18 Şubat 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

18 Şubat 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA2 Yarı sıyasal: Bugün bir hâdise karşısında bulu- muyoruz ki, bundan evelki rejimleri- mizde — benzerinc — raslıyamazdık Memleketin birçok politika - ve fikir adamları seferber olarak birçok yer- — “lerde binlerce türke, inkılâb ve istik - — Bâlimizin esaslarmı ve şartlarıı an - Tatmaktadırlar. Türkiye, istiklâline, birkaç yol - dan değil birtek yoldan kavuşmuş - tur. Türkiye bütün inkılâplarını bir- kaç devre içinde ve birkaç adamın 'emrinde olarak değil bir devrin için- — de ve bir Önderin emrinde yapmış- © halde bu iki hâdisenin bir kaç türlü izahı olsun? Neden bu iki hâdisenin esasları ve şartları, başka başka insanlara göre başka türlü ol- sun? — ,, Besbelli bir şey ki, istiklâl ve in- / kilâp davalarımızın izahında liberal ün hiç yeri yoktur. Nitekir bütün bu konferanslar, — Parti Sekreteri Receb Peker'in nde ve üniversitelerimizde veri - inkılâp derslerine göre yapılmış - 'Eiu Forl, gölüşlerini değişmez ettiği dogmalara taşıtarak gözle- £ vakılaklarını bayata ve onun p davalarınm büyle tek ve dzııt ir izah tarzına dayanmaları, Bizler, istiklâle kavuştuktan son- filvaki, bunun ele geçirilmesi ve i pek düşünmedik, fakat bu yol- hepsinin birden eninde ve so - ve elbette ki bu sefer, inkı - idrakimize aksettirmenin İnkilâp ve İstiklâl Ve bunu bize en iyi, hem Şef'in tarihi çehresi ve şahsiyeti hem de memleketin bugünkü hali gösterir. Atatürk, konuşup yapmadı. Yap- tıktan sonra konuştu. Memleket'in geri manzarasını, hiç bir nazariye, tek başına değişi remez. Çalışkanlık ve iş değiştirir. Fakat bu işin ve bu çalışkanlığın maksatlı ve verimli olmasında, Ke - malist nazariyenin beliğ lüzumunu görürüz. İşte, şu günlerde, memleketin her tarafında ve binlerce memleket ço cuğunun önünde verilen “İstiklâl ve İnkılâp konferansları,, nm verilmel rindeki — sebeblerle - verilişlerinde tarz, böyle bir mütaleanın - daire içinde aranmalıdır Her hangi liberal bir memlekette yapıldığı gibi, davullar karşısında ve sandıklar başında bir rengârenk propaganda yapmıyoruz. Bir yanda eserin gerçekleşme safhaları ilerler - ken bir yanda bunun başlamasını, devam etmesini ve gayeye varmasını temin edecek olan vahdetli ve âhenk- İ görüşü anlatıyoruz. Böyle bir manzaraya, daha ön ki rejimlerde şahid olamazdık. Çü âplarına inanmış bir memleketin manzarasıdır. Bir yapıcı: hk manzarasıdır. İ paratorlukta ol- duğu gibi bir çözülüp dağılmanın manzarası değildin. #BURHAN BELGE Bi Teyfik RüştüAras Belgraddan geçti (Başı I. inci sayfada) geçerken gazetecilere beyanatta bulunarak demiştir ki: “— B. Stoyadinoviç ile bir ker- ve daha görüşmek fırsatını elde et- den dolayı bahtiyarım. Bal- kan antantının siyasası malumdur. 've daima âynidır. Bunun icin B. Stoyadinoviç ile yalnız Balkan Aantantının önümüzdeki konferan- hın programı üzerinde görüş tea- tisinde bulunduk.,, Doktor Tevfik Rüştü Aras bun- dan sonra demiştir ki “— Yugoslavya kıral naibi prens Pol'un Londra ve Parisi zi- yareti, yalnız Yugoslavya için de- il, fakat bütün balkan devletleri için çok büyük bir ehemiyeti haiz bulunmuştur. Bütün balkan dev- letleri, aldığı neticelerden dolayı, Prens Pol'e teşekküre borçludur.,, rus İSTANBUL TELEFONLARI Maliye müsteşarının diyevi İstanbul 17 — İstanbulda bulu- nan maliye müsteşarı B. Faik be- yanatında pek yakında bir arazi tahriri — yapılacağını, yeni idare kurulduktan sonra liman gelirle- rinin fazlalaştığını, yabancı manların — idari teşkilâtta — yaptık - ları teftişlerin bitt ların verecekleri raporlara göre kanun projeleri hazırlanacağını ve İstanbulda bir teşki Kayıb veznedar hala bulunamadı İstanbul, 17 — Beyoğlu rüsum bahriye veznedarı iki gündenbe- ri ortadan kaybolmuştur. Yanın- da bankaya yatırılması lâzım ge- len 1500 lira kadar da para vardı. Limea' : hanı yeniden satışa çıkarılıyor İstanbul, 17 — Bugün - toplı nan eski liman sosyetesi heyeti li- man hanının yeniden satışa çıka- rılması için eski ihalenin feshine karar verdi. Satış gününü tasfiye heyeti tesbit edecektir. *İstanbul, 1744 Yarin İstan- bulda zehirli gazllırsları açılı. *stanbul” Ankara Radyosu Çocuklara öğütler Müzik r Dr. Konuşuyor. Hafif musiki Ajans haberleri Ankara Palas orkestrası 19.30 19.45 20— 2015 20.30 20445 İnkilâp ve İstiklâl BU İKİ KONU ÜZERİNDEK! KONFERANSLAR YURDUN ER TARAFINDA DEVAM EDİYOR. Ürgüb, 16 (Hususi) — halka anlatılması için Partimiz tara- fından gönderilen B. Enver Behnan konteranslarını halkevinde verdi ve büyük bir kalab: ilgi ile dinlendi. Devrimin ık tarafından içten yüze yakın vatandaş konfers ten bir ilgi ile dinliyerek al dardır. Çankırı, 16 (Hususi) — Ulus gaze- tesi yazı işleri direktörü B. Nasuhi Baydar Çankırıya gelerek dün gece saat 21 de ve bugün saat on dörtte halkevinde inkılâb ve - istiklâlimiz hakkında iki konterans vermiştir. Din- leyiciler halkevi konferans salonunu her iki seferinde de ağzıma kadar doldurmuş ve birçok kimseler - ka önünde ve koridorlarda ayakta din- lemek mecburiyetinde kalmışlardır. Verilen bu konferans leyiciler üzerinde pek büyük intibalar bırak mıştır. Sıvas, 17 (Hususi) — Tekirdağ saylavı B. Rahmi Apak Yeni Sinema salonunda inkılâb ve istiklâl kon! sanslarını çok büyük bir halk kalaba- lığı önünde verdi. Konferanslar alâka ve heyecanla dinlendi. AASERSTURİR verdi. Sinem dolmuştu. Kapılar açılmak — süretile dışarda toplanan halk da konferansı sonuna kadar büyük dikkat ve heye- canla dinledi. İkinci konferans yarın verilecektir. Bolu, 17 (Hususi) — Kayseri say- davı B. Subhi ilk konferansını Göynük yeni parti binasında, ikinci konfe- ransı ni da Göynük pazarı olduğun- dan belediye önünde verdi. Kadın er- İÇ HABERLER “TÜRKİYE TARİH, GÜZEL - LİK VE İŞ MEMLEKETİ Fotogralı ser; Basın ge direk.sı muzu tanıtmak üzeri çi filerden vücüde gi Yürkiye a: rih, güzellik Ve iş memiereti” aati soray. rar sörgisine yurdamuzdaki prosesysasl 've amalor fotogranarın da iştiraki için açtığı müsabaka oldukça alaka gorü.. ; tür. Şimdi, yollayanl 'e kadar bu müsabaka için eser sayısı yirmi dörttür. Bun- ların onu amatör ve on dördü profesyo- neldir. Bu sanatkârların gönderdiği e. serlerin sayısı 220 yi geçmektedir. Bu dilmek üzeredir. Basın genel direktörlüğünün eserler, jüriye a yard arşivi için kendi hazırlat- tığı ve yurdumuzun. her tarafını; ham madde, endüstri, taril mmından canlandırılan fotografilerden bu. sergide ancak 600 ze yakın bir mıkdarı teşhir edilecektir. Bunlar cidden büyük kıymette fotografilerı Bu ayın 25 şinde yurdumuzda, bu tarz sergilerin idacak olan bu kek, köylü şehirli büyük bir halk ka- labalığı önünde verilen bu konferans. dar inkılâb ve istiklâl duygusunu bi- ledi ve kalplerde perçinledi. İnebolu, 16 (A.A.) — Bugün ge- len Zonguldak saylavı B. Mithat Al- tiok halkevinde ilk konferansnı ver. di. Evin iç ve dış salonlarını doldu ran kadın ve erkek büyük bir kalaba- sürekli alkışlarla din- a akşam halkevi salonlarında'lilü feranslarını verdi ve büyük bir halk nmeli bir parti kaynaşmasına vesile oldu. Aydın, 17 (Hususi) — İzmir parti başkanı, Yozgad saylavı B. Avni Do- ğanm halkevi temsil salonunda ver- diği inkılâb ve istiklâl konferansları çok büyük karşılanmıştır. ir alâka ve alkışlarla Başı I. inci sayfada) ve provansal şekillerinde dahi etmek lâzımdır. önce en son şekli olan Fran- nin baş tarafındaki (h) sazda okunmaz (h) dir. Bu kaynaşmış olan ana kö- BT de Tekte kanununa göre bunlardan uzatma roliyle (3) olarak ı âzımdar. noktaları göz önünde - tuta- kelimenin etimolojik şeklini () (2) (3) (4) ,, Ceh H oğ H om & eğ) (1) Oh: Kuvvet ve kudret an- üzerine alarak temsil eden derece prensipal köktür. (2) Oğ: Kök anlamını tamam- n ve isimlendiren elemandır. (3) Om: Kök anlamının taal- !) Eğ: Kelimeyi tayin ve if: - eden ve isimlendiren ektir. “Bu analize göre, kelimede şu kısmı ayırabi |. — Doğrudan doğruya kuv- ve kudret anlamını ifadeye ya- n unsurlar: en başta kaynaş- bir ana kök olan (oğ), onu ü- (oh) ve bunu ifade &- “Ulus,, un Dil Yazıları den (oğ) ile (oğohoğ — ohoğ). Bu unsurlar sadece kuüvvet ve kudret anlammna gelir. Il. — Süje veya obje ifade e- den (om) unsuru ki bunun yuka- riki kuvvet ve kudret anlamını benimsemesi de sondaki (eğ) ile ifade edilmektedir. Bu halde (oh - oğ * om * eğ) şekli şu değişmelere uğrar: a) Baştaki vokal düşer. b) (Oğ < om) elemanları ara- sındaki vokal düşerek iki eleman kaynaşır ve () kendisinden son- va gelen (m) şeklini alır. c) Sondaki konson düşer ve o- 'nun vokali olan (e) de okunmaz (e) halini alır. İşte bu değişmelerle kelimenin aldığı en son morfolojik ve fone- şekil (HOMME) olur. (HOMME): Kuvvet ve kudret kendisinde bulunan süjenin adı dır. Not: 1. — Kelimenin — aslında (toprak mahlüku) manasına gel- diğini yazan fransız dilciler dır. Bu mana dahi kilden çıkarılabilir. baştaki (oh) premsipal köküne “toprafc” anlamını vermek kifayet eder. Bu halde (ohoğ) toprağın ismi olur; (om) bu toprağa men- Bunun için, sup bir süje anlamma ge- lir ve kelime “toprağa mensup bir | süğenin adı” diye de manalandırı habilir. Not: 2. — Kelimenin doğru- dan doğruya (adam) anlamına o- lan şeklinden Türkçede şu üreme- ler vardır: .— Oma: Akrı I. — Omağ: Akral kabile, nesep, nesil; Ill — Omak: Akraba, aile, ırk, kabil İtalyancası olan ve provansalcası olan tömme” ile karşılaştıral a)- (2) () (9) Homme: Oh * oğ * om 4 eğ Home :Oh 4 . - om -4 oğ Uomo :ÜUğe . 4 om * oğ OÖme :Oğa . H omeğ Görülüyor ki kelimeler hep bir asıldan ve bir anlamdadır. (1) Oh, uğ, oğ: Ana kök veya onun yerini tutan birinci derece prensipal köktür. Manası “kuvvet üyük Türk lügati “Ça- Zatay lehçesi”; Pavet de Courteille lügati. üyük Türk lügati “Ça- ğatay Tehçesi"; Pavet de Courteille lügati; Radlof, I. “Çağatay ve Uygur lehçeleri”. HI. — Büyük Türk lüş ğatay lehçesi de - Courteille lügati; Radlot, I. “Çağatay ve Uygur lehçeleri”. IV. — Tuhtet-üz-Zekiye. (2) Oğ: Yalnız prensipal kö- kün yanına gelen bu tamamlayıcı eleman, Fransızca şeklinden baş- kasında yoktur. (3) Om: Süje gösteren bu ele- n dört kelimenin hepsinde de birdir ve bir anlamdadır. * (4) Eğ, oğ ğ: Kelimeyi tamamlı- enin dördü de, gerek ve gerek semantik ba- kımından biribirinin aynıdır. Hep- si de “kuvvet ve kudreti haiz olan ahıs” anlamını verirler ki “erkek” fikrinin ifadesinden ibarettir. Not: 4. — Kuvvet ve kudretin süjede temerküzünü anlatan (r) elemanı bu kelimelerde yoktur. Bu bakimdan bu kelimeler anla- ma “er” ve “erkek” kadar kuvvet- li surette delâlet edemiyor demek olur. MAN Alman ve İngiliz lehçelerinde (adam) manasına gelen bu keli- menin etimolojik şekli şudur: () () (3) (ağ H am * an) (1) Ağ: Kuvvet ve kudret an- lamına ana köktür. (2) Am: Kuvvet ve kudret an- lamını izerine alan süjeyi göste- (3) An: Burada bu eki saha an- lamına alacak olsak, kelimenin kuvvet ve kudreti haiz olan süje- nin ittisalinde olan bir şeye veya şahsa delâlet etmesi lâzımgeli, gösterilmiş ve erkek te bu süje- den ibaret bulunmuştur. Bu halde saha anlamiyle kelimeye tetabuk etmiyen bu () konsonunun (nğ)- den tahallül etmiş olduğuna ve burada bir (ğ) rolü oynadığına ikmetmemiz icap eder. Böyle izah olununca (ağ) yerine gelen bu (an) eki de kelimeyi tamam- lar, tayin ve ifade eder, isimlen- dirir. Böylece (âğ * am * ağ ağamağ) şeklinde, ana kök kendi- sini temsil eden elemanla kayna- şarak baş vokal de düşmüş, son (8) ise (n) ye tahavvül ederek, son morfolojik ve fonetik almış olur: MAN. (MAN): Kuvvet ve kudreti ha- iz bir süje demek olur. “ğ” den değişme olarak alındığı takdirde “homo” ve benzerleri ile bir kökten geldiği görülür: () (2) (3) Homo (ğ): Öh * om 4 oğ Man (ğ): Ağ t am H ağ B Öki Hoi beredastnaaiç eli melerin termeği Not: 2. — Kelimenin - Türkçe (ben - men) sözünün aynı oldu- ğu görülmektedir. — (Man - men) dilimiz- fadam) anlamına olarak ek şeklinde - kullanılagelmektelir: şişman, — kölemen, Halbuki ana kök anlamını kendin- de temessül ettiren süje (am) ile türkmen, kocaman,...” gibi. İZN. DİLMEN

Bu sayıdan diğer sayfalar: