5 Mart 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

5 Mart 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—4— VAKIT 5 Mart WATT Yüzellilikler çÜst tarafı birinci sayıfamızdadır) Bu neşriyata göre Türkiyenin | Şark vilâyetlerinde yeni bir Kürt isyanı o muş. İsyanın sebe- bide sırf Türk hükümetivin Şeh Sait meselesindenberi bu hava'ide tatbik atmekte olduu tazyik siyaseti imiş, Bununla | beraber Türk hükümeti isyanı Kürtlerle ermenilerin müşterek tahrikâtına atfetmiş ve isyancı- lara karşı mukabil bir tetbir olmak üzere işi bin Ermeni Şark vilâyetlerinden o Suriyeye tart ve tehcir olunmuş. Tehcir edilen Ermenilerin hali o kadar acıklı imişki (Cenevre) Salibiah- mer cemiyetinin insani kissiyatı- nı harekete getirmiş. Bu cemiyet tarafından Suriyeye yardım hey'et- leri gönderilmiş. Yüzelliliklerin naşiri (o efkârı olan. varakpare bu tarzda yazılar yazdıktan soma şu sözleride ilâve diyor : Vakıa Kürtlerle Er- meniler arasında bir toplantı olmuş. Fakat bu toplantı tabri- kât maksadile olmamış. Bslâkis Şark vilâyetlerinde yeni bir isyan yukuna mani o mak için imiş., İşte bahsettiğimiz fesat vara- kasında dikkate şayan gördü- ğümüz noktalar bundan ibaret- tir. Şark vilâyetlerimizde büyük bir isyan vak'ası omuş, hükü- metçe tenkil tedbirleri alınmış. Sonra da mukabil tedbir olar (5000) ermeni hudut harici çıka- ri mış. Memleketin bir köşesinde bu kadar mühim hadiseler oluyorda koca. Türkiyede tek bir kimse- Bin haberi olmuyor. Buna rağmen “ Paris , teki yüz ellilikler ma- tümat alıyor ve neş'eleniyor. İşin hakikati meydandadır. Şark vilâyetlerimizde büyük bir syan değil, en küçük bir hadise bile olmamıştır. o Binaenaleyh mahut hiyanet varakasının. neşri- yatı sırf tasnisttan başka bir şey değidir. Tasniattan maksat ta Türkiyenin dahili vaziyetini ka- ranlık © göstererek oduşmanlara ümit vermek ve on'ardan hizmet bahşışı koparmaktır . Şimdi vaziyet: bu suretle tes- bit ettikten sonra biraz tetkik edelim. Bizim bü hainane neşriyaltan anadığımız şey şudur: 1 — Yüzellilikler ile bunların kend'lerine hizmet ettiği Türkiye düşmanları Ermeniler ve Kürt er ârasında tahrikât yapmak p'â- umdan hâlâ bir türü vazgeçe- miyorlar, 2 —Bu adamlar bariçleki duşman'arı o Türk iye aleyhine tahrik etmek için o muhayyel isyanlardan bahsediyorlar. Hatta | Cenevre ) Salibiahmeri gibi beyne.milel insani maksatlarla müteşekkil O müesseseleri (bile gifai ederek inseniyet namına paralar Okoparmağa, hariçteki bitaraf efkârı aleyhimize çevir- meğe Çalışıyor ar, İşin bu deresini uzaktan tah- min etmek kolaydır. Onun için bu cihetleri tabii görürüz, Yalnız mevzuu bahsettiğimiz aeştiyat arasında bir nokta var ki bilhassa tamik ve tetkika değer. “Bu nokta da şu dur: Şark vilâyetlerimizden 5000 kişi kadar Ermeninin Suriyeye tarat ve their edilmiş olması | sfsanesi | Biliyoruz ki şark vilâyetleri- | * “ sti ilk il Gali, 1930 Bir tashitı Bern gün ern'le çalışma- | nın verdiği sersemlikle o'a- cak, dün yazdığım bir fıkrada akşam refikimizin muharrir erin- den Hoca İdris efendinin ismini Hoca İshak efendi diye yazmışım. Hoş, İshak da bir hocaya ya- kışık alır bir isim ama neyse tashih edeyim! Br cemiyet Birisi gazete okuyordu : “Yeni bşekili Gelem har vü mes hayvanat cemiyeti mühim teşebbüslerde bulunmaktadır. ,, Arkadaşı onu dinliyordu ve hayret ederek sordu : Ya! Onlar da cemiyet yap- mışlar demek? Toplu fine ——— m — mizden hudut haricine çıkanıl- mış bin erce değil, bir tek Er- meni yoktur. O halde bu tasni- atın sebebi ve mahiyeti ne oia- bilir? Türkiyeden herhangi bir şe- kilde yapı'mış bir tehcir hare- keti bulunmadığına göre acaba Fzansız mandası altında ve ce- nup hudutlarımızda aleyhimize bazı tertibat mı yapılmaktadır? Suriyenin cenup hudutlarımıza akın yerlerinde Fransızların bir mel iskân siyaseti takip ettiklerini biliyoruz. Burada şimdiye kadar top'an- mış olan ermeniler arasından yersiz yurtsuz 5000 beş bin kişi ayınp kendilerine Türkiyeden tehcir edilmiş insan'ar süsü ver- mek, ondan sonra bun'arı gös- tererek ( Cenevre) Salibiahmer cemiyeti gıbi bitaraf beynelmilel teşkilâtları iğfal eylemek kolay- dır. Acaba Surye toprakları da- hilinde bu tarzda bazı sun'i tertibat yapılmıştır ve hariçteki bazı bitaraf ecnebi ve sahte tertibat bir hakikat şeklinde gösterilmiştir de şimdı hiyanet propagandasını tevsi etmek içın mesele gazetelere mi aksettiril- mektedir ? Fikrimizce Oyüz elliliklerin neşriyatı arasında bu cihet tab- k'k edümek iâzımgelir. Fransa hükümeti ile hükümetimiz ara- sında son zamanlarda bir dost luk misaki imza edidi. Bu mi- sakın benüz mürekkebi kuru- mamış iken (Paris) te yüz elli- liklerin aleyhimize açıktan açığa tıhrikat yapmağa, diğer taraftan gene Fransız mandası atındaki Suriye topraklarında | tertibat almağa o başlamasarı bakıkaten şayanı dikkattir. Bu hadiselere bakınca Cümburiyet Türkiyesi ile dost.ük misakı imza eden teşkilâtlarının © nerelerden ve yardım aldıklarını an amamız lâzım değil midir? uehmel Asım net kuvvet Çarşamba Mart 1930 Posyon yortusu (Kat) Güneşin doğuşu: 6,31 — batışı ecel dan 18,04 Ayın doğuşu : 8, 349 2? — baki: Namaz vakitleri Seben Öğie ikind SOT 1225 1637 Bugünkü hava Rözydr hafif Poyraz , hava bulutlu olcaktır. Akşam Yar 1804 İmnmak 1034 480 Ruhi Beyin dette sinden: 14 Bu bilmece gibi konuşma- dan bir şey anlamadım! Nasıl yavrum, sizin el çabukluğunuz buna benziyor mu ? demek | — Çok deği", yalnız birkaç nümune | — F.kat biz tesadüf etmedik. — Hususi bir yerde bu'unu- yor'ar, sokağa çıkmıyorlar da, onun için göremediniz ; ben sizi | kadar gözden geçiriyordum. onların bulunduğu yere götü- rürüm. Genç madam biraz tereddit'e | sordu: — Bze bir fenalık yapmaz- lar mı? — Hayır, emin o'unuz, Sizi görünce birer heykel gibi hare- ! ketsiz dura"aklardır. — Tuhaf şey! gideceğiz ? — Üç gün sonra, cuma günü gelir alırım. Hakikaten cuma günü M. ve Mm. Ka... i alarak yeniçeri kı- yafetanesine götürdüm. — İşte, dedim, kavuklu Türk- leri bir burada, bir de Avrupa ve Amerikalıların hayalinde gö- rebilirsiniz. Ne zaman ....... Aradan epey zaman geçmiş, bu genç ailenin en samimi dostla- rından olmuştum. Bir Noel gecesi, evlerinde ya- pılacak, pek mütevazı bir eğlen- ceye benide davet ettiler. İca- bet edince, bu eğlencenin cid- den mütevazın mütevazu oldu- ğunu gördüm. Davetli'er “yalnız üç kişiden ibaretti. Biri vaktile isede Sair sızca muallimi olan M. Ve... diğeri bir Rum matmazel, üçün- cüs” de bendeniz Ruhi! M. Ka.. keman çalıyor, ma- dam, çok güzel sesile ona re- fakat ediyordu. M. Ve.. yi biç sormayın, bu adam ismini şaraptan almış, okadar şen, okadar nükteci bir adam ki! Tabiatini biliyor- dum. O gece, bizi güldüre gü- düre bayıltıyo'du. Benim iskambil kâğıtlarile yap- tığım, bir iki hokkabazlıklan il- ham almış gibi, M. Ka. oturdu- ğu yerden kalktı, gözleri parlı yordu . — Arzu ederseniz, ben de bir şey.er yapayım; fakat benim- kiler türk gencinin yaptıklarına | benzemez; onun yaptığı şeyler, İ biraz el çabuk uğu ile biraz da i karışık hesaplara istinat Fransanın arkasındakı gizli hiya- | Benım yapacağım tamamile fik- , eder. ri ve manevidir. Merak ettik; bu genç ne yapmak istiyordu adam Ben daha o zaman ruhlara | ait (tecrübeleri (obilmiyordum; böyle bir şeyin mevcudiyetinden bile haberim yoktu. İki sene evvel Frerler miştim. Maverai ilimler namına mektepte okuduğum «metafizik» ten başka birşey de bilmiyor- dum. M Ka..i büyük bir alâka ile dinledim; dedi ki: — Aklınızda birşey tutunuz, ben onun ne olduğunu ize söyiiyeceğim. Hiç böyle şey olur mu? be- nim aklımdakini bir başkasının bilmesine ibtimal verilebilir mi? Diye düşünürken M. Ka... arka- sını bizden tarafa çevirdi. İki dakika sonra: — Hazır mısınız? mektebini bitir- | — Hazır! Dedik; geldi, iptida M. Ve. İ mn elini tuttu, kendi alnına gö- İ türdü;sonra gözleri içine keskin kesk'n baktı, nihayet ne düşündü- J günü söyleyiverdi. Ben bunu, en ince noktalarına — Nasıl buldu, nasıl buldu? Diye kendimi yiyordum. Sıra bana geldi. M. Ka... bende çok zahmet çekmedi ; gözlerimin içi- ne dikkatle baktı. Doğrusunu söyleyim ki, bu bakışın, beni oracıkta eritecek bir tesiri vardı. M. Ka... hemen düşündüğümü söyledi, ve yanağıma küçük bir tokat aşkederek: — Sizin çok istidadınız var! Dedi. Yaaa ! Benim istidadım varmış, ha!l.. Acaip, neye istidadım var ? İşte yeni bir merak daha.. Ne ise bunu sonra oanlarız; fakat bu adam, beyinlerin içini nasıl okuyor öyle ? Bunu öğrenmeliyim, diyordum. Tecrübeler bir iki defa teker- rür etti, M. Ka... bepsinde mu- vaffak oldu. Yanında duran omuzuma vurarak : Nasıl yavrum, dedi, sizin el çabukluğunuz buna benziyor mu? klar, bir eyi — Hakkınız var, şimdi sıra bana gelecek. — Siz de ne yapacaksınız? — Hepiniz birer şey yaptık- tan sonra ben seyirci mi kala- cağım?Biraz da benim marifetimi görmek istemez misiniz ? — Elbette, madam, istirham ederim; lâkin, bilmem ki, kocanız aklımı dağıttı, sizde muhakkak, ruhumu perişan edeceksiniz. (Bümedi) | 3rükselde bir hokkabaz Ç mi kimya ie hikmeti ta- üyenin bokkabazlığa tat- kinden ibaret olan bazı ai veliyatındaki esrarı keşfe- dene altı bin frank vere- ceğini i'ân eylemekle Pa- risten iki kimyacı Brüksel- de zuhür eden bir saç bo- yası her gün sabun ile yıkanmak üzere altı mah saçlardan zail olmaz ve hiç belli olmayıp bir takım bo- ya'arın baş sinirlerine ver- diği mazarratı vermez imiş. Pariste encümeni etibba demi insan hakkında pek çok — istikşafatı (o cedidede bu unup kanın fakirliği de- nilen illetin def'i için yeni çareler bulmuştur. Peştede yeniden bir nis- van hastanesi tesis olunup bunda nisvanın kendilerine mahsus illetlere ayrıca İo- calarda ve ileli umumiye ile malüle olan kadınlara başka Jecalarda müdavat edilmesi mukarrer imiş. Mm. Ka... madam, fevkalâde Yarıması?. ercelki : VAKIT 5 MART 1680 ! kafilesi gecmiş, hatta bu Ü a yama İNEN SN Yİ “SE ZN Bayramı temaşâ' “Temaşa serlevhaların m€” hur bir şairimizin inbi altında olduğunu bilmez değili Fakat, dün evde cumbaya y8* lanarak pençereden etrafı se)" ederken ,dilimden hiç “ bayram temaşa » kelimeleri düşmüyordö Evet, bayramı temaşa etti” Daha doğrusu bayram yapabile mes'ut insanları seyrettim. Dışarda tam bir bahar havs# vardı, Güneş, ılık değil sıcaktı. Bayram sanki havaya geçmişti, sanki gökler de ba; yapıyordu. Pencere pervazlarında ser öyle taşkın ötüyorlar, örle yaramazlıklar ediyorlardı ki yatf yavaş benim gönlümdeki gaf bulutları sıyrılmağa, benim © içim açılmağa başladı. İ İlk önceleri, olgun sal karşısında uzanamamanın & gidermek için “adam sen bunlar üzüm değil, koruk!,, di; tilki gibi, önümden geçen ii dalgalarma biraz acıyarak yordum. Büyük kamyonlara istiflen çocuk kalabalıklari neyse uçan otomobillerin kaldırdığı t bulutları içinde yarısı görünü yarısı görünmez esatir mabl: lerma dönen koca koca ad lara, süslü hanımlara şaşıyordu Herkes Ihlamura doğru gidiyo du. Genç, orta yaşlı, mektep asker, başıbozuk herkes. yolda sabahlıyan iki davul, b kaç zurna ile bir zevk ve hür ve çok renkli nehrın-iik ia) rını onlar teşkil etmişlerdi. Bir aralık önümden kepazelik zengin bir maskara kalab geçti. Onlar da Ihlamurun yolu tutmuşlardı. En önde gide! taşıdığı tavan süpürgesi, tam heyete lâyık bir bayraktı. çenleri gittikçe artan bir dikka! seyrediyorum. Meselâ ilk larını nöbetleşe taşıyan şu b birlerine çok yakın yürüyen çil belli ki henüz evliliğin ipek mendi ile yumuşak bağlar için! İzd daha onların omuzla zincir ağırlığını duyurmamış. Onların ardı sıra yürüyen ? başka aile var. Erkeğin çatık. Şişmanlığın lütfu ile g görünen kadın, belkemiği iği miş kocasının yoldaşlığını yük gibi taşıyor. Etrafına * mahzun gözlerle bakıyor ki, © dilile:““Şu mel'un teliin bana | tği zulmü görüyorsunuz yi diyor. Sonra bir çok çiftler ! ba geçti, teşhisinde hiç zo! çekmiyorum, Etraflarına kor” korkak baş döndürüşleri ön ne çıkan ilk tenha sokağa 64) * ları görmek ! bol yeter. Bayramı böyle istiyen'er için düm, istihfaf ettiğim eğlence biraz da kıskandığımı 689 rum, Hem mademki onlar € nebiliyorlar, zevklerinin tam ması için benim fetvamı mı P liyecekler ?... Yeni tefrikamı? Montekarlo rezaletleri MEP EEFirv rr x<İFse 8 SE

Bu sayıdan diğer sayfalar: