4 Ekim 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

4 Ekim 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—? —VAKIT 4 Teşrinevvel 1931 sının en büyük şahsiyeti olan Eiserstein Holivuda gelmiş, fa- kat bir türlü anlaşarak bir eser yapamamıştı. Maamafih (onun Meksikada bir film bitirmiş ol- duğunu haber aldım. Rusyanın tanınmış ve bil hassa son eseri olan “Volga Ha- zer denizine dökülür,, romanı ile Avrupada da şöhret bulmuş olan romancı «Boris Pilniacs Holi- vutta çevrilicek olan bir Rus filmine müşavir olarak davet edilmişti. Pilnisc Amerikalıların Rus hayatı hakkında kendilerine verdiği malümatı dinlemiyerek, kendi anlayışları tarzında filmi yaptıklarından şikâyet ediyor, ne dersiniz? Bu sualime, Mister “ Sesil,, cevap vermek istemedi. Ben de vip etmedim. Başka şeye geç- — Bu seyahatinizden bir fi'm çıkacakımı? — Kabil. Esasen orada çok muvaffakıyet (Okazanmış oOolan «Sgüarry the Ceclex isimli bir piyesi aldım, başka eserler de,. — Filminiz sadece Rusyaya ve öra hayatına mi inhisar ede- cek? — Hayır gezdiğim bütün yer- lerden aldığım intibaları akset- tirecek ve beynelmilel mahiyette olacak bir film yapacağımı zen- nediyorum. dikkat'nize çarpan şey ne oldu? — Pazar günlerinin nuş olması, Orada amele haftada beş gün çalışıp üst tarafı tati! yapıyorlar. | Bu itibarla pazar denilen muay: | yen tatil günü çok. Ziraat maki. | belerine verilen göze çarpıyor. Size şunu söyliyeyim. Boğaz içinden geçerken kendimi birden- bire Kaliforniyada ve Santiyağo şehrinde zannettim. Okadar bir- birlerine benziyorlar ki hayret ettim. (gülerek! Yalnız, Santi- yagoda, sizin Boğaziçinizdeki « kıymetii harabeler » yok.. Ma- amafih, Boğaz okadar hoşuma gitti ki, bir yer satın a'ıp burada bir ev yaptırmak, ve ara sıra, Amerikadan, buraya yat ile gel- mek istiyorum. Bir de, Türklerin neş'eli ve güler yüzü beni pek sevindirdi. kanı sicak adamlar.. Buna ihtiyacım vardı. Bu aralik madam « Sesil» de söze karışarak, Boğaziçi için, teker, teker üç gelime söyledi: — Saf, temiz, rahat havalı bir yer.. Mister Sesil B. dö Mili is- tanbulda üç gün daha kalacak, sonra Triyeste yolu ile doğrudan doğruya Amerikaya dönecektir, Dün akşam, bizzat kendisinin yapmış olduğu fakat filmi bitmiş ehemmiyet de Sesil Kolomp! Yazan: Jacgues La Guerche -— e zmdan kurşun gibi çıkıyorlardı. Sesi! kısılmıştı, Gözleri kanlarmıştı.. Pi yer, merak içinde ona yaklaştı, ihti. yar elile iterek: — Git, dedi, git. Sen bir betbaht- sin. Bırak beni.. Bırak. Sonra iki adım ilerledi, kollarını havaya kaldırdı ve yilzü koyun “yere yuvarlandı. Ertesi gün, fabrika kapıcısı Sesilin geldiğini görünce: — Aman, matmazel Sesil, dedi, iş- te geldiniz. Kapıcı kadm, yangındanberi Sesile' derin bir muhabbetle (o bağlanmıştı. Devam etti: — Bilseniz dün akşam ne felâket oldu. Bütün gece tarif edilmez bir rahat azlık içinde uyuyamamış olan Sesil © © sormadan kadın anlattı: — Dü m herkes gitti imi (Beynelm rafya kongresi bitti Müderris MacitB. gö düklerini anlatıyor Fransada toplanan beynelmilel coğrafya kongresine bususi delege olarak iştirak eden, Darülfünun ! edebiyat fakültesi coğrafya mü- derrisi Macit B. dün dönmüştür. Verdiği izahate göre kongre ey- lülün 16 sında, Sorbon darülfü- nununun Anfiteatrında açılmış ve bir bafta sürmüştür. Kongre- ye 982 aza iştirak etmiştir. Harp- İ ten sonra toplanan kongrelerin en kalabalığı bu olmuştur. Macit B. şöyle anlatıyor: — Beynelmilel coğrafya kon- gresi, 16 eylülde Fransa maarif nazırı tarafından açıldı. Kongre- ye 255 Kominikasyon yapılmıştır. Bu mezanda Edebiyat fakültesi coğrafya müderrislerinden «M. Chaput» nun Anadolunun Jeo lojik teşekkülü hakkında yaptığı bir Kominikasyon da vardır. Kongreye otuzdan fazla hü- kümet resmen iştirak etmiştir. Dünyanın bütün meşhur coğraf- lerdir. Bu suretle beynelmilel | coğrafi hareketler hakkında bir — Rusyada en ziyada nazarı | çok fikirler İ münakaşa olunmuştur. Kongreye kaldırıl- | ileri sürülmüş ve en çok aza gönderen milletler ingiltere ve birleşmiş Amerikadir. ingiltere devleti 66 aza, Ame- rika ise 56 aza ile iştirak etmiş- Türkiye namına, Pariste coğ- rafya tahsilinde bulunan Darül- fünun mezunlarının da iştiraki su- retile on kişi hazır bulunmuştur. Kongrenin son günü akşamı Kla- riç otelinde verilen 150 kişilik büyük ziyafette Fransa - Adliye nazını M. Berar br nutuk söyle- miş ve bu nutkunda üç senede bir dünyadaki coğrafya münte- siplerini bir araya getiren kon- gtenin dünya sulhüne pek büyük yardımı dokunacağını bilhassa kaydetmiştir. o Cundan sonraki kongrenin 1934 senesinde Var- şovada toplanması kararlaştırıl- mıştır.» ğrendiğimize göre müderris Macit B. de kongrede, Anadolu- nun sun'i sulama meselesine ait bir etüt yapmıştır. bir halde görmeden Amerikadan ayrıldığı “Dinamit, isimli filmi görmek üzre Opera sinemasına gitmiş, müdüriyet tarafından kar şılanmıştır. Mister “Sesil,, Opera ve Artistik sinemaların gezerek beğendiğini söylemiş, ve oradan ayrılmıştır. Fi Nakleden: fa. İ Kıp kırmızı kesilmişti. Sözler ağ.| ra beyler yazıhanede kaldılar, Çalışı-! yorlar zannettik. Fakat etrafı dola şirken, kocam münakaşa ettiklerini duymuş, — Ne olmuş, çabuk söyle? Sesil, önce, bir ağırlık esnasında, Piyeri, kendisine hilcum eden insan- lar karşısında çerpinirken görmüştü. Muhacimler gölgede oldukları için yüzleri farkedilemiyordu. Fakat Piyerin yüzü © kadar muar-i zep idi ki, Sesit onun haynlin! ve bu halini bir türlü gözünün öründen ek.) lemiyordu. — Ne mi olmuş. Bilmem (o Tabii kocam onları dinlememiş. Döndü. sadete (Galiba mesele kızışatak) de di. Beş dakika geçmemişti ki M. Pil yer İçeri koşarak geldi (çabuk, çabuk.! koşunuz) diye kocam: çağırdı ve (ba-l bam yazıhanede bayıldı. «si? madam gidip bir doktor ye işe Ni çağırmız) dedi. He Darülfünuna dair | Tahir Bey izah ediyor — Hukuk fakültes; reisi Tahir beyej atfen Yenigünde çıkan beyanat Üze| rine dünkü Vakıtta da bazı mtüale- alar yazılmıştı. Tahir beyi dün gö- ren bir muharririmiz bu mütalendan bahsetmiştir. Anlaşıldığına göre Ta- hir bey gazeleye beyanatta bulun. mâmış, yani neşri iltizam bir söz söylememiştir. Tahir demiştir ki: “ Ben (Yeni Gün; gazetesine beysnatta bulunmadım. Yalnız bundan beş altı gün evvel, tanıdığım ve fakat (Yeni Gün) muharriri olduğunu bilmediğim bir Zat ile tramvayda üzeden beriden konuşuyor» duk Bana, bendi tabirile, Darüllünün dedi koduları hakkında ne düşündüğümü sordu. Ben de * Kabak tadı verdi) dedi: gimi hatırlıyorum. Darülfünun aleyhinde bulunanların Da» tüllünuns girme isteyip de kabul edil wiyenler yulundu hiç bir söz sövlemedim Böyle bir zatda bilmiyorum. Esasen (Yeni Gün) gazetesi de bu beyanstı bara atfen yazmamıştır; İsmini zikretmiyerek diğer bir müderrisin bunu söylediğini yazmış Bu itibarla beyanat gibi bu beya- narı verilen cevap da bana müteveccih olamaz. ., Bu beyanatı gördükten sonra, mü- talealarımızı söylerken “Tahir (bey tekzip etmezs€., gibi bir takım ka- yıtlar koymakla İsabet gösterdiği mizi anlıyoruz. Darülfünuna girmek isteyip de a- Immıyanların şimdi bir darülfünun âleyhtarlığı yaptıkları hakkındaki beyanatın da Tahir beye değil, ismi yazılmıyan bir müderrise nit olduğu- nu biz de sonradan gördük. Buiti- bar ile yazdığımız omütalea ismini saklıyan müderrise alt kalıyor demek tir. olunan bey ... Bir fikir Türkistanlı Ahmet Şükrü (bey, dün darülfünun bahsine dair bir mektup yollamıştır; bu zat inkılâp İdaresinin darülfünunlarla olan mü hasebetini ileriye sürerek bugün- kü vaziyetine (göre, darülfünunu ayrı ayrı mektepler hüline ifrağ et- mek suretile vekâletlere bağlamak tavsiyesinde bulunuyor ve diyor ki: “ Vücuda gelecek âli edebiyat Mekte- bini maarif vekâletine, #lt tüp mektebin! Sıhhat vekâlerine, ali fen mektebini Na. fa vekâletine, 4lt hukuk Bektebini Adliye vekâletine ba; bu memleketin muh- celif kısımlarına dağıtmak en iyi bir çaredir. Biz Türkistanlı Şükrü beyin tek- lifine taraftatr değiliz; o yalnız bu teklifte vakrı tesbit itibarile bir ha. kikat mündemiç (olduğunda şüphe yoktur. bütün doktarlar evlerinde. Birini bul| dum, getirdim, hâlâ kendine gelme- miş olan M. Dütriyönün yanına çıktı, — Ne dedi? — (Âni bir baygınlık) dedi. Za ten o içeri girerken zavallı M. Dütriyö de gözlerini açıyordu. Faka: bir kelisi me söyliyemiyor, ne de yürüyebilisi yordu. ağzı da yarıl iğ — Zavallı M. Dütriyö! — Kocam, M. Piyer ve şoför ku- cakladılar, otomobile bindirdiler, Ö- lü gibi idi. Zavallı adam. Zaten ine! san dedikleri nedir ki.. Bir varmış, bir; yokmuş.. İ — Öyle madam Danvin. Daha dün) kendin) gördüm. Sıhhatte idi. E? Dün akşamdanberi haber var m? — Evet. : Bu sabah M./Piyer tele- fon etti. Pek iyi olmadığını söyledi, — Ya, Tehlike mi varmış” — Evet, geceyi İyi geçirmemiş; Zavallı adam. kendi kendime bep kar.) deşi gibi sekteden gidecek diye düşü! mürdüm. — Evet amma, böyle bir baygımlık- tan insan ölmez ya. İnşallah. — Evet. Inşallah. M. Piyer baba. sının yanında, buraya gelemiyeci | Sui kastçiler Tahkikata müddei umumüilik de vaz'ı- yet etti Dün müntehir Herantın ak- rabasının ifadeleri alındı Başmuharririmizin. İ seyahat notları 113 . “ Köse Murat ağa Borçka - Artvin yolu üzerinde bir aç Han var. Hakikalte (birer köylü! kulübesinden başka (bir şey olmıyan! hanlardan birisinin suhibi (Köse Murat ağa) dır. Yayalar ve mekkâri. Romanya vapurunda kendisin; öl. ler Oburalarda Oyaz günleri güneşin düren, diğeri yakalanan ikı suikastçı kızgın (vakitlerini, (kışın soğuk ge- hakkında zabıta tahkikatı ehemmiyet. lerini geçirirler. Biz de otomobil ilelle ilerlemektedir. Tahkikat derinleş- giderken yol arkadaşları'tikçe intihar eden Herantın (müthiş Murat ağanın hanında bir komiteci olduğu meydava şıkmak kadar dinlendik. tadır. Heranlın defterindeki isimler Murat ağayı ilk gördüğüm zaman etrafında da tahkikat yapılmaktadır. tereddüt ettim. o Çünkü kendisini er. Dün Herantın şehrimizde bulunan eniş ekten (o ziyade cüce bir kadına ben. 16si İle diğer bir akrabâsının polis ta. zettim, Meğer Murat ağa kadın'rafından ifadeleri alınmıştır. değil yaşlı bir Oerkek imiş, Hem de â Diğer taraftan sulkastçiler hakkin. yaşı sekseni geçmiş! Boyu bir metreyi daki tahkikata müddelumumsllik de va- İpek az geçen Murat ağanm ( yüzülziyet etmiştir. Muavinlerden (Muhit kırışık içinde olmasma (rağmen niha.tin bey, meğgul olmaktadır. e Evrak yet kırk, kırk beş (oyaşmdam fazla'dün akşama kadar (Adliye dairesine olmasma insan ihtimal vermek (İste-gelmemişti. Bugün (gönderilmesi ve Fakat kendisi tarihi hatıra-|tahkikatın istintak dairesine intikali anlatmıya başlayınc» — nasıl) muhtemeldir. seksen yaşına Okadar bir, Yanlış bir haber tabiat halinde £ görülen bir, | (Cumhuriyet) refikimiz, bu mese gençlik © simasını bu kadari!©nİn tahkikata o Müddetumumi Ke- muhafaza © edebilmiş olduğuna şaşı San Deyin Vazıyet ettiğini yazmışsa da yor. Bilhassa yüzünün £ kırışıkla. bİr müddet evel bir buçuk ayirk mezu- rr içinde o parlıyan gözlerinin canlılı..niyet alan Kenan bey, Geliboluda bu- İğma hayret ediyor. İlunmaktadır. Orada birkaç gün duha (93) muharebesinde (o Ruslar Mu-istirahat ettikten sonra, İstanbula dö- rât'ağayı muayene etmişler; fakat necektir. boyunun kısalığı (o dolayısile İlğe o kabul etmemişler. Artvin (o topraklarının İnsanın asker tırmışlar. Bu suretle Otam bir sene Murat AĞA geçinmişler. (o Fazla olarak kendileri. tekrar tekrarine kazanç (Oda temin etmişler, , Bir Ruslara, Ruslardan Türklere Reçihalde ki (o bir sene sonra Artvin ve tiğini görmüş, bu tarihi (o inkılâpl- havalisi yeniden türk (askerleri ta- rm ; sademeleri arasında heyecanlı) ratmdan işgal edilmesi Üzerine mem- rgüzetler geçirmiştir. En sonra har-leketlerine (o döndükleri zaman köyle bi umumi sırasmda Obu havali Rus yine bin lira kâğrt para İle girmiş istilâsma maruz kalmca (İrso) köyün-)ler! deki erir ii m gi ile Murat ağa ile yanındaki ve seksen at raber yaya olara! opaya itmiş © yaşındaki (akrabasından İlasan 2 oradan Trabzona, Trabzondan Ordü-ğa bize bu (maceraları (anlattıktan ya mahaceret etmiştir. sonra hulâsa ettiler: . a ağ a i | 7 Buradan giderken otuz candık, nakledilmeğe © s# bir Kiymetil Otuz manat ile yola çıktık, Dir sene haizdir: Murat ağanm rus tanrruzun-| yaşadık. Rin İira para ie Köyümüze dan evel (eskiden (osaklanmış otuzldöndük!, (manat) £ varmış. Küçük gümüşrus| ODediler. paralarından © ibaret olan bu küçük! (Murat ağa kırk beş yasına kadar #ervetlen başka (birde pelinlerinin|hayatını bekârlıkla geçirmiş, (Sonra boğazında üç beşibirlik bulunuyormuş ewlenmiş. o Fakat karısı ile ancak ön Otuz a İl ame Ye beş sene elan 1 iğ mallarını, bütün tütünlerini, ünİrebilmiş. Bir hastalık gelmiş. ev eşyalarını o köylerinde bırakarak eötürmüş. Ondan sonra (artık Mu- yola çıkmış, (Hopa) dan hükümeti ya; ağa bir daha evlenmek istememiş. vesalti ile Trabzona varmışlar. Niçin o tekrar evlenmediğini sor Fakat Trabzona varmea yaşamakldum. Bu suale de - Pie yk i k o lâzimgeleceğini! — Ne diye evleneyim mn seviyo Erel ve m İlk hasirum, o beni sevmiyor; o seviyor, ben tırlarına gelen şey gelinin boğüzin-lonu sevmiyorüm!, daki üç beşibirlikten birini bozdur; Dedi. i mak olmuş. Beş altın lira (İle mesir) o — Murat ağa, şimdi nasılsın? haline 'ünu almağa, (mısır unu ilede €k-İden memnun musun? mek yapıp satmağa başlamışlar. Trab| o Dedim. Murat ağa yine bir çotuk zonda (mısır unu ile yaptıkları ©k-|saffetile müsterihane cevap verdiz mekleri: fırınlarda pişirtmişler, obu| — Niçin memmun olmıyayım? (Elle suretle satıp o kârı ile geçinnişler.İönünde (Oturduğumuz (o Xulübeyi ve Sonra Orduya varınen (orada bir filetrafındaki ağaçlıkları o göstererek) tn kiralamışlar. Bu defa aldıkları Burası var ya, Bunlar var ya. Bi £ ununu O hamur yaparak Keh-'gün bunlar bize yeler!, pe ye ei pişirmişler. Ru saye Dedi... de (kârlarını bir O derece da'ıa ert ni ve siz gelir gelmez kendisine elef. etmenizi söyledi. — Ya. Niye demindenberi söyle. mediniz. — Meseleyi anlatmadan nasıl söy-| lerdim. M. Piyer size hazı talimat verecekmiş, sizden başkasına Emni! yeti yok. Sesil yazıhaneye doğru koştu, te lefonü açtı; bizzat Piyer cevap verdi — Ah matmazel Sesil, sizi (o bekli- yordum, felâketten haberiniz (var mı? — Evet efendim. Madam Danven şimdi söyledi, o Ne felâket Hiç ol- mazsa geçti ya? — Pek o kadar değil. Zavallı ba- bamm sağ tarafına İnme indi. ko; nuşamıyor. Kıpırdanamıyor. Biraz dan doktorlar konsulto yapacaklar. Bunun İçin burada kalmak mecburi- yetindeyim. — Acaba konsulte neticesini öğre- nebilir miyim? — Eğer erken bitirir ve beni tat; min edecek bir cevap verirlerse ken-| dim gelirim. Şayet öğle vemeğine kadar gözükmezsem. bana telefon et- izi rica edeceğit — Peki efendim. — Ben gelene kadar da matmazel yazıhaneleri dolaşıp vaziyetten arka- daşları haberdar edersiniz. — Olur efendim. — Lemenyan ve şürekisına gönde rileeek malların sevkedilmesini unut- masınlar, lâtfen söyleyin ve 1, 2 nu- maralı fıçılara da bir bakınız. 3 nu maraya gelince, hiç dokunmazsınız tabii, — Müsterih olunuz, hepsini yapa: rım, Bütün bu işleri görmesine rağmen, Böle çabucak olmuştu. O gün cumar- tesi idi ve fabrika öğleden sonra ka- panıyordu. Paydos olur olmaz, Suzan hemen giyinmeğe başladı. Sesile, yeni evle. nen bir arkadaşına yemeğe gideceği- ni söylemiş ve: — Haydi tünele kadar beraber gi- deriz, çabuk ol, Demişti. Sesil sunte baktı: — Daha gidemem, dedi. öğle Üze- rl M. Dütriyöye (o telefon edeceğim Gelmedi. Herhalde babası İyi olmssa gerek

Bu sayıdan diğer sayfalar: