11 Ocak 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

11 Ocak 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4. — VAKİT. 11 Kânunsani 1930 Fuzuli hakkında İki büyük cilt teskil eden Ermenice bir eser çıktı. “Fuzuli,, atlı bir eser. Bu lisanı bilmediğime (ömrümde birinci defa olarâk acindım, ve bir ta- dığın lüfuna (sığınarak kitap hakkında toplu bir malümat €- dinmiye çalıştım. Kitap, Katolik Ermenilerin sabık baş papası “Keork Terzi- | başyan,, ındır, ve rahmete lâyık ölünün, hemen bütün hayatının olgun devrini doldurmuştur. Kendisi eserinin o başlang.cın- da: “Bilirim, bu kitap çıkınca birçokları bana sitem edecekler; fakat onlar unutmasınlar ki Fu- zuli, düryaya pek seyrek doğan büyük insanlardan biridir. Me- deniyete hizmet için bu muaz- zam işe giriştim,, diyor. Fihristini tercüme ettirdim. Fuzulinin bütün eserleri tahlil edilmiş. Hatta Arap ve Acemce divanlan hatta yirmi sene evve- line kadar edebiyat âlemimizce mechul olan «sıhhat ve maraz» bile. Fuzuliye dair tarihi mali- mat verilirken, onun, asrı, mu- hiti, muasırları, hakkında etraflı tetkikler de ihmal edilmiyor. Keork efendinin Fuzuliye dair İmanı, onu Petrark ile mukaye sesinden de anlaşılıyor. Biri Av- rupa armonisinin mümessili, öte- ki şark melankolisinin timsalidir. Aşk mefküresinde ikisi de ayni derecede (o büyüktürler, diyor. Bu münasebetle «Lavra» ile “Leyla ve Mecnun,, eserleri mü- kayese ediliyor, Eserin üç ve dördüncü ciltleri daha çıkmamıştır. Zaten onler olmasa da Fuzuliye dair kütü- panelerimizde bu kadar etraflı, mufassal bir tetebbü mahsulü yoktur. Şimdi çıkmış bulunan iki cildi “1000,, bin sayıfevi ge- çiyor. Kemmiyetin okeyfiyetçe dolğunluğunu görmeseydik bu Tarım asm evvelki VAKIT 11 Kânunsani 1880 YO Muâdı isa alerhisselâ- mın velâdeti gününe mü- sadif gün Filbede saariki, âç raddelerinde bir fırka milis askeri arkasında haylı Bulgar olduğu hal- de Rum pairikönesine aif kiliseve duhvi eyledi- ler. Oivakit dua kıraat eimekte olan Rum papası Jandarmalar tarafından tevkif olunarak halk ile beraber gelmiş olan bir Bu:gar papası icrayı me- rasım etmeğe müba;eret eylemiştir. Milis askeri, Bulgar metrepolidi o Panartos #arafından verilen ©mir üzerine bu harekefe 1e- şebbüs evledığıni beyan ediyortar. Bazı müzakeraffar $on- ra kilsenin anahtarları flleko Paşa hezrefler'ne getirilmiş ve kilise oahi bir mikdar askerin tahı nezaretine vazedilmiştir Şehir derununda hevecan mevcuttur. Asker kollâ ! F sokakta gezivorlar. rakam üstünde elbette durmıya- caktık. Fuzuliyi bütün şark şairlerine tercih edenler çoktur. Henüz yaşıyan nesil içinde onu bütün derinliğile anlıyanları da tanıyo- ruz. Fakat bunların çoğu bağını sormadan üzümünü yiyenler gibi hareket ederler. Gazelleri eski ve ruhani bir şarap zevkile içerler. Bundan aldıkları lezzet, onlara yeter. İlim kafasiyle çalışmaktan adeta çekinir gibi bir halleri vardır. Şairi bütün varlığı ile görürlerse, tılsımı bozulmuş bir hazine haline | girer sanırlar. Roma dartilfünunundan teoloji doktorluğıyle çıkan Keork efen- di, zevk ile ilim aşkını birleş- tirmiş ve bu iki türlü büyük esere can vermiştir. Kitabın fiyatı iki lira olduğu halde iki bin nüsha satılmış. Halbuki gene Fuzuliye dair bir tetkik yazan Süleyman Nazif bu kabulün onda birine bile na- il olmamıştı. Hem o kitap sade bir tetkik değil aynı zaman da bir san'at eseri olduğu halde, Acaba ciddi eserlerin yoksullu- ğunu birazda bu kabulsüzlüğe mi vermek lâzim gelecek. Ha kikat şu ki bir şairimiz ölümün- den yüzlerce sene sonra bir abi- deye mazhar oldu. Fuzuliyi se- venler, ona en güzel hizmeti bir şükran çelengi ile minnetle- rini göstermelidirler. Seyyah Türk kadınları to landı Üst taratı bi sayıfamızdadır | Fedakârlık ihtiyaç karşısında mahrumiyet ifade edebilir. Hal- buki istenen biraz fıragattir. Milli iktisat bugün bizden gi- yinmemeyi istemiyor. Giyinirken dahilde bulunan şeyler için ha- rice para verilmemesini istiyor. Milli iktisat bize aç oturup para biriktirin demiyor. Komşumuz Bulgarlar kadar milli mesailde fedakârlığı göze almıyacak bir vatandaş var mı. dır | Hanımlar, Bu farka, bu israfa iel | mül artık son hadde gelmiştir. Tehlikeler belirmiştir. Bu israfa biraz da biz kadınlar amil olduk. Bu elli milyonun birkısmı harice kadın elile çık- İ mıştır. Fakat artık çıkmıyacaktır. Siyasi, içtimai mücadele ve | inkılâplarda tereddütsüz meyda- na atılan Türk kadınına bugün mühim ve büyük bir vazife düş- İ mektedir ki o da siyasi, içtimat vaziyetimizle mütevazin bir va- ziyeti iktsadiye ihzarına çalış- | maktır. Buna çalışacağız, istiklâl mü- cadelesini bin bir mahrumiyet, bin bir fıragat içinde başaran İ Türk milletinin bu mühim mü- cadelede de muvaffak olacağına eminim, » Nakiye hanım cemiyet hak- kında daha bazı sözler söylemiş, hanımları cemiyete aza kaydo- lunmağa teşvik etmiştir, Nakiye hanımdan sonra #ana- yı birliği umumi kâtibi Nâzım Nuri bey kürsiye çıkmış, yerli fabrikalar hakkında uzun izahat vermiş, çıkarılan bazı şayıalar eden keork efendinin mezarma | ” “ ellerinde | eksik kız çoçuklar», bir kısmını Türkuazdaki güzeller balosu Ün tara Sincz sayıtamızdadı! gelip te içeri girmiye muvaffak İ olanlar, güzellik kraliçeliği nam- zetlerinin “ahibba, evidda ve taallükat,, larda buna inzimam edince kalabalık tasavvurun fev- kinde bir dereceye çıkmıştı. Eğer bir balonun mu vaffaki- yetini “ renk ye şiir ,, içinde geçişini temin eden amil görül - memiş bir kalabalık ise, Gü- zellik balosu muvaffak bir balo olmuştur diyebiliriz. Baloya davet edilip şitap edem ler şehrin hakikaten yüksek ta- bakasına mensup olanlar ve s€- faret erkânı idiler. Bu meyanda telefon rehberlerinde isimlerine tesadüf edilebilen zevat ta vardı. Türkuazın iç, yemek salonuna | girilirken kapıdan muayyen bir ücret mukabilinde yemek vesi- kaları almıyordu, Fakat içerdeki | kalabalık hizmet edilmesini im- kânsız bıraktığı için birçok kim- seler yemek yiyemediler veya bu ücret mukabilinde ancak iki sanduviçle iktifa ettiler. Güzellik namzetleri çay salo- nunda oturuyorlardı. Bunların mühim bir ekseriyetini « giyin- mesini bilmiyenler » bir kısmı- armut şekerleri «ayna ile anlaşmış güzeller», bir kısmını da «teferrüat İtibarile güzeller », ve gen kısmını da «meşhur kadınlar mukallidi gü- zeller» teşkil ediyordu. Ya'nız içlerinde hiç iddiası olmıyan, gayet sade giyinmiş, boyasız,muhteriz, ve eminim sade yakınlarının ısrarı ile müsabakâ- ya girmiş, siyah saçlı, kendi balinde güzel bir taze vardı: numara. Geçen senenin en güzeli inti- bap edilen Feriha Hanım Greta Garboyu ( takliden giyinmişti. Bunu zeki bir hareket olarak telâkki ediyorum. 13 numara. Kleopatrayı taklinden “meşum kadın,, kıyafetine girmişti. 3İ numaranın « heyecandan olsa ge- rek - dudağı uçuklamı, 15,50,66, 19, 29. 5, 61, 1,66 numaraların yegâne meziyetleri “ genç kız,, halleri, Bunlardan birisi başıma kıra- liçelik tacmı şimdiden takmış, fakat ne yazık ki tualet o ka- dar sıkı ki “mişlen ,, lâstikleri reklâmi gibi olmuş. Büyük iddia ve reklâmlarla takdim edimiş olan Paris mev- rüdelerinden Ben Rubi hanım, “Ziya şehrin,, den ancak “Rue de la Paix,, nin likidasyon A İN hakkında da bağıra bağıra, — Türk fabrikaları yerli mala rağbet üzerine fiyatları arttır mamışlardır. Bunlar bethahların | çıkardığı şayıalardır. İnanmayınız Türk hanımları, demiştir. Bunu | müteakik yerli kumaşlardan el- bise giymiş hanımlar salonda dolaşmışlar ve elbiselerini gös- termişlerdir. o Hanımlar ayağa kalkarak canlı modellerin öze- rindeki elbiseleri ve diğer yerli malları uzunca tetkik etmişler- dir. Toplanma saat dört buçuk- ta nihayet bulmuştur. Gelecek cuma günüde erkekler için bir toplanma yapılacaktır. tuvaletierinden birisini getirebil- miş. 40 numara elektrik ziyalarıni çehresinin akislerine “ültre vi- yole ,, ziyaları kadar devalı bir surette içtimale fırsat bulabil- miştir. Güzeller, sanki bir boks ma- çında bütün sikletleri temsil etmek omecburiyetinde imişler gibi, ağır sikleti de tüy sikleti olduğu gibi temsil ediyorlardı. Uzun etekler modası bu ba- loda birçok çirkin ayakları da örtüyordu. Nihayet müsabaka başladı. Güzeller dans mahalli- ne çıkıp bir daire teşkil ettiler. Müzik bir marş çalmıya başladı ve daire, orta oyununda olduğu gibi kolbaşıyı takiben dönmiyo başladı. Fakat derhal bir meraklı ka- filesi dans yerini işgal edip kımıldanmıyacak bir vaziyette sıkışıldı. O aralık fotograf ve sinema almabilmesi için büyük jüpiter lâmbalarının çatırdıyan ziyası parladı ve « Mefistofeles» gibi bir adam: — Kıpırdamayınız, resim alı- niyor. Diye herkese poz vermiye başladı. İşte o zamen birçok smokinliler güzellere sokularak konuşurmuş gibi pozlar almiya, yan gözlerile resim almıp alın- madığına bakmıya başladılar. Seyircilere (gelince. (Esasen ecnebilerin ekseriyeti, bir çok yüksek aileler çoktan çıkmış “ Unyon Fransez , in balosuna ve başka yerlere gitmişlerdi. Geride kalanlar sandalya ve masaların üzerlerine çıkmışlar, onlar da sıkışıp duruyordu. Bir an gözümün önüne eski düğün evlerindeki koltuk mera- simi ge'li. Hakikaten O eksik olan tarafı para atılması idi. N tekim bu suretle güzellerin teşhiri kabil olmıyacağı anlaşıl- dı ve birer birer müsabıklar masa üstüne çikanldı. Reyler toplandı, propagandalar yapıldı. Neticede müsabakaya (o girip “ abandon,, edenlerden tebaki eden 20 kadarı bir başka tasnife tâbi tutulmak üzere ayrıldı, » Bu münasebetle Yunanistanda Yunan güzellerinin nasıl intihap edildiğini hatırlatalım. Evvelâ vilâyetler birer güzel intihap ederek umumi Ova- liliklere ayrılmış olan merkezlere Trakya, Makedonya, v.a, .. gü- zellik kraliçeleri yapılmıştı. Bun- lar arasından da Yunan güzeli seçildi. Bizim, burada nihayet biraz merak alâkasından fazla kıymeti olmıyan bir balo neticesinde Türkiye güzelini intihaba kal. kışmamız, öyle zannediyoruz! ki fezla bir iddiadır. Ve her kes gördü ki, müsabakaları seyreden- ler arasında bir çok hanımlar, hatta Türkuazda hizmet eden küçük bir rus kızı gözellik kıra- liçesi namizetlerinden çok daha fazla güzeldi. “Siz ne dersiniz, Fa, TL lira ali Güzeller balosu (Gumburiyet refikimizin ver- diği baloya gelen kalaba- hk, bana bir kerre daha anlat- mış oldu ki insanda asıl aç olan mide değilmiş, gözmüş, “ Aç gözlü, tabiri de bu sebepten meydana çıkmış olacak. Onun için bu güzel balonun davetlileri içinde bir çokları büfeden hiç bir şey alamadığı halde şikâyet etmediler de ka- labalıktan dolayı güzelleri göre- miyenler sızlanıp durdular, Ben de ilk “Paradk,, da, ge rilerde bulunduğum için güzelleri görememiştim. 79 kilo olduğum için, herkes gibi, masaların üze- rine de çıkamadım. Fakat şikâ- yetçi değilim. Numaralı güzelleri O görmek için bakışan numarasız birçok güzeller vardı ve ben onları doya doya seyrediyordum. Sonradan tanıdığım genç bir hanıma güzeller hakkındaki fik- rini sorduğum zaman o da he- men hemen ayni fikirde bulun- du: — Bizim...... hepsinden güzel; numarası olmamakla beraber! * Beyinsiz! gveki akşam Balıkpazarından öteberi aldım, vapura ye- tişmiye uğraşıyordum. Köşede üstü camlı bir tabla içinde haşlanmış baş satan bir satıcının başında toplanmış üç kişi gördüm. Pazarlık ediyorlar- dı. Geçerken kulağıma şu söz- ler çarptı: Müşteri — Peki, | istediğin parayı vereyim, ama, bunun beyni yok! Satıcı — Elbet olmaz, hangi baş beyinli ki?... Toplu İöne Kürcüstanda Sovyetlerin eline geçen bir petrol imtiyazı Son gelen Sovyet gazeteleri yeniden bir İtalyan imtiyazının Sovyet hükümeti eline geçtiğini haber vermektedir. Bu imti- yaz şirketi Çırakta (Gürcistan) petrol istihsalini derubte etmiş bulunuyordu. «odlu yurt» “VAKIT,INTAKVIM Cumartesi “>< Kânunsani $ 1930 (Os Güneşin doğuşu: 7,25 Güneşin batışı : 17,00 Ayın doğuşu : 712.27 Ayın batışı : 441 Namaz vakitleri Sabah Öğe İkindi Akşam Yatm İmsak 859 1222 1447 1700 1837 0640 Bugünkü hava Mev balulla , rüsgür poyrandır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: