21 Haziran 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

21 Haziran 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 VAKIT 21 Haziran 1931 Polis haberleri Feci bir kaza Bir vatman iki tram- vay arasında ezildi Dün Üsküdarda, Hancılar başında bir tramvay kazası ol- Bağlarbaşı atelyesinin önün- de iki tramvayı birbirine bağla- mâkla uğraşan vatman Mustafa ef. yalnış bir manevra yüzünden İki vagonun arasında kalmış kalça kemikleri parçalanmıştır. Mustafa efendinin feryadına koşanlar zavallıyı kanlar içinde bp fakültesine kaldırmışlardır. Kopan kayış amelenin gözünü çıkardı Kasımpaşada Yani efendinin furununda hamurkâr Kadir dün makina ila hamur yoğururken kayış kopmuş vebir ucu gözüne çarparak gözünü çıkarmıştır. Zabıta çürük kayıs kullanan ve tamir ettirmiyen furun sahibi Yani ef, hakkında takibata baş- lamıştır. Bir Çocuk kaynar süte düştü ve öldü Anadolukavağında Halil ef. nin bir buçuk (yaşındaki kızı Emine dün evde kimsenin bu- lunmadığı bir. sırada mangalda kaynıyan süt tenceresinin üze- rine düşerek yanmıştır. Zavallı kızcağız | hastaneye götürülürken yolde ölmüştür. Kaybolan Rumun cesedi bulundu Evelki gün Heybeliadada çam limanında sahilde bir ceset bu- lunmuş. ve bunun on beş gün evvel kaybolan 54 yaşlarında balıkçı Koçoya ait olduğu anla- şılmıştır. Koçonun ötedenberi dı- “Müğen malül bulunduğu ve bir , siir Bühranı neticesinde intihar ettiği tesbit edilerek defnine izin verilmiştir. Mamallar arasında sopalı bıçaklı bir kavga Dün akşam Küçük pazarda Tahtakaledeki bahçeli kahvede oturan hamal Vanlı Musa, Ihsan, bamal Kürt Arif, yoğurtçu Er- zurumlu Mabmut sarhoş olarak birbirlerile kavga etmişlerdir. Neticede Erzurumlu Mahmut ile Musa'ağır surette ve o sira” da da tesadüfen kavgacıların #rasında kalan 10 yaşlarında Hayrettin sırtından bıçakla ya- ralanmıştır. Yaralılar Cerrahpaşa hâsta- hanesine kaldırılmışlardır. Kav- gacılar yakalanmışlardır. Bir küstahlık Evvelki akşam Adadan on se- kiz buçuk postasını yapan Moda vapurunda bir hadise olmuştur: Vapurda bilet kontro'u yapı lirken Yuda isminde bir yahudi, mevki farkını vermemek istemiş, kendisine bu farkın verilmesini söyliyen polis memuruna da ha- karet etmiştir. Wemur, nizamna- me mucibince farkın tahsilinin zaruri olduğunu tekrar edince yabudi bu sefer; *—- Türk milletinden ne zaman kurtulacağız ? diye bağırmış. or- tayı velveleye vermiştir. Yuda yakalanarak hakkında kanuni takibata başlanmıştır. Vefat ettiğini yazdığımız Pren- ses Emine Hf, nin cenazesi Sa- h günü Seyrisefainin izmir va- purile İskenderiyeye nakledile- cektir. Vapur yazıldığı gibi hu- susi surette kiralanmış değildir. Yalnız bazı daireler ayrılmıştır. ELELE Fransız operstleri ve italya kumpanyası geliyor —49— Gazetenin manevi kuvvetinde gin den güne artan bir terakkiye mukahi! maddi halinde ancak salâha teveccüh I denebilecek bir itidâl hasıl olmuştu, öy le ki — kimbilir hariçte ne farzoluna- bilirdi — bir müddet sonra onun sa hipleri olan muharrirlerine bir zah- met hakkı tefrik edilmek lâzimgelince hasılattan iki kişiye şehri yirmişer me cidiyeden kırk mecidiyeye kadar pura çekmek salâhiyeti verildi, ileride hesap görülünce hisselerine daha ziyade bir meblâğ isabet edecek olursa tesviye e- dilmek üzere kaydı da ilâve olundu. Ha kikati halde hiçhir zaman hesap görüle medi, zaten görülseydi muharrirlere daha fazla bir şeyin isabeti #htimali pek zaif idi, Buna mukabil bankada Türk ola- rak yalnız ben kalmıstım. muhasehe- de çalışmakla beraher bankanın türk- içeye ve türk âlemine müteallik İşle. İrinde de ben kullanılıyordum; bu su- retle yazımın gittikçe unutulan çirkin- liğine karşı başka meziyetlere malik oi lahildiğime zihap hâsıl olarak maddi İve manevi variyetimde büyük bir fark husule gelmisti. Zaten manevi vaşiyetimde © bemen bütün diğer memurlara nispeten bir müstesnaiyet vardı. İlk gününden başi lıyarak gerek müdürler, gerek bütün memurlar — sıfatı milliyeme hürme ten olacak — bana pek hatırşımasane davranırlardı. Mektep derslerine de- vam için banka zamanlarından çalınan saatlere İğmazı ayn etmek bir kaide, verilecek emirlere ricâya müşabih bir ses koymak bir usul addedilmek mü- dürlerce mutat olduğu gibi bütün re İfiklerime de ayni zarafeti muamele sirayet etmiş oldu. Hele benimle akrun olanlar, az çok bir yaşta bulunanlar İbeni hakiki bir samimiyet havası İle | hata etmişlerdi. Hatta bankada mese İlâ katoliklerle rumların arasında hiç bir zaman silinemiyen bir mezhep ve kavmiyet bürudet; hükümferma olur- ken her iki tarafta da bana karşı bu neviden bir fark arıyan bir mübandet hissi izhar olunmazdı; katolikler hel- ki biraz ihtiyatkâr idiler, fakat rum- lar ırklarına ait bir sokulganlıkla ba- na daha ziyade takarrüp için hiçbir fırsatı kaçırmazlardı. Her iki zümre- den, daha ziyade ikincisinden, pek iyi dostlara maliktim ki heni aile hayat larına, hususi içtimalarına davet eder. ler; bunlarda genç kızlarla raksedilir, musiki âlemleri yapılır, seyranlar ter tip olunurdu. (Maşiye: Küçük hikâyelerimin İ- çinde bu âlemlerden mülhem olaniar vardır.) Başlıca yapılan şeylerden biri &i- yatro âlemleriydi: İzmirde bütün yaz mevsimini İş gal eden bir tiyatro hayatı vardı; şeh- rin a2 çok müsait olan iki sahnesinde ya bir Fransız veya rum operet kum panyası, yahut — daha sık olarak — bir İtalyan opera heyeti oyunlar verir di, Rumca yahut fransızca müdhike ve ren kumpanyaların arasıra İzmire uğ. radıkları olurdu, ve o züman İzmirin pek müşkülpeseni halkı karşısında © yunlar verebilmek için bu heyetlerin pek iyi intihap edilmiş olmasına lüzum vardı. Burada İtalyan repertuarından Bellini, Donizetti ve Verdinin hemen İbütün yaşıyan operalarını görüp tanr- İmak, ve hele Franisiz operetlerile pek alâkadar olmak mümkün oldu. Bunlar arkadaşlarımın, biraz da | Şark musikisi inkilâbın Gazetede lerakki Benka dostları — Tiyatro iptilâsı — İzmirde oynanması mümkün olanları,! Arasında da bir sahibi Zuhöt n operaları — Türkçe operel Gedikpeşadan bakiye Yazan e HMolit Ziya yeti kalbiye hisseder olmüştum. Sonra bu bir macera oldu ki hikâye edilme- ge muhtaçtır, Bir gön (4*79) kardeşler, bir ti- İyatro gecesinden sonra benden asrılır. iken, ikisi birden; — A.., dediler; hiv beriniz yok, Bu kumpanya gider git- mez yerine bir Türk operet kumpanyu sı geliyormuş; şimdi söylüyorlardı. Hayretle yüzlerine baktım: — ka bil değil, dedim. | Bir Türk operet kumpanyasının mevcudiyetine ihtimal veremiyordum. Bunu söylememekle beraher rivayetin yanlış alacağında israr ettim, enlar doğruluğunu iddiada müsır oldular; Jayrılğık. Bir müddet sonra vukuat beni tek zip elti; İzmire Benliyan Efendinin İdaresinde bir türk operet kumpanya- sılın gelmesi tahakkuk etti: Ve vere İcekleri oyunlar ilân edildi. Bu oyunlar İGüllü Azop zamanından , kalan mü: ni fransız operetlerinden başka — beş eser — Çuhacıyan Efendinin üç opşretinden — ki ben bunların meveu- diyetine vâkıf değildim — terekküp e- diyordu: Lebleblel Horhor, Arifin hile si, Köse Kâhya.. Kumpanya oyunlarını o vermeğe başlayınca İzmir yerinden kopmuş a-| zim bir dalga halinde çalkalandı, #- deta bir ihtilâl dalgası. Fakat asıl çalkalanan benim. hissiyatımdı, Ara dan on seneye yakın bir zaman silin- miş oldu, ben kendimi çocuk ve Gedik- paşa tiyatrosuna bir an evel yetişmek için o fenerin önünde koşuyor gö rüyordum. Sonra bu Okumpam yanın baş muganniyeleri olarak Sireanuş © ile OKoherih o Şirinyanın; arasında (Virlini Karskaşyan var- İd, vegnu O İzmirin u- sahnesinde Madam Angonun Kizi rolünde görür İken on yedi yaşında çapkın Clairette —Klereti görüyor gibiydim. Bütün o rolün bende çocukluk hengâmından mu teressip kalan o intibaları onun — tatl sesinde, şetaretli edasında toplanmış oldu. İzmirin bütün san'at müntesipleri littifak ettiler ki bu san'atkârlar müter İcem operetleri oraya gelen fransız kumpanyalarından daha iyi oynamış Yardı, Hiçbiri musiki terbiyesi alm yan fakat seslerinin ve kabiliyetlerinin geniş müsaadatile beraber evvelce ma hir reğisb Wraktıkları an'anelere merbut kalan bu sam'atkârların muvaf fakıyeti yalnız o eserlere münhasır kalmadı, onlardan ziyade Çuhacıyan Memleket a Tarihi evrak | Adanada da arabalar» la seyhana dökülmüş Yeni Adana göretesinde okur | duğumuza göre Adana vilâyet mahzenlerinde bulunan tarihi ve kıymetli evrak da ziyan uğratıl- mıştır. Senelerdenberi mahzende bü- lunan ku kâatlar hiç terkik edil- meden ve kiymeti takdir eden bir heyetin elinden geçmeden be- lediyenin çöp arabalarile süprün” tü gibi taşınarak Seyhan nehrine dökülmüştür, Manisada kaçen den on biri yakalandı Geçen hafta Manisa hapisane- sinin dıvaı ni delerek kaçmıya muvaffak olan 31 mahktmden şimdiye kadar on biri yakalan- miştir. Firarilerden, katilden beş seneye mahküm olan Menemenli Hüseyin de evvelki gün izmir müddeiymumiliğine gelerek tes- lim olmuştur. Balıkesird& Neceti B. mektebi Bahikesirde yapılan Necati B. erkek muallim mektebi binasının inşaatı ilerlemiş ve kalorifer te sisatı 63300 liraya ihale edilmiş- tir. Mektep 15 Eylülde mera- simle açılacaktır. Bulduğu eski eserleri satmak istemiş Ankara istasyonu kahvecisi idris efendi hakkında asârı atika kaçakçılığı cürmile takibat yapıl maktadır. idris efendi birkaç gün evvel tahminen 1700 sene evveline git bazı toprak vazolar ve çanaklar alarak (antikacı Mustafa Beye müracaat etm ş, Muştafa B. ları tetkik edince kıymetini an- lamış meseleyi hükümete bildir- miştir. Yapılan tahkikatta bu asârn Ankara istasyonu inşaatı için kazdırılan tepelerde bulunduğu anlaşılmıştır. Atinaya kaçan bir Rum doktor İzmirde tevkit edildi Evvelki gün limanımızdan iz- mire giden Fransız bandralı Te- ofili Gotiye vapurunda şehrimiz- den Atinaya kaçan Nikola is- minde bir doktor “tevkif edil m ştir. Nikola EF. Mari isminde bir kıza tecavüz cürmile maz- Efendinin eserlerinde görüldü. Hele Leblebici Herhor için bütün şehir çıl- İdirdi, öyle ki uzun bir müddet bu operet! İsahneyi terketmedi, evvelâ Siranuş! Hanım tarafından — sonra o bir vak'a; nelicesile Mısıra firar edince — Ka-| İrakaşyan tarafından söylenen parça- İlar ile Leblebici Horhor ağanın parça; #1 bütün ağızlarda daima terennüm e-| dilen şeyler oldu. Yine İzmirin bütün! san'at müntesipleri iddia ettiler ki Çur| hacıyan Efendinin bu eserleri baştan başa şark ve Türk şivesile memlü ol- makin beraber garp musikisi tekniği. nin operet nev'inden ve misalinden hiç geri kalmıyan nümuneleriydi. (İstitrat: Bu fikir bende de Zaman ile daha kuvvetle teeyyüt etti ve ka- naat hâsıl etim ki bizde operet hatta; opera (vücuda —Kelebilmesi (ancak Çuhacıyan (Efendinin açtığı çe iğırda o yürümekle mümkün ola"; İlirdi. o Aradan belki “elli sene) geçti, bu yolda bir hatve atıtmadı.| (Pembe kız) kabilinden eserler — ki! nundur. Gayri mübadillârin takdiri kiy- met komisyonunda işler Dünkü akşam refiklerimizden biri gayri mükadillerin takdiri kiymet kom'syorunda İş sahip- lerine müşkülât gösterildiğini, ko- misyon reisi Faik Nüzhet B.in her zaman komisyonda bulun- mamasının işlerin gayri munta- z m gitmesinde âmil olduğunu yazıyordu. Cemiyetin ikinci reisi Celâl B, le görüştük cemiyet reisi sı- fatile komisyon reisinin işlerin- den memnun olduğunu ve şikâ- yete mahal görmediğini,, söyle- di, Faik Nözhet B. de mevzvu bahis neşriyatı görmediğini, ce- vap vermeğ ede lüzum görmedi. ğini söylemiştir benim, hemen ezberimizde İdi; “hele birçok şarkıların yekdiğerine bağlana al Prenses Emine Ht.nin cenaze»! pek güzel sesli iki kardeş olan (As*»)İrak tevali etmesinden teşekkül etmiş el e gerdi e si salı günü Mısıra götürülecek ailesinin kızı ve oğlu ezcümle Awdran| tir — matlup neticeyi takrip değil teb) havsalası mütehammil ; “olmadığından — Odranın Maskot La Mascotte — t.lit etmiştir. Bizde daima suitefehhüme garp ve şark musikileri diye yadedilen #urlu kız diye tercüme olunabilir —-' sebep olan ve garp müsikisi şark MUSİ| bu iki nevi musikinin bizde tevlit et öperetinden Bettina ve Bepponun neşi.'kisi tabirile yekdiğerinin mâhisi adde- tiği ihtllâfa ve meselenin kendi görü. delerini şayanı hayret bir sıhhatle te-'dilerek müntesiplerini iki mühasimİşüme nazaran esasına dair olan kânâ“ ganni ederlerdi. Onu sahnede mükerreren görmekle|varit bile değildir. Yazık ki bir sulte.'makalât şeklinde yazmak - başlıca “e- dinlemekle fehhüm uğruna hizde bugüne kadar vmellerimdendir.) İ ve onlardan o parçaları bu operet hakkında âdela bir merbuti fırkaya ayıran mes'ele haddi zatinde iperet ve opera san'atları doğmamışlır atlerimle fikirlerimi ilerde bir silsilei Halil Ziya: Uşşakizade | “artıkk kadınlar da mi ayın ar “a ken yakalamışlar. Bir diye hayretini izah ediyo” Niye İçmesinler? Onlar #1” sadecemuhafaza edemeli” Fena mi? Büyük edebiyat öynde Ziya, bir edebiyak anki diği cevapta genç şair MW Selimden bahsetmiştir. Bu takdişi, her nede i dırgayan Faruk Nafir, yette bir fıkra yazmış “ met Selimin -alelüsul- ismini retmiyerek Uyanışta ça manzumelerinden bir Mi bırpalamış, Bu fıkra, ş4 larla bitiyor: f “Bu şliri, büyük üstadın (yi okuduktan sonra (edebi, r ölemde olduğunu öğrendim: peşinde". f Eh fena mı, hiç olmazsi cek ayak peşinde değil 75” ğ | Mücevherat flat Çöseielerde mücevbi gf atlarının düştü; y yan bik zat bu işle en ASİ izi selâhiyet olan Doktor Osman Beye, bu meseli olup olmadığını sormuf w cevabı almıştır: | — Böyle bir şeyden ver yok. Esasen kazanç vergisi rebilmek için bugünlerde her aldığım da yok. ' bu yüzden fiatlar sepeti Tulüat! Ee kumpanyaları ' cemiyet yapmak ler, fakat bu hareket birbirlerine düşmüşler. ş Bunu tabii bulmalı. Hef w bu efendiler - meslekleri “4 içtimalar için ruzname “# almamışlar ve bu yüzden e nuşacaklarını — bilemiy gene tekerlemeye ve Topl e eiüsindeğainabünizmeği ii , Yunan hüküm“ Dört açık deniz ribi daha yaptı Yunanlılar bu kararı itilâf mucebince hüku bildirecektir. j Atina, 19 (Hususi) — Y hükümeti, dün meclisi meb“. da mürakeresine başlani” bahri programın kabul ** tikinden sonra altı ay dört açık deniz torpito ” sipariş etmek niyetinde duğunu, iki hükümet af yâpılan bahri itilâfname mina tevfikan Türkiye hö” tine bildirecek ve iki h arasında bahri muvaz 4 hafazası hususundaki hi mütaleasının, yeni iti ahkâmına müsteniden bildi 4. sini Türkiyeden rica edef” Şunu da kaydetmek iesP ki, yeni itilâfname ahkâi re, dermeyan edi ecek ve noktai nazara itba mecburi değildir. Yunanistanın sipariş diğer harp sefinelerine bunların ısmarlama zat laştığı zaman TürkiyeYy€ © te.lizatta bulunulacaktır” Ni /

Bu sayıdan diğer sayfalar: