26 Nisan 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

26 Nisan 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 6 — VAKIT 26 NSAN 193) Bu gelen ne güzel Bahar ... Çocuk bayramı dolaysile bugünlük güzetemizin Çocuk tahrir müdürü Güz terkediyorum: köşemi haftası Şevket Hanıma Şimdi ilk bahar; bu mevsimi böyle dört duvar içinde geçir- mek olmaz haydi bahçeye... Ben ilk baharı ne kadar çok severim. Ah güzel ilk bahar! Çayırlarda kuzular meler, dal- larda kuşlar ötüşür ve tabiat bütün güzelliklerini insana bu mevsimde gösterir. Ağaçlar k- şın ölü bir insan gibi dururken şimdi yavaş yayaş uyandı; kırlar yeşillendi, çiçekler açtı, her ta- rafta kuzu yavruları meliyor: Kuzu kulağı gibi yeşermiş olan ağaç dallarında kuşlar ötüşüyor. Bak her tarafa nazlı güneş neş'e- sini saçmış... Böyle bir ilk bahar sabahı kuşlar ötüşüyorken ve ben pen- cerede baharın güzelliklerini sey- rederken koskoca bir çaylak gelip her gön penceremin karşı- sındaki ağaca konan küçücü bir serçenin üstüne indi ve on İğri gagası içine alarak uzaklaşt gitti. Ben pencerede gözlerimi dehşetle açmış bakıyordum. Kış | kış diye bağırdımsa da o çoktan uçup “zavallı masumu mıştı bile... Ben onu düşünüyordum. Serçenin za- vallı annesi şimdi onu bekliyor; binleri pilsiyordü'ki ovun bed: baht yavrusu çoktan ölmüştü. Artık “her sabah penceremi açlığım zaman onu bizim bah- çedeki armut ağacinın yaprak'arı arasında görmüyorum. Şimdi onun yerinde hep armut ajacı- mın beyaz çiçeklerini yeşil yap- raklarını görüyorum; sanki onun hatırasına örülmüş bir çelenk gibi eski meskeni rinetliyorlar par çala- olan ağacı Güzin Şevket Çocuk müsameresi 23 nisan bayramı münasebe tile Aksaray Hilâl talebe Ove talebe mahsus bir müsamere verilmiştir. Möüsamereye istiklâl marşı ile başlanmış ve miniminilerin ha- zrladıkları manzumeler ve bil hassa “fazilet m daki piyes çok ! ile dinlenmiştir. çok mütevazi bir halde memle- kete kiymetli unsurlar yetiştiren bu irfan müessesesinin müdürü Memnune H. ile n merenin tertibinde muvaffakıyeti inkâr edilemiyecek olan muallim Rifat Şinasi Bey şayanı tebriktirler. | Şen Fıkralar | Yazan : İhsan Bir tecrübe Polis nehirde yüzen adama sert bağırdı: © 5 — Hey hemşeri büna bak, Murada > © Yüzmenin yasak olduğunu bilmiyor ma sün? Çık bakalım dışarı. — Aman efendim, bilmez olur mu- yum hiç, buralıyım. — O halde nicin gizli, gizli yüzüyor sun böyle? — Ben yüzmüyordum ki. — Peki ne yapıyordun? — Bakalım polisle> görmeden yüze. bilecek miyim diye crübe yapiyot dum? aman elendi velilerine ifatı,, hamin- iyük bir zevk sert, pencerede | mektebinde | enelerdenberi | | İ | KIT)ın Çocuk Sayıfası Dünya Çocukları Bahar olanca letafetile ortalığı sar! yorlar. Deniz kenarında ja başladı. Kırlar şenlendi. Her)tatlı tatlı fışırdıyarak kumsalı döğme- mini!si en lâtif musikilerden daha lâtif ve zarif kelebekler daldan dala, çiçekten kıymetli bir ahenk gibi duyul muyor laraf çiçeklerle bezendi. Mini içeğe konuyor ve bir günlük hayatları) mu? muhtaç oldukları gıdayı toplu! ŞEFKAT ŞEKERİ Teyzezbdetir Bit gün gezmek için”kırlard Gilmişlerdi bü tatil dağlâra bayırlara Buhlar birer çiçekti henüz hay€t bağında Olmamış meyveydiler daha bahar çağında Zerrin yeni açılmış gamsız saçları dökük Küçük papatya idi. Hasânin kalbi çökük Bir narin sünbül gibi büküktü nazlı boynu Görmemişti yumuşak sıcak bir ana koynu Teyzesi bu sert kadın ona hiç gülmüyordu Dudaklariyle şefkat busesi sürmüyordu Lâkin kendi kızım canından çok severdi Hüsanın karşısında onu her gün öperdi Öksüz yercrurun günlü yeprek gibi sarardı O böyle ezilirken bir teselli arardı Bazı günler ağlardı bir mezarın başında Istırabı öğrendi henüz dokuz yaşında Hasna çok acırdı Zerrin bu ince melek Dokunmazdı kalbine derdi: bu bir kelebek Sonra tüycükler gibi neşesi dökülürdü İçin için erir de belkibir gün ölürdü Bisleri birbirine hamur gibi karıldı, Kırda Zerrin Hasana birdenbire sarıldı: — Kederlisin neden hiç gülmüyorsun sen böyle Sana bir sey mi yaptım kabahatlın ne söyle Bak ne güzel şu kırlar gel çiçek toplıyalım Ounıyalım bugün de zıplayıp hopliyalım Vallahi darılırım gülmelisin gülmeli Yoksa derdini bana muhakkak söylemeli Hasen elinde duran değneğini kırarak Nazı geçen bur kıza feryatla haykırarak: — Mademki istiyorsun,değru söylerim Zerrin Derdime sensin sebep lâkin hiç yok haberin Her gün benim Karşımda bir şekeri yiyorsun Ben öksüz bir çocuğum pek (âlâ) biliyorsun Zerrin Hasandan bir yaş kadar daha küçüktü Yakut dudaklarını gözünde yaşla büktü — Yediğim yer işleri enrem gizli verirdi Çikolatalarımı hep babam getirirdi Karşında yemiyorum vallahi şeker Hasan Hem boğezımdön geçmez sen yanımda olmasan güldü kalbinde ce: bir iniltiyte Elinden tutlu Kızın kardeş muhabbetiyle — Dediğim o şekerin ismini sen bilmezsin i ile beni teselli edemezsin una Zerrin sefkat şekeri derler la alınmaz sizin gibiler yerler yine soldu bir hınekırıkla coştu bu tablo ne güzeldi ne hoştu eme ©nnem böyle bir şey hiç vermez Biliysin şeker sevmem hemi babam da getirmez Neriman Hikmet 2051931 Erenköy kız lisesi Bahar yakında tatil zamanının gc- 6 Nisan Arasında Çoçuk tahrir müdürümüzün düşünceleri Istanbul birinci mektebi 409 sınıf talebesindenim. Hocaları! mektebimi büyük bir muhabbet” le seviyorum. Bu sene imtihas” larımı verip Çapa kiz muallifi mektebine gitmek ve memleket ve * millete hayırlı bir muallim olmak isterim, Fakat bir mus lim olabilmek için çok çalışmak İ lâzım, Ben kendi aklımca Türk” çe muallimi olmak arzusundayı(” Aynı zamanda piyano öğrenip musiki muallimi olmak da isti | yorum, Ancak bazı şeyler bem | çok düşündürüyor ve mualli | olmaktan yavaş yavaş cayıyorüm” Şimdi bu mektebi bitirip ki muallim mektebine gittiğim 78 man hükümet bana bedava y£”| mek ve elbise verecek bunu! için oradan çıkınca her istediği yere gönderiyor. Halbuki ben d€ İstanbul vilâyetinde kalmak ist” yorum. Her nedense son sım gelince İnsana çok tuhaf geli” yor. insan hocalarını sevmemezlik etmez, hem ayrılık öyle birş€f | ki hiç sevmediğiniz bir kims* bile olsa ona karşı rabıta duy” yor. Senelerce muallimlerimif arasında yaşadıktan sonra onlaf” dan ayrılmak çok acıdır. Güzin Bi Sisleme Np la RA İk, Bu haftaki bimecemiz | dalgaların! leceğini de bize tebşir ediyor. o Tatil demek kır âlemi, deniz (kenarı, dere Kenarı sefa demektir. Tatil dokuz ay dan beri sıwufların yüklü havasından kapanan küçük vücutların o haklı bir istirahatıdır. Miniminilerin şimdiden tatil günlerini ne suretle geçirdikleri hakkında bir takım tasavvurlar vücu- da getirmeleri kadar tabil bir şey © labilir mi? İ Deniz kenarı sefasının güzel bir| nümünesini resmimizde görüyorsunuz. Mönü eleni 55 İnpimmimizlerr Loya elami zin mevcelelen salhint seyrediyorlar. Kimbilir bu seyran esnasında mini mi ni kalplerinde ne gibi hayaller ne İ gibi düşünceler vardır? Belki içlerin- de bir gün Robenson olmak hülyasi. İle kalbi çarpan da vardır. Çünkü her) kalramancasına menkıbe gibi Roben- İson menkabesi de mini mini kalpleri heyecanla çarptırır ve) ” : Yukardaki murabbaları o # retle doldurunuz ki soldan | ve yukardan aşağı olmasini 1 — Sayıfamız baş muh rinin ismi, 2 — istila edatı, * 3.—Fesli bir nevi ecnebi keri, , Eskiler Alayım İncili çavuş Boğaziçinde Boyacıköy yünde bir yalı almıştı. Daha yalıya ilk girdiği gece sabahı yalının önün den bir yahudi yüksek sesle: 4 — Acem, — Eskiler alayım, İ 5 — Güzel bir isim. Diye bağırarak geçtiği için İncili ça-| ol mü ilani i vuş uykusundan rahatsız etmiş ve bu, . a devam eylemişti. Nihayet bir gün İncili! şiye muhtelif hediyeler çavuş buna bir oyun oynamıya karar) cektir. ” vefi vermiş. Bir gün sabahleyin erkenden Dikkat: Bu bilmecemiz€ ? eline bir takım yeni elbiseler öte beri| Jecek cevaplar 8 mayıs cami alarak yalının rıhtımına çıkmış ve ka» kadar vakıt müsabaka mem yikla geçen yahudiyi yanma çağırmış: iz alıdır. Eskici eskici! luğuna gönderilmiş olm: 4 | Yahudi derhal kayığı sahile yanaş-| masları o küpeleri ve | KIy€ İtermış İncili elindeki eşyayı vahudiye| yaları vardır. İşte sana kay tarı, fakat bunları burada 499 we juzatarak: |— Bezirgânğa bana kaç kuruş verir.) m. buradan uzaklaşınca #60792, p9 İları sattıktan sonra paylaşırıf İsen ver fakat çabuk ol şimdi yalıdaki-! İler uyanır. Yahudi derhal eşyaları evir) eyinçle kutuyu almiş ve sanda!* | miş çevirmiş: Bunlar çok kıymetli şey uyveti İler değil kaç kuruş istersin?,, İncili acele ederek — Canım kaç ku ruş verirsen ver yalnız çabuk ol. Bu nün üzerine yahudi derhal cebinden! 3 lira çıkarmış ve İncili çavuşa uzata:| irak; | — Al kuzum bunlar bu kadar et.) mez ama senin yüzel hatırın İçin. İnciliçavuş parayı alarak içeriye gi- rer, Ve iii günü yine yahudi oradan | ve adamlarını yönderere ie İgeçerken Incili yalının kapısını açarak |tarmış ve bir daha m tör bu sefer elinde yine bir çok eşya oldu|önünden geçerken eskile” ğu halde yahudiyi çağırır. Ve yine e3- bağırmıyacağına dair Ti yalari ona vererek haydi çabuk ol ya|bir vait altıktan sonra hadi der. Bu sefer geçen seferkinden|dan sonra yahudi yağımı daha az para verir, Üçüncü günü İnci) ee sesini çıkarmak değil H'çavüş bir kapalı kutuya yahudiye ve|leri olanca kuvvetile sek*” rerek: uzaklaşırmış. gere” Hasan — Bana bak dedi. Bunda hanımın el ii yınce kürekleri olanca k meye başlamış yalıdan W emin olunca kutuyu açmı$ den bire bir çığlık kopar?» tunün içinden elmas Ye! ğını görünce yahudi ağis çağırmağa hınçlarmağa sil li çavuş bunu karşıdan ya yormuş. yahudinin bu hal

Bu sayıdan diğer sayfalar: