30 Temmuz 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Y $ — bedbin, kâh şarkkâri taazzum'un B ç Muhakkak ki, sarıldığımız iş çe- 30-7-1939 - Şüra'da - Biz h izi kâh merh 3 bir celse bir müşahidi telâşa bunun sebepleri arasında sayılma - lıdır. Hemen yüz yıldan beri, ken- dimizi değiştirip üzerinde yaşadığı- nuz, düşündüğümüz ve icraattan bir an fariğ olmadığımız tapraklar- da hiç olmazsa garb'ınki kadar ileri bir bir cemiyet kurmak için dört bi- ribirini takip eden neslin şevkini ve /| enerjisini sarfettiğimiz halde, neti- ceyi, hâlâ tatmin edici bulmama- mız, bizdeki bu sinirliliği ve sabır - sızlığı doğ Ş izdendi * Buy ki, kendi hakkımızda, kâh haksızca bir misalini verecek kadar nikbiniz. tindir. Muhakkak ki, fena mâ cetenkit, kâh bitaraf ve ihtiyatlı düşürecek bir saifetle methederiz. Sinirli ve sabır- siz bir cemiyet olmamız, şüphesiz ki tura tarafı gibi ve biribirlerini izah ve itmam edercesine yapılmaktadır. Fakat Hasan - Âli, bu noktayı işaret etmekte haklıdır. Zira, bizde, ba- zan, yüksek bilgilerden ziyade ba- sit ve primaire malümat eksiktir ve aşağılarda anlaşmasını sevmediği- miz için yukarılarda dövüşmesini tercih ederiz. Ekseriya, lüzumsuz yere! Humanizma bahsinde olduğu gibi! Bir misale daha, Şüra'nın iştirâk ettiğim celsesinde şahit oldum: Üniversitenin fonksiyonu nedir? Ne tuhaf! Acaba, bunu şimdiye kadar, hiç kimse tesbit etmemiş mi ki, bizde böyle bir şeyin münakaşa- sı yapılıyor? Hayır, mesele böyle olmasa gerek. Fakat, biz, hatipleri dinliyoruz. Münakaşa, daha ziyade şu mesele etrafındadır: ilim için mi ilim,- leketi. | ihtiyaç- daki Asya'yı iyi mânasındaki Ayru- ?ıdın ıyırın n:enfe. Çanakkale ve bul ğ ının genişliği gibi ufak ve basit değildir. Bir tarih ve hayat görüşünün içinden sıyrılarak bir diğerinin şeniyet hükümlerine, — ölçülerine ve telâkkilerine uymak, muhakkak ki, muvaffakiyetler ka - dar muvaffakiyetsizliklerin de, isa- betli kararlar kadar isabetsiz olan- ların da terakümüne yol açan ve medeniyet mücadelesi yapmış ve yapmakta olan nesilleri, mübalâga- l1 pessimizmalar ile bir o kadar mü- balâgalı optinizmalar arasında yıp- ratan bir dev eseridir>Bir dev eseri ki, çalışkan kadrolarını, cesur mü- minlerini, müstesna şeflerini ve ad- ları ikide bir unutulma tehlikesi ge- çiren belirmiş kurbanlariyle adları daha o dakikada unutulmıya mah- küm belirmemiş kurbanlarmnı ver- medikçe, başlasa bile devam ede- mez. Fakat türk milletinin bu dev e- seri, biliyoruz ki, devam etmekte- dir. Bu emniyettir ki bize taze ham- leler yaptırabilmektedir. Açıkça ve iftiharla ileri sürebi - liriz ki, son Maarif Şürası, bu ham- lelerden birisi olmüştur. ları için mi ilim? Üniversite, dola- yısiyle mevzuubahis oluyor. Acaba hangi taraf haklı? Harp sonrasının rejimleri bile, biraz da bu iki telâkki ayrılığından doğmuş değil midir? Fikir mi mad- deden, madde mi fikirden? Sanat i- çin mi sanat, cemiyet için mi sanat? Fakat insanlık, zaman zaman bu gibi münakaşaları kaydettiği halde bunların bir türlü bir mutlak hük - me bağlanamadıklarını da, eninde ve sonunda, hayatın bütün bu gibi münakaşaları örtüp yoluna devam eylediğini de kaydetmesini ihmal eylememiştir. Besbelli bir şey ki, bir “ilim için ilim” kaidesi vardır. Çünkü ilmin bir mahiyeti bunu müstelzimdir. D. Demiryolları U. Müdürlüğü melerden birisine tayinini istemiş bu- ilimler muallimi Bn. ıçık. bulunan üçüncü sınıf Maarif mü fettişliğine 55 lira ile tayin edilmiş - tir. Hatay vilâyetindeki posta, telgraf ve mum müdürü Tahsin Sezer tayin edil mişlerdir. Devlet Demiryolları umum müdür- lüğü, umum müdür muavini B. Fuat Zincirkıran tarafından vekâleten ida- re edilecektir. Maarif müfettişliği Selçuk kız sanatlar okulu tabif Seniha Hızal Hatay Vilâyeti P. DT şebekesi teslim alındı Şehrimize gelen malümata göre _Açık bulunan Devlet Demiryolla - rı işletme umum müdürlüğü teftiş he- yeti reisliğine Vekâlet sekizinci işlet- me müdürü BB. Cemal Hidayet Ser - tel, sekizinci işletme müdürlüğüne ah vali sıhiyetisden dolayı istifa ve işlet- lunan Devlet Demiryolları işletme u- telefon şebekesini fransızlardan tesel lüme giden heyetimiz vazifesini bitir- miş ve şebekeyi tamamen teslim al- İdare heyeti reisi B. Nihat Âli Üçüncü Milli Piyango İdare Heyeti teşekkül etti Milli piyangonun idare heyeti te - şekkül etmiştir. Heyet, Maliye Vekâ- leti adına varidat umum müdür mu- avini BB. Nihat Âli Üçüncü, Ziraat Bankası adına Merkez Müdürü Meh- met Ali Temay, Cümhuriyet Merkez Bankası adına muhasebe müdürü Abi- din Erker'den mürekkeptir. Milli pi- yango idare heyeti reisliğine varidat umum müdür muavini B. Nihat Âli Üçüncü seçilmiştir. İdare heyeti, yeni idarenin teşkilâ- tını yapmak ve yeni milli piyangoyu tertip etmek üzere çalışmalarına baş- lamış bulunmaktadır. » mıştir. Devlet matbaası Şehrimizde k'urulucak Şehrimizde kurulacak büyük Dev- let matbaası plân ve projelerinin ha - Adli tebligatın posta ile yapılması tâlimatnamesi J. zir Fakat bunun h y da, bir de bizzat ilm'i bu payeye çıkaran se- bepler vardır ki, bunların başında, ilim'in cemiyet'in en büyük kudret vasıtası olması gelir. Demek ki ilim'in bir şeylere yaradığını isbata lüzum yoktur. Fakat bizde, mesele bilhassa üni- versite'ye bağlanınca, elbette ki: a) Ne ihtısas kadrolarını yetişti- receğiz diye, üniversiteyi ameli meslek branşlarından ibaret bir mü- Şüra'nın bir celsesinde bulun- ye kalbedebiliriz; dum. Daha öncekinde humanizma| — b) Ne de ve mutlaka ilim yapa- davası müzakere edilmiş. Çok me-|cağız diye, bugünkü üniversiteye, bul! dım, Fa- leketin bugünkü ihtısas ihtiyaç- yusum ki, onda kat okuduklarımdan ve duydukla- A lad ki, mıırif," FO davalarımız arasında bu ım__hüyük Tarını nazarsiklkrın almaame L A hiyetini verebiliriz. Birinci hareketimizle, basit bir i üzünden, ilmi metot davaya, velevki bir irticali şa ve müzakerenin biraz tesadüfi ka- | ütilit süb “miliğ b y üi A dlet ve ve biraz da sinirli h mütalea ve muhakemenin neşterini vurmuşlardır. ü Cevad'ın meseleyi ortaya koyma- sından ve Baltacıoğlu'nun müdafa - asından başka, Hasan - Âli'nin şu tavzih ve tevhit edici sözlerini oku- dum: «... Lisenin birkaç ana vasfı bu- duğu: milli cephesi kadar hu- manizma'ya dayanan cephesi de ol- duğunu ve türk ruhunun insani olan her şeye kıymet vererek yükselmek dâvasına bağlılığını...,, Ne mutlu bu genç arkadaşa ki, bu memlekette ilk Vekil olarak, hu- i 1ı, devlet lehçesine, devlet gel olmuş oluruz. İkinci hareketimizle ise, bize kendi ilim cihaz ve vasıtalarımızı verecek olan en büyük müesseseyi, buna son derece muhtaç olan kendi hayatımızdan tecrit etmiş oluruz. Ünisersite, kendiüdün ist b iki vasfa elinden geldiği kadar ma- lik olmıya baksın. Gerisini zaman halledecektir. Türkiye'nin kültür ve teknik seviyesi yükseldikçe, bu iki- lik, her ileri memlekette olduğu gi- bi, tekliğe inkılâp edecek ve türk üniversitesi yahut üniversiteleri da- hi, diğerleri gibi, “ilim, ilim içindir,, şiarını yükseklerde tutacaklardır. için Başvekâletin 1939 büdçesine bir mikdar tahsisat konul - müuştu. Başvekâlet Devlet * matbaası bi yarıyacak münasip bir arsa ktadır. Arsa bulunduk sonra plân ve projelerin yapılması işi mü - nakasaya çıkarılacaktır. Posta, Telgraf ve Telefon ümum müdürlüğü adli tebliğatın posta ile yapılması tatbikatına bir hazırlık ola- rak posta müvezzilerinin adli tebli - gatı ne şekilde yapacaklarını gösterir açık bir lisanla yazılmış bir talimat - name hazırlamaktadır. Pazar müsahabeleri Nihat, Dün gelen son mektubunda Ayv- rupa'ya: gönderilecek talebe müsa- bakasını kazandığını tebşir ediyor- sun. Seni tebrik ederim. Bu pek gü- ı_el bir başlangıçtır. Gördün ya de- diklerim çıkıyor. İltimasa, tavsiye- ye filân lüzum kalmadan kendi gayretinle imtihanı vermeğe mu- vaffak oldun. Arkası olmıyanların gösterdikleri sây ve gayretin boşa gitmediğine sen güzel bir misal teş- kil ediyorsun, Temenni ederim ki bâitün hayatında yalnız kendine guv.eneıin ve feyzini başkalarına değ!ıl, kendi alınterine borçlu ola- sın Şimdi sana gene bazı tavsiyeler- de bulunacağım. Bunları hiç ihmal etmemek, bilhassa garp diyarında bu gibi hususatta çok dikkatli dav- ranmak lâzımdır. Çünkü leh te sen sadece bir fertsin, münase- b.etıiz bir hareketin görülürse se- nin görgüsüzlüğüne, terbiye noksa- nına hükmedip geçerler, fakat Av- n'ııîa'dı seni bir milletin mümessili szl görürler ve yapacağın her han- &i bir kusuru teşmil ederek (türk- le.r medeniyette çok geri!) derler ki lııunun vebali çoktur. şımdi belki muaşeret âdabına dair yazacağım şeyleri çok basit bulu'rık dudak bükecek, amcam hen! hâlâ yedi yaşında çocuk zan- nediyor, diyeceksin. Hayır oğlum! Her gün öyle garip hâdiselerle kar- şılaşıyorum ki başkalarının lâuba- liliklerinden ben üzüntü duyuyo- rum. Bu adamlar yaptıkları hatâla- rın farkındadırlar ve bilerek yapı- yorlar. Sebebi aşikâr: fena itiyat, alışkanlık! Cemiyet hayatında yaşıyan me- deni insanlar bütün hareketlerinde Vergi iliraz ve femyiz komisyonları reislikleri Ankara, İzmir, Seyhan vilâyetleri merkezinde müteşekkil vergi itiraz ve temyiz komisyonlarında, evelce Adli- G TERtİşŞ Dunarad A örtrileyik komisyonları teşkili hakkındaki ka « nunun tatbikatı olarak yerlerinde ip - ka edilmişlerdir. Bu reisler İstanbul- da BB, İsmail Hakkı Ağrasoy, Visa - lüddin Verim, Ramiz Akdoğan, Anka- rada Mehmet Tevfik Şenocak, İzmir - de Hasip Kayıran, Seyhanda Münir Pulattır. YA a Dün gene Diyarbakır çok sıcak yaptı Dün şehrimizde hava umumiyetle bulutlu geçmiş, rüzgâr garpten sani- yede 3 metre kadar hızla esmiştir. Günün en yüksek sıcaklığı 35 derece olarak kaydedilmiştir. Yurdda hava: Egenin cenüup ve or- ta Anadolu'nün garp £ ında a- çık, doğu Anadolu ile Trakyada çok bulutlu ve mevzii yağışlı, diğer yer- lerde umumiyetle bulutlu geçmiştir. Yirmi dört saat içindeki yağışların karemetreye bıraktığı su miktarları Sarıkamış'ta 6, Giresun ve Kars'ta 5, Erzurum'da 3, Trabzon ve Ardahan- da 2, Edirne ve Bayburt'ta 1 kilo- gramdır. hassası değil, ilim, asıl ve tahsisen, yaratıcı insanın yaratıcılığına inan - ması ve bunun yeni delillerini, yeni nesillere tevdi etmesi hassasıdır. | Ve bunların hepsi, eğer yeni mo- da bir takım demagojik iddialar peşinde koşulmıyacak <olursa, pek güzel malüm olan şeylerdir. Fakat biz Şüra'nın celsesine dö- nelim. Bu celsede, sözü bununla bi- tirelim, ilim muhitlerine ve ocakla- Zira, harp sonrasının bütün hid- tefekkürüne ve devlet zihniyetine| 4et ve şiddet rejimleri, bazı mües - sokmuştur. Malüdur ki, bizde, gar-| ses hakikatları yıkmıya muvaffak bın en büyük değerleri, eğer gire -| gJamamışlardır ki, bunların başın- bilmişlerse, devlet kapısının, bir| da, ilmin istiklâli ve şuna ve buna fırsatını kollıyarak, aralığından gir-| ye hattâ şu meşhut olan politikalı, — mişlerdir. Ve hepsi böyle bir sığıntı| 4, yalı ve gibi girmişlerdir. Mesele, kapağı bir|iere hizmet edemiyeceği g içeriye atmaktadır. Ondan sonrası | dir. İlim, yaratıcı insanın yalnız ya- kolaydır. Devlet k_ıpıımdın giren 'yatma ve yarattığından faydalanma rına yakışan ve onları diğer türlü muhit ve ocaklardan tefrik eden bir şey vardı ki, o da, hüriyet idi. Şüra'nın bilhassa bir maarif plâ- nı hazırlamak üzere toplanmış ve bu bakımdan birçok esaslı kararlar cemiyet-|aldığını da ilâve etmiş olursak, İmekte -| duyd i ifade etmiş o - luruz. Rüzgârlar: doğu, cenup ve cenubu şarki Anadolu bölgelerinden cenup - tan, diğer bölgelerde ekseriyetle şi - malden saniyede en çok 9 metre ka - dar hızla esmiştir. Yurdda en yüksek sıcaklıklar: Antalya, Van, Balıkesir- de 30, İzmir ve Afyon'da 31, Sıvas'ta 32, Adana'da 33, Konya'da 34, Elazığ ve Erzincan'da 35, Malatya'da 36, Si- Burhan BELGE irt'te 37, Diyarbakır'da 39 derecedir. İ şeret âdabımna riayet et- mekle mükelleftirler. Meselâ tren- de, otobüste, tramvayda, gâzinoda, tiyatroda, kütüphanede, otelde top- lu yerlerde bağıra, bağıra konuş- mak, kahkaha atmak, boğazını ka- Yeğenime beş .. e öğüt : V Muaşeret âdabı Yazan: Selim Sırrı TARCAN gerinmek, gürültü ile aksırmak ba- şını kaşımak, burnunu karıştırmak (hap yapmak) küçük parmağını kulağına sokup titretmek, eliyle dişlerini ayıklamak, höpürdeterek kahve çay, çorba içmek, yatakta giyilen pijama veya gecelikle gün düz dolaşmak ve bilhassa kadınla- rın karşısında dolaşmak, ikram e- dilen bir likörü bir yudumda bitir- mek, piyano, keman çalarken ko- nuşmak, bir baloda bir suvarede tanışmadığı genç kızları dansa da- vet etmek, söz söyliyen bir zatın lâ- kırdısını kesmek, başında şapka varken bir kadınla konuşmak daha bunlara mü il bir çok şeret kaideleri vardır ki bunları ailede, mektepte göre, göre dikkat öderek herkes öğrenir. Bir toplantıda mü- temadiyen burnunu karıştıran veya kahveyi höpürdeterek içen okumuş yazmış yaşlı başlı münevver zevata çok tesadüf ettim. Trenle Ankara'- dan İstanbul'a giderken, Pendik'le Erenköy arasında hat boyundaki villaların balkonunda pijama ile o- turan gençler gördüm. Onun için sana en büyük nasiha- tim yabancı memleketlerde evza ve harekâtına, hal ve tavırlarına, gi- yim kuşamına, kadınlara karşı mu- amelene, bir cemiyette, bir davette, oturup kalkmana, mükâlemene çok itina et. Bil kisenin ea küçük ha- reketin onların tenkit gözünden 1 Orada ikl edeceğin pansiyonda, tanıştığın, ahbaplık peyda ettiğin ailelerde, devam ede- ceğin müessesede sana karşı yani türklüğe karşı bir hürmet hissi u- yandırmağa bak. Günün birinde o- radan ayrılırken arkandan: Türk genci ne rabıtalı, ne pâzik ne terbiyeli idi desinler, Unutma ki Avrupa'da memleke- tin haysiyetini sen temsil edeceksin, senin en küçük kusurun bütün va- tandaşlarını rencide edecektir. Gö- reyim seni tam mânâsiyle bir centil- men ol! Yolun açık olsun! Güle, gü- le git, güle, güle gel! zıyarak tükürmek, ağzını bir karış Payas - İskenderun hattı " 12 agustosfa bize geçecek Şehrimize gelen malümata göre devlet demiryolları işletme idaresi tarafından gönderilen delegeler ce- nup demiryolları idaresi delegeleri a- rasında Payas - İskenderun demiryo- lunun devir ve tesellümü işine ait muhtelif meseleler üzerinde müzake- reler devam etmektedir. Payas - İs- kenderun hattı cenup demiryolları i- daresi tarafından 12 Ağustosta Dev- let Demiryollarına tamamen devir ve teslim edilmiş bulunacaktır. Lağvolunan ve irtibatı değiştirilen gümrükler Haydarpaşa gümrük salonu idare memurluğu, Bodrum gümrük müdür - lüğü mülhakatından Gümüşlük güm- rük idaresi, Haydarpaşa müdürlüğü mülhakatından Şarköy gümrük me - murluğu lâğvolunmuş ve Edirne güm- rük mülhakatından Uzunköprü güm- rük baş müdürlüğü Sirkeci müdürlü - ğüne bağlanmıştır. her şey, il v rap lir. Ve biraz sonra, vatandaşlık hak- larını iktisap eder. Bütün iş hâlâ her iyi jJâzım ve faydalı yeni'yi kollı- yan musallat “bevvab” n elinden kurtulmaktır. Bu “bevvap,, teokra- tik rejimde, çok kudretli ve zalim idi. Zavallı matbaayı mahvedesiye idi. Her şeyi kendi mehakkine vu- rur ve onun bir “gâvur,, tarafını bulurdu. Bugün artık o hışım ve ga- zabı kalmamıştır. Eski salâhiyeti de yoktur. Ve artık irtica'ı temsil et- memektedir. Çünkü o nesneyi tem- sil etmek, ana yasa mucibince mem- nudur. Fakat, bu “bevvab”, gene mevcuttur. Ve bu bizim, bizim he - pimizin, bazı işler üzerinde, sükü- netle ve lâzım olduğu kadar esaslı düsünmemizden ibarettir. Meselâ, Vekilin beyanatından anlıyorum ki, humanizma, milli ter- biyemize zıt bir unsur olarak ele a- lınmış! Çünkü Vekil, bir telif yap - mıya çalışıyor. Gayreti çok meşkür olsun.. Fakat ,acaba hangi milletin hangi humanist lisesinde, greko-lâ- tin tedrisat kadar kudretli ve esaslı bir milli tarih, milli edebiyat tedri- satı yapılmamaktadır? Hangi mem- lekette, humanist tedrisatın lüzumu fikri, milli in ihmali lüzu - a sist . GA a el | Gürültüsüz bir harp Mançuko ile dış Mogoli: ara- sında aylardan beri cereyan eden harptan bahsediyorum, Bu iki ülke biz avrupalılara ©o kadar uzak ve yabancıdır ki onlar arasındaki kav- gaya tamamiyle lâkayıt kalabiliriz. Fakat madalyanın bir de ters tara- fi var. Çünkü Mançuko'nun filen japon ve dış Mogolistan'ın Sovyet idaresi altında olduğunu bilmiyen var mı? Çarpışan yerli kıtaların yardımiyle Sovyet ve japon ordu- larıdır. Vaktiyle bu netameli bölgede ne zaman bir küçük hudut müsademe- si olsa, derhal Moskova ve Tokyo hükümetleri harekete geçer, biribir- lerine protesto yağdırırlar, komis yonlar teşekkül edip hudut hâdise- sini mahallinde tetkik ederdi. Şim- di keşif kolları arasında değil alay- lar ve fırkalar arasında, topuyla tankıyla, bundan habersiz görünüyor. An seman saman tayyaresiyle muntazam harplar oluyor da, her iki taraf da Bu hale o kadar alışıldı ki artık pro- testoya bile lüzüm görülmüyor. Sa- unnlcsmün ada on ' önbaz Uurmalar tebliğlerde binlerce kişinin öldü- ğü, yüzlerce tayyarenin düşürül - düğü haber veriliyor. Gene iki hükümetin merkezinde siyasi mümessiller vazifeleri başın- dadır, gene ticari münasebetler es- kisi gibi deyam etmektedir. Her şey, tam bir sulh içindeymiş gibi çereyan ediyor. Yalnız hududun muayyen bir noktasında her gün miktarı artan kuvetler, âdeta bir harp tecrübesi yapmakla meşguül - dürler. Doğrusu dünya cidden ga - ripleşti. Elli sene evel ölmüş bir diplomat kalksa da bu hâdiselere » — şahit olsa, acaba ne düşünürdü? Bu vaziyete bir ad vermek icabe- derse ne diyeceğiz: “Dostane bir resmi ve hususi müesseselerde ça- lışan erkekler vazifeleri başında tıraşsız bul klar, kadın- lar da tuvalet yapmıyacak ve bo- yanmıyacaklarmış. Erkekler lehine bir iltimas mı diyeceksiniz? Süse lüzum görmi- yenlerden süs, görenlerden ise süssüzlük aranıyor. İstanbul'un eğlence derdi manya Sovyetlere kredi” açacak- miş!,, Hadi bir heyecan! Kalem- ler harekete gelir, sütunlar dolu- su yazılar yazılır. Arkasından bir başka haber: “İngiltere Alman- ya'ya borç verecekmiş.,, Hadi ye- ni bir telâş! Eskiden falan devlet falancaya tecavüz etmek üzere diye dünyayı telâşa veriyorlardı. Şimdi hasım devletler arasında dostluk rivayetleri ile aynı mak- sat uğrunda çalışıyorlar. Propa- gandanın cilveleri! Unutulan biri Doğrusu biz cidden vefasız ve unutkan insanlarız. Her gün bll'_"' sini ettiklerimizi bile aradan bl_f üddet i nasıl unutuveri- Yaz geldi mi, İstanbul refikle- rimizde her gün eğlence yerleri tarifeleri indi, iniyor, inecek diye yazılara tesadüf ederiz. Bu dert gene en hararetli safhasında bu- lunuyor. Fakat hiç merak etme- sinler, dertleri pek yakında halle- dilir. Şurada yazın sonuna ne kal- harp” mı?. Hi dıki ! Süs meselesi F bE (ü iğ Propaganda eı'lv& Ti SAA y « L D X2 TELRSE e A AAA 85 Sülkdük * yoruz. F İşte onu da unuttuk. Kimi mi? Canım şu meşhur “Süleyman e- fendi” yi. Süleyman efendi aşağı, Süleyman efendi yukarı, gazete sütunlarını haftalarca hep onun dedikodusu ile doldurduk da, merhumu şimdi ayda yılda bir ol- sun anmak hatırımızdan geçmi- Federasyon yüzme feşviks 'e müsabakaları Geçen hafta Hatay'da yapılan yüz- me müsabakalarına Ankara yüzme ta- kımının da iştirâki dolayısiyle bu haftaya tehir edilen federasyon teşvik müsabakaları pazar günü saat 14,30 da yapılacaktır. Bu müsabakalarda derece alanlara madalya ve €n çok pu-* van alan kulübe de federasyon kupa- sı hediye edilecektir. Hakemler: karar hakemi, su spor - - ları ajanı. Diğer hakemler: Enver, Fuat Bora, Ziya Ozan, Namık. Müsabaka programi: Ş 1 — 100 metre serbest, 2 — 100 metre sırtüstü, 3 — 200 metre kurbağalama, 4 — 400 metre serbest, 5 — Atlamalar, 6 — 4X100 bayrak yarışı.. S 4 Nalbant mektepleri nizamnamesi Ziraat Vekâleti tarafından hazır - lanmış bulunan Nalbant !Iıe'ktepleri ve nalbantlık sanatı hakkındaki ni - zamneme İcra Vekilleri heyetince tas dik olunmuş, dünkü resmi gazetede intişar etmiştir. dolayisiyle bir teşekkür 19 temmuz 1939 tarihinde şehrimiz Koyunpazarı caddesinde vüku bulan yangında, kısmen y ve kısmen yıkılmış idi. ' Emtiamız Ankarada mümessili bu- lunan Osmanlı Bankasi vasitasiyle yangından yalnız yedi gün evel “İT- TİHADI MİLLİ” TÜRK SİGOR - TA ŞİRKETİ'nce sigortalı bulundu- ğundan mezkür şirket gerek Osman- ti mahsusada izam etmiş olduğu mu- temedi vasıtasiyle bize son derecede teshilât göstererek hasar keyfiyetini halletmiştir. Bu suretle Osmanlı Bankası detâ- Ka KETİ'nden e Koyun pazarı yangını h Bankası ve gerekse Ankaraya sure- — letiyle “İTTİHADI MİLLİ” ŞİR - * nakden ve tamamen ve asgari bir müddet zarfında almış bulunmakta — olduğumuzdan kendilerine teşekkür - r

Bu sayıdan diğer sayfalar: