25 Temmuz 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SN ? -T U LUS SEYAHAT MEKTUPLARI Şimal denizinde Uskumru avı Arkamda şehir derin bir uykuda. Sallanan gemi direklerinin arasından Sentetyen kilisesinin çanları, u- zaklarda, bir yığın kalinde rahip kulübeleri görülüyor; her taraf is- tirahatte... Sırtlarında uzun bir mâzi taşıyan kü- küç şehirler, o mâzi içinde yaşar gibi görünürler. Fakat burada, e MüĞnl LA Tp Yazan: Konti EV MECMUASINDAN Atlas Okyanosu'nun yer yüzündeki suların cereyanına bağlı olan ©o muazzam kalbi çarpar çarpmaz hattâ gölgeler bile canlıdır ve i- nim inim inler, Gece, yerle gök arasında donuk . bir manzaradan başka bir $şey değil- dir. Rüzgâr gemilerin hepsini bir- den sallar: Gemiler iner, çıkar, gıcırdar. Çakılların üstünde yu- varlanan dalgaların sesi - sahiller- de yangılanır, gider. Gemi mezarlığı > Burada Ternöv'ün, Spiçebrg'in mori- na balıklarını arıyan, mazotla işli- yen kudretli ve muazzam av fılo- ları yanında eski yelkenliler artık kayboluyor. Uzun — direklerinden kopmuş halatlar sarkıyor, Halat- ların kenevirleri uzun saç demet- leri gibi tel tel ayrılmış. O güzel halatı saran âletler yıpranmış bir araba tekerleği manzarası almış. Gemilerin ön taraflarında bulu- nan kabartmalar kırılmış, direk- lerinden makaralar düşmüş, her şeyleri harap. sulara ve — sislere boğulan ufuklarda bu gemiler nice yolcular taşımıştır. Fakat bu kor- kunç denizlere ne dayanır? - Saat üç. Rüzgâr yatışıyor. — Hareket edelim mi ? İşte Kriye kahvesinden iki üç ışık y . Rih östünde yar vaş basan, yavaş konuşan bir çok insan siluetleri peyda oluyor ve çok geçmeden suların derinlikle- rinde kayboluyor. i Bon Mare gemisinde kızıl bir ışık par- BB eli K taş ın yüzünü alev içinde ——T YA B Raindeli Tenba e le her halde dizel motorunu kız- dırıyorlar. Gemide kaptan da da- hil olmak üzere bütün mürettebat ancak beş kişi. Motor çalışmağa başladı. Sağdan soldan gelen mo- bahrimuhitlerin su y ları geniş- liyor, şişiyor bu suretle Okyanos'- un dalgaları tâ kutup denizlerine kadar yayılıyor, gene aynı şekilde ilık sular tekrar geri çekiliyor. Şimdi Fransa sahillerinde golfistrim diye bir şey düşünmek, gülünç ve çocukça bir hayal ol Yal- nız Florida akıntısı diye bir akıntı vardır, o da Sargas denizinde ka- hır. Atlas denizinin o muazzam kalbi yıl- dızların ezeli kanunlarına uyarak ve işte böyle her sene çarpar. Bu- nun neticesi olarak sıcak denizler- de bulunan hayvanlar şimale doğ- ru akm eder, gözle görünmiyen “ nice mahlüklar bu suretle denizin yüzüne çıkar. İşte güneş ışığında kızaran uskumrular iyi havalarda bunun için sürü halinde ilerler. Uskumruların intiharı Etrafımızda kayıklar yalpa vuruyor. Üzerine oltalar sıralanmış — uzun sırıklar uzanıyor. Bu oltaların uçlarma sırf bu balıkların sevdik- leri cinslerden yemler takılmış. Ka- yıkların dört yanından bu sırık- lar denizin içine uzatılıyor. Gemi- dekiler hep birden oltaları kaldı- Yunanistan'da Metaksas hükümetinin yıldönümü hazırlığı Atina, 24 a.a, — Dört ağustos yıl. dönümünün kutlanmasını hazırlıya- cak olan büyük halk komitesi, basın ve turizm müsteşarı Nikoludis'in riya- setinde mesaisine başlamıştır. Mem- leketin her tarafında tâli komiteler teşekkül etmiştir. Büyük — komite, halka hitaben bir beyanname neşret- miş ve bu beyannamede Metaksas hü- kümeti tarafından iki senede vücude getirilen muazzam eseri kaydederek bu eser karşısında bütün hakiki elen- lerin kayıtsız şartsız minnettarlığını ve bütün yabancıların — hayranlığını tebarüz ettirmiştir. Büyük halk komitesinde, bütün iş- çi, tüccar, sosyal, profesyonel ve en- telektüel teşekküllerin 125 mümessi- li mevcut bulunmaktadır. Yunanistan'daki zelzeleden dolayı tâziyeler Atina, 24 a.a, — Amerika birleşik devletleri, İngiltere Elçileri, Başve- kil Metaksas'a, Oropos zelzelesinden dolayı hükümetlerinin taziye ve sem- pati hislerini bildirmişlerdir. dam ki... Bir dilim ekmek, bir bar- dak sirke! — Çalışırken onların yedikleri şey bu. Un dört on beş saat balık tutmakla uğraşan bu a- damlar bugün hava iyi olsamaydı Fekamp limanına dönmiyecekler, yemeklerini gemilerinde yiyecek- ler ve ertesi gün tekrar iş başı. O gün pek az balık tuttuk. Güneş her tarafı yakıp kavuruyor, ka- yıkçılardan birisi denizden kova ile su çekip kızgın tahtaların üs- tüne, tâ ayaklarımın altına kadar serpiyor, evet o gün çok az balık avlamıştık. Sekiz balığı limana götürüp de satacak değildik ya ! Uskumru nasıl yenir rıyorlar, içinde deniz suyu dolu gerdellere atılıyorlar. Şimdi o güzelim uskumrular gerdel- lerin içinde mahpustur. Fakat onlar kendilerini mütemadiyen ke- narlara başları gelsin, kuyrukları gelsin — çarpıyorlar, artık bu- rası onların mezarıdır. Bu güzel — ocdmmgi—İrm—— 0600 A gee ki ümitsizlikten bile hemen kıv- rılıyorlar. Sırtlarının siyah dalga- lr zümreleri renklerin şiddetiyle titriyor. Ölmek istiyenler son bir gayretle bükülüp sertleşiyor, ku- laklarmdan sular fışlı ei tor sesleri rüzgârn hışıl sus- turdu. Gece mavi bir renge bü- ründü. Limandaki bütün lâmba- lar söndü, — kayıklar muntazam manevralarla rüzgârım önüne düş- tüler: Uskumru avına g_idiyorlır. İlkbaharın bu mavi suları altında bu güzel renkli balıklar her sene gö- rülür mü? Bunlar nerelerden böy- le sökün edip geliyorlar? Okyanos'un ortasında İşte bu suallere bir âlim cevap veri- yor. Edvar Danuva bütün arz ve tul derecelerinde denizleri tetkik karınlarının üstünden lâal rengin- de alevler geçiyor şuraları burala- rıson ihtilâçlarlarla ürperiyor. Hiddetlerinden, ümitsizliklerind ve esaretin dehşetinden kendileri- 'ni hemen öldürüyorlar. Bu gemilerdeki mürettebat hep me- totla çalışırlar. Kaptan çakısını çı- kardı bir kaç uskumrunun derisini yüzerek yem diye ötekilere attı. Bu canlı cevherler, yaz geçtikten sonra biribirlerinin etini pek se- verlermiş. Birisi öldürülünce öte- kiler derhal onun cesedine topla- etmiş, — Oky hareketl nin nizamını bulmuştur. Bu su- retle bizim denizlerdeki alçalıp yükselmelere başka denizlerin se- bep olduğu meydana çıkmıştır. Odeon tiyatrosunda, bir artist locasında idi. Elek- trik lâmbası altında, Felisi Nantöy, başı pudralı, göz Vakit geçiyor. Rüzgârın her nefesin- den yağmur dökülüyor. Hemen on dört beri balık d. u nasıl yenir : Küçük bir ocağın içinde odun kömü- rünü yı sınız. Tencerenin içine bir litre kadar beyaz şarap korsu- nuz. Sonra bir avuç tuz, bolca bi- ber koyup karıştırır, üstüne de defne yaprağı, kuşkonmaz dalı i- lâve edersiniz. Şimdi ateşi üfleyin, şarap kaynasın. el akalan — ae kayan ları zle'ââ_aıııluxı_n, yavaşça şarabın içine kaydırırsınız. Der- hal kaynama durur, çünkü uskum- rular soğuktur. Fakat tencere ate- ÜY Sıhat bahisleri Masaj bedene başkası tarafından tatbik olunan hareket, pasif bir ek- zersizdir. Bu hareketlerin başlıcala- rı cildin üzerine muhitten merkeze (kalbe) doğru sıvazlamak, etleri sı- kıştırmak, yoğurmak, çimdiklemek, elin ters veya yüzü ile şamarlamak delecek gibi parmaklarla derinlikleri ezmek şeklinde hareketlerdir. Deri üzerine muhitten merkeze meselâ elden bilek ve kola doğru sı- vazlamak deri altındaki siyah kan da- marlarında merkeze giden kanın yü- rümesini kolaylaştıracağından kalbin işi hafifleştirilmiş olur. Etler sıkış- tırılırken kan kaçar, fakat tazyik gevşeyince daha fazlası gelir. Masaj yapılan uzuvda evelden kan hücumu varsa tedavi yerine geçer. Masaj yapıldığı zaman ince damar- lar genişliyeceğinden kalbin gönder- diği kan dalgalarına karşı muhitin mukavemeti azalmış olur, kalp kanı sürmek için daha az kuvet sarfeder. Kalp nahiyesi üzerine yapılan bazı nevi massaj — çimdiklemeler — ma- kine ile verilen titreme hareketleri — kalbe müessir tedavi vasıtalarıdır. Beden üzerinde yapılan oğuştur - ma, yoğurma ve basılarak yapılan ok- şamalar, bacaklara, kollara başkası tarafından yaptırılan pasif hareket- lerle bir çok kalp hastalıklarının te- davisinde iyi neticeler alınır ve ansı- zın ölüm kazalarına karşı koruyucu tedbir yapılmış olur. Tedaviye hamız karbon gazlı ban- yoların ilâvesi daha faydalı tesireder. Nümune hastanesinde hamız karbon gazlı banyo teçhizatı vardır. Evde banyo yapılırken tatbiki de kolaydır. (0). İyi tatbik edildiği zamanlarda orta derecede arteribit skleroz, kalp geniş- lemesi ve kalp hastalıklarında masaj ve ekzersiz ilâçlardan faydalı netice- ler verir. Tegaddi durgunlukların- dan ileri gelen müzmin hastalıklar da uzviyette çoğalan ve artritizm hasta- lıkları yapan zehirleri yakmak, erite- rek bedenden çıkarmak için en kıy- metli vasıtalardır: Nekrıs, şişmanlık, şeker hastalığı, kum hastalıkları, romatizma basur memeleri hastalıklarında olduğu gi - bi. yati faaliyeti artar, gençlik, zindelik devamlı olur, masaj tatbikine imkân ve zaman müsait olmadığı hallerde şin devam eder, Şimdi dikkat: artık şarabı kaynatmıyacaksınız. — Us- kumrular bu kaynamak üzere olan şarabın içinde 35 - 40 dakika ka- ki — halk ekseriyeti için böy- ledir — sabahleyin uyanınca ve ge- ce yatmadan evel vücudu kendi ken- dine çabuk çabuk oğuşturmak cildi kızıştırmak bile çok faydalıdır. Mem- dar dursun. Artık kömül örlerin azlığı, he- leri çekersiniz, küllerin üstünde uskumrular nefis bir şekilde piş- miştir. Bunları tatlı tatlı yiyebi- lirsiniz. * * * O günün akşamı, limana, İslanda'dan gelen muhteşem bir morina gemi- sinin arkasından girdik. Fekamp'ta, o büyük av ülkesinde, kü- çük kayıkların ismi cismi yoktu. Fakat limana döndüğümüz zaman ne canlılık vardı ! Gece etrafı sararken, pencerelerde be- liren ışıklar, bir orman halinde göklere yükselen gemi direkleri- nin dan bize gözlerini kırpı- Bu balıkçılar © kadar çalışkanı a- yorlardı. kimleri hastaları, sağları büyük bir ihtiyaç azabı içinde bırakıyor. İyi massör yetiştirmek kolay bir iş de- ğildir. Sıhi tahsil görmüş olması lâ- zımdır. Yorulmadan çalışmak, azim sebat, iyi huy, temiz seciye massörün kıymetini yükseltici vasıflardır. Bu şubeye sıhiye memurlarının hasta bakıcıların rağbetleri azdır ve tenez- zül etmedikleri hissolunuyor. Nümu- (1) 150 gram asit tartrik tozu 250 gram bi carbonat dö sut'la bir mendile konulup top haline getirilmek ve mendilin boğazı bir sicimle bağlanıp boğulmak suretiyle hazırlanan ilâç ılık banyoya girildikten sonra suya bırakılacaktır. Tamam eriyinci- ye kadar çıkan gazden istifade olunur. Gaz çıktıkça banyonun harareti azalır. Banyo kapısı aralık bırakılmalıdır. Mmasaj yaptıranlarda bünyenin ha- Masajın tesiri ne hastanesi gibi merkezi müessese- lerde Yalova gibi son tekemmülâtla teçhiz olunan yerlerde gerek sıhi ge- RADYO Ankara : | — .-- Öğle Neşriyatı: ,,, y L G neşriyatı — 14.50 Plâkla türk musikisi halk şarkıları — 15.15 Ajans haberleri. Akşam Neşriyatı: E g ikisi — 19.15 Türk musikisi ve h: re ktıbbi masajdan istifad ı dür. Masajın İsveç usulü serbest jimnastikle ve yahut çandor tertibi makineli jimnastikle birleştirildiği zamanlarda vereceği şifai tesir ilâç- larla istihsali mümkün olmıyacak ka- dar kıymetlidir. Müesseselerde has - taların istifade ettiği bu vasıtalara u- mumun rağbeti şayan arzudur. Dr. Şükrü Şenozan Devlete ait gayri menkullerin vergisi nasıl ödenecek Bazı yerlerde devlete ait gayri- menkullerin vergisinin tediyesi sıra- sında yanlış muameleler yapıldığı anlaşılmıştır. Finans bakanlığı keyfiyeti tavzih için valiliklere yeni bir emir gönder- miştir. Bu emre göre vergisi devlet- çe ödenecek mallar üç guruba ayrıl- maktadır: Birinci grupta mübadil rum lardan metrük mallar, ikinci grupta gayrimübadil türklere mahsus yunan- lr ve İstanbul firarı rum malları, yani hasrlâtı İstanbul'daki gayri mübadil- ler komisy Ziraat banlı na yatırılan mallar, üçüncü grupta da bunların dışında kalan ve doğruca ha. sılat ve menfaati de devlete ait olan mallar bulunmaktadır. Üçüncü grupta bulunan hazneye ait malların 935 senesi sonuna kadar tahakkuk edip de diğer bekaya vergi- ler arasında hususi idarelere devre- dilmiş olan vergilerinden tevhidi kü- sürat kanununa göre ayrılacak hisse- ler tediye olunacaktır. Mübadil rumlardan metrük emvâl, türk verum ahalinin mübadelesine dair olan 13 kânunuevel 923 tarihli şarkıları (Hikmet Rıza) — 20.00 Saat a: rı ve arapça neşriyat — 20.,15 Türk mı kisi ve halk şarkıları (Handan) — 21. Spor konferansı: (Nizamettin Kırşan) 21.15 Stüdyo salon orkestrası: 1 - Josi Lanner: Die Kosendan. 2 - Micheli: Canzei D'lİtalia. 3 - Bartholdy: 1. Veni iansisches Condellied. 4 - H B reley - Paraphrase — 22.00 Ajans haberli ri. İstanbul : OÖğle Neşriyatı: e) Bikma l musikisi — 14,50 Havadis — 15.05 Plâ türk musikisi — 15.30 - 16 Muhtelif p: neşriyatı. Akşam Neşriyatı: . » v e dan musikisi — 19.15 Rıfat ve arkadaşları tâ fından türk ikisi (Uşak, Hü i) 4 19.55 Borsa haberleri — 20.00 Grenviç râ sathanesinden naklen saat ayarı Mustafi Çağlar ve arkadaşları tarafındon türk mü sikisi — 20.40 Hava raporu — 20.43 Öme Rıza Doğrul tarafından arapça söylev < 21.00 Saat ayarı : Orkestra :1- Suppt Kavalöri Lejer. 2 - Straus: Vals. 3 - Lin ke; Entermezzo. 4 - Midlton: Rev döl negr — 21.30 Fasıl saz heyeti: İbrahim vi arkadaşları tarafından (Suzinâk faslı) < 22.10 Müzik variyete: Tepebaşı belediyi bahçesinden naklen — 22.50 - 23 Son hâ berler ve ertesi günün programı, Saat 4 yarı, Avrupa : OPERA VE OPERETLER: 20.5 Droytviç. ORKESTRA KONSERLERİ VE SE FONİK KONSRLER: 6.30 Viyana — Viyana — Hamburg — 16 Viyana — 1 Hamburg — 18.20 Münih — 19.30 Berlin — 20.30 Fransız istasyonları — 21.10 Prağ < 21.30 Milano — 22.25 Laypzig — 22.30 Kd 5 mya, ODA MUSİKİSİ: 17.20 Viyana — 19.3| Viyana — 22 Kopenhag. SOLO KONSERLERİ: 14.10 LükıuJ burg — 14.30 Keza — 15.25 Hamburg — İ Berlin, Beromünster, Strazburg — 117. Stokholm — 18.30 Doyçlandzender — 20.1l Kolonya, NEFESLİ SAZLAR (Marş v. s.): B.3 Viyana — 20.10 Doyçlandzender — 21 Kd mukavelename ile tasarruf ve mülki- yetlerindeki vaziyete halel gelmı" mek üzere tasfiye ve takasa tân TÜ tulmuş ve bu emvâlin hüküvetimizin tam mülkiyetine geçm-si keyfiyeti temmuz 930 tarihli ankara mukave- lenamciyle takakkuk etmiş olduğun- dan 1837 ve 1833 numaralı bina ve a- razi vergisi kanunlarına göre hîz“e' ye tevgccüh edebilecek vergi mükel- naenaleyh bu tarihten evelki zamana ait olarak haznece bu malların vergi- si namiyle para ödenmesi itap etmi- yecektir. 1931-1935 vergilerine gelince: ” Bu emval mezkür tarihten itibaren devletimizin tam mülkiyetine geçmiş olmak itibariyle A fıkrasında ve mil- 1i, mahlül hazne emvâline ait kısımda izah olunan sebepler icabınca müba- dil emvâlinin 1931-1935 senelerine ait vergileri tahakkukatından yalnız 1454 sayılı tevhidi küsurat kanununa tef- rik olunacak mahalli hisselerin veril- mesi lâzım gelecektir. Bulgar kıralının seyahatine dair haber Sofya, 24 a.a, — Bulgar ajansı bil- diriyor: Kıralın bazı hükümet mer. kezlerini resmen ziyaret eyliyeceği hakkında yabancı memleketlerde ya- yılan haberler, kıralın niyetlerine ka- tiyen tetabuk etmiyen tahminlerdir. lik ve sefilliklere kapakları maviye, y ı ve b b ı ya, k tos gerdanı ve l y İsdi Jol ) çünkü her şeyi kendi küçücük artistler âlemine nak- lonya — 21.20 Stokholm — 23 Viyana. 6.10'RG KONSERLERİ VE KOROLAİJ 12 DıViyana — 19 45 London - Recyonal - Drotyyoytvis — 18.15 Königsberg — 19.1 HAFİç — 21.10 Viyana, turt — 8F MÜZİK: 6.30 Breslav, Frank bürğ — 1:30 Keza — 10 Berlin 10.30 Ham 14.15 Berl-5 Prag — 12 Laypzig, Münih < 16.15 Praj!m — 16 Alman istasyonları < — 19 Hağ — 18 Berlin, Breslav, Laypzi —4 F"m:;::ğ__ 20.10 Berlin, Ştuttgaf dell' — » MUSİKİSİ: 515 Doyçlandzen ' Lı D,âıs_.zo Kol& 'â — 2319 DA aei S MÜUZİĞİ: 19.30 Laypzig, Ştut gart — 20.20 Münih — 21.30 Milano < 20.55 Königsberg — 22 Floransa — Krakovi — 22.30 London - Recyonal 22.,55 Lüksemburg — 23.15 Droytviç. Feci bir tren kazası oldu Brüksel, 24 aa, — Bu sabah Se Tron istasyonu methalinde bir tr€ kazası olmuştur. Beş kişi ölmüştüf Birçok yarlı vardır. Henüz malüm ol mıyan bir sebepten dolayı birinci v. gön yoldan çıkarak devrilmiş ve t men parçalanmıştır. "Bursa - Mudanya asfalt yolu 1939 da bitecek Bursa - Mudanya şosesinin asfal l devam ol ktadı! yap Yolsüratle yapılacak ve 1939 da ii mal edilmiş bulunacaktır. Turistik € hemiyeti haiz olan bu yolun yapıl masıyle Bursa - Mudanya arasındak seyahat, hem rahat ve hem de çok ki sa bir zamana inmiş olacaktır. karşı gülmeğe mütemayildi, ve lattığı her şekil b ona bir tiyatro arkadaşını hatırlatarak karikatür halin- puklu küçük siyah iskarpinlerini geçiren giydirici (1) madam Mişon'a ayağını veriyordu. Tiyatronun hekimi ve artistlerin dostu doktor Trüble, sedirdeki yastıklardan birine çıplak başını dayamış, ellerini karnının üzerine kavuşturmuş, kısa bacaklarını üst üste atmış, soruyordu: — Daha neler oluyor, sevgili yavrum? — Biliyor muyum ki!... Nefes darlıkları, Asıl zahmet vereni de bu. — Bazı zamanlar, zahiri bir sebebi, bir mucibi ol- maksızın birden bire gülmek veya ağlamak arzusu- na kapıldığınız oluyor mu? — Bunu size söyliyemem, zira hayatta gülmek ve- ya ağlamak için öyle çok sebepler var ki!.. — Gözleriniz kamaşır mı? — Hayır, fakat düşününüz doktor; bazı geceler, mobilyaların altından bana kor gibi gözleriyle ba- kan bir kedi gördüğümü sanıyorum. Madam Mişon: “Rüyada kedi görmemeğe çalışı- nız,” dedi, “Zira bu kötüye alâmettir... Kedi gör- baş gibi ani iç sıkıntıları. dö, | mek dost ih , ve kadın vefasızlığ y_cı-ulıı-. — Fakat ben kediyi rüyada değil, gözlerim ap a- çıkken görüyorum. Odeon'da ancak ayda bir nöbeti olan Trüble ora- ya komşu sıfatiyle hemen her akşam gelirdi. Ar!îat— leri sever, onlarla görüşmekten hoşlanır, kendilerine nasihatler verir ve gösterdikleri itimaddan ince bir GÜLÜNÇ HİKÂYE SLİÇ el Yazan: ANATOL FRANS — Canım yavrum, mideyi tedavi ederiz, ve mobil- yalar altında artık kedi görmez olursunuz. K Madam Mişon korsayı düzeltiyordu, Ve birden bi- re somurtan doktor da onun şeritleri çekişine bakı- yordu. Felisi: — Kaşlarınızı çatmayınız, doktor, dedi. Ben kor- samı hiç Böyle end lduk sonra ha- kikaten budalalık etmiş olurdum. çi Tiyatro arkadaşlarından en iyisini düşünerek i- lâve etti: ÜK> — Bu, ları da, kalçaları da olmıyan Fajet'e mahsustur... O düm düzdür... Mişon biraz daha sılıî- bilirsin... Doktor: sizin korsa düşmanı olduğunuzu bi- lirim, fakat estet kadınlar |1) gibi de bir takım bez- lerle giyinemem ya... Gelip elinizi sürünüz, fazla sık- madığımı görürsünüz. Trüble, yalnız fazla sıkı korsaların aleyhinde bu- lunarak korsa düşmanı olduğunu reddetti. Kadın- ların hatlardaki ahenk — hakkında hiç bir duy- SA d Blmer ü — Çeviren: NASUHİ BAYDAR sinden ibret olduğ layamıyarak beldeki ince- liğe zariflik ve güzellik afetmelerine tessüf etti. — Bel, dedi, madam ki bu berbat kelimeyi kullan- mak lâzım geliyor, kadının iki iftiharı olan göğsü ile karnı da bati, hissol ve y k bir geçit olmalıdır. Halbuki siz onu boğuyor, göğsünü- zü çökertiy O da leri harabiye sürük- liyor. Alt kaburğalarınızı yasıltıyor, göbeğin altında iğrenç bir çukur kazıyorsunuz. Dişlerini sivrilten ve arasına bir tahta ç irmek dudakl ç üzere T- nı yaran zenci kadınlar yüzlerini daha az barbarca bozarlar. Zira burun kıkırdaklarına bir halka geçir- miş ve şu pomada kâsesi büyüklüğünde bir akajpu çenberle de dudağını iyice germiş olan bir insanda gene bir parça kadınlık ihtişamı kalacağı tasavvur edilebilir. Fakat kadın, hükümranlığı havzasımın icxddes mörkezinde tabripkârlıkl tatbik e- dince yıkıntı tamdır. - Trüble, içine dokunan bu mevzu üzerinde iı_nr e- Üüceli Kocaiklürda va wdalekede'i d getirdiği bozuklukları birer birer saydı, muhayyel guları bul B ve y fını temin ettikten zevk alırdı: Felisi'ye derhal bir reçete y vadetti: lariyle göğ ©o haş ğını — sonra, yi bzul ve sakin genişliğince tekrar ka- b kk üzere, mideden itib yavaş yavaş incel- ve sarih tarifler, kasavet verici ve gülmekten katıltı- cı tersimler yaptı. Nantöy onu dinlerken gülüyordu. Gülüyordu, çünkü kadım olduğundan bedeni çirkin- de zihnine nakşoluyor, ve çünkü, kendini güzel en- damlı bildiğinden etin bütün bu çirkinliklerini göz- lerinin önüne getirerek vücudunun gençliği ile se- viniyordu. Berrak bir kahkaha ile gülerek doktora doğru gidiyor, bir sıhirbaz tavriyle korsanın şerit- lerini ellerinde tutarak bağırıp çağıran madam Mi- şon'u da peşi sıra sürüklüyordu... Madam Mişon : — Rahat dursanıza, dedi. Sonra, korsa giymiyen köy kadınlı şehir ka- dınlarından daha berbad oldukl. itiraz mak da ileri sürdü. Doktor, canlı güzellik hakkındaki istihfaf ve cehil- lerinden dolayı garp medeniyetlerini acı acı itham et- ü Sen Sülpis (2) kulelerinin gölgesinde doğmuş olan Trüble, gençken, Kahire'ye, hekimlik etmiye gitmişti. Oradan da biraz para, bir karaciğer hastalığı, ve in- sanların türlü örf ve âdetleri ilmini getirmişti. Doğdu- ğu memlekete olgun yaşında döndükten onra, eski Sen sokağından hiç bir tarafa ayrılmıyor ve yalnız, larmın, şöylece on sekiz asırdan beri beşeriyeti tabi- atla bozuşturmuş olan acıklı anlaşmazlık içinde ken- di şahsiyetlerini t K Çü b iksiz ol duklarını görmekle biraz kederli, yaşamaktan büyük zevk alıyordu. (Sonu var) (L) Asır başlangıcında Paris'te ortaçağ kılığıyle dolaşan ve sanat ve edebiyat iddialarına rağmen estetikle pek uzak a- y lâkaları olan bazı kadınlar 12) Paris'te bir kilise

Bu sayıdan diğer sayfalar: