17 Ağustos 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

17 Ağustos 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> gibi çalışır, ağayı beslerler. “rilerle, “ağaval,, ta bu cemiyetin efra- ep.wi ölümünün, üstünden geçen; ge? “düz .—4— VAKTIT 17 Ağustos 1030 Sam s eş iran harekete geçti 5 7 RESEN AR ev ka A Me Ai AZ (Pat tarafı 1 inci sayıfada) Hoybon cemiyeti Kürt eşkiyasımın hiyanet şebekesi! Hobyon cemiyeti hakkında Urfa. mu- habirimiz' Hilmi Beyin elde ettiği dik- kate şayan malümatı karilerimize bil. striyoruz: “Şarkta aşiret reisliği, ağalık küçük mikyasta bir hükümet reisliğinden baş- ka bir şey değildir, Müteaddit karıları vardır. Onun için kanun ve şeriat mev Zubahis olmaz. Mükemmel vergi alır, Bütün tebaasının çalıştığı onun İçin. dir. Tabiri marufile onlar hayvanlar İler şey ve her şey ağa içindir. Kürt köylüsü hiç bir şeye malik değildir. İğte Cünihuriyet hükümetinin nihayet verdiği bu menfaatlerini ihya etmek ve £oe ağacasma yaşımak için Snriyede (iuyton) Türkeesi: (Kürt istiklali) mit altında bir cemiyet teşkil etmiş- lerdir. Harbi umumi esnasında İstan- bulda hovarda gençlerin pek âlâ tanı. dığı emrazı zühreviye mütehassısı Dr. Şükrü Mehmet, Bedirhani zade Dr. Kâ- mirân, Celâdet Ali, Diyarbekirli Cemil Paşa zade Ekrem, esbak Urfa meb'usu » Arappınarda mukim - Şahin zade Be- zan, Mustafa Hırço; şeyh Nuh, şeyh! Abdullah, Ketkânlı aşireti relsi Bas- ravi, Mevlân zade Pifat, Vranşehir. Wi Milli aşiretinden İbrahim paşa zade Halil ve Mahmut bu cemiretin erkâ-) nımdandır. Kâtibi umum'leri Vanlı Se Mm Mem.ahtur, Diğer bir çok aşiret reisleri ve fira- dımdan ve icra vasıtalarındandır. Son günlerde hamilerihin tavsiyesi üzerine bu “cemiyete Ermeni Süryani ve Nas- türileri de almıslardir. Fikret günü Güre! Saw'avar Birli- | Cemiyetin başlıca şubeleri Halep, Şam, Berut, Bağdat ve Musuldadır. Ahiren cemiyetin naşiri efkârı olarak Kürdistan isminde bir de gazete çıkar. İmağa başlamışlardır. Hemen her Kürdün bu gazete ye abone almasını milli ve dini (1) bir borç telâkki ederek bir altın lira mu- kabilinde vâsi mikyasta abone yazmak için çalışmışlar ve dolaşmışlardır. Halkın ne istiklâlden, ne cemiyetten anladığı yoktur, onları ikna için hain. ter din maskesini takıyorlar: Türkler şapka giyiyor, bıyıklarını kesiyor, kadınlarını serbest gezdiriyor. Kur'anı kaldırmak için yeni harfleri çıkarmışlardır. Mekteplerinde din ted- risâtı yoktur, camilere çan takılacak; gibi hezeyanlar bu propaganlar cümle. sindendir. Bunların Suriyede, Irakta hamile- rinin kimler olduğunu artık izaha lü- zum yoktur sanırım. Türkiyeye karşı fili bir tecavüze bir senedenberi hazırlanıyorlardı. Geçen sene bir tecrübe mahiyetinde (Yaâdo) çetesini saldırdılar. Bü çete lâyık oldu- ğu akibete kavuşuverince o vakit bir daha teşebbüslerini tekrar edemediler ve daha vâsi bir surette harekete ka» rar verdiler, Bu sene malüm olan şe kilde tecavüzlerine Ercişten başladı. lar, Erciş, Ağrıdaği tecavüzlerini Hak kâri, Mardin, Urfa hudutlarımdan ya- pılacak tecavüzler takip edecekti. Ne tice malâm: Husran! Şarkta sükünet var Ankara, 16 (Telefon) — Şarkta sü. künet vardır. Müşterek harekât İranlı. larla yapılmakta olân müzakeratın neticesinde başlıyacaktır, Urla cinayeti -——— Yalancı şahitlikle maznun öindeki, ihtifal Boyuk ihkilâp öeiri Tevfik File on beşinci, yl, 19 Ağustos salı günü tamamlanıyor. Güzel san'- atlar Bir'iği Edebiyat şubesi, bu elemli gün münasebetile bir ih- tifal tertip ve ihzar etmiştir. İh- tifal Güzel San'atlar Birliğinin Gülhane O parkı © methalindeki merkezinde yapılacaktır. Tevfik Firctin mesai arkadaşı ve dös- tu Uşşaki zade Halit Ziya Bey, Şairin san'atı ve eserleri hakkın- da kıymetli bir hitabe irat ede- cek, Tevfik Fikretin talebesi ve dostu Ruşen Eşref Bey, san'at- Recep EF. neler söylüyor? Urla cinayeti isühükemesi esnasında yâlancı sahitlik ettiği Için tevkif edi- İen“UHE Turkodağı” Kahvecisi” Recep Ef. hakkında tahkikata büşlanmıştır. Recep istintak hikimine şunları söylemiştir; rim çok azdır. Esasen benim ifademi müstantik bey almadı. Eğer almış ol saydı altımda imzam olurdu. İmzamı gösterin, o zaman ifade verdiğime ina- nayım. Jandarma kumandanı benden dayakla ifade aldı. Ben namuslu bir adamım. İlk verdiğim ifadeyi sonra de giştirmem. Hadise hakkında bildikle- rim ve jandarma kumandanmâ söyle. diklerim şunlardır: “Bir gece hâkim İhsan Ziya B. oca- kâra ait hatıralarım anlatacaktır. Müteakıben Tevfik Fikretin eser- lerinden bazı parçalar okuna- caktır, Jutifal saat'on beş buçukta böş'iyacaktır.Güzel San'atlar Bir- liği Edebiyat şubesi, Birliğin muh- telif şubelerine mensup bütün * san'atkârların ve alelümum mü- mevverlerin o gün Birlik merke- — zine gelerek bu rasimeye iştirak ,cetmelerini rica etmektedir. Bir Bulgar Türkoloğu- nun konferansı Igar Türkoloğlarından M. Vladiris Todoros Hindalov Sof- yada “Asyayi Suğrada Bulgar Dağındak! Bulgarlar, hakkında bir konferans vermiştir. M. Todorof eski Türk elyazısı Âsarını vesi'ca ittihaz ederek Vol- ga kenarile Bulgor dağındaki müslüman Bulgarların oralarda yerleşmeleri esbabını izah etmiş ve neticede demiştir ki: Herhalde bu mes'ele, asırlar- danberi, Türklere has olup on- ları medeni milletler o nazarında ilâ eden kadirşinaslıkla mubafa- za edilen elyazısı âsarını kıraatı sayesinde mümkün olacaktır.,, ga çok sarhoş geldi. Bana dedi ki; — Bir şişe şarap bul! Ben de: — Yok! Diye cevap verdim. Bunun üzerine köşede bulunan sirke şisesini aldı. Ka- dehe boşalttı ve bunu bir yudumda iç- t. — Sirke fena yapar, hasta olacak- sınız, Dedim. — Ehemmiyet verme , Diye söylenerek bir odaya girdi. O odada Zeynel zade Hüseyin, müstan- tik B. ve daha üç zat vardı. Bana çay yapmamı emretti. Ben çay yaparak kendisine getirdim. Çayı içtikten hir müddet sonra orada bulunanlarla ko- nuşmağa başladı. Ben İhsan Ziya Be- yin vaziyetini iyi bulmadığımdan Yya- nında bulunanlara evine kadar götür. melerini tavsiye ettim. Ziya B. bir aralık kalktı. Yavaş ya- Yâş evine gitmeğe başladı. Onu müte- akip Zeynel zade Hüseyin Bey de kalk- tı. Sür'atle gitmeğe başladı. Kahvedeki müşteriler de gitmeğe kalktığından ben kahvemi kapıyarak evime doğru yola koyuldum. Köşeye geldiğim za-)disi beni çok üzerdi. Her gece, — Benim hadise etrafında bildikle! SÜTUNLARDA “SEYAHAT Şehre iniş (Geiikten ancak bir hafta sonra şehre inmek imkâ- nına kavuştuk. Bizim tabidotta bulamadığı için çorbayı özliyen bir arkadaş, bu inişte birinci de- recede mes'uldü, Mektebin kapısına yanaşan otobüse dolduk. Tramvaysızlık Ankarada şiddetle kendini his- settiriyor. Çalkana çalkana gidi- yoruz. Yollar Istanbuldakilerden çok daha güzel ve hele insana ölçü fikrini vermiyecek derecede temiz. Rüzgârlarıda bu kadar #htilâlci olmasa bir zerre toz görmek için mikroskop kullan- mak lâzım gelecek, Başka bir yazımda Ankaranın ne kadar de- |; Ziştiğini söylemiştim. Tekrarını tabii sizde beklemez- siniz, Şehre iniş, bana şehirle alâkası olmıyan bir mevzu verdi. Zaten şehre inişin nesini anlat- mak, okuyucuyu çeker? Sonuna varmak için çile dervişlerinin ergin sabrına muhtaç yazılar, dünyanın en kara bahtlı varlık- ları sayılmaz mı? Bu yazının bir tek faydası varsa, o da bir ibreti çerçevele- mesindedir. oPeşinden söyliye- yim: Dalgın arkadaşlarla yolcu- luk etmeyiniz ve şayet böyle bir talihsizliğe uğrarsanız, onları kararlaştırılan her hangi bir yer- de kat'iyen beklemeyiniz. Bakı- nız niçin; Benim burada gece gündüz ayrılmadığım bir dostum var. Yazdığı kitapları üstüste koysa boyunu aşar. Karmca gibi çalı- şır ve bir örümcek kadar sabır- lıdır. Yıllardır mektep proğram- larına hep onun zekâsı ve gay- reti cevap veriyor. İşte bu fikir ve sây adamiyle beraberdim. Yemekten sonra “Taflan,, kah- ——>— CENNE FEDAYİLERİ Erke “ Size bir şey olmaz!,, Hayır, esrarkeşler beni yaşatmazlar, mutlaka öldürürler — 115 — — Efendi! Sana son sözümülyerlere kapandılar, Hepsi de: söylüyorum.Balebek emiresinin kı- | — Hayatımızı bağışlayınız! di- lına dokunmadan bana getirmezse- ye feryat ediyorlardı. niz muharebe devam edecektir. Melike ayağa kalktı, bu elim Çünkü sizin patrikinizin desisele-manzara karşısında gözleri yaşar“ rile de meşgul olmağa vaktim yok-|mıştı. Melike bütün bu ağlıyan, tar. Bunu kabul ediyor musunuz? |bağıran, merhamet dileyen beşeri" — Kabul ediyorum. yete şu sözleri söyledi: aç mi e — Sultanın hepinizi affetmesi ine dönmüş bulunuyordu. Or- için elimden geleni yapacağım. talık kararmıştı. Fakat Kudüslüler Buna emin olunuz ar mi fevç fevç, Balyanın dönmesini bek! nız! demişti, iyorlardı. Balyan bir kimseye ce- Balyan emretti ve askerleri yol vap vermeden patrikin bulunduğu! açtılar, esrarkeşleri iyi tanıyan yere gitti. Bütün kalabalık onu ta- Balyan, bizzat Melikeyi muhafaza kip etti. ediyordu. Melike her tarafından Balyan patrike iki kelime söy-İtam bir muhafaza içinde idi. Ma ledi: bedin içinde toplanan halk içinden — Ya Balebek emiresinin der- sıyrılıp çıkmak son derece müşkül- bal teslimi, yahut Kudüs şehrinin) dü, Herkes Melikeyi başları üze“ tahribi! rinde taşımak istiyorlardı. Mabe- Patrikin gözleri dört açıldı: İdin kapısında kraliçe Sibilla onun — Ya esrarkeşlere olan taah-İboynuna sarılmış, çoluk, çocuk hüdümüz? onun ellerine ve kollarına hücum — O taahhüt mukabilinde sek- etmişlerdi. sen bin kişinin hayatını tehlikeye Mi lee li koyacak mısınız? kurtularak atma binmiş, — Ya benim hayatım? onu takip etmiş, Balyan ile kuvvet li muhafızları onları içlerine al- mışlardı. — Size bir şey olmaz. — Hayır, esrarkeşler mutlaka beni öldürürler. Onun için onlara) (© Arkadaki sel onları takip edi- mutlaka haber vermeliyim. Onlar| yordu. Kudüs kraliçesi ve bütün da bildikleri gibi hareket etsinler.) tebeası bu atlıları teşyi için geli- — Balebek emiresi bizim en)yorlardı. Ay, ortalığı gündüze çe- emin ve en güzide askerimizin hi-| virmişti. Kudüsün dar yollarında mayesi altında buradan hareket ©-|ilerliyen cemaat, hiç bir mâniaya decek ve en cüz'i taarruza uğra-İtesadüf etmeden şehrin kapısına madan Sultana teslim olunacak- tar. — Buna müsaade edemem. Ken- disi akrabası ile birlikte çıkar gi- derler. — Dediğime müsaade edeceksi- gilmiş vez ğ — Balebek emireşi! Huzuru” nuzda hürmetle eğiliyorum. Bütün vesinde buluşmak karariyle ay- |deririm nldık. Gaxinowun bir köşesinâ yerleşirken saate baktım, bir bu- çuk. Dalgın dostum saçmı kes- tirip gelecekti, Önümdeki cıgara paketinin ilk sırası bittikten son- radır ki beklemek azap şeklini aldı. Saate baktım üçü yirmi geçiyor, Bir lâhavleyle beraber yeni bir cıgara daha yaktım. Yelkovanla akrep bir teviye yürüyor, vakit geçiyor bizim dost görünmiyordu. Tam kendisine bir küfürname brakıp kalkacağım sırada kar- şdan mübarek şafak gibi söktü, Yüzü allanmış, gözleri kızarmıştı. Çıkışacağımı anlar anlamaz: — Aman. dedi Affet uyuya kalmışım, a mı kaldın? Hal — Canım sen otele değil, ber- | (o Melike, bere gitmiştin, ms Aik ei ayıp tarafıda orda ya. Herif saçımı keserken ben kendimi yatağımda sanarak kendimden geçmişim. Berber de kıyamamış bir kenara çekilerek uyanmamı beklemiş!... Yaradılışın zulmüne uğrıyan bu arkadaşa ben Mİ Da dım. Bir kahkaha en sinir- lerimi bir zenberek gibi boşalttı. Seyyah sokak- man Zeynel zadeyi gördüm. Bu sırada) ta: elektrikler söndü. Ben bir kaç adım atarak köşeyi döndüm. Zeynel zadenin hâkim beyi takip ettiğine kani değilim.|sarhoş olduğu gece kendisinden kork. Çünkü görmedim. — Rakı al, şarap al! Diye beni taciz ederdi. Bunun için tuğumu yukarıda Hâkim İhsan Ziya Beyi ben sever.İlancı sahit değilim.. ... dim. Fakat bir parça kendisinden kork| O Evrakı tahkikiye cumartesi günü! tuğumu da itiraf ederim. Çünkü ken-İesas mütaleaya verilecektir, “İJemiresidir. Ancak onun şefaati ve söylemiştim. Ben ya-onun merhameti sayesinde kurtu-|bulunan atlı cevap verdi — Ona kudretin varsa hasım: & Melike de onu hürmetle selâm- larınıza karşı kullan! 1 lamıştı. Balyanm bu sözleri patriki fena| O Melike ile Zeydun dört beğ atlı halde kızdırmıştı. Fakat patrik 8ö2|ile birlikte şehirden çıkıyorlardı. dinlemediği takdirde Balyan bü-| Atlılar onların önlerinde ve arka- Çini baştan gıkaracığını a>İlarında hareket etmekte “idiler. ve ona göre idarei kelâm etti: Şehrin büyük kapısı —o kadret Hattin vak'asında vak'asında| kapanmıştı. Onlar bir adım “mukaddes salip,, ile birlite el-| adm earaftna bir kaç zöralz mizden gitti. görüldü. Mera ve soldan Balyan da sözünü tekmilledi: - | ediyorlardı sa har Say Yrm — O halde Salâhattinin şartla:|rak bunlarm ne istediklerini “ve rını kabul diz... kim anlamak istedi. Patrik, hemen Balebek emiresi-| hayaletlerin içindi eğ bileğimi e Zeydunu ie ay ie ve: Jj ikten sonra patrik, bilhassa İİ e keye p sözleri söyledi: O olunuz şen in mul e- . farlar çat, ve içindeki Hikme bin kişinin, Kaflenin içinden Zeydun yatı senin elindedir. Sen gerçi) “*“*,.. i uğ bir kâfirsin, Fakat büyük bir hayır) y lm ll sleep ksin. Bu iyiliği esirgeme! 2 hülcebel enenİnn fedayilerine! : i 3 iye baktı. Bir adım geride hal cevap verdi: Kudüsün kapısı, bir dakikalık — Siz bu merhameti neden bir)mesafede Sultan Salâhattinin or- kâfirden bekliyorsunuz? Kâfir ne-|dugâhr duruyordu. Geri dönmekte den size acısın? , , İbir fayda yoktu. Şehrin kapısı ka- Bu sözler patrikin yüzüne bir panmış, merhamet ve şefaat dile- kırbaç gibi indi. Ve patrik bir şey|yen kalabalık geri ü Kur- diyemedi. tuluş ilerde idi. Fakat atli karaltı” Balyan onun yaptığı sui tesirillar toplana toplana yola telâfi bi k İstedi ve evvelâ ma-İlerdi. Bunlar hiç olmazsa on bedin kapılarını açtırdı. Başta kra- idi. liçe Sibilla olduğu halde büyük birl © Zeydun müaiyetindeki firenkle- kalabalık içeriye aktı. m Balyan hepsinin önünde bağır») o. Biz teslim olmıyacağız, . siz de pan edecek misiniz? dı: — Kudüsün halâskârı Bale! i, ie. ie Firenk müfrezesinin başmda" Salâhatti- lacağız. Hepiniz, ona yalvarınız! — Sizi ancak Sultan Kadınlar ve cocuklar ilerlediler ne teslim ederiz. we fevç fevç, Melikenin önündel ..

Bu sayıdan diğer sayfalar: