28 Temmuz 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 10

28 Temmuz 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a wKöhne filân, vazifesini - 10 — VAKIT 28 Temmuz 1932 sma a — Hikâye | Uğ emsiye | İ me yeli gurlu Şemsiye !| üns | Boksör Selim bey, dalgın bir tavırla anlattı: — Eşyaların uğurlu ve ya u » ğursuz olduğuna inananlar çok - tar. Birilim adamı olmaklığıma rağmen ben de bu nazariyeye ta- raftar olduğumu söylersem beni) “ayıplamayınız. Kablettarih devir- lerde milletlerin “Totem,, leri var mış. Zenciler uğur gelirsin diye öte beri takarlar, beyazlar eşya - yı uğurlu sayarlar. Asırlar ara- sında eşyaya can vermek beşeri- yet için bir ihtiyaç olmuştur. Çok kimseler bilirim ki, bir kuravat iğnesinden, bir halkadan uğur bekler veya teşeüm ederler. Ben şemsiyemin uğurlu olduğuna i - man etmiş bir adamını. Şu şemsi-! yeyi görüyorsunuz ya? Güzel de- ğildir. Yeni iken de kıymetli bir sey değildi. Bunu bana halis ipek! diye satan adam ya aldanmış ve s yahut beni aldatmıştı. Demirleri de iyi bağlanmamıştı. Kapalı dur duğu zaman “Kalabasa,, yı andı - rıyordu. Böyle olmakla beraber yumurta sarısı renginde sapı ile hoşuma gidiyordu. Onu elimde tuttuğum sırada bir çok sevine » cek haber aldım. Kızunm doğma sını, büyük bir hastaneye sertabip - tayin olunmamı hep bu şemsiye- mi tutarken bildirdiler. Bu benim içim uğur getiren bir şey haline gelmişti. Yaz kış kolu- ma önu takmadan dışarı çıkmaz-| dım. . Sıcak bir haziran günü iliya- dım üzerine şemaiyemi kolumun altında tutarak bir işe gidiyor -| dum. Paranın nadir bulunduğu şu! sırada üç senedenberi (o baktığım bir hastanın iyileşince bana gön“ derdiği bir çek bedeli olan beş, vüz lirayı bankadan alacaktım. | Yürüyerek gidiyordum. Yolda! hava kapanmıya başladı. Birden- bire şiddetli bir yağmur sağanağı göktenindi. Semsiyemi açtım. pek âlâ ediyordu. Nihayet o bankanın e vardım. Kapının önünde ıcr nezaketle şemsiyemi alı - yor, bir kenara dayıyordu. Ben de eski şemsiyemi vermiye mecbur oldum. Sonra içeri girerek gişeye geçtim. Bana yüz liralık beş bank not saydılar. Bunları sevinçle cüz danıma yerleştirerek kapıya doğ- ru döndüğüm sırada semsiyemin! yerinde yeller estiğini görmiye - yim mi? Kapıcıya şemsiyemi a - şırdıklarını haber verdim. Lâkayt! çok güzel bir tesir bıraktı. Bil. | hassa nutkun “Ey aziz köylü, | bu yol sizin himmeliniz ve sizin gevretiniz sayesinde meydana gelmiştir, var olunuz!,, cümlesi pek çok alkışlandı. Küşat resminde bulunanlar mahalli bir şekilde keçe kilim ve erkân minderlerile döşenmiş bir evde izaz edilmişlerdir. Fo- if Tefrika No. 57 Ne olsa siz yalancı kokotluktan vazgeçmiyeceksiniz. Bugün öğle- den sonra mübim bir yeni haber vermek için geldim. Odada yok- tunuz. Ev sahibi baba dedi ki: “Madam hergün sabahleyin gez- miye gider, akşamdan evvel dön- mez. ,, — Doğru değil ltti! Ev sahibi yalan söylemiş, lik geldiğim za- men iki ay dışarıya adım atma- dım. Ab bilseniz burada mahpus kalmak ne kadar can sıkıcı şeyl Nihayet küçük bir komşu kızla deniz hamamma gittim, Birde kiliselerle manastırı gezdim. Ya- n:mızda hiç bir vakit erkek yok- tu buna yemin ederim, Eğer si- .se yaptığımı söyleseydim beni azarlıyacakimiz. Yemin ederim ki hiçbir fenalık yapmadım, size ile- Roz Nuvar |» bir tavırla mukabele etti. Kızdım âmirlerine şikâyet edeceğimi #öy- ledim. Birdenbire ir yumruk indi. Düşeceğim sırada ö- nümdeki bir efendi bana sarıla - rak düşmeme mâni oldu. Ve uzak Taştı... Beni düşmekten (o menederken kucakladığını - ve elinin göğsümü yokladığını hissetmiştim. Göğsü * mü yokladım.. Eyvah.. Cüzdanım gitmişti. Bir çığlık kopardım ve bankanın önünde (o merdivenleri dörder dörder indim. Bu . sırada beni düşmekten kurtaran efendi yi karşı kaldırımda görür gibi ol dum. O vakit olanca kuvvetimle “Hırsız var!,, diye bağırarak ar - kasından koşmıya başladım. Aldanmamış olacağım ki herif var kuvvetini bacaklarına vere « rek kaçmıya başladı. Bu hareketi cok yanlış bir şeydi. Ahali, kaçtı- ğını görünce peşine takıldı sağa sola koştuktan sonra takip eden » ler arasında bulunan polislere tes lim oldu. Üzeri hemen arandı fakat cüz- danım bulunmadı. Namuskâr bir adam olduğunu, bankaya asla gir mediğini, korkarak kaçtığını ye - minlerle söyledi. (Üzerinde evra- kı tamamdı. Cüzdanım da çıkma- Mutlaka cüzdanı bir yere almış olacağını ileri sürdüm. Bun da aldanmadığıma emindim. Fa- kat kim dinler? Ahali, bana fena > bakarak homurdanmıya baş — Zavallı adamı haksız yere tevkif ettirmiş.. Bunak Oadam!. Sözleri kulağıma çarpıyordu. Mahcup uzaklaştım. ... Komiserin yanma © gitmeden bankaya giderek çekin numarası- nı öğrenmek ve usulünce bir isti- da yazmak hevesine (kapıldım. Hem gidiyor, hem yeisle heomur - danıyordum. Paramı çalmışlardı. Çünkü uğurlu şemsiyemden ayrıl mıştım.. Şimdi hem cüzdanım, hem de uğurlu şemsiyem kaybol - muşlu. Bankanın salonuna girdim. Bu sırada yaşk bir hanım kapıcıya şöyle diyordu: — İşte benim şemsiyem bu.. Yanlışlıkla aldığım şemsiyeyi bı rakıyorum. » Yanlışlıkla.. hemen o tarafa se ğirttim.. Evet yanlışlıkla (aldığı beim şemsi; iş. siyemi sevinçle yakalıyarak hanıma ha- muskârane (hareketinden dolayı teşekkür ettim. Sonra şemsiyeyi kolumun altına almak istedim. İçinde katı bir şey vardı. Şemsi - düştü. janski ride bu gezintileri itiraf edecek. tim. — Artık ilerisi kalmadı. Siz benim itimadıma ihanet eltiniz. ben geldiğim zaman tüzlü tavır- lar alır, Gamli gamli: “Itticiğim. Ben sokağa adım atmadım. Fa- kat saadetimizi düşündüğüm için fazla Üzülmiyorum.,, derdiniz. Ben de buna karşılık, arkadaşla- rımla gezmez, sinemaya, Rozmu- vara gitmez, gece olunca hemen yuvamıza koşar sizi teselli etmi- ye çalışırdım. Ne aptal şeşmişin | hal Madam gizlice eğlenir ve bana narıuola bakışlarla yalanlar kavızırmış! Demek bütün Avrupalı kadın- lar iki yüzlü imiş. Hiç birisinin kalbi yokmuş! Nataşa itiraz ettir id li haberi olmadan uzaklaşmış!.. Gorgulofun idamı istendi Müddeiumumi, müteammit bir katil olduğu iddiası" Karısı, mahkeme huzurunda yere diz çökerek kocası ve gu için merhamet talep etmiştir Paris, 277 (A. A.) — Gorgulof dava sının ikinci günü olan dünkü gün şa hitlerin ve akıl hastalıkları mütehas sıslarmın dinlenmesine tahsis edil - miştir. Şehadet mevkiine, evvelâ kazak Lazarof gelmiş ve Rusyada mahpus kaldığı 7 ay zarfmdn Gorgulofun ken disine yapmış olduğu işkencelerden bahsetmiştir. Mumaileyh, Gorgulolun © sıralar- da “Mongol Yoldaş,, namı müstearı ile anılmakta olduğunu beyan etmiş- tir. Lazarof, 1921 teşrinievelinde Le- histanda Rocsoda tekrar görmüş ve tanımış olduğunu ve her ikisinin de biribirlerine tesadüf etmekten hayre te düşmüş olduklarını © söylemiştir. Mumaileyh, “Mongol Yoldaş, ile Gor gulofun ayni şahıs olduğunu ifade etmiştir. Müttehim, şiddetle protesto etmiş, bunun yalan ve caniynne bir tahrik olduğunu söylemiş ve sonra hıckırmı ya başlamıştır. Şahit Kozlevski, Gorgulofu Prag- da tanımış olduğunu ve merkumun sık, sık Rüsyaya gitmekte ve oradan mühim miktarda parayı hâmil oldu - ğu halde avdet etmekte olduğunu ifa de etmiştir. Nihayet, sabık çarlık donanması zabitanından M, Gyparis, “Yeşil fır- ka,, nm ve “Yeşil ordu,, nun mahiye - tini izah etmiş ve mumaileyhin bu beyanatımı müttehiim, şiddetli protes- tolarla karşılamışır. Daha sonra ak - liye mütehassısları dinlenmiştir. DOKTORLAR NE DİYORLAR Doktor Logre, ezciimle şu beyanat ta bulunmuştur: Gorgulof gibi iyiyi, kötüyü tefri-! ka mâni olmıyan bir cinnetle malül bulunan ve bu üeltilikler ile anormal zihniyetleri cemiyet için tehlikeli bir unsur haine sokan kimselerin bilâha- reştecziye edilmektense daha evvel| mahpus ve mevkuf bulundurulmaları müreccah olacağını söylemiş ve “bu! gibi adamlar, cemiyetin harieine çt - karilmalı ve mazarratlarını ika öde miyecek bir hile getirilmelidir. de - miştir. Bu sırada Gorgulof, ayağa kalk «' mış ve sepkü raptı olmıyan bir takım! sözler söylemiştir. Maitre Henri Geraud, kendisini susturmak İstemiş iss de muvaffak olamamıştır. i Doktor Logre, hayret icinde kala»! rak susmuştur. Gorgulof, mütemadiyen, “Mefküre- mi kurtarmız!,, diyordu. Maitre Henri Geraud, “Susunuz.., e Ben kendisine bol bol teşekkür | ederken, o, yarı me#nün gülüm - ederken, 6 yarı memnun gülüm rı. Gördünüz ya, uğrlu şemsi - yem elime tekrar geçer geçmez bana cüzdanımı tekrar temin et - mişti! hiç bir suç işlemedim. Fakat di- şarda deniz hamamları, görüle- cek bir çok eserler varken şu- rada karanlıkta kapalı kalmağa tehaimmül edilirmi? Bir daha yapmam. » — Artık umurumda değil: Tagami doğru söyliyordu. Sizise yalancılık ediyordunuz. Kendinizi islâh zahmetine girişmeyiniz. Ja- pon kalbini hiç bir vakit anle- yamayacaksınız. — Size sadıkım ve sizi sevi- yorum bu kâfi değilmi? — Eger sözünüz doğru olsay- dı benim işlerimle alâkadar olur. Viyanaya gitmez ve her gün bin | yalan uydurmazdımız. Bizde bir | delikanlıyı seven bir genç kız artık sokağa çıkmaz her gün ayni entariyi giyer. Akşam olun- | ca pencerede yüzünü ellerine dayayarak sokağı seyreder, böy- lece lazımsa bir sene, ,on sene Ri e Susunuz., Bırakın doktor söylesin. 0. slzi sizin arzunuza rağmen kurtar muya uğraşıyor, demiştir. Gorgulof, şu suretle haykırmıştır: “Şimdi ölebilirim. Bu adam beni an- Tadı.» Müdafaa tarafından işhat edilen doktor 'Towlouse, mütalea beyanın - dan istinkâf etmiştir. Mumaileyh, yal! nız resmi mütehassısların raporunu! .okumuş olduğunu, ve müttehimi uzun! uzadıya muayene ettikten sonra bir hüküm verebileceğini beyan eylemiş > tir, Seine akli hastalıklar hastanesi doktoru Megrain, doktor (o Logrenin şehadetini teyit etmiştir. Mumaileyh Gorgulefun “Aklı başında Manyak - lar, dan olduğunu söylemiş ve mer- kumun “Dimaği ishal, e tutulmuş e“ duğunu beyan etmiştir. Mütehassısların ş*hadetleri niha - yet bulmuştur. Gorgulof, kalkmış ve celsenin hita mındaki gürültüler arasında “Eva - miri aşere,, yi tekrar etmiye başla - mıştır: İ Biribiriniz; seviniz, ailenin temeli olan validenizi ve cemiyetin temeli! olan ailenizi seviniz... Merkumun müdafaa vekili Maitre| Gerand, müekkilini güçlükle teskin e debilmiştir. Mumaileyh, yarın jüriye tevcih € dilecek plan ve cinayet ve tasmim me! selelerine müteallik bulunan iki sua- İe “Gorgulof, deli midir?, sualine İ- Mivesini talep edeceğini (o mahkemeye bildirmiştir, | Muhakemeye çarşamba günü saat 13 de devam edilecek ve Mme, Gorgü-| Tef, dinlenecektir. Bundan sonra müd dei umuminin iddiası, wüdafaa vekil. lerinin müdafaası dinlenecek ve ka » rar verilecektir, ZIT MUTALEALAR) » Paris,.27.44, 4.) — İkinci celsede, akliye mütehassıslarından birisi mü- teveffa Reisicümhur Dumerin katili. nin ne megaloman ne de itisafi bir manyak olmadığını beyaa etmiş, mer kumun ef'al ve harekâtından tama- men mes'ul bir müfekebbir tip oldu- ğunu söylemiştir. Gorgulof, bü mütehassısı tabahet kıskançlığı tle ittiham etmiş, bu zat, bir tabip değil, bir pundarmadır, de- miştir. Diğer iki resmi mütehassıs birin« ci mütehassısın beyanatına müşabih ! ifadatta bulunmuşlardır. MADAM GORGULOFUN KARDEŞİ Paris, 2T(A. A.) — Gorgulofun muhakemesinin son günü Çekoslovak yada bir tahkikat yapmış olan em - niyeti umumiye komiseri M, Hennet- in şahit sıfatile ifadesini dinlenme - siyle başlanmıştır. M. Hennet esasen Bolşevik fırka- sına mensup olmıyan Gorgulofun hü riyetinden şüphe etmiye mahal olma- dığını söylemiştir. M. Hennet Görgü lofun Pragda mezmum bir dektor ad Siz üç ay bile sabır teremediniz, Hayır! memleketime dönsem betbaht olorum. Sizde betbaht olur, oranın ciddi haya- hna alışamazsınız. — Ah! Kül Ne söyliyorsunuz Niçin beni böyle azarlıyorsunuz! Sizinle nereye gitsem mesut olurum . Boğulacak gibi oluyor, kendini aftettirmek ve bu sert sözleri işitmemek için tepiniyordu. — Birdaha sözünüzden çık- miyacağıma yemin ediyorum işte! Bu kadar güceneceğinizi zannet- miyorum. Japonyalı bastununun ucu ile yere muntazam zarbeler vuru- yordu. — Hayır, imkânsız orada bed- baht oluru: ! Benim komedyacır lığa ihtiyacım yok. Yatalım, sekiz gün daha sizın kocanız olacağım | sonra ayrılacağız. — Ne? nedediniz? i e çet dedildiğini de beyanatna tir. Malümatına müracaat istima edilen madam Gor£” deşi Gorgulofun sakin, dür” düm olduğunu ve çocukla"! ” i diğini söylemiştir. receli Bundan sonra ikinci d€ gi miyeti haiz bir çok şahitle” 1 rada bazı tabiler dinleti lar Gorgulofun tab'ını isi wi Jarm anlaşılmaz bir mahiy&” gunu söylemişlerdir. Bu şehadetler esnasında kendisine istinat edilen karşı iliraz elmekte ve hare takım karışık ve müphem pe mazur göstermekte devam © PARİSTEKİ SOVYET $ BİR TALEBİ e Paris, 77 (A. A) —Lej zetesi yazıyor: Gargulof davasınm and nin küşadından evvel Def Sovyetlerin Paris sefiri M. | Ki tarafından mahkeme setabl kip için kendisinin veyahut kâtiplerinden birisinin vekâlet zır hulunmasma müsaade iti bile karşılanmıştır. Sefirin bu talebi is'af olasi Mumaileyh muhakeme esni i yeti hakimenin arka ta # bilecektir. Son 'dakika ; idamı talebedil PARIS, 27 (A.A.) — Gol i muhakemesi esnasında karsi yarak ve parmaklığa sarılar İik etmiştir. Bu esnda Görgü Za kalkmış ve “Beni affet, ABİ ye bağırmıştır. Madam Gorgul casının kendisine karsı çok pi melede bulunduğunu, fakat sui 15 gün kadar evvel halinde bif Yk ve başkalık görüldüğünü “ beşistana gitmek arzusunu ini söylemiştir. M. Gorgulef suikasttan bir # evvel kocasının sinemalarda” gösterilen bir filmde M. Desi kışladığını beyan etmiş, yere müş ve ellerini biribirine muş olduğu halde kocası ve ge cuğu için merhamet Mlep eti Gorgulof şahitlere çıkışıp si başlayınca Madam Gorrulot *? sen çıldırmışsın, diye yavö$ mırıldanmıştır. Bundan sonra müddci umu” anamesin; okumuştur. Müddel Gorgulefu bir Bolşevik ola mış, fakat onu müteammit bir suretinde tasvir etmiştir. Müdü mum akıl hasalıkları mütek nın raporlarına istinat ed. lofun deli olmadığını, aneak * ettiğini söylemiştir. Müddei umumi iddianamesi! nunda Gorgulofun idamın! tal miştir, j — Bu sabah sefir beni 9 dı ? Tokyodan gelen bir & gösterdi. Hükümet heme? dönmemi bildiriyor. Buradi ha bir sene kalacaktım. Görüyorsunuz ya zavallı mi sizin yüzünüzden felt uğrayor. Size söylememiş kaçtıktan bir kaç gün fir beni dairesine çağırdr zabıtanın hudut harici Yö? istediği bir Rus kadınını gö mek vadinde bulundunu” d hükümeti bu kadının ner8” duğunu soruyor. Sefarett8 ladığımızı zannediyorlar. * mühim. — Türkiye hükümet Sovyet Rusya bugünlerd? mukavele imzaladılar. O j nerede biliyor musunuz ?», Ben yalan söyledim; O Ja kavga edip ayrıldım, ye olduğunu bilmiyorum, dedi Sefir Tokyoya rapor * ei ri —j

Bu sayıdan diğer sayfalar: