14 Ekim 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

14 Ekim 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

San'at âleminde Atinanın > rında tahsi n 3 konservatuva- leden gençler inasların seçmelerinden vücuda getirilen mili Musikisi anın Başvekilimiz şerefine verdiği konser orkesi Atinada günden güne inkişal et) olan bir musiki hayatı var, ÖÜn- teşebbiüslerle meydana getis rilen, (bilâhare hükümet tarafından| tahsisat (verilerek devam ve terakki- si temin olunan milli (Oorkestaranın| Türk başvekili şerefine verdiği büyük konser, harikulâde (muvnffakıyetli idi, Çalman parçaların iyi inti- hap edilmiş olması, çalanların san- at kudret ve kabiliyetlerinin yüksek- Jiği göze çarpmakla (o beraber bu kon- serde her şeyden ziyade (o ve her şe yin üstünde olarak dikkati o çeken nokta, orkestradaki obütün unsurla rn (Oberaberliği temindeki O hariku- Mide Omuvaffakıyetleri ve bizim or- kestralarımıza o bu cihetten olan fai- kiyetleri idi. Bu orkestra, Atinadaki bütün musikişinasların (o seçmelerinden vÜ- cude getirilmiş, güzide bir heyettir. Atinada üç konservatuvar var: Bun ların en eskisi Pire sokağındaki CAfi- na konservatuvarı) ismimi (taşıyan milessesedir; — 1571 senesinde hususi bir heyet tarafından tesis olunmuş» O zamandanberi ayni şekilde idare olunmuktadır, e bir hayli musikişinas yetiştiren b müessesenin bugün de beş yüz ka” dar talebesi vardır. Eskilik itibarile ikinci Me nik) isimli konservatu (Odeon Elenik) İSE de kurulan bal geliyor. 1918 senesi Bu mü- müessese Fiğyas sokağında. K i konservatuvarlarınn essese, Atina ia lanıdır. Rugün 124 en çok talebesi 0 talebe yazılı. Atinanın üçün 1926 senesinde oni konservatuva mlessesedir. Bunun da talebesi vardır. “pir Atina şehrinde 1600 den fazla musiki tahsiline heves gime- cü konservatuvarı da tesis edilmiş olan ve| r) ismini taşıyan 400 okadar in sınıfların hın- Yunanlıların £ü-| lhassa musikiye | san'atlara ve bi N ra duydukları alâkanın ehemmi- yetini açıkça gösterir. Atina şehrinde ü€ hükümetten beş parâ almadan Ya yor. (Bu noktanm da ayrıca ehem- miyetli sayılması ktza ve dl Yunan hükümeti, (yukarda kaydettiğim gibi musiki tep rinden yalnız orkestraya tahsisat rebilmektedir. (Atinakonservatuva” rı) gibi (Odeon Elenik) ve Con konsevartuvar) da san'at dostu kimse- lerden (müteşekkil birer cemiyet - rafından kurulmuştur, bü suretle idare edilmekte ve talebeden 1lü ücretle yaşamaktadır. Bu üç mücssesenin | teşkilâtmm da az çok biribirine benzediğini söy“ ediler. Talebesi en kalabalık olan (Odeon Elenik) © isimli konservatu- yarm san'at müdürü mösyö Tese Pin diyos bana müessesesini gezdirmek ve istediğim izahatı “vermek Jükfunda bulundu. konservatuvar, banın (o civarı De ia taklıklar ile muhattı. A- 7» le bir yol mevcut olmamalı ç Partizanlar takip de Bu gibi takiplere olunmuştu.| x bir takipte ek- sında 26 kişi ya- inde bir Tus as adam Ukrayna»; ederek — Or” Nikola ism sel kaladık. ç keri yakaladık ki ya hı olup ordudan firar yahut da esi bere ki kendisini ve guikastçileri! de kalayuzlak — Nikolayı en azılı gi rl Lin esirlerle bir a birlikte hapsederdim. Bu sure' . onların o mahiyetlerini daha gi meydana çıkarırdık. BU sayede 26 manlarda reti tercih etmiş © emrimize terketti yakalamak için pek parlak olmuştur m Musiki tahsilini oAlmanyada yap- miş olan bu genç san'atkârdan öğ- rendim ki, bizim memleketimizde ol- duğu gibi Atina konservatuvarların- daki (hocalar da ekseriyetle ecnebi memleketlerde okuyup yelişmiş kimse lerdir. Odeon Elenikin kiden bir cemiyet son zamanlarda (bir şirket halini si- mış. o Şirketin bir satış (mağazası var. Musiki alât ve edevatı, notalar, filân o satıyor, bir de tedris kısmı var ki bu; milessesedir. e Konserva- tavarm — mali kısımlarına (mali mü: dür) bakıyor, tedrisat ile de (san'at müdürü) meşgul, Konservatuvara (Ilk tahsilini bi- trmiş, her yaşta çocuklar alınıyor. Tahsil, beş devreye ayrılmış. Ihzari kısımlaria başlıyor. Dördüncü kısım süperiyör sınıfıdır. Beşinci devreyi bitirenler virtüöz oluyorlar. Bina, o kadar büyük değil. Bunun içindir ki talebe muayen ve biribiri- ni müteakip (saatlerde kısım kısım ders alıyorlar. Müesteseyi resmi ziyafet, ziyaret ve resmi kabullerden fırsat buldu. ğum © bir akşam saatinde (gezdim. Sınıflarda elektrikler yanıyor ve ayrı ayrı odalarda ayrı ayrı muallimler- den küme halinde (kız talebe ders alıyorlardı. o Koridorlardaki sıralar üstünde ( elinde kemur kutusu, ders vaktini bekliyen (o ve biribirlerile be- li belirsiz (konuşurken san'at mü- dürlerinin (o refakatinde mektebi dolaşan (bu yabancıya gizlice göz ucu ile bakan çocuklar, gençler ve daha büyükler görülüyordu. Koridorlarda, (merdivenlerde, 0- dalarım dış kapılarmda, sağda sol da, kıyamet kudar ihtarlar Yüksek sesle konuşmuymız, yavaş yürüyünüz, sigara içmeyiniz! Odeon Elenikin alt katında bina- dan ayrı olarak (yüz kişilik o mun- sermayedarı €$- iken bu cemiyet var: Bedia Hanımın ihtisasları Atinada gördüğüm tezahüratı hiç bir vakit unutamıyacağım diyor Başvoekilimizin*Yunanistanı ziyaret. leri münasebetile Atinada ve Pirede iki temsil veren Darülbedayi san'at- kârlarmdan Bedia Muvahhit hanımın şehrimize döndüğünü yazmıştık. h-n- disile dün görüştük. San'atkâr intisi balarını şöyle anlatıyor: — Seyahatimden duyduğum mem-| nuniyeti İmkân; yok tasavvur ede-| mezsiniz, Yunanistanda Başvekil, nazırlar, meb'uslar, gazeteciler, san'âtkârlar ve halkın hakkımda hiç lâyık olmadı. ğım derecede gösterdikleri o candan tezahürat hayatımın hiç unutamıya-, cağım en aziz bir hatırası olarak ka- Tacaktır. Her şeyden evvel Yunan gazetecilerine teşekkürü bir borç bilir rim. Atinada oyun gecesi Olimpiya ti- yatrosuna gelip yer bulamıyarak ge- ri dönen ahik ik; büyük tiyatroyu doldüracak kadar çoktu. Oyundan sonra Türk ve Yunan renklerile sris- Tenmişbir çok buketler gönderildi. M. Venizelos da kartını ve bir buket gön derdi. Nazırlar gahneye kadar gele- rek beni tebrik ettiler. Bütün bu tezahüratın şahsım izin olmadığımı — biliyorum. Ben orada milletimin kadınmı ve tiyatromuzu temsil ediyordum. Bu vazifey kile yapabildimse benim işin büyük bir şereftir. Bedia Muvahhit FL. & Atinada iken Yunan güzel sanatlar birliği tara- fmdan tiyatro diplemesı verilmiş, kendisi birliğin fahri azalığına seçil miştir, San'atkâr, A inada aldığı bir çok hediyeler arasında bilhassa bir tane sinin kendisini çok sevindirdiğini söy- lemektedir. Bu heğiye Atinânm bir hapisanesinde bulunan bir mahküm tarafından gönderilen bir çift ter- liktir. Horaslo Yuyamidis isminde olan bu mahkümun bizzat yaptığı bu terlik kırmızı ve beyaz boncuklarla örülmüştür, Üzerinde beyaz bir yık dızm ortasında sarı renkte “B. H., harfleri bulunmaktadır. Mahküm tazam ve akustiği kuvvetli bir konser salonu yaptırılmış. Güzel bir sahnesi, altlı üstlü iki kat samilere mahsus! yerleri var. Binadan çıkmadan evvel son gir- diğim odada henüz elektrikler yal mamıştı, oBuradadört beş tane bü- yük, parlak, kuyruklu piyano var- dı. Bir tanesinin arkasında (genç bir hanım, yanındaki genç muallim: den alaca karanlıkta ders alıyordu. Binadan çıktıktan sonra yavaş ya- yaş kalabalık smıflarm (karışık manzarasi, koridorlarda bekleşenler, filân hep önümden silindi, gözümde yalnız bu sonuncu (manzara kaldı. Akşamm Işığı pencereden çekilip gis derken © alaca karanlıkta, (opiyano- nun tuşları üzerinden rüzgâr gibi ka yan hafif bir nağme. Tatlı bir ceht ve meşk, Meşk, Eski bir Türk darbrmeselini ha- tırladım. kişiden üçünün ölümden çekinmiyen casuslar olduğunu anladık. Bunlar kaybolan iki askerimizi katletmişler- di. Katlolunan askerler ( için İsim- lerinin yanma (firari) yazıldığı za- man Oben tehevvürle “imkânı yok, bu askerler ( firara tenezzül etmezler, demiştim. İddia ettiğim © veçbile bu askerlerin ( Partisanlar tarafın- dan öldürüldüğüne kanaat getirmiş- tim. Fakat benim (bu iddiama hi zim ordu mensubininden bazıları gül. müş ve benim aklımda casus ve su- ikastçilerden ( başka bir şey bulum-! madığmı söylemiştiler. Tali yar. dımı olarak zavallı askerlerimizin katilleri elimize geçmişti, Katli iti. raf ediyorlardı. Ben bü casus Ukraynalı Nikola heyecanla Tarı istintak ederken içeri) hediyesile birikte (o gönderdiği bir mektupta, serbest olmadığı için san” atkirrmızı bizzat görüp seyredemedi- Zi için yalnız hediye göndermekle ik- tifa ettiğini yazmakta ve “Bu hedi; yenin Yunan toprağına geldiğiniz gü- ne kadar hazır olması için hapiste nede gece gündüz çalıştım. Kabul etmekle zavallı bir adamı çok sevin- dirmiş olacaksınız». Demektedir. Bundan başka Yunan matbuat c& miyeti Bedia Muvahhit hanıma Yu- nanistanda bulunduğu müddet zar- fında hakkında #üzetelerde çıkan makaleleri bir albüm halinde topl yarak hediye etmiştir, mış Yunan tiyatro müelliflerinden bazıları bilhassa M. Horni O isminde meşhur bir muharrir ( piyeslerinin Türkçeye tercüme edilmek hakkını! telif hakkı istemeden Bedin hanmma terketmişlerdir. San'atkâr önümüzdeki hafta İ Galip beyle (Velinin çocuğu) piyesile bu seneki temsillerine başlıyacaktır. /di — Efendim, o partisanların saklı oldukları yeri öğrendim beni bir kaç adamla ormana #önderiniz. o Onları bulayım. Hiç hiddet etmeden kendisine Üç gün izin verdim. Bu zamanda or manları dolaşıp (bana malümat ge- tirmesi o lâzımd. Birde emniyet için vesika verdim. Nikola gitti. Ayni gece de Niko Ja ile hapsettiğim casus firara mu vaffak oldu. Ben Nikoladan endişe ediyordum. Beş gün sonra Nikolr çıkageldi. Mezuniyetinin ikinci günü civar aha- liden (o birisinin yardım: (le haydut- ların yerini (o Keşfetmişti. Ayni za- manda da hapisten kaçar casusa te sadüf ettiğini OSöyledi. Firar eden casusun (ihbarı Üzerine haydutlar Nikolayı o yakalamışlar o ellerini 2 yaklarmı bağlayıp bir köşeye br Bazı tanim-(” 5— VAKTT 14 Teşrinevvel 193) -— resmii rapo (Üst tarafı 1 inci sayıfada) arasında noktai nâzarlar (teatisi ya pılmıştır. Her iki taraf da (Macaristan ile Türkiye arasmda teyemmünen mev- cut olan sağlam dostluğun iki memle- ketin siyasi ve iktıscdi menfaatleri ne tevafuk etmekte (olduğunu ve bu| dostluğun sulh ve sükün için mühim| bir âmil teşkil eylemekte bulunduğu- nu müşahede etmişlerdir. İki memleketin takip etmekte oldu» Ku samimi sulh siyaseti, mütemadi su- rette tarsin ve takviyesi her iki hükü- metin gayelerinden biri olan Türk — Macar dostluğu sayesinde son derece de kuvvet bulmuştur, İsmet Pş. şerefine verilen ziyafette Budapeşte, 12 (A.A) — Türk dev let ricali şerefine Macar (başvekili Kont Karolyi tarafından verilen ziya- (ette müşarünileyh şu nutku irat et- miştir: Kont Karolyi'nin nutku “ Macaristan payitahtında size hoş Peşte seyahati hakkında rneşredildi Kadehimi kaldırarak dost ve kar deş necip Türk milletinin şeref ve re fahma, Büyük Milli kahraman Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin şerefine ve sıhhatine, (o(ozatı devletlerinin ve muhterem refikanızm srhhatine, ha- irieiye vekili Tevfik Rüştü beyle refi- kalarının sıhhatine içerim. İsmet Pş.nın cevabi Bu nutka cevaben, İsmet Paşa Hz. İatideki nutku söylemişlerdir: “ Kalbimde heyecan uyandıran bu muhitte ve bu kadar mümtaz güzide zevat huzurunda söz söylemeğe kalk- tığrım şu anda zatı devletlerine Türk milleti ve onun Büyük ve şerefli relsi hakkmda söylemiş (olduğunuz teveç- cühkârane sözlerden dolayı minnettar- lığımı arzetmeği bir vazife addederim. Burada bize gösterilmiş olan hüsnü kabul, iki memleketin mütekabil mü- nasebatma hâkim olan mütekabil mü. veddet ve itimadın en parlak bir deli- Hni teşkil etmektedir. Memleketimde o mütemadiyen kak maklığımı (İcap eden meşgâlelerin amedi beyan etmek benim için büyük bir mahzuziyet ve derin bir memnu- İmiyet teşkil etmektedir. Türk hikü-| | metinin ve Türk milletinin Kont Beth- len ile M. Valkonun 1970 senesinde Türkiyeyi ziyaretleri esnasında kendi. lerine karşı göstermek lütfunda bu-| lunmuş (oldukları hüsnü kabulün, şimdi sizleri burada, Peşte şehrinde! görmek şerefine, bu müstesna zevke nail olduğumuz sırada, minnettarik akisleri hasıl edeceğine emin olabilir. siniz. İki memleket arasındaki ruhi alâka Milletlerimiz arasındaki ruhi alâ- kalar, tarihin bizleri ezmiş olan mer- hameisiz tecrübeleri, (Türklerle Ma- carlar arasında derin ve an'anevi kars deşlik hissi münasebetlerimizi ve yek» diğerinin tamamen ayni olan ve millet. lerimizi yekdiğerine bağlıyan muahe delerde tesbit edilmiş bulunan mena» fü temyiz eden ahenk (ve itilâfı izah eylemektedir. Şurasını ilâve etmek İsterim ki bu derin dostluk hisleri, bugünkü haki- Mi ihtiyaçlarımızın ayniyeti sayesin de bilhassa fevkalâde kuvvet bulmuş» tur. Türkiyenin iktısadi sahadaki muvaffakıyetine hayranım Bütün cihanda hüküm sürmekte © lan buhran , Türkiye hakındaki hay- ranlığımızı arttırmıştı. Fitvaki, bir adamın dehası, iradesi ve Türk mille. nin tükenmek (bilmiyen kudret ve kuveti, terakkiye ve cihanın iktısat siyasetinin resanet kesbelmesine biz. zarare mani olan temayüllere galebe pd di b uvve! İstikrarın de ii İr unsuru Asri Türkiye, istikrarın ve sâyin ga-i yet kıymettar bir unsurudur. Macar hükümeti Macaristan İle Türkiye ara- sında, daima mevcut bulunmuş olan samimi dostluk bağlarmı daha ziyade İkuyvetlendirmekle hali hazırda o ka- dar şedit musibetlere duçar bulunan cihanm muslihane bir suretle inkişafı. na yardım etmiş olacağı kanaatinde. olmuş. ettiği mahalle Burası mağara gibi bir İçersi bomboş bulunuyordu. yalnız haydutlara küfret - mekle kalmıyordu, kendisine vadet- tiğim (100 rableyi (o kazanamıyaca- ğımdan korkuyordu. Bunun için haydutları (o başka yerde bulabilece- ğimizi temin ederek takibe (devamı münasip buluyordu. izin overerek haydutları tekrar art mağa gönderdim. Aradan beş gün geçmişti, kendisinden ümit kestiğim bir zamanda tekrar zuhur etti, — Nasıl, yerlerini (o keşfedebildin mi? dedim, — Evet keşfettim! dedi. o Derhal ctömobile askerleri istif ederek bir kısım asker de civardaki © tayyare müfrezesinden Tisi ile aldıktan son. ra hareket ettik. Nikoların geçeceği. miz köylerde o tanmmaması için ken- rakmışlar. Gece Nikola nöbetçinin uyumasından bilistifade £ bağlarını, disine pilot elbisesi giydirdik, elbise sahibi (o pilotun ismini de Nikolay. Ben kendisine; mümtaz selefiniz Kont Bethlen ceanp- larmın ve güzide refiki mesainiz M. Valkonun geçen sene lütfen Ankaraya yapmış oldukları ziyareti iade etmek üzere Budapeşteye gelmek zevk ve Şe ref'inden beni şimdiye kadar mahrum etmiş idi. Macaristana yapmış (olduğum bu seyahat bana son senelerde duçar ok duğum elim musibet (ve mihnetlere rağmen, büyük reislerinin ve bilhassa şerefli ve muhterem ( Naibi hükümet asaletlü Nikola dö Horti Hz. nin aki- lâne ve müdebbirane idaresi altmda, dehasmın muhtelif (sahalarında en feyyaz fanliyetleri tahakkuk ettirmek cesaretini mütemadiyen arttırmış olan ahraman ve kudretli Macar milleti. nin harikulâde hayatiyetini bizzat ve İyerinde görmek (| fırsatını bahşeyle- miştir. Milletlerimizi biribirine bağlıyan mütekabil muhabbet © hislerini müp- hem, ve mülâhazaya gayri müstenit ve binnetice muvakkat ve fani bir me- vi teveccühe hümletmek münasebetle rimiz hakkımda gayet sathi bir fikre sahip olmak demek olur. Beraber yürüyen tarih Bu samimi dostluk, iki milletin be raberce yürümüş olan tarihinin mes ut bir neticesini teşkil eder. Avrupa milletleri (o silesi arasında kendi ühdelerine terettüp eden vazi- feyi müdrik bulunan her ikisi de sulh ve sükün içinde terakki ve inkişaf ey. lemek fikrine iptilâ derecesinde âşık olan Macaristan ile Türkiye, merke- zi ve şarki Avrupada milletler arasın- (Lâtfen sayıfayı çeviriniz) smmarenesananasnansunuassa senameesenesezassunanamınanaı Aleni teşekkür Kereste tüccarından (o pederimiz İlnce Alemdar zade Halil beyin gerek cenaze merasiminde bulunmak sure tlie ve gerek telgraf ve mektupla te essürümüze iştirak eden meslektaş ve ehibbamıza o yazeteniz vesatetile beya- ni teşekkür eyleriz. Merhum İnce Alemdar zade efradr ailesi namına mahdumları Ali Rıza va Faik | esnasında Nikola ismi yerine bu ismi kullana. caktı, oOOtuz kişilik müsellâh müf. i reze İle haydutların Osaklı bulun. dukları (o mahalle yaklaştık. o Tah. min (olunan on altı haydudun (ka. ra adam) unvanlı Obiradammn ku. mandası altında (burada gizlenmiş olmaları lâzımdı, z Nikola çam fidanları ile mestur bir noktayı işaret etti. Ben hemen o noktayı askerlerle çevirttim. Köpe- im Hektor sabırsızlıkla o havlama. ka salışiyordu. Nikola kendisini ta. kip etmemi işaret etti. Birkaç adım sonra yere yattık. Şimdi makta olan sesler işitiyordum. Ni. kola birkaç askere (işaret etti, On- lar da bize yaklaştı. Nikola ileriye sıçrıyarak bir kısım yosun kaldırdı yosunların altında bir tahta parça sı gözüküyordu. horulda. (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: