April 24, 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

April 24, 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

cinin çalışma saatinden çıkar- AN İŞ Saati sekizden azla olamaz ind kimet bir iş kanunu hazır rine Hükümut bu kanunla üze- © aldığı içtimai adalet vazi- <sini yapmak istiyor. Fakat iş u henüz Millet Meclisinde ere edilmeden memleketin if mıntakalarındaki iş mü- useleri harekete geştiler. > Aman ne yapıyorsunuz sekiz Saat iş olur mu? Bir işçi sekiz saat değil on, on iki saat | alı, Diyorlar. Hem dikkat ediyor musunuz, ede iş saatinin vekize in- a itiraz edenler kimlerdir? | iyede iş ya ecnebi ser- Mayedarları! Bunların başında, ma- kiz ocaklarında çalışanların se- E Saatten fazla İş görmesini istiyenler vardır. İngilterede maden amelesi ye- di saat çalışır. Amerikada 6 sa- en başlıyarak sekiz saate ka- çalışılır. Almanyâda öekiz Saatten fazla çalışılmaz. Milletler Cemiyeti iş bürosu bile sekiz Şaat çalışmayı esas itibariyle ka- bal etmiştir. Günde sekiz saât iş istemek bu adamlar yaşasın, bu adamlar hava alsın, bu adamlar $u içsin- ler demek gibi birşeydir. “Niçin böyle düşünürler. iü Kendi memleketlerindeki şart- rı bilmiyorlar mı? Biliyorlar, hem de pekâlâ bi- . Yalnız bilmedikleri de- bilmek, öğrenmek istemedik- | De yarı eütenieke beli arı müstemleke halinde İstismar” ettikleri memleketi hala #ym -şuurda, aynı mantıkta gör- Wek istiyorlar. Bunlardan örnek alan yerli eler de kazancı yalbız iğ istiyen Ea ve eski patron kafasiyle düşünen | mağ | mür madenlerinde çalışan Türen eleği iğ Şalışan gmelesidir. Buna MüKAbil Türk hükümeti Türkiyede çıkarılan! kömürleri diğer kömürlelere na- ! bili doldurmuştu. im en ucuz on 3 İzmirin imar plânı niçin hatalıdır ? Mimar Yansen dün Istanbul plânı üzerinde Vali beyle uzun müddet konuştu raya asri ve gözel bir mezbaha yapılmış. İzmir belediye reisi genç çalış- kan ve imar işleri hakkında iyi Bir müddetten beri Izmir şeh- rinin imar işlerini tetkik etmek- te bulunan şehir mütehassısı profesör Yansen işini bitirerek şehrimize dönmüştür. Profesör, İzmirin şimdi tatbik edilen imar plânının çok hatalı İ ve masraflı olduğunu bildirmiş, ayrıca İzmir belediye reisliği ta- rafmdan sorulan otuz suale ce- vaplarmı vermiştir. Yarn Al manyaya dönecek olan profesör Yansen dün Vali ve belediye reisi Muhiddin Beyle uzun uza- “diya görüşmüştür. Bu mülâkatta Istanbul planı meselesinin görü- şülmüş olması muhtemeldir. Fa- kat belediye mabafilinde bu hu- susta azami kütumiyet muhafaza ! edilmektedir. Profesör dün kendisiyle görü- şen bir muharririmize şunlari söylemiştir; — Ankaraya pilanımın tatbi- katımı kontrol etmek üzere git- Çocuk hafta miştim. Planın ilk kısım tatbi- katı bitmek üzeredir. İzmire de belediyenin daveti üze- İ rine gitmiştim. Sorulan otuz sual- den bangi birini anlatayıt0? Mesela bu suallerden biri yangın yerle- rinin nasıl imar edilmesi, diğer biri de Gazi meydanı ve heyke- JJinin nasıl olması hakkındaydı. Gazimeydanı yuvarlak olarak yapılmış. Ben, evvelce de muhte- lif vesilelerle de söylediğim gibi yuvarlak meydana taraftar de- ilim. Müstatil şekilde meydan- lar yuvarlaklara daima tercih edilmelidir. o Venedikteki Sen Mark meydanı müstatil bir mey- dandır ve böyle olduğu için asır- lar geçtiği balde bugün bile kıymetini muhafaza etmektedir. İzmir, imara çok müsait, gü- zel bir şehir. Güzel bir rıhtımı var. Fakât bu rıhtım küçüktür. | Genişletilmesi icap eder. Rıhtı- mn nibayet bulduğu yerdeki arazi şanayia çok müsaittir. Bu- AŞ A Şİ sı çok güzel başladı ve yerinde fikirlere sahip bir zat. Az zamanda şehirde yeniden dört, beş bin ağaç dikilmesini temin etmiş, iki park vücude getirmiştir. İzmirde binalar İstanbuldaki gibi çok yüksek değil, şehrin umumi görünüşü binaların yüksek- | liklerine göre bir anfi teşkil et- tikleri için bozulmuyor. Istanbul planı meselesine ge- lince, belediye reisi Mubittin beyle görüştüm. Yarında görü- şeceğim, Fakat ne görüştüğü- müzü size söyliyemem. Birşey söylememeyi vadettim, Yakında buraya gelmem ihtimali vardır. Istanbul, planı yapılması en güç olan şehirlerden biridir. Pla- nı yaparken liman, şimendifer ve yollar meslelesinin halli Jâ- zımdır. Geçit resmi yapıldı, abideye çelenk kondu ve yavrular sokaklarda yainız neş'e değil vecizeler de dağıttılar 23 nisan Milli Hâkimiyet bayramı olan dün, aynı zamanda çocuk haf -| tasının da başlangıç günüydü. kü- çükler, şehrin muhtelif yerlerinde ter- tip edilen müsamere ve eğlencelerde bayramlarını hararetle tesit ettilr. Bu münasbetle bir de otomobille ge - çit resmi yapıldı. Otomobiller, saabh saat onda Fa Bi tihten harekete başlamıştır, 15, 72, 14, 13, 16, 20 inci ilk mektep talebeleri a- rasından seçilen çocuklar, renkli kâ- Zıtlarla, bayraklarla süslü elli otome- Ön otomobilde Himayej Etfal cemiyeti azasından doktor Hikmet bey vard. o İkinci o - lâl âbidesine koyacakları (o büyük ve mükellef cilengi (taşıyordu. Bunu, neşeli çocuk gruplarının otomobilleri a yüzde yirmi yüksek fiyat- satın alır. Yani hükümet piya- Baya nazaren Türkiyeye sermaye yüzde yirmi prim Veriyor demektir. K bunlara mukabil kömür madenlerinde çalışan amelenin i ikiz Saatten fazla çalışmasını Çanakkaleden, Sakarya- i t kurtulanları kuyulara kapâ öldürmek demektir. ilterede yedi saate, Ame- e i altı saate mukabil se- #aat istiyoruz. Bunu da çok ler Türk nesillerinin haya- kastediyorlar demektir. Sadri Etem ' Sr me tindan derisini alırlardı. Bu kandil hacete delâlet (o etmek! İsin min ve yeşil renge boyanmış! Uşamba fener takılı olacaktı. dagi e gökte ararken yerde bul. — Sul Paşayı etekliyerek: —N tanıma arzı hacete koşarım? e * söylüyorsun? tez, Şurada bir hamama âlemin ehli larını kapatarak olmadık İetinize t irtikâp edenlerden Deridev- z ârzı şikâyete geliyorum. Silen min Paşam karanlıkta güç se - Muş, Da da burun delikleri açıl « Wi yeğ kokusu almış bir sırtlân gi- Keskin bir sesle haykırdı: — Bire düş önüme, | sokulmıya lâyık bir şaki olmak üzere takip ediyordu. — İlk otomobilde bez üzerine yazılmış şu cümle okunuyor - du Yoksul anneler, kimsesiz çocuklar Himayci Etfalin kanadı altındadır. Arkadan gelen ikinci otomobilde - ki levha bu cümleyi şöyle tamaml» yor: Bunları temin eden Himayci Etfa- le yardım ediniz, ve aza olunuz. Otomobilde bulunan çocuklar, al - kış toplıyarak geçtikleri o caddelerde sadece neşeli kahkahalar frrlatmıyor- Jardı... Büyüklörine kendilerinekarşı olan vazifelerini ihtar eden binlerce ve cize serpiyorlardı. Ufak ufak kâğıt lara basılan bu bir kaç satırlık vecj - zelerden işte biri: Hamamın önüne gelmişlerdi. Yol - da ne gördüğünü paşaya nakletti. Ku. Yağı kesiği (Oyerin yedi kat (dibine anlattı. Emin Paşa yanındaki kapısı hal - kından olan adamları geri gönderdi.| Bostancı oğluna sert sert bakarak: | — Deveyi gördün mü yeden ölsün... Haydi işine, Dedi, Cümle kapısmam rezesi bir göğüs vuruşuyla fırladı, Emin Paşa içeri tomobil, çocukların Taksimdeki Tstik- Bir çocuk kaznmak, vatanın kıy » metli bir köşesini temin etmek demek» tir. Buna çalışan Himayci Etfale yar. dım ediniz... İs O VİLÂYET VE FIRKADA i Vilâyete uğradıktan sonra Fındıklıdâ İ Kolordu kumandanlığma gitti. Bura da nöbetçi zabiti Şükrü Naili Paşa na- mına alayı karşıladı. e Çocuklar teb ! riklerini bildirdiler, Beşiktaş Halk fırkusına da uğra - nildıktan sonra, alay Akaretler tarj - kiyle Taksime çıktı. Burada, Kırk - Jareli mebusu Ye Himayei Bifal ce - miyeti reisi Fuat bey çocukları karşı» ladı. Küçükler yaşlarından umul - | miyan bir vekarla hazırladıkları bü - yük çelengi âbidee koydular. Sonra, Hürriyeti Ebediyeye kadar bir gezinti yapıldr ve Fatihe dönüldü. Geçit resm; burada bitti, Küçükler öğleden sonra, muhtelif mıntakalarda tertip edilen müsamere lerde eğlendiler. Resmi geçit, alayı Halk fırkasına,| ÇOCUK BALOSU Hayriye lisesi saat 13 te bir çocuk balosu vermişti. e Hazırlanan iki car bandin önünde dönen minimini çift - | lerin teşkil ettiği manzara karşısın - da baloda hazır bulunan büyükler bi - Je neşelendiler ve küçükleri alkışladı. Tar. Gene burada Süslü elbiseli hanım kızlar şiirler okudular. Kafkas dans -| ları yaptılar, Zeybek oyunu oynadı - lar. Sonra, hepsi bir araya toplandı, ellerini göğüslerinde — bitiştirerek a - henkli, ağır bir sesle “Peri duası,, nda Kambur Emin Paşayı tanıdı. Son saatinin geldiğine kail olmuştu. Emin Paşa kamburun - zırtlağını bıraktığı vakit yarı ölü bir haldeydi: Kulağı - na eğilerek: — Söyle! Dedi. Kambur dört arkadaşın dört kadınla göbek taşında mırmerik içerek eğlendiklerini anlattı, — San şu köşeye gir ve yat. Hiç bir şey görmedin, bir şey işitmedin. Emin Paşa Soyundu. İçeriye girdi. Doğru göbek taşma giderek o - turdu. Kulağı kesik hiç tetiğini bozma - mış, kimse yerinden kımıldamamış - t — Merhaba yoldaş! Bu dört kişinin merhabasını müte- girmişti. o Kambur büzüldüğü köşe - den çıkarak hamama © giden kapıya doğru koşmıya vakit bulamamış, paşa- nm demir pençesi gırtlağından yaka - amığta, i Emin Paşa boşalttı. akip Aliş: — Ayşe kız, yoldaşa bir hoş geldi sun... Mirmirk bardağmı bir hamlede bulundular... Ve, en nihayet kotuyon tevziati yapıldı. Miniminilerin balo - su, bu tevzinttan sonra Cinci meyda - nma pek benzemişti. (o Yüzleree dü - düğün sesi, kaynana zırıltılarına ka - rışıyor, balonlar, mantar tabancaları patlatılıyordu Ve, cazbant durma - dan çalıyordu. AKSARAYDA Himayej Etfal Aksaray şubesi de Aksarayda Cellât çeşmesi yanındaki geniş sahada bir toplantı tertip etmiş» ti. Yüzlerce mektepli çocuk, meyda- İ mn bir kenarında muzıkanın terennü- mleri arasında birbirlerini tebrik et - tiler. Şiirler okundu. 25 25 inci ilk mektep talebeleri bir örnek spor fanilâlariyle jimnastik yaptılar. Son - ra, Himayei Etfalin Aksaray şubesi müdürü Ahmet bey bir nutuk söyle - di. Nutuk çok hararetliydi ve çocuk - ların hepsi de heyecan içinde kalmış - lardı. Hattâ okadarki, bir aralık minimini yükzlerce elin ceket ve pan- tolon ceplerinde sıkı bir tarapa yap - tığı görüldü. Büyük “küçük,, ve, cep- lerindeki harçlığı son meteliğine ka - dar bu hayırlı müesseseye vermek İ - çin birbirleriyle yarış ettiler, 1SIZOS reypemi Trak 1) ya90p9 Up Çocuk bayramı münasebetiyle Üs- küdarda da ayrıca büyük müsamere - ler verildi, Çocuklar, eğlendiler, gül- düler, söylediler. , Dün, Tramvay şirketi de bir kısım arabalarını miniminilerin emrine tah- &is etmişti. o Çocuklar, bunlarla u - den şafağn kadar devam etti. Kara bu- lat Hüseyin kubbeye doğru bardağını kaldırdı. Şafak sökmek üzereydi. Mec- lis dağıldı. Kapıdan birer birer çıka - rak: —Uğur ola yoldaş, Temennisiyle ayrıldılar. * Ertesi gün Emin Paşa Kapısı hal| kına umum divan emretmişti. Esa - misi yazılı sipah, dizdar, yeniçeri vej Mez, Cühbüş hiç seyrine fasıla verme -, — VAKIT 24 Nisan 1932 —— mmm Polis Haberleri Dün Sirkecide Iki ev yandı Perşembe günü Sultanhama- mında bir yangın başlangıcı ol- duğunu ve Pavli isminde birine âit bulunan bu mağazanın, yeti» Şen itfaiye tarafından kısmen yandığı halde söndürüldüğünü yazmıştık. Bu binadan evvelki gece bir- denbire yeniden yangın çıkmış- tır. Son yangın neticesinde bi- Danın alt katındaki Refet beyin mağazası, ikinci kattaki depoşu, terzi Pavlinin ve Yusuf Ef.nin dükkânları kâmilen yanmıştır. Polisin yaptığı tahkikata göre yangın, Pavlinin isticar ettiği kısımda elektrik telini kuntak yapması yüzünden çıkmıştır. Ma- mafih tabkikat henüz tamamen İ bitmiş değildir. Dün de Sirkecide saat 14,30da bir evin tamamen yanmasiyle ne- ticelenen bir yanğın olmuştur. Sirkecide pöbethane caddesinde Selanik mübadillerinden Mustafa Hüseyin, Ahmet efendilerle Fa- ize banımın hissedar bulunduğu altı odalı ev henuz anlaşılamıyan bir sebepten dolayı tuluşmuş ve vaktında yetişen »wfaiyenin çalış- masına rağmen tamamen yanın daki diğer evinde üçüncü katı kısmen yanmıştır. Su hurtumları caddeyi işğal ettiği için tram- vaylar uzun bir zaman işliyeme- İ mişlerdir. Yangın esnasında bir de kaza İ olmuştur. Yangının sirayetinden i korkarak evinin eşyasını taşıma- ğa çalışan İzzettin efendi ismin“ de biri, kazaen başına bir tuğla parçasiyle ağır surette yaralanmış, Cerrahpaşa hastaha- nesine kaldırılmıştır. Yangın tah- kikatına devam olunmaktadır. Arnavulköyünde bir hadise Evvelki gece saat 10 da Ar- navut köyünde Akıntı burnunda Teodoridis efendinin gazinosun- da bir hadise olmuştur: Şehzade başında tiyatro müdürü Celal i Bey namında bir zat Nimet is- minde bir kadınla eğlenirlerken bir aralık mesadaki kadeh, ta- bak ve bardakları kırmıya baş- lamışlardır. Gazino sahibi vakayı polise haber vermiş, zabıta her ikisini de merkeze götürmüştür. Celâl Beyin üzerinde sustalı bir çakı, Nimet hanımın da fazla İ sarhoş bulunmasından dolayı ay- rıca haklarında takibata başla” nılmışlır. Gülhanenin 932 sene. müsameresi bugün san (17) de yapıla- tedir. zun bir zaman şehri dolaştılar, Buseneden itibaren çocuk valiliği, İ çocuk polis müdürlüğü ve saireler il « ga edilmiştir, BUGUN ç Bugün saat 4 te (Anneler birliği tarafından Maksim salonunda bir ço- cuk balosu verilecektir. e Her minimi- nj kendisini, balonun en tabii davetli. si saymalıdır. Bostancılar alkışladı ve Emin Paşa bu dört yoldaşın adını bile anmamıştı. Bu gaddar ve zalim adam mahfi cübbüşlerinde bulunduğu dört er « keğin ertesi yün - hiç tarımamazlığa ti. Tarlakapılı Tarlakapılı yüzü bir adamdı pek, kolu bükül. dönmez bir yenice bostancılar ağır teşrifatla yoklama ya| TİYdi. Onun ortalarda bektaşilikle şöh- pacak paşanın huzurunda alay gös -! Teti vardı. Hele testiye kurşun, geçe « termiye mecburdular, Kara bulut, Aliş, Bolulu Mehmet, Akduman ortalarının başında, selâm - lığa gelmişlerdi. Emin Paşa geçerken: — Bu geçe hayırlı mıydı? — Kullukta yaramazlık yoktu! — Baykuşu gördün mü? — Gözü kördü, kulağı sağırdı! Mehterler çaldı, yeniçeriler gül - bânk çekti, Sipahiler alay gösterdi. ye palâ çalmaktaki maharetine par « mak ısırılıyordu. Sonra bu adamım bir zayif o yahut bir iyi tarafı yardı. o Kıllı göğsünde her halde bir rakik kalbin çarptığına inanmak lâzımdı. caktir. Azann gelmeleri rica edilmek” geldiklerini görünce, o da erkekçe ha. 3 reket etmiş, bir nâmertlik yapmamış » a ld Gİ Tarlakapılı Edirneliydi. Asla e « ş lenmemişti. Yeniçeri acemisi olduktan sonra Gelibolu sarayında talim görmüştü, (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: