8 Şubat 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

8 Şubat 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Lö Popüler gazetesinde Andre Löru yazıyor: 18 sonkânunda toplanması icab e- den büyük faşist konseyinin 1 şubata birakılması, Roma'da, - faşist idare muhitlerinde baş göstermiş olan bir anlaşmazlıkla alâkal gösterilmekte- dür. Bazı yüksek mevkilerdeki adam- “harın Afrikadaki “karaflar olmadıkl Büyük faşist konseyinin koynun- 1 çoğunluğu teşkil bir “sol yan”, ve birçok defalar daha az aşkın bir tavur almış olan bir “sağ mensub olan- lararasında Londra elçisi Grandinin, — Balbonun ve eski Roma valisi Bottai- “min adları zikredilmektedir. Son ikin- “eiteşrin toplantısında bu azlığın zec- harbın - devamına leri sürülüyor. eden , çoğunlu. almışa benzi we hattâ Londra ve Pariste - çalışan — szlaşma taraftarlarının onun yerini; uzlaşmaya taraftar bir faşist şefinin arkasında gizli olan anlaş “mazlıkların ehemiyetini ihmal etme- lini'nin, kendi usuliyle, her #i sanıyoruz. Büyük konseyde şim- diye kadar aşkınların tarafını / tutar gözükmesine karşılık Musolini aynı lini her çareye başvurarak Afrikaya, mareşal / Badoğliyoya erilmiş olan büyük taarruz vazil 'daha güçleştiğini ispat etmek- - Avrupanın vaziyeti açık ve ise, Musolini yakında herkesi al- 's0n verecek ve kendi tu- kenı İtalyan ti ve dünya sulhu bundan - fay- Yukarda bahsettiğimiz aşkın un- arasında faşisf sözde sendika- ları — bulunmaktadır. Bunlar “proletarya” harbının, şimdi- ye kadar kâğıd üstünde kalan ve ki Afrikadaki kan banyosu sayesinde nihayet meydana gelecek olan korpo- Fatif sistemi gerçekleştirecek olan bir e propaganda yapmaya Lavoro harbta organı - olan faşista gazetesinin başyazısı halyaya zaferi temin edecek usuller meselesine hasredilmişt ycr başlığını yan ve faşist idarecilerinin garib zih- niyetlerini gösteren bu yazının baş- hıca parçalarını aşağıya alıyoru: ıklara hâkim olan ebedi sulha inanmıyoruz. - Böyle bir sey, cesaret ve tehlikenin düşmanı olan muhafazakâr özcülüğün yumu- şak yatağma uzanmış olanları yor. gunluk ve ihtiyarlık için için yerken daima daha yüksek bir refaha - eriş mek ve başa geçmek istiyen insan ce- miyetlerine uygun değildir 'Biz bu itibarladır ki harbı insan- Ia beraber doğmuş insanla - beraber ölecek olarak kabul ediyoruz dar, nutuklar gemiler, toplar, tayyareler, gazlar elle tutulur hakikatlerdi Cenevrenin müsaadesini almadan silaha sarılmış ve onu konuşturmuş ol- İtalyada faşist saflarında anlaşmazlık duğümüz için insanlık haklarına kar- 4* hareket etmişiz. “Eğer bu yoldan gidilecek olursa her kurşün veya mermi / atışını hak- h göstermek icab edecektir. millet. lerarası taktiğe uygun düşsün — diye kabüle mecbur kalıyorsak, harb - karşısında bazı gazete münakaşalarını da erkekliğimizi ve merdce - hareke- dökmek zorunda oldu- #umuzu italyan milleti bilmelidir. timizi çı “Biz, Musolini'nin — italyanla göğsünde bir dişi yüreği çarpmaz. 'Harb harbtır. Harbta, hayat veya ölüm için kahramanca bir gayret harcamak üzere karşılaş- tıkları zaman artık insanlıktan bah- sedilemez. “Bir millet, şerefini, istikbalini, ha- hlara emanet ettiği zaman hedef olan erişmek için bütün vasıtalar kullanılmalıdır! 'Harb daha uzun, daha zalimce olursa, bunun suçu, aşağı bir millete medeniyet öncülerini öldürmek için zafere silah verenlere aiddi “Top uğuldarken harb edenlerin cülüğü rolü böyle çılçın car riliyor. İtalya harptan vaz geçmeği mi, yeni bir harba girişmeği mi düşünüyor ? La Repüblik gazetesinde Dominik yazıyor: Roma'da yeniden bir takım tedbir- ler alındı ki üzerinde durmadan ge- çemiyeceğiz. Bu tedi Piyer Fi veresmi tebliğiyle yakmlaştırılın. ca çok vahim görünüyor. Evvela İtalya harbı. durdurmayı düşünmemektedir. Afrikadaki ordu. sunu kuvvetlendiriyor; - Habeşistana 50 bin işçi gönderiyor. Londra, Ce- 'a şerefli sayılabilecek esaslar üze- rinde sulh yapmayı tasarlıyanlar bu- mamlıyabilecek midir? Elinde mevcud altını azdır: Üç buçuk milyar kadar bir şey. Ayda 800 milyon harcıyor. Mantık itibari, le dört beş aydan fazla dayaı ması icab eder. Fakat hükümet emni- yet sandıklariyle bankalarda yatırılı Bu yüzde onlar devlet tahviline çev- rileceklerdir. Bu mecburi bir ödünc demektir. Mecburi ödüncün bir baş ka türlüsü de şudur: Devlet, şahısların taşıtsız mallarını kıymetle. rinin yüzde onuna kadar bir nisbette ipotek edecektir. Bu suretle harbı bir husüsi leri bunu açıkça İtalyanın askeri kudretini artırmaya kuvvetlendirmeye çalışıyor: Her baren aş rine ambargo konulması düşünülüyor. İtalya masıl karşılıyacak. Bize bu hususta malümat verecek gazete- lerdir. Gazetelerse, petrol ambargo- su konulduğu takdirde İtalyanın pa- sif kalmıyacağını ve Cenevrenin da- ha döğrüsü İngiltereyle, Fransay- la bu hareketine sıyasasının istikame- —— e e 8 ŞUBAT 1936 CUMARTESİ tüme değitirmekle Gevak “ veresatini | vi hissettiriyorlar. Türkiye ve yakın Burada unutmiyalim ki, ne Avuz turya ve ne de Macaristan ambargo- yu kabul etmiyeceklerdir ve Alman- 'ya da onlar gibi hareket edecektir. Bu tefsirler ya hiç bir şey demek de- üildir, ya da, petrol ambargosu tak- dirinde, İtalyanın, Fransa ve İngilte. veden ayrı doğru 'ak Almanyaya döneceğini göstermektedir. Bahse konulan yalnız bir - sıyasa istikameti olsaydı, mesele — şüphesiz ki endişe verici olurdu fakat / trajik bir karakter taşımazdı. Felâket şuradadır ki Almanya dur- madan silahlanıyor ve kısa bir istik- balde karada, denizde ve havada ha- Başbakan Hitler, dün, 1936 da hazır olacağını söyler gibi oldu. Neye hazır? Şüphesiz ki her şeye hazır. Fakat İtalyada, bil- zi bulunacaktı hassa petrol ambargosu konulursa u- mudsuzca hareketlere girişmeyi — ta- sarlamıyor mu? İtalyan resmi tebliği- min böyle bitti ini unutmiyalım: Ana vatandaki kar va silahlı kuvvetlerimize gelince, bun- , deniz ve ha- Tarın hazırlanmasına arasız devam e- dilmektedir. ve bugünkü — bakanlar meclisi tarafından alınmış olan ted- birlerin bir kısmı (hususiyle yünle- vin musaderesi) göz yarınki - ihtimaller inünde tutularak yapılmıştır. Gelecek yapağı kırpma mevsimin- de elde edilecek bütün yapağılar as- keri makamlar tarafından müsadere ecilecektir. Hakikatte, her şey, İtalya bir ab- lokaya hazırlı yuyor gibi, yapılmak. tadır. Ve Berlinle Roma - tarafından alınmış olan tedbirlerin hayret verici muvaziliğini bir kere daha kaydet- mekten geçmiyeceğim. Dikkatli olunuz sız Sovyet askeri ittifakı, petrol am- yandan Fran: bargosu öte yandan, bir seri diploma- reaksiyonlara sebeb — olacaktır. Bnulardan ilki Renani'nin yeniden as- kerleştirilmesi ve ikincisi de İtalyan - Alman anlaşması olabi sılmış olmayı temer neler Yenişehir eczaneleri Cuma — İstanbul eczanesi Cumartesi Merkez — ., Pazar —— Yeni « Pazartesi — Ankara — ., Salı Halk ” 1.1.1936 tarihinden itibaren müddetle, şehrimiz eczaneleri yukar daki çedvele göre nöbetçi kalacak: lardı şarkın üç müslüman devleti Marsilya'da çıkan Senafor gazete- si P. Montagnac imzasiyle aşağıdaki yazıyı neşrediyor: Algan diş bakanı Serdar. Feye Mohammed Han'ın Ankaraya yaptı üt ziyaret, Afganistanın büyük har- Türkiye ile bir anlaşma imzalıyan ilk devlet ol. bin ertesinde Kamâlist duğunu hatıra getirmektedir. O za mandanberi iki memleket arasındaki münasebetler günden güne daha sık- daşmıştı. Bu hal, Asyanın diğer müs- devletleriyle tesisi yolunda ilk adımı teşkil etti. ikkatlerini çe- ken sıyasal endişeler, Türkiye ile Af- lüman iyi münasebetler Hükümetlerinin ganistanı, İran ve İran arasında bir Paktın imzalanmasını geciktirmişti 1934 de İran Şahının Türkiyeyi ziya- reti. bu dört devlet arasında yakında lli yardım paktının başlangıcı olduğu söylenebi- bir. imzalanacak olan kı Bu yakınlaşma eserinde Türkiye- nin oynadığı rol, Balkan paktının gerçekleşmesinde Türkiyenin göster- diği gayretle aynı ehemiyet ve bü- yüklüktedir. Bu, karşılıklı menfaatle- re tam bir saygı esasına dayanan sa- mimi ve doj sıyasanın en tak- dire değer örneği olarak kalacaktır. iğer Avrupa devletlerinin mi haden küvvet alan şarkın müslüman devletleri bugün kendilerini - karak- terize eden canlanıcı ve yaratıcı ge. imde, hiç bir rekabetin bozmadığı nüşterek bir idealden ilham almak- tatırlar. Çünkü bunlardan her eski usulleri, köhne ananeleriyle aç edemiyecek olan yeni bir me- Bu milletler, sıkı ve devamlı maslarla, kendilerini aynı derecede a lâkadar eden meselelerin beraberce gözden gçirilmsiyle, ar larında eko- sağlam bir anlaşma yaratmaya elverişli şart- ları aynı zihniyet içinde tetkik etme- 'nin kendilerine ne kadar lüzumlu ol- duğunu anladılar. Türkiye ile üç islâm devlet arasın- daki yakınlaşmanın - kaynağında, İ- van Şahının Türkiyeyi - ziyaretinden /sonra Türkiye ile İran arasında ya- Pılmış olan ve bu şark devletleri için '€en verimli bir ders teşkil eden andlaş- ma yer almaktadır. İranla Türkiye arasında yapılmış 'olan bu anlaşma yalnız bu iki devleti alâkadar etmiyordu; bunun ehemiye- ti bu devletlerin sınırlarını aşıyor ve İran ve Afganistana da hitab ediyor- a Böylelikledir ki dört devlet arı sında iç ve dış emniyetlerine hizmet edecek olan bir - karşılıklı paktı tasarlandı. Görüşmeler hızla eylülde, Irak diş bal götmesi hu mamihketi ilerledi münasebetlerimiz çok iklikler, hattâ manasızlıklar esas vardın hâkim olmasır Onun i — mun menfaati icablarından telaki ve indirmiş olur. Halbuki, buna karşı, garbi Avrupa ile 0- yavvvvaammar a ha araçsız bir iyettedir. Britanya politikasında bazı gösterebilir. Fakat, İspanyol Armadası “ erinden, tâ bugüne kadar tekmil taril /— bir baştan öbür başa kadar kateden, ve ken- disine, her zaman, sımsıkı sarıldığımız bir Britanya adalarının, kanal ve şimal de- “nizinin dar bir su şeridi ile Avrupa kıtasın- dan ayrılmış olan vaziyeti karşısında, her — devirde ve her hükümetin zamanında, Fele- Menk'e, devrin en kudretli askeri devletinin tasvib etmememiz, Britan- — ya politikasının ana prensipi olmuştur. çindir ki, İkinci Filip zamanında İspanya ile, Ondördüncü Lüi ve Napoleon devrinde de Fransa ile mücadele ettik. 1914 ağustosunun ilk günlerinde, İngil- 'tereyi birleştiren ve nihayet - bizi, harbına sokan şey, Belçika'nın istila edil- ilk gününden son her zaman, Büyük Britanya- e dilmiştir. inkü, onun sınırları, hakikatte, bizim sı- mırlarımızdır. Onun istiklalinin clinden git- mesi, kendi egemenliğimize de öldürücü bir kendini Numara: 26 Tayyare, mekân mefhumunu yendiği ve denize, köprü kurduğu gündenberi, donan- manın güvenle koruduğu zamanlar meril olan şeyler, iki kat ehemiyet kazanmıştır. Bizim emniyetimiz, düşmanlık hareket. leri başlayıncıya kadar çekingen bir tavur 1, sulhu daha önceden ko- kılmakla rumak içi korunacaktır. Belçika ve Fransaya yapılacak olan her saldırışa, karşı koyacağımızı, eğer alman hükümeti bilmiş olsaydı, belki, dünya harbı da asla başlamazdı iddiası, - ki bunu, alman ve fransız mütehassısları da temin ediyor- lar - imkânsız bir iddia değildir. Almanya dünya — bugün hi Avrupa kıtasının potansiyel en kuvvetli askeri devletidir. Biz, yalnız o ta- raftan ve, 1870 de gene oradan tehdid edil- diğimiz gibi, tekrar tehdid edilebiliriz, Belçikanın mukadderatı, Fransanın mu- kadderatına, bizim emniyetimiz ise, her iki- sine de ayrılmaz bir surette bağlıdır. Garbi Avrupad tekrar bir harb patlıyacak olursa, hepimiz birden tehlikeye düşeriz. Dünyayı tekrar alevler sarıncıya kadar hareketsiz o- ÇEMBERLEYNİN HATIRALARI Türkçeye çeviren: Hikmet TUNA ğ larak seyirci kalmaktansa, tehlikeyi, vaktin- de takdir etmek ve ona karşı, dikkatli dav- ranmak, daha iyi bir hareket olmaz mı? BÜYÜK BRİTANYANIN EMNİYETİ Fakat, muhakkak olan bir şey varsa, o da, bundan böyle Avrupadaki hâdiselere kar- şı, artık kayıtsız bir vaziyette olduğumuzu söylemekten daha tehlikeli bir politikanın olamıyacağıdır. Britanya devleti, kürenin büyük bir par- çasını işgal etmektedir. Öbür milletler, onun büyüyüşünü, çekemiye çekemiye seyrettiler; Büyük Britanya, bir açın, kendisini - ker mesine birçok vesileler arzediyor. Napoleon'un, İngiltere aleyhine - birleş- miş bir Avrupa rüyasını - bu rüya, alman imparatorunun da fantezisinde yaşamıştır. yalnız bizim, bundan böyle Avrupadaki hâ- diselere karşı, artık kayıtsız bir vaziyette ol- duğumuzu söylememiz, gerçekleştirebilir. Bu takdirde, öbür milletler, başlarının ça- relerini, yalnız kendi aralarında birleşmekte göreceklerdir. Bu ahenk ise, za olarak kurulmuş olacaktır. Hakikatte ise, katılmak veya bir kenara çe- kilmek şıklarından birini değil, hâdiselerin şekilleriyle, bu şekillere kurban giden mü- dafaasızların mukadderatı arasında seçimi- mizi yapmaklığımız lâzımdır. Lokarno andlaşmasında, Fransa, Belçika ve Almanyaya gösterdiğimiz garantiye kar- ı taraftan bir fedakârlık yapılmadığına iti- raz ediliyor. Daha doğrusu, yeni emniyetler kazanmadan, tertaze rizikolar üzerimize al- dığımız söyleniyor. Sigorta karşılığını ne aradık ve ne de bulduk, iddiası, doğrudur; fakat, bu ne kadar doğru ise, yeni emnivet- ler kazanmadığımı: da o kadar yan- lış bir iddiadır. Garbi Avrupanın bugünkü arazi tak - sim şekli değişmediği, müddetçe, Bri - tanya adaları tehlike — dışındadır. E ğer bu taksim vaziyeti değişecek olursa, de tehlikeye düşeriz, ki o zaman bu teh- like, doğrudan doğruya karşımızdadır. Biz, Lokarno andlaşmasında, dünva sulhuna bü- yük ve önemli bir pay kattık; fakat ben, bizi tahrik eden sebeblerin, nefsimizi bıraka- rak başkalarının tasalarını taşımak ve ben- dimizi hic düsünmemek olduğunu hiç zaman iddia etmedim. (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: