28 Temmuz 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

28 Temmuz 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

" üeletrsa beni karım — Ne bİr İş yaparım Nik yaparsın? Ey, 19 bardır keramet Uy, B, Aşıka merhamet Oray, eni aldatan karı k da aldatır eibet Sali Salih reisin noktai nazarı. Mm çok 1 Hazım) evlidir. Karr 2 e wskanır, ve eğer kendisi- ga rsa, onu, intikam -İmak iş âşıkıyle evlendir- karş rar vermiştir. Salih reisin di (Bag nbullu Belma Hanım - itleri, Muvahhit) ve, onun e (Evci ne aldırmadan Orhan i- edir. iment Behzat) sevişmek 0, Yorlpa. Salih reisin “Deniz © ku, ç Müessesesinde yüzme rek çekme hocasıdır. Bu delip, eye bir çok genç kızlar kadar “rs almaktadırlar, ve bu 2 acümde o Orhanın gü - m yakışıklı bir de'ikenlr olu- der, Yük mikyasta dahli var| | Karan bir darülfünunludur.! An mektebe devam eder ve ya Ni Vere *por ve denizcilik dersle - tay Pİ hayatını kazanır. Orha| tukça külhanbeyi bir sül| taş $i vardır ki, müossesede ma Many Hürudur ve Orhanla Bel - tahaj, sevişmelerine. kendi evini| tı tp pek suretile delâlet eder| by Refik Kemai tarafmdan Sil adır.) “ng r gün, Salih re?sin dershane- €ni bir talebe geliyor. Fat-i İlay Feriha Tevfik) Şadan B, EN (Vasfi Rıza) bir nisanlı- in, ti, deyi Sada bey hayatta hiç Ve mütehayyir olmamayı Şayapamayı kibarlık zanneden) Mag, ir. gençtir. Bunun için! — a ie bakaretine ma - N sına rağmen aldırış et - ektedir, xs onu, mütemadi - da | #tndan tabiatından Şu tarz| vaha, ler; Sadun, er plan: ya klara bayılırım, ÜÇ beld uyılırım N, Erde bir Barlık görsem Pı ç BU il İyice sersem SESLİ SİNE, A BUGUN abi bd A Vasfi Riza ile Bedia Muvahhit Şadan: Bir cennettir deniz dibi | Ve orada benim gibi Soğuk kanlıdır her balık. Fatma: Bu oğlan adeta alık İşte Fatma, böyle bir nişanlı- a, Orhan gibi bir mu- ince hemenona âşık oluyor, ve Orhanın kendisine 80- ğuk davranmasına rağmen onu, mütemadiyen kendisine celbet - miye çalışıyor, ve mibayet bir gün futa ile kürek çekme detsi alırken, şuh ve fettan genç kız, küreğin birini kasten denize dü * şürüyor; akmtıya “kapılarak Ha *| sırsız adaya düşüyelear ve ora « da geceliyorlar. Meseleyi burada bitti zannet - meyiniz. Filmin en eğlenceli kıs- mı bundan sonra başlıyacaktır ve meydana, Şarlok Holmesin şa “ kirdi irfanı ve ((Aldanıyorsan bana gel) hususi polis hafiyesi şir ketinin yegâne müessisi ve hisse- darı Aptullah isminde bir hususi polis hafiyesi çıkacaktır (Galip) Polis hafiyesi: Dosya koltukta, Hizgârda yelken Dosya koltukta, geliyorum hen Diye Salih reise müracaat et - Li karım beni aldatırsa nz miş, karısının kendisini aldattı - ğmı söylemiş ve filhakika, Bel - mayı, Orhanın süt kardeşi Nuri - nin kollarında cürmü meşhut ba- linde de yakalatmıştır. Evet, Nu- rinin kollarında. Zira, Orhan ar- wk Fatma ile seviştiği için, süt kar Nuriye, gidip Belmaya va ziyeti anlatmasını, . artık kendi » sile meşgul olamıyacağımı söyle «| mesini rica etmişti, Belma ise bu| haberi alınca hemen bayılarak! Nurinin kollarına düşmüş, bu es- nada Salih reis, akrabalarından kayıkhaneci Temel ile onları ya- kalamıstı. Bütün bu karışık sahneler ni- hayet, bir “kotra: seyahatine, bu kotra seyahati ise Orhan ile Fat- manın evlenmesine, Salih reis ile karısının da barışmalarına sebe » biyet verecektir. | Fatmanın o nişanlısı (oŞadan| Bey ise, olan bitenden polis ha - fiyesi Aptullah vasıtasile haber »| dar olacak, ve nişanlısını Orha » nn kollarında görünce, haya - tında ilk defa olarak soğuk kanlı- lığını kaybedecek, fakat buna mukabil soğuk bir banyo alacak- tır. fa. 'N İCADI DEGİLDİR. tamam 16 asır evvel bulundu ik hş tey “inci asır insanları, k al kendimiz icat ettik, Yapıcı, zi büyük bir medeniyetin ta, Miz zannederiz. Halbuki api MN Yani Eflâtunun “Cüm- el eserini karıştıra ! Büag, sak, orada, Eflâtunun | Rüya güm bugünkü sesli sine- da, er bir tarzda oyunlar Meriz, annı görür ve hayret “Ca, Bada a buriyet, in yedinci kita Mağa, r: Bir çok adamlar, Mağara gibi bir yere girerler. z bın. içinde o suretle bir Meyil ki, insanların bare- pula, ,Mâğaranın (karşısına ider, bir dıvanın üzerine ak- key, i mağaraların içinde ses- Uk, Melekger i an aksi seda yap İn mükâlemeler, kar- dag, “aş aksetmiş olan gölge- Na bu ş> 9 Gibi işidir. Esa- 3 Yek “avar, osuretle hesap © ve ,,, 9 edilmiştir ki, göl- iy Bibi tam oradan ve tabil keoloji pröfesürü de demiştir ki: — Eflâlun zamanında tomafopoii denilen hokkabazlar vardı. Bu adam- ler seyircilerin önüne, şimdiki sinema | perdeleri gibi hafif kumaşlar yere -| rek, seyircilere görünmeden ve kenar! lardan aksettirilen siyaları hakiki eş| ya ve mahlâkat üzerine aksettirirler, bunların hareketlerini ise, perdenin arkasında bulunan duvarlara tevcih ederlerdi. Bu suretle seyirciler (o gözlerinin görmediği mahlâkatın ve insanların hareketlerini seyredebilirlerdi. Her halde, bu adamlar “ekeiya,, denilen ve sedaları akseltirtn bir madde dei kullanıyorlardı ve bu suretle mükâle meler de, gölgelerden çıkıyormuş gisi bi bir hisyaratıyorlardı, Eski medeniyetlerin bugüne naza- ran vasıtasızlıklarını dilşünürsek, ses li sinemanın ne zaman ve hasıl icat edildiğini de bir göz önüne getirirsek,! © zamanın, yoksa bi zamanın mı daha) mes'ul bir zaman olduğunu anlamak ta tereddüt etmeyiz. “şk havada sinema bu suretle alınır. Bu manzara (Cote d'Azur) isimli bir filmin Fransa sahillerinde alınışını gösteriyor mıkla VAKIT 28 Temmuz1932 — hangisi daha güç? komedi mi dram mı? Halkı güldürmek ağlatmaktan daha müşküldür. İlk nazarda çok yanlış görünen bu iddianın bir az düşünülünce ne kadar doğru oldu ğu meydana çıkıyor. Dramatik film yapan, hayatı olduğu gibi gösterir ve yahut ötesinde berisin de iki üç değişiklik yapar. Halbu ki komik film yapan hiç de ayni vaziyette değildir. O, fevkalâde bir vaziyet ihdas etmek, çehrele- ri ve jestleri ile halkı güldürebile cek şahıslar seçmek mecburiye - tindedir. İşte zaten bu sebepler - den dolayıdır ki komik filmler iki ye ayrılırlar: n Vaziyet filmleri ve aktör film leri: Aktör filmlerinin adedi vazi- yet filmlerine nazaran daha faz- İadır, Senaryocu san'atine emni - yet ettiği bir aktör bulur. Bir müd det onun düşünüş, yaşayış tarzını ve mimiklerini tetkik eder, senar yosunu hazırlar. Burada onun baş İıca rolü “gag,, lar yani aktörü » nün yüksek san'atini gösterecek güzel buluşlar çıkarmaktır. o Üç meşhur aktör: Şarlo, Harolt Loit ve Buster Kiton tarafından çevri- len filmler bu çeşit güzel buluşlar la doludur. Bu üç aktörün yanın- da “gags - men,, namı verilen bir sürü fikirli adam vardır. İşle size üç gag: Altma Hücumda her tarafı karla örtülü bir köyde çöpçü yazı lan Şarloyu hatırlıyor musunuz? Bizim bu meşhur çöpçü, kapısı nm önüne dağlar kadar kar bir dolara o koca kar kitlesini kaldı- rıyor. Sonra konışu evin kapısını çalıyor ve ayni hizmeti yapmayı teklif ediyor. Komşu memnuni »- yetle kabul ediyor. Bu sefer Şar- İo bütün karı birinci müşterinin kapısının önüne taşıyor. Buster Kitonun ismini unuttu- ğum bir filminde şöyle bir sahne vardı: Kumluk bir köyde, Buster es rma esma Şövalye Karısını boşayor Moris Şövalye Ajans haberlerinden öğrendi ğimize göre Moris Şövalye ka nsı İvon Valle ile k-;snmak üzeredir. | Bu aralık Pariste bulunan Fransızların en sevimli artisti, şimdiye kadar karısile geçinmek bususunda bir çok ailelere nü- mune Olacak şekilde hareket etmişti. Söylendiğine göre Şö- valyenin karısından ayrılmasına | sebep, bir aşk meselesidir. Şö- valye, şuh, lâkayt ve aşka karşı bir kuş gibi daldan dala kon- şöhret kazanmış 0'an Söva'ya demek ki aşın pençe- ! sne düştü. Acaba onu güzel Kiton bir arkadaşı ile karşı karsr- ya masanın başına oturmuş kah * valtı ediyor. Ağır ağır iskemlele rin ayakları masaninkilerle bera- ber kuma gömülüyor. Yemeğin sonunda masa toprakla ayni sevi» yede ve iki dost da yarı bellerine kadar kuma gömülmüş. Hiç bir şeyden haberleri yokmuş gibi ye- meklerini yemekte devam ediyor lar. Kollej hayatını gösteren bir filminde balo için elbisesinin ha- zır olmadığını gören Harolt Loit kumaşı terzisine (| tiyellettiriyor. Balonun tam hararetli zamanm « da elbise parça parça ayrılıyor ve. Cinsi ne olursa olsun bütün Amerikan filmleri gaglarla dolu * dur. Aktör filmlerinde senaryocu « nun vazifesi görüldüğü gibi çok nankördür. O hesabına çalıştığı e fendisinin, aktörünün vazifesini gören bir hizmetçiden başka bir şey değildir. Vaziyet filmlerinde senaryo - cu düşündüğü vak'ayı aktörlere oynattırır. Yani mevzu aktörlere hâkim olur, aktörler mevzua de « ğil. Burada aktörün işi senaryo » cunun fikirlerini mümkün olduğu kadar tabii temsil etmektir. Bu cins filmler şimdi çok ya- pılmaktadır. Ve bunların mızıka“ lı cinsi de operetleri teşkil etmek *edir. Bütün bu yukardaki şüçlükleri | gördükten sonra, halkı güldürme miş bir eve müracaat ediyor. Bir| nin ağlatmaktan daha müşkül ols duğu çabucak meydana çıkıyor. E U. Senaryo kursu talebesinden A. Fuat Açık muhabere A, Fuat Beye — Her gün öğle den sonra gazetedeyim. Bir gün ks- rif ediniz, stüdyoya gitmek üzere görüşelim efendim. 1 OYıldızların .. : isimleri Sinema yıldızlarının Avrupada halk üzerlerine yaptıkları tesir pek büyüktür. Bizde de öyle. Fakat bizim işaret etmek iste- diğimiz tesir sinema yıldızlarının isimleri noktai nazarındandır. Pariste, fakir o mahallelerde ebelik yapan bir doktor, daha geçenlerde üç Greta ile bir Mar- len doğurttuğunu söyliyor, Geçenlerde daha göze çarpan bir hadise olmuştur. “60 numa- ralı ocak,, ve “Atlantit, filmle- rin rejisöru Palest'a aşık olmuş olan bir Fransız amele, oğlunun ismini Palest koymıya karar ver- miş, ve bir Fransızın Alman is- mi kullanmasını garip bulan ar- kadaşlarına rağmen fıkrinden vaz geçmemiştir, ile kendisine bağlayan mes'ut kadın kimdir. Bütün ka- dınların kendisine âşık olduğu bu cevval ve ateşli adamı hangi bahtiyar kadın kendine ram et- miştir. Etraftan — duyulan fısıltılara göre bu kadının Janet Mak Do- nald olduğu söyleniyor, Fakat bu haberi kaydı ibtivatla telâk- ki etmek lâzımdır. gözle

Bu sayıdan diğer sayfalar: