18 Ocak 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

18 Ocak 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—i— VAKIT 18 Kânunusani 1932 ———— Belediyede: Haliç şirketinin vazıyeti Bir komisyon tarafından tetkik ediliyor Iktısat vekâletinden dün be- lediye riyasetine gelen bir tez- kerede Haliç şirketinin son za- manlarda çok fena bir vaziyete düşmesi hasebile bu şirkete ait işlerin acilen tetkikile münasip bir şekil bulunması bildirilmiştir. Belediye riyaseti şehir meclisi azasından Salahattin ve Galip Bahtiyar beylerle belediye iktı- sat müdürü Süleyman, Istanbul ticaret müdürü Muhsin, ticareti bahriye müdürü Zeki beylerden mürekkep bir komisyon teşkil etmiştir. Belediye reisi muavin- lerinden Hamit beyin riyaset edeceği bu komisyon yarın ilk içtimamı belediyede aktedecek- tir. Belediye istatistikleri Belediyenin umumi işlerine ait bir istatistik hazırlanmakta ol- duğunu yazmıştık, bu” istatistik 15 şubatta neşredilecektir. Reis Muhiddin B. bilhassa ali Uçüncü nevi taksiye talip yok! Akşam gazetelerinden biri, tak- si ücretlerinin tenzili için otomo- bil sahipleri arasında yeni bir cereyan başladığını yazmaktadır. Halbuki belediye riyaseti evvel- ce antresi 14 kuruş ve kilomet- resi 40 para olmak üzere üçün- cü nevi bir taksi ihdas etmiş ve keyfiyeti gazetelerle ilân etmişti. Bu ilân üzerine belediyeye kim- se müracaat edip te üçüncü ne- vi taksiyle otomobilini işletmek istediğini bildirmemiştir. Böyle bir müraat olursa belediye ev- velce yaptığı talimatname muci- bince icabeden muameleyi yapa- caktır. Otel ve pansiyonlar için Belediye otel ve pansiyonlar için yeni bir talimname yapmış ve mevkii mer'iyete koymuştur. Bu talimamame mucibince otel ve pansiyonlar her hafta teftiş edilecek, bunların bilhass temiz- liğe riayet edip etmediklerine bakılacaktır. Teftişati, zabıtai belediye me- murlarile belediye odoktorlari yapmaktadir. Darülâcezenin himayesi için Şehir meclisi kararile teşkil edilmiş olan Darülâceze himaye komitesi yarın saat on yedide azadan Mühürdar zade Nuri be- yin komitenin içtimalarına tahsis ettiği İkinci Vakıf hanındaki da- irede toplanacak, müessesenin varidat membalarının çoğaltılması bakkında müzakerede buluna- caktır. Darülbedayi nizamnamesi Darülbedayi, şehir meclisi ka- rarile belediyeye raptedildikten sonra müessesenin idare tarzı, hakkında bir nizamname yapıl ması kararlaştırılmıştı Belediyenin hars müesseseleri işleri hakkında fikirlerinden isti- fade edilmek üzere vali ve be- lediye reisi Muhittin bey tara- fından şehir meclisi azası ara- sından teşkil edilen komisyon, bu nizamameyi Obazırlamakla meşguldür. Komisyon yarın gece saat yirmi bir buçukta Darülbe- dayide (O müdüriyet (odasında Vali beyin riyasetinde toplanarak mesaisine devam edecektir. talebe ücretleri tenzil edildiği halde ecnebi ve akalliyet mek- teplerinde ücretlerde hiç bir ten- rilât yapılmamıştır. Bazı çocuk velilerinin bu hususta maarif müdiriyetine vuku bulan müra- taatları Maarif vekâletine bildi- rilmiştir. Çocuk velileri ecnebi ve akalliyet mekteplerinde de ücretlerin indirilmesini istemek- tedirler, SPOR Izmir lik maçları İzmir, 15,(A.A) — Lik maç- larına bugün Alsancak spor sx- hasında devam edildi. Birinci oyun Göztepe - Buca ikincileri arasındaydı: Bucalılar güzel bir oyundan sonra 2-1 kazandılar. ikinci oyun Altay - Altınordu ikinci takımları arasında icra edildi. Neticede her iki takım ikişer sayıyle berabere kaldılar. Oğleden sonra aynı takımla- rın birincileri karşılaştılar. Güz- tepe - Buca birinci takımları arasmdaki maçta Göztepeliler 4-1 kazandılar. Bu oyundan sonra Altınordu Altay o birincileri o karşılaştılar. Oyun heyecanlı oldu. Altayı 2-0 yendi. Boks ağır sıklet şampiyonu Nevyork, 15 (A.A) — Dünya ağır sıklet boks şampiyonu Maks Sehmelling, sabık orta sıklet dün- ya şampiyonu Micky Walker'le bir müsabaka yapmak üzre mu- kavele imza etmiştir. Bu müsa- bakanın şayanı kayt noktası şu- dur: Micky Walker, 100 kilo sik- letinde olan hasmından 20 kilo aşağı olarak 80 kilo ağırlığında- dır. Smelling iki metreye yakın bir böya malik olduğu halde Malker 1,78 metre boyundadır. Maç 25 şubatta icra edilecektir. Alman kadın tayyareci Rangoon, ( A. A, ) — Aksayı şarka doğru sefer icra etmekte olan Alman kadın tayyarecisi Beihorn, yolunu şaşırmış ve Ran- goon yakınında Minraldon tay- yare meydanına 30 kilometre mesafede karaya inmiye mecbur olmuştur. Tayyareci, yaralanma” mıştır. Fakat tayyaresi hafif su- rette hasara uğramıştır. Muma- ileybima, otayyare meydanına gitmiye muvaffak olmuştur. 37,000 kilometrelik bir sefer Londra, 17 (A, A.) — Yüz başı Robert Makintosch ile ma- dam Westerna dün öğ'eden son- ra Staglane tayyare karargahına vasıl olmuşlardır. Bunlar Ingik tere » Cap seferinden avdet edi- yorlardı. 37,000 kilometreden ibaret olan bu mesafeyi 235 Saatte katetmişlerdir. Bunun ha- fif tayyareler için bir rekor ol- duğu zannolunmaktadır. ingilterede futbol-Rugby maçları Londra, 17 (A.A.) — birinci sportmeni Galles, dün birdenbire Londrada İngiltere olan prens de Paddingten istasyonuna gelmiş ve alelâde bir seyyah gibi mev- siminin ilk beynelmilel Ruğby ma- çımda hazır bulunmak © üzere Swanscaya giden yüzlerce Gal- leli ve İngilizle beraber mezkür maballe gitmiştir. Orada kendi- sini 30,000 sporcu şiddetle al- kışlamıştır. Prens, sahaya gitmiş ve bütün sporculara (O takdim edilmiştir. Prens. oyuncuların ellerini sık- mış ve kendileriyle konuşmuş- tur, Sıfır sıfıra berabere biten haftaymdan sonra toprağın ça- murlu olmasından hiç te mütees- sir olmıyan Galleliler faikiyeti ele geçirmişler ve rakiplerini $ sayıya karşı 12 sayı ile yenmiş- lerdir. Edinburghta kâin Mrray Field de 50,000 seyirci çamur içinde yapılan beyecanlı bir mücadele- ye şahit olmuş ve bu mücadele Cenubi Afrikahların galibiyetiyle neticelenmiştir. Cenubi Afrikalı. lar, rakipleri olan İskoçyalıları 3 sayıya karşı 6 sayı ile yenmiş- | | lerdir. Amerikalılar ve “Venedik taciri,,| Amerikalılar garip kararlar ver» mekte şüphesiz rekoru ellerinden birakmak istemiyorlar. Bakınız bir nümune daha: Bufalo şehri maarif idaresi, meş hur Şekspirin ( Venedik taciri ) isimli eserinin mekteplerde okutu) mamasına karar vermiş. Sebebi de 16 ıncı asırda İngilterede yahudi olmadığı için Şekspirin eserinin! hakiki bir yahudi tipi tetkik etme» sine imkân olmayışıymış. Bu gülünç iddiaya nazaran, biz de, Otelloyla Jül Sezar piyes - lerinin de okutulmaması lâzım ge- leceğini söyliyebiliriz. Zira, Şeks - pir ne bir roma imparatoru ne de bir Magribi görmemişti. | Gelenler, Gidenler Barut ve mevaddı infilâkiye inhisarı müdürü Lutfi Obey dün Ankaradan gelmiştir. Matbaamıza gelen eserler: Şen çocuk Memleketimizin en güzel çocuk mec- muâsı olan (Şen çocuğun) birinci ve ikinci nüshası çıkmıştır İçlerinde : Dünyamn en büyük mu- harrirlerinin çocuklara mahsus en güzel yazrlarıyla, şiirler, masallar, resimler bü yük adamların bayatı, çocuk hikâyeleri, çocuk oyunları ve daha bir çok güzel yazılar vardır. Çocuklarımıza ve sile babalarına tav siye ederiz. $ Kendi kendise Fotografçılık çıktı, Fiati 25 kurujtur. e ayar | Sokakta Harp var Kemal Ahmedin | Bu, acı ve. güzel . j romanı çıktı : Okuyunuz i YT YTL TL Darüibedayi Temsilleri Bugün akşam saat fsrul Belediyesi 21,30 da © -ŞehivTiyatrosu yg gp yy gg ET Yazan: Yakında: Yalova AN Onlar Ermiş Maradme © MN G. Feydau Ter- İl İ ceme eden; Pedia pm M. Vasfi Rıza Türküsü ilk musikili komedi. Çarşamba günü Mukaddes Alev Şehzadebaşı Ferah sinemada Bu gece 930 da beynelmilel var yete ve cambaz kümpanyalan 59 ar- tist 41 numara, bu gece birinci re- mizan programının son günüdür. Raşit Rıza Tiyatrosu (Şehzade başında) 18 ikinci Kânun pazartesi akşamı saat 21,30 de (Talâk eğlenceleri) vod- vil 3 perde. Nekieden: Mahmut Yesari ve Halit Fahri Beyler. 19 ikinci Kânun salı ve 20 çarşamba akşamı sasr 21.30 da (Kocama bir metres) vodvil perde, Tercüme eden : Muhtr Bey Gi- şe gündüzden açıktır. Bu akşam saat 21,30 da Fransız Tiyatrosunda Meşhur dansör (Douglas) ile (Büyük Zenci Revi Heyeti) taralından 20 tablo- lok yeni teviyü olan (Louisiana) yı temsil edecektir. Çarşamba ve Perşembe günleri saat 17.30 da (talebe için maine) Mihim bir ziyafeti musikiye, Paris! Konservafuvarından birinci mükâfa | tı kazanan violonist DANY BRUN -| CHAWIG ( Yiyolonselist ) ANDRE| HUVELİN (ve piyanist) Madam A. HUVELİN şehrimizden geçerek önü. müzdeki Cumartesi akşamı 185 ta GLORY A'da yegâne konserlerini vo receklerdir, .. l Acuzenin Müellifi : Nizamettin Nazif Definesi Ressamı : Münif Fehim Üçüncü Muradı on dakika evvel burada yıkamışlardı e — Olsun. Sonra birdenbire sordu: — Padişah hazretlerinin birader- leri var mıdır? — Pederleri cennetmekân Murat hanın biraderleri yoktur. Fakat bu - xün Manisadan gelip tahta calis v- lan. — Padişah öldü demek?. — Öyle ya.. Ve şu anda da, büyük oğlu, yetim kalan kardeşlerini öldür miye hazırlanıyor, Veysel istifhamkâr baktı şaire, — Peki ama... Bundan size ne? — Bir başkası için böyle bir “il varittir. Fakat ben, senelerce emek! verdiğim şehzade Mustafayı ne paha. sna olursa olsun cellâda verdirmiye- ceğim.. Şimdi Yahya efendiye gi ceğim ve rica edeceğim ki. Bu sırada Veysel sürgüyü çekmiş, kapıyı açmıştı; i — Yahya efendinin o evi işte bu. Gidiniz, ben sizi sokak başmda bekli- yeceğim., Eğer müftü bu yaraya mer hem olabilirse ne âlâ. Olamazsa, bir kere de ben taliimi denerim. Ve o zaman bil ki efendi, Ya Mustafa kur. tulur, yahut Veyselin adı defterden silinir... Sokağa çıktılar. Bak; Yahya efen- dinin kapısına dayandı. Köşe başm- da duran Veysel onun içeriye girdiği» ni görünce düşünmiye başladı: “Vadetmişti.. Vadetmişti ama. bu işi nasıl başarahilecekti? İdama mah| küm bir şehzadeyi, saraym içinde cel Iât elinden almak kolay şey miydi? Nasıl yapacaktı bu işi? Hiç bir fikri yoktu. Yalnız, “Kurs taracağım!,, — demişti— Ya kurtara-' mazsa? Eh o zaman da ya kaçar kur bir nazarla tulur ve yahut da... Az evvel de.söy- lemişti ya.. Bir müddet canını pahalı satmıya çalışır, sonra da ölürse ölür, kalırsa kalırdı. İ Mamafi çok düşünmiye de vakit bulamamıştı hani... Belki bir an ümir sizliğe düşer ve vazgeçiverirdi bu İş» ten... Fakat Baki efendinin binaya girmesiyle çıkması bir oluvermiş ve şair kolu kanadı kırık bir halde Vey- selin yanma gelince, boğulur gibi: — Şenmet! Şeamet! — diye ba - fırmıştı — Müftüye inme inmiş. “Kızmm ayrılığına tahammül ede - mez, ölür,, diyorlar. Dili tutulmuş ko», nuşamıyor. o Vah zavallı Mustafa! Vah zavalir talebem vah! Veysel düşmemesi için onu kolun » dan tuttu: — Farla ye'se hacet yok efendi! — dedi — Ummadığın taş baş varar| derler. Bir defa da Veysel denesin taliini... En son ümitti bu! Baki ses çıkar- madı; ve dev adamın kolunda sürük- lenir gibi yürüyerek dar ve çapraşık yollardan saraya doğru yollandılar. OTUZUNCU KISIM BİAT RESMİ O sıralarda bir hükümdarın ölü « mü, yalnız bir saltanatın değişmesi demek değildi. Bit sultan ölür ve © - vet.. Onun yerine bir diğeri çıkarılır- dı. Fakat gene ayn: zamanda bir çok! mini mini saltanatçıklar da, arada di- zilmiş iskambil kâğıtları gibi, “püff!,! deyince, bir an içinde yıkılıverirlerdi.! Faraza valiler; yalnız kendileri de- gil, hizmetçileri bile krallardan daha| göz kamaştırıcı debdebeler, ihtişam - lar içinde yaşıyan paşalar; ellerine verilen yüksek salâhiyetleri nalıncı| keseri gibi kullanarak mütemadiyen altın biriktirmiye çaleşan kadılar müf| tüler, bir padişahın ölümüyle beraber kuvvetlerinden (ve debdebelerinden mahrum olan insanlardı. Bunlar ne yapıp yapıp, sarayda hâkimiyeti elde edenlerin gözlerine girmiye ve mevki lerini yeni baştan kazanmıya mecbur olurlardı. Binaenaleyh biat günleri, bir nevi ana baba günleriydi. Payrtahtın ne! kadar ileri gelenleri varsa; vezirler, paşalar, beylerbeyiler, mirmiranlar, İ kazaskerler; velhasıl sarıklı ve ka - vuklu erkân saraya bir an evvel va” mak için kırılıp dökülürler; yeni p* dişahm tabanlarmı yalamak için bif birleriyle yarış ederlerdi. Bu defa da öyle olmuştu işte. Has odalar önünde ve iç meyda da iğne atılacak bir yer kalmamışi> Herkes sırt sırta ve bazı odalarda hr vasızlıktan boğularak sırasını bekli* yor, mamaf; sırası gelenler de padi * şaha biat etiikten sonra gene sara)" da kalıyorlardı, Tahtı kubbe altınm önüne çıkar * mışlar, yerlere büyük halılar sermi? lerdi. Bir hayhuydur ki gidiyordu ezilen ezilene, bunalan bunalana., V€ bu hayhuy içinde yeni padişah müte kebbir ve mağrur, debdebesine deb * debe katmıya çabalarken, az ötede darüssaadenin bir parça kıyıcığınd8 bir yerde iki büyük kazan kaynıyo”” tahta bir teneşirden sızan suların bw harı buhurdandan çkan dumanlar! karışıyordu. Üçüncü Muradı on dakika evvel burada yıkamışlardı. Sonra, orta hah li bir şehirli nasıl kefenlenirse tıp öyle sarıp sarmalamışlar, fakat ce” vizden bir tabuta koyup (bir kenar# birakıvermişlerdi. Namazını Itacaklardı. Fakat 8” celesi mi vardı bu işin? Ölüydü bus Beklesin dursun.. Ha beş dakika ev” vel kılmışlar namazını, ha beş saaf sonra... Kıyamet kopmazdı ya. Yeni" sine dalkavukluk etmek varken, eski" siyle mi uğraşacaklardı ? Dakikalar ve hatta saatler geçik Başlarına o kallâyj sarıkları, kafalr rını muhakkak daha kolaylekla eğ ” mek için saran dersiâm efendiler hâlâ mütebessim ve riyakâr; hâlâ dalkavuk lukla meşguldüler ki, birdenbire genç padşahm tahtından kalktığı görül * dü, Yıllar süren bir hasretten sonr& yüzlerce uykusuz gecenin hayaline ulaşan Mehmet tatlılığına şüphe edil miyecek bir heyecan içindeydi. İşiti* lir, işitilmez bir sesle: — Artık — dedi — Cennetmekâf pederimizin namazlarını edaya za“ mân geldi. Ve tekrar yerine oturdu. Küselis* Ter ve dalkavuklar alayı bu sefer d€ bu iş için itişip kakışmıya başladılar darüssaadeye doğru bir akın oldu. Ve nasıl oldu? Nasıl giti, Ön€ kim geçti? Burası meçhul. Yalnız umumun o sükünuna basi basa yükselen bir ses, cemaata, uyk veren bir ahenkle hatırlattı ki yi senelik bir ihtişam, kan (o ve katliâ” işte şu tahta tabutu güçlükle doldu” ran bir cesete inkılâp etmiştir. Bu sırsda üç adam, yan kapılar * dan birinden şehzade odalarına u7# nan dâr ve zemini (taşan dehlizd* ilerliyorlardı. Bunlardan hiri darüssaade ağa” sıydı, Diğer ikisi onu takip ediyorla” dı, Bir kaç adım daha attıktan sonr” Kara marsık, alçak bir demir kap” iterek bir yer odasma daldı. İçerde” yosunlu bir rutubet kokusu geliyo?” (odu, — Öf, Habeşi içeriye bir iki adım dalm$” ken, hemen geriye döndü. Arkasın” dan kelenlerden birinj dürttü: — Hadi. Gir de say şunları! Bu cellâdın yamağıydı. Kapı dalmasıyla, odanın loş bir köşesi göze görünmez olması bir oldu. — Saysana ulan! — diye homuf" dandı habeş — — Sayıyorum ağa. — Kaç tane? — .Sekiz.. On bir. on dokuz tane nam. — Ali. Bu tek kelimeyi genzinden hari” danan darüssande ağası, derhal ri nında duran üçüncü “adama dönd ki bu da cellâttan başkası değildi! — Hişşti i (Bitmedi İl On beş. T8

Bu sayıdan diğer sayfalar: