8 Ağustos 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

8 Ağustos 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——m—— şa Hamdullah Suphi B. Izmirde Türk ocaklarında Rakı içilir mi, içilmez mi ? ? Hamdullah Suphi Beyle ilk günden münakâşalar başlamış ve kendisini B. M. meclisi lokantasın- da da büfe olduğundan bahsedilmiştir İzmir Terkocağında rakı içilip içilmediği ve ocak binalarında böyle işlere müsaade edilip edi- lemiyeceği, malüm olduğu üzre bayli münakaşayı mucip olmuş tu, Şehrimize gelerek bu hadise İçin İzmire giden Türkocakları merkez heyeti reisi Hamdullah Suphi beyin bu husustaki müta- leasiyle, kendisine bir İzmir ga- setesi tarafından verilen cevabı, Hamdullah Suphi beyin de bu- Ba mukabeleşini neşretmiştik. İzmirden gelen haberlere göre Hamdullah Suphi B. İzmire va- tafsilâta göre İzmirpalasta baş- lıyan müsahabe ocak ve rakı meselesine intikal etmiş, Ham- dullah Suphi B. İzmirdeki ocak meselesinden ehemmiyetle bah- setmiş ve başka ocaklarda da buna mümasil vaziyetler olduğu- mu söyliyerek demiştir ki: — Biz burada ocaklardaki kı, içilip. içilmiyeceği mes'elesi mevzuu bahsolmus ve Hamdullah Suphi Beyla ocaklarda mide ve e bacak seyretmek meşrubatı ocaklıların alkol almamaları te- min edilebilir mi? dı- #anda adi meyhanelere devam edeceklerine kendi muhitleri da- hilinde daha üezih ve daha va- kur bir tarzda birkaç kadeh iç- melerinin mahuzrlarını görüyor- musunuz ? Cevap — Çünkü Ocak'ta ra- kı içildikten sonra kavgalar ol- ması, vukuat hatta bir cinayet çıkması da mümkündür. Ocakta sarhoşluk yüzünden böyle bir vak'a çıktığı takdirde vaziyetin ne hale geleceğini düşününür... Belediye reisi Sezai Bey: — Fakat İzmir ocaklarının birkaç kadeh rakı içmekle vukuat çıkarmıyacakları muhak- kaktır. Hamdullah Suphi Bey. Sezai beyin İzmir Ocakları hakkın daki bu mütaleasına iştirak etmekle beraber böyle bir ihti- malin daima mevçut olacağım ie lü Bunun üze- rine üstada çetin bir sual sorulmuş ve denilemi nn — İyi, amma ' beyefendi B. M. Meclisinde de lokanta ve bi: fe var, Mecliste büfe olduğu halde şimdiye kadar bir vak'anın çıktığını duymadık. Şu vaziyete nazaran İzmir ocağı hakkındada ayni kanaati beslememekte sebep kalmaz. Hamdullah Suphi B; bu suak den hoşlanmamış bir vaziyette; — Bu kabil resmi müesseseler misal olarak gösterilirse konuşa- mayız. Buna mümasil yerler ve cemiyetler gösteriniz. Demiş, bu vadide izahat ver» dikten sonra beyanatına şu söz- leri ilâve etmiştir ; —:Mamafik Oben şabsan Büyük Millet meclisi Jokanta- sında da büfe bulunmasını da» ba elli sene için muvafık gör- miyorum. Fakat bu bahis bizim mevzuumuz ve sadedimiz ha- ricindedir. Binaenaleyh burada bırakalım. Hamdullah Suphi Bey ocak- ların şimdiye kadar memlekette yaşattığı temiz ve yüksek heye- canları yadü terkâr eyledikten sonra Civar o memlek gençlik teşkilâtından eş «YAKIT çın tefrikası: 28 BU KADIN. . KATİL DEĞİL ; Yazan: & S Van Dan Vez gün evvel burada buluşmamızı teklif etmiş : — Lander Pafif, Long Izldnd; tan gelecek, buraya çağırınız, de- mişti, Onu bekliyorduk. Vans ği. Büyük mağazalardan birine gidin beş on paralık bir şey &- z pe $ i | in AU Nakleden: Ömer Fehim Im. Bu küçük alış veriş üç ye» re yazılır. Tekrar tekrar gözden geçirilir. İmzalanır, lmzalar kon- trol edilir. Renk renk mürek- keplerle defterlere kaydedilir ve nihayet para bin bir törlü ihti. yatla bronz kasaya konur. Mu- amele de nihayet bulmuş olur. Bilzazt biz, çapraşık şeylerden memmun olmayan biz iş adamla- n, bu akla hayale sığmaz bu ehli vukuf ordusunu icat ettik. Ama her yerde böyle, her işi“ miz böyle. Golf oyunu denen deli saçma- mn oyuna bakın. Esas bir topi bir degneğin yardımile küçük Zaro ağayı kabul etmemiş Heylostan Deyli Meyle bildi- riliyor : Her türlü reklimdan müte- neffir. olan Edison kendisinin oturmakta olduğu > Restaralde çok para kazanan 156 yaşındaki Zaro Ağayı kabulden imtina eylemiştir. Diğer taraftan mej- hur muhteriin karısı güya Zaro Ağanın şerefine bir garden parti verdiğine dair mahalli | bir deliğe gazetelerde yanlış bir haberin çıkmasından pek ziyade canı sıkılmıştır. Muhteriin karısı mil- yonlarca gazetelerde resmi çıkan ve yüz binlerce kadın tarafından öpülen bir adam şerefine: her hangi bir şenlik yapmak niye- ,sinde asla olmadığını söylemiştir. gençlik © soke ıldığını söylemişti. larının yapıldığı Hamdullah B, bundab sonra bir suale cevap vererek söyle- diklerinin şahsi kanaatleri oldu- ğunu ihsas, rey veya karar ma- hiyetinde bulunmadığını işaret etmiştir. öğleden sonraki içlimada ayni mesele hakkıda gene münakaşa lar olmus, meselenin halli başka güne bırakılmıştır, « Anadola » diyor ki! “Müsaraaten şunu kaydedelim- ki Hamdullah Supbi Beyefendi ile İzmir ocak; heyeti idare Azası ve dün içtimada hazır bulunan gazeteciler ve ocaklılar arasında asas fikirlerde ve | prensiplere sarih ve mutlak bir fikir birliği mevcuttur. İhtilaf ancak ocak» ların hareket tarzlarındadır. Fakat acaba ocak bahçesinde müskirat satılması ve hatta ocak- ta eöalmi eilmeli bakkal hangi taraf haklıdır? Yarın üstat olan künaatimizi ve ocak idare heyetinin yaptığı bazı hataları izah ederken kendi fikirlerimize göre ocak bahçesi meselesinin en muvafık şekil halini de gös- termeğe çalışacağız.» : sokmaktan ibaret. Bu spora meraklı olanlar kendileri için önlforme fest ettiler. Hatta ârâlarında konuşmak için birde argö uydurdular. Bu ne tekellüf, bü ne mubalağa, bune cinnet Bir başka misal... İşte şu ga- zetelere bakin... Benson cinayeti. Müüzzam, esrarlı, tüyler ürpertici Benson cinayeti. Adliye makinesi #saliyette... Bütün memleket he- yecandan neredeyse tıkanacak... Halbuki aslında öyle basit, öyle adi, öyle küçük bir vak'aki. Gören bir kafa ile beş dakika düşünmek bu muazzam işi hal- letmeye kâfi! Markam, Vans'ın o sözlerine cevap vermedi. Yemeğe oturduk, Sofrada da cinayet hakkında tek bir kelime konuşulmadı. Sanki her üçümüz ağzımızı aç- mamaya yemin etmiştik. Yemek salonundan çıkarken | Markam, Hat'ı beklediğini söy- iledi. Hat sigarara salonunda kendisini teşhir etmekte olan ve | a —3 — VAKIT 8 Ağustos 1330 —— Edison | Kapalıçar$şıyı nasıl kurtarmalı:7 Esnaf kazanç vergisinin yanlış şekilde cibayetinden şikâyetçi Bu vaziyet gayrı müslimlerden. bir çoğunu hileye sevketmekte, ne olursa geri kalanlara olmaktadır Kapalıçarşi © esnafının esaslı şikâyetlerinden biri de kazanç vergisi meselesi teşkil etmekte- dir. Söylendiğine göre bu ver- ginin yanlış bir şekilde hesap edilmesi “ bir çoğunu *çarşidan ayırmakta ayrılmıyanların da el- lerinde avuçlarında kâr namına bir şey kalmamaktadır. Diyorlar ki: — Esnaftan büyük iş gören- ler beyannameye: tabi kazanç | vergileri bu beyannamelere ba- kılarak tayin ediliyor. Geri ka- lanların - vergisi; ise ; tuttukları dükkânların kıymetine göre tak- dir olunur. İşte şikâyetçi. olan, canı yanan bunlar, “bu ikinci kısımdır... Vaktile, padişahlar zamanında dükkânların : kıymeti büyükmüş. Her zengin adamın burada bir dükkân alması âdet hükmüne < girmiş, (o Kıymetinin yüksekliğine falan pek bakıl- maz, âdet yerini bulsun diye beş aşağı, beş yukarı rast gele pazarlık kesilirmiş, Bu suretle dükkân kıymetleri yüksek yazık mış. Halbuki bugün zaman de- ğişti. Çarşının dükkânları artık eski kıymette değil. «Kapalıçar- pda dükkân . varile . süzleri şimdi bir mâna ifade etmiyor. Buna rağmen hep eski kıy- met üzerinden ye alınıyor, Bu haksızlıktır. Bu Tashi ve tashi- he edilmesi lâzım gelen bir yan- mağazaları kadar çok kazanç | vergisi" veriyor. Vaziyet böyle devam ederse yarın hepimiz dükkünmizi kapıyacak, başka semtlere taşınacağız. Maâmafih işini uyduran gene uyduruyor. Gayri müslim esnaf içinde öy- içleri var ki kolayını bulmuşlar, ii, tınmıyorlar bile. Dördü be- şi bir araya geliyor, bir dükkân- da toplanıyorlar, İçlerinden bi- rini dükkân sahibi diye göste- riyorlar. Paraları bir kasada topluyorlar. Tabibi vaziyet kim- seyi şüphelendiremiyor. Bu hi- | idi, Messisinin meticesinden hiç te memnun öolmadiği bir bakışta anlaşılıyordu... Bizi ; görünce ye- rinden kalktı : — M. Markam-dedi, bu işin içinden kolay kolay çıkamıya- cağımızı ben size önceden söy- lemiştim, Bari Miskler'e dair malümat alabildiniz mi? Markam başım salladı: — Onun bu işte dahli yok! dedi, Sonra Vans'ın keşiflerini birer birer anlattı, — Eğer siz bu delilleri kâfi görüyorsanız ben de kâfi görü- rüm. Yalnız yüzbaşı Leakok işini ne yapacağız ? Markam, Hat'a cevap verdi: — Ha. bende sizi onuu için çağırdım. Yüzbaşının aleyhinde hiç bir delil elde edemedik. Maamafih kendisini işe karış- tıraran birçok sebepler de var, Evvelâ boyu katilin tayin edilen | boyuna müşabih. Sonra Bensonu leyi bilen bizleriçin oOayrı bir dert... Ne yapıcağız ne edece giz, şaşırdık! Çarşı esnafının bu yoldaki şikâyetleri Istanbul Defterdar- lığınca tetkik edilir ve çaresi araştırılırsa çok bayırlı ve ye- rinde bir iş görülmüş olacaktır, zannındayız. Adanada Şiddetli bir kasır- ga oldu Adana'da şiddetli bir sıcak hüküm sürmekte iken dehşetli bir kasırga çıkarak on dakika devâm etmiştir. Bir çok binalar hasara uğramış Türk Ocağı'nın pancorları düşmüştür. Mezruatın ne kadar hasara uğradığı henüz malüm değildir. Kasırgayı müteakıp şiddetli bir yağmur başlamıştır. - Şehire kül- liyetli miktarda yağmur düşmüş ve'pamuk mahsulü bundan mü» teessir olmuştur. Gelenler, gidenler Nev-York Times gazetesi mu» harrirlerinden M. Jozef Levi evvel- ki günkü Toros ekspresile Mısra gitmiştir. Zevcesile birlikte seyahat eden M. Levi Mısırdan gazetesine tetkik mektupları yollryacaktır. Küçük haberler Yavuz geldi — Top tecrüdele tfiN€ devam etmekte olen Yâvüz deniz müsteşan Mehmet. All, donanma kuman» danı Şükrü, filodllA komodoru , Mehmet AN, Yavuz süvarisi. Fahri beylerle diğer bütün #efain süvarileri hazır bulunduğu fislde en büyük toplanni tecrübe etmiş. tir. Yavuz top talimleriri bitirdikten son» ta öğleyin birde limanımıza gelmiş. Kara deniz boğazına kıdar giderek geri dön- müş, Haydarpaşa önünde yarım saat kar dar tevakkuf etmiştir Bu esnada Deniz müsteşarı miralay Mehmet Al bey Ya vüzdin HMaydarpaşa'ra çıkinıştır. Yavuz'un dünkü hareket ve top tec. rübeleri “Tayyare cemiveti menffadtine gösterilmek üzere filme “alınmıştır. | öldüren tabancanın bir eş yüözbaşıda... Bu malümumuz, Bundan başka genç bir kadın- İa nişanlı ki Bensunun buna kur yaptığını biliyoruz. Velhasıl bir çok sebep mevcuttur, i Hat: , — Bu askerler hep böyle diye söylendi. Büyük muharebe on ları adam öldürmeye alıştırdı. Bügün bundan adeta zevk du- yuyorlar. — Meselede can sıkan nokta takibe memur ettiğimiz Filipsin yüzbaşı saat sekizde evine dön- dü!,, dimesidir. Maahaza yeniden bir eyi araştırılmalı, Bunu sizden istiyeceğim Hat, Flips yanılmış olabilir, Eksik malümat alabilir! Bekciden (o tahkikat © yaptığını söylüyor. Bu adami tekrar sıl tırmalı. yüzbaşının cinayet gicesi saat yarımda evde bulun n anlaşılırsa eyi bir ip ucu ele geçirmiş oluruz. im ağ (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: