6 Temmuz 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

6 Temmuz 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 — VAKTT 6 Temmuz 1932 Ambalâj mütehassıs Keşfini satmak için 100 . . bin lira (Üst tarafı 1 inci sayfamızda) Ticaret odasina gelerek komisyon azasına izahat vermiştir. Komis- yonda mütahhassısın getirdiği nü- muneler hakkındaki raporunu ha- zırlamıştır. Rapor Iktısat vekâ- letine gönderilecek, gelecek ce- vaba göre müsbet veya menfi bir cevap verilecektir. Komisyon azası tarafından ve- rilen malümata göre M. Kühl'ün beraberinde husnsi ambalajla ge- tirdiği limonların 100 tanesinden 8i bozuk çıkmıştır. Salatalıklar tamamile bozulmuş, yumurtaların yözde sekseni çürümüştür. El- maların da yarısı çürüktür. M. Kübl'e gelinde, verilen bu malümatın tamamile yanlış oldu- ğunu söylemektedir. Mutahassı- sın söylediğine göre, kendisi Hamburg'da ihracatla ve toptan meyve, sebze ticareti yapmakla meşguldür. Son zamanlarda he- men bütün memleketler tarafından kabul edilen kontenjan usuli üze- rine ihracat ticaretinin müşkülleş- tiğini görmüş, Türkiyeye mal ih- raç edebilmek için buradan da mal almak lâzım geldiğini düşü- merek memleketimizden Alman- ya'ya gönderilebilecek ihracat maddeleri aramıya başlamıştır. M. Kühl tetkikatı neticesinde | Türkiye'den Almanya'ya taze meyve ve sebze ihraçının kabil olduğunu anlamış, yalnış taze meyve ve sebzelerin bozulmadan Almanya'ya sevkedilebilmesi lâ- zım oldundan bunun içinde ken- disi yeni bir ambalâj usulü keş- fetmiştir. M. Kühl bu keşfinden sonra hükümetimize müracaat ederek bulduğu ambalaj usulünü hüküme. | timize satmağı teklif etmiştir. | Bu teklif üzerine Iktısat vekâ- letile mütahhassıs arasında bir | mukavele yapılmış, M. Kühl Al- manyada muhtelif sebze ve mey- vaları kendi usulü veçhile am- Maarifte : lik mektep Muallimlerine Sorulan sualler Maarif müdüriyeti tarafınan ilk mektep muallimlerine ders senesi içindeki tecrübelerine is- tinat eden 20 muhtelif sual s0- rolmuştu. Maarif mödüriyeti bu suallere gelen cevapları mıntaka tedrisat müfettişlerine vermiştir. Tedrisat müfettişleri bu cevap» lara göre raporlar tanzim ederek maarif müdüriyetine verecekler- dir. Bu raporlar müfettişler kongrasında görüşülecektir. Randman mine çetesi beşinci ve ü- çüncü sınıflarında yapılan rand- man muayenesinin neticesi, İlk tecrübe olmasına rağmen çok iyidir. Mamafih bazı cihetler bilbas- sa elyazısı zayıf görülmüştür. Maarif müdüriyeti bu esas Üzerine muallimlerin nazarı dik- katini celp etmiye karar ver- miştir. Elişleri sergileri kapandı İstanbul vilâyeti dahilindeki bil- umum ilk mektep talebelerinin el işlerinden mürekkep olarak tertip edilen sergiler kapanmıştır. Her sergi maarif müfettişleri tarafından çok sıkı bir şekilde kontrol edildiğinden maarif mü- düriyeti o müfettişlerden rapor istemiştir. Aldığımız malümata göre Ma- istiyor balaj yaparak vapurla şehirimize gelmiştir. Mütahhassısın söylediğine gö- re, beraberinde getirdiği doma- tesleri Almanyada turfanda ola- rak yetiştirilenlerden intihap et- miş, ayrıca İtalyadan Almanyaya getirilmiş limonlardan 260 tane Avusturalya elmalarından bir kaç kilo alarak ambalaj yapmıştır. Elmalar, Avusturalyadan Al manyaya 30 — 40 günde geldiği ve buraya getirilirken de, vapur çok dolaştığı için 30 gün sandık içinde kapalı kaldığı halde iyi çıkmıştır. 260 limondan da ancak yedisi bozu'muştur. Domates ve patetesler sağlam bir halde bulunmuştur. Mütehassıs esasen bu nümune- leri tecrübe için getirdiğini söyle- mektedir. Şimdilik domates elma limon ve patates için tecrübe iyi netice vermiştir. Kendisi, muka- vele mucibince, buradan Ham- borğa gene deniz yolile dönecek ve beraberinde külliyetli mıktar- da şeftali, kayısı, üzüm; incir, do- mates, salatalık, kavun ve mubte- | uf sebzelerden ambalâj yapılmış bir halde gütürecektir. Bunlar Hamborğ O konsolusluğumuzda açılarak muayene edilecek, kat'i karar o zaman verilecektir, M. Kühl ambalaj hakkındaki keşfini hükümetimize satmayı teklif etmiş ve bunun için, söy- ! lendiğine göre yüz bin lira iste- miştir. Şimdi arada pazarlık ya- İ pılmaktadır. M. Kübi keşfinin gâyet basit çok ucuz ve ber yerde tatbiki kabil olduğunu, kimyevi bir usül olmadığını söylemektedir. Söy- lediğine göre,kendi usulü üzeri- ne hazırlanmış ambalajları bu u- sulü bilmiyen başkaları tarafın» dan taklit edilmesi imkânsızdır. Binaen aleyh keşif, satın alan- dan başkası tarafından katiyen tatbik edilemez, ç Tesbit edildi Belediye açılma harçlari için yeniden tanzim edilen tarifeyi şu- belere tamim etmiştir. Yeni ta- rifeye nazaren birinci sımf otel- ler 100, pansiyonlar 25, kahveler 12,5 şerbetçiler 15, sinema ve tiyatrular 80 berberler 20, hanlar 10 hamamlar 15, meyhaneler 50, barlar 100 lira açılma harci ve- receklerdir. Muayene edilen otobüsl, Belediye önüne dün gene bir hayli otobüs getiriilmiş, ayri ayrı muayenelerine devam edilmiştir. Numaraları ve rubsatiyeleri alınan 16 kadar otubüs bir ay kadar işden menedilmiştir. Bunun neti- cesinde ruhsatiyeleri (o verilerek işlemelerine müsade edilecektir. Sıhhiye vekâleli köpekler hakkınpa tedbirler âlınma- sını bildirdi Sıbhiye vekületi Belediyeye bir tezkere gündererek Istanbul- da köpeklerin çoğaldığı hakkında yeniden haberler alındığını bildir- miş vebu köpekleri öldürmek için bazı çareler gösterilmişti arif müdüriyeti gelecek senel sergilerde müdafaa edilecek esas- ları şimdiden kararlaştırmak üze- re maarif müfettişlerini bir top- lantıya çağırmıştır. Kararlaştırılacak esaslar daire- sinde gelecek ders senesinde fa- aliyette bulunulacaktır, Odaumumimeclisi Bugün toplanıyor Çavdarlı buğday me- selesi görüşülecek Ticaret odası umumi meclisi bugün toplanacaktır, Geçenlerde vefât eden oda ikinci reisi Şerif den oda ikinci reisliği ile oda meclisi sanayi grubundan inhilal çilecektir. Bundan maada yeni kararname Üzerine tanzim edilecek buğday beyannamleri görüşülecektir. Ve- rilen malümata göre buğday meselesi bir çok tacirleri alâka- i dar ettiğinden bu husustaki mü- İ zakere heyecanla olacaktır, Ta- cirler buğdayların çavdarlı meselesine temas edeceklerdir. Şimdiye kadar ticaret ve za- hire borsasında yapılan buğday | muamelelerinde yüzde elliye ka- dar çavdar olan buğday mahsu- makta idi. Buğday tacirleri bu mikdarın çok ziyade olduğunu ve çavda- ların hiç olmazsa yüzde iki veya üçe indirilmesini istemektedirler. evvel zahire tacirleri Ticaret oda- sına müracaat ederek bu mese- lenin daha evvel halledilmesini talep etmişlerdi. bir zahire taciri dedi ki; — Buğdaylarımız iyidir. Kuv- luyor. Fakat yüzde elliye kadar mubtelif şekilde çavdarı bulun- ması yüzünden satamıyoruz. Bu miktarın en az bir şekle indiril- mesi lâzımdır. Mamafi kanun bu hususta - bir had göstermiştir. Ve yüzde ona kâdar : çavdarı olan buğdaylar, çavdar parası verilerek (satın o alınmaktadır. Bundan fazla çavdarı olan buğ- daylarsa tacirler tarafından satın alınıp alınmaması serbesttir, Fa- kat dediğimiz gibi bu miktar hiç olmazsa yüzde ikiye veya üçe inerse hariçte buğdayları- mızm itibarı da.o nisbette ar- tar. Kapalılmasına ka verilen Ticaret odaları Iktısat vekâleti İstanbul ticaret mıntakasında şu ticaret odaları- nı kapamıya karar vermiştir. Zafranbulu, Günik, Maalkara Kandere, Mudurnu Karamürsel, Keşan, Şarköy, Vize a Hendek, Ezine, MarmaraEreğlisi Geyve. Karar ticaret odalarına tebliğ edilmiştir. Bu ticaret odaları muamelelerini yakın kasabalarda- ki ticaret odalarına devredecek- lerdir. Bu suretle Istanbul ticaret mıntakasında 928 senesinde 30 ticaret odası mevcut iken yeni tasfiye üzerine bu mıktar 16 ya inmiştir, Buğday piyasası Dün ticaret ve zahire borsa- sında buğday üzerine çok hara- retli muamele olmamıştır. Fiat ta. buğdayların çavdarlı nisbetine göre 6 kuruşile 8 ku. ruş on para arasında tahalüf et- miştir. Dün şehrimize oAnadolunun muhtelif taraflarından birçok za- hire gelmiştir. Onlar şunlardır: 30 vagon ve 1324 çuval buğ- day, 1 vagon ve 95 çuval çav- dar, 172 çuval fasulye, 2 vagon 213 çuval mısır, 20 çuval nohut, 371 teneke beyaz ve 119 çuval kaşar, 10 balya da tiftik gel- miştir, zade Süreyya Beyden inbilâl e- | eden murahbaslığa iki zat se- | bu müzakerede bilhassa | lüne buğday muamelesi yapıl- | Netekim bundan bir müddet | Dün bu hususta görüştüğümüz | vetlidir. Hariçte en iyi fiatı bu- | | GOBİ çöllerinde |. Türkçeye çeviren: ÖMER RIZA —21 — Yazın: SVEN HEDİN GOBİ ÇÖLLERİNDE 41 > Rasgeldiğimiz bir pınarın yanında idim. Her gün yirmi, otu# kırk kilometre gidiyorduk. Şimdiye kadar susuzluğa uğrama dili Seyahatimize devam ediyoruz. Kara - tologor, yani kara K3“ faya vardığımız zaman Larsonla buluştuk. vd 15 ağustos günü benim için çok kıymetli bir yıl dönümü idi Çünkü tam kırk iki sene evvel, ilk defa olarak Asya yolunu muştum, Hâlâ bu muazzam kıt'a beni cezbediyor. Kırk iki sen© evvelki günümle bugün arasında kocaman bir ömür geçtiği halde o günü vuzuhla hatırlamaktayım. Babam selâmetim için dua © derek benden ayrılmış, annem, bu endişeli ayrılıktan duyduğu ıstırabı müşkülâtla saklıyabilmişti. Nihayet ben, Baltık denizi” den Rusyaya ve oradan garbi Asyaya geçmiştim. Kırk iki sene sonra gene yolcuyum ve iç Mongolistanda v8 Asyanm kalpgâhındayım. İstepler üzerinde, kuru nehirler, ya * taklar, çıplak dağlar üzerinde dolaşıyorum . 16 Ağustos günü şimâli garpide Şandemiso yu gördük. Bu- rası iki kısımdan müteşekkil bir köydür. Bir kısmı esnaflara mahsustur. Ve burada dokuz yurt vardır. Bir kısmı da lâma“ lara ve manastıra aittir. Yurtlar tarafına ilerledik. Fakat bu- rada bir tek insanla bir kaç köpekten başka bir şey görmedik. Burada Norin ile yuan'ın kollarına erzak birakacaktık, Lârsonun intihap ettiği yüksekçe bir yerde çadırlar şehri kuruldu. Paotuv dan itibaren 473,7 kilometro geçmiş bulunuyoruz. Etsingola varmak için 240 kilometre daha gideceğiz. Ew- rada satbbahırdan 1700 metro yüksekteyiz. Ertesi gün Arkeolojist Huang bize yetişti, kendisi 13 nci konak sahasında yaptığı hafriyat neticesinde ekserisi ok başı olan 70 parça bakır, 170 parça demir, 20 parça kemik eşya sonra Han devrinin mebadisinden kalma sikkeler bulmuş ve Bergman mda taş devrine ait baltalar, taştan yapma eğri biçaklar ve başka şeyler bulduğunu haber vermişti. Kervanımı burada yeniden tanzim ettim, Ve beş kola ayır- dım çünkü bu sayede daha mühim neticeler elde etmek müm- kündü. Burada sıhhatım bir az inhiraf etmiş, fakat doktor Hum- mel'in itinası sayesinde süratla düzelmiş ve manastırı ziyaret etmek istemiştim. Profesör Hasu ve arkadaşlarımla birlikte gittik, bizi manastırın reisine gütürdüler.““Ufsktöfek, ihtiyar yuvarlak kafalı, ve kırişık suratlı bir adamcağızdı Küçücük bir odada oturuyor ve etrafını tunçtan yapılma renkarenk ilâhlar kaplamış bulunuyordu- Selâm verdik. Cevap vermedi" “Yalnız bize ürkek ürkek baktı ve. başından defolupegitmemizi ister gibi göründü. Biz —— —z 42 — GOBİ ÇÖLLERİNDE de ona biraz baktıktan sonra huzurundan çıkarak, asıl ma- bede girdik. Bizi gören Lama hemen buhurdanlığa ateş atti, sonra içeri girerek mabedin sağdan sonunda bir şiltenin üze- rine oturdu. Önünde kırmızı bir rahle üzerinde mukaddes ki- taplar duruyordu. Lâma yüksek bir sesle okuduklarını teren- nüm ediyor, ve arasıra koğu kafasına benziyen bir değnekle davula vuruyor, yahut masanın üzerindeki bir çanı çalıyordu. Bütün bunlar, bizim mabede girişimizden dolayi ilâhlar gazebe gelmesin diye yapılıyordu. Mabedin tavanı dört sütuna istinat etmekte idi. Sütunların arasında büyük ve güzel (Tanka) lar yani bayrak gibi p deler asılı ve bunların üzerinde dini nakışlar bulunmakta ii Dıvarların üst tarafı resimlerle süslenmişti. Dıvarların dipleri kitap rafları ile dolu ve bunların içinde mukaddes kitaplarla camlar içinde Buda heykelleri görünüyordu. Odanın ortasında Tibette olduğu gibi bir Sovurgu yükseliyordu. Mihrap masa- sının üzerinde tunctan kaplar ve buhurdanlıklar, onun önünde örülmüş bir gölgelik bulunmakta idi. Mabedi dolaştık, burası tam tibeyt omabetleri gibi idi. Şande Miao dağlar arasında oldugundan manzarası çok gü- zeldir. Mabedin ayak ucunda bir vadi uzanıyor ve oradaki pınardan bir deve, bir kaç at ve bir merkep su içiyorlardı. Gurup renkleri ile şimal tarafındaki çelik renkli bulutlar manzaranın vekar ve heybetini ârttırmakta idi. Yakın olan Sarı nehri keşf için gönderdiğim heyet akşam üstü döndü ve gece yarısına kadar bana izahat verdi, Heyet bir kaç günlük mesai neticesinde coğrafyai malümatını art“ tırmıya muvaffak olmuştu. Heyet dolambaçlı yollardan geçe“ rek nehir vadisine varmış, onu keşfetmiş, haritasını yapmı$ ve geri dönmüştü.

Bu sayıdan diğer sayfalar: