4 Ocak 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

4 Ocak 1937 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Arkeolojinin en büyük Prof. Wiegandın ölümü — Klüsik arkeolojinin en büyük üstat. — garımdan biri olan alman arkeoloğu pro- — fesör T, Wicgand (Vigant) Linci kânu- nn ondokuzunde *72" yaşında olduğu ü. Prof. Wiegand'ın ölümü ile arkeoloji âleminde hiç şüp - hesiz kolaylıkla telâfi edilemiyecek Büyük bir boşluk açılmıştır üü samnlar memleketimizde ta - aliyette bulunan ve kendisini herkese #evdirmiş olan bu meşhur âlimin haya- “*tından burada kısaca bahsetmeyi fayda- ve Berlin üniversi- — telerinde iyi bir tahsil gördükten son- 'Ta doktorasını klâsik mimariye - temas '€den bir mevzu üzerinde yapmış ve ge - “İecek çalışmalarına bu vadide devam et- meyi kararlaştırmıştı. Maksadı, o vakte — kadar ikinci plânda kalan bu ehemi - çısmı da arkeolojinin diğer fasıl- — gindaki ilk ilmi sâyi Atina akropolün- deki en eski mimari eserlerin tetkiki ile başlıyor. Genç âlim burada o kadar / büyük bir başarr kazanıyor ki az zaman sonra meşhur “Bergama mihrabr” nı bu- dan Cari Humann tarafından - başlanan — ve fakat onun ölümü ile yarıda kalan garbi Anadoludaki eski “Priene" şel 'nin meydana çıkarılması işi kendisine '“veriliyor. 1895 ten 1808 e kadar süren kazı sırasında Wiegand ve arkadaş- Jarı Priene şehrini tamamen meydana ararak helenistik devre ait şehirler legand'ın Prie- den daha büyük ve zamanın - çök daha meşhur olan, uğraştığını görüyo - nehrinin asırlardanberi geti - dığı balçıklar ile kaplı olduğun- çalışma çok zor oluyordu. Bununla ber Wiegand'ın fevkalâde olan ener- bütün bu zorlukları yeniyor ve bize şebrinin eski plânını kazandırıyor. ca şehrin civarında bir çok - ilmi maler yapılıyor ve meşhur ”" tapmağının kazısı tamamlanı - büyü ile Wicgand mimari ta- rihini “ilmi” bir şekilde araştırmak için reken birçok metodları tespite mu- oldu. müzesinin direktör. küne tayin ediliyor, sonra — büyük )ta gene Türkiyeye geliyor ve Suri- . Filistin ve garbi Arabistandaki âbi- ile uğraşıyor. — Harptan sonra esk? vazifesine dönen Büç ve ürücü ça'ışmalardan - sonra Hugün Berlin müzesin: dünyanın birin. Ci edrecedeki müzeleri sırasına çıka - — an “Pergamon Müseum - Bergama “Pergamon Altar,, liye binasının cephesi, Bergamadaki — Athena mabedinin büyük kapısır vesai “Ye gibi her biri klâsik mimarinin birer olduklarr gibi yeniden inşa edilmişler- dir, Profesör Wiegand çalışmaktan ha- kiki zevk duyan bir adam idi, bilhassa kazı yapmasını çok seviyordu. Altmış yaşını çoktan geçmiş bir adam olduğu halde Bergamaya gelmiş ve - Eskulâp tapınağının kazısını yapmış idi. Birçok üniversitelerin fahri doktor Tuğunu haiz olan profesörün en son o- Jarak işgal ettiği makam, alman 'arke - loji cemiyetinin reisliği idi. Münih: Rüstem DUYURAN FİNANS bakanlığında Terfiler ve tayinler Birinci Umumi / Müfettişlik Mali Müsteşarı BB. Rüştü, Afyon Defterda- tt Salih, Fırka Veznedarlarından İbra- him ve Yusuf Ziya, Aydın Varidat Mü- dürü Abdullah, Kocaeli Varidat Kon- trol Memuru Sabri birer derece - terfi işler ve Elbistan avukatlarından lbistan Hazine avukatlığına, Müuş avukatlarından Ömer Muş hazine avukatlığına, Varidat Umum Müdürlü- ü memurlarından Dündar Maliye Mu- hasebe müdürlüğü memurluğuna, Hes: bat Umum Müdürlüğü mümeyyizlerin. den Rifat Büdce ve mali kontrol umum müdürlüğü mümeyiyzliğine, Dahiliye Vekâleti muhasebesi - memurlarından Rifat Büdce ve mali kontrol umum mü- dürlüğü memurluğuna, Maliye muha- sebe ikinci mümeyyizi Niyazi aynı mu- hasebe birinci mümeyyizliğine, Lise mezunlarından Şerif büdce ve mali kon- trol umum müdürlüğü memurluğuna, İslahiye malmüdürü Suphi Anteb Vari- dat müdürlüğüne, Eskişehir varidat ta- hakkuk memuru Beheçt Eskişehir vari- dat şube şefliğine, Varidat umum mü- dürlüğü muamele vergisi masası şefi Niyazi Varidat umum müdürlüğü şube müdür muâvinliğine, Boldan malmüdü- ü Nuri Denizli varidat kontrol memur- Tuğuna, Elâziz varidat müdürü Nazif Bilecik varidat müdürlüğüne, Kayseri eski varidat müdürü Nuri Elâziz Vari dat müdürlüğüne, İstanbul - Alemdar maliye şubesi tahakkuk memuru Ömer Faruk İstanbul varidat kontrol memur- duğuna, İzmir yeni şube tahakkuk me- muru Cemal Diyarbekir varidat mü- dürlüğüne, kefalet sandığı muhasibi Zi- ya muamele vergisi hesab mütehassıs- dığıma, tahsilât müdürlüğü ikinci mü- meyyizi Hulâdi Varidat muhasebeci Bine, P.T.T. muhasebe müdürü Muzaf- fer hesab işleri müdürlüğüne, Dahiliye vekâleti muhasebe müdür mu- avini İbrahim muhasebe müdürlüğüne, Lise mezunlarından Hayrullah munta- zam borçlar umum müdürlüğü memur- Tuğuna, Tise mezunlarından — İsmail Şükrü Muhasebat umum — müdürlüğü memur namzetliklerine, Ayaş malmüdürü) Fehmi İslahiye malmüdürlüğüne, Milii Emlâk müdürlüğü memuru Necati Mu- memurluğu- 'na, Kadıköy malmüdürü Hakkı Bi taş malmüdürlüğüne, Kulp malmüdürü Ahmed Arif Elbistan matmüdürlüğüne, Mut malmüdürü B. Haydar Ayaş mal- üne tayin olunmuşlardır. 4 SONKANUN 1937 PAZARTESİ Karışmış sular - Fransada grevler - İngilterede askerlik- İspanya iç harbi ve deniz hukuku Karışmış sular 'TAYMİS gazetesi, “karışmış sular,, başlığı altında yazmış olduğu bir ma - kalede japon kabinesinin Tokyoda git- tikçe sayıları artan muhalifleri tarafın- dan, dış siyasetleri ve Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldukları, hele Rusya aleyhine son paktı imzala: dıktan sonra garbta da şüpheler uyan- dırdıklarını, bu arada Avusturalya ile yapılan müzakerelerin durakladığı, Çin ordusunun kuvvetlendiği ve hükümetin elinde kala kala bir çift kırmızı gözlük kaldığı iddiasiyle tenkidlere uğradığını yazarak diyor ki: Bu tenkidlerin elan devam etmek- te olduğunu bu sabah Tokyodan gelen bir telgraf bildiriyor.. Fakat artık ja- pon kabinesi eskisi kadar, eli boş bu - lunmamaktadır. Yerihde hareket ve iyi bir politika sayesinde iki enternasycnal anlaşma elde edilmiştir: Bunlardın bi- risi Avusturalya ile bir ticaret; ikin si de Sövyet Rusya ile bir. balıkçılık anlaşmasıdır. y içinde Avusturalya ile ya - pılan müzakereler bir buhran devresine girmiş, bu buhran yüzünden iki memle- ket arasındaki ticaret hemen — hemen toptan durmuştu. Dün yapılan bir an - daşma ile ticaret yoluna girmiştir. Her 'ne kadar bu anlaşma için on sekiz ay gi- bi ihtiyatlr bir müddet konulmuşsa da ondan sonra bunun uzatılmaması kor- kusu yoktur. Japon kabinesi, beklenmiyen bir şeyi de yapmış, Sövyet Rusyanın balıkçılık anlaşmasının bir senc daha uzatılma: nt teklif eden bir protokolunu da kabul etmiştir. Bu anlaşma, japonlara Kam- çatka ve Siberya sahillerinde balıkçılık etmek hakkını vermektedir ki Japonya 'nın Anti - Komünist bir pakt imzala - mast üzerine felce uğramış vaziyette bulunuyordu. Geçen sene, Japonya Mos kovada yeni bir müzakereye girişerek 1928 senesinde yapılar anlaşmanın ye- rine bir yenisini akdetmek - teklifinde bulunmuştu. Bu müzakereler ilerliyordu. -Fakat anti - komünist bir pakt imzalanması üzerine bu kapı kapanmış oluyordu. Sovyet Rusya işi ağır alıyordu. Şi di Rusyanın bu kararın alınmasında ön ayak olmasş hayretle karşılanabilir. Ha- kikat her iki tarafın da acele bir anlaş- madan geri durduklarındadır. Japon - yanın balığa, Rusyanın da iyi niyete ih- tiyacı vardır. Rusyanın, şimdi, hele Avrupanın bu gergin durumunda şark sahil ve hudud- darında sulhu korumağa muhtaçtır. Bu- radan bir smır meselesi de çıkabilir. Fakat eğer almanlarla imzalanan pakt, sadece bir doktrin paktı ise o za- man, iki devletin yeniden müzakerele- re girişmeleri de imkânsız sayılamaz.,, Fransız grevleri DEYLİ TEELEGRAF Fransadaki grevlere tahsi başmakalede, kısaca, diyor. * Birkaç hafta evvel, fransız endüs- trisini sarsan grev hareketlerinin sonu Nacağı hakkında temin edici haber- ler alınmıştır. Halbuki Fransada bu si- retesi bir Jâhın elan kullanılmakta olduğunu gös- teren haberler gelmektedir. Dün gece Bay Blum, Paristek? maden işçilerin - den ve St. Nazer deki rıhtım amelesin den gündeliği arttırma dilekleri almış- tır. Paristeki belediye memurları da gös- terili grev tehdidlerinde bulunuyorlar. henüz Lildeki maden işçileriyle bir an- laşmaya varılmadığı halde bu bölgedeki demiryolu amelesi de bu. mücadeleye girişmeğe hazırlanıyorlar. Şimdiye ka- dar bu işçilere verilmiş olan imtiyazla- rın henüz bunları tatmin etmediği an - daşılıyor. Halbuki patronlar da bundan fazla vermenin imkânsız olduğunu söy - Tüyorlar. İki taraf hesabına da işçilik şartla- rının değişmsei ve paranın kıymetten düşürülmesi dolayısiyle iddiasını ger - çekleştirmek güçtür. Bay Blum, endüs- tri ihtilâflarında mecburi hakem usulü hakkında verilmiş olan layihalardan bir gok şeyler ümid etmektedir. Bunun kabulü tamamlansa bile ta - mamiyle tesirli olup olmıyacağı şüphe- lidir. Böyle bir mecburi hakemlik usu- Tünün fransız menfaatlerine ne derece- ye kadar uyacağını da bilmiyoruz. Bu kararı dinlemek için istek şarttır. Bu işte itidalin ve kamoy - düşüncelerinin göstereceği umulur. - Fransa- i n bir hale, yola gir- İngilterede askerlik MORNİNG POST gazetesi, 29 ilk- sayısında ingiliz or- ve askerlere - verilen para hakkında yazdığı bir başmakalede, kısaca, diyor ki; “ Ordu otoritelerinin asker aylıkla- Tını arttırmanın mümkün olup olmadı- t üzerinde incelemeler yapmakta oldu. , iyi bir haberdir. Bu incelemelerin Pek yakında netice vermesini ümid ede- Fiz. Ordunun eksiği 100.000 ki edilmektedir. Bu da açığı ve ge Tunmaması lâzım gelen müdafaa / siste- mimizde ehemiyetle göz önünc alınacac bir meseledir. Bugünkü asker alma u- sulü ile de bu gedik, pek doldurulaca- #a benzemiyor. ve genç İngilterenin orduya katışma - mak hususundaki mıştır. Sebebleri ister şu, ister bu olsun, bu sözlerde hakikat yok değildir. — Fakat bütün bu sebebler. bu işin bu kadar ak- #amasını icab ettirmemek lâzım gelir. Son zamanlarda ordu hayatına daha müsaid bir şekil verilmiştir. Fakat bu- nunla beraber, gene askerlerin yiyeceği ve parası sivillerle kıyas edilemiyecek kadar az ve kifayetsizdir. Sir Alfred Knoxun da dedi; biz, bugünkü gönüllü askerlik siste mini ucuza maledemeyiz ve bu gönüllü sisteminde devam etmek istediğimize göre buna karşı gerekli tedbirleri al - mak zorundayız. Askerlik şerefli bir hizmet olduğu için kendisine lâyık olan mükâfatr on- dan esirgememek lâzımdır.,, isteksizliği anlatıl- ibi İspanya ve deniz hukuku Noye Zürher Saytang gazetesi, İs « panyanın abloka edilmesi ihtimalini ele aldığı bir yazıda, General Franko hü kümetini tanımış olan San Salvador Guatemala, Almanya, İtalya ve İtalya « len giden devletlerle, Sovyete irliği, Fransa, Büyük Britanya gi- bi Franko'yu bir âsi diye kabul eden büyük devletleri ikiye ayırdıktan son - Ta, ne Fransa, ne Büyük Britanya ve ne de Sovyetler Birliği'nin, Prankonun ite tihaz etmekte olduğu kararların ve al. dığı tedbirlerin hiç bi mak niyetinde olmadığına işaret ederek panya sivil harbında biribirine karıştı. Franko, formel olarak bir abloka ilân etmediği ve sadece diğer devletlere, tah. did edilmiş deniz sahasına - girmenin kendileri için tehlike ve muhataralı ola« cağını hatırlatmış olduğu halde, Barse- Jonun denizle olan irtibatını keseceği tehdidine, Britanya dış bakanı, birçok- bloka,, adını verdi. ne olduğunu her- kes bilmez. Deniz boyundaki devle kendi kıyısından açık denizde hakimi iltında bulundurabildiği kısma ka- a suları adı verilir. Bu üç millik mesafe, vaktiyle bir de- niz mili 1852 metre hesabiyle, 5556 met- re olarak tesbit edilmişti. Bu hükmün bu suretle verilmiş olmasına saik - olan gey o devirlerdeki sahil bataryalarının ancak bu kadarlık bir mesafeyi ateş ale tına alabilmek kudretini götsermiş ol - malarıdır. Halbuki o devirleri takib e « den yıllarda top tekniği o kadar ilerlek di ki, deniz boyundaki devletlerin hâ » kimiyetleri bu mesafeyi kat kat aşabilee cek bir dereceye vardır. Devletler hukukuna dayanan yeni andlaşmalarda ve husuhiyle fransız ve italyan kanunlarında, bu bölgenin ge - mişliği altı. hattâ on iki deniz miline çı- karılmıştır. İskandinavya - devletleri, cihan harbında dört deniz mi ğini ileri sürdüler. Bugünkü si görüşmelerinde, teç makla beraber, gene üç millik mesafe- nin sözü geçiyor. Barselon işinde, gene eski bir dava ortaya çıkıyor. Bu dava, acaba yalnız harb malzemesinin mi yoksa sivil hal kın iaşesine mahsus maddelerin de mi harb kaçağı telakki edilmesi lüzımgele- ceği meselesidi Ne de olsa, askerlik ve harb edebi- yatında, “topyekün harb,, lâfınn eksik olmadığı bir devirdeyiz. Bu itibarla, Sovyetler Birliğinden İspanyaya — iaşe malzemesinin ithali meselesi, Franko hükümetini bugünlerde hiç bir tered « düde sevk etmiyecektir. Bu hükümet e vden geldiği kadar fili müdahalelere girişecektir. Bunun için, General Fran- ko hükümetinin sözlerinden, sadece üç millik mesafenin değil, Barselon önün- deki açık denizin de harb sahası telakki edilmesi lâzım geldiği anlaşılıyor. Tefrika: No: 118 iyolojik iştihalarını un ve, alkol, süre , tab'a BİLİNMİYEN iNSAN Yazan: Dr. ALEXİS CARREL Türkçeye çeviren: NASUHİ BAYDAR İnsan, faaliyetlerinin muvazenesini zekâsı ve ne hükmetmesi ile muhafaza eder. Herkes değiştirmek gibi suni ihtıyaçlarınn — tat- Haa mölemayildir. Fakat bu meylini miyl ettiği takdirde - tereddi eder. halde kendini açlığına, uyku ve yemek ihti- sizce ve çabucak, karşı koymak kudretime tahi- dir. Sayısız refleksler, çeşid çeşi siyonlar vücude getirmekle bu neticeye cı Ferd ne kadar genç olursa refleksleri tesis de © derece kolay olur. Çocuk, benliği refleksler hazneleri daima birçok diller konuşmağa, toplamak kabiliyetindedir. Onu kolaylıkla, en zeki çoban kopeği yavrusun: dan daha kolaylıkla terbiye etmek mümkündür. Çocuk yorulmadan koşmağa, bir kedi gibi düş- meğe, ahenkli bir tarzda tirmanmağa, yüzmeğe durup yürümeğe, etrafında olup bitenleri sıh: le görmeğe, çabucak ve tamamıyle uyanmağa, kendini birçok işlerde ellerini meharetle kullanmağa ve ileridenberi iyaki reak- inde, faydalı korumağa, kullanılan modern bir tarzda tekrarından ibarettir. Bu ref- lekslerin teşkilinde süje'ye, beklenmiyen bir şey- le istenilen bir şey arasında kıyas yaptırılır. Bir çün sesi, bir tüfek patlayışı, hattâ bir kamçı dar- besi, bir köpek için, sevdiği bir yiyecei debilir. İnsan / için de böyledir. ülkeyi keşfetmenin zaruri kıldığı yemek ve uy- ku mahrumiyetinin ıstırabı çekilmez. Büyük bir gayretin muvaffakiyetiyle müşterek olursa mad- di acıya tahammül edilir. Büyük bir macera ile, fedakârlığın güzelliği zesi bile gülümser olur. usüllerin - fenni ve ifade e- Bilinmeyen bir le birleşirse ölümün çel lar, haric hücuma uğrarsa hemen ateş eder. Fakat bu refe leksler, ona, bilinmeyen ve önceden tahmini ka- bil olmayan vaziyetleri karşılamak - imkânmı vermezler. Bütün hal've şartlara muvaffakiyet- le intibak etmek kabiliyeti asablar cümlesinin, uzuvların ve aklın bazı hassalarına tabidir. Bu bassalar, psikolojik âmillerin tesiri altında tekâ- mül ederler. Meselâ biliriz ki entelektücl ve mo- ral disiplin, sempatik cümlede daha iyi bir mus vazene ve uzvi ve dimaği faalıyetlerde daha ıyi sir tamamiyet temin eder. y Bu âmiller iki kısma ayrılırlar: dahili olan« olanlar. Birinci kısım âmiller arası cına, tenasüli isteklerine, tenbelliğine, adali et zevkine, alkol almak arzusuna ve ilâh. yömede 'alıştrmalıdı. Lüzumundan uyku ve yemek lüzumundan az uyku ve “ yemekten daha tehlikelidir. Önce yetiştirme ile sonra, — yetiştirme itiyadlarına yavaş yavaş emeyi de ilâve etmekledir ki muvazeneli kudretli fanliyetlere malik insanlar meydana di öğrenmektedirler. Namusluluk, açık yüreklii cesaret de reflekslerin tesisinde kullanılan usul- lerle, yar muhakeme etmeden, münakaşa et - ihlaşmadan tekâmül ettirilmek İâzım- çocuk, şartlara Pavlov'un kullandığı bu * tâbiri, müşarik - refleksler x Psikolojuc unsurlar Bilindiği üzere, psikolojik örmller, ferdin te- kâmütünde derin bir tesiri haizdirler. - Bunlar, vücuda ve gerek akla kati şekillerini ver- geniş ölçüde, yardım ederler. Uygun ref- İeu ver tesisinin, çocuğu, bazı vaziyetlere kolay- ha ntibaka nasıl hazırladığını kaydettik. Bir- ço reikelsler kazanmış olan ferd malüm vaz yetlere muvaffakiyetle karşı koyabilir. Meselâ da, süje'ye diğer ferdler ve kendi sosyal muhiti tarafından tahmil olunan reflekslerle şuur ha letleri mensubdurlar. Emniyet veya emniyetsiz. lik, fakirlik veya zenginlik, cehid, mücadele, ay laklık, mesuliyet öyle dimaği şartlar vücuda ge- tirirler ki bunlar ferdlere, hemen hemen şahsi ve hususi denilebilecek surette şekil verirler. İ kinci kısım âmiller ise bizzat süje'ye tâbi olan dikkat, tefekkür, kudret iradesi, iytikâf ve saira, gibi iç halleri ihtiva ederler. (Sonu var)ı/ —a —e ei C

Bu sayıdan diğer sayfalar: