2 Aralık 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

2 Aralık 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« # çi Wi v " 5 ö yi # “ # " 4 ie # SERE A — KEASAE YALİN © Rusyada ihtilâl M. Staiin ile harbiye konseri V oroşilof bir Ame- rikan gazetesine mühim beyawatta bulundular Raya alınmış birçok asılsız haberlerle doludur. Bu haberlere nazaran Sovyet komünist umumi kâtibi öldürülmüş, harbiye ko- Miseri Voroşilof diktatörlük ilân #tmiş kızıl ordu ihtilâl içindedir Ve Jeneral Bleher tevkif edil- miştir. gelen Avrupa matbuatı Yen âlim ve mühendislerin muha- i esnasında ortaya atılmış “İtvası bazı kimselerce dikkati “elbetmiş fakat buhaberlerin doğru Olmadığı azzaman içinde anlaşıl Maştır. Bu şayialar üzerinde bir Ame- garetecinin öldürüldüğü “Söylenen Stalin ile bizzat yap- tiği mülâkat çok şayanı dik- kattir. Bu mülâkatın möhim kı- #malarını .naklediyoruz : «United Press» muhiri Staline Soruyor —Öldürüldüğünüz hakkındaki haberleri tekzip © etmekliğime Mani olur musunuz? Stalin cevap veriyor : — Hayır, yalnız bir nokta var. Eğer tekzip etmenize müsaade Sersem, öldüğümü haber veren Rigalı gazetecilerin ekmeklerine Mani olacağım ve onların İşsiz kalmaları endişeleri beni düşün iyor. Bu mülâkat esnasında Merogilof giriyor ve o.da “zleri söylüyor: “— Kızıl orduda ihtilâl olma- diği gibi, jeneral Bleherin tev- ES de doğru değildir. Sonra Stalin ilâve ediyor: — Ben biraz muhalefet gö- Vürsem derhal çekilirim. Diktatörlüğe gelince, esasen bizim, rejimin prensipleri buna pavidir. Binaenaleyh bu da ya- on “Ubited Press,, o muhabirinin dünya inkılâbı, dümping ve aile leleri suallerine de Stalin cevap veriyor: — Dünya inkılâbı için “Pers- ive,, iyi veihtimal komünizm Ve kapitalizm sistemleri yanyana Yayaya bilir, Buna da delil ko- Mümine inkılâbından sonra ve 12 içeri “ i beri yaşamasıdır. Dumping denilen bir hadise de eğ Biz ucuz mal satıyoruz İ, <ü memleketimizde spekü- ve komisyoncularımız tp. Aile işine gelince, benim şilan ve üç çocuğum var. v isi a 10 ve kız olan ü 7 wdadır. Bava yz muhökama hakkinda tafsilât deği ©6sa İ kânunuevel — Hiya- Müge iye ve rüşvet almakla e em olan imukabil ihtilâl- muazzam davasının birin- yakımını üçüncü safhası niha- h aldü. b a itti- münavebe ile iki kâ- KE aralmdan okunmüş ve bu Kame dört saat sürmüştür. Mah- e reisi Viçinski, Porun umumi Krilenkonun ra- mez okunmasına ve tamamen anlaşılmasına yet ediyordu. Bu safha bü- Macan mucip oldu. İkinci reisin çâğırmasile maz- k cürümlerini tastik etti- hakkında Riga ve Vilnadan sunu izhar ettiler. Davanın ikinci safhası Üç gün devam etti. Sovyet muhalif fırka | liderleri aylarca mahpusiyetten sonra sırasile mahkeme huzuru- na çıkarak sukutlarını tastik edi- yorlardı. Uzunca söylemek lüzu- munu hissediyorlardı. Cinayetle- rini tanımak için on on beş da- kikalık bir ifade kâfi gelirken uzun ve ibzar edilmiş nutuklar irat ediyorlardır. Adeta Dosto- pedskinin kahramanları gibi söy- liyorlardı. Bu tarzı ifade Rus zihniyetine mahsus bir beyan şeklidir. İfadeleri sabık Rusyanın Imperyalistlerile Borjuva siyaset- cilerden ve Fransiz erkânı bar- biyesinden belki de başka mil- letlerin erkânı harbiyesinden şi- safhası pek durgun geçmiştir. Müttehimler ittihamnamedeki ittihamları Otekrar ediyorlardı. Gazeteciler ve balk bü tekrar- lardan sıkılıyorlardı. Onlar Kıri- lenkonun mahpuslarla mücadele- sine şahit olacaklarını zannet- mişlerdi. Halbuki Sanayi fırkası merkez komitesi reisi Ramzinin altı saatlik nutkundan sonra mu- hayyel Ramzin kabinesinde ne- zaretlerden birini işgal edecek olan mühendis Lariçef üç saatlik sınm diğer İiderleri de ikişer saat nuluk irat ettiler. O vakıt hiç beklenmeyen bir sırada Kro- lenko söz aldı. Ve dedi ki: “Her ne kadar müttehimler mücrimiyetlerini: samimane tan makta ve kanunu ceza mucibin- ce ifadelerini dinlemek kâfi gel- mekte ise de lüzumu miktarı tenevvür etmemiş olduğumuzu zan Kü birer sıralarını ter- Ve heyanatta bulunwuak a»zw- da istima icap eder., Bunun kâyetten ibaretti. Davanın ikinci ! bir nutuk söyledi. Sanayi fırka- | i desa; nediyorum. Binaenaleyh şuhudun | yoktur Üzerine isticvap fasıllara ayrıldı. ve birinci faslı dün nihayet bul- du. Bu fasıl mücrimlerden ber birinin teşkilâta zamanı iştiraki ve ber birinin umumi tahribat faaliyetinde oynadığı rolü teçrih iyordu. lenkonun ısrarı ve Vişniskinin sual sormaktaki ma- hareti sayesinde ilk ifade ile çi i karşılaştırılarak ve müttehimler muvacehe edilerek Hususi bir locada oturan sekiz profesör ve mühendis bir evvel henüz muhafaza ettikleri siyasi şahsiyeti kaybettiler. Şim- sus hırsızlar halinde görülüyor- lardı. Muktedir profesör, kıymet- li mühendis velhasıl cesim ve zengin bir memleketin mukad- deratını eline almak istiyen bu adamların en adi tabakadan kimseler oldukları ve meselâ Pedotof gibi Sovyet siparişlerin- den 3000 Ruble rüşvet alacak derecede seviyesiz omahlüklar oldukları anlaşıldı. Milyarlarca Rublelik tesisatı sarsan bu adam- Setmin gibi birkaç bin Rubleye vaz'ıyetten çekinmemişlerdir. 920 denberi Şovyet idaresi prof: bir adam hususi imtiyazlardan istifade ettiği halde diğerlerile teşriki omesai ederek ecnebi devletlerin erkânı harbına men- sup adi memurlar derecesi- ne düşmüştür. Bütün müttehimler memleket dahilinde - istinatgâk bulunama- dıklarını hariçe müdahelesinden ümitvar bulunduklarını ikrar edi- yorlar. Bu ifadat samileri heyecana getirdi halk bu adamların aley- hine nümayişler yapıyordu. Bun- ların davalarının ehemmiyet si- yasiyesi dava devam ettikçe on- larm arzusunda gizlenmiş olan Müdahalecilerin Üzerine düşüyor. manen seciyesiz olan <Sitmin kaptalist sizasetini takip eden bir Sovyet idaresi istiyordu. Salondakiler güldüler ve bu beyanatı ciddi talakkı etmediler. Bugün müttehimlerin istiçvabının ikinci faslı başlıyacaktır. Bu fa- sılda fikir faaliyetleri Sanayı fır- kasının proğramı, ve Parısteki Rus muhacirlerin teşkilâtının rolü mevzubahs olacaktır. Bu istiç- vap davasının Siyasi manasının tavzili meslesinde hususi bir ehemmiyeti haiz olacaktır. Suriç Yoldaş geldi Sovyet hükümeti Türkiye se- firi Suriç Yoldaş dün Ankara. dan şehrimize gelmiştir. Suriç Yoldaş matbuata bir çay vererek son günlerde Rus- yada cereyan eden hadiseler hakkında malümat verecektir. Bir Rus vepuru limanımıza geldi Dün akşam geç vakit limanı mıza Abhaza isimli bir Sovyet vapuru gelmiştir. Bu vapur kısa bir müddette yapılmış en yeni Sovyet vapuru» dur. Japonla, Rusyanın en iyi ve usta 300 amelesi seyahat et- mektedirler. Vapur, Leningrattan kalkıp Hamburgda 3, Napolide 3 gün kalmış, bir Avrupa sefe- ri yapmıştır. Limanımızda da 3 gün kalacak olan Abhaza, O- —— 71 —— Asma ( Romanımsı hakikat hakikatimsi roman: VAKIT 2 Kânunevel 1930 — İsmesçit 44 2 Affedersiniz madam, bir türlü mer- divenin kapısını bulamıyorum mM 4 iyasi manada ol. izlilik inki- | - bulmuştur... a dini | | © di siyaset dalaverecileri ve ca- i ) y ihiçbir şey sızmıyordu. dum. İçırmadan bir az daha ilerledim, sonra çerken kapı açıldı ve Petrograda oto- İmobille gelen iki kadın, aralıktan gö- İründüler. Birisi ev halile öteki giyinikti. Kapı nın eşiğinde sarıldılar, ve iki kadm ara püştüler, Giyinik ola bir rar içeri girerek, birinciden daha hara- retli bir surette gene öpüştüler. Kapının önünde, nazarı dikati celbe- tmeden daha fazla duramıyacağım için İbiraz ilerlemiştim. Giyinik olan kadın çıktı, Tepebaşma doğru yürüyerek bir otomobile bindi gitti. Bu vak'aya daha fazla bir ehemmi- yet vermek ve uykusuzluğum ve giden İkadıni takip etmek için birçok sebepler İ vardı. Daha sonra hâdise kahramanla- rından birisinin adresinin malâm oluşu beni evime götürüp yatırmağa kâfi se- beplerdi. Ayni günün akşamı, macar güzeteci arkadaşlarımdan Bandi, gazeteye gel- miş, İsim günü olduğunu söyliyerek be- ni evine davet etmişti. Geç vakit gelebileceğimi söyliyerek adresini sordum. Cevap verdi: — Asmalımesçit, 74. Kendimi tutamıyarak yerimden kalk tım. Bandi; — Ne var, diye sordu. — Hiç dedim, derhal bir yere git- mekliğim lâzım, bir mülâkat yapaca- ğım, bana müsaade. Bandinin, önünde iki saat bekledi. ğim meçhul evde oturuşu ( birdenbire) beni şaşırtmıştı. Bandi, kendisine her şey söylenebi- İlecek kadar samimi ve dürüst bir arka. daştı. Maamafih derhal kendisini mese. leden haberdar etmek istemmiştim, bu- nu akşama bırakmıştım. Saat 22 ye doğru eve gittim, elbise İdeğiştirerek elimi yüzümü yıkadım, ken! Çünkü! dime biraz çeki düzen verdim. Bandi isim sofrasinda kadınlar da bu! Asmalımesçit, 74 numaranın kapısını,! itiraf edeyim ki biraz heyecanla, çalı. yordum. İ Kapıyı Macar olduğunu tahmin etti- ğim bir hizmetçi kadın açtı. Bandiyi sordum, (en yukarda) diye tarif etti, a gidecek ve seyahatini bitirmiş inek. ğ Seyyah olarak gemide - bulu- nan 300 amele Rusya fabrika- larında yapılan bir müsabakada dizellerde ispat etmiş olanlar- ve çekilip gitti, Merdiven başında yalnız kalmıştım.' Hizmetçinin eve yeni gelmiş bir yaban-| cıya karşı bu kadar Jâubali hem de em niyetle muamele edişi beni hayretler -i çinde bıraktı. Maamafih merdivenleri çıkmağa başlarım. Birinei, ikinci katı | Saat 8 e yaklaşmıştı. Ben bekliyor- idum. Müthiş surette uykum gelmişti. Uyumamak için kalktım evin önündeki etrafı yeşil parmaklıkla çevrili, bir tek mezar taşının üzerindeki yazıyı oku- “Haza kabri Mehmet Dede,, diye sa- İde bir cümle, altında da “sene 99,, tari- altında İbi yardı. Evin kapısını gözümden ka- esörlük eden Ramzin gibi | geriye döndüm, tam evin önünden ze- sında tabil telâkki edilmiyecek kadar uzun, derin ve hararetli bir surette ö- rı attı, ötekinin elini sıktı, Mer lunacağını söylemişti, Bir saat sonra! ! Asmalımesçitte Yabancı kadınm girdiği evin pence- releri kâmilen örtülü idi. İçerde olan bitenden, müphem de olsa, dışarıya da çıktıktan sonra merdivenler bitti, Sofada durup etrafıma bakındım. Ka- pıları camlı dört oda vardı, üçü karan- lık, bir tanesi aydınlıktı. Aydınlık oda dan, gelip gelmediğini tahmin edemedi ğim sesler duyuyordum. Nihayet gidip aydmlık kapıyı vur- dum. İçerden mânasını anlıyamadı. ğım, yabancı bir lisanla söylenen bir ses duyuldu, kapıyı açtım. Odada şezlonga uzanmış, kimonulu bir kadın vardı. Bu kadın sabahleyin kapı aralığında öpüşürken gördüğüm kadındı. Şaşaladım. Onu bu evde göreceğimi ivakıa ümit ediyordum. Hatta göremez sem arıyacak, soracak, muhakkak bula caktım. Yalnız böyle birdenbire karşı ma çıkışı, sonra da yattığı şezlongtan hiç vaziyetini bozmadan, biraz da müs- tehzi bakışı, sükünetimi muhafazaya ne yalan söyliyeyim, mâni oluyordu. — Bandi? Diye sordum. Tavanı göstererek a- cemi bir fransızca ile cevap verdi: — Daha yukarı katta, Teşekkür ederek kapıyı o kapadım. Tekrar sofada idim. Fakat etrafımda yukarı çıkacak merdivene dâir bir şey yoktu. Çıklığım merdivenin başın- da bir kapı vardı. Belki yukarı çıkan merdivenin ayrı bir kapısı vardı ümidi le o kapıyı açtım. Değildi. Burası tua- letti. Karşımdaki kapıyı açmak istedim. Kilitli idi, — Ne biçim evdi bu? — Ö- teki camekânlı kapıları açmağa cesaret edemedim. Ne yapayım diye düşünürken akir ma bir şey geldi. Tekrar kadınm kapı sınt vurdum, seslendi, açtım, ve: — Afedersiniz madam, dedim, bir türlü merdivenin kapısını bulamiyo- rum, hizmetçi de... Şezlongtan doğrularak sözümü kes ti: — Ben de zaten yukarıya çıkacağım dedi, geliniz beraber çıkalım. (Sonu var) Tütün önbisarında yeni nizamname Tütün inhisar umum müdürü Behçet beyin bugün Ankaradan dönmesi beklenmektedir. Behçet B. memurlar için yapı makta © lan yeni nizamname hakkında şu malümatı vermiştir. — Idare memurları için bu- günkü ihtiyaca kâfi yeni bir nizamname esası hazırlanacaktır. Bunun için lâzım gelen hazırlık- lar yapılmaktadır, Yeni nizammamede tasfiyeye tabi tutulan, yahut ihracı lâzım gelen memurlara müddeti hiz- metlerine göre bir aydan altı aya kadar ikramiye verilecek» tir, Samsunda tüccardan mübaya- ata başlanmıştır. İdare memle- kette nazım vazifesini görecek» tir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: