July 2, 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

July 2, 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| K v T a ANK ARA Yazan: Norbert Von Bischoft Türkçeye çeviren: Burhan Belge “Yabancı münevver, bugün - Türkiye İle düne nazaran daha çok ve daha ya- kından meşgüldür. Bunun delilleri pek gok sayılabilir. Fakat bu yakınlaşmanın ve ilginin son zamanlardaki en değerli Gelillerinden biri, Norbert Von Bischof£ 'vn Burahn Belge tarafından Ankara is- mi altında dilimize çevrilen eseridir. Bu bir kitabtır ki onun üstünde yerim her memlektte bugünkünden daha çok'du- rulacak ve türk okuyucusu onu gittikçe daha ziyade severek daha geniş mikyas- 'ta anlamaya çalışacaktir. Norbert Von Bischoff'un kitabr iki kı- sımdan ve hakikatte bir medhal ile bir metin kısmından ibarettir. K n ya- Tısını alan bu medhal kısmı ©— müş 6 lan” ve hakiki metni de “olmakta o- dan” umümi başlıkları altında toplan mış bulunmaktadır. Birinci kısm, ikinci kısmın idrakini kolaylaştıran ve - oku yucuyu, inkilâbımızın “İnşa” safhasını içine alan bu kısmı idrake hazırlayan bir mukaddime gibidir ve Bischoff'un türk ihin karakterini izaha yarayan ta- Tihi telâkki taczı bu kısmın baş mevzuu düre Bischoff'un kitabı üstünde - istenil- liği kadar durulabilir. ve bu durulmak yerindedir ve öyle sanıyoruz ki türk Münevveri zaman zaman bu kitabın ten- kid ve tahliline dönmek lüzumunu his- sedecektir. Fakat biz burada müşahede ve tahlillerimizi kitabın sadece her türk Münevverinden bir az teşrih ve izah is- teyen bir kaç noktası üstünde toplaya- Cağız. Şunu da itiraf edeceğiz ki, bu moktalar eserin kül halinde uyandırdığı mestedici hayranlık içinde müşkülatla bir sây neticesinde seçilebilmiştir. Tariht telakki bakımından ele alin- dığı zaman, Bischoff'un kitabında tarih malzemesinin ne de olsa noksan tanıl- anasından ileri gelen bir muhakeme tar- zının eserin bir çok kıymet hükümle- rinde tesir yaptığını görürüz. — Tarih malzemesinin bu noksan tanılışı bilhas- sa, türklerin kültür hayatına ve tar ne aiddir. Bu noksan tanılışın özünü, kischoff'un, türklerin güçebelik tarihi- 'ne ve hayatına aid telâkkileri alır. Bis choff'a göre, göçebelik türklerin tari- hi hayatında öyle bir safhadır ki, bu safha bu milletin bütün tarihi istihale- Terine damgasını vurmuştur. Bu telâkki Bischoff'un elinde türklerin siyas kültürel, sosyal hayat cepheleriz yadlarını, ruhi haletleriz seriya bir anahtar vazif Aşikâr bir şeydir ki hiç bir çoban ka- vim, çobanlık hayatını muhafaza etmek gartiyle büyük bir kültür yaratamaz. Fakat çobanlık hayatından ayrılip da otokton hale gelen bir kavmin, bir de yaratma kudreti varsa, onun yaratacağı medeni sistem artık bir çobanlık niza- mnın kriteryonlarile izah - edilemez. İşte türk milleti böyle medeniyetler ya- ratan bir milettir. di medeniyetler ve şehir münasebetlerinin göre, yani tarihi bir tesadüf eseri ola- Jerin hayatında arizi olan ve tesadüfi o- Tan çobanlıktır, asıl olan ise otokton yaşayış, yerleşmiş cemiyet tarzı ve bi- nacnaleyh uygurlük ve medeniliktir. Türklerin zaman zaman — steplerde gobanlık hayatına atılmaya mecbur kal- mış, fakat bu hayattan daima bir vadi der ülkesinde, bir ziraat kültürü alanın- da, şehirlerin ve medent münasebetle- rin inkişafına yerdim edecek bir. tabii “Yasat” da yerleşmek için çıkmak iste- miş ve çıkmaya çalışmıştır. Türklerin tarihi ve bilhassa istilâ tarihleri, katiyetle denebilir ki bu mil- detin, tarihi saiklerin zoru ile zaman zaman atılmağa mecbur olduğu bu gö- gebe hayattan yerleşik hayata geçmek için yaptığı “70” asırlık bir mücadelenin tarihinden başka bir şey değildir. Bu tarihin kademe — kademe — safahatını adım adım takib edebilirsiniz. Orta As- yanın kaybolmuş “Atlantid” kıtasında Şevket S. Aydemir () ilk ehli nebatı yetişdiren, ilk hay- vanı ehlileştiren, ilk madeni işleyen ve sonra bunları bütün tarih öncesi insa- niyete hediye edenler, türk soyunun kaynağı olan insanlardır. 7000 yal evelinden başlıyarak Çin vadilerine, Kuzey Hinde, eski Med- yaya, Mezopotamyaya, — Etiler eli » 'ne göçen oymakların sadece önle - rinde bir sürü ve ellerinde çobanlık asasile bu ülkelere göçmedikleri, ilk o- Jarak şenlendirdikleri ve medenileştir- dikleri ana yurdlarından bu yeni vatan- larma - bu yeni medeniyetlerin hepsin- de bir dereceye kadar müşterek bulu- nan - bir çök istihsal usul ve vasıtaları- mı, bir çok kültür malzemesini beraber getirdikleri bugün artık tesbit olunmuş bilgilerdendir. Binaenaleyh, denebilir ki - türkler muztar kaldıkları zaman bir medeniyet hayatından çıktılar, fakat diğer bir me- deniyet hayatına girmek için çıktılar. Çobanlık, bu medeniyetler silsilesi ara-, sındaki intikal safhalarından başka bir. sey değildir. Bugün bile Çindeki Kansu elinden Eğe mıntakasına, Hazer öte sinden, Kafkasya'dan Surye'ye kadar olan etnik manzara tetkik edilsin, görü- decektir ki türk göçlerine ve yer - Teşmelerine en çok sahne olan bu ülke- derde; vahaları, ovaları, ekilebilir yay Jaları işgal edenler, şehirli ve otokton olanlar türklerdir. Yüksek yaylalarda, ziraat kültürü hududundan yukarı yer lerde beya ona yakın sahalarda yaşayan- Jar da türk soyunun dışında kalan kav- mi tecemmülerdir. Hulâsa, tarihin derinliğinde 70 asır lik bir yerleşme ve istikrar cehdi. 70 asırlık sabit bir kültürleşme karekte- Ti., 70 asır süren ve daima yerleşme ve yaratma tabiatından hiç bir şey kaybet- meyen asli bir millet karakteri elbette ki muhteşem bir şeydir, ve bunun mi- içinde çok değildir. Bischoff'un tarihi telâkki bahsinde üstünde durulması icabeden en mühim mevzu hemen hemen yukarda dokundu- h ederken tıpkı bizim gibi. konuşu- yor. Evet, Bu kitabın yazıcısı bir adam bu adam tıpkı konuşuyor. Ve bu “biz" dediğimiz zaman buradaki m: mevi şahsiyet, türk milletinin köküne bağlı olup, Anadolunun engin, bir. az mistik, bir az içinden konuşan, fakat derin duyuşlu ve derin görüşlü öz insa- nıdır. O insan ki onda ariyet ve yap- macık olan hiç bir şey yoktur. Bischoff işte bu öz adam gibi konuşuyor. Sanki bizim karakterlerimizin bizim kadar a- şinasıdır ve bizim tarihi / varlığımıza bizim kadar bağlıdır. Bu duygulu aşina- Jığını her adımda veriyor, Meselâ Ana- dolu yaylasının el gözüne basit ve yek- nesak görünen kıvrıntıları, renkleri ve gölgeleri bizim gibi onun i dir. ve manâlıdır. Çünkü bu kive Tıntıların, — renkilerin ve — gölgele - ilini o da / düşünen “her- türk gibi anlatmaktadır. İlgisiz bir na- zarda çıplak bir tepeden başka bir şey olmayan bu büyük, yahud çorak bir va- diden başka bir şey olmayan bu dağ a- Kası, asırların sırrını verdiği zaman, o- da bizim kadar heyecanlanmaktadır. O da bir höyüğün başında bizim gibi du- ruyor ve açılan kara çukurun - içinden 490 yılın resmi geçidini kademe kade- me seyrediyor.. O höyük çukuru ki he- 'nüz ana toprağa varmamıştır. Çünkü en derindeki iskelet, nakışlı küpünün için- deki asilleştirilmiş arpası ile henüz ku- cak kucağa ya de daha asil olan vardır, bu arpayı asil- leştiren vardır. Bu kara çukur derinliği dir ki bize, beşeri kültür tarihinde ka- in en yüksek gururunu, ve Bis- miş ve sevmişolmanın haklı heyecanını vermektedir. (Arkası var) 1) — İklim değişmesiyle kaybolan Orta Asya iç denizinin etrafındaki su- Jak ve yeğil ülkeyi kastediyorum. -Ş.S. ayor, O halde daha derin-| ISTANBUL TELEFONLARI: Deniz bayramı İstanbul, 1 (Telefonla) — Deniz bay- razaı bugün (dün) büyük törenle kut- dandı. Limandaki italyan, ingiliz, fran. 'i ve yunan gemileri de düdük çalmak #üretiyle bayrama iştirak ettiler. Abi- deye çelenkler konuldu. Söylevler ve rildi. Deniz müesseseleri donatıldı. Bir kaza İstanbul, 1 — Üsküdarda tütün de- Posu karşısında çalışan amelelerin üze- tine dıvar yıkılmış ve iki amele enkaz altında kalarak yaralanmışlardır. Bun- Tardan Sabri hastanede ölmüştür. Artin kuyuya düştü İstanbul, 1 — Ortaköy şifa yurdunun bahçesindeki 26 metre derinlikteki ku- yuyu temizlemek üzere kuyuva inen Ar- tin düşmüş ve ölmüştür. Bir hırsız şebekesi İstanbul, 1 — İstanbul zabıtası mabed- lerin kurşunlarını çalan bir hırsız şebe- kesini yakalamıştır. Yeni kurulan bir kazamız Karamanlı, 1 ÇA.A.) — Denizlinin Acıpayam kazasından ayrılarak Yeşilo- va, adı ile kaza halinde Burdura bağla- 'nan “Erle, nahiyesinin şimdiki yeni ka- za merkezi olan Satırlara dün vali Sa- vaş'ın başkanlığında daire reisleri, parti ve teşekküllerden mürekkeb bir heyet gelerek kazayı ziyaret etmiştir. Yeni kaza halkı cumuriyet idaresinin kendile- rine bahşettiği bu yeni vaziyetten çok faydalanacağını düşünerek çok büyük bir sevinç içindedir. Ulu Önder Ata- irk'ü sonsuz minnet ve tazim duygula- riyle alkışlamış ve coşkun tezahürlerde bulunmuşlardır. Kazada idare teşkilâtı kurularak işe başlanmıştır. Vilâyetin yeni kazaya ar- mağan getirdiği Atatürk büstünü bütün köylü kucaklamış ve büyük sevgi ve te- zahürlerle hükümet dairesinde hazırla- 'nan yerine koymuşlardır. Heyetin kaza — merkezinden ayrılışı çok heyecanlı olmuş, civardan gelen hal- kın da iştirakiyle samimi tezahürlerle u- Burlanmıştır. DİL KÖŞESİ. Akhisarda dolu yaşmış. Gazetenin biri bu haberi, bu başlıkla veriyor: “PORTAKAL BOYUNDA DOLU YAĞDIL" ir cins Yafa portakalı vardır ki uzundur; ancak o nevini hatırlayınca daklımıza - o da en sonra - uzunluk ge- lir. Fakat, portakalır bize birdenbire hatırlattığı şey, duk, nihayet, küç liğinde” olur; ”porta- de,, olur; “portakal ağırlığında,, olur; lâkin ”portakal u- zunluğunda,, olmaz. En basit kaidelerdendir: - Bir şey, bir şeye benzetilirken “benzeyiş” ta- rafı bulunmak lâzımdır. İngiliz romancılarından “Maykel Arlen'in “yeşil şapka” romanından dapte edildiği anlaşılan, fakat üstün. de buna dair hiç bir işaret bulunmu- yan “yeşil elmalar” tefrikasından bir cümle: “Vali Conun Emmanın yatında k: mış olduğunu duyduğu vakit küplere Binmişti.” Bu cümleyi ilk okuduğunuz zaman vali'nin adı Con zannediyorsunuz. Halbuki vali başkadır, Con başka. Bu karışıklığa muharrir ve yahut müter şebeb olmuştur. “Con'un Emma'nın” muzahileyhle- ibiri ardınca gelmesi de hoş bir şey değil ama neyse. 936 finans yılı döviz cedvelleri 1936 finans yılı büdce - kanunu hü- kümleri dairesinde hazırlanmış bulunan döviz cedvelleri Bakanlar meclisince ka- bul olunmuştur. Cedveller 937 takvim yılının başına kadar meri olaraktır. Dö- viz cedvelleri lüzumlu ihtiyaçlar naza: Tt dikakte alınmak suretile hazırlanmış bulunmaktadır. Cedvellerden - sarfiyat devlet büdcesinden yapılan sarfiyat e- sasları dahilinde yapılacak ve bir ced. velde döviz tahsisatr kalmadığı takdir- de diğer bir cedvelden ancak bakanlar heyeti kararile münakale yapılabilecek- tir. Kararname ve cedvelleri meri bu- lunduğu müddetçe serbest döviz mün- hasıran sıhi, ticari, sebebler ve tahsil ve tetebbü maksadiyle seyahat edeceklere verilebilecektir. Sıhat Bakanımız seyahate| çıkıyor Sıhat bakanımız Dr. Refik Saydam'ın, göçmen yerleştirilen orta Anadolu vilâ- yetlerimizde tetkik ve teftişlerde bulun- mak üzere, bugünlerde bir seyahate çı- kacakları haber alınmıştır. Belediyeler imar heyeti Kadrolar tesbit ediliyor İç Bakanlık müsteşarı B. Sabri Çı- tak'ın reisliğinde toplanan belediyeler imar heyeti, imar heyetinin teşkilatınr. hazırlamakla uğraşmıştır. Heyet uhde- e verilen belediyelerin su işleri, ha. ita ve plân işleri kanalizasyon ve spor sahaları işlerinden su, harita ve plân iş- deri şubeleri teşkilatının müstacelen ya pılmasmna karar vermiş ve bu şubelerin mühendis, mimar, mütehassıs, fen me- muru ve diğer memur ve kâtib kadrola- Tımr tesbit etmiştir. Kanalizasyon we spor sahaları şubesinin teşkili ikinci plâna bırakılmıştır. Husust İdare büdee- leri tetkik ediliyor İç Bakanlıkta müteşekkil büdce ko- misyonu bina ve arazi vergilerinin hu- susi idarelere devri dolayısiyle tasdiki gecikmiş bulunan husust idare büdcele- Fi Üzerinde tetkiklerine devam etmek- tedir. Bina ve arazi vergileri de hususi idareler. büdcelerinde yer aldığından büdeelerin tetkiki uzun zamanlara ihti- yaç göstermektedir. Şimdiye kadar An- kara, Kütahya, Ağrı, Samsun, Afyon, Maraş, Burdur, Çankırı, Ayıntab, Kars büdceleri yüksek tasdike iktiran etmiş ve mahallerine gönderilmiştir. Giresun,” Muğla, Balıkesir, Erzurum, Elaziz, Ko- caeli büdeeleri yüksek tasdike arzedil. İstanbul ve İzmir büdeeleri ko- yonca tetkik edilmektedir. Göcmenlerin şekeri Göçmenler tarafından / getirilip 885 numaralı kanunun meriyeti zamanların. da gümrükten geçirilmemiş bulunan şe- kerlerin antrepo ücreti verilmeksizin memlekete ithal olunması müddeti 31 mayıs 936 tarihinden itibaren 3 ay da- ha temdid olunması bakanlar heyetince kabul olunmuştur. Kahve idhali işi Mecmleketimize kahve ithali işinin bir elden idaresi için yeni yapılacak muka- vele formülü bakanlar meclisince kabul olunmuştur. Formüle göre bu işi ala- caklar memleket dahilinde stok olarak €n az 10.000 çuval kahve bulundurmağa mecbür olacaklardır. Müukavele 3 sene müddetle yapılabi lecektir. Teminat asgari 50 bin lira ola- caktır. tanbul telefonu Yeni ücret kadro ve tarifesi Istanbul telefon idaresinin yeni ta- rifesi ve ücretli kadrosu Bakanlar he yetince kabul olunmuştur. İstanbul te, lefonunun onu maaşlı ve 107 si ücretli olmak üzere umum kadrosu 417 memur olarak tesbit olunmuştur. Yeni kadro ve tarife bugün İstan- bul telefon idaresine tebliğ edilmiştir. İstanbul telefon direktör vekâiletine terfian Ankara telefon direktörü ve İs- tanbul telefonu muvakkat idare heyeti Aazasından Niyazi tayin edilmiştir. İda- tenin zat ve yazr işleri amirliğine 200 Jira ücretle Hrfzr, santral şefliği vekâ- letine posta telgraf fabrikası direktö- ü mühendis Mehmed Ali, muhasebeci- Tiğine muvakkat idare muhasebecisi Ba- ki tayin olunmuşlardır. Yeni idare ya- Tından itibaren yeni kanuma ve kararna- melere göre calışmağa başlıyacağından muvakkat idare heyeti reisi Kadri ve azadan Hasanın vazifeleri bu akşamdan itibaren hitam bulmaktadır. Bakanlar heeytince tasdik edilmiş bulunan yeni tarifeye göre: Umuma 2- Çık telefonlardan - görüşme 7.S, fazla mükâleme $ kuruş abonman ücreti evler ve ticarethaneler için asgari beş yüz mükâleme olarak 25 lira, İstanbul, Bey- oğlu, Kadıköy santrallarına bağlı ma- hallerde tesisat bedeli 40 lira, diğer san- trallara bağlı mahallerde tesisat bede- N 30 liradır. Tevziat kutusundan yeni abonenin evine veya ticarethanesine Ka- dar eski abonenin bıraktığı teir cud olursa tesisat bedeli yarr olarak ae Tmacaktır. t meye Ziraatcılarımızın tetkik seyahati Y. Z. E. meyvecilik, bağerlık enstle tüsü direktörü.Pr. Dr. Gleisberg ve a. sistan Neşet Ömert memleketimi muhtelif mahallerinde açılacak meyve #idanlık, istasyo nve nümune bahçeleri nn tesisi için seyahate çıkmışlardır. Bu sene Malatya, Kastamonu, Antep, Kocaeli, Niğde Erzincan ve muhtelif vilayetlerde istasyonlar — açılacaktır. Meyve çeşitlerinin — standardizasyonu yapılacak ve Malatyada kayısılarımızın muhafaza — edecek- şekilde kurutulması için geçen sene yapılan ku- rutma tecrübelerinin yapılmasına çal gılasaktır. | nefaseti Finans teşkilâtı nizamnamesi Finans bakanlığı teşkilat kanunu ni: zamnemesi Bakanlar meclisince kabul edilerek yüksek tasdike arzedilmiştir. Sıtma mücadele reisleri arasında Aydın mıntakası sıtma mücadele re- isi Dr. Rüştü umum sıtma mücadele mü fettişliğine, Aydın mıntakası sıtma mücadelesi lâboratuvar şefi Dr. Abdül- rahim Aydın mıntakası sıtma mücadele- Bi reisliğine, sıtma mücadele reisi Dr. Enver Adana sıtma enstitüsü lâboratuvar - şefliğine, Konya mıntakası sıtma mücadele reisi Dr. İzzet Niyazi yeni teşkil edilen Trakya mınta- kası sıtma mücadelesi reisliğine, Eski- şehir mıntakası sıtma mücadelesi lâbo- ratuvar şefi Dr. Şevket Manisa mıntaka- t sıtma mücadelesi reisliğine, Ankara mnımtakasr sıtma mücadelesi lâboratvar gefi Dr. Mitat Konya mıntakası sıtma mücadelesi reisliğine nakil ve tayin edil- mnişlerdir. Manisa mıntakası Ankara Birasi Neşeve Sıhhat verir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: