edebiyatına hind yabani ormanlarının buruk ve garib lez- zetini tattırmış olan Kipling 1865 de Hindistanın ticari merkezi - lan Bombay'da doğdu. Anayurdun büyük mekteple- rinden uzakta yetişmiş olan Kip- ling gazetecilik mesleğile hayata girdi ve ilk eserlerini 23 yaşında yazmaya başladı. Daha o zaman “Babirlerin basit masalları” nda, içinde doğduğu memleket ve bu memleketin dillerini pek iyi bil- diği yerlileri, ingiliz memurları ve askerleri hakkında hikâyeler anlatıyordu. Realist ve imajlı sanatırı. bir hamlede büyük bir olgunluğa çıka- ran bundan sonraki eserleri on- daki eşsiz kudreti daha iyi mey- dana çıkardı. Kipling yol açıcıla- rı, hareket ve faaliyet adamları- 'nı perestiş derecesinde bir sevgi le sevdi. Bu suretle de ingiliz ede 19 SONKÂMUN 1936 PAZAR ÂN BÜYÜK BİR KAYIB de öldü biyatında görülen fazla faatezist bir ekzotizme karsı rezksiyon yap- ' Hareket, her zaman nazik ve kibar değildir. Ağzı küfürlerle do- lu askerleri veya aşağı tabakadan insanları tasvir ederken sert ve hattâ kaba bir ifade kullanmak lâ- zamdı. Çok eski bir medeniyete ve anananelere sahib bir yerli halkta garbin getirdiği yenilikler arasındaki carpısmaları” anlata- bilmek için, garbın, en kanlr harb- lar yanmda bile muhafaza etmek- ten geri kalmadığı asil üslübu terketmek gerekti. Kipling'in temlerine uyğun sını bildi. etmiş olan yazıları, lefe, bir kurşun gibi doğruya gidiyordu. -Her cümlec her mısrada iklimin, tabiatın, s: hat ve yorğunluğun his haline ge- lişi duyulur. Kipling'in yazılarına geniş bir evrensellik veren işte b vasfıdı “Cangi'ın kitabları” nda Kip- ling diğer bütün eserlerinden faz la şairdi. Dünyanın bütün çocuk- larını teshir etmiş olan da bu şur kudretidir. Bu çocuklar, eski yu- 'nandan çok daha zamanımıza ya- kın bir mitolojiye muhtaçtılar. U. lara bir hayvan mitolojisi lâzımcı. Hind dillerinde hayvan mitoloji- sine ait dinlemiş olduğu hikâyeler- den bütün bir mitoloji yaratmasını bildi. Kipling, insanlık âlemi için o- lan edebiyat değerinden başka, ingilizler için, ir-paratorluğun şa- i olmak, imparatorluğu en iyi an- layarak sevdirmeye çalışmış adam olmak gibi büyük bir meziyeti var- dır. Kipling, fransız ekzotikleri gi- bi, yerliler lehine, ingiliz görüş lerinden ayrılmamış ve onları hep bir çeşni alma- Birbirisi türatle takip seçtikleri he- 'den görmüştür. Kipling de öldü, İngiltere bü- yük bir misyoner'ini kaybettiğine yanacaktır. Fakat, biz de Hindi 'tan ormanlarında bize o kadar ta ze ve kokulu bir hava getirmiş o- lan bu büyük muharririn ölümünü, insanlığın yeni bir kaybı telakki edeceğiz. Bugünkü konser Camur başkanlığı filarmenik or- kestrası tarafından sat 15 de Cebe- ci müzik öğretmen okulunda / verile- Cek konserin programı şudur: 1 — A. Bruckner: Dördüncü sen- foni (Romantik senfoni) Türkiyede ilk defa olarak çalınacaktır. 2 — Mussorgey: Çıplak dağ üstün- de bir gece. 3 — Zeltan Kodaly: Maroşek danı- TTürkiyede ilk defa olarak). ıv.ı—ım bir çiftçi olan Moltke, mamla yapıldığını olan her şeyi, tesbit ettikler hikâyeler vardı. olmakla beraber, bu hik; Genel Kurmay Başkanı kadar mükemmel — Patatesin fiatı üç fenig yükseldi. Cevabını veriyor. Bunun üzerine dostu, Canım, şimdi böyle abur cubur şeyle- ri düşünmenin sırası mı ya?! Ben, işiniz ba- gınızdan aşmıştır; sanıyordum. Diye haykırınca, Maltke, Ben işimi dün bitirdim. Şimdi - bana, or gün ihtiyaçları yoktur! Karşılığında bulunuyor. Öyle sanıyorum ki, Spicher (Şpiher) de harbın ilk meydaa muharebesi yapılıncaya kadar, tam on dört gün geçmişti. Tekmil harb hazırlıklarının ne kadar bü;ük bir ihti- almarların, Fransaya rın bümeleri Çoğu, bugün artık habzamda kalmamış W&i&îîî* N HATIRALARI Türkçeye çevren: Hikmet TUNA tesir yapmışt Bu tesir karsılaştığı Ancak, bana Prusya tarihi ders takrirlerini muntazaman dünled'ğim Heinrich von Treitschke (Hayn- rik fon Trayçke) yapmış oldu. Onun tak-izlerinden edindiğim intiba ve tesirleri 31 birinci te dığım hir mektubta tesbit etmiştim. Bu mek- dubta şanları yazıyordum: çok ehemiyetli “Trei'schke, ha aydınlattı. ler o zamanlar, henüz bu gibi düşüncelere alışkın olmıyan genclik telakkilerim üzerinde çok derin bir davetlerde yahut da balolarda üniversiteliler veya genc su- baylarla görüştükçe, daha çok derinleşiyor- ÜNİVERSİTEDEKİ DERSLER dar zihniyetli, kendini beğenmiş, toleranssız Prusya şevinizminin yeni bir sayıfasını da- Bunun en fena tarafı, ÇERRANARRERAİŞAK ZSN gençli )lmasıdır. Eğer sen, bir memleketin kudret ve kabiliyetlerinin, başka milletlerinkinden daha üstün bir mertebede olduğunu durmadan telkin edecek olursan, gençler buna can atarak inanacaktır. Bu dersi veren hocaya gelince, o da, hem halk tarafından sevilir ve hem de pesinde büyük bir dinleyi: çok tehlikeli bir harekettir. Ben, benim yaşımda olan alman neslin- den korkuyorum ; daha genç olanları ise, çok daha zorlu olacaklar ve 66 ile 70 i kazanmış yığını sürükler. Fakat bu. olanlardan daha ziyade faydalanmak istiye- ceklerdir. asıl ilşaatı, üniversitede — Burada, Fransanın askeri mektebi kadar tehlikeli bir mekteb yükseliyor. Günün birin- in 1887 tarihiyle yaz- tinin, bana, alman karakterinin, bir mekteb halini de bu adamlar cepheye gidecek olurlarsa, karşılarına düşecek olanların çok sakınma zorunda kalacaklarına şüphe yoktur. Bunlar, harb hareketlerinde temayüz et- mek hırsını taşıdığı ve, gerek militarist par- gençliğin tapmdığı prens Wilhelm'in şahsında, kendilerine bir dost bulabilirler... Ertesi yıl 11 son kânun tarihiyle vazdı ğım bir mektubta da diyordum ki

Bu sayıdan diğer sayfalar: