18 Temmuz 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

18 Temmuz 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 — VAKIT. 18 Temmuz 1930 ——— Burnunu s okan k Bir ingiliz gazetesi, eşkiyanın Rus- yadan yardım gördüğünü iddia ediyor Devli telgraf gazetesinin Istanbul muhabiri gazete- sine şu felgrafi çekmiştir : “Ağrı dağındaki eşkiyanın ten- kili harekâtına dair neşredilen bir tebliğe nazaran Ararat ve Süphan dağı civarında şiddetli harekât de- vam etmektedir. İki kısma bölüne- rek tepelerde muhasara edilmiş o- lan şakiler, nevmidâne harbe de- vam etmekte iseler de Türk asker- leri bunları taraf taraf imha et- mektedirler. Asilerin Van ile Ba- yezit arasındaki muvasala hattımı kesmeğe teşebbüşleri akamete uğ- ratılmış olup tebliği resmiye naza» ran birkaç gün içinde isyan harekâ- tı bertaraf edilecektir. Türkiye'de bu şekilde vaki olan herhangi bir hâdisede mutat oldu- ğu veçhile isyan erbabının İngilte- re'den para aldığı söylenmektedir. Bolşevik tahrikâtçıların bu ta- rafta faaliyette bulunmaları şüphe edilmiyecek bir hakikat olduğu halde Türk gazetelerinden hiç biri bu hareketi muhterem ve birader cümhuriyete isnat etmeğe cesaret e dememektedir.,, Görülüyor ki bu telgrafın birin-! ei kısmı şark hududumuzdaki is- yan ve şakavet hâdisesi hakkında Türk © gazetelerinde neşredilmiş bazı haberleri hulâsa etmektedir, I- kinci kısmı da bu isyan ve şakavet hâdisesinin men'şei hakkında Türk gazeteleri tarafından vukubulan neşriyatı tenkit eylemektedir. (Deyli Telgraf) gazetesi muha- biri isyan ve şakavetin esbabı ara- sında bir ecnebi devletin parmağı bulunmasını kabul ediyor, fakat bu parmağın İngiliz değil, Rus ol- duğunu iddia ediyor. Filhakika Türk matbuatı isyan çıkar çıkmaz bu işte bir ecnebi tahriki bulunma- #ı ihtimalinden bahsetmiştir. Fakat matbuatımızın bu hususta izhar et- Kaçırılan Rus Jeneralı Jeneral Kutepof Pariste çıkan bir Rus gazetesi bu es- rarengiz hadise hakkında ifşaatta bulunuyor Bundan bir müddet evvel be- yaz Ruslardan olupta Pariste ikamet eden Jeneral OKutepof, günün birinde esrarengiz bir surette kayb- olmuştur. Bu adam hak- kında Paristen Deyli o Telgraf gazetesine çeki- len bir telgraf- ta şu malömat verilmektedir; “ Thtilâlciler- den M. Burçof tarafından Pa- riste neşredilen “Koz komün,, gazetesinin ver- diği malümata göre (o Jeneral Kutepof ölmüştür. Hatırlanılması lâzımgeldiği veç- hile bu yılın başında bu adam Paristeki Rus ajansları tarafın dan yakalanarak zorla bir oto- mobile atılmıştı. Ondan sonra kendisinin Moskova civarında bir manastırda mevkuf bulundu- ğü şayi olmuştu. Bu Rus gazetesi, bu hadise Ceneral hakkında mühim tafsilât verece- | tiğişüphe sebepsiz değildir. İsyan- da methaldar oldukları muhakkak) olan yüz ellilikler ile diğer bazı Şeyh Sait isyanı mahkümlarının hududumuza civar bulunan ecnebi topraklar üzerinde âdetâ himaye görür bir şekilde yaşamaları, 2- çıktan açığa oralarda Türkiye a- leyhinde faaliyetlerde bulunmaları- na başka ne mana verilebilirdi? Eğer isyana âmil olan bu adam- n Rus topraklarında da himaye görür vaziyette faaliyet sarfettik- lerini görmüş olsaydık ayni şüphe- yi Rus hudutları dahilindeki bazı ecnebi teşekküller hakkında da iz- har ederdik. Şu ciheti açıkça söylemek isti- yoruz: Biz ne bugün İngiltere'de iktidar mevkiini işgal eden Amele hükümetinin, ne de Fransa'da iş başında bulunan (Tardicu) hükü- metinin Türkiye Cümhuriyetine karşı dost değilse bile, dürüst ta- vir ve vaziyetini inkâr etmiyoruz. Doğrudan doğruya bu iki hükümet ten birinin , kezalik İran hüküme- tinin Türkiye aleyhine müteveccih muayyen bir maksadın temini için İşark isyanını uyandırdıklarını iddi-| a edemeyiz. Bununla beraber bu isyan ve şakavet âmillerinin doğru-| dan doğruya ecnebi topraklarda yaşadıklarını ve hattâ oralarda hi-| maye gördüklerini nazarı dikkatten uzak tutamayız. Hülâsa cenup hu- dudumuzda bulunan (Halep) te doğrudan doğruya Şark vilayetleri- mize ve dolayısile Türkiye aleyhi- ne bir sui kast hazırlıyan bir takım| Kürt ve Ermeni teşekkülleri bulun- duğunu, Musul'da ve Irak'ta bir takım şüpheli hareketler göze İçarptığını, nihayet İran toprakla- !rı dahilinde bulunan Makü'nun &- detâ şark vilayetlerimiz için. bir fesat ocağı haline geldiğini unuta- İmayız. | ğini ve Jenesalı kaçıran adamın ismini ifşa edeceğini vadetmek- İ tedir. Gene bu gazetenin verdiği malümata na- zaran o Jeneral Rusyaya götü- rülünce bu ka- çırma işinin kü- çük (aktörleri Çekanın emrile kâmilen idam olunmuşlardır . Bu ajanların li- deri elân Fran- sada bulunmak- tadır. Bu memurlar- dan birisi olup liderin emrine rağmen Rusya- ya dönmiyen M. Maksimof da Fransadadır.Bu zat, Rus ticaret mümessilliği rü- "esasından birisi idi. Bu hususta Çeka merkezi Paristeki memurunun muvaffa- kıyetsizliğinden dolayi Paristeki lideri muahaze etmiştir. Kütepof Jeneralın otomobile sokuldu- İ gu zama fazla kloroform kok- | latılması ölümüne sebep olmuş- tur. im ? İSMEN mn : SEYAHAT Koca nerede?.. Yoğikin serin bir hazla bayıl- mış gibi yatan bahtiyar ke- diyi imrenerek okşadım ve ka- pıdan çıktım, Dışarısı fırın gibi yanıyordu. Daha köşeye varma- dan terlemiye başlayınca, kedi- min yattığı serin taşlık, bir serap lezzetile hayalimde canlandı. Şim- di orada açık yakalı, bol bir gömlek, ince bir pantalonla se- dirlere uzanmak ne tatlı, zevkli bir şey olurdul.. Yaza fu- kara mevsimi diyenler, yanılıyor- lar. Kışın bir mangal ateş, bir saç soba İle en zengin salonların hararet derecesini bulmak müm- kündür. Fakat gelin de şu ce- hennemi nefes alınır bir hale getirmiye çalışın bakalım. Gecesi başka, gündüzü başka işkence- lerle geçen yaz, ancak lort ser- mayesi ile karşı durulur bir ta- biat zulmüdür. Sokakta galiba güneş çarpma- sına uğramışım ki, kendini arpa ambarında sanan aç tavuk gibi, ben de bir teviye içinde buz ka- lıpları yüzen yüksek fiskıyeli somakı havuzlar, boş mermer salonlar, soğuktan terlemiş şişe- ler ve boğulanmış meyva sal kımları görür gibi oluyorum. Kibele karışınca, kendimi | topladım. Önümden tıklım tıklım iki tramvay geçti. Pencerelerin- den, kapılarından birer imdat işareti gibi sarkan baş, kol ve bacakları gördükten sonra on- lara binmeyi gözüm tutmadı. Vapur iskelesine doğru yollan- dım. Deniz nede olsa havayı başkalaştırıyor. Hareketin dal galandırdığı boşluk hafif bir serinlikle yüzlerde çırpınıyor. Bir oh! çekerek, -cilt hastalı- ğına uğramış bir hayvan hissini | veren şiltelere- iğrenmek aklıma İ gelmeden oturdum. Fakat aksi- liğin bitmemesi kaderde varmış: Herkesin halsizlikten © sustuğu güvertede, ikide bir, tavus kuş- larının çığlıklarını andıran bir kadın sesi: — Koca nerde? Koca nerde?.. Diye haykırıyordu. Evvelâ mec- zup bir zavallı sanmıştım. Sonra söylediklerine okulak © verince, yesin ser baddine varmış bir biçare olduğunu anladım, Boyuna “Koca nerde?,, diyen kadıncağız kırk beşini bulmadığı için aylığı kesilen «Baremzede» lerdenmiş. Gazetelerde de bu mes'eleye dair acı şeyler okumuştum. İki- sini birleştirince yeni bir dertle göynüm dolu. Hakikaten bu mâaş kesimi, cemiyetin bünye- sinde savma$sı güç yaralar aça- cak bir işe benziyor. Buna nasil karar verildi, bilmiyor ve anlı- yamıyoruz. Seyyah KA ETA ik Maa, bilâ... Bir sinema bileti alıyorsuz. Üzerinde « Maa yüsüm.... kurüş» yazılıdır. Hükümetin resmi dairelerinden birisi gazetelere ilân gönderiyor. Orada «Mas bahçe bir bap h6 tarzında bir yazı gözünüze çarpıyor. Yeni harflerimizle yazılmış bir ibare arasında bu « maa » lar, « bilâ »lar frak üzerine sarık silindir şapka altına Şam hirkası giymek nevinden birşey oluyor. Her halde bu medeni harfleri lığı mahva kalkışan, — Bu haine ben değil fakat siz! su verdiniz. Onun için kendisine| emniyet verilmiş değildir. Salâhattin sonra ilâve etti: — Prens Arnat, sizsulh za- manında gaddar, harp zamanmda münafık bir adamsınız. Bir aralık! Mekke ile Medineyi elinize geçir- mek ve mukadderatımızı çiğnemek! için çalışıyor ve bu yolda yapmadı- ğınızı bırakmıyordunuz. Daha son- ra sulh esnasında hiç bir gaddara- ne harekette bulunmamağa yemin! etmiş, fakat bu yemininizi tutma- mıştınız. Kabahatleri olmıyan a- damları öldürdünüz, buna muka- bil ben de sizi ölümle cezalandır- mağa karar verdim. Buna karşı| bir diyeceğiniz var mı?.... Prens Arnat tam ehli salip zih-! niyetine tercüman olan şu cevabı! verdi: | — Benim gaddar olduğumu vel nahak yere kan döktüğümü söylü- yorsunuz. Bizim müslümanlara ve- jrilen yeminlerimizin bir hükmü yoktur. Biz o yeminlerle merbut değiliz. Onun için aramızdaki mu- salaha ahkâmma riayet etmemekte serbesttim. Sizden af dilemiyo- rum. İstediğinizi yapımız. Sizin di- ninize ve sizin sahte peygamberi» nize lânet olsun! Sultan Salâhattin ayağa kalk- mış bu edepsiz ve mütecaviz gad- darın yüzüne tükürmüş, sonra kı-| İrcrnı çekerek onun ters tarafile yü-! züne bir sille indirmiş ve emir ver- İmiştiz — Bu haini götürünüz ve kelle- sini uçurunuz! Sultanın muhafızları Prens Ar- natı sürüklemişler, cellât bir darbe- cevherin kerametine hamlediyorlar a bu suretle neticelenmiş, resmi ka- bul bitmiş ve reisler çadırlarına gö- türülmüşlerdi. Daha sonra Sultan etrafında du- ran Haldun ile kardeşine bakmış, onlara: — Sizi tebrik ederim. Kahrar manlığınızdan çok istifade ettik. Haydi Bâlebek emiresinin çadırına gidiniz ve onu görünüz, dedi. İki kardeş Sultanın ellerini ö-! perek onun çadırından çıktılar. | Dışarda bir asker onların önü- ne düşmüş ve onları Bâlebek emi- İresinin çadırına götürmüştü. Meli-| fke için muhteşem bir çadır kurul! İmuştu. Sultan Salâhattin esrarkeş:! İlerin taarruzundan ve sui kastların-| İdan endişe ettiği için onu da birlik-| jte getirmeği münasip görmüştü.| | Mesrure Melikenin yanmda idi. İki| İkadım kardeşleri meserret sayhala-| rile karşılamışlar, onları tekrar ha- yatta bulduklarından memnun ol- m sağdan sola yazılmış bir bale getirmeliyiz | * Firar değil! aydar Rifat Bey, tomar H tomar (o müdafaanameler yazdıktan, gazetelere sütun sütun beyanatta bulunduktan sonra evvelki gün sirra kadem basmış. Bu dediğim, gazetelerin yaz- dıklarıdır. £ Miri Oo mumaileyhin firar ettiği kat'iyen yalandır. Bizim sütuna gelen “gayrı resmi, ve “nim resmi, bir habere göre Haydar Rıfat Bey, asla firar etmemiş ve usulü dairesinde seyahate (çıkmıştır. Kendisini rıbtımda Ali Cenani Beyin teşyi ettiği söylenmektedir. Toplu İğne FEDAYİLERİ Salâhaddin dayanamıyarak bağırdı! İ ması büyük bir heyecant mucip miami EE Yazan Ömer ae 2 Alçak! Mekke ve Medineyi alarak müslümaf özünde nemrut herif! m Lİ muşlar ve onları ayrı ayrı kucak mışlardı. Haldun iki kadına son göt” rin muazzam vak'alarını anlat” ondan sonra onların ne halde * duklarını sormuşlardı.. Melikenin söyliyecek bir # yoktu. Gayet rahattı. Onun #j düğü hürmet ve itibar fevkalâde di. Haldun bir sırasını bularak M likeye Emir Haydarm şehit dü: ğünü söylemiş, Melike bundan # derece müteessir olarak ağl, Melike bu adamı bir baba gi verdi. Endülüs'ten onunla te gelirken ondan gördüğü kat tam bir baba şafkatı ve bir baba muhabbeti idi. Zeyö amcazadesine biraz teselli verm için Emir Haydarın kendilerine © raktığı hediyeyi göstermiş, bu zel ve kıymetli mücevheri hepsi v maşa ederken Mesrure onun bs kında şu sözleri söylemişti: — Bu mücevherin maddi Kf meti bertaraf, onun bir de sahibi” iyi talih temin ettiği de meşhurd Bunun elinize geçmesinden dol! size gıpta edecek, battâ size bağlıyacak olanlar çoktur. B: kalsa bunu taşıdıktan sonra biri dikkatli davranmanız icap ği Birçokları Emir Haydarın Sı nezdindeki mevkiini, ikbalini, # kadaşları arasında haiz old makbuliyeti ve itibarı hep bu cevherin kerametine hamlediyiri#” X. i Zeydun cevap verdi: ğ — Demek ki bu mücevher psi çası yüzünden de maceralara u mak muhtemel, ben bu leaf bi birli ra girişmemek için şimdiden ©! istiyene vermeğe hazırım. Haldun buna razı olmadı: — Hayır dedi, merhum dostun!” zun hatırasını saklamak icap edö Onu elden çıkarmak için mutlak mühim bir sebep olmalıdır. — Doğru söylüyorsun, fakat, be vakit dediğim gibi, bana macerf dan usanç geldi. (bitmedi) ğ Çıplak dansözle! Nevyork (zabıtai (o ahlâkiyesi geçen akşam şehrin en büyük tiyatrolarından birisinde doku$' dansöz tevkif etmiştir. Bu dam i sözlerin tevkiflerine sebep üzer” lerindeki (o elbisenin Havvayı andıracak bir miktard# olmasıdır. Polisin tiyatroyu bar” i olmuştur. Giyinmeye vakit bul” | mayan dansözler bir penceredef çırçıplak gözükerek (o « Şimdi | hazırlanıyoruz ciciml» diye bağ” rışınca binlerce halk kahkahs | ile gülmeğe başlamıştır. i Dansözler polis komiserliğinde? hüviyetleri tesbit edildikten sonr# 500 dolar kefaleti naktiye ile salıverilmişler. Trup manaceri hakkında bir tevkif müzekkeresi kesilmiş ise de manacer tehli” keyi görünce avam tabirince cızdamı çekmşitir | Nakiye hanım Belediye azalığına namzet gösterilecek Eylülde yapılacak olan Şebir meclisi intihabatı için hazırlıklar devam ediyor. Türk kadın birliği de 5 namzet gösterecektir. bu ks” dınlardan birinin Nakiye H. ol* duğu söylenmektedir .

Bu sayıdan diğer sayfalar: