23 Aralık 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

23 Aralık 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ahretten gelen haberler Konan Doyelin ruhu cennet ve cehennemi tasvir ediyor Şarlok Holmes romanlarının mübdüi “burada yaşadığım âlem bıraktığım âleme çok benziyor,, demektedir Konan Doyel İngilterenin en maruf ruhiyatçıla- rmdan ve ruhiyatçılar cemiyeti mües- sislerinden M. Hanri Price, bir müd- det mukaddem ölen meşhur (Konan Dövelin ruhu ile görüşmiye muvaffak olduğunu ilin etmiştir. M. Hanri Price ruhiyatçılar arasın- dx ciddiyetile meşhur bir adam oldu- #undan Londra gazeteleri beyanatı büyük bir ehemmiyet vermiş ve kendi- sile görüşmüşlerdir. Deyli Ekspres muahrriri M. Hanri Price ile görüşerek meseleyi sormuş, Yü cevabı almıştır: “Filhakika, Knoan Doyel ile görüs tüm, Bu görüşme esnasında medyu luk Madam Elen Garet tarafından i e smmm Yalan Gümrüklerden kaçırılmış araşit yağı yoktur Dünkü gazetelerden biri mem- leketimize ithali iki sene evvel menedilen araşit yağından yapı- sabunların son zamanlarda Piyasada çoğaldığını, gümrükten gizlice iki milyon kilo araşit yağı geçirildiğini yazıyordu. Gümrük idaresinden yaptığı mız tahkikata mazaran bu habe- tin aslı yoktur. Alelümum yağlar memlekete ithal edilirken mua- Yene ve tahlil olunduğundan böyle bir kaçakçılığın vukuvna babusus bu kadar büyük bir mik yasta olmasına ihtimal veril- memektedir. Gümrük başmüdürü Seyfi B. o kadar ihtimal baricinde bir şeydir ki tahkikine bile lüzum görmedik,, demiştir. ediliyordu. Sonra duyduğumuz söz ler, tam Konan Doyelin sözleri idi. Medyum, Konan doyelin ruhile konuş tuğunu söyledikten sonra ona nerede olduğunu sorduk cevap verdi: “Ben şemsi manzumenin içinde. yim. Fakat sizin mensup olduğunuz â lem haricindeyim. Arzın sathı haricin de şehabiyeye benziyen bir kamer için de yaşıyorum.,. Bunun üzerine Konan Doyel ile ara mızda hasıl olan bir ihtilâf hakkında- ki fikrini sordum ve aramızda şu muha vere vuku buldu: Doyel: aramızdaki ihtilâf senin yap tuğın bir hatadan ileri gelmişti, Price: Fakat ben de hakikat için ça lışıyordum. Yalnız yollarımız ayrı idi. Doyel: Ben senin niçin çalıştığım bilmiyorum. Fakat seni daima gözetli yordum. Nasıl ki sen de beni kafeste-| ki kuşu gözetliyen bir kedi gibi takip) ediyordun. Price: yetine dafa fazla para bırakmadın? Doyel: Çünkü evvelâ ailemi düşün düm. ÖOnün hayatını temin ettikten sonra o cemiyetleri düşündüm. Price: Senin hatıranı bir kilap nes rile ebedileştirmek için bir teşebbüs var. Buna ne dersin? Doyel: Benim bizzat yazmadığım bir kitaba ihtiyacım yoktur. Fakat siz arzu ediyorsanız istediğiniz yapmız!, Price: Bu işin başında Hannen Sov fer bulunuyor. Buna ne dersiniz? Doyel: Beni müşkül bir vaziyete koyuyorsunuz. Çünkü (bu hareketle Hannen Sovfere dikenden bir taç giy. sİdirmiş oluyorsunuz. imdiki hayat ve abse 1 KUÇUK © HABERLER Açılması mukarrer Topkapı sarayının harem dairesi bu sene tahsisat bulunmadığından açıla- mıyacaktır. # Maliye vakâleti kırtasiye depo müdürlüğü devlet devairi ne tevzi edilmek üzere izmir sepetçilik mektebinden 3000 kâ ğıt sepeti almıştır. Gene devaire tevzi edilmek üzere 5000 kilo da yerli mürekkep mübayaa edilmiştir. » Gayri mübadillere ikinci taksit tevziatı bu hafta başla- yacaktır. X* Gümrüklere sahte menşe şehadetnamesile gelen eşya men- şelerine iade edilmiştir. » Liselerde talebeye verilen cezalar esbabı mucibesile bera- ber Maarif emanetine bildirile- cektir. İMiriyorlar. Gök gürlemesi şiddetini Miryor... . Tam bu sırada içimizde bir acı his *rda oldu: Acaba burada bizi ne bekliyor” Nihayet gürültüsü, haykırışları ile is! tasyon geliyor. Trenin iki tarafında bir kaynaşmadır gidiyor. Şiddetli yağ- mur yağıyor. Islak rıhtımlar pırıldr. yor kendimizi dışarı atıyoruz. Köpek de benimle beraber rıhtıma atılıyor. Beni adım adım takip ediyor. Yağmurun altında istasyon merdiven. lerini yuvarlanırcasına inerek koşuyo- ruz... Koşuyoruz... Ikinci kısım —I— İstasyonun önünde zemine dökü. len bir kova su gibi her istikâmete doğ- ru yayılıyoruz. Kosole, Bröğe ve Tros- ke seri adımlarla Halnrihştraseyi i- niyorlar; ben de Ludvig ile Gar mey- dalaşmakla vakit geçirmeden bütün eşyası arkasında olduğu halde ok gibi gitti. Tjandene gelince Villiden son de Yalnız Jüp ile Onların lenin adresini alıyor. Valanten telâş etmiyorlar. bekliyeni yok.. Garım intizar salonunda yiyecek bir lar. Az sonra kışlaya gidecekler. Su, im mı? Uçurum mw? geniş caddenin ağaçlarından sapır sa-| Sen niçin ruhiyatçılar cemi! (bulduğu bir yerdir. M. Hami Price lin hakkında - bir şey söyliyemez misi- niz? Doyel: burada yaşadığımız âlem, bıraktığımız âleme çok benziyor. Oradaki yaptı- ğım işlerden birçoklarını burada da ya ıstırabın mihayet i Burada heyecan. İlar daha kuvvetle doğuyor, ilhamlar kolaylıkla sanih oluyor. Burası ne cen nettir, ne de cehennem. İkisinin bir araya gelmişidir. Burası yalnız bir baş Tangıçtır... Bundan sonra muhavere devam et- miş ve Konan Doyel ruhiyatçılar tara fından beslenen emellerin tahakkuk e- Geceyi övlemiştir. “Ziraat Bankası ——— Köylünün borcunu teoil ediyor mu, etmiyor mu? pıyorum. Burası, Size şunu söyliyebilirim ki| — VAKIT 23 Kânunevel 1930 — YENİ GİLLET VE YENİ GIL MAKİNESİN mak aa bi Bir W <i> Giles va Kapl YENİ Her YEN madel G Ziraat Bankasının köylüden olan alacaklarına mahsus vazettiği tecil kararından vâz geçtiği yazıl- maktadır. Ziraat Bankası erkânmdan biri bu neşriyatın doğru olmadığını söyliyerek demiştir ki: — Banka umumi bir tecil kararı vermiş değildir. Fakat köylüye yardımı ötedenberi bir gaye ittihaz elmiş olan bankamız hali acizde oldukları tahakkuk eden borçluların borçlarını tecil etmektedir. Zeytin yağlarımıza mahreç Triyeste konsolosluğumuzdan danı yolunu tutuyorum. Lederhoze yes; fa (sususi evler) in bulunduğu mahal.|sini tekmeliyorlardı. İsi duyuldu: Ticaret odasına gelen mufassal bir rapoda Brezilyada zeytin yağlarımıza karşı o rağb KANSIZLI waizslzlik icin yeğine deva kanl ibşa eden ün muntahip etibba taralından tertip edelmistir. galdığı bu piyasanın yağlarımız | için iyi bir mahreç olabileceği zikredilmektedir. Ziraat kongresi Ankarada (toplanacak olan Ziraat kongresi omüzaheratına Ticaret odası da iştirake karar vermiştir. Içtimada Oda namına Hakkı Nezihi B, müşabit sıfatile bulu- nacaktır. TECRÜBE ETMEK KÂFİDİR Mer halde artık başka bir tıraş makinesi kolla. takviye edilmiş elap , makineye halel silmiş olduğundan muntazaman çerilmekte kalır Bu YENİ Gilletin” TE BIÇAĞINI LETTE TIRAŞ | BİR DEFA istemiyeceksisiz. Tıraş ölürken katiyyen issetmiyeceksiniz. Niçin ? raş makinesinin bösmü faaliyeti için en mü. him nakta, bıçağın tamamen gerilmiş elmasığır Bu buswyiyat şimdi temin edilmiş ölüyor. YEMİ ta uraş #satineemin köşeleri bususl sörettş yere düştüğü takdirde gelmez. Fakat köşeleri ke ten hemen beşün bir tane öltın kaplama , bir kap deründede abı ve YENİ Sir Gi e sizi bekliyar iş makinenin Tia 300 K Gillette beçaktarısın hatı Sik paketin fis 60 Kuraş 10 luk paketin ab 129 Kuray Yorde satılmaktadır İ Gillene bıçağı , asıl ile dahi kuflandabilir, Yeni İLLETTE Bıçağı Nörasteri zaliyet w SIROP DESCHIENS, PARİŞ Ailenize Mandi telefdinii Tellerde vuku bulan bir arıza- dan dolayı evvelki akşam inki- taa uğrayan oAnkara-Istanbul Telefon muhaberatı dün öğleye doğru tekrar temin edilmiştir. “VAKIT, e abo- ne Oolünüz pır ülüyor. Birkaç askere tesadüf ediyoruz. Bunlar en yeni krra efradı. Bize doğru geliyorlar. Kollarında kirmızı hamailleri var. İçlerinden bi- ri Ludvigin üzerine atılarak bağırdı: — Epoletleri sök bakalım!... Kendisini ittim ve cevap verdim: — Geri çekil... Acemi nefer... Diğerleri de geliyordu. Etrafımızı sardılar. Ludvig en yakındakine sa- kin bir nazar fırlattı ve ilerledi. Fa. kat tam bu sırada iki taife gözüktüler ve Ludvigin üzerine çullandılar. Olan- ca sesimle bağırdım; — Domuz sürüleri!.. Yaralı olduğu- nu görmüyor musunuz! Ellerimin serbest kalması için çan- tamı yere attım. Taifeler Ludvigi ye- re düşürmüşlerdi. Kolu yaralı oldü- ğundan kendini müdafaa edemiyordu. Herifler elbisesine yapışıyorlar, kendi- Acı bir kadın s6 — Bir mülâzim öyle mi?. şu kan içiciyi... Ludvigin imdadına erişemeden Yür| şey bulmak için bir müddet dolaşıyor-'züme öyle şiddetli bir yumruk yedim'eek Villiden başka kimse yoktu. ki sendeledim. Ben de vüranın kai na olanca kuvvetimle bir tekme besi : “pi ırdım.| Tekmeyi yiyen taliyerek yere yuvar. landı. O vakıt diğer üçü üzerime culla narak beni yere serdiler. Kadının menhus sesi bir daha duyuldu: Gebertin; — Işıkları söndürün!.. Bıçakları- nıza sarılın! Bacaklarım o kargaşalığı arasında Ludvigin sağlam eli ile bir tayfayı bo gazından yakaladığını gördüm. lie fin diz bükümüne bir yumruk in rek yere devirmiş. Diğerlerinin lanmasına rağmen boğazını bra yordu. Busrrada kafama şiddetli £ toka darbesi yedim. Suratıma gelen bir) tekme dislerimi zedeledi. Bir türlü aya ğa kalkamıyorduk. Her teşebb müzde tekrar yere yuvarlıyorlar, xi çamur haline sokmak istermiş gibi| uğraşıyorlardı .Son derece hiddetlen-| miştim. Tabancamı elime almağa gay ret ediyordum. Birdenbire müteeaviz. lerden biri yere yanıma yıkıldı kaldı. Sonra bir ikincisi düştü, hesiz çul Daha sonra bir üçüncüsü, İ yle bir kahramanlık göstere Ses leri duyunca koşa koşa yanımıza gel- miş çantasını fırlatmış üstümüzdeki-| baygın bir halde'ni salladı. leri haklıyordu. kafalarını öyle bir tokuşturdu ki ikisi de baygın bir halde yere düştü. Vi | kızdı mr önüne bir şey duramaz... Kur tulduk. Hemen ayağa kalkıyorum. Te cavüz edenler var kuvveti bacakalrıma vermiş kaçıyorlar. indirmeğe muvaffak olduktan sonfa Ludvig ile meşgul oluyorum. il Villi kaçanları takip ediyor. Cemi ilerin Ludvige vurduklarını görmüs, tayfadan biri ye rJcârda delsalanan fırtınayı andıran Villi öte takılıyor. 7 Ludvigin sargısı oynamısir. Yara. ından kan sızıyordu. Yüzü çamur. içinde alnı bir tekme darbesi ile yırtık mış idi. Yavaşen ayağa kalkarak yüzü nü sildi. Sordum: — Canın fazla acıdı mı? Yüzü bir ölü gibi sararmıştı. Bası» Bu sırada Villi'tayfayı ya -kalamış bir çuval gibi sürüyerek bize doğru geliyordu. Hem herifi sürüklü. iyor hem de dişlerini gıcırdatarak di yorduz (Bitmedi) Bunlardan bir ta. | İnesinin arkasına çantamı son hir defa

Bu sayıdan diğer sayfalar: