Ulus 17 Temmuz 1939 sayfa 4 | Gaste Arşivi

17 Temmuz 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dabiele a di T OAT . efie Tni BR l TF D ÖTT P TP CÇi Japon harbinin iki senelik blânçosu Harpiki tarafa neye mal Oldu? 18094 - 1895 ilk Çin - Ja - LE SOİR'a Tokyo'dan yazılıyor in harbi üçüncü sene- Ç ye bastı. Eski Pekin şehrinin duvarlarının hari- cinde patlıyan ilk silâhla öyle bir harp açıldı ki bu harpneneticeye — varacak, bu büğün bile henüz belli değil. Tokyo'nun bütün evle - rinde japon bayrakları dal- galanıyor. Çin harbinin yıl- dönümü, Japonyada şahsi mahrumiyete, ve vatanper - verlik tezahürlerine fırsat veriyor. “Vatandaşlar yir - mi para versin tayyare sa - tın alalım, erkekler — şarap içmesin, kadınlar süslenme sin de paralarını harp ser - mayesine versinler!,, diye bekliyorlar. Çin harbinin yıldönümü ihtişamla ilân ediliyor. Öğ- le vakti bütün düdükler öt- türülerek, Çinde çarpışan 'apon askerlerinin çekmek- te olduğu güçlükler takdis edilmek için bir dakika sü- küt ediliyor . Çin harbi üçüncü yıla ba- sarken, Japonya iktisadiya- tının ve maliyesinin diz - ginlerini sıkı tutuyor. Fa - kat mali müzayika pek az belli. Japon bankası eski mü- dürü, “Bu vaziyette ne ka - dar devam edebiliriz belli değil,, diyor. Harbin gözle görülen a - lâmetleri şunlardır: Bu se- ne fiyatlarda 1937 ye naza - ran yüzde 95 nisbetinde bir artış vardır. Çok lüzumlu olmıyan ticaret eşyası ar - tık ithal edilmiyor. Vergi- ler çok artmıştır. İmpara « torluğun faaliyeti kon- trol etmek için kanunun se- ferberlik icaplarına - göre teşmili... B ugün japon işçileri, seferi kanuna kaydediliyor, ve hususi va- zifelerde kullanılıyor. Ja - ponyada bulunan ecnebile- rin faaliyetleri yakından takip ediliyor. Resmi ma - kamlar, Japonyada — harp malzemesi, çimento, çelik ve madenlerle iptidai mad - delerin henüz ne kadar kal - dığını söylemiyorlar. Söy - leseler, ecnebi müşahitler, Japonyanın iktisadi kuve - tini derhal tahmin ederler. Japonlar bundan endişe et- tikleri için söylemiyorlar. Japon maliye nazırı, ihti- yat istokların çok olduğu - nu söylüyor. Bazı havadis- lere bakılırsa, ihtiyatlar a- zalmıştır. Diğer bazı hava- disler japon harp sanayii - nin Çin için yapılacak sipa- rişleri ifa —edemiyeceğini bildiriyor. Fakat bütün bu haberler teyit edilmiş de - ğildir. Osakadaki inşaatın faali- yetine —bakılacak olursa, insan, işlerin tamamen ak - si olduğunu zanneder. Fa - kat Tokyodaki inşa işleri tetkik edilirse asılsız oldu - ğu kolayca görülür. Japon- yada şu kanaat vardır: Ja - ponya, Çinde harp etmek - le beraber, bir gün sovyet - lerle daha vahim ve daha pahalıya malolabilecek bir ihtilâfı daima gözden uzak tutmamıştır, Çin harbi, Japonyaya di- ğer askeri seferlerden faz- la adama ve paraya malol - muştur. Bu harp, Japonya- nın giriştiği harplerin en pahalısıdır. Japonya Çin harbine şim diye kadar 20 milyar yen hartamıştır. Bu para cihan harbine ait rakamlara nis - betle azdır. Fakat Japonya için büyük masraftır. göre pon harbinde japonlar 200 milyon yen harcamışlardı. Rus - Japon harbi ise, Ja - ponyaya 1 milyar 720 mil - yon yene mal olmuştur. C san zayiatı ise, resmi teb - liğlerdekinden çok üstün - dedir. Bundan çeyrek asır evel yapılan rus - japon har binde olduğu gibi, japonlar şimdi de verdikleri zayi - ata ait bir istatistik neşret- miyorlar. in - Japon harbinde japonların verdiği in Vakit vakit japon zayia - tına ait tebliğler neşredil - miyor değil, fakat bu teb - liğlerdeki rakamlar hakiki rakamlardan o kadar aşağı- dır ki, onun için japon teh- liğleri hiç bir zaman cid - diye alınmiyor. Japon ordugâhları, ni - san sonuna kadar Çinde ja- pon kıtalarının, asıl japon topraklarının iki buçuk misli bir arazi işgal ettik - lerini bildirdi. — Japonlar, Çinde dokuz vilâyeti ta - mamen işgal etmişler, altı tanesini de kontrolları altı- na almış gibi görünüyor - lar. Mançuko da dahil olmak üzere japonların Çinde an - cak iki milyon askeri var - dır. Mançuko askerlerinin mükemmel olduğu, diğerle rinin ise ikinci derece kıy - meti haiz olduğu, fakat en mükemmel japon fırkaları- nın sovyetlere karşı muh - temel bir harp için ihtiyat - ta bulunduğu söyleniyor. İki senelik Çin - Japo: harbinde 4 veya 5 milyor. çinli telef olmuşsa, 60 mil « yon çinli de yersiz yurtsuz bir halde kalmıştır. Halbu hillerini abluka etmiş, ga « yelerinin çoğunu elde et« miştir. En mahsuldar Çix topraklarını, demiryolları « nı kontrol altında bulun « durmaktadır. Japonların Çine karşı su götürmez bir hava üstünlü- ğü vardır. Japonlar tayyare leri sayesinde çinlilerin giriştiği çete harbini git - tikçe azaltmaktadır. Fakat buna rağmen iki milyonu muntazam, bir milyonu gay ri muntazam muazzam bir cephe ordusunun karşısın - da zafer kazanamıyorlar. Maamafih, bir çok ya - bancı askeri şahısların fik - rine göre, askeri hareketle- rin başlıca safhaları artık bitmiştir. Çinin muvaffaki- yetli bir harp için lâzım o - lan orduyu tekrar hazırlı - ya bilmesi için en az bir kaç yıl geçmesi icap eder. C lerine göre Çin - Ja - pon harbinde 6 milyon ço - cuk anasından babasından olmuş, yetim kalmış. Bütün Çinde evsiz barksız kalan - larla 5000 doktor, 6000 süt- nine meşğul — olmaktadır. Çinde ilâçsızlık ve bakım - sızlık yüzünden ölen as - kerlerin sayısı bir milyon - dan fazladır. Bir milyon - dan fazla da sivil ölmüş - tür. Bundan başka, Çin yar - dım servislerinin yaptığı tahmine göre diğer iki mil- yon çinli de açlıktan ölmüş, Sarı nehrin taşması yüzün- den boğulmuş, salgın has - taliklardan telef olmuştur. Japonların zayiatına ge - lince, bunların yarısı, Çin - deki salgın hastalıklar, bil- hassa sıtmadan, tifo hum « masından ve koleradan he « , lâk olmuştur. in yardım cemiyet - ki japonlar, ancak 500 veya & .600 bin zayiat vermişler » dit Japonya bütün Çin sa - CODT T tü K Beğen Beğendiğini (Büyük harpten sonra ilk paskalye gecesi, beş genç, Ântu- van, kardeşi Jilber, arkadaşı Dominik Heriyo, Mariyan ve Solanj Senkler isminde iki genç kızla beraber sıkıntılı bir suareden kaçıyorlar ve geceyi ötelde geçiriyorlar Antuvan, lanj'la beraber eğleniyorlar. Jilber yalnızdır. Nihayet sa'- HULASA ariyan'la, Dominik de So ırlar içinde kaybolmuş bir bah oluyor ve hepsi Parise dönmek mecburiyetinde olduk- larını hissediyorlar. Aradan hayli zaman geçmiştir. Mari - yan, Antuvan'ı sevmiye başlamıştır. Genç kıza biraz bi - gâne görünen Antuvan bir milli bayr_gı-n gününün erte - sinde onunla buluşmuş ve beraberce dört ay evel ilk defa paskalye gecesini geçirdikleri otele gelmişlerdir.) taşıyan sandallar üzerini tamamiyle kaplamıştı. . Kahkahalar ve seslerin ardı arkası kesilmiyordu. Halkın neşesi çok fazla, biraz kaba ve baş döndürü- ;*Almcın' “LKm ” Di ea mene A propağandası Hitler'in, Danzig mese - lesini Lehistan'la dostça halledeceğine dair Lond - rada şayialar dolaşıyor. Bu şayialar nereden çı - - kıyor? Evelâ Berlin'den çıkıyor. Çünkü orada “u- yuşma,, diye bir söz söy- lenmiye başladı. Sonra, bu şayialar, Roma'dan çıkı- yor. Çünkü Roma radyola- rı, Almanya'nın Danzig - te, Lehistan'ın hakkını ta- nımıya karar — verdiğini söylüyorlar. Bu şayialar Berlin'e Ro- ma'dan geliyorsa, esasen aynı menbadan geliyor de- mektir. Bu şayia kaynağının bir tek ismi vardır: ona alman propagandası derler. Paris - Soir Alnanya ve Skoda fabrikaları Almanya'nın Çekoslo - vakya'yı parçalamakla ele geçirdiği ganimetlerara - sında Skoda fabrikaları a - ğır çeker. 5.500.000 metre murabbaı bir saha üzerinde yayılan bu fabrikalar 50000 HP. muharrik kuvete, 5.200 elektrik motörüne, muhte - lif ebadda 500 yüksek fırı- na maliktir. 38.000 amele çalıştırır. Silâh imalâtı ka- pasitesi bu fabrikayı, Al - manya'nın işgalinden evel Tuna ve Balkan Avrupa - sının bütün silâhlanma ih - tiyaçlarını karşılıyacak ha- le getirmişti. Müşterileri Avrupa'nın — dışında bile kalabalıktı. Bu fabrikalar geçen harp ısnasında Fransa'ya karşı şalıştılar. Korkunç “Ber - a” toplarını dökmüş olan su fabrikalardı. 1918 'den beri silâh patladığı her yerde bu. fabrikaların adı geçmiştir. Şimdi Skoda ye- niden hasım tarafına geç - miş bulunuyor. Ne kadar &- sef edilse azdır. Bu fabrikaları ele geçir - mekle almanlar fransız as - keri imalâtının bazı sırla - rını da ele geçirmiş ve fransız silâh fabrikaların- da yetişmiş teknisiyenlere malik olmuşlardı. Çünkü Skoda Fransa'nın Creusot madencilik merkezinin bir şubesinden başka bir şey değildi. Çok şükür, şu son ayların tecrübesi bu endi « şeleri tamamiyle teyit et « Slesi tamamiyle ieyiksi. 5. Gerçi almanlar bütün te- sisatı kusursuz bulmuşlar- dır, fakat kadroların pasif- liği ve ekseriya husumetiy- le karşılaşmışlardır. Evelâ müdüriyeti — değiştirerek, iş başına hitlerizme tâbi kimseleri — getirmişlerdir. Bu tedbir eski kadrolarda memnuniyetsizlik uyandır- mış, sabotaj — hareketleri başlamıştır. Yeni müdüri - yet çek amelenin büyük bir mikdarına yol — vermekle cevap vermiştir. Sabotaj hareketleri azalacak yerde çoğalmış, bunun neticesin- de de yeni bir temizlik ya- pılmıştır. Çek ameleler her şeye rağmen Pilsen'deki vatanperverane tezahürlere iştirâk etmekte devam et - tikleri için, bunların değiş- tirilmesine devam ediliyor. Bi DU YARÜU K Yazan: İröne Nemirovski Onun aşağı yukarı yarı metresi sayılırdı. Fakat Skoda fabrikalarının tek- nisiyenlerine gelince, bun- ların hepsi işlerini bırak - mışlardır. Almanlar büyük bir miktar makineyi ele ge- çirmelerine rağmen bunla- rı işleten insanları fethede- memişlerdir. Her şeyi, hat- tâ imalât usüllerini bile al- manlaştırmak icap etmiş - tir. Bu da ganimetin kıy - metini azaltmaktadır. Bazı haberlere göre, Sko- da fabrikaları çekoslovak teknisiyen ve mütehassıs - larının ekserisi imalât plânlariyle birlikte hariçte bulunmaktadır. Demek ki bunlar kullanılmaya müsa- ittir. Bu, meşhur fabrikalar hicret etmiş gibi bir şey - dir. Bunlardan istifade e - dilecek midir? Bu nokta düşünülmüş - tür. Montr&al'den geleri haberlere göre fransız Cre- usot! fabrikalarını idare e - denler, hâlâ temsil ettikleri eski Skoda grupu namına Kanada'da bir silâh fabri - kası tesis etmek üzere bir fransız - Kanada firmasiy- le müzakerelere girişmiş - lerdir. Hariçte bulunan çe- koslovak sermayeleri bu i- şin tahakkukuna yatırıla - caktır, Bravo! Çekoslovak tek - nisiyenleri, plânları ve ser- mayesi, ellerinden alınmış bir eseri yeniden vücuda getirmek için yer arıyor - larsa bizim onlara yardım etmemiz lâzımdır. Yalnız bir şey bizi hayrete düşü - rüyor: bu yerin Fransa'nın hıricizede tespite çalışılma- 173 7- 1939 ( RADYO ) TÜRKİYE : Radyo Difüzyon Postaları TÜRKİYE Radyosu ANKARA Radyosu DALGA UZUNLUĞU 1648 m. 152 Kes./120 Kw, 19.74 m.15145 Kes./ 20 Kw. T. A/O. 81.70 m. 9455 Kecs./ 20 Kw L.A. P. ANKARA PAZARTESİ — 17-7-1939 12.30 Program 12.35 TÜRK MÜZİĞİ - PI. 13,00 Memleket saat ayarı, a - jans ve meteoroloji haberle- ri. 13.15-14 MÜZİK (Karışık pro- gram - Pl.) 19.00 Program 19.05 MÜZ1K (Debussy - “Pr& lude a |'apr&s - midi d'un fau- ne”.) 1915 TÜRK MÜZİĞİ (Fasıl heyeti) 20.00 Memleket saat ayarı, a- jans ve meteoroloji haberle - TI, zo_ış Konuşma (Doktorun sa- ati) 20.390 TÜRK MÜZİĞİ (Ses ve saz eserleri) 1 — ------->-- Hicazkâr peş - revi 2— Zekâi dede - Hicazkâr beste - Hicri lebinde 3—İbrahim ef. - Hicazkâr şarkı » Yok hilâfım hem müdara. Ü hermleeli Keman taksimi 5— Rakım - Hicazkâr şarkı - Bekledim tâ fecre ka- dar. 6 — Nuri bey - Yürük semai « Mızrabı gami aşk ile. T— —e Hicazkâr saz se maisi b 8— —a Muhtelif saz e - serleri ve oyun havaları 21.10 Konuşma 21.25 Neşeli plâklar - R. 21.30 MÜZİK (Yarasa operet- nin 1 inci ve 2 inci perdele - ri - PL) 22.00 MÜZİK (Küçük Orkes - tra - Şef: NECİP AŞKIN) : 1— J.Strauss - Viyana ormanlarının — efsanesi (Vals) 2— Gangiberger - Küçük toplantı (Revü - Enter- mezzo) 3 — Moussorgsky - Bir göz yaşı 4 — Fereire - Ay-Ay--Ay " Hnutuluyor mu? $ — Haydn - Yaradılış 6 — Bizet - Arleziyen süit No:1 a) Prelude b) Menuetto €) Adagietto d) Carillon 8 — Tschaikowsky - (Hazin parça) 9 — Gounod - Ave Maria 23.00 Son ajans haberleri, zi « raat, esham, tahvilât, kam « biyo - nukut borsası (fiyat) 23.20 MÜZİK (Cazband - Pi.) 23.55-24 Yarınki program AVRUPA OPERA VE OPERETLER $ 15.25 Hamburg — 1915 Prag — 20.15 Milâno — 20.30 Flo- ransa — 21 Roma — 21.20 Kolonya ORKESTRA KONSERLERİ VE SENFONİK KONSER- LER: 15 London - Recyonal — 20.10 London - Recyonal — 20.30 Limoj — 20.35 Kö- nigsberg — 21 Sarbrük, Mi- lâno — 22.15 Lüksemburg — 22,30 Viyana ODA MUSİKİSİ: 8.20 Layp « zig — 16.20 Varşova — 18.50 Droytviç — 2240 Hamburg SOLO KONSERLERİ : 13.40 Lüksemburg — 15.15 Paris — 16 Münih — 17 Beromüns- ter — 17.35 Prag — 18.25 Varşova — 18.35 Doyçland Zender — 19 Laypzig — 22.30 Breslav — 22.35 Doyç- land Zender NEFESLİ SAZLAR (Marş v. s.): 6.30 Breslav — 6.50 Frankfurt — 8.30 Breslav — 11.45 Kolonya — 19,30 Lon « don - Recyonal ORG KONSERLERİ VEKO. ROLAR: 21.15 Lüksemburg — 21.30 Droytviç — 23 Prag HAFİF MÜZİK; 12 Hamburg — 1710 Münih — 18 Ham- burg — 18.20 Viyana — 18.30 Frankfurd — 20.15 Hamburg, Ştütgart, Frank - furt — 2045 Viyana HALK MUSİKİSİ: 11.30 Ştüt gart — 18 Sarbrük — 19 Sar- brük — 21.10 Brno — 22 Bu- dapeşte (Sigan orkestrası) DANS MÜZİĞİ: 19 Münih — 21.30 Tuluz — 21.40 Söfya — 21.35 Bükreş — 22 Monte Ce- neri, Varşova — 22.15 Bel - grad — 22.30 Königsberg, Sofya, Droytviç, Paris - Ey- fel kulesi , Milâno — 23 Flo- rTansa — 23.10 London - Rec- yonal — 23,30 London - Rec- yonal, Aleji sı. Niçin? Plânlar buna de- ğerse, sermayeler gerçek - ten ehemiyetliyse neden bunlardan — memleketimiz istifade ettirilmesin? Hâ - lâ 360.000 işsizimiz olduğu Gerçi ilk bakışta göze çarpmıyan güçlükler bu -« lunabilir. Fakat bunların yenileceğine eminiz, Sammy Böracha LA REPUBLİOUE K F ŞÜÜ / “ -T ni Li ZASI Polonya ve nöbetçileri ket mi?... Deyli Herald Bu hiç dığ ti yacağı odaya, küçük çiçekli kanapeye, Solanj'ın ve kendisinin o meş - hur gece, mantolarını üzerine attıkları yatağa bak- tı... Yavaş yavaş güneş perdelerin arasında sol- FökCa . YN cü idi. kendisinde, kendisinin içinde, bundan sonra onu bekliyen neşe veya kederi ondan çok daha iyi tanı- Antuvan birdenbire genç kızm ellerini avuçları arasına aldı: — Paskalye gecesini beraber geçirdiğimiz oda- yı görmek istersiniz elbette! Sormuyordu. Yalnız teyit ediyordu. Genç kız gülümsedi: — Nereden biliyorsunuz? Antuvan sadece: — Ben bilirim, demekle iktifa etti. O, Mariyan'ın bütün sükütunu biliyordu. Siga- rasını yarım kalmış kadehinin kenarında ağır ağır söndürdü: i — Peki?... Akşam yemeğini burada mı yeriz? — Olur... — Yani?... Burada mı? Genç kız lıirızl daha sarararak cevap verdi: i m ” diye düıj'il_ıdü. “İm- Eyi EE 5 | f VP yan başka bir kadının titrediğini ve ağladığını his. sediyordu. Antuvan, Mariyan'a arkasından gelmesini işa- ret etti. Genç kız kapının eşiğinde durakladı. An- tuvan ona sert bir eda ile bakıyordu: — Gel! dedi, gel!... Kapıyı üstlerine kilitledi. Perdeleri kapattı. Perdeler ağır İran kumaşından yapılmış üzerine gül rengi atlas geçmişti. Fakat gene de güneş bunlar- dan geçiyor, odanın içini sıcak bir gölge kaplıyor- du. Antuvan kanapenin üzerine oturdu. Mariyan a. yakta karşısında duruyordu. Omuzları ve kolları çıplaktı. Antuvan'ın çok defa kucakladığı omuzla- rını kapamak için başını aşağı eğdi: fakat şimdi her şey başka idi. Biraz sonra Antuvanın kollarının en- sesine doladığını hissetmişti. Önce yavaş, d ra gghı sıkı sıkmağa başlamıştı. Ağü v caksınız b DA NN aha son- M GU -l,ı Çeviren: Mümtaz Faik FENİK O, hiç bir şey duymaz gibi görünüyordu. Kolla - rını boynundan ayırmıyordu. Mariyan, bir erkek yüzünü asla kendisine bu kadar yakın görmemiş- ti. Nefesini ağzının içinde hissediyordu. Başını çıplak ve sert göğsünde sakladı. Sonra birdenbire onu itti. Antuvan kirpikleri inik bir halde yanına düştü. İkisi de şimdi bir tek kelime söylemeden, hattâ biribirlerini öpmeden duruyorlardı. Dışarda mızı- ka harp havaları çalıyordu. Mariyan aşkın kendi- si için bir hayal sukutu olduğunu düşünüyordu. Evet bazı okşayışlar güzeldi... Fakat Antuvan onu pek hoyratça kucaklamıştı. Adeta kini vardı. Adeta onu katletmek, onu esrarengiz bir intika- ma kurban vermek istiyordu. Üşüyordu. Boyuna titriyordu. Yere eğildi. Küçük atkıyı aldı ve bu- nunla vücud örttü. Kendisine nasıl da bakı- yordu. Acaba ne düşünüyordu? Nikol'ün mermer renğindeki vücudunu mu? Şimdi ona ne desin ki? Niçin böyle susuyordu? Acaba her şey bitmiş miy- muştu. Giden otomobillerin gürültüsü duyuluyor - du, Orkestra susmuştu. Birazdan nerede ise tek « rar başlardı. Antuvan pençereyi açtı. Hemen he- men bütün sarhoşlar nehrin sahillerine inmişler, taraça birdenbire boşalmıştı. Antuvan Mariyan'a âmir bir tavurla: — Burada kalınız, dedi. Gözlerinizi ve uyuyunuz. İtaat etti ve gözlerini kapar kapamaz da daldı. Nihayet elinde bir tepsi ile gelen hizmetçinin gü- rültüsüne uyandı, — Açlıktan ölüyorum! kapayınız — Ben de... Yemek harikulâde güzeldi. Hepsini hakladılar. Şimdi durup dinl den k şuyorlar, ve keli - melerle, kahkahalarla, kalblerinin derinliğindeki belli belirsiz bir acıyı boğmıya uğraşıyorlardı... — O geceyi hatırlıyor musunuz? Solanj ve Do- minik'i meselâ? Mariyan parmaklariyla saydı: — Hemen hemen dört ay oluyor. Zaman ne ka- dar da çılgınca bir süratle geçiyor... Oh! bakın dinleyin.. Bu ne bu? Havai fişekmiş! Fakat ikisi de kıpırdamıyorlardı. Yatağa uzan- k mışlardı. Gece de olmuş! halkın sesini, havai fi- lardı. Başlarının u-

Bu sayıdan diğer sayfalar: