18 Kasım 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

18 Kasım 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» g # g” di “ ai KEKLER b e kutu kibrit — biralie bağ il üvazeie, hayır müvazene Ye'di ürk mahsullerile, Türkiye- ia Lala gelen mamul madde-| 38 sındaki fiat farkını göste) N güzel misaldir. ! Üy tocaman bir okka buğday,| salişın r emek, bir çok insanlarm Tetini kir, oprağın, insanın, kud- N * küçümencik, bir keç tabta| Şasi ve biraz fosfora ancak te- ül ediyor, ne demektir? 4 $u demektir: Yin iye ziraat mahsullerini çok m a satıyor, Fabrika mamulâtı- Bi pahalıya alıyor. LE ir memleket mütemadiyen ma Pah, yea verir. Mütemadiyen il mal alırsa bu hesap niha- iz oskocaman bir (0) la kapa- yi cemiyetin batma seyrinde da lekete girenle, çıkan arasm- & tezat, yerli malının kıymetten İMesine mukabil, dışardan ge-| iğ kıymetlenmesile artar. Yarı stemlekenin hakkı budur. Her har müstemleke ucuz verir, pa- "Ya mal alır. Türkiyede bu çı- k | tanzimalçılar açtı. Tanzimat-| Made (tezat) hâlâ devam edir, Anzimatın (bırakınız yapsımn- d,', vırakmız geçsinler) diyen en ricali ve onları takip eden Ta utiyet 'maliyecileri hergün en “ye mahsulü ile dışardan ge- maddeler arasındaki uçurumu inleştirdiler. ünkü Türkiyeye serbestçe gi- Ül, Samye bankasiyle, gümrü-| yle, imtiyazlarıyla, demiryolla-| 7 ancak bir şey yaptı! | ih, 800 senesinde mamul madde) Ma yapan Türkiye yirminci Sa ancak dışarıya çıkardığı ay, wn dörtte üç fazlasını satın ta, in e iniş?! Dörtte üç fazlalık,| gi m eşya fiatları tepetaklak 5, “lem daha 1800 senesinde Tal, mahsullerinin düşkün fiati Ya, Yenin belkemiğini teskil e-| dn, ES” insanlarını fakirletiyor- Ktmlarına yöyiz bir bakacak © Tiz alacağınız netice şudur: F,'ütk köylüsü fazla çalışmıştır. aa mahsul almıştır, fazla mah-| ei, satmıştır. Fakat ona mukabil i Seçen para azdır. tyacı olan mamul maddeyi! a bağlar 2 Di ke ii ay — bir ku ka az vetile ifade edilecek bir or, (p2ada mâni olmak için; tina ınız yapsınlar, bırakınız! Ürt tezadından), İnal lâzımdır. kazayı çaresi girecek imalı çı Tü malla ölemektir. Ri 4, iYenin iktisat müvazenesi didi 9 etmek için ithalâtin tah- n büy, tabi bir çaredir. İsmet Pa kiyg, ümetinin tahdit kararı Tür! kura Yarı müstemleke şıarından| Siri en kal'i hareketlerden Sinek p k,, andı “arar, iğ a iv eti Sadei Et, aş adet Etem il taş merkezinde bir lisan a, Kursu açıldı aktaş halk fırkası merke- bi, hi Umuma mahsus olmak üzre re ban ursu açılmış ve ders- İlgili anmıştır. Bu kurslarda İsraz » Almanca, Franszca dg, mektedir. Bir kaç de da bir mus'ki şubesi aşa ordudaki zaferine, aki siyasi eserine bu son| iktisadi yeni bir hamıle r. ş- a2 merkezinin şimdiki | mi kâfi gelmediği | maktadır. münasip bir bina | rendiğimize Belediyede Yangınlara karşı Beşiktaşta su deposu yaptırıldı Şebrimizde yangınların geniş- lemesinde başlıca âmilin süsüz- luk olduğunu gören belediye sehrin muhtelif yerlerinde su tankları tesis etmiye karar ver- mişti, Bu depolardan ilki Beşik- taşta yapılmıştır. Çirağan sara- yında 40 tonluk metrük bir su deposu olduğu haber alınmış bu- rası tamir ve tadil ettirilmiş, ve depo dünden itibaren istifa- de edilecek bir hale gelmiştir. Fakir çocuklara yardım için Dün akşam Nişantaşında vali konağında Muhittin beyin riya- setinde mühim bir içtima yapıl miştır. Bu içlimaa şehrimizdeki | bilcümle hayir müesseseleri mü- dür veya mümessillerile şehri- mizin bazı kibar zevat ve hâ- nımları ve ingiliz sefiresi iştirak etmişlerdir. içtimada İstanbuldaki fakir çocuklara vasi mikyasi yardım edilmesi çareleri düşü- nülmüş ve yeniden bazı tedbir- ler alınmıştır. Bilhassa birkaç müsamere daha verilmesi tesbit olunmuştur. ml Mekteplerin teftişi Dünkü sabah refiklerimizden bazıları ilk tedrisat müfettişleri- nin mektepleri teftişe başhyacak- larını yaziyorlardı. Halbuki ilk tedrisat müfettişleri mekteplerin açıldığı gündenberi mıntakaları ! dahilinde mektepleri dolaşmakta ve bundan başka her bafta mu- ayyen bir mektepte muallimlerle birlikte toplantıler oyapmakta- dırlar. Muallimler kooperatifi Bir müddet evvel İstanbul mua'limler birliği bir muallimler kooperatifi teşkilini düşünmüş ve esaslarını çizmişti. Oğrendiğimize göre bu koo- peratif mukavelenamesi vekiller heyetinin tasdikinden çıkmıştır. Önümüzdeki ay içinde kooperatife ortak olan muallimler bir toplantı yaparak faaliyet programını tes- bit edeceklerdir. Şirket kadrosu içinden bir satış şubesi de vücude zetirile- cektir. Gençlik ve Heyâcan Selim Sırrı bey yarın akşam saat sekiz buçukta radyoda mu» tat konferanslarının 44 üncüsünü verecektir, Mevzu : “Gençlik ve heyecan, dır. Üç sınıflı dershareler açılacağı doğru değil Dünkü sabah refiklerimizden İ biri maarif müdürlüğünün şebrin uzak semtlerinde 3 sınıflı mek. tepler açmıya karar verdiğini yazıyordu. Dün bu hususla maarif mü- dürlüğünde tahkikat yaptık. Öğ- göre böyle karar mevzuubahis değildir ve böyle bir şeye şimdiki halde lüzum gö- rülmemektedir. . Esasen | şehrin uzak yerlerinde olduğu gibi da- hilinde bile birçok semtlerde 2 dershaneli mektepler mevcuttur. Bunlar ibtivaca kâfi gelmektedir. Ekmek tiyatları Istanbul belediyesinden: Teş- rinisaninin 18 inci çarşamba gü- nünden itibaren ekmek 7 kuruş 10 para ve francala İl buçuk İ kuruştur. Tıp fakültesinde neler oluyor? Gürültülü geçen bir içtimada konu- şulanlar Dünkü «akşam gazetelerin- den biri tp fakültesi müderrisler meclisinin son içtimanda bir haylı gürültülü münakaşalar ol- duğunu bu arada müderrislerin Muammer Raşit beyletıp fakül- tesi reisi Tevfik Recep beyi şid- Dün bu arada ismi doktor Akil Muhtar bey kendisile görüşen o muharririmize söylemiştir: “ — Ben tıp fakültesi, daha doğrusu darülfünun hakkında hiç yorum, Bu gibi mühim meseleler ancak darülfünun divanı, fakülte müderris meclisleri gibi mahafil- de münakaşa edilebilir. Ancak şunu işaret etmek is- terim ki; müderrisler meclisinin geçen top'antısındaki müzakere- ler bu gazetenin yazdığı gibi ol- muş değildir. Esasen bu toplantı mevcut müşkülâtı düşünerek bu- na çare bulmak maksadile ya- pılmıştır, Aynı zamanda bahse- dilen diğer birçok şeylerde mev- zubahis bile edilmemiştir., Mastaneler meselesi Diger taraftan alâkadar ma- kamların söylediklerine göre res- mi bastanelerde hasta başına günde 150 kuruş kadar bir para sarfedildiği halde fakülte hasta- nesinde yatan haslalara günde 50 kuruşun sarfedildiği iddiası- doğru değildir. Çünkü resmi :hastahanelerde ki bu 150 kuruşun içinde gida- dan başka ilâç, hademelerin ve hastahane memurlarının yedikleri ve hastanın çamaşırlarının yıkan- ma masrafları dahildir. Tıp Fa- kültesinde hasta başına düşen 50 kuruş ise yalnız gıda masra- fıdır. j Bundan başka Tıp Fakültesi hastahanesinde 400 yatak mevcut- tur. Bu 400 hastanın 190 kuruştan yalnız yiyecek masrafı 162 bin İ lira tutar. Halbuki evvelce 185 bin lira olan bütçe bu sene 156 bin liradır. Bu paramın içinde 13 laboratüvarla daha birçok tedris masrafı vardır. Müzelerue: İBulunan heykel ler multahassıs- lar tarafından tstkik olunuyor Son aylar zarfında hafriyat ne- ticesinde istanbulda bulunan asa- rı atikadan birkaç heykel ve ki- tabe, müzeye o maklolunmuştu. Mutahassislör © bunlar üzerinde tetkikat yapmakta, hangi devir- lere ait olduklarının ve mümasili malümatın tesbitine Çalışılmak- tadırlar, Bilhassa geçenlerde bu- lunan beykeller, ebemmiyeti haiz görülmektedir.Bunlar, asarı atika müzesine ver'estirilmistir. Resmi da.reilerue çöiışan ser- besi meslek erbabının kazanç vergileri Defterdarlık o malmüdürlükle- rine bir tamim göndererek, be- yannameye tabi olan ve bir mü- essesenin kadrosuna dahil lünmiyan serbest meslek erba- bının, resmi devair ve mücsse- satta ifa ettikleri hizmetier mu- kabilinde aldıkları ücret ve em- sali mebaliğden kazanç vergisi | detli tenkit ettiklerini yazıyordu. ! geçen | şunları | bir şey söylemeyi doğru bulmu- | bu- | | Adliyede: i Yaralanan kadın Çorapçı Şükrü E!, tarafından» mı yaralandı, katil kasti varmı İstanbul ağırceza mahkemesin de, Zehra isminde bir hanımı yatalamakla maznun çorapçı Şük- rü efendinin muhakemesine baş- lanmıştır, Remziye H. isminde bir şahit, vak'a esrasında,vak'anın cereyan ettiği evde kendisinden başka kimsenin bulunmadığını söylemiş, sonra vak'ayı şöyle anlatmıştır: — Birgün Şükrü EF. eve gel- di. Zebra hanımla konuştular. Lâf, çorap için yün alınıp alın- mamasına dairdi, Biraz sonra Şükrü Ef,, çıktı, gitti. Birde baktım, Zehra hanımın üzerinde kan lekesi var. Yaralandığını anladım. Maznun Şükrü Efendi, kendi- sinin Zehra Hanımı yaralama» dığını, evden çıktığı zaman onun sıhhati yerinde olduğunu iddia ediyordu. Remziye Hanım, Zeh- ra hanımı Şükrü Efendi çıktık- tan sonra yaralı gördüğü şeklin- deki ifadesinde ısrar etti, Dâvacı vekili tarafından, ev- velee mazmunun Zehra hanımı öldüreceğinden bahsedip etme- diğini sordurdu. Şahit bu husus- ta malümatı olmadığını bildirdi. Mübakeme, bir şahidin celbi için kaldı. Marmaradaki kaza tahkikatı Matmarâdaki son vapur kaza- sı hakkındaki tahkikata devam edilmektedir. Müsademe netice- sinde batan vapurdan kurtarı- lanların ifadeleri tesbit olunduk- tan sonra, evrak alâkadar ma- kama gönderilecektir. Dün yazdığımız gibi, vak'ada nup bulunmadığını mes'uliyetin kaideleri gemisinin mensup mucibince Le Loing bulunduğu Fransa tarafından tetkik ve ta- | yin olunacaktır. Lel, oing gemisi yarın Batuma | hareket edecektir. Buişesizde şaşın 13 rakamının Şeameti ! “Le Petit — Paririan,, ga zelesinin son gelen nüshasın - da bizi hayrete düşüren bir havadise rasgeldik. Bu havadis, gazetenin bi- rinci sayfasının en görünen yerinde neşredilmiş ve tele - fonla bildirilmiş bir haberdir. Bu kaadr ehemmiyet verilen bu haberi hep merak ettiniz değil mi? Bakınız neymiş! “Şerburg, 13 — Ayın on i- çüncü cuma günü, müthiş bir fırtına geçirdikten sonra li mana gelen Olimpik vaptırun. dan bir yolei, Marsılyoya gitmek üzere 13 üncü seriden FP. — 13 numaralı bir tayyavc ye binmek cesaretini göster - miştir. Bu yolcu Mösyö Grin- zel isminde bir zatlır. ve rakkamını şeametine inanma - maktadır. Evet. Bu kadar, havadis bundan ibaret, Fransa gibi bir menleket- te ve Petit Parizien gibi bir gazetede çıkan (bu havadis. 13 rakkamının şeametine bu kadar ehemmiyet verilmesine bizi hayret (ettirdi. İptidai kavimlerin Totemlerile “vah - gi) ler diye alay edenlerin bu haline siz de şaşın. . Bütün Biz de şaşalım! kesilmesi icap edeceğini tavziha; bildirmiştir. 4 i “ kas takla İder a İİİ ei 3 — VAKIT 18 Teşrinsani 1931 < Poliste : Tramvayda öldü Sabık polis Ziya Efendinin babası Beyazıt merkezi mürettebatın dan polis Ziya Efendi bundan alı ay evvel bir gece bekle- mekte olduğu noktayı terk ve bir kadınla birlikte gitmekte olan birkaç kişiye iltihak ettiği iddiasile polis divanına verilmiş, divan kararile polislikten çıka- rılmış, evrakı müddelumumiliğe verilmişti. Müstantiklikce yapılan tahkikat neticesinde Ziya Efendi- nin kadın meselesile alâkası ok madığı anlaşılmış, maamafih va- zileyi ihmal nuktasından bakkın- da muhakeme lüzumu kararı verilmiştir. Evrak, üçüncü ceza mahkemesine (tevdi olunmuş, mahkemede Ziya Efendi polis noktasını terketmediğini, başka bir arkadaşını teslim ederek ayrıldığını söylemiştir, Mahkeme esasla meşgul olmadan evrakm mahkeye geliş tarzını hatalı bul muş, keyfiyetin tetkikinin ve lüzum veya men'i muhakeme ka- tarı verilmesi hususunun vilâyet idare heyetine ait olduğunu gö” rerek evrakı iade etmiştir. Ziyr efendinin yetmiş küsur - yaşlarında Bekir efendi isminde ihtiyar bir babası vardır. Dün Bekir efendi oğlu Ziya efendi ile birlikte vilâyet makamına gelip vali muavini Fazlı beyi zi- yaret etmek ve tahkikatın tes- rini rica eslemek özere Edirne- kapıda Neslişah sultan mabal- lesinde Çinar caddesindeki 19 numaralı evlerinden çıkmışlar, Edirnekapı - Sirkeci arasında iş- İiyen tramvay arabalarından bi- rine binmişlerdir. Ziya efendi, ibtiyar babasını bir yere yerleş» tirip oturttuktan sonra kendisi vatmanın yanma gitmiş ve orada duran bir arkadaşile konuşmağa başlamıştır. Araba Malta çarşı. - sından Fatihe doğru yaklaşırken öğe . birden arabanın içinde bir telâş mes'uliyeti mucip vaziyet bulu- | eseri görülmüş, bir adamın öl- İ düğü haberi duyulmuştur. Ziya kimde olduğu Hukuku Düvel | - efendi, ne olduğunu anlamak #- zere içeriye girdiği zaman ba- İ basının oturduğu yerde sessizce İ önce dikkati celb kimseye bir şey söylemeden kem disinden geçmiş ve gözlerini ha- yata kapamış olduğunu görmüş tür, ihtiyar Bekir efendinin otur” duğu yerde vefat etmiş olduğu etmemiş, ya- nındaki yolcu ihtiyarın gözlerini kapadığını görünce uyukladığını xannetmiş, fakat kendi Üzerine fazla yüklendiğini gürünce ihti- yarı uyandırmak istemiş, bunun İmkânsızlığını anlayınca Bekir efendinin ölmüş olduğu meyda- na çıkmışlır. Araba durdurulmuş, Fatih po- lis merkezine haber verilmiş, be- lediye tabibi ismail bey gelerek muayenesini yapmış ve Bekir efendinin kalp şektesinden ök düğü tesbit olunmuştur. ihtiya- İ in ma'şi evine naklolunmuştur. Bir gecede üç çeki kesilmiş odun çalmış! yi Evvelki gece Fındıklıda tohaf ve şimdiye kadar misli görülme İ miş bir hırsızlık olmuş, kim ok İ duğu anlaşılamıyan bir i Fındıklıdaki adam odun depolarının i birisinden gece üç çeki kesilmiş kuru meşe odunu çalınmıştır. Meçhul hırsız aranılmaktadır. Cinayetin esrarı anlaşılamadı Ahırkapıda bulunan cesedin İ büviyeti henüz anlaşılamamıştır. | | giyinişi ve üzerinde bulunan el» ! biseler bunun bir amele olduğu ihtimalini vermektedir. Morğ henüz raporunu verme- | miştir. Mahâza zavallının boğa- zından sıkılmak suretile öldürül düğü tahmin edilmektedir. ii 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: