28 Ekim 1929 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

28 Ekim 1929 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Avdet Saat yedi buçuk olmuş- tu. Alelide yömek yedik leri sent bu olduğu halde, . “Jozef Düran,, sevgili Zevcesi “Ernastin, in he La gelmediğini teessürle Börüyordu. “Ernestin, saatine pekri- Yet eden bir kadın de- ildiz zaten her hangi bir ise Kerem sebep olabilirdi. M. “Düran, bu teehhürden dolayı lüzumun- an farla © endişelenmedi. ir kitap aldı ve müsteri” a8 okumağa koyuldu. Saat sekize doğru aşçı “Viktorin, gelerek haşin bir tavırla Madanı bekle- mek lâzım gelip gelmedi- mi sordu, M. “Düran, aş- $ı karıya çıkıştıktan sonra kıraatine devam etti. Haki- katte bu techhürden dola- Yı endişe etmiye başlamıştı. Saat sekiz buçukta “Vik- torin, tekrar gözüktü; keba- m yanmak ihtimali oldu- ğunu haber veriyordu. M. “Düran,, lâkayıt gözükmi- Ye çalışarak: “Ziyan yokl, dedi, Saât dokuzaa *Viktorin,, 06 yapmak lâzım geldiğini istifsar için bir daha gö- züktü; aşçı kadın kendi Payına fazlaca acıkmıştı. M. “Düran,, sert bir tavırla dedi ki; — Ne yaparsanız yapınız! © cigara içerek asabi- Yetle dolaşmağa başladı. Nihayet dokuz buçukta sabrı « tükendi... Şapkasını âldı, pardesüsünü giydi ve Evinden - çıktı. © Kapıcıya, kendi namına bir mektup gelip gelmediğini sorduk- tan ve menfi cevap aldık- tn sonra doğruca polis dairesine yürüdü. İçini büyük bir endişe kaplamıştı. Şüphesiz “ Er- üestin , bir kazaya uğramış Ve kocasını haberdar ede Memişti. Polis dairesinde böyle bir kaza vukuuna dair hiç bir haber. yoktu. * Düran ,ın meyus tav- Nina acıyarak bütün mer- ezlere telefon ettiler, her taraftan menfi cevap geldi. astanelerder: de bir haber ıyınca, komiser M. Düran , a: “* Madamın Yemek için eve gelmemesi ya uğradığına delil ola- Mazl,, diyerek adamcağız! pe “ yi *“Düran,, meyus bir 8 eve avdet elti, “Ernestin i gelmemişti. Onu bek» İyerek elim bir gece gö Sirdi. Delicesine ve en fe- DA Şeyler tasavvur ediyor- dt Şafak söker sökmez gar taharriye koyuldu. Skat hiç bir netice elde edi, Günler, haftalar geçti. İk ede i bulmak müm- m olmamıştı. Bir haber Yermeksizin ve hiç bir iz içe kmaksızın kaybolmuş tmişti, Yavaş yayaş M. “Düran, Riyete riza gösterdi. Bir «8 geçtikten sonra artık Ernestin , den nadiren bah- - di, İki seno sonra İsâ artık “ düşünmüyor ve eylen- ekten baksaçı yordu. iakikatte mesele kolay idi kğ ii aa hayatta sayılırdı. Te- uç ç inkâ Yok, Sü Etmek - imkânı | | Muharriri Şarl Pöti Kadını, hanei zevci törket- miş olmakla da itham-ede- mezdi. Kanuni bir iştibah baki kalıyordu. * Ernestin , kays bolmuştu; fakat bu hadise- nin. katiyet 'peyda | etmesi için kanun otuz sene bir müblet tayin etmişti. M. "“Düran, böyle bir vaziyet karşısında en kârı âkil- olanı yaptı. - Dul. bir adam halinde kanuni müh- etin gelmesini beklemiye karar verdi. * Viktorin , zavallı M. “Düran,, a maderane bakı- yordu. Güzel yemekler pi- şiriyordu. M. “Düran, ya- vaş yâvaş “Ernestin,i u- nuttu, Yalnız midesinin keyfini düşünüyordu. Top- landı, semizledi. Her gün yedi buçukta sofraya oturur, artık kim- seyi solrada beklemezdi. Bir akşam... Tam yediyi otuz beş geçe M. Düran, çörbasınn son ka- n yuvarlarken (apartmanın ben perdjenk içli. M Düran” “Viktorin,, e dedi ki: — Hayret, seninle benden başka kimsede apartmanın anah- tarı var mü “Viktorn,, müstehzi bir ta vırla cevap verdi: — Madamda da vardı... M. “Duran, omuzlarını silk- ti, ve içeri bir biraz girmiş olduğu kânastile ayağa kalktı, Fakat daha Üç adım atmadan yemek odüstsn kapım açıldı. Kapının önünde oldukça yaşlı şişman bir madam gözüktü M. * Düran hayretle sor du: — Kimsiniz madam .. eorzu buyuruyorsunuz! Madem neles nefese cevap verdi. — Anlaşılan “ Joo , ge ne saatinde yemek yiyorsun. Sonra siate bakarak ilâve eti: — Alfedersin... geç kaldım. M. “Düran,, kekeledi: — Nasl sensin hap Sen. “Ernestin,, had. Kadın mütebessimane cevap verdi: — Ya kim olacak elciml.. «Viktorin» e dönerek ilâve ettiz — Haydo kızım pi getirsenize, . ne beş dakika ile söze başladı; — Hakikat... sana bazı tah silât vermeliyim. Fakat “Düran» onu dinlemi- yordu. Onun anlatacağı şeyler lm O zaten hep sin) evvelden beşini Baş- kasile çıkıp gilmiş; bir cionele kapılmış olacak. Ondan sonra bir türlü mektup yazmağa ce- seret edememiş; şimdi de pie | man olmuş ve uşlanmış okluğu ka'de hanei zevce avdet edi- yor M. * Düran » sfiedip et miyeceğini asla “düşünmiyordu. Orun bir tek düşüncesi vardı: $ Ernestin , tekrar bulunmuş” tu, Nihayet kancaen telak da- ikame edebilecekti.. Fa- vasi kat bunun için tekrar kaybol | maması icap, ediyordu; pou hiç olmazsa, bir kaç: güneidare et meli idi, Bu düşünce tesiri al unda atli. bir seda ile dedi ki; (ğİ — — Gecikmeni artık mevzuu bahsetmiyelim azizzm... hoş gek i din ona “bakalım... Romanyada vaziyet Romanyada siyasi vaziyet, Romanya mahsulü ne vazi- yettedir? Geçen hafta zarlında Ro- manyada tetkikaia bulun. duktan sonra avdet eden bir zat, bu memleketin bakkında kıymetli ldmat vermiştir. ahvali bazı ma- Bu malâma yanın bu seneki geçen senenin mah çoktur. İhraç edilebilecek mah. sul 360,900 ölunuyor. Yalnız vagon “ta Römürya- dar malların satamamakta- bu yüzden ucuzdur. mahsulâr manyanın — hâliha rda bulunan mili r çıfçiler fırkasının me balifi olan Liberaller mem- leketin zengin olanlarından muteşekkil © oldukları © için kendilerine ait bankaları ka padiklarından Romanyada azim bir buhran vardır. Bir tadır mal götürdüği zaman iki aydan evvel parasini alamıyor ye mallai yüzde yirmi beş iskonto ile satiyor. Çifçi hükümeti buna karşı tedbir almaktadir. Erâzi tevzi edildiğinden her köylü kâfi derecede era ziye sahip” olmu Fakat köylü eraziye p olduktan sonra bunların yarısını ekmekle iktifaya, başlamıştır. Rumanyalıların ehemmiyet verdikleri lelerden biri hayvanların is- lâhıdır. Bükreşte 650,000 lira ile zooteknik bir müessese yapılmaktadır. Diğer mühim bir proje Bükreşten geçen suyun Tuna ile rapa ve seyrüsefere salih bir hale ifrağıdır. Bu proje abiren < kabul : olunmuş ve işe başlanılmıştır. Rumaaya ya ilhak edilen eraziden sonra Bükreş şehiri çok büyümüştür. Şehrin her tarafında İnşaat ediyor. en mübim mese- devam Romanya hükümetinin meş- gul olduğu en mühim mesele akalliyetler meselesidir. Mu- sevileri ve Macarlar temsil etmek işi son derece chem- miyet ve endişe İle düşü- nülmektedir. Romanyada hayat pek ucuz olmamakla beraber bilhassa mey- ve ve sebze pek pahalıdır. Romanya, Türk sebzeleri ve meyveleri için pek mükemmel bir mahreçtir. Bundan başka Romanyaya Zeytin, zeytin yağı sabun ve tütün de ihraç olunabilir. Hali hazırda Ro- manyaya gönderilen tütün son derece mahdüuttur. Günün nasihati: Kaydı mazi derdi istikbal; | Olmayınca gelir saadeti hal | “Bugünkü hava Büğün rüzgür fodos, hava bulurtu | vö halit yağmur mehterseldir. İ açıken meydana çıkar, İri” milliyetçiliğin tamamile Türk milliyetçiliği kendi Kişi Şuurlu bir surette duyması, ve ona göre içtimai hayatını tan- zim etmesidir. Milliyetçilik duygusu, omalüm olduğu üzere, bir takım tarihi amil- lerin tesirile en'ziyade son asırda kendini göstermiş, ve içtimai safhada yabancı harsların nihayetinden; yasi safhada yabancı sul- tanların boyunduruğundan kendisini kurtarmıya. uğra- şan milletlerin âdeta hayat düstürü mahiyetini almıştır. Hele asrımızda,' ve cihan harbinin milletler üzerine bırakıldığı intibah neticesi olarak her milletin kendi mukadderatına sabip olma- si- sı umdesi medeniyet âle- minde en esaslı bir siyaset kaidesi olarak telâkki edil mekte bulunmuştur. Milliyetçiliğin iki safhası Biri içtimai, diğeri siyasi, Ara sıra gazetelerde | ve mecmualarda milliyetci- liğin bir kavmin kendi gi- dişinda bir kaide ittihaz edileceğine göre o kavmin hayrına yahut şerrine ol masına ve beynelmilel mü- nasebatta husule getireceği neticelere dair muhakeme- ler yürütüldüğü görülür. Şunların hepsi siyasi saba» da milliyetciliğin diğer ka- vimlerin zaranna olmak ü- zere her hangi bir kavmin kendini bu hişsin ifratına kapdırarak diğer kavim- lerin o hukukuna (tecavüz etmesi, ve bunun neticesi olarak beynelmilel müna- sebette bir sulh amili ol. maktan çıkmasi cihetlerini tetkiktir. ii © Halbu ki milliyeteiliğin bir de içtimai safhası var- dır. Her hangi bir cemi- vardır : i yetin kendi varlığını bul muş olması, kendi mevcu- diyetinin bütün Müessese lerini o bugünkü (O medeni- yetin vardığı terakkiye mu- tabık olarak eksiksiz bir bütün halinde edinmiş ol- masıdır. Kendi öz var. liğini © henüz bulmamış, yahut © kaybetmiş - olan kavimler için ilk önce ve herşeyden evvel kendini bulmak, kendine gelmek muasır medeniyetin meyda. na koyduğu ilk hayat mer- halesidir. Çünkü bugünkü medeniyet âleminde bir milletin kendi varlığını edin. miş, medeni bir. seviyeyi bulmuş olmaswiçin bundan başka tutulacak yol yoktur, Şimdi Türk -milliyetçili. ğine bu nmoktâi nazardan bakınca, bugünkü Türk devletinin . siyaseti esasen kimsenin hakkında gözü ol- mamakla beraber kendi hak. kinin bütün kuvvetile sahip ve muhafızı olması demek olan milli bir siyasetten başka bir şey olmadığına göre siyasi safhada düstu. rumuz tam bir milliyetçi. liktir. İçtimai safhaya gelince: cemiyet hayatımızın mede. niyet âleminde lâyık oldu. ğu mevkii bulması için içtimai hayatımızda da bu umdeye olanca şiddetile sarılmak: lâzım geldiği pek Filhakika Türk cemiyet hayatının inkilâptan evvel geçirdiği *“Osmanlılık,, dev- haricinde idi. Cemiyet. ha- yatını" vücude getiren amil ler içtimai i müesseselerdir. Başta” Tisan olmük” üzerç hukuk; ahlâk v. s gibi mü- l İ zeti alarak, aziz Cüm İM buriyetin temelini kuv- vetlendir . esseselerdir ir emye tin varlığını vücude getirir, ve içtimai varlık tamamile kendini bulmuş olmak için bu müessöselerin de kendi öz kaidelerine tabi clması lâzım gelir, ve böyle olan müesseseler Oo cemiyeti en kuvvetli, en şuurlu bir sürette © yaşatırlar. o Yok- sa yat kaidelere tabi olan müesseseler içtimai hayatta | kuvvetli bir varlık vücude getiremezler. * Osmanlılık , devrinde bizim içtimai bayatımız da kendi varlığını kaybetmiş, milli şuur doğmamış, cemi- | yet kendi “ benlik ,, ini u- nutınuş. olarak içtimai var- lığın içine girmiş olan ya- İ bancı unsurların, yat kaide- lerin teşkil ettiği gayri mil- Wi müesseseler cemiyet ha- İ yatını vücude getirirlerdi. Bu: suretle bir taraftan ya- banci mubitlerden alınmış diğer taraftan arta kalmış olan kaidelerinin sultası altında milli varlık kendini göstermiyor ve dağınık ka panik bir halde kalıyordu. Fertler kendi varlıklarını bu yabancı unsurların için» de kaybetmiş olarak için- de bulunduğu eğreti ha yatı heyecansız bir halde yaşarlardı. Halbuki (o âsıl cömiyeti vücude getiren varlığı ol- duğuna, ve cemiyet kendi varlığını o içtimai (o mües- seselerden alacağına göre milli > bayâtın da O Türk hayatı olması lâzımgelirdi. Çünkü cemiyet hayatı de- mek ayni zihniyete sahip olan, “ayni “harsi yaşayan fertlerin teşkil ettiği zümre demektir. Zümreye mensup olan fertlerin kendi varlık» larile cemiyetin varlığı ne kadar mütevazin ne kadar ahenkli ve ferdi viçdanlarda yalnız cemiyet melküresi duygusu nekadar heyecanlı bir surette yaşarsa o ce- miyet de kendi hayatını okadar kuvvetli bir surette edinmiş olur, İşte bugün içine girdiğimiz “Türklük, içtümal hayatımızı böyle milliyetçilik © yolundan giderek terakki ve tekemmül ettirmek için önümüze hür bir saha açmıştır. Bugün ber şeye den evvel cemiyet hayatında milliyetçilik © yolunu tutarak * Osmanlılık , da kaybolmuş olan: “Mili benlik, & bulmak Türk - milliyetçiliğinin — birinci umdesidir. Türk cemiyet haya- tnt vücude getirecek bütün İ;timel müessereleri bu yoldan giderek — kendi öz kaldelerini bulup onlara göre tarzin etmek mili varlığın “kendine gelmesi gonselence de sol, o kımlini bulması, ve içine girmiş olan bütün yabancı unsurlardan siyr- larak öz varlığım edinmesi için tutulacak yol milliyetçiliktir. Bu suretledir ki orwilii o kâyatımız muasır medeniyette İâyık olduğu mevkli bulur, Şu halde inkilâbin evlâd olan bugünkü nesle düşen en birinci vazife içtimal hayatımızın “Milliyetçilik, undesine göre terlemesine, terakki ve tekö- mül etmesine çalışmaktır. Prf. Halil Nimetullah Vatandaş 25 teşrinevvel ra riyet yıl dönümüdür. O gün Himayei etfal ro arzularını İstanbul İcra reisi Ahmet Rel Yeni İcra ve iflâs kanunu Şerhi 2 Cilt İmçesin büyük hekuk lalenin eee ve bilin m miz nazara alınarak nazari ve nm: meleri barik: ola bu eserin bar cildi ali Var, Cihan ve İkbal kürüphenelerinde ( 150 ) kuruşa sarılmaktadır. Cümhuriyet bayramında kadıköy iskele (zerindeki (otanta, Gazla ve dns Simi Salonumuzda 29 Teşrinewel 1929 Salı günü büyük Cümbhuriyet bayramı şerefine saat 12 den 24 de kadar dovam eden cazbantla beraber muh- telif eğlencelerin tertip edildiği ayrıca ilâve olunur. Cazbant - Dans - ve sair eğlencelerle mühterem müşterilerimizin her hususta tatmin etmeğe çalışacağız. Kışlık lokanta ve birahanesi açıldı ! Her akşam çalgı ve konser ven çekilmiş soğuk bira : Kabristan sokak 44 - R> Telefon: BO. 1416 46 ; 2 “ Millet mektepleri m (Üst tarafı EY inci sayıfamızda | İstanbulda Bi sene 700 halk mektebi açılacak, her sınıf 30-40 kişilik olacak- tır. Maamafih (o tehacüm karşısında mekteplerin da- fazla olabilmesi için bütün tedabirler alınmıştır. Geçen sene mekteplör iki kısımdı. Birisi hiç oku- ma yazma < bilmiyenlere mahsus olup 4 aylık devreli (—Oolan, © ötekisi okuma yazma : bilenlere mahsus olupta 2 aylık olanlar, Bu seneki de iki sınıf yapılacak fakat her ikisi de 4 der aylık olacaetır. Birisinde; gene eskisi gibi, hönüz okuma yazma bilmi- yenlere ders verilecek, ö- tekinde geçen sene okumuş olanlara iptidâf ve umumi malümat verilecektir. Bu suretle geçen sene okuya mamış olanlara bir fır sat verilmiş olduğu gibi okumuş olanların fikri ter- biyesi de yükseltilmiş ola- caktır. Ayni zamanda ellerinde şehadetnameleri ( olmıyan- lar, mekteplerde imtihan verebileceklerdir. Zira ta limatneme abkâmına riâyet etmiyenlere, bu sefer kat'i surette maddeler tatbik edilecektir. Halkın mekteplere de- vam saatlari ibtiyaca göre gece ve akşamları olarak tesbit edilecektir. Dersler ilk mektep mu- alimleri tarafında verile cektir. Bu suretle yakın bir za- manda yalnız İstanbulda 50,000 kişinin daha oku- ma yazma öğrenmesi te- min edilmiş olacaktır. Diğer taraftan C. H. Fır- kası da bu işi ekemmiyet- le kavrıyarak dün bütün şubelere şu tamimi gön- dermiştir, *i mektepleri açılacak. derslere başlıyacaktır. | tün ye millet ve, teşrinsanide millet. mekteplerindem istihdaf e- dilen mukaddes gayenin temini hususunda pök mü- him vazifeler teveccüh et- mektedir. Büyük kurtarıcımızın cs- hâlet denilen ön menlur duşmana karşı açtığı bu mühim seferberlikte fırka teşkilâtımızın hemen hemân bir askerlik şubesi şeklin- de vazife almış bulunacağ asla nazardan uzak tutul mamalıdır. Hükümet tı kilâtı kanun ve nizamatın kendisine emrettiği vezaifi ifaya çalıştığı sırada deği yalnız teşkilâtmiz. aza) faalesinin, sureti mutlakadi bütün fırka arkadaşlarımı: zın, memurini devlete eldeni gelen müzahereti yapmakl, beraber inkılâbın tam ferini isli SP bu ulvi teşebbü: aşıkâr olan are far let mekteplerine bir. evvel kayıt ve devamı için mahallât ihtiyar heyetle rile temas ederek her ti lü teşvikat ve targibatin hararet Ve ciddiyetle ve takibi ve şimdiden çı karılması lâzımgelen da larla ilân edilecek n "küşat gününde bu büyü günün şeref ve chem- öle mütenasip tezahü- .. ANİ $ DOKTOR ç Ahmet Hâmit: saçFirengi ve Züb- ; ni mütehassıs Galata, Yayvan caddesi Atina - bankaşı yanağa

Bu sayıdan diğer sayfalar: