8 Ağustos 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

O SAYFA & * e aa a. —— “Yazan: Max KEMMERİCH. ”» 1000 leri sır d İ kitabın © devrin afif kadınlarını tasvir eden bir babından: “ Günahların serbestçe icra edildi- â i da birçok baş çıkmış . genç kızlardan maada bir haylı da evli * kadınlar türlü rezaletlerde bulunuyor- lar. Bu da yetmezmiş gibi bir çoğu ko- calarını dostlarına öldürterek daha ser- best kalmak istiyorlar. Bazıları uşakla- rı yataklarına alryor ve kocalarını tah- kir ediyorlar. Bu gibi ahlâksızlıklara kaqx ağır cezalar tatbik edilmeğe baş- lanmalıdır. Çünkü kadınların bu halle- ri yeni bir moda olmak istidadını gös- teriyor ve günden güne yayılıyor...” $ Onuncu asrın ikinci yarısında ya - şamış muharrir rahibelerden biri olan Roswitha . Gandersheim bütün ah - lâksızca ve dinsizce eserlerin yakılma- sını teklif etmistir . Kendi yazdığı kitablardan - birinde mufassal bir umumhane tasviri vardır ve burada âdi bir adamın ölmüş olan sevgilisine nasıl tecavüz ettıgım uzun uzun anlatır. * “de rebus Alsaticis”adlı manda şöyle yazılıdır: k * 1200 senelerine doğru bütün pa- — pazların odalıkları vardı, çünkü köylü- ler kendilerini buna icbar ediyorlardı. — Köylülerin fikrnice, papazlar nasıl ol - Ş sa rahat duramıyacakları için, herke - sin karılarına saldıracaklarına her biri- nin evinde bir kadın bulunması daha y muvafıktı.” y bit Frg - « ğ O zamanlarda odalık âdetinin ayıp bir şey olmadığını Cacsârius adlı mü - verrihin bir panazdan bahsederken yaz- dığı satırlar ishat eder: “Âdet olduğu üzere o da evine bir kadın aldı ve bundan çocukları oldu.” *« 3 1200 senelerinde Salzburg'da bir tek ' kadın ile yaşayan papazlara evliya diye bakarlardı. ç Bal sehri peskoposu Heinrich (1213 - 1238) ölümünde yirmi tane babasız çocuk bırakmıştır. t 1281 senesi 6 eylülünde kendi yeri- ne tayin edilen adamı öldüren Lüttich peskoposu Heinrich ise 61 tane çocuğa malikti. On birinci asırda Bamberg katedra- lr ruhani heyeti bir baş Tahibeye ihtar yazarak, rahibelerini srkımtı içinde ya- şattığı için bunların maişetlerini mua- şakalar tesis ederek temine mechur kal- dıklarını, bunun doğru olmadığını söy- lemiştir . # Pederasti on birinci asırda Ingilte » rede fevkalâde ilerlemiştir. Aşağı yu - karı her kibarım genç bir uşağı Lulun- ması âdetti. Bu ahlâksızlığın şid 'etle meni, hattâ diri diri yakılmak cesası — bile önüne tamamen geçememiştir. * 1240 senelerinde ölen Jagues de Vitry Paris şehrini tasvir ederken bir Varihdeki garib p VI L vakalar Çeviren: S. ALİ Fahişeler sokaklardan geçen pa- pazları kollarından * çekerek - evlerine alırlardı. Ara sıra buna razı olmıyan o » lursa arkasından nefretle Pederast di- ye bağırırlardı. Çünkü bu illet o kadar yayılmışdı ki, bir takım kibarlar hu âdetleri olmadığını isbat için iki üç metres tutarlardı. * 5 Aynı kitabta Pariste bazı evlerin üst katında mekteb ve alt katında umumhane bulunduğu yazılıdır. Yu- karda papazlar ders okuturken aşağıda fahişeler yoldan adam çevirirlermiş. * , Şövalyelik devrinde bir kadına zor- la tecavüz eden ölüm ile cezalandırı- lırdı. Böylelerini İngiltere'de kör ve hadım da ederlerdi. Nassau kıralı Adolt bu şekilde müteaddid cürümler işledi - ği için tahtından indirilmiştir. Tebaa- lar bu noktada nedense fazla hassas idiler. Garib olan cihet bu değildir, bu- nun istisnalarıdır: Harbta esir edilen kadınlarla yolda giderken şövalyeleri kârane bir delede öldürülen kadınlara cebren tecavüz edilebilirdi. Maamafih bu da o kadar şövaleresk addedilmezdi. l 1394 senesinde Frankfurt'ta topla- nan Rayştag esnasında şehirde 800 den fazla fahişe birikmişti. * 1414 den 1418 e kadar süren Krns- tanz'daki büyük kilise ictimar esnasın- da sehirde 1500 kadar fahişe vardı, bun- ların çoğu yol masraflarını vererek kalkrp gelmislerdi. 800" altına kadar vardı. kendileri İclerinde kazanıp gidenler t 1414 senesinde Kıral Sigismund se- kiz yüz atlı ile Bern şehrine gelip bir- kaç gün kaldı. Ve belediye meclisi gü- zel bir misafirperverlik gösterdi: U- mumhanelerde bulunan bütün kadınla- ra emir vererek saraya mensup kimse - lere iyi muamele etmelerini ve bunlar- dan para almamalarını söyledi. Kıral gittikten sonra bu paraları belediye büdçesinden ödedi. Kıral bu hareketin- den dolayı belediyeyi takdir etti. Yir- mi sene sonra imparator olarak Ulm şehrini ziyaret ettiği zaman maiyetiyle birlikte bizzat umumheneve ritti ve bü- tün masrafları burada da belediye çek- ti. Sisismund 1435 de Viyanaya gidin- ce şehir meclisi umumhanelerdetki bü- tün kadınlara kadife elbiseler dağıt- mıştı, * Orta gamanda bir şehre kıral gider- ken kendisini karsılamağa çıkanlar ma sum bakireler değil, bunların aksi idi. Çünkü namuslu kadınlar için kırala veya maiyeti erkânına görünmek pek tehlikesi olmryordu. Diğer kadınlar ise La Republigue'de Pierre Dominigue yazıyor: Evet acayib Avrupa! 1917 de dünya yüzünde yeni bir din zuhur etti. Bazı adamiar aralarında ye- ni bir bağla bağlandılar. Yeni dinler daima müthiştirler; pek apostolik ol- dukları için müminlerinden çok şey ve hususiyle icab ederse uğrunda seve se- ve ölmelerini isterler. Bu da aynı kai- deye uydu. Sonra millet veya ark te- lakkileri üzerine istinad eden yeni din- ler doğdu ve pek tabii olarak bir kav- ga teessüs etti ki günden güne büyü- mekte ve genişlemektedir. Ah, artık büsbütün tarihe karışmış sandığımız eski maceralar yenilenecek midir? Erasme ile Rabelais'nin Luther ile Calvin'in devrinde bütün esasir kıy- metleri yeniden tetkik mevzuu olarak ortaya koyan eski kavgayı tekrar mı yaşıyacağım? O zaman sevaba ve kade- Te inanılıyordu; bugün mesele o dere- ce yüksek değildir, hal şekilleri daha az asilanedir; artık ebedi bir hayat uğ- runda değil, sadece hayat uğrunda harb ediliyor, bir allah için değil, bir iman için boğuşuluyor. Savaşın koynunda alınmış resimle- rin gözlerimizin önüne serdiği yüzler- de ihtiras ne müthiş tahribler yapmış! İspanya hâdiseleri hakkında söyliyece- ğim tek şey şudur: Bütün bu insanlar insan üstü bir ih- tirasla yaşamakta ve ölmektedirler. A- şikârdır ki bunlar sizin ve benim gibi adamlar değillerdir, bunlar belki “mar- tir” ler yaratmak arifesinde olan mute- kidlerdir. Bu insanlar, bugün için, biz- den çok üstündürler. Hiç şüphesiz, korkunç bir sivil harbın aktörleri veya aletleri oldukları için değil, hayır, bize *birdenbire yiğitlik hazineleri keşfettir- dikleri ve kalblerinin kaynağında fe- dakârlık zihniyeti aktığı için. Ah! Şunlar veya bunlar yanılmış, bana ne! Ben bu- insanların yalnı* iman- larını görmek ve ölçmek Hissetmiyor musunuz ki istiyorum. hepsi iman içinde yüzüyorlar? Bana bugün ispan- yollar, ölümün umursanmaz bir şey ha- line gelisinde, rusların ilkteşrin gün- lerinde, italyanların sivil harbların en kızgın zamanında ve almanların coşuş anlarında eriştiklerinden daha yüksek bir dereceye varmış görünüyorlar. dekk Fransız milleti, septik millet, bu boğazlaşmalara hayretle bakıyorsun... Heyhat! Durun septiklere aid olduğu şüphelidir. Bir politik mucize müstes- na olmak üzere, milletler, kurnaz dav- ranmak ve daha kötüsünden korunmak icin bile olsa bir tercih yapmak zarure- tindedirler. Fransız milleti, e”er sen büyük bir ticaret düşüncesiyle daha sabahtan yol kenarlarına dolarlardı. Birinci Ferdinand'ın çok ciddi ve teyen müverrihler 1522 de bu kıral Vi- yana'ya giderken namuslu kadınların da' şıi çıktığını zikrederler. yerde şöyle yazar: dürüzt bir adam olduğunu anlatmak is- Sonu var inkılâbr bizzat kendin vücuda getire- bilseydin, belki de, Avrupayı iki cep- heye ayıracak böyle muazzam bir kar- gaşalığın önünü alabilirdin! Harekete geçmenin hâlâ zamanı mıdır? Etrafı- mız, yeni bir haçlılar seferine hazırlan- mış gibi silah elde bekliyen totaliter milletlerle çevrilidir. İspanya, sağda veya solda, yarın bir totaliter olmaktan kurtulabilecek midir? Eskiden katolik İspanya denilirdi. Dün iyi ihtida etme- miş arablarını, yahudilerini, nadir pro- testanlarını yakardı. Yarın kimi yaka- caktır? 3 On altıncı asrın Fransasını görür gi- bi oluyorum, Gotik kiliseler, binalar, haller, hastaneler ve şatolarla çiçeklen- miş, öğrenmeye susamış, eski lehçesin- YABANCI GAZETELER DE ÖKÜDURLAĞ 1936 nın acayib Avrupası den dünyanın en güzel dilini güzel Fransa'yı. Ardından Luther Calvin tarafından sorulmuş sualler & liyor. Ve din münakaşalarının ortât da, kılıçlar kından çekiliyor. Bu işte Fransa az kalsın ölüyor# Fransa o zaman bütün ruhiyle lki raftan birine iltihak edecek yel'd" ye ayrıldı. Ve Fransa'nın g yabancı kuvvetleri yardımına çl ee Bugün neden bunları tekrarlıyoru” Kalkalım ve Avrupaya bakalim. T jik çağa yeniden girdik, Milletler ,_:" niden ilahlarını çarpıştırıyorlar. — Siz oturup oyunu karşıdan 587 rederek eğlenin, diyeceksiniz. — Ah, ne körsünüz. Çok geçmed? herkes sahnede olacaktır. : iki parg” POLİSTE Arabacı faytoncuyu yaraladı Arabacı İzzet oğlu İsmail Sanayi caddesinde durmakta olan faytoncu Mehmedin f: tay bi / tir. Fakat her nedense Mehmed bu muş- terinin binmesini istememiştir. İsmail bundan ziyadesiyle içerliyerek biçağı- nt çkmiş ve faytoncuyu başından yara- lamıştır. Zabita yaralmın ilk müdava- tını yaptırmış ve suçluyu da yakalıya- rak gereken tahkikata başlamıştır. İki kavgacı sarhoş yere yuvarla- narak yaralandılar Kunduracı Mehmed ile arkadaşı za- hireci Seyyid beraberce sarhoş olduk- tan sonra Hisara doğru gitmekteler iken her nedense aralarında kavga çık- mıştır. Boğuşurlarken her ikisi de ye- re yuvarlanarak Seyyid başından ve Mehmed de diz kapaklarından yaralan- dıklarından polis ikisinin de tedavile- rini yaptırmak üzere hastaneye yolla- mış ve haklarında tahkikat açmıstır. Bir sarhoş kiracrı, ev sahibini tokatladı Mehmed, Başkır mahallesindeki 0- dasına davet ettiği arkadaşı Salâhaddin ile gece içki içmiye başlamışlar. Vakıt geç ve arkadaşı da fazla sarhoş oldu- ğundan evine götürmek üzere Mehmed bir otomobil çağırmıştır. Fakat Salâ- haddin, bindiği otomobilin şöförü A- rife taksi parasını vermek istememiş- tir. Bu yüzden aralarında kavga çık- mıştır. Ev sahibi Mustafa aralarına gi- rip ayırmak isterken Mehmed, Musta- fayı tokatla döğmiye başlamıştır. Bu gürültüye yetişen polis memurlarına da vazife görürserken ağır ve yersiz söz- ler sarfeden Mehmed yakalanmış ve bu yüzden ayrıca hakkında tahkikata baş- Tanmıştır. ” Kiralık Oda Yenişehir, —İnkılâp sokağı rinde i 18 — 19— 19.15 19.30 20— 20,30 21.30 N. 4 (Kutlu arkasında) alt kat. Karsta elektrik ve / — su işleri Kars, 7 (A.A.) — Yapılacak olan © lektrik fabrikası ve Boruktan getirile€' olan içme suyu işiyle yakından alâ olmak üzere Ankaraya giden ilbay Eyidagan beraberinde elektrik ve su V manları olduğu halde şehrimize g tir. U!zma.nlır su ve eleh'nk işleri İi ine b d ş İzmitte hayvan — hastalıklarile mücad __» İzmit, 7 (A.A.) — 1936 senesi nisâf mayıs, haziran ve temmuz aylarını” vilâyetin muhtelif kazalarında hastalı” çıkmamış olan sürülerde 14,981 koy 2,346 keçi, 1,478 sığır, 121 manda, ll vaki sürette dalak ve şarbon aşısına bi tütulmuştur. Ayrıca hastalık sürülerde de 4.593 hayvana bu aşı tâ edilmiş ve hastalığın bulaşmasına © dan verilmeden çıktıkları yerde h lık söndürülmüştür. Ankara radyosu Oda musikisi Müzik yahud konferan$ Orkestra plâk neşriyatı Ajans haberleri Caz müziği İstanbul radyosu' Dans musikisi (plâk) Haberler Muhtelif plâklar Çocuk saati: Hikâyele Muhtelif plâklar Stüdyo orkestraları Son taberler Saat 22 den sonra Anadolu ajı sının gazetelere mahsus hâvA” servisi verilecektir. vi çade” CEMGEL(/ Yazan: ; — Rudyard KİPi.İNG 29 — ni öğrenmişti. ,ı ttı. Messua'nın kocası karısına: — Biırak, dilediği gibi davransın, ımş:tn- 4 it nderildi ise kaçıp gitmey Böylece Movgli, tarlanın bir ucunda te- ) KITABI Çeviren: Nurettin ARTAM Cengel'de kurtlarla beraberken hind ge- yiklerinin atılışını, küçük yaban dorzuzları- 3 nm homurtusunu taklid etmesini sadece tu- ık olsun diye öğrenmemişti. Onun ıçın Messua nn ağzından çıkan her kelimeyi gü- zelcc taklid ediyordu. Daha akşam olmadan knlubede bulunan eşyadan birçoğunun adı- Yatmak zamanı gelince güçlük başgöste- tıyordu. Movegli, bir pars tuzağına benzeyen — şu kulübe gibi bir yerde şimdiye kadar hiç -— uyumamıştı. Onun için üstüne kapıyı kapat- — tıkları zaman pencereden kendisini dışarıya /— düşün ki şimdiye kadar hiç yatakta yatma- Eğer gerçekten bizim oğlumuzun run çenesinin altından çocuğu dürttü. kardeş, uyan, sana haberler getirdim Movgli, toparlanarak sordu: — Cengeldekiler hep iyiler mi? « Vaingunga'ya atacağına yemin etti. dum, Fakat getirdiğin haberler güzel. dedi, ma haberler getir. — Sen, bir kurt olduğunu unutmıyacak- miz ve uzun bir çayırlığın üzerine uzanmıştı Fakat daha gözlerini kapamadan boz bir bu- — Hişt! dedi boz kardeş (bu, Ana kurtun çocukları arasında en yaşlısı idi) seni yirmi mil taktib edişimin mükâfatıdır bu. Sen artık tıpkı insanlar gibi, yanan ağacın dumanını, davarların kokusunu koklıyorsun. Kücük — Kırmızı çiçekle yanmış olan kurtlardan başka herkes iyi. Şimdi, dinle. Şir Han, pos- tu yeniden büyüyünceye kadar uazk yerler- de avlanmak üzere sıvışıp gitti. Çünkü o ak- şam ötesi berisi adamakıllı kavrulmuştu. Döndüğü zaman seni yakalayıp kemiklerini — Buna andiçen yalnız o değildir, ortada iki söz var: ben de küçük bir vaidde bulun- gece, gördüğüm bu yeni şeyler beni ziyade- siyle yordu Böz kardeş, fakat sen bana dai- sın; insanlar, sana bunu unutturamıyacak- lar, dedi Boz kardeş. — Aslâ, seni ve bizim mağarada bulu- nanların hepsini sevdiğimi biran unutacak değilim. Fakat sürüden kapı dışarı edildiği- mi de daima hatırlıyacağım. — Kendinin bir başka sürüden de kapı dı- şarı edilebileceğini unutma. İnsan, insandır, küçük kardeşim ve onların sözleri göllerdeki kurbağaların sözleri gibidir. Bir defa daha gelişimde seni otlağın sonundaki bambo'luk- ta bekliyeceğim; oraya gel, emi? Movgli, insanların gidişlerini, âdetlerini öğrenmekle o kadar çok uğraşıyordu ki bu geceden sonra üç ay köyün kapısından çıka- madı. Artık sırtına bir elbise giymek mecbu- riyetinde idi ki bu kendisini fena halde sı - kıyordu. Bundan başka bir türlü akıl erdire- mediği bir şey olan para hakkında fikir edi- niyordu; evvelce hiç görmediği sabanın na- sıl kullanıldığını öğreniyordu. Köyün küçük çocukları da canını fena halde sıkıyor, ken- disini öfkelendiriyorlardı. Bereket versin, Cengel yasaları kendisi- ne soğuk kanlılığı muhafaza etmesini öğret- mişti. Çünkü Cengelde hayat da, yiyecek de ğt soğuk kanlılığı muhafazaya bağlıdır. F"'"% . çocuklar, kendileriyle oyun oynayamadı& uçurtma uçuramadığı ve yahud bir kelimeleri yanlış telaffuz ettiği için onu! eğlendikleri zaman, çıplak yavruları öldür menin merdliğe yakışmıyacağı hakkında kiden edindiği bilgi Movgli'yi bu çocu# bir vuruşta ikiye bölmekten alrkoyordu. KT Kuvvetinin derecesini de azıcık ©' bilmiyordu. Cengelde bir takım ha : kıyaslanacak olursa onlardan zayıf Olw nu bilirdi. Fakat köyde kendisinin bir kadar kuvvetli olduğunu soylıyenlel' V"d Movgli bir insan ile öteki insan ara bulunduğu söylenen sınıf farkının nt ğuna bir türlü akıl erdiremiyordu. - kil gükil Çömlekçinin eşeği, ayağı koyıp runa düştüğü zaman, Movgli onu kü dan çekerek çıkarmış ve Kanhivara'daki zara götüreceği çömlekleri sırtına yerli meğe yardım etmişti. Bu hâdise, çok akisler yapmıştı. Çünkü çömlekçi aşağı : bakadan bir adam olduğu için eseği aşağılık sayılıyordu. - (Sör5'?

Bu sayıdan diğer sayfalar: